2008/2009 Dünyanın En İyi 50 Futbolcusu [Goal.com]

SĦARK

Lord Of The Game
Altın Üye
Katılım
21 Nis 2006
Mesajlar
9,068
Reaction score
0
Puanları
0
Robinho [50]


2008-09 sezonunun en iyi 50 futbolcusunu sizlere gerisayımla tanıtıyoruz. Listeye ucundan giren futbolcu, Manchester Cityli sambacı Robinho.​

2rdgmsz.jpg

Geçtiğimiz yıl bu vakitler, herhangi biri Robinho’nun birkaç ay içinde Manchester City’ye transfer olacağını söylese, inanan olmazdı. Ancak, transfer sezonunun bitmesine haftalar kala Ortadoğulu bir şirkete devrolan City, bir anda dünyanın en zengin kulübü oluverdi.

La Liga ve Süper Kupa’yı 2 sezon önce Real Madridle birlikte kazanmayı başaran Robinho ise, Cristiano Ronaldo'nun Manchester United'dan transfer edilmesi uğruna gözden çıkarılmıştı. Bu duruma bozulan Brezilyalı futbolcu, kendi isteğiyle takımdan ayrıldı.

İlk başta adı Scolari’nin Chelsea’siyle anılıyordu. Ancak, Manchester City’nin yaptığı 50 milyon avroluk Britanya rekoru teklifi görünce, bir an bile düşünmeden Chelsea’yi reddedip, Manchester'ın yolunu tutmasını bildi. Böylece, yetenekli futbolcu, Manchester City’nin hücum yollarındaki açık ara en önemli silahı haline geldi.

Robinho çok kötü bir performans göstermeyerek, sezonu 14 golle tamamlamış olsa da, takımı Manchester City, sezon içinde hem UEFA Kupası’na veda etti hem de Lig’de gelecek sezon Avrupa Kupaları’na katılacak bir sırada yer alamadı.

Öte yandan Robinho’nun milli takımda yaptıklarını görünce, sıkıntının O’ndan ziyade Manchester City’den kaynaklandığını düşünmek daha doğru oluyor. Brezilya Milli Takımı’nda Teknik Direktör Dunga’nın değişmezleri arasında yeralan golcü futbolcu, özellikle Şubat ayında Emirates Stadı'nda İtalya’ya karşı oynadıkları hazırlık maçında gösterdiği etkileyici performans ve attığı şık golle, ülkesi için ne kadar çok şey ifade ettiğini bir kez daha gösermiş oldu.​

a9xq1c.jpg

Parmak | Robinho gol attıktan sonra genelde böyle seviniyor.​

25 yaşındaki futbolcunun yüksek formu, Güney Afrika’da düzenlenen Konfederasyon Kupası’nda da devam etti. Oynadığı etkili oyunla Brezilya’nın üçüncü defa bu kupayı kaldırmasını sağlarken, kendisi de kariyerinde bu sevince ikinci kez ortak oldu.

Robinho’nun geleceğine ilişkin spekülasyonlar şu sıra devam ediyor. Önümüzdeki sezon Avrupa arenasında oynamayacak olması, O’nun Chelsea ve Barcelona gibi ekiplerle anılmasına neden oluyor.

Robinho’nun bir diğer özelliği ise egosu! Defalarca dünyanın en iyisi olma isteğini dile getiren Cityli futbolcu, 2007-08 sezonu sırasında Copa America’da turnuvanın en iyi oyuncusu seçilmişti. Bu da, aşırı özgüveninin artmasına sebep olan etkenlerden bir tanesi.

City için çok önemli bir futbolcu olsa ve geçtiğimiz sezon iyi bir performans gösterse de, Robinho’nun Real’le kazandığı iki kupanın ardından İngiliz ekibinde herhangi bir başarı yakalayamamış olması, O’nun bu listede16 sıra gerileyerek 50. sırada kendisine yer bulmasına neden oldu. Ancak, eğer önümüzdeki sezon takımına inanarak, kararlı bir oyun ortaya koyarsa, ünlü Sambacı için başarının çok da uzaklarda olmadığını söylemek doğru olacak.​


2008-09 BAŞARILARI

Real Madrid
Süper Kupa, 2008


Brezilya
Konfederasyon Kupası, 2009

19oz2b.png

Marco Motta [49]​

2008-2009 sezonunun en iyi 50 futbolcusunu tanıtmaya devam ediyoruz. 49. sırada, Udinese’den Roma’ya transfer olan Marco Motta bulunuyor…​

8wjz1y.jpg


Bu sene transfer piyasasında fazla canlı olmayan Roma, yine de Udinese’den Marco Motta’yı bonservisinin yarısıyla birlikte renklerine katmayı başardı.

Geçen sezonun yarısını Roma’da kiralık olarak geçiren futbolcu, Cicinho’nun sakatlığıyla beraber kendisine takımda yer buldu ve başkent ekibine çok çabuk adapte oldu. Özellikle Şampiyonlar Ligi’ndeki Arsenal maçlarında dikkati çeken Motta, deplasmandaki maçta neredeyse bir gole imza atıyordu. İç sahada ise, sol bek Riise ile beraber, Juan’ın sakatlığına rağmen savunmanın toparlanmasını sağladılar. Ancak Roma, İngiliz ekibine penaltı atışları sonucu elenmekten kurtulamadı.

Avrupa’da elde ettiği bu tecrübeyle ligde de yıldızlaşan Motta, Roma’nın pek de iyi geçmeyen sezonunda öne çıkmayı başaran isimlerden biri oldu.

Motta; Giovinco ve Balotelli gibi isimlerin de bulunduğu İtalya U21 Milli Takımı ile İsveç’teki Avrupa Şampiyonası’nda da yer aldı. Burada elde edilecek bir başarıyla, Romalı futbolcu için sezon çok daha güzel sona erebilirdi. Ancak Gök Mavililer, birtakım taktiksel hataların bedelini ödeyerek yarı finalde Almanya karşısında turnuvaya veda ettiler. UEFA, bu turnuvada iz bırakan 10 oyuncudan biri olarak Marco Motta’yı gösterdi.​

213jdao.jpg

Lippi'nin gündeminde | İtalya'nın yeni sağ beki Motta olabilir.​

Ancak zaman akıp gidiyor ve Motta’nın, Konfederasyon Kupası’ndaki hezimetten sonra İtalya Milli Takımı’na genç isimler alacağını söyleyen Marcello Lippi’nin inceleme listesinde olduğu kuşkusuz biliniyor. İtalyan teknik adamın neler yapacağını göreceğiz. Zambrotta’nın, kariyerinin sonuna gelmesiyle, Azzurriler’in bek pozisyonları için Interli genç yıldız Santon ile Motta’dan daha iyi alternatif yok gibi gözüküyor.​

19oz2b.png

Fabiano [48]​
Goal.com'un "2008/2009'un en iyi 50 futbolcusu" için gerisayımı devam ediyor. Sıralamanın 48. basamağında, Sevilla'da bu sezon kimseleri pek heyecanlandırmamakla beraber, Brezilya Millî Takımı'yla döktüren Luis Fabiano var.​

10p96p4.jpg

Sevilla'nın golcü oyuncusu Luis Fabiano, bu yaz Konfederasyon Kupası'nda gösterdiği performansla başta Milan olmak üzere birçok Avrupa devinin listesine girmeyi başardı.

Fabiano, bir önceki sezon 44 maçta 34 gol atmasına karşın, Schuster'in Real Madrid'i tarafından istenmişti. Ancak Fabiano kendisine ilgi gösterilmemesini hiç dert etmemiş ve Sevilla forması için yapabileceğinin en iyisini yapmak istediğini göstermişti. 2011'e kadar sözleşmesini uzatan Brezilyalı, İspanyol vatandaşlığına da geçerek bu ülkede daha uzun seneler kalmak istediğini ortaya koydu.

Geçtiğimiz sezon Fabiano, ilk 10 maçta sadece üç gol atarak kariyerinin en kötü başlangıçlarından birisini yaptı. Brezilyalı oyuncu için işler nedense hiç yolunda gitmedi ve taraftarların, gerçek Fabiano'yu görmesi için, yeni yılı beklemeleri gerekti. Ocak ayının gelmesiyle beraber Fabiano eski formuna kavuşmayı başardı. O ay 4 maçta 3 gol atan Fabiano, ligde 26 maçta 8 gol atarak Sevilla'daki en kötü ikinci sezonunu geçirdi.

Ancak giydiği forma Brezilya forması olunca Fabiano bambaşka bir görünü çiziyor. Konfederasyon Kupası'nda tam anlamıyla yıldızını yeniden parlatan Fabiano, Brezilya'nın 2008-09 sezonunda 11 maçında sahaya çıkarak 13 gol atmayı başardı. Fabiano ayrıca Konfederasyon Kupası'nda Altın Ayakkabı ödülünü de alarak Eto'o, David Villa, Agüero, Ibrahimovic gibi en üst düzey golcülerden birisi olduğunu kanıtladı.​

qxuwip.jpg

İki ayrı Fabiano | Milli Takım'da, Sevilla'dakinden çok daha iyiydi.​

Fabiano'nun milli takımda ayrı, Sevilla'da ayrı perfromans sergilemesi Brezilya'nın Kaka, Robinho, Elano gibi hücuma çok destek veren oyuncularla dolu olmasına bağlanıyor. Fabiano'nun geçtiğimiz sezon en iyi yüksek performansını ortaya koyduğu maç, kuşkusuz, Brezilya'nın Portekiz'i 6-2 yendiği karşılaşma. Fabiano bu maçta üç gol atarak hazırlık karşılaşması da olsa takımına anlamlı bir galibiyet kazandırmıştı.

Fabiano'nun Sevilla'da yeterince gol bulamamasının nedenlerinin başında Manolo Jimenez'in kapalı oyun sistemi gösteriliyor. Endülüs temsilcisi geçtiğimiz sezon sadece 54 gol atabildi.

Fabiano; Pato, Ronaldo, Adriano gibi göze hoş gelen hareketler yapan ve top ayağına her geldiğinde taraftarı heyecanlandıracak bir yapıya sahip olmayabilir; ancak bir nokta santrfor olarak görevini fazlasıyla yerine getiriyor.

Sevilla'nın elinde ısrarla tutmaya çalıştığı Fabiano'nun sözleşmesinde 30 milyon avroluk satın alma opsiyonu bulunuyor. Sevilla her ne kadar oyuncusunu elinde tutmaya çalışsa da Brezilyalı, daha büyük bir takımın formasını giymeyi çok istiyor. 28 yaşında artık kariyerinin son demlerine yaklaşan Fabiano, Konfederasyon Kupası'nda gösterdiği performansın kendisi için çok önemli bir fırsat olduğunu biliyor ve daha büyük bir arenada forma giyme fırsatını değerlendirmeyi arzuluyor.

2008-09 BAŞARILARI
Brezilya
FIFA Konfederasyon Kupası, 2009

Bireysel
FIFA Konfederasyon Kupası Altın Ayakkabı (5 gol), 2009
FIFA Konfederasyon Kupası Gümüş Top, 2009

19oz2b.png

Michel Bastos [47]​

Goal.com 50'nin 47. sırası, geçtiğimiz günlerde 18 milyon avroya Lille'den Lyon'a transfer olan Brezilyalı Michel Bastos var. 2008/2009 sezonu boyunca çok parlak bir performans göstermesine karşın milli takıma giremeyen Bastos, kaderini Lyon'da değiştirmeye hazırlanıyor.​

11qrfoz.jpg

Brezilya'da yeteneğini duyuramayan Lille'in sol bek oyuncusu Michel Bastos, gösterdiği performansla Fransa Ligi'nin geleceği en parlak yıldızlarından birisi oldğuunu ortaya koydu.

Bastos'un geçtiğimiz sezon Lille'e yaptığı katkıyı anlayabilmek için istatistiklere bakmak yeterli. Brezilyalı oyuncı attığı 14 golle takımının en skorer ismi oldu. 25 yaşındaki oyuncu ayrıca yaptığı 9 asistle takımının üst sıralara tırmanmasında büyük pay sahibi oldu.

Sol bekte de oynasa sol kanatta da olsa Bastos kendisine verilen hücuma katkı sağlama işini sonuna kadar yerine getirdi. Top sürme yeteneğini çok iyi kullanan Bastos, Lille takımı daha kalteli bir forvete sahip olsaydı, yaptığı asistleri iki katına çıkarabilirdi. Dolayısıyla bu sezon Lyon'da çok daha etkili bir Bastos izlememiz yüksek olasılık.

Bastos geçtiğimiz sezon yılın oyuncusu ödülüne aday gösterilme onurunu yaşadı. Ancak bu ödülü Bordeaux'dan Gourcuff'e kaptıran Brezilyalı, yılın takımındaki yeriniyse doğal olarak aldı.

Brezilyalı'nın bir diğer özelliği de serbest vuruşları. Bastos, tıpkı Juninho gibi mesafe tanımaksızın kullandığı serbest vuruşlarla rakip kalecilein korkulu rüyası oldu. Bastos'un sezon başında Lyon'a 35 metreden attığı serbest vuruş golü, Fransa'da "Bastos mu?, Juninho mu?" sorusunun bile sorulmasına neden oldu.

Fransa'da gösterdiği başarılı performansa karşın Bastos, henüz milli kadroya girebilmiş değil. Buna sebep olarak Brezilya'nın daha büyük liglerden gelen oyuncuları oynatma geleneğinin sürmesi gösteriliyor. Ama Dunga, Lille'de böyle bir oyuncu olduğunu unutmuş değil. Brezilya'nın hocası, daha önce yaptığı bir açıklamada "Kendisini tanıyorum. Çok hızlı ve sert şutları var. Kadroya girebilmesi için istikrarlı bir performans sergilemesi gerekiyor. Bu şekilde oynamaya devam ederse milli takıma girecektir" demişti.​

1tljc7.jpg

Artık Lyon'da | Bastos Lyon'da popülaritesini arttırma şansına sahip olacak.​

Milli takım, Lyon'un çiçeği burnunda yıldızı için çok çok önemli bir yere sahip. Bastos, daha önce Le Parisien'e verdiği bir demeçte "Performansımla belki milli takıma seçilebilirim ama bu çok zor olacaktır. İnsanlar benim hakkımda Dunga'nın konuşmasına rağmen Brezilya'da neden tanınmadığımı merak ediyor. Bunun değişmesini sağlayacağım" ifadelerini kullanmıştı.

Lille'de oynamak Bastos'un milli takım hayalleri için bir handikap yaratıyor. Ancak Brezilyalı'nın önümüzdeki sezon Lyon forması giyecek olması, bu gidişatı değiştirebilir.

2008/2009 BAŞARILARI
Bireysel
Fransa Ligi'nde asist kralı

19oz2b.png

John Terry [46]​

2008-2009 sezonunun en iyi 50 oyuncusundaki gerisayıma, Chelsea savunmasının lideri John Terry ile devam ediyoruz…​

2eatlae.jpg

2007-2008 sezonunun sonunda oynanan Şampiyonlar Ligi finali, iki İngiliz ekibi Chelsea ile Manchester United’ı karşı karşıya getirdiğinden, tarihi bir öneme sahipti. Ancak Maviler’in kaptanı John Terry için bu final, seri penaltılarda kaçırdığı vuruşla, takımını belki de şampiyonluktan ettiği için, her zaman zihinsel bir işkence olacak.

Ancak ‘aslan yürekli’ stoper, medyadan gelen bütün eleştirilere kulaklarını tıkayarak 2008-2009 sezonuna harika bir başlangıç yaptı ve hem İngiltere’de hem de Avrupa arenasında form grafiğini istikrarlı şekilde yükseltti. Ayrıca, kaptan olarak, bu dönemde takımı yöneten iki teknik adamın da kulübe alışmasına yardımcı oldu. Terry’nin bu yükselişinde, ona milli takım kaptanlığını veren Fabio Capello’nun da katkısının büyük olduğu kesin.

Geçtiğimiz sezon, bütün Chelsealiler gibi Terry de iki farklı antreman tipine uyum göstermek zorunda kaldı: daha sonradan, düşüşünün sebebi olarak takımdaki oyuncuların ağırlığını gösterecek olan Luiz Felipe Scolari’nin uzlaşmaz, otoriter stili ve sezon ortasında gelen Guus Hiddink’in sakin, terbiyeli ve taktik ağırlıklı tarzı.

Scolari döneminde John Terry, Şampiyonlar Ligi’nde iç sahada oynanan Roma maçında ortaya müthiş bir futbol koymuştu. Karşılaşmada baştan sonra Roma üstün oynamasına rağmen, Chelsea kaptanının golü, İngiliz takımına üç puanı getirmişti.​

2rqeud5.jpg

Büyük Kaptan | Terry artık Chelsea'nin en önemli demirbaşı​

Tecrübeli stoper, Hiddink’in yönetiminde de Avrupa arenasında başarılıydı. Nisan ayında Nou Camp deplasmanından 0-0’la dönen Chelsea, geçtiğimiz sezon bu stattan gol yemeden ayrılan ilk takım oldu. Barça’da Henry-Messi-Eto’o üçlüsünün sezon 100’den fazla gol attığı düşünülürse, bu skorun ne kadar anlamlı olduğu anlaşılabilir.

Hiddink döneminde, Maviler’de önemli derecede gelişme kaydedildi. En önemlisi, Scolari döneminde bozulan birlik havası tekrar oluşturuldu. Takım, Manchester United’a Premier Lig şampiyonluğunu kaptırsa da, Federasyon Kupası’nda finale çıkmayı başardı. Finalde, Terry bir kez daha çok başarılı bir performans sergiledi. Oyunu çok iyi okudu, her zaman durması gerekten yerde oldu ve takımını kupada şampiyonluğa taşıyan isim oldu.​

2008-09 BAŞARILARI
Chelsea
İngiltere Federasyon Kupası, 2008-09

Bireysel
FIFPro İlk 11, 2008


19oz2b.png

Mohamed Aboutrika [45]​

2008-09 sezonunun en iyi 50 futbolcusunda geri sayım devam ediyor. 45. sırada Al Ahly’nin Mısırlı yıldız oyunkurucusu Mohamed Aboutrika var.​

2i9goqs.jpg

Geçen sezonun genel performansını göze aldığımızda Mohamed Aboutrika, kulübünün ve milli takımının standartlarını belki yükseltemedi; ancak başarılı performansıyla övgüyü hak etmeyi başardı.

Hücuma yönelik oynayan Aboutrika, şu an Mısır futbolu için çok büyük önemli bir yere sahip. Takımına yerel ligde şampiyonluğu getiren futbolculardan bir tanesi olmasına rağmen, Afrika Şampiyonlar Ligi’nde Mısır'ın, Angola'ya elenmesine engel olamadı..

Sezonun son haftasında attığı golle takımının şampiyonluğa ulaşmasını sağlayan 30 yaşındaki oyuncu, sezon başında Al Ahly formasıyla Afrika Süper Kupası’na da uzanmıştı.

Aboutrika, vizyon, beceri ve gol yollarındaki becerisi ile çok yönlü bir futbolcu. Al Ahly’de olduğa kadar milli takımda da olmazsa olmazlar arasında gösteriliyor. Mısır formasıyla 2006 ve 2008’de Afrika Uluslar Kupası’nı kaldıran futbolcu, Dünya Kupası ve geçen ay Güney Afrika’da düzenlenen Konfederasyon Kupası’nda da görev almıştı.
Mısır, Dünya Kupası Elemeleri’nde pek iyi durumda değildi. İki maçta aldığı bir beraberlik ve bir mağlubiyetle 3. Grup’ta sıkıntılı bir konumdaydı. Ancak Aboutrika, umudunu henüz kaybetmeyen Kuzey Afrika temsilcisi formasıyla Ruanda maçında gösterdiği performansla, takımının ilk galibiyetini alarak tekrar iddialı konuma gelmesinde büyük pay sahibi oldu. Şu an Mısır 4 puanla lider Cezayir’in 3 puan gerisinde yer alıyor.​

2exc2mg.jpg

Büyülemişti | Aboutrika'yı son olarak Konfederasyon Kupası'nda izleyerek bayılmıştık​

Dünya Kupası’ndaki geleceklerini bir yana bırakırsak, Mısır’ın Konfederasyon Kupası’nda gösterdiği performans da takdire şayandı. Gruptaki ilk karşılaşmasında Brezilya’ya kök söktürmesine rağmen 4-3 mağlup olan ekip, İtalya karşısında etkili bir oyunla sahadan 1-0 galip ayrılarak, son Dünya Şampiyonu’nu üzmeyi bildi. Bu maçta Aboutrika’nın asistinde Mohamed Homos topu ağlara gönderen futbolcu olmuştu. Al Ahlyli yıldız, Brezilya karşısında yaptığı asistlerle de turnuvanın en iyi oyuncuları arasında gösterilmişti.

Bu arada, sezon başında Cezayir gazetesi Le Buteur’un yaptığı ankette, Aboutrika en iyi Arap futbolcu ödülüne layık görülmüştü. Al Ahly’yle gösterdiği başarılı performansın üstüne Konfederasyon Kupası’nın da yıldızları arasına girince, Goal.com da O’na hak ettiği gibi bu listede yer verdi.​

2008–09 BAŞARILARI
Al Ahly
Mısır Şampiyonluğu 2009
CAF Süper Kupası 2009

Bireysel
Le Buteur Gazetesi En İyi Arap Futbolcu Ödülü 2008​

19oz2b.png


Arjen Robben [44]


Goal.com, 2008-2009'un en iyi 50 oyuncusunu geriye doğru tek tek saymaya devam ediyor. Sırada, kötü başladığı sezonu iyi bitiren ve bizim oylamamızda 44. basamağa yerleşen Real Madrid'in Hollandalı yıldızı Arjen Robben var.​

fpgts.jpg

2008-2009 sezonu başlarken kendisinden çok şeyler beklenen Arjen Robben’in üzerinde büyük bir baskı vardı. Robinho’nun son anda ayrılaran City'ye geçmesinden sonra, takımı sürüklemesi beklenen yıldız isim olarak Robben gösteriliyordu.

Öte yandan, 2007’de Chelsea’den 36 milyon avroya alınan oyuncu, ilk sezonunda vasat bir futbol ortaya koymuştu. Sakatlık sorunlarını yenmesi ve ilk sezon aldığı eleştirileri karşılaması da gerekliydi.

Gelgelelim 25 yaşındaki oyuncu, sezona çok da iyi giremedi. Real Madrid, sezon başında Süper Kupa eşleşmesinde Valencia’yı mağlup etmeyi başardı. Ancak Robben, hem bu iki maçta hem de La Liga’nın ilk yarısının genelinde vasatı aşmayı başaramadı. Takımın bütünü gibi, Hollandalı yıldız da beklentileri karşılayamıyordu. Üstelik, takımın itici gücü olacağı öngörüldüğü için Robben, tepki gören isimler arasında başı çekiyordu.

Bu süreçte ünlü kanat oyuncusu için tek olumlu gelişme, arka arkaya maç oynaması ve kondisyonunu arttırması oldu. Nitekim Hollandalı futbolcu, bunun meyvelerini ligin ikinci yarısında topladı. Yılbaşında takımın hocalığını Bernd Schuster’den devralan Juande Ramos, Robben'i sol kanattan sağ kanada çekti.

10 Aralık’tan 18 Ocak’a kadar oynanan 5 karşılaşmada, Robben attığı 4 gol ve yaptığı 3 asistle yıldızlaşmayı başardı. Bu sayısal verileri geri kalan bölümde koruyamasa da, Robben, zaman zaman yaptığı patlamalarla dünya çapında bir kanat oyuncusu olduğunu ispatlamayı başardı.​

2elyzp0.jpg

İyi toparladı | Robben sezonu 7 gol 6 asistle kapattı.​

Sezonun ikinci yarısında aldığı tek eleştiri ise, fazla bencil oynaması oldu. Hattâ bu nedenle Real Madrid’deki vatandaşlarından Klaas-Jan Huntelaar ile arası açıldı. Ancak özgüvenini tamamen kazanmış ve form tutmuş Robben’den, daha azı beklenemezdi.

Hollandalı futbolcu, sezonu 7 golle tamamladı. 2008-2009 sezonu, onun kariyerinde en fazla gol attığı ikinci sezon oldu. 29 lig maçında 6 da asist yapan Robben’in iyi bir sezon çıkardığı söylenebilir. Ancak gerçekten bir dünya yıldızı olabilmesi için, istikrarsızlık ve sakatlık sorunlarını da artık aşması gerekiyor.

Geçen sezon oynadığı maç sayısına bakılınca, Robben’in artık uzun süreli sakatlıkları atlattığının ve ‘camdan adam’ imajını sileceğinin işaretlerini gördüğümüzü söyleyebiliriz. 2010 Dünya Kupası yaklaşıyorken, bu imaj değişikliği, bir an evvel tamamına ererse, Hollandalı yıldız açısından iyi olacak...

2008-2009 BAŞARILARI
Real Madrid
2008 İspanya Süper Kupası şampiyonluğu

19oz2b.png


Mesut Özil [43]

1zxnqkn.jpg


2008-2009'un bize göre en iyi 50 futbolcusunun gerisayımını sürdürüyoruz. 43. sırada, tanıdık bir isim, Türk asıllı Alman orta saha oyuncusu Mesut Özil var. Werder Bremen formasıyla UEFA Kupası'nda final oynayan Özil, bu sezon Bundesliga'nın da en çok dikkat çeken isimleri arasında yeraldı.​

Bundesliga'nın başarılı takımlarından Schalke'nin yöneticileri, geçtiğimiz sezon başında cuzi bir bedelle ellerinden çıkardıkları Mesut Özil için herhâlde kafalarını taşlara çok vurmuşlardır. Gelsenkirchen'de dünyaya gelen Mesut, daha 17 yaşındayken bu şehrin futbol kulübünün A takımıyla idmanlara çıkmaya başlamıştı. Türk asıllı oyuncuyla Schalke arasında yeni sözleşme görüşmeleri sırasında yaşanan anlaşmazlığın ardından Werder Bremen harkete geçmiş ve hem kulübünü hem de Mesut'u ikna ederekbu oyuncuyu renklerine katmıştı.

Geçtiğimiz sezon Mesut ve Werder Bremen için son derece iyi geçti. Üç kupa finalinde de yer alan Mesut Özil, ortaya koyduğu başarılı futbolla değerine değer kattı.

Werder Bremen için Bundesliga oldukça iyi başlamıştı. Mesut'un yıldızının parladığı maç ise Werder'in deplasmanda Bayern Münih'i 5-2 mağlup ettiği maçtı. Bu karşılaşmada fileleri iki kere havalandıran Mesut, maçın yıldızı seçildi. Bremen mızıkacıları, sezonun kalan kısmında taraftarını hayal kırıklığnıa uğratsalar da, Mesut Özil'in gösteriği performans, takımıyla Almanya Kupası ve UEFA'daki final maçlarında oynadığı futbol alkış topladı.

Almanya Kupası Finali'nde Leverkusen'i 1-0 mağlup eden Werder Bremen'in tek golünü atan Mesut, takımına kupayı kazandırmanın zevkini yaşadı.​

54x9hl.jpg

Panzer oldu | Mesut bütün ısrarlara karşın Alman Milli Takımı'nı tercih etmişti​

Geçtiğimiz sezon ayrıca genç oyuncunun hangi milli takımı seçeceği de büyük tartışma konusu olmuş; ancak Mesut, "Son kararım Alman Milli Takımı'dır" diyerek bu tartışmalara son noktayı koyarak Norveç'le oynanan hazırlık maçında sahaya çıkmıştı. Karar sürecinde Türk Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim, Mesut'u ikna etmek için bir hayli yoğun çaba sarfetmiş; ancak genç futbolcu, tercihini Panzerler'den yana kullanmıştı. Özil'in Almanya kararı Türkiye'de bu oyuncuya yönelik bir nefret dalgası yaratırken, Alman politakıclar ise oyuncunun bu kararını, entegrasyon politikasının olumlu sonuçlandığını gösterdiği argümanıyla övgüyle karşılamıştı. Öyle ki Alman Yeşiller Partisi Başkanı Claudia Roth, "Özil'in Almanya'yı seçmesi son derece olumlu bir işaret. Kendisi Almanya'da yaşayan milyonlarca Türk'e örnek teşkil edebilir" açıklamasında bulunmuştu.

Bundesliga bitmesine rağmen Mesut Özil için sezon bitmemişti. Almanya U21 takımında Avrupa Şampiyonası'na katılan Mesut, takımının İspanya'yla oynadığı ve 0-0 sona eren karşılaşmada maçın yıldızı seçildi. Ardından Almanya'nın Finlandiya'yı 2-0 yendiği maçta ise iki golün asistini yapan Mesut Özil, finalde ise futbolseverlere tam anlamıyla bir şok izletti. Almanya ezeli rakibi İngiltere'yi 4-0'la geçerken Mesut, 1 gol atıp 2 de asist yapınca doğal olarak maçın oyuncusu seçildi. Mesut sezonu, tüm turnuvalarda 27 asistle kapattı.

Mesuti için Arsenal ve Manchester City gibi takımların ismi geçse de Werder'in Diego'dan sonra bir hücum silahını daha satması beklenmiyor.​

2008-09 BAŞARILARI
Werder Bremen
UEFA Kupası ikinciliği, 2009
Almanya Kupası, 2009

Almanya U21
Avrupa Şampiyonluğu, 2009


19oz2b.png


Patrice Evra [42]


Goal.com’un 2008-09 sezonunun en iyi oyuncuları sıralamasında, 42 numarada kendisine yer bulan isim Manchester Unitedlı Patrice Evra oldu.​

b7hxsl.jpg

2007-08 sezonunda hem Premier Lig’de hem de Şampiyonlar Ligi’nde şampiyonluğa ulaşan Evra için, bu unvanları korumaya çalışmak hiç de kolay olmadı. Her ne kadar United, Barcelona karşısında bu sezon Şampiyonlar Ligi finalinde kaybetmiş olsa da, Fransız milli futbolcunun sezon içerisinde gösterdiği performans, O’nun dünyadaki sayılı sol bekler arasında olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Üçüncü Premier Lig şampiyonluğunun yanısıra, sezon içerisinde Lig Kupası ve Dünya Kulüpler Kupası’nda da mutlu sona ulaşan 28 yaşındaki futbolcu, takımının gol yememe rekoru kırdığı seride de büyük pay sahibiydi.

Geçtiğimiz sezona United’la olan kontratını uzatarak başlayan Evra, ligin hemen başında üst üste 14 maç oynayarak sezona iyi bir giriş yaptı. Evra ayrıca, United'ın Stoke City’yle oynadığı karşılaşmada da sahadaki yerini almıştı. Bu maçla başlayan seride United kalecisi Edwin van der Sar tam 1311 dakika gol yemeyerek, önemli bir rekora imza attı.
Stamford Bridge’de oynanan karşılaşmada kendisini kontrol edemeyen Fransız oyuncu, gördüğü kırmızı kartın ardından 5 Aralık'ta verilen cezayla 4 karşılaşmada forma giyemedi.

Ardından Japonya’nın yolunu tutan Manchester, Dünya Kulüpler Şampiyonası finalinde Liga de Quito’yu yenerek, Evra’nın boynuna bir madalya daha takılmasını sağladı. Ancak, sakatlıklar ve cezalar yüzünden uzunca bir süre takımındaki yerini alamayan Senegal doğumlu futbolcu için, yerinde oynayan John O’Shea’nin de form tutmasıyla, işler çok da yolunda gitmez hâlde gelmişti.​

2wgfwcy.jpg

Kötü puan | Aaron Lennon, Evra'yı bir hayli üzmüştü.​

Ayrıca, Mart’ın ilk gününde Tottenhamlı Aaron Lennon’un, Evra’nın kanadını koridora çevirmesi, 2006’da 6.5 milyon avro karşılığında Monaco’dan transfer edilen futbolcu için pek hoş olmadı. Ancak, başarılı bir futbolcu, böylesine kötü performansların etkisinde fazla kalmayarak kuşkusuz kısa sürede kendisini toparlar. Nitekim Şampiyonlar Ligi Yarı Finali’nde Arsenalli Theo Walcott’a karşı gösterdiği performans, Evra'nın önceki haftalarda topladığı kötü puanları bir anda siliverdi. Final ise Manchester adına pek iyi geçmedi. Defansın ortasındaki ikili Ferdinand ve Vidic’in takım oyunundan düşmeleri, Barça’nın 2-0’lık galibiyetine yardım etti.

Tevez ve Ronaldo’yu kaybeden Manchester için gelecek sezon çok da rahat olmayacak. Ancak, Evra, sol kanadın hakimiyetini eline geçirmiş durumda ve bırakmaya da hiç niyeti yok.

2008-09 BAŞARILARI
Manchester United
Community Shield, 2008
FIFA Dünya Kulüpler Şampiyonası, 2008
Lig Kupası, 2009
Premier Lig, 2009

19oz2b.png

Aly Cissokho [41]​

2008-09 sezonunun en başarılı performansları listemizde gerisayım devam ediyor. 41 numarada karşımıza çıkan isim ise, bu sezon transfer döneminin en çok konuşulan isimlerinden Portolu Aly Cissokho.​

309rqs2.jpg

Geçen yıl bu zamanlar, değil herhangi biri, Cissokho’nun annesi bile, oğlunun 12 ay sonra dünyanın en çok istenen sol bekleri arasına gireceğini hayal edemezdi. Bilindiği gibi Portolu futbolcunun Milan’a transferi, geçtiğimiz günlerde son anda iptal oldu.

Cissokho’nun hikâyesi, 2 Haziran 2008’de Fransa ikinci lig takmlarından Gueugnon’dan, Portekiz’in Vitoria de Setubal takımına transferiyle başladı. Setubal, maddi sıkıntılarla boğuşan ve ligde kalmayı hedefleyen bir ekipti. Aly Cissokho’nun, bu takımda kendisini gösterip, düzenli oynamaya başlaması fazla zaman almadı. Bu andan itibaren de devreye, sol bekte oyuncu sıkıntısı çeken Porto devreye girdi. Bir süre başarılı sol beki takip eden Porto, 9 Ocak 2009’da 300 bin avro karşılığında, şimdi 15 milyon avro fiyat biçtiği bu futbolcuyu kadrosuna katmış oldu.

Porto’da da kendisine yer bulmakta sıkıntı çekmeyen futbolcu, performansını sürekli yükseltirken, özellikle de Porto'nun Şampiyonlar Ligi ikinci turunda oynadığı Atletico Madrid maçındaki oyunuyla kendisini ilk kez uluslararası futbol kamuoyuna tanıtmış oldu. Ama oynadığı futbolla en çok göz kamaştırdığı maç, çeyrek finalde Manchester United’a karşılaşmasıydı. Old Trafford’da 2-2 berabere biten maçta gösterdiği performansın ardından, üç ay içerisinde bu kadar büyük bir aşama kaydeden Cissokho’da farklı bir şeyler olduğunu görmek çok da güç değildi.​

2zioc2b.jpg

Hızlı çıktı | Cissokho'nun adı çok kısa bir sürede herkesçe bilinir oldu​

Porto, Şampiyonlar Ligi'ne, çeyrek finalde United'a elenerek veda ettiyse de, yerel ligde sezon devam etti. Cissokho da takımının hem ligde şampiyonluğa ulaşmasında hem de Portekiz Kupası’nı kaldırmasında takımına büyük katkı sağladı.

Sezon sonu geldiğinde bir adım daha atması gerektiğini düşünen Cissokho, Porto’daki geleceğinin belirsiz olduğunu söyleyerek, takımdan ayrılabileceğinin ilk sinyallerini verdi. Ardından 15 milyon avroluk teklifle Porto’nun kapısını çalan Milan, bu transferi neredeyse bitirmişti. Ancak, İtalyan devi, sağlık kontrolüne aldığı Cissokho'dan, bir diş rahatsızlığı nedeniyle son dakikada vazgeçti.

Milan'ın devreden çıkmasının ardından Lyon, Tottenham ve Hamburg, bu oyuncuyu kadrosuna katmayı isteyen takımlardan birkaçı olarak gösterilmeye başladı. Büyük olasılıkla Lyon’a gideceği tahmin edilen Cissokho, şu an transfer piyasasının en çok istenen savunma oyuncuları arasında yeralıyor. Öte yandan oyuncu alıp satmada oldukça başarılı olan Porto'nun, Cissokho’daki gelişimin devam edeceğini düşünerek, O’nu bir yıl daha elinde tutup, gelecek yaz daha yüksek bir fiyata satmayı hedefleyebileceği de konuşulanlar arasında.

Peki Cissokho, büyük bir Avrupa ekibinde oynayacak kapasiteye sahip mi? Kesinlikle, evet! Listemizde kendisine bulduğu yeri, bugüne dek yalnızca dört Şampiyonlar Ligi maçı oynamasına karşın bu kadar etkili olması bile başlı başına hak etmesini sağlıyor.

2008-09 BAŞARILARI
FC Porto
Portekiz Ligi, 2009
Portekiz Kupası, 2009

19oz2b.png

Juan Sebastian Veron [40]​

2008/2009 sezonunun en iyi 50 futbolcusunu geriden başlayarak saymaya devam ediyoruz. Listemizin 40. sırasında, bu sezon Estudiantes'te âdetâ yeniden dünyaya gelen Juan Sebastian Veron var.​

f1btj.jpg

Manchester United'da bekleneni veremeyen Veron'u transfer listesine koyan Alex Ferguson, Arjantinli oyuncunun ağır sözlerinden nasibini almıştı. Ama en iyi intikam tarzı, size yapılanlara rağmen dimdik ayakta kalabilmek. Alex Ferguson ve Veron dimdik ayakta kalmayı başardı. Ferguson, son yıllarda Manchester United'a büyük başarılar kazandırırken, Veron da eski takımı Estudiantes'te kariyerinin en iyi günlerini geçirmeye devam ediyor.

2007 yılında Chelsea'den Estudiantes'e transfer olan Veron, geçtiğimiz sezonlarda sakatlığı nedeniyle çok fazla verimli olamamıştı. Ama bu sezon tam anlamıyla Veron'un sezonu oldu.

Geçtiğimiz yaz Güney Amerika'da yılın futbolcusu seçilen Veron, Estudiantes''i de o eski başarılı günlerine geri götürdü. Veron, sakat olmayıp oynayabildiği maçlarda ortaya koyduğu futbolla Estudiantes'i Apertura'da yedinciliğe, Clausura'da altıncılığa taşıdı.

Ama daha da önemlisi Veron'un Libertadores Kupası'nda takımı için yaptıklarıydı. Libertad'ı 3-0 yendikleri maçta üç golün ikisine yaptığı asistlerle takımına turu getiren isim olmuştu.​

296c0fp.jpg

Çıtayı yükseltti | Veron, takımını Libertadores'te zirveye taşıyan isimdi.​

Çeyrek finalde ise Veron, takımının 1-0 kazadığı Defensor Sporting maçının tek golünün asistini, kullandığı serbet vuruştan yapmıştı. Estudiantes'in Nacional'i geçtiği yarı finallerin neredeyse tamamını kaçıran Veron, Cruzeiro'yla oynayacakları final serisi için enerjisini depolamıştı. Estudiantes, Libertadores Kupası'nı en son tam 39 yıl önce kazanmıştı. O tarihten 5 yıl sonra da Veron dünyaya gelmiş ve her zaman taraftarı olduğu Estudiantes'in Libertadores zaferine daha önce hiç tanık olamamıştı. Final serisinde Estudiantes, Cruzeiro'yu da geçerken, kupa Veron'un ellerinde havaya yükseldi.

Veron ayrıca Arjantin Milli Takımı'na geri dönmenin keyfini de yaşıyor. Maradona'nın Riquelme'yi defterden silmesi üzerine Veron, Arjantin'in orta sahadaki beyni oldu. 2010 Dünya Kupası'nda 35 yaşındaki Veron'u Arjantin formasıyla göreceğimize kimsenin şüphesi yok.

Listemizde 40. sıraya koyduğumuz Veron, Goal.com'un en iyi 50 oyuncu listesine giren Avrupa dışındaki ender oyunculardan birisi oldu.

Veron'un İngiltere'de gösterdiği performansı göz önüne alıp tecrübeli yıldızın isminin üstüne çarpu işareti koyanlar, şimdi bir daha bakmalı... Parma ve Lazio'da gösterdiği performansını bilenler, O'nu tekrar hatırlamalı ve Arjantin'de kendisini her hafta izleme fırsatı bulanlar da dünyanın en şanslı taraftarlarından birisi olduklarını unutmamalılar.

2008-09 BAŞARILARI
Estudiantes
Libertadores Kupası 2009

Bireysel
Yılın Güney Amerikalı futbolcusu 2008

19oz2b.png

Landon Donovan [39]​

Yıllardır potansiyelini sahaya yansıtamadığı için eleştirilen Los Angeles Galaxy’nin yıldızı, bu sezon beklenen patlamayı yaptı. Goal.com'un 2008/2009 sezonunun en iyi futbolcusu listesinin 39. sırasında Landon Donovan var.​

j0l0g0.jpg

Landon Donovan, son yıllarda ABD futbolunun yetiştirdiği en büyük yetenek olarak göze çarpıyor. Hızı, becerisi ve tecrübesiyle çok tehlikeli bir forvet oyuncusu olan Donovan, henüz 27 yaşında ve şimdiden ABD Milli Takımı tarihinin en çok gol atan ismi.

2008 yılı Donovan için çok iyi geçti. Ancak Kaliforniya ekibinin o kadar da güzel bir sezon geçirdiği söylenemez. David Beckham’ın gelişi, teknik direktörlüğe Ruud Gullit’in getirilmesi (ve kısa bir süre sonra istifa etmesi!) gibi gelişmelerle birlikte, Los Angeles Galaxy, 2008 yılında üçüncü kez arka arkaya play-offları kaçırdı. Buna rağmen, Donovan, attığı 20 golle hem kariyerinin zirvesine çıktı, hem de MLS’nin gol kralı olmayı başardı.

MLS tatile girdikten sonra, 27 yaşındaki futbolcunun üçüncü Avrupa macerası başladı. Yeni yıla Bayern Münih’te kiralık olarak giren Donovan, hazırlık maçlarında attığı gollerle dikkat çekti. Ancak resmi maçlarda beklenen başarıyı sağlayamayınca, Bayern, Luca Toni ve Miroslav Klose’nin yedeği olarak, O'nun yerine Ivica Olic’i almayı tercih eti. Münih ekibinin başkanı Karl-Heinz Rummenigge, bu tercihle ilgili olarak yaptığı açıklamada, Donovan'ın, ‘genç santrfor seçeneği’ olarak çok yaşlı olduğunu düşündüklerini ifade etmişti.

MLS’de 2009 sezonuna iyi giren LA Galaxy, arka arkaya 10 maç boyunca yenilgi yüzü görmedi. Donovan da bu maçlarda gayet iyiydi; ancak O'nun ismini esasen dünyaya yeniden duyuran, Konfederasyon Kupası’nda gösterdiği performans oldu.​

2i0b19w.jpg

Yıllanmış şarap | Donovan, yeteneğine tecrübe eklendikçe parlıyor.​

Donovan, bu turnuvadaki ilk maçında İtalyan defansına oldukça zor anlar yaşattı. Penaltıdan kaydettiği gol, Amerika’yı, bir kişi eksik olmasına rağmen İtalya karşısında öne geçirmişti. Takım arkadaşları Altidore ve Bradley günlerinde olsalardı, bu fark daha da artabilirdi. Bu gerçekleşmeyince, İtalya sahadan 3-1’lik galibiyetle ayrıldı. Ancak hem hücumda hem savunmada gösterdiği gayret ve bitmek bilmez enerjisiyle Donovan, Güney Afrika’ya kendisini kanıtlamaya geldiğini belli etmişti.

İkinci maçta, ABD’nin maça iyi başlayamamasına ve gittikçe kötüleşmesine rağmen, Donovan’ın performansı düşmedi. Bu maçta kanatta görev yapan oyuncu, orta sahada oynadığı dönemleri hatırlattı.

Mısır karşısındaki son maçta ise, Donovan, içinde bulunduğu her pozisyonu çok tehlikeli hâle getirdi. ABD, bu maçta gruptan çıkması için gerekli olan farkı yakalamayı başardı. Ölümcül paslar atan Donovan, duran toplarda da çok etkiliydi.

Yine de asıl patlama, 2-0 kazanılan İspanya maçında gerçekleşti. Donovan, gol atamasa da, takımını bir maestro gibi yöneterek İspanyollar’ın verimliliğini azalttı. Dempsey’nin golünde verdiği pas harikaydı.

Ünlü golcü, Brezilya ile oynanan final maçında ise bu kez bitiriciliğini konuşturdu. Koşularıyla Sambacılar’ın savunmasını mahveden Donovan, attığı iki golle yine yıldızlaşmayı başardı.

Donovan’a kariyeri boyunca en sık yöneltilen eleştiri, MLS’te çok uzun süre top oynamasıyla ilgiliydi. Ancak buna rağmen O, Amerikan liginin en iyi futbolcularından biri ve Konfederasyon Kupası’ndaki performansıyla da bunu ispatladı.

Avrupa’da oynamak istediğini daha önceden açıklayan Landon Donovan, geçtiğimiz günlerde Goal.com’a yaptığı açıklamada, Konfederasyon Kupası’ndan sonra bazı teklifler aldığını söylemişti. Ancak, Donovan’ın bonservisi, Milan’a transfer olan Oguchi Onyewu gibi elinde değil ve kulübü de onu ucuza kaptırmak istemeyecektir.

Önümüzdeki dönemde ne olacağı bilinmez; ancak Landon Donovan’ın, kariyerinde yeni bir döneme girdiği ve ilgiyi üstünde topladığı kesin. ABD Milli Takımı, 2010 Dünya Kupası’na onun önderliğinde gidecek.

2008-2009 BAŞARILARI
Bireysel
Honda ABD Milli Takımı’nda Yılın Oyuncusu 2008
MLS Altın Onbiri 2008
MLS Altın Ayakkabı 2008

19oz2b.png


Giuseppe Rossi [38]


Goal.com, 2008-2009 sezonunun en iyi 50 futbolcusunu tanıtmaya devam ediyor. Tüm Goal.com versiyonlarnın editörlerinden oluşan jürinin oylamasıyla listeye 38. sıradan giren isim, Villareal'de oynayan İtalyan golcü Guiseppe Rossi oldu.​

2igp2jd.jpg

2008-09 sezonunun Rossi için birçok açıdan iyi geçtiğini söyleyebiliriz. Forlan'ı Atletico Madrid'e satan Villarreal'in, Rossi'yi Manchester United'dan 10 milyon avro karşılığında almasıyla beraber ABD kökenli İtalyan oyuncunun kariyerinde yeni bir sayfa açmış oldu. Geçtiğmiiz sezon 28 maçta 11 kez fileleri havalandıran Rossi, Villarreal kariyerine iyi bir başlangıç yaptı.

Artık Real'i çalıştıran Manuel Pellegrini'nin ekibi, geçtiğimiz sezon La Liga'nın ikinci yarısında 17 maçta sadece bir kez mağlup olurken, Çok iyi bir performans sergileyerek üst sıraları zorladı. 22 yaşındaki oyuncuysa, Villarreal'in sistemine ilk başlarda uyum sağlamakta zorlansa da, ilerleyen haftalarda Llorente'yle harika bir ikili olmayı başardı.

Aalborg karşısında hat-trick yapan Rossi, Şampiyonlar Ligi'ndeki grup müsabakalarında toplam altı gol atmayı başardı. Villareal, Rossi'nin eski takımı Manchester United'la oynadığı maça kadar mağlubiyet yüzü görmedi. Villarreal geride bıraktığımız sezon bekleneni veremese de, Rossi'nin yokluğunda sanırız bu ekip, La Liga'yı 5. sırada tamamlayamaz ve UEFA Avrupa Ligi biletini de elde edemezdi.

Panathinaikos'u Rossi'nin golüyle geçerek Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale kalan Villarreal'in rakibi Arsenaldi. Arsenal, İspanyol temsilcisinin Avrupa seferine nokta koyarken, Rossi'nin gol atabileceği tek yer olarak İspanya kalmıştı. Ancak Rossi, bir anda susmuştu. İtalyan golcü, ligin son 15 maçında fileleri havalandıramamış ve taraftarının kafasında soru işaretleri yaratmaya başlamıştı.​

2v3pv5z.jpg

Balon değil | Rossi, İtalya Milli Takımı'ndaki oyunuyla balon olmadığını kanıtladı​

Ligin sonlarında gösterdiği bu kötü performansa rağmen İtalya Milli Takımı'nın teknik direktörü Marcelo Lippi, kendisine olan güvenini kaybetmemiş ve Bulgaristan'la oynanan Dünya Kupası grup eleme maçına bu ismi de çağırmıştı. Rossi Bulgaristan maçında gol atamadı; ama İtalya'nın Kuzey İrlanda'yla oynadığı dostluk maçındaki harika golü ve Konfederasyon Kupası'nda ABD'ye karşı attığı iki gol, gerek Lippi gerekse de İtalyanlar futbolseverlerin yüzünü güldürdü.

Ulusal takımla gösterdiği bu başarı, Serie A'nın önde gelen ekipleri Juventus ve Milan'ın gözünden kaçmadı. Bu iki ekip Rossi için kesenin ağzını açtı ve Villarreal'e 20 milyon avroyu bulan tekliflerde bulundu. Ancak Rossi, henüz kendisini kanıtlamaya ihtiyaç duyduğunu düşündüğünden, İtalya'ya gitmek yerine bugünlerde Villarreal kadrosuyla yeni sezonun hazırlıklarını sürdürüyor.

Villarreal'in yeni teknik direktörü Ernesto Valverde, oyun sistemini şimdiden Rossi'nin etrafında kurarak takımını tekrar Avrupa'nın en iyilerinden birisi yapmaya çalışacağını gösterdi.​

19oz2b.png

Pepe Reina [37]

2008-09 sezonunun en iyi 50 performansını seçtiğimiz listede, 37 numarada karşımıza çıkan isim Liverpool’un file bekçisi Pepe Reina.

2ezirfp.jpg

Pepe Reine'yı bu listeye koymamak olmazdı. Gerçi Reina, üst üste 3 kez layık görüldüğü Premier League'in en iyi kalecisi ('Altın Eldiven') unvanını 2008-2009'da kaybetti ama, yine de Manchester United'la şampiyonluk yarışında muazzam bir takım görüntüsü veren Liverpool'un da değişmez köşetaşlarından biri olarak kalmaya devam etti.

Sezona Şampiyonlar Ligi’nde oynama hakkı elde ederek başlayan Liverpool, ardından ligde Sunderland’i 1-0, Middlesbrough’yu 2-1 yendi ve Aston Villa’yla 0-0 berabere kaldı. Bu serinin ardından, kendi evinde Manchester United’ı deviren ‘Kırmızılar’, doğru yolda olduklarının sinyallerini veriyorlardı

Yine de sezon başı itibariyle, Reina’nın kalesinde verdiği güven, geçmişe görece daha azdı. Örneğin, Wigan Athletic karşılaşmasında Daniel Agger’le yaşadığı anlaşmazlık, henüz hafızalardan silinmeyen sahnelerden bir tanesi.

Ekim ayında Chelsea deplasmanında mükemmel bir performans göstererek kalesini gole kapayan Reina, Londra ekibinin evindeki yenilmezlik rekorunun sona erdirilmesinde büyük rol oynadı. Bu aylarda, Villarreal'in eski file bekçisinin etkili performansı ve takımın yükselişi, Liverpool’u ligin en iddialı ekibi haline getirmişti.​

j5yvxh.jpg

İspanyola | Reina, Liverpool'a Benitez'in kazandırdığı İspanyol oyunculardan bir tanesi.​

2009 yılına ligin zirvesinde giren Liverpool, Premier Lig’deki ikinci mağlubiyetini Şubat ayında aldı. O âna kadar başarılı bir sezon geçiren Liverpool, aylarda sinyallerini bir süre sendeleyerek, bazı puan kayıpları yaşadı. Fakat Liverpool ligdeki düşüşünü, Real Madrid karşısında aldığı 5-0’lık galibiyetle unutturmayı bildi. İlk karşılaşmada da deplasmanda 1-0 galip gelen İngiliz temsilcisi, Reina’nın etkili performansıyla, İspanyol devine, acı bir tecrübe yaşattı.

Chelsea karşılaşmasında Drogba’nın orta/şut karışımı vuruşunu ağlarında görünce, takımının Avrupa’nın en büyük kupasına veda etmesini engellemeyen Reina, aynı dönemde ligde 10 karşılaşmada yalnızca 7 gol yiyerek, Şampiyonlar Ligi’ndeki hatasını unutturuyordu. Üstelik bu 7 golün 4 tanesi Arsenal maçında Arshavin tarafından atılmıştı. Yine de, Manchester United’ın üst düzey performansı ve üst üste aldığı galibiyetler, ezeli rakibi üçüncü kez üst üste şampiyonluğa taşıyordu.

Reina bu sezon Liverpool’a geldiği 2005 yılından bu yana ilk kez 20 maçı gol yemeden tamamladı. Ancak, Edwin van der Sar rekorları altüst eden bir seri yakalayınca, 'Altın Eldiven' ödülü de Hollandalı'ya gitti. Pepe Reina, önümüzdeki sezon da Liverpool’un değişmez ismi olmaya devam edecek.​

19oz2b.png

Alexandre Pato [36]​

2008-2009'un en yüksek performans sergileyen 50 futbolcusunu aşağıdan yukarıya doğru saymaya devam ediyoruz. Okurlarımızın büyük ilgi gösterdiği listemizin 36. sırasında, Milan'ın genç yıldızı Alexandre Pato bulunuyor.​

24zvbpj.jpg

Milan’da oldukça iyi bir sezon geçiren Pato, kendisini hızla geliştiriyor. Genç yaşına rağmen, olgunluğu ve kendine güveni, sahada ona çok yardımcı oluyor.

2007’nin Şampiyonlar Ligi şampiyonu Milan, bir sonraki sezonu beşinci sırada bitirince, bu turnuvaya 2008-2009’da da katılma hakkını Fiorentina’ya devretmişti. Böylelikle, geride bıraktığımız sezonda kırmızı siyahlılar için tek ve açık bir hedef kalmıştı: Serie A’yı kazanmak! Ancak işler pek de beklendiği gibi gitmedi. Bir önceki sezona göre daha iyi gözüken Milan, yine de ligi ancak 3. sırada tamamlayabildi. 74 puan toplayarak aynı puanlı Juventus’un arkasında kalan Milan’da, Pato, bu kadroyla geçirdiği ilk tam sezonda takıma oldukça önemli katkı yaptı.

Milano ekibi, Serie A dışındaki turnuvalarda erken havlu attı. Ancelotti'nin öğrencileri İtalya Kupası’nda Lazio’ya, UEFA Kupası’nda ise Werder Bremen’e elenirken Pato, bu maçlarda da dikkat çekmeyi başardı. Özellikle de Alman ekibine karşı kişisel gayretiyle kaydettiği gol, görülmeye değerdi.

Hızı, dribling yeteneği ve bitiriciliğiyle beğeni toplayan Pato, geçtiğimiz sezon Serie A’da 15 gol atıp 5 de asist yaptı. Brezilyalı santrfor, UEFA Kupası’nda da 3 gole imza attı.​

11glpah.jpg

Yakındır | Pato yakında Sambacıların da değişmez ilk 11 elemanı olacaktır.​

Milan’ın 2008-2009 sezonundaki en istikrarlı ve başarılı oyuncularından biri olarak kabul edebileceğimiz Pato, sezonu Brezilya formasıyla Konfederasyon Kupası şampiyonu olarak tamamladı. Bu başarıda katkısının az olduğunu söyleyebiliriz: Zira sadece bir maçta sonradan oyuna dahil oldu. Ancak yine de, Brezilya Milli Takımı’nın yedek kulübesinde, rakip takımlar için bir ekstra tehdit olarak bekledi.

Pato, geçtiğimiz yıl Brezilya ile Dünya Kupası Güney Amerika Elemeleri’ndeki üç maçta yeralmıştı. Sambacılar, Güney Amerika grubunda liderliği ellerinde bulunduruyorlar. Bu arada Pato, Brezilya Olimpik Milli Takımı ile Pekin Olimpiyatları’nda da bronz madalya sahibi oldu.

Bu performansıyla birçok Avrupa kulübünün gündemine girmesine rağmen, Milan’ın, genç yeteneği kimseye kaptırmaya niyeti yok. 36 numaralı formayı giyen Pato'yu parlak bir geleceğin beklediği kesin gibi.

2008-2009 BAŞARILARI
Brezilya A Milli Takımı
Konfederasyon Kupası Şampiyonluğu

Brezilya Olimpik Milli Takımı
Bronz Madalya - Pekin Olimpiyatları

Bireysel
Ocak 2009 - Serie A’da Ayın En İyi Oyuncusu
19oz2b.png
 
Grafite [35]​

2008-2009 sezonunun en iyi 50 futbolcusunun gerisayımını sürdürüyoruz. Dünyanın dört bir yanında bulunan Goal.com editörlerinin ortak oylamasıyla belirlenen listenin 35. sırasında, Bundesliga'da Wolfsburg'a tarihi bir şampiyonluk tattıran isimlerin başında bulunan Grafite yeralıyor.​

21dpurt.jpg

Tam adı Edinaldo Batista Libano olan Grafite için geride bıraktığımız sezon kariyerinin tam anlamıyla zirvesi oldu diyebiliriz. 30 yaşındaki Brezilyalı, sezon boyunca rakip fileleri 28 kez havalandırıp gol kralı olurken, Wolfsburg'un da tarihindeki ilk şampiyonluğa uzanmasına en çok katkı koyan isimler arasında yeraldı.

Birçok futbolsever Grafite'nin geçtiğimiz sezon gösterdiği performansı sürpriz olarak nitelendirebilir. Ancak yıldız oyuncu daha önce oynadığı takımlarda ortaya koyduğu oyunla Avrupa'da büyük ses getireceğini ve kıtanın en iyi forvetlerinden birisi olacağını göstermişti.

Brezilya'da Goias ve Sao Paulo formalarıyla golleri birbiri ardına sıralayan Grafite, 2005 yılında milli takıma kadar yükselmiş; ancak dizindeki sakatlığı yıldız oyuncunun yükselişini durdurmuştu. 2006 yılında Le Mans'a transfer olan Grafite, kendisine verilen bu Avrupa fırsatını geri tepmedi ve Fransız ekibiyle oynadığı tek sezonda 17 gol attı. 8 milyon avro karşılığında Wolfsburg'a giden Grafite, geçtiğimiz sezon 25 maçta tam 28 gol atarak hem Wolfsburg'u şampiyonluğa taşıdı hem de Bundesliga'nın gol kralı oldu.

Bundesliga'da Marcio Amaroso, Elber ve Ailton'un ardından gol kralı olma onurunu yaşayan bir diğer Brezilyalı olan Grafite, geçtiğimiz sezon ayrıca sezonun en iyi golü seçilen gole de imzasını atmayı başardı. Wolfsburg'un evinde Bayern Münih'i 5-1 yendiği destansı maçta Grafite iki gol attı; ama Brezilyalı yıldızın maçın son golünde Bayern savunmasını hallaç pamuğu gibi atması, kaleci Rensing'i çaresiz bırakması ve sonunda topuğuyla şık bir şekilde dokunduğu topu ağlara yollaması hafızalara kazındı. Almanya'nın ünlü spor spikeri Fritz von Thurn, Bundesliga'nın kurulduğu 1963 yılından bu yana böyle güzellikte bir gol görmediğini söylemişti.

Grafite, elbette bu golleri sırf kendi çabasıyla atmadı. Brezilyalı'nın forvet hattındaki partneri Edin Dzeko da ayrı bir yazının konusu. Almanya'nın ünlü Gerd Müller-Uli Hoeness ikilisini anımsatan Dzeko-Grafite ortaklığı, geçtiğimiz sezon Wolfsburg'a toplam 54 gol getirdi.​

194l1d.jpg

Muhteşem ikili | Dzeko-Grafite duosu bu sezon Devler Ligi'nde de şaşırtabilir.​

Grafite'nin gösterdiği bu inanılmaz performans elbette Avrupa devlerinin dikkatinden kaçamazdı ve kaçmadı da. Ancak Brezilyalı oyuncu, kulübüyle olan sözleşmesini 2012 yılına kadar uzatarak hakkında transfer haberlerinin yazılmasına izin vermedi.

Bu arada golcü oyuncunun Avrupa'da fırtınalar estirmesinden Brezilya Milli Takımı'nın teknik direktörü Dunga'nın fazla haberi olmamış olsa gerek ki, Grafite, Konfederasyon Kupası kadrosuna çağrılmadı! Bundesliga'nın gol kralı, FIFA'nın resmi internet sitesine yaptığı açıklamada şu ifadelerde bulunmuştu:

"İtiraf etmeliyim ki milli takımdan çağrı bekliyordum. Ancak ismimi listede göremedim ve çok üzüldüm. Ancak bu nedenle Dunga'yı eleştiremezsiniz. Konfederasyon Kupası'na çağırdığı dört forvet de geçtiğimiz sezon harikaydı. Her ne olursa olsun ben işimi iyi yapmaya devam edip, son kararı Dunga'ya bırakacağım.

Avrupa'da başarılı olmak çok iyi bir şey; ama ben milli takım formasıyla da kupalar kaldırmak istiyorum. Ancak bunu gerçekleştirdikten sonra arkamı dönüp baktığımda 'yapabileceğim her şeyi yapmışım' deme fırsatı bulacağım. Bunun için şansımı zorlamaya devam edeceğim."​

2008/2009 BAŞARILARI
Vfl Wolfsburg
Bundesliga şampiyonluğu, 2009

Bireysel
Bundesliga Gol Krallığı, 2009
Bundesliga'da sezonun en güzel golü, 2009


19oz2b.png
 
Giorgio Chiellini [34]

2008-2009 sezonunun en iyi 50 oyuncusu arasında, 34. sırada, Juventus’un stoperi Giorgio Chiellini yer alıyor.

1zefrdi.jpg

Chiellini, geçtiğimiz sezona büyük bir sarsıntıyla girdi ve Ağustos ayında Milan ile oynanan hazırlık maçında sakatlandı. 25 yaşındaki oyuncunun diz bağlarının koptuğu tahmin edilip sezonu kapatmasından korkulurken, meselenin sadece kaslarla ilgili bir sorun olduğunun anlaşılması, Juve cephesini rahatlattı.

İtalyan savunmacı, bir aydan kısa bir sürede iyileşerek, siyah beyazlı ekibin iki yıl aradan sonra çıktığı ilk Avrupa maçı olan Zenit karşılaşmasında yeraldı. Torino ekibi, Şampiyonlar Ligi’ne harika bir başlangıç yapmasına karşın, Serie A’da aynı başarıyı sürdüremedi ve henüz daha Ekim ayının ortasında, lider Inter’in 7 puan gerisinde kaldı.

Chiellini için dönüm noktası, Ekim ayında Real Madrid ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçı oldu. Raul, Higuain ve Van Nistelrooy’dan oluşan forvet hattını başarıyla durduran İtalyan stoper, partneri Legrottaglie'nin maçın ilk yarısında aksamasına rağmen, karşılaşma boyunca hatasız oynadı. Bu karşılaşmadan sonra ligde Roma, Milan ve Fiorentina karşısında galibiyetler alan Juventus, zirveye oynamaya başladı.

Ancak 31 Ocak’taki Cagliari maçında, Chiellini’nin kas rahatsızlığının nüksetmesi sebebiyle defanstaki en önemli isminden bir kez daha yoksun kalan Juve, ivmesini kaybetmeye başladı. Chiellini, Şampiyonlar Ligi 2. Turu’nda, Stamford Bridge’de oynanan Chelsea karşılaşmasıyla sahalara döndü.​

1622ys2.jpg

Demirbaş | Chiellini 2005 yılında geldiği Juve'de artık savunmanın değişmez ismi​

24 yaşındaki oyuncu, bundan 10 gün sonra da ezeli rakipleri Torino’yu mağlup etmelerini sağlayan golü kaydederek, takımının Inter’i takibe devam etmesini sağladı.

Şampiyonlar Ligi’nden elenmeleriyle birlikte, Juventus’un sezonu pek de iyi tamamlanmadı. Ancak son haftalarda Claudio Ranieri’nin yerine teknik direktörlüğe getirilen Ciro Ferrara, Chiellini’nin kendisini geliştirmesine ve dünyanın en iyi stoperlerinden birisi olmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca tecrübeli stoper Fabio Cannavaro’nun da takıma dönmesi de, bu açıdan Chiellini için büyük bir şans. Gerçi bu ikili, Konfederasyon Kupası’nda çok da iyi performans sergileyememiş ve özellikle de Brezilya forvetleri, göbeğinde Chiellini ile Cannavaro’nun oynadığı Azzuri savunmasını mahvetmişti.

Deme ki Ferrara, savunma kurgusunu oluştururken çok dikkatli olmak zorunda.​

19oz2b.png

Kaka [33]​

Goal.com, geçtiğimiz sezonun en iyi performanslarını seçtiği listede, yavaş yavaş zirveye yaklaşıyor. 33 numarada karşımıza çıkan isim ise, Real Madrid’in bu yaz patlattığı ilk bomba olan Kaka.​

2dbqdg7.jpg

Hiçbir liste, gelmiş geçmiş en iyi hücumcu orta saha oyuncuları arasında yer alan Kaka olmadan tamamlanamaz. Ancak, Brezilyalı yıldız oyuncu, bu sezon, öncekilere kıyasla biraz daha az parladı diyebiliriz. Kaka yine de eski takımı Milan’a, attığı 16 gol ve yaptığı 9 asistle, 2008-09 sezonunda en çok katkı yapan oyuncu olmayı başardı. Geçtiğimiz sezon sakatlık problemleriyle boğuşan yetenekli futbolcu, oynadığı süre zarfında gösterdiği performansla, Milan’ın en golcü futbolcusu oldu.​

Kaka’nın sahada yapabileceklerini tartışmak anlamsız olur. Kaldı ki, O’nun varlığı bile, takım arkadaşlarının performanslarını ve özgüvenlerini en üst seviyeye çıkıyor. Brezilya Milli Takımı’nın da yıldızı olan ünlü futbolcu, Milan’ın sezon içerisinde, şampiyonluğa ulaşan Inter’i sürekli takip etmesindeki en önemli unsurdu. Milan’la bu sezon herhangi bir kupa kazanamasa da, eski takımının gelecek sezon UEFA Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecek olmasında, 27 yaşındaki futbolcunun katkısı göz ardı edilemez.

Tabii bu arada Brezilya Milli Takımı’yla Konfederasyon Kupası’na katılmamış olsa, muhtemelen Kaka’nın bu listedeki yeri daha kötü olurdu. Güney Afrika'da düzenlenen turnuvada attığı iki golün yanısıra, İtalya, ABD ve Mısır karşısında takımına yaptığı öncülükle, galibiyetlerin baş mimarı olan Kaka, şampiyonanın en değerli oyuncusu olmayı başardı. Konfederasyon Kupası’nı bir kenara bırakırsak, Kaka’nın geçtiğimiz sezon milli takımına verdiği destek üst düzeydeydi. 6 karşılaşmada görev alan orta saha oyuncusu, attığı iki kritik gol ve üstlendiği rolle, takımının Güney Amerika Grubu’nda lider olmasına yardım etti.​

2yltp3o.jpg

İkinci Galaktikos | Kaka 67 milyon avroya Real'e geçti​

Yine de, 2007 yılında Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Manchester United’ı tek başına yıkan, ardından bu kupaya ulaşan, daha sonra Avrupa Süper Kupası ve FIFA Dünya Kulüpler Kupası şampiyonluğunu Milan formasıyla yaşayan Kaka için, 2008-2009 sezonu sezonu oldukça sönük geçti. İki sezon öncesine kadar, dünyanın en iyi futbolcusu olarak gösterilen yıldız oyuncunun, bu sezon Real Madrid forması altında harikalar yaratması kimseyi şaşırtmayacaktır.

Muhtemelen gelecek sezon bu listedeki en büyük sıçramalardan birini gösterecek olan Kaka’nın, tekrar en iyi futbolcu unvanını kazanıp kazanamayacağını bekleyip göreceğiz.

2008/2009 BAŞARILARI
Brezilya
2009 FIFA Konfederasyon Kupası

Bireysel
FIFA Konfederasyon Kupası’nın en değerli futbolcusu, 2009
FIFA Konfederasyon Kupası en iyi 11’i, 2009
Time Dergisi Dünyanın en etkili 100 insanı, 2009

19oz2b.png

Zvjezdan Misimovic [32]​

Goal.com, 2008/2009'un en yüksek performans gösteren oyuncularının gerisayımını sürdürüyor. Listenin 32. sırasında, Wolfsburg'a tarihindeki ilk Bundesliga şampiyonluğunu yaşayan Wolfsburg'da takımın beyni olarak gösterilen Boşnak Zvjezdan Misimovic var.​

2dt6uk0.jpg

Geçtiğimiz sezon Bundesliga'da Wolfsburg'un şampiyonluğunu kutlayan Münihli sayısı bir hayli az olsa gerek. Ancak Wolfsburg'un Münih doğumlu oyuncusu Zvjezdan Misimovic, takımını şampiyonluğa taşıdı ve yeşil-beyazlı formayla şampiyonluk sevinci yaşadı.

70li yıllarda Yugoslavya'dan Almanya'ya göç eden bir ailenin çocuğu olan Misimovic, 1982 yılında Münih'te doğmuş ve 2000 yılında Bayern Münih'le profesyonel futbolculuğa ilk adımını atmıştı. Wolfsburg'a gelene kadar Bochum ve Nürnberg'de ter döken Misimovic, 2008 yılında geldiği Wolfsburg'daki ilk sezonunda şampiyonluğa ulaştı. Boşnak oyuncu için bu şampiyonluğun anlamı elbette ki çok büyük. Zira Misimovic, Bundesliga'nın her sezonki şampiyonluk adayı Bayern'i geride bırakan Wolfsburg'un en önemli isimlerinden biri olarak Bundesliga'yı zirvede bitirdi ve eski takımına nanik yaptı.

Wolfsburg'a Bochum'dan 3.9 milyon avro karşılığında gelen Misimovic, kendisine Trabzonspor'un eski oyuncusu Marcelinho'dan miras kalan sol kanadı mekan edindi. Ancak Wolfsburg taraftarı, Misimovic'in hızlı başlangıcıyla, Brezilyalı oyuncunun yokluğuna çabuk alıştı.

Geçtiğimiz sezon Bundesliga'da 7 kez ağları sarsan Misimovic'in attığı gollerden özellikle de ikisi, takımına ne kadar faydalı olduğunu gayet net gösteriyor. Birisi, ligin ilk haftasında Wolfsburg'un Köln'ü 2-1 yendiği karşılaşmada attığı sezonun ilk golü, bir diğeri de Werder Bremen'i son hafta 5-1 yendikleri maçta attığı gol.

Wolfsburg'un şampiyon olduğu gün, manşetlerde Edin Dzeko ve Grafite yeralmıştı. Ancak bu manşetlerin içeriğindeki gizli kahraman Misimovic'ti. Boşnak oyuncu, geçtiğimiz sezon Wolfsburg orta sahasını âdetâ bir orkestra şefi gibi yönetmişti.

Almanya'nın ünlü spor dergisi Kicker'in, 1988'den bu yana açıkladığı asist krallığında üç isim 17 asistle rekoru elinde bulunduruyordu. Bunlar; Uwe Bein (1992-93), Andreas Herzog (1994-95), Dariusz Wosz (1996-97)'du. Misimovic, 20 asistle 1988'den bu yana bir sezonda en çok asist yapan oyuncu oldu. Attığı 7 gol de cabası.​

11hf77n.jpg

Asist Kralı | Misimovic; santrforlar Dzeko ve Grafite'yi en çok besleyen isimdi​

Bütün sezon boyunca formunu üst seviyede tutan Boşnak yıldız, en iyi maçını ise ligin son haftasına sakladı. Wolfsburg'un Werder Bremen'i 5-1 yenerek şampiyonluğa ulaştığı karşılaşmada maçın gol perdesini açarken, Grafite'ye de bir asist yapmış ve maçın yıldızı seçilmişti.

Misimovic, sadece Wolfsburg formasıyla değil Bosna Hersek formasıyla da çılgın bir sezon geçirdi. 2010 Dünya Kupası Elemeleri'nin 5. Grubu'nda Türk Milli Takımı'nın da rakibi olan Bosna Hersek, Estonya'yı 7-0 yenerken Misimovic, gollerin üçüne imzasını atarak maçın yıldızı olmuştu.

5. Grup'ta Türkiye ve Belçika'yla İspanya'nın ardından ikincilik için savaşan Bosna'nın Dünya Kupası'na katılabilmesi hâlinde Misimovic, Güney Afrika'da düzenlenecek turnuvanın muhtemelen en çok ses getiren oyunculardan birisi olacak. Wolfsburg'un Şampiyonlar Ligi'nde oynayacağı maçlar da Boşnak yıldızın bir diğer sahnesi olacak. Biz, futbolseverler olarak Misimovic'e doyamadık. Yeni sezonda Misimovic'i yeşil-beyazlı formayla sahalarda görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.​

2008-2009 BAŞARILARI
VfL Wolfsburg
Bundesliga şampiyonluğu, 2009

19oz2b.png

Nicolas Anelka [31]​

2008-09 sezonunun en iyi 50 performansını seçtiğimiz listede sıra Premier League’in gol kralı, Chelseali Nicolas Anelka’ya geldi. Fenerbahçe'nin eski futbolcusu, sıralamanın 31. basamağında yeralıyor.​

2ytsqdf.jpg

Takım arkadaşı John Terry gibi, 2007-08 sezonunu dramatik bir şekilde kapatan Anelka, Manchester United’la yaptıkları Şampiyonlar Ligi Final maçında kaçırdığı penaltıyla, Ferguson’un ekibinin kupaya uzanmasına neden olmuştu. Terry’nin, kullandığı penaltıyı dengesini kabederek değerlendirememesinin ardından topun başına gelen Ronaldo, Manchester’ı öne geçiren golü kaydetmiş, ardından beyaz noktaya gelen Anelka, fırsatı değerlendiremeyerek, Chelsea’nin müzesinde bulunmayan bu kupayı, United'a âdetâ hediye eden isim olmuştu.

Geçtiğimiz sezonun başında ise, 4-5-1 sistemiyle oynayan Chelsea’de, Fildişi Sahilli Didier Drogba’nın birinci tercih olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Anelka’nın ise, sezonunun genelinde yedek kulübesinde oturması ve fırsat buldukça kendisini göstermek için elinden geleni yapması bekleniyordu. Ancak, sezon başında Drogba’nın sakatlanması, beklentilerin aksine, Anelka’nın belki de kariyerindeki en iyi sezonu geçirmesini sağladı.

Avram Grant’ın takıma kazandırdığı Anelka, Scolari yönetiminde sezona çok hızlı bir başlangıç yaptı ve Premier League’in ilk yarısında Sunderland karşısında üç, Blackburn ve West Bromwich karşısında ikişer gol atarak, iddiasını ortaya koydu.

Hemen hemen her noktadan ve her şekilde gol bulan Anelka, kısa mesafeden kafayla (Portsmouth, Bolton Wanderers, Watford), rakibi ipe dizerek (Manchester City), kaleciden dönen topları değerlendirerek (Bordeaux, Aston Villa), iyi yer tutarak (Hull City, Southend), aşırtma vuruşla (Blackburn Rovers), birebir pozisyonda (Fulham), ve kendisini kanıtladığı takım olan Arsenal karşısında, uzak mesafeden attığı golle, Premier League’de sezonun en büyük sürprizine imza atıyordu.​

sqs2dt.jpg

İdeal ikili | Anelka'yla Drogba birbirlerine beklenmedik ölçüde sıkı bir uyum gösterdiler​

Gelgelelim, Luis Felipe Scolari’nin görevine son verilmesi ve yerine gelen Guus Hiddink’in, O’nu bunca gol bulduğu pozisyondan kanada çekmesi, Fransa Milli Takımı’nda da forma giyen futbolcunun etkili performansını bir nebze olsun düşürdü. Fakat, Drogba’yla dikkate değer ölçüde uyumlu bir ikili olan Anelka, ligin ikinci yarısında attığı gollerin yanısıra, Afrikalı golcü futbolcuya yaptığı asistlerle de ön plana çıktı.

Gösterdiği bu başarılı performans, Fenerbahçe'nin eski yıldızının, 19 golle Premier League’in gol kralı olmasını ve Goal.com 50 listesinde yeralmasını sağladı. E daha ne olsun...

2008-2009 BAŞARILARI
Chelsea
Federasyon Kupası - 2009

Bireysel
Premier League’de ayın futbolcusu, Kasım 2008
PFA Yılın Takımı, 2009
Premier League Altın Ayakkabı, 2009

19oz2b.png

Edwin Van Der Sar [30]​

Geçtiğimiz sezonun en iyi performanslarını değerlendirdiğimiz listede ilerliyoruz. 30 numarada, Manchester United'ın Hollandalı kalecisi Edwin van der Sar bulunuyor​

2r6fkn9.jpg

Gelecek yıl 40. yaş gününü kutlayacak olan Edwin van der Sar, artık ağırlaşmaya başladığına ilişkin belirtiler gösterse de, geçtiğimiz sezon gol yemeden geçirdiği 1311 dakikayla Premier Lig'de yeni bir rekora imza attı. Onun bu performansı United'ın arka arkaya üçüncü şampiyonluğu yaşaması ve Şampiyonlar Ligi'nde final oynamasına yardımcı oldu.

Geçtiğimiz sezon yapılan eleştirilere rağmen istatistikler gösteriyor ki ligin en iyi kalecisi oydu. Önünde oynayan Nemanja Vidic ve Rio Ferdinand'ın yardımıyla ligde yalnızca 24 gol yiyen Van der Sar, 21 maçta kalesinde gol görmedi. Bu 21 maçtan 10'unu 1-0'lık skorla kazanan Manchester United, bu şekilde topladığı puanlarla şampiyonluğa ulaştı diyebiliriz.

Van der Sar üçüncü Premier Lig şampiyonluğunu kazanırken Liverpoollu Pepe Reina'nın üç senedir kimselere bırakmadığı Altın Eldiven'i de kazanmayı başardı.

1311 dakikalık rekoru 14 maçta elde eden Edwin van der Sar, haftalar sonra Newcastlelı Peter Lovenkrands'ın golüne engel olamamıştı.

Japonya'ya yapılan yolculuktan FIFA Dünya Kulüpler Şampiyonu olarak dönen Manchester United'da Edwin van der Sar, final karşılamasında Liga de Quito'ya karşı gol yemeyerek takımına katkı sağlamıştı.​

ea4c3c.jpg

Yıllanmış şarap | 'Bu yaştan sonra bu adamdan iş olmaz' diyenleri yanılttı​

Kulüp bazında yaşadığı başarıların yanında Van der Sar, milli takım formasıyla da başarılı bir sezon geçirdi. Başarılı kaleci, daha önce Hollanda Milli Takımı'nı bıraktığını açıklamasına karşın, Maarten Stekelenburg ve Henk Timmer'in sakatlığında Bert van Marwijk'in çağrısına kayıtsız kalamadı ve bir kez daha Portakallar'ın file bekçiliğini üstlendi. İzlanda ve Norveç karşısında alınan galibiyetlerde forma giyen Van der Sar bu maçlarda da gol yemedi ve böylece Hollanda milli formasını 130. kez giymeyi başardı.

Sezon sonunda Roma'da Barcelona karşısında alınan mağlubiyet hayâl kırıklığı yaratsa da, bu, onun sezon boyunca gösterdiği yüksek performansı gölgeleyemedi. Van der Sar'ın bitmek bilmeyen enerjisi, tecrübeli kalecinin yedeğinde bekleyen Tomas Kuszczak ve Ben Foster'ın forma hayâllerini de giderek azalttı.

39 yaşındaki ünlü kaleci kontratını uzatarak bir sezon daha Manchester United formasını giyecek. Bakalım Van der Sar, United'daki muhtemelen son senesinde bu düzeyi koruyabilecek mi.​

2008-2009 BAŞARILARI
Manchester United
2008-09 Premier Lig
2008 FIFA Dünya Kulüpler Kupası

Bireysel
2008-09 Premier League Altın Eldiven

19oz2b.png

Antonio Cassano [29]​

2008-2009’un en iyi 50 ismi arasında, Sampdoria’nın golcüsü Antonio Cassano kendisine 29. sırada yer buldu.​

99eykw.jpg

2008-2009 yılı, Antonio Cassano açısından ‘neredeyse’lerin yılı oldu; ‘neredeyse’ İtalya Kupası’nı kazanıyordu, ‘neredeyse’ Konfederasyon Kupası’nda milli takım forması giyecekti.

Sampdoria’da oynadığı kiralık dönemde başarı sağladıktan sonra, geçtiğimiz sezonun başında kalıcı olarak İtalyan kulübüne transfer olan Cassano, yeteneği hiçbir zaman sorgulanmamış bir oyuncu. Ancak istikrarsızlığı ve ters mizacı sebebiyle sıkça eleştiriler alıyor. İtalyan futbolcunun geçen sezonun başındaki hedefi, bu kötü şöhretini geride bırakmaktı. Kulüpteki ilk yılında kaydettiği 10 gol, Cassano’yu futbol dünyasında tekrar önemli bir yere koymuştu.

Aslında Sampdoria sezona kötü başlamıştı. Ligdeki ilk 7 maçında galibiyet yüzü göremeyen lacivert-beyazlı ekibin, küme düşmemek için mücadele edeceği tahmin ediliyordu. Ancak Cenova ekibine gösterdiği bağlılıkla ikinci kaptanlığa getirilen Cassano’nun form tutması, takımı da canlandırdı. Lecce, Catania, Reggina ve Lazio karşısında alınan galibiyetlerde, Cassano'nun payı çok büyük oldu. Zaman zaman takımı adına sahada görünen tek etkili oyuncu O oldu ve bazen bu bile Sampdoria’nın iyi bir sonuç almasına yetti.

Ocak ayında Fiorentina’dan transfer edilen Giampaolo Pazzini, Cassano için mükemmel bir partner oldu. Bu ikili, ligin en iyi forvet hatlarından birini oluşturmayı ve Sampdoria’yı küme düşme hattından çok daha yukarılara taşımayı başardılar.

27 yaşındaki futbolcu için sezonun en iyi maçı, muhtemelen İtalya Kupası’nda Inter’i 3-0 mağlup ettikleri karşılaşmaydı. Bu maçta Nelson Rivas’tan kaptığı topla açılış golünü kaydeden Cassano, Inter defansının başının oldukça ağrımasına sebep oldu.​

jjmr9j.jpg

Yükselişte | Real'de dibe vuran Cassano, 2. kaptanı olduğu Sampdoria'da hayata geri döndü.​

Kupayı finalde Lazio karşısında kaybetseler de, hem Cassano hem de Sampdoria sonuna kadar direndi. Yenilgi, normal sürenin ve uzatmaların bitmesinin ardından, seri penaltı atışlarında geldi. Yine de Cassano’nun varlığı, lacivert-beyazlı ekibin 10 yılı aşkın bir süredir yakınından bile geçemediği bu tarz başarıları elde etmesinde çok önemli bir etken.

Sezon sonunda Serie A’da 12 gol atmış ve 11 asist yapmış olan Antonio Cassano, sezonun en verimli forvetlerinden biriydi ve Goal.com'un hazırladığı "Serie A’da Yılın Altın 11'i"nde kendine yer buldu.

Ancak sezon, onun için yine de tam olarak istediği gibi sonuçlanmadı. Marcello Lippi, Cassano’ya Konfederasyon Kupası’na gidecek olan İtalya Milli Takımı kadrosunda yer vermedi. Sabıka kaydı kabarık olan Sampdorialı golcünün milli takıma alınıp alınmaması, İtalya futbol kamuoyunda da uzun uzun tartışıldı. Azzurriler’in Güney Afrika’daki başarısızlığını düşününce, Cassano’nun olan biteni uzaktan izleyip kıs kıs güldüğünü tahmin etmek zor değil.

Cassano'nun, yine de, iyi oynamaya devam edip Lippi’nin çağrısını beklemekten başka şansı yok gibi gözüküyor.​

19oz2b.png

Yoann Gourcuff [28]​

Goal.com’un geçtiğimiz sezonun en iyi 50 performansı geri sayımında, 28 numarada karşımıza çıkan isim, yeni Zidane olarak adlandırılan Yoann Gourcuff. Genç Fransız yıldız, kiralık olarak forma giydiği Bordeaux'da harikalar yaratırken, sezon sonunda bonservisiyle bu takıma geçti.​

m8oit4.jpg

2008-09 sezonunda Lyon’un 7 yıllık hegemonyasına son veren Bordeaux, şampiyonluk yarışında Marsilya’yla çekişirken, takımın liderliğini Milan’dan kiralık olarak takıma getirilen Gourcuff yaptı.

Rennes’de geçirdiği 3 sezonun sonunda yeteneğini göstererek 2006 yılında Milan’a transfer olan Fransız futbolcu, bir türlü, geçtiğimiz sezon sonuna kadar Milan'ı çalıştıran Carlo Ancelotti’nin gözüne girmeyi başaramadı. Yeni Zidane olarak adlandırılan Gourcuff'ün oynadığı mevkide Kaka gibi bir dünya yıldızının daha olması, bu oyuncunun İtalyan devinde yedek kulübesine düşmesine neden oldu. Bunun üzerine Gourcuff, geçtiğimiz sezon kiralık Bordeaux’un yolunu tuttu.

Fransa’da kendisini çabuk gösteren 23 yaşındaki futbolcu, sezonun açılış karşılaşmasında Caen’e attığı golle takımına bir puanı getirerek, Fransız ekibinde neler yapabileceğine ilişkin ilk sinyalleri vermişti. Sezonun ilk çeyreğinde, kendisinin ‘Yeni Zidane’ olarak adlandırılmasına neden olacak performansı sergileyen Gourcuff, sahada takımını müthiş yönetmesine rağmen, Fransa şampiyonu istediği puanları toplamakta bir süre zorlandı.

Fransız basınının her gün manşetlere taşıdığı Gourcuff, milli takımda kan değişikliği yapmak isteyen Raymond Domenech’in de ilgisini çekti. Sırbistan karşısında alınan 2-1’lik kritik galibiyette Anelka’ya asist yapan genç yetenek, Romanya deplasmanında 2-0 geriye düştükleri karşılaşmada, uzak mesafeden attığı golle takımını ayağa kaldırarak, Fransa'nın sahadan 2-2’lik beraberlikle dönmesinde de büyük rol oynadı.​

fdenbq.jpg

Zidan ailesi | "Yeni Zidane", Fransa'da yılın futbolcusu ödülünü, "Bildiğimiz Zidane"dan almıştı.​

Bu karşılaşmadan sonra milli maçlara ara verilmesi, Gourcuff’un bütün enerjisini Bordeaux'ya yoğunlaştırmasını sağladı. Takımının şampiyonluk yolunda yaptığı 11 maçlık yenilmezlik serisinde, O’nun payı kuşkusuz herkesten daha fazlaydı.

Geçtiğimiz sezondan hafızlarda kalan bir diğer sahne ise, Gourcuff’un PSG’ye attığı goldü. Mükemmel bir kontrolün ardından iki savunmacıyı safdışı bırakması iki saniyesini alan orta saha oyuncusu, daha sonra topu tam 90'dan ağlara gönderdi ve önemli bir rakip karşısında kritik bir üç puan alınmasında yine başrol oynadı.

Bordeaux’un, bu yaz başında Milan’dan bonservisini aldığı futbolcunun parladığı tek maç, Paris St. Germain karşılaşması da değildi. Toulouse karşısında bulduğu yıkıcı gol, Rennes maçında takımı 10 kişi olmasına rağmen attığı 2 golle Bordeaux'yu galibiyete taşıması, Vannes karşısında Lig Kupası Finali’nde gösterdiği performans, Valenciennes maçında kritik haftada attığı son dakika golü, Gourcuff’un bu listede yer almasında etkili olan birkaç performans olarak öne çıktı. Özellikle Valenciennes karşılaşmasında attığı gol, O’nun komple bir futbolcu olduğunu herkese gösterdi. Duran toplardaki ve takımı yönlendirmedeki başarısı ile ön plana çıkan Gourcuff, akıl dolu bir kafa vuruşuyla, son bölümüne girilen maçta takımını galibiyete taşıdı.

Çok genç olmasına rağmen, inanılmaz yetenekleri olan Fransız orta saha futbolcusu için Bordeaux uzun uğraşlar sonucu Milan’la anlaşma sağladı. 23 yaşındaki yıldız futbolcunun, Fransız ekibine 13 ila 15 milyon avro arasında bir bedele mâl olduğu ifade ediliyor.

2008-2009 BAŞARILARI
Bordeaux
Ligue 1 Şampiyonluğu, 2008-09
Fransa Lig Kupası, 2009
Fransa Süper Kupası, 2008

Bireysel
Ligue 1 Yılın Futbolcusu, 2008-09
Ligue 1 Yılın Takımı, 2008-09
Ligue 1 Yılın Golü, 2008-09
UNFP Ayın Futbolcusu, Nisan 2009

19oz2b.png

Lassana Diarra [27]​

İlk 50 listemizde 27. sırada, Real Madrid’in ‘Yeni Makelele’si Lassana Diarra bulunuyor.​

2ceownc.jpg

Juande Ramos’u, Real Madrid’de geçirdiği yarım sezondaki zaafları sebebiyle eleştirmek haksızlık olur. Real o günlerde, büyük maçları utanç verici skorlarla kaybetmiş olabilir; ancak diğer karşılaşmalarda yakaladığı galibiyet serisi, bir süre için Real Madrid’in zirve yarışına tekrar ortak olmasını sağlamıştı.

Transferler için de aynı durum geçerli. Julien Faubert’i alması hata olabilir; ancak o sadece bir kiralamaydı. Daha çok hatırlanacak olan, şüphesiz, Portsmouth’tan Lassana Diarra’nın transferiydi. Çalışkan ön libero oyuncusunun getirilmesi, kuşkusuz Ramos’un doğru tercihiydi. Çünkü Sportif Direktör Predrag Mijatovic, Fabregas ya da Ronaldo gibi yıldız isimler dışında, Premier Lig’e pek göz atmadı.

Portsmouth’ta oynamak, Chelsea ve Arsenal tarafından gönderilen Diarra için, bir nevi kişisel ‘küme düşme’ idi. Şimdiki performansına bakıldığında ise, bu iki kulüp de Diarra’yı sattıkları için pişman olmalılar.

Portsmouth’ta iyi oynuyor gözükmenin kolay olduğu söylenebilir. Ancak Real Madrid’e 23 milyon avroya transfer olduktan sonra gösterdiği performansla, Lassana Diarra, İspanyol ekibinin oldukça kârlı bir anlaşma yaptığını ispatlamış oldu.​

33ku8zs.jpg

Kendini gösterdi | Real'e Portsmouth'tan gelişi futbol kamuoyunda büyük yankı uyandırmayan Diarra, futboluyla otoriteleri şaşırttı.​

Lass, Mahamadou Diarra’nın yokluğunda güç ve dengeden yoksun olan Madrid orta sahasını toparlamayı başardı. Hattâ onun gösterdiği performans, Mahamadou’nun bundan sonra yedek kalmasına ya da başka bir kulübe transfer olmasına sebep olacak gibi.

24 yaşındaki oyuncu, Robben ve Higuain ile birlikte, Real Madrid’in çok kötü başladığı sezonda sonradan toparlanmayı sağlayan köşetaşlarından biriydi. Dinamik futboluyla dikkati çeken Diarra, sadece oyun stiliyle değil, görünüşüyle de “Yeni Makelele” olarak adlandırılıyor.

Beyaz Şimşekler, Makalele’yi Chelsea’ye satmakla büyük bir hata yapmışlardı. Hatta ilginç bir tesadüfle, Makalele, Diarra’nın Maviler’de forma bulamamasının sebebiydi. Fransız oyuncunun Real Madrid’den ayrılışı, La Liga devinin sonu olmuştu. Şimdi Diarra’nın gelişi ise, Santiago Bernabeu ekibinin yükseliş döneminin başlangıcı olabilir.

Diarra hâlâ genç sayılır ve bundan sonra kendisini geliştirmeye devam edecektir. Hücum hattında Benzema, Ronaldo ve Kaka gibi yıldızların olduğu bir takımda, orta sahada defansif anlamda ona çok fazla yük binecek. Ancak Paris doğumlu futbolcu, bu sorumluluğu kaldırabilecek bir görüntü çiziyor.​

19oz2b.png

Mauro Zarate[26]​

Goal.com'un 2008-09 sezonunda en iyi 50 oyuncu sıralaması devam ediyor. 26. sırada Lazio'nun genç yıldızı Mauro Zarate var.​

15oi1zq.jpg

Geçtiğimiz sezon bu dönemlerde Mauro Zarate, Al Sadd'a dönmeye hazırlanıyordu. Birmingham City'de geçirdiği kiralık sezonun ardından İngiliz ekibi, Championship'e düşmüştü. Çok geçmeden Zarate bu kez İtalya'nın Lazio ekibine kiralık olarak verilmişti.

Lazio formasına kısa bir süre uzakta kalan Mauro Zarate, bu sürede hırsını ve inancını göstermeye çalıştı. Tommaso Rocchi'nin sakatlık geçirmesi, Zarate'nin aradığı fırsatı yakalamasını sağladı.

Sezonun ilk haftasında Cagliari karşısında ilk yarıyı 1-0 geride tamamlayan Lazio'da, hayal kırıklığı yaşatabilecek bir başlangıcın endişesi vardı. Ardından 62. dakikada skoru eşitleyen Zarate, 9 dakika sonra takımını öne geçiren isim oldu.

İlk maçında iki gol atmayı başaran Zarate'nin yakaladığı yüksek form sürekli devam etti. İlk beş maçta 6 gol atmayı başaran başarılı oyuncu, rakip savunmaların korkulu rüyası oldu.

Zarate ve Pandev etkili bir ikili oluşturarak Lazio'nun sezona beklenenden çok daha iyi bir şekilde başlamasını sağladı. Lazio Kaptanı Tommaso Rocchi'nin takıma dönmesinin ardından antrenör Delio Rossi hücum hattını üç kişiye çıkardı. Bu kararla düşüşe geçen Zarate ceza sahasına girmekte zorlanırken aradığı boşlukları da bulamadı.

Takım arkadaşlarının pas atmaması sebebiyle isyan ettiği dönemde Zarate formunu bir kez daha yakaladı ve maç kazandıran performansına geri döndü.

Zarate'nin bu sezonki en iyi performansına baktığımızda 11 Nisan'ı unutmamalıyız. Ezeli rakibi Roma karşısına çıkan Lazio'da Zarate, Totti'nin, 'Zarate büyük bir oyuncu değil' şeklinde yaptığı açıklamasına karşılaşmanın 4. dakikasında harika bir golle cevap verdi.​

2589ikx.jpg

Roma'yı yaktı | Derbide Totti'ye nazire yaptı.​

İtalya Kupası'nda finale yükselen Lazio'da Zarate bir kez daha sahneye çıktı ve final karşılaşmasında Roma'ya karşı attığı bir golün benzerini bu kez Sampdoria'ya attı. Karşılaşma sonunda ise Lazio kupaya penaltı atışları sonunda ulaşmayı başarmıştı.

Başkan Claudio Lotito, Zarate için Al Sadd'a 20 milyon avro ödemeyi kabul etti ve Mauro Zarate 5 yıllığına Lazio'nun oyuncusu oldu.

Zarate geçtiğimiz sezon Avrupa'da elde ettiği bu başarıyı devam ettirebilirse, 2010 Dünya Kupası için Maradona'nın Arjantin'in de kendisine yer bulabilir.

2008-09 BAŞARILARI
Lazio
İtalya Kupası, 2009​

19oz2b.png

Diego Milito [25]​

Goal.com, 2008-2009'un en iyi 50 performansını geriye doğru sıralamaya devam ediyor. Listemizin 25 sırasında, Genoa'da geçirdiği müthiş sezonun ardından Inter'e transfer olan Diego Milito var.​

fc2zpy.jpg

Bu sezon Cenova derbisi öncesinde Sampdoria'nın yıldız ve burnu büyük oyuncusu Antonio Cassano, “Neden iyimser olmayalım ki, Genoa'dan daha iyi olduğumuz ortada” diyerek rakiplerini oldukça küçümsemişti. Ancak maç 'daha iyi' taraf olan Sampdoria'nın lehine değil de Genoa'nın 1-0'lık üstünlüğüyle sona erince Cassano'ya maç sonunda diyecek birşey kalmamıştı. Sampdoria deplasmanında maçın tek golünü atarak 2001'den bu yana takımına ilk derbi galibiyetini getiren Deigo Milito ise, maçtan sonra “Bu golü sonsuza kadar hatırlayacağım” demişti.

Bu maçtan yaklaşık 5 ay sonra, bu kez 3 Mayıs 2009'da oynanan Cenova derbisinde yine sahneye çıkan isim Diego Milito oldu. Arjantinli oyuncunun hat-trick'iyle Genoa 3-1 galip geldi ve Şampiyonlar Ligi'ne katılma umutlarını ciddi bir şekilde yaşamaya başladılar. Genoa, sezon sonunda Şampiyonlar Ligi yerine UEFA Avrupa Ligi'yle yetinmek zorunda kaldı ama bu bile, iki sezon önce Serie B'de mücadele eden bir takım için destan sayılırdı.

Bahsettiğimiz bu iki derbi arasında Diego'nun yaptığı tek iş gol atmak oldu. Arjantinli sezonu 24 golle tamamlarken gol krallığı sıralamasında Ibrahimovic'in bir gol gerisinde kaldı.

2004-2005 yılları arasında Serie B'de Genoa forması giyen Milito, Zaragoza'ya transfer olmuş İspanyol ekibinin küme düşmesiyle beraber tekrar İtalya'nın yolunu tutmuştu. Genoa'daki ilk döneminde 59 maçta 33 gol atarak taraftarının sevgilisi olan Milito, geçtiğimiz sezon gollerine kaldığı yerden devam etti.

Genoa, Serie A'da basamakları teker teker çıkarken Milito da takımının itici gücü, rakip savunma oyuncularının korkulu rüyası oldu. Bu performansıyla Genoa'ya geleli 6 ay bile olmamışken Mourinho hemen yıldız oyuncuya kafayı taktı. Ocak ayındaki transfer görüşmelerinde Milito ve Inter arasında platonik bir aşk sürerken, Arjantinli, ne verirlerse versin Genoa'dan ayrılmayı redderek, Genoa taraftarlarının gönlünü bir kez daha kazandı.​

21x8pl.jpg

Yürekten | Milito'nun sahadaki enerjisi, tribünleri de her zaman ateşliyor.​

Serie A'da sezon sürerken Milito yaşadığı sakatlıklar nedeniyle zaman zaman takımını yalnız bırakmak zorunda kaldıysa da, Arjantinli oyuncu forma giydiği maçlarda attığı kritik gollerle kendisine ödenen paranın hakkını tam anlamıyla verdi.

Milito gollerine devam ederken 20 Mayıs 2009'da Genoa taraftarlarının yüreğine bir ateş düştü. O, sezonun bitmesiyle beraber Genoa'da değil Inter'de oynayacaktı. Inter'e transferi kesinleşse de Milito gollerini atmaya devam etti. 30 yaşındaki oyuncunun son haftada oynadığı ve iki gol attığı Lecce karşılaşması hem kendisi hem de ona tapan taraftarları için duygusal bir vedaya sahne oldu.

Diego Milito hiçbir zaman dünyanın en iyi golcülerinden birisi olamadı ve bu yüzden Arjantin Milli Takımı'nın değişmez oyuncusu olarak da gösterilemedi. Ancak Milito, iki ayağına da olan hakimiyeti ve hava toplarındaki üstünlüğüyle her takım için bir gol garantisi olabilecek seviyede. Kariyerinin son demlerinde, hayatındaki en ağır formayı taşıyacak olan Milito'nun Inter'de neler yapabileceğini sadece zaman gösterecek.​

19oz2b.png

Rio Ferdinand [24]​

Goal.com'un 2008-2009 sezonunda en iyi 50'yi belirlediği listesinde ilk 25'e girmiş durumdayız. Listenin 24. sırasında, Manchester United çarkını döndüren belki de en önemli dişli var: Rio Ferdinand!​

5ur4eq.jpg

2008'i kariyerinin en parlak yılı olarak betimleyen Rio Ferdinand, o senenin sonunda, Japonya'da düzenlenen Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda kupayı havaya kaldıran isim olmuştu. Yine aynı sene United, hem Premier League'i hem de Şampiyonlar Ligi'ni şampiyon olarak kapatmıştı.

2008-2009 sezonundaysa Premier League'de 18. şampiyonluğunu elde eden Manchester takımı, bu zafere özellikle de, bu lig için bir rekor olan 14 maçlık galibiyet serisiyle ulaşmıştı. Rio Ferdinand, işte bu serinin sağlanmasında başrolü oynayan isimlerden birisi oldu. Kaleci Edwin Van der Sar ve savunmadaki arkadaşları Nemanja Vidic ve Patrice Evra'yla Premier League'in kuşkusuz en iyi defans hattının beyni olan Ferdinand, alışıldığı gibi geride son derece sağlam futboluyla Old Trafford müdavimlerinin genellikle rahat rahat maç seyretmelerini sağladı. Ferdinand, sezon sonunda Premier League'in altın 11'inde kendine yer bularak, üst üste üçüncü kez bu kadroya girmiş oldu. Ayrıca toplamdaysa beşinci kez yine aynı kadroda yeraldı.

Ayrıca İngiltere Profesyonel Futbolcular Derneği'nce verilen "Yılın futbolcusu" ödülü adayları arasına da giren Rio Ferdinand, bu onuruysa takım arkadaşı Ryan Giggs'e kaptırdı.

Diğer kupalarda da kaydadeğer bir performans sergileyen 30 yaşındaki stoper, Carling Kupası'nı Tottenham karşısında penaltılardan sonra kazanan takımının yine lideriydi.

Şampiyonlar Ligi'ndeyse finale gelesiye mükemmele yakın bir Ferdinand vardı sahada. Düşünün ki final karşılaşması öncesinde United, Devler Ligi'nde oynadığı tüm karşılaşmalarda yalnızca ve yalnızca 1 gol yemişti.​

2qxxbwg.jpg

Demirbaş | Onun eline kupa, herkesten daha çok yakışıyor sanki.​

Benzer şekilde uluslararası performansı da oldukça dikkate değer olan Ferdinand, bu dönemde İngiltere formasıyla 4 maça çıkarken, bu 4 maçın tamamını da İngiltere kazandı. Böyle baktığımızda, Güney Afrika'da oynanacak 2010 Dünya Kupası'nda İngiltere'nin yerini şimdiden hazır eden performansta, Rio Ferdinand gibi tecrübeli bir ismin rolünün büyük olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ferdinand, 2002 yılından bu yana giydiği Manchester United formasıyla kuşkusuz her gün biraz daha olgun bir oyun sergiliyor. Onun için artık rahatlıkla, 'dünyanın en komple stoperlerinden biri' diyebiliriz.

Önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi Kupası'nı, bir yıl aradan sonra geri almak ve Premier League'deki serisini sürdürmek isteyen United ve Dünya Kupası'nda bu kez birşeyler yapmak isteyen İngiltere Milli Takımı formalarıyla Rio Ferdinand, artık tecrübeli bir savunma oyuncusu olarak belki de tavan yapacaktır.​

2008-09 BAŞARILARI
Manchester United
Community Shield, 2008
Dünya Kulüpler Şampiyonu, 2008
Lig Kupası, 2009
Premier League, 2008-09

Bireysel
PFA Premier League Yılın Takımı, 2008-09
19oz2b.png

Felipe Melo [23]​
Goal.com, 2008-2009 sezonunun en yüksek performans gösteren 50 futbolcusunun gerisayımını sürdürüyor. Listenin 23. sırasında, geçtiğimiz haftalarda Juventus'a transfer olan Felipe Melo var. 26 yaşındaki oyuncu, gerek Fiorentina gerekse de Brezilya formalarıyla çok iyi bir sezon geçirmişti.​

w6w8ea.jpg

Fiorentina'nın 8 milyon avro karşılığında Almeria'dan transfer ettiği Felipe Melo için, 2008-09 sezonu önemli bir test yılı oldu. Sezonu neredeyse hatasız bitiren ve takımının zirve mücadelesinde önemli rol üstlenen Melo, sınavı başarıyla geçmesini bildi.

Melo'nun Fiorentina kariyeri hiç de iç açıcı başlamadı. Serie A'daki ilk maçında Juventus'a karşı forma giyen Melo, 34. dakikada sarı kart görürken bundan birkaç dakika sonra ikinci sarı kartı da görerek oyun dışında kaldı. Elbette bu ilk maç, tribünlerde ve medyada Melo hakkındaki soru işaretlerini arttırdı. Ancak bu maçtan sonra Melo kendisin çabuk toparladı. Sezon boyunca 29 maçta forma giyen Brezilyalı toplam 13 sarı kart gördü ve teknik direktörü Prandelli tarafından hiç oyundan alınmadı.

Orta sahada koşan, hücum yapan ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle takımının trafosu olan Melo, kendisinden bekleneni fazlasıyla yerine getirdi. Melo, Fiorentina'nın Şampiyonlar Ligi maçlarında da takımının kilit ismiydi. Brezilyalı oyuncu, Devler Ligi'ndeki ilk maçına Lyon karşısında çıktı. Karşılaşma 2-2 sona erse de Melo, maç boyunca Benzema, Juninho ve Toulalan gibi yıldızları kontrol etmeyi başararak iyi bir performans sergiledi. Melo, Fiorentina'nın 6 Şampiyonlar Ligi maçında da oynamasına rağmen, takımı Avrupa sahnesinden veda etti. Ancak yine de Brezilyalı oyuncu gösterdiği performansla adından söz ettirmeyi başardı.

Sonunda Brezilya Milli Takımı Teknik Direktörü Dunga'yı da etkilemeyi başaran Melo, İtalya'yla oynadıkları dostluk karşılaşmasında milli forma şansı buldu. Bu karşılaşmada orta sahayı bir komutan gibi yöneten Melo, gösterdiği performansla Brezilya'nın değişmez oyuncularından birisi olacağının sinyallerini verdi.​

x4krhk.jpg

Her kulvarda | Melo, Fiorentina'nın yanısıra Samba formasıyla da hayran bıraktı.​

Kırmızı kartla Serie A'ya kötü bir başlangıç yapan Melo, ligin son haftalarında statü gereği oynanan Lecce karşısında da kızararak sezonu başladığı gibi bitirmiş oldu. Ancak takımı zaten Şampiyonlar Ligi'ne katılmayı garantilediği için bu kart Fiorentina'ya birşey kaybettirmedi.

Floransa'da geçirdiği başarılı günler, Melo'ya Konfederasyon Kupası'nda Brezilya forması giymenin kapılarını açtı. 26 yaşındaki oyuncu, Brezilya'nın İtalya'yla oynadığı ve 3-0 kazandığı maçta orta sahanın komutanı olurken, Pirlo ve De Rossi gibi isimlere geçit vermedi. Brezilya'nın turnuvadaki ilk maçında, ABD ağlarına bıraktığı gol de Melo'nun kariyerinde önemli bir mihenk taşı olarak yer aldı.

Brezilya formasıyla Güney Afrika'daki Konfederasyon Kupası'nın final maçında da forma giyen Melo, kupayı kaldırmasını bildi. Ancak Melo'nun kazandığı en büyük başarı, belki de Juventus'a transferi oldu. Juventus, Melo'yu kadrosuna katmakta vakit kaybetmezken, 26 yaşındaki oyuncu Juventus'ta, Fiorentina'da kazandığın üç katını kazanma fırsatı elde etti.

Kısacası Melo için harika bir sezondu. Belki de gelecek sezon yapacağımız listede kendisini daha üst sıralarda göreceğiz

2008-2009 BAŞARILARI
Brezilya
Konfederasyon Kupası 2009

19oz2b.png

Carles Puyol [22]​

2008-2009'un en iyi 50 futbolcusunu sıraladığımız listemizin 22. basamağında Barcelona’nın sembol oyuncusu Carles Puyol var.​

349ao76.jpg

Puyol'la ilgili gerçek var: Hücumdaki göz kamaştırıcılığı nedeniyle, Barça’nın geçen sezon hem La Liga’da hem de Şampiyonlar Ligi’nde savunmada da çok başarılı olduğu gözden kaçıyor.Geçtiğimiz sezon, Barcelona'da forma giydiğinden bu yana ilk kez yalnızca 28 lig maçına çıkan tecrübeli oyuncu, yine de gösterdiği performansla bir seviye daha atladı. Bu gerçek, oynanan iki ‘El Clasico’da açıkça ortaya çıktı.

İlk El Clasico, Real Madrid için olabilecek en kötü zamanda oynandı: Bernd Schuster kovulmuş, teknik direktörlüğe Tottenham ile Premier Lig’de sezonun başından beri galibiyet alamamış Juande Ramos getirilmişti. Diğer tarafta ise, Barça, son iki maçında Sevilla ile Valencia’yı 3-0 ve 4-0’lık skorlarla geçmişti. Kamuoyunda Katalan ekibinin galibiyetinden şüphe yok gibiydi; ancak bunun ne kadar farklı bir skorla olacağı tartışılıyordu. Karşılaşma beklenildiği gibi gitmedi. Real Madrid gol yememek için dirençli bir oyun sergilerken, Barça adına Eto’o bir penaltı atışından yararlanamıyordu. Son dakikalara kadar 0-0 giden maçta, kaptan Puyol sahneye çıkarak oyunun kaderini değiştirdi. 83. dakikada köşe vuruşundan gelen topa iyi yükselen Puyol’un kafası, Eto’o’nun dizine çarparak ağlara gitti ve Real Madrid’in umutlarını bitirdi.

Ligin ikinci yarısındaki ‘El Clasico’ya gelindiğindeyse, Barça, sezon tamamlanmadığı için henüz hiçbir şey kazanamamış olmasına rağmen, gezegenin en iyi takımı kabul ediliyordu. Real Madrid ise iyi bir galibiyet serisi yakalamış ve zirveyle arasındaki farkı 4 puana kadar indirmişti.

13. dakikada, ev sahibi ekip Higuain’in kafasıyla 1-0 öne geçmeyi başardı. Henry skoru eşitledikten sonra, köşe gönderine yakın bir noktadan kullanılan serbest vuruşta, Puyol, yine kafayla topu ağlara göndererek Barça’yı Santiago Bernabeu’da 2-1 öne geçen golü kaydetti. Maç, Katalan ekibinin 6-2’lik galibiyetiyle sonuçlandı.​

2rzyyv9.jpg

Büyük kaptan | Puyol, kupa kaldırma heyecanını aynı sezonda tam 3 kez yaşadı.​

Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalin ikinci ayağını sarı kart cezası nedeniyle kaçıran Puyol, finalde ise idareten Barça savunmasının sağında oynadı. Burada görevi Wayne Rooney’yi savunmaktı; ancak maç boyunca daha ziyade Rooney’nin Puyol’u savunduğuna şahit olduk. Barça kaptanı, Manchester United’ın yıldız oyuncusunu etkisiz hâle getirmeyi çok iyi başardı.

Puyol’un 2008-2009 sezonundan akılda en çok kalacak görüntüleri, herhalde her şampiyonluktan sonra kupayı kaldırırkenki kareler olacaktır. Futbolculuk katkılarının yanı sıra , bu tarihi sezonda Barça’nın kaptanı olması, onu daha da önemli kılıyor.

2008-09 BAŞARILARI
Barcelona
La Liga şampiyonluğu, 2008-09
Copa Del Rey, 2008-09
UEFA Şampiyonlar Ligi, 2008-09


19oz2b.png

Diego [21]​

Goal.com'un 2008-09 en iyi 50 performans gerisayımı devam ediyor. Sıradaki isim, transfer döneminde Werder Bremen'den Juventus'a geçen Brezilyalı orta saha yıldızı Diego.​

21lmzhz.jpg

Diego Ribas da Cunha ya da bizim bildiğimiz adıyla Diego, sonunda Werder Bremen'den ayrılarak Avrupa'nın büyük kulüplerinden birine, Juventus'a transfer olmayı başardı. Alman kulübü, müthiş bir sezon geçiren Diego'yu 24.5 milyon avro karşılığında Juventus'a verdi.

2008-09 sezonu başında Brezilya milli takımıyla Olimpiyatlarda mücadele eden 24 yaşındaki oyuncuya Werder'deki takım arkadaşları tepkiyle yaklaşmıştı ama her şeye rağmen Diego, Dunga'nın ekibine katılmayı tercih etti.

Brezilya formasıyla altı maça çıkan ve grup karşılaşmasında Çin'e gol atmayı başaran Diego, Brezilya'yı yarı finalde Arjantin'e elenmekten kurtaramadı.

Bundesliga'nın üçüncü maçında Werder'e dönen Diego, oynadığı ilk beş maçta dört gol atmayı başardı. Werder'in Hertha karşında aldığı 5-1'lik galibiyette mükemmel oynayan Brezilyalı oyuncu bir gol atıp iki asist yaparak kendisini affettirmeyi başardı.​

r0p8jt.jpg

Milan'ı çözdü | Werder'in UEFA'da Milan'ı geçmesini sağlayan isim Diego'ydu​

Werder Bremen'in Bundesliga'da yaşadığı hayal kırıklığı ve ligi onuncu sırada tamamlamasına rağmen Diego, 12 gol ve 6 asistle sezonu tamamladı. Ayrıca Brezilyalı oyuncu, Werder'i iki kupa finaline taşımayı başardı.

Şampiyonlar Ligi'ne veda ettikten sonra yoluna UEFA Kupası'nda devam eden Werder, ilk olarak İtalyan Milan ile karşılaştı. San Siro'dan 2-2'lik sonuçla ayrılan Werder, rövanşta aldığı 1-1'lik sonuçla tur atlamayı başardı. İkinci maçtaki önemli golü kaydeden isim Diego olmuştu.

Saint-Etienne'i de geçen Werder, bu kez bir İtalyan ekibini, Udinese'yi karşısına aldı. Udinese'ye her iki maçta da iki gol atan Diego, Werder'i yarı finalde Hamburg'un karşısına taşıdı. İlk maçı kendi sahasında kaybetmesine karşın HSH Nordbank Arena'da üç gollü galibiyete uzanan Werder'de üç golden biri yine Diego'nun ayağından gelmişti.

Fakat Diego ve Alex Silva kart cezaları sebebiyle final mücadelesinde yer alamadılar. Werder Bremen, Ukrayna ekibi Shakhtar Donetsk'e uzatma dakikaları sonunda boyun eğdi. Sonuçta şunu söyleyebiliriz: Diego'nun sekiz maçta sergilediği altı gollük performans, Alman ekibini finale kadar taşıdı; ama kart cezası nedeniyle finaldeki yokluğu, belki de Alman ekibinin kupayı kaybetmesine neden oldu.

Werder Bremen, Almanya Kupası finalindeyse Bayer Leverkusen ile Olimpiyat Stadyumu'nda karşılaştı. Diego'nun güzel oyunu ve Mesut Özil'in golüyle Werder, sezonu kupayla kapatmış oldu.

2008-09 BAŞARILARI
Werder Bremen
Almanya Kupası, 2009
UEFA Kupası finalisti, 2009

Brezilya
Olimpiyat Bronz Madalyası, 2008

19oz2b.png

Thierry Henry [20]​

2008-2009'un en iyi performanlarının gerisayımında, son yirmiye Barcelona’nın Fransız yıldızıyla giriyoruz. Thierry Henry, Katalan ekibinin muhteşem sezonuna büyük katkı yapan isimler arasındaydı.​

34hjsrb.jpg

Arsenal’den ayrılıp, Barcelona’nın yolunu tutuğu zaman, O’nun için ‘Bitti’ dediler. Açıkçası, bir önceki sezon gösterdiği performans, bu söylentilerin doğruluk payı olduğu da düşünüldü. Ancak, 2008-09 sezonunda Katalan ekibiyle 3 kupaya birden ulaşan Thierry Henry, gerçek bir geri dönüş örneği gösterdi.

Sezonun büyük bölümünde takımdaki yerini alarak, kendisine yakışır bir performans ortaya koyan golcü futbolcu, sakatlık sorunu da yaşamadı.
Bu kadar istikrarlı oynayınca, Henry’nin golleri de ardı ardına geldi. Ligde 100 gol barajını aşan Barça'nın gol yükünü çeken 3 oyuncudan bir olan Henry, Avrupa arenasında da göz doldurmayı başardı.

Aralık ayında Valencia karşısında yaptığı ‘hat-trick’in yanı sıra, son dakika golleriyle de öne çıkan Fransız yıldız, hemen herkesi aynı görüşte birleştirdi. "Titi geri döndü!"

Şampiyonlar Ligi Finali’nde gol atamasa da, Devler Ligi’nde rakip fileleri toplam 5 kez havalandıran Henry, Fransa’da oynanan maçta 1, Nou Camp’ta oynanan karşılaşmada ise 2 gol atarak, takımının Lyon’u geçmesinde büyük rol oynadı.​

2eyfi0x.jpg

Artık Barçalı | Katalan ekibindeki ilk sezonunda biraz eğreti duran Henry, bu kez turnayı gözünden vurdu.​

Önceki sezonunu, sakatlıklar ve çeşitli sorunlarla geçiren Henry, 2008-2009'da sadece futbolu düşündüğünü, tüm dünyaya gösterdi. Barcelona’daki önemini günden güne arttıran ‘Titi’, eğer geçen sezon gösterdiği performansın yarısını göstermeye devam ederse, taraftarlar O’nu izlemekten şikayet etmeyeceklerdir.

2008-09 BAŞARILARI
Barcelona
La Liga şampiyonluğu, 2009
Copa del Rey şampiyonluğu, 2009
Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 2009

19oz2b.png
 
Gonzalo Higuain [19]​

Goal.com 2008-2009'un en iyi 50 performansını sıralamayı aralıksız sürdürüyor. Geriye doğru saydıkça heyecan artarken, listenin 19. sırasında, geçtiğimiz sezon Real Madrid'de müthiş bir performans sergileyen Gonzalo Higuain'e rastlıyoruz.​

27zahk0.jpg

Gonzalo Higuain aslında Real Madrid için mucize adam gibiydi ilk bir buçuk senesinde. 2006-2007 sezonunun ortasında İspanyol devine katılan Arjantinli yetenek, kısa süre içerisinde beklenmedik bir çıkış göstererek, özellikle de kritik anlarda kritik gollere imza atması sayesinde, Madrid'in üst üste elde ettiği iki şampiyonlukta pay sahibi oldu. 'Süper yedek' gibi kabul edebileceğimiz Higuain, oyuna genelde takımı zor durumdayken girip, çoğu zaman birşeyleri değiştirmesini bildi. Önceki 18 ayda kötü oynadığı için değil; ancak artık takımın liderliğini alması istediği için, 2008-2009 sezonuna girilirken 'Pipita' lakaplı oyuncudan daha çok şey bekleniyordu. Eh, o da beklentileri boşa çıkarmadı denilebilir.

Real'in daha sezon başında İspanya Süper Kupası'nda karşı karşıya geldiği Valencia maçında eski numarasını çekip, 80. dakikasında girdiği oyunun 88. dakikasında takımı için yaşamsal golü atarak Real'i 4-2 öne geçiren Higuain, ilk maçı 3-2 Valencia lehine biten eşleşmeden takımının galip ayrılmasını sağlayan isim oldu. Buna rağmen bir süre daha ilk 11'de yer bulamayan Arjantinli, ancak 5 gol ve 2 asist istatistiğini yakaladıktan sonra as futbolcu olarak Kasım ayı gibi Real'de yerini edindi.

8 Kasım tarihinde iç sahada oynadığı Malaga maçında Real, 3 kez yenik duruma düşüyor; ancak karşılaşmayı, müthiş bir performans ortaya koyan Gonzalo Higuain'in 4 golüyle 4-3 galip kapatıyordu. İşte bu karşılaşmadan sonra Bernabeu tribünlerinin yeni sevgilisi olan Higuain, sakatlık ya da rotasyon politikasının gerekleri dışında, artık her maça ilk 11'de çıkıyordu. Higuain, geldiği ilk günden bu yana olduğu gibi, hemen her maçta ya gol atanlar ya da asist yapanlar arasında ismini yazdırdı.

Tesadüf bu ya, 21 yaşındaki yıldız, "Hayatımda attığım en güzel goldü" diye anlatacağı sayıyı da, yine Malaga karşısında, 4-3'ün rövanşında buldu. Topu Real Madrid'in yarı sahasında alan Higuain, daha sonra rakip sahaya doğru ilerleyip, 3 rakibini çalımladıktan sonra kaleciyi de mağlup ederek golünü atıyor ve gerek tribündekileri gerekse de ekran başından bu karşılaşmayı takip eden futbolseverleri mest ediyordu.​


e7xe1z.jpg

Futbol şov | İki maçta da Higuain'i tutamayan Malaga, O'nu asla unutamayacak!​

Higuain'in gün be gün gösterdiği gelişmenin açık kanıtları var. 2006-2007'de 19 maçta 2 gol, 3 asist; 2007-2008'de 25 maçta 8 gol, 3 asist ve son olarak geçtiğimiz sezon 34 maçta tam 22 gol ve 9 asist! Düşünün ki bu istatistikler, aynı zamanda, kulüpte, saha dışında yaşanan onca olumsuz gelişmeye rağmen gerçeğe dönüştürülmüş... Öyle ki Higuain, geçtiğimiz sezon Real'in ligdeki, büyük bölümünü sıfır motivasyonla oynadığı ligdeki son 7 maçında 6 gole imza atmış.

Yine de 'Pipita'nın, potansiyelini tamamen konuşturmadığı düşüncesi hakim İspanya'da. Öyle ya da böyle takımını şampiyonluğa taşıyamadığı gibi, Şampiyonlar Ligi'nde gol atmayı yine becerememesi, genç Arjantinli yıldıza yazılan eksi puanlar.

Tabii şunu anımsatmakta yarar var: Bugün herkes Lionel Messi ve Sergio Agüero'dan konuşadursun, henüz sadece 21 yaşındaki Higuain de inanılmaz potansiyeliyle vatandaşlarının şanını zorlayacak gibi görünüyor. Sonuçta en az onlar kadar tehlikeli ve etkileyici bir futbol oynuyor. Ama buna rağmen henüz, Arjantin Milli Takımı'ndan gelecek çağrıyı bekliyor.

2008-09 BAŞARILARI
Real Madrid
İspanya Süper Kupası, 2008

19oz2b.png

David Villa [18]​

Goal.com en iyi 50 performansında sıra Avrupa futbolunun en üretken isimlerinden biri var: David Villa! Valencia'ya yine çok şeyler katan İspanyol yıldız, transfer döneminin de en çok konuşulan isimleri arasında yeralmasına karşın, takımında kalacak gibi görünüyor.​

ej8pwx.jpg

Günümüzde modern futbol oynayabilen az sayıda oyuncu var. Markajdan kurtulabilen ve topa doğru hareketlenen ya da penaltı noktası civarında hızlı bir şekilde hareket edebilen oyuncular bu sınıfa girebiliyor. David Villa, içgüdüleriyle golü hisseden bir oyuncu. Futbol eğitimi sürecinde ortaya çıkan ve üzerinde çalıştığı bu özelliğini Valencia'da geliştiren Villa, dünyanın tutulması en güç forvet oyuncularından biri olmayı başardı.

Valencia'nın yaşadığı finansal sorunlara rağmen Villa, Euro 2008'in ardından kariyerine yine bu kulüpte devam etme kararı almıştı. Tecrübeli yıldız, takımı La Liga'yı altıncı sırada tamamladığı ve Avrupa Kupaları'na da erkenden verda ettiği hâlde, 40 maçta tam 31 gol bularak patlama yaptı. Bu gollerin 28'ini La Liga'da kaydetmeyi başaran golcü oyuncu, gol krallığında sezonu Diego Forlan ve Samuel Eto'o'nun ardından üçüncü sırada tamamladı.

Yakaladığı kişisel başarıya rağmen Villa, Valencia ile mutlu sona ulaşamıyordu. Kulübün yaşadığı finansal problemlerle de takımdan gittikçe uzaklaşan İspanyol oyuncu, Valencia ile yol ayrımına geldi.

David Villa ile yakından ilgilenen kulüplerden Real Madrid, geçirilen kötü sezonun acısını çıkarmak isterken, Barcelona'nın ise tek hedefi O'ymuş gibi görünüyordu. İspanya milli takımından arkadaşı Cesc Fabregas, Villa hakkında "Onu alan takım 1 sezonda 30 golü garanti altına almış olur. Dünyada bunu yapabilecek az sayıda oyuncu var" diye konuşmuştu.​

x3scxe.jpg

Gol makinası | David Villa, takımının genel performansından bağımsız olarak mükemmel oynayabilen bir golcü.​

La Liga'da gollerine devam eden Villa, milli takım formasıyla da başarılar elde etti. Liverpoolu Fernando Torres ile iyi bir ikili oluşturan Villa, dünya futbolunda en çok korkular duolardan birinin üyesi olmuş oldu. Bu formları onları 2010 Dünya Kupası'nın da en büyük favorileri arasına soktu. İspanya milli formasıyla son 7 maçında 7 gol atmayı başaran David Villa, zorlu rakiplerine meydan okumaya devam etti; ama İspanya'yı Konfederasyon Kupası'nda ABD'ye yenilmekten kurtaramadı.

Güney Afrika'da sergilediği bu oyun, O'nun, gelecek yıl Dünya Kupası'nda yapacaklarının belki de öngösterimiydi. İspanya Milli Takımı formasıyla 44 gol atan Raul'un rekoruna göz diken Villa, hedeflerini, "Raul'un rekoruna ulaşmaya çalışmak gerçekten çok güzel. Onun attığı gollerle İspanya başarılar elde etti. Ben de ismimi bu listeye ekleyip genç oyuncular için ilham kaynağı olmak istiyorum" sözleriyle anlatmıştı.

2008-09 sezonu ona bir şey kazandırmasa da David Villa kolay gol atabileceğini bir kez daha göstermiş oldu. 27 yaşındaki oyuncu şu an için Valencia'nın en değerli futbolcusu olarak gösteriliyor.

Barcelona O'nu almayarak gerçekten büyük bir hata mı yaptı? Bunu sadece zaman gösterecek; ama David Villa büyük bir takıma transfer olursa O'nu gelecek yıl bu listede tekrar görmemiz sürpriz olmayacaktır.​

19oz2b.png

Edin Dzeko [17]​

En iyi 50 oyuncu listesinde geri sayım devam ediyor. 17. sırada, Bundesliga şampiyonu Wolfsburg’un Boşnak golcüsü Edin Dzeko bulunuyor. Transfer döneminde de adından çok söz ettiren Dzeko, yeni sezonu da Alman ekibinde geçirecek.​

2sabdl3.jpg

Bundan bir yıl önce, Wolfsburg’un 2007 yazında Çek Cumhuriyeti ekibi Teplice’den aldığı Edin Dzeko’yu, Bundesliga’yı sıkı takip edenler dışında çok az kişi tanıyordu. İlk yılında kaydettiği 8 gol, 2008-2009 yılında Saraybosnalı forvetin yapacağı patlama hakkında hiçbir ipucu vermemişti.

Oysa öyle bir patlamaydı ki söz konusu olan, sezon tamamlandığında Kaka’yı Real Madrid’e gönderen Milan’ın ilk transfer tercihi Dzeko olmuştu. Kırmızı siyahlılar, uzun süre peşinden koşsalar da, Boşnak futbolcuyu transfer etmeyi başaramadılar. Ancak bonservisi için 26 milyon avro civarı bir bedelin konuşulması bile, bu oyuncunun ne kadar çok yol kat ettiğinin bir göstergesi.

Dzeko, aslında sezona yavaş bir giriş yaptı. Ligin ilk yarısında sadece 5 gol kaydeden Wolfsburg santraforu, sadece Stuttgart’ı 4-1’le geçtikleri karşılaşmada iki gol atmayı başarabilmişti. Gelgelelim goller havada uçuşmasa da, Grafite ile iyi bir ikili olmaya başladıkları belli oluyordu.

İlk yarıda 7 de asist yapan Dzeko, asıl patlamayı ikinci yarıda gerçekleştirecek ve Wolfsburg’un ilk Bundesliga şampiyonluğuna önemli katkı yapacaktı. Dzeko, Lige verilen aradan sonraki 6 maçta da gol atmayı başardı ve bu süreçte toplam 8 gol kaydetti. Magath’ın ekibi, bu dönemde arka arkaya 10 galibiyet alarak ligin zirvesine doğru harekete geçti.​

dqhbg4.jpg

Şaşırtıcı | Edin Dzeko'nun Almanya'daki dramatik yükselişi, futbol otoritelerini şaşırttı.​

5-1 kazanılan Bayern maçında, her ne kadar Dzeko iki gol kaydetse de, daha çok konuşulan Grafite’nin attığı ‘yılın golü’ydü. Wolfsburg şampiyonluğa emin adımlarla ilerlerken, Boşnak santrforun son beş maçta attığı goller, belki de yeşil beyazlıların kaderini tayin etti. Ligin son 5 haftasında tam 10 gol kaydeden Dzeko, Hoffenheim ve Hannover karşısında hat-trick yaptı. 32 maçta 26 gole ulaşan Dzeko, 28 gol atan Grafite ile birlikte rakip savunmalar için korkunç bir ikili oluşturdu. Wolfsburg forvetlerinin attığı 54 gol, bu alanda Gerd Muller ile Uli Hoeness’e ait olan rekoru da kırmış oldu.

Dzeko’nun kulüp bazında gösterdiği bu performans, milli takıma da yansıdı. Bosna Hersek için arka arkaya 5 karşılaşmada gol kaydeden yetenekli golcü, ülkesini Dünya Kupası Avrupa Elemeleri 5. Grup’ta İspanya’nın arkasında ikinciliğe taşıdı. 7-0 kazanılan Estonya maçında iki gol atan Dzeko, Türkiye ve Ermenistan’a birer gol atarken, Belçika karşısında hat-trick yaparak 5 maçta 7 gole ulaştı.

Milan’ın onunla bu kadar ilgilenmesine ya da Arsenal ve Chelsea ile ilgili dedikoduların basında yeralmasına şaşırmamak gerek. Dzeko şu an için Wolfsburg’da kalacağını açıklamış olabilir; ancak bu performansını sürdürürse, Avrupa devlerinin pençesinden kurtulamayacağı kesin.

2008-2009 BAŞARILARI
Wolfsburg
Bundesliga şampiyonluğu, 2009

19oz2b.png

Julio Cesar [16]​

Goal.com 50'de gerisayım, 16. sırada bulunan Julio Cesar'la sürüyor. 2008-2009 sezonunda mükemmel bir performans sergileyen Brezilyalı kaleci, artık İtalyan Gianluigi Buffon'la karşılaştırılır duruma geldi.​

25r2urc.jpg

Geride bıraktığımız sezon, hem kulübünde hem de milli takımda başarılı bir performans gösteren Inter'in başarılı file bekçisi Julio Cesar için 'Kariyerinin zirvesi' tanımına tam anlamıyla uyuyor. Inter formasıylla 44 maça çıkan Cesar'ın yaptığı harika kurtarışlar, bu ekibin Serie A'da zirveye çıkmasında kritik bir önem taşırken, mavi-siyahlı oyuncular, kalelerini, mucize yaratan bir eldivenin korumasının verdiği güvenle rahat oynadılar

Geçtiğimiz sezon İtalya'da forvetlerin bir çoğu Cesar yüzünden hayal kırıklığına uğrarken, Brezilyalı file bekçisi dünyanın en iyi kaleciler listesine girmekte zorlanmadı.

Hayâl kırıklığına uğrayan sadece Serie A'nın golcüleri değildi. Şampiyonlar Ligi'nde San Siro'da Inter'le karşılaşan Manchester United'ın menajeri Alex Ferguson'ın, Julio Cesar yüzünden kafasında birkaç saç eksildi! 0-0 sona eren karşılaşmada Julio Cesar harikalar yaratsa da Manchester United bir sonraki maçta 2-0 galip gelerek turu atlamıştı.

Inter'in son haftalarda çıktığı Chievo deplasmanında Mourinho'nun ekibi zor anlar yaşarken, Julio Cesar; Ibrahimovic ve Maicon'la beraber sahanın en iyilerinden birisi oldu ve 2-2'lik skorla Inter çok kritik bir puan aldı.

Inter'in Serie A'da oynadığı 38 maçın 36'sına çıkan Cesar, kalesinde güven verirken şampiyon Inter, sadece 32 golle ligin en az gol yiyen takımı oldu.​

6oziqd.jpg

Hatırladınız mı? | Fener maçında harikalar yaratmıştı. Alex'le bu fotoğrafı unutulmadı.​

Şampiyonluğa oynayan her takım gibi Cesar'a bazı maçlarda çok fazla iş düşmedi. Ancak direklerin önünde her zaman pür dikkat olan Cesar, kendisine o iş düştüğünde de kimseyi yanıltmadı.

İtalya'da gösterdiği başarılı performansın ardından, Cesar'ın Brezilya Milli Takımı'yla Konfederasyon Kupası için Güney Afrika'ya uçması da beklenen bir durumdu. Turnuvadaki 5 maçta da forma giyen Cesar, takımı Brezilya'nın her maçı domine etmesine rağmen zorlandıkları Güney Afrika karşılaşmasında olduğu gibi kritik kurtarışlarıyla kupanın kaldırılmasında önemli rol oynadı.

Bir sakatlık yaşamadığı veya form grafiğinde düşüş olmadığı sürece Brezilya Milli Takımı Teknik Direktörü Dunga'nın, Dünya Kupası için Cesar'ı tekrar Güney Afrika'ya götürmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu süre içersinde Cesar boş durmayıp Inter'in Serie A ve Şampiyonlar Ligi'nde kupa kaldırması için yine üç direk arasında işini başarıyla yapmaya çalışacak.

2008-09 BAŞARILARI
Inter
Serie A şampiyonluğu, 2009

Brezilya Milli Takımı
Konfederasyon Kupası şampiyonluğu, 2009

19oz2b.png

Frank Lampard [15]​

Goal.com’un belirlediği 2008-09 sezonunun en iyi 50 performansı listesinde, üst sıralara gelindikçe heyecanda artmaya başladı. 15. sıradaki isim, Chelsea ve İngiltere Milli Takımı’nın değişmez futbolcusu Frank Lampard.​

15i41ht.jpg

Chelsea’nin orta saha oyuncusu Frank Lampard, Premier League’de son 5 yıla bakıldığında, İngiltere’nin en önemli birkaç futbolcusu arasında yer almayı başardı. Lampard; Jose Mourinho, Guus Hiddink gibi Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu tatmış hocaların yanı sıra, Dünya Kupası kaldıran Luis Felipe Scolari yönetimide de takımın değişmezi olmasını bildi. İnanılmaz istikrarlı olmasıyla da tanınan İngiliz milli futbolcu, Chelsea’nin son 5 yıldaki yükselişinde Abramovic kadar pay sahibi…

Geçtiğimiz sezonda da kendisinden görmeye alışık olduğumuz bir performans sergileyen ünlü orta saha oyuncusu, gol yollarındaki etkinliğinin yanı sıra, savunmaya sağladığı yardım ve akıl dolu paslarıyla, oynadığı mevkide dünyanın sayılı isimleri arasında yer almayı başardı.
Lampard, bu performansı sayesinde, İngiltere’de kendisine 'en yüksek maaşlı futbolcu' unvanını kazandıracak olan yeni bir sözleşme imzalama şansını elde etti.

2008-09 sezonunda Hiddink ve Scolari gibi iki farklı taktisyenle çalışan Lampard, farklı oyun tarzlarına rağmen, iki teknik adamında en önemli silahı olmayı başardı.

Sezon başında daha çok hücuma yönelik orta saha gibi oynayan 31 yaşındaki futbolcu, ilerleyen haftalarda performansının yükselmesiyle, Hollandalı teknik adam Hiddink tarafından, orta sahanın yükünü çeken bir role uygun görüldü.​

n1qec5.jpg

Hiç düşmeden | Lampard'ın en önemli özelliği; istikrarını hiç kaybetmemesi.​

Scolari, Frank’la çalışmaya başladıktan sonra O’na olan hayranlığını “Lamparda kariyeri boyunca 150 gol atabilir. 2-3 maçta bir gol atmak, bir orta saha oyuncusu için inanılmaz bir durum. Dünyanın en iyi orta saha oyuncusu kesinlikle Frank Lampard” diyerek dile getirmişti.

Premier League’e yeni yükselen Stoke City karşısında Chelsea formasıyla 400. maçına çıkan Lampard, 8 buçuk senelik periyotta gösterdiği istikrarlı ve başarılı performansla, kulübün simge isimleri arasında yerini almayı başardı.

Üst düzey karşılaşmalarda takımını sırtlamayı başaran yetenekli orta saha oyuncusu, Liverpool’la oynanan Şampiyonlar Ligi maçında iki gol attığı hafta, ligde Arsenal karşısında da iki asist birden yaptı. Sezon içinde toplamda 20. golünü, Federasyon Kupası Finali’nde Everton’a karşı atan Lampard, Chelsea’de sezonun en iyi futbolcusu seçilmeyi de başardı.

2008-09 BAŞARILARI
Chelsea
Federasyon Kupası şampiyonluğu (2009)

Bireysel
Chelsea’de yılın futbolcusu (2009)

19oz2b.png

Steven Gerrard [14]​

2008-2009'un en iyi 50 futbolcusunun gerisayımını tüm hızımızla sürdürüyoruz. Listenin 14. sırasında, dünyanın en büyük orta saha yıldızlarından biri, Liverpool'un yaşayan efsanesi, Büyük Kaptan Steven Gerrard var.​

2qjge2s.jpg

İngiltere Milli Takımı'nda oynayan tüm oyuncular gibi Steven Gerrard da 2008 yazını dinlenerek geçirdi. Yaz boyunca İspanyol arkadaşlarının 2008 Avrupa Şampiyonası'nda oynadığı maçları izleyen Gerrard, dinlenmiş bir şekilde açtığı sezonda Liverpool formasıyla fırtınalar estirdi.

Premier Lig'in açılış maçında gerçek futbolunu ortaya koyamayan Gerrard, bir sonraki hafta Middlesbrough karşısında takımının galibiyet golünü atarak Liverpool'un en önemli ismi olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak sakatlığı nedeniyle bir operasyon geçiren Gerrard, Eylül ayından önce futbola geri dönemedi. Futbola döndüğü ilk maçta ise Liverpool, Marsilya'yı 2-1 mağlup ederken, Gerrard attığı iki golle takıımına galibiyeti getiren isim oldu.

Bir sonraki karşılaşmada Liverpool, Stoke City'le karşı karşıya geldi. Bu karşılaşmada Liverpool formasıyla 100. golünü atmak için sabırsızlanan Gerrard, bunu başarsa da ofsayt gerekçesiyle gol sayılmadı. Gerrard bu onuru, ekim ayında PSV'yi 3-1 yendikleri karşılaşmada yaşayarak, bu dev kulübün tarihine bir kez daha girdi.

Sezonun ilk ayları Gerrard'ın İngiltere formasından da kopmasına neden oldu. 2010 Dünya Kupası Elemeleri'ndeki ilk 3 maçı kaçıran Gerrard, Belarus karşısında 3-1 kazandıkları maçın açılış golüne imza attı. Capello'nun sol kanatta kullandığı Gerrard, Liverpool'un ilk maçlarında göbekte forma giydi. Mascherano'nun iyileşmesi ve form tutmasıyla beraber İngiliz yıldız daha ileriye çıkarak alışık olduğu o serbest pozisyonda görev almaya başladı.

Gerrard'ın zirve yaptığı maç ise 2008'in sonunda Liverpool'un Newcastle'ı 5-1 yendiği maçtı. Gerrard, bu karşılaşmada ağları iki kere havalandırırken gösterdiği performansla da takımının ateşleyici gücü olmuştu. Bu skorla beraber Liverpool, 2008 yılını zirvede kapattı.

Destansı Newcastle maçının ardından Gerrard, bir bar kavgasına karışmış olsa da bildiğiniz gibi yakın bir zamanda aklanmayı başardı.​

1zv3go2.jpg

Her zamanki gibi | Steven Gerrard geçen sezon da bildiğiniz gibiydi işte...​

Gerrard'ın yine sakatlandığı şubat ayında milli aralar nedeniyle Liverpool'un formu iyice düşmüştü. Bu dönemde Liverpool, Federasyon Kupası'ndan elenmiş ve ligde de Middlesbrough'ya yenilmişti. Gerrard eski formunu yeniden Şampiyonlar Ligi'nde bulabildi. Ünlü yıldız, Real Madrid'i 4-0 yendikleri karşılaşmada ağları iki kere havalandırarak muhteşem bir performansa imza attı.

Uzun zamandır şampiyon olamayan Liverpool, bu sefer zafere çok yaklaşmıştı; ama yine olmadı. Gelgelelim Gerrard, sezonu kupasız kapatmadı. Sezonu 24 golle tamamlayan İngiliz yıldız, Futbol Yazarları Derneği'nin ödülünü alarak 1988'de bu ödülü kazanan John Barnes'tan sonra bu onuru yaşayan ilk Liverpoollu futbolcu unvanını elde etti.

2008-09 BAŞARILARI
Bireysel
Futbol Yazarları Derneği Yılın Oyuncusu Ödülü, 2009
Profesyonel Futbolcular Derneği Yılın Oyuncusu Ödülü, 2009
Profesyonel Futbolcular Derneği Yılın Takımı, 2009
Premier Lig Ayın Oyuncusu, Mart 2009

19oz2b.png

Diego Forlan [13]​

Goal.com'un 2008-09 sezonu en iyi 50 performans listesinde ilk 10'a yaklaştık. Sırada Atletico Madrid'in ve Uruguay'ın gol ayağı, Diego Forlan bulunuyor.​

30cothi.jpg

Atletico Madrid taraftarı, 2007-08 sezonunda Diego Forlan ile Sergio Agüero oluşturduğu ikiliden, yeni sezonda da çok şey bekliyordu. Birlikte 35 gole imza atan ikilinin 2008-09 performansları da merak uyandırmaya başlamıştı.

Forlan'ın, Agüero'nun asistanı gibi bir göreve sahip olduğu yaygın bir kanıdır. Ancak sezon başında tahmin edilemeyecek bir şekilde öne çıkan isim Forlan oldu. Sezonun ilk dönemi Forlan için heyecan verici değildi. İlk maçta Malaga karşısında iki gol atan Forlan, daha sonra bir ay sahalardan uzak kalmıştı.

Ocak ayına kadar ağları 10 kez havalandırmayı başaran Forlan, etkileyici bir performanstan henüz uzak görünüyordu. Ama şu da unutulmamalı ki, bu sayı Forlan'ın Manchester United'da üç yıl boyunca attığı gol sayısına denk geliyor.

Şubat ayından itibaren Forlan'ın şansı ve performansı değişmeye başladı. Üst üste goller atmaya başlayan oyuncu hızlı bir şekilde yükselişe geçti. 6 maçta 7 gol atmayı başaran ve Mart ayında Barcelona karşısında alınan 4-3'lük galibiyette 2 golle katkı yapan Uruguaylı oyuncu, bu formunu Real Madrid, Valencia ve Villarreal karşısında da gösterdi. Sezonun son 10 maçında 13 gol ve 4 asist yapmayı başaran Forlan, genelde 33 maçta 32 gol atarak Atletico Madrid'in sezonu dördüncü olarak tamamlamasınnda başrolü üstlenmiş oldu.​

15p0mz9.jpg

Sınır tanımıyor | Yırtıcı golcü Forlan, bakalım La Liga'yı bu sezon tekrar sallayabilecek mi.​

Forlan, bu başarısı ile Samuel Eto'o, David Villa ve Lionel Messi gibi oyuncuları geçerek Pichichi Ödülü'nün sahibi oldu. Altın Ayakkabı ödülünü ise Salzburg'dan Marc Janko'yu geçerek kazanmayı başardı.

Uruguaylı forvet oyuncusu bu performansıyla La Liga'da forma giyip de Avrupa Altın Ayakkabı'yı iki defa kazanan ilk oyuncu unvanına erişerek Thierry Henry, Eusebio ve Gerd Muller gibi efsane isimlerin yanına adını yazdırmış oldu.

30 yaşındaki oyuncu, şu sıralar yalnızca hareketli ve başarıya aç kulüplerin hedefinde değil. İspanya'nın iki büyük kulübü Barcelona ve Real Madrid, bu yaz döneminde Forlan'ı kadrolarına katmak için çalışma içerisindeki takımlardandı.

Forlan için asıl sınav önümüzdeki sezon olacak. Atletico ondan daha yaratıcı olmasını, orta sahadan takımı hücuma çıkarmasını bekliyor. Forlan, bu sezon da aynı rakama ulaştığı takdirde Avrupa Altın Ayakkabı ödülünü üçüncü kez kazanan ilk isim olarak tarihe geçebilir.

2008-09 BAŞARILARI
Bireysel
Pichichi Ödülü (32 Gol), 2009
Avrupa Altın Ayakkabı (64 puan), 2009

19oz2b.png

Franck Ribery [12]​

Goal.com ‘un 2008-09 sezonunun en iyi 50 performansı listesinde, sıra Bayern Münih’in yaratıcı orta saha oyuncusu Franck Ribery’de. Özellikle de aylardır Real'in gündeminde bulunan Fransız yıldız, Bavyera'dan İberya'ya geçme işini önümüzdeki sezona bırakmış gibi görünüyor.​

2u5w74o.jpg

Frank Ribery, Bayern Münih formasıyla geçirdiği mükemmel bir sezonun ardından, her ne kadar takımı sezonu kupasız kapasa da Barcelona, Real Madrid, Manchester United, Chelsea gibi devlerine kıskacına girdi.

2008 Avrupa Şampiyonası’nda, Fransa’nın İtalya’ya 2-0 mağlup olduğu karşılaşmada sakatlanan Ribery, geçtiğimiz sezonun başlarında takımdaki yerini alamadı. Ribery’nin ilk 5 karşılaşmasını oynayamadığı sezona Bayern Münih, son 30 yılın en kötü başlangıcını yaptı. Forma giymeye başladıktan sonra, performansı sürekli olarak yükselen Ribery’nin yokluğu, Bayern’in kötü başlangıcındaki en büyük etkendi.
Geçtiğimiz sezon Alman deviyle çıktığı üçüncü karşılaşmada Wolfsburg karşısında mükemmel bir performans gösteren Ribery, takımının 4-2 galip gelmesinde büyük rol oynadı. Ribery’nin geri dönüşüyle toparlanan Baverya ekibi, yeni yıl tatiline girilirken, Hoffenheim’la birlikte ligin zirvesindekini yerini almıştı.

Bayern, sürpriz bir şekilde ligi Wolfsburg’un gerisinde bitirmesine rağmen, Ribery takımın en önemli parçası olduğunu forma giydiği her maçta kanıtladı. Bundesliga'da yetenek olarak, Fransız futbolcuya yaklaşan tek bir oyuncu bile olmazken, Ribery 25 karşılaşmada, 9 gol atıp 12 asist yaptı.

Fransız yıldız, Şampiyonlar Ligi’nde de Bundesliga’dakine benzer bir performans ortaya koydu. Ancak, Bayern’in çeyrek finalde Barcelona’ya 4-0 mağlup olduğu karşılaşmada, tüm takım arkadaşları gibi Ribery de sahada yokları oynadı. Grup maçlarının beşinde görev alıp 5 asist yapan yaratıcı oyuncu, Lyon karşısında da takımı adına bir gol kaydetti. Son 16’da karşılaştıkları Sporting karşısında Ribery, her iki karşılaşmada da ikişer gol kaydederken, Bayern tarihi bir sonuçla Portekiz temsilcisini Devler Ligi’nin dışına itiyordu. Ribery son olarak, 5-0’ın rövanşında Münih’te oynanan karşılaşmada takımı adına bir gol kaydederek, maçın 1-1 bitmesine yardımcı oldu.​

2e0i9e9.jpg

Lizbon Arslanı | Bayern'de Sporting'i darmaduman eden isim, Ribery'nin ta kendisiydi​

Fransa Milli Takımı formasıyla da harikalar yaratan Galatasaray'ın eski oyuncusu, takımının Dünya Kupası Elemeleri kapsamında çıktığı 3 karşılaşmada da gol atmayı başardı. Zidane’nın milli takımdaki rolünü üstlenen Ribery’ye en büyük desteklerden birisi de, Perez’le birlikte Real Madrid’de tekrar görev alan Zizu’nun kendisinden geldi. Efsanevi futbolcu, Ribery’yi Ronaldo ve Messi’den daha iyi olarak nitelendirdi. Zidane, bu ilginç tercihinde, Ribery’nin Fransız olmasının da etken olduğunu sözlerine eklemeden edemedi.

Real Madrid, transfer döneminde en fazla mesaiyi Ribery’ye harcasa da, Bayern Münih’in Fransız futbolcuyu elinde tutma isteği karşısında çaresiz kaldı ve bu oyuncunun transferinden vazgeçti. Görünen o ki, Ribery’yi en azından bir sezon daha Alman devinde izleyeceğiz.​

19oz2b.png

Xabi Alonso [11]​

2008-2009 sezonunun en iyi 50 oyuncusunu belirlemeye devam ediyoruz. En üst sıralara gelindikçe heyecan gitgide artıyor. İlk 10'a gelmeden önce 11. sırada, Liverpool orta sahasının yıldızı Xabi Alonso bulunuyor.​

j7c11v.jpg

2007-2008 sezonunun sonuna gelindiğinde, Xabi Alonso’nun Liverpool’da kalıp kalmayacağı belliydi. İyi bir sezon geçirmiş olmasına rağmen, Gareth Barry’nin transferi için kaynak yaratmak isteyen Rafael Benitez, Basklı futbolcuyu elden çıkarmak istiyordu. Ancak Real Madrid, Juventus ve Arsenal’in ilgisi sonuç getirmedi ve Xabi Alonso, Liverpool’da kaldı.

İspanya ile Euro 2008 şampiyonluğunu kazanan Xabi Alonso, geçtiğimiz yazı oldukça moralli geçirdi. Devamlı olarak ilk onbirde yer alamasa da, Yunanistan karşısında maçın yıldızı seçilen Xabi Alonso, şampiyon kadronun önemli bir parçası oldu.

Javier Mascherano’nun Pekin Olimpiyatları’nda olduğu, Steven Gerrard’ın ise sakatlıklarla boğuştuğu dönemde Xabi Alonso, sezona çok iyi bir giriş yaptı. Orta sahayı tek başına toparlayan yetenekli futbolcu, hem paslarıyla takımını rahatlattı hem de takıma liderlik etme görevini üstlendi.

Mascherano’nu takıma dönmesiyle, bu ikili, kimilerine göre Avrupa’nın en iyi orta sahasını oluşturmaya başladılar. Arjantinlinin de yardımıyla, Xabi Alonso, orta sahada Dietmar Hamann’ın ayrılışından beri ilk kez bu kadar serbest oynadı.

Alonso, geçtiğimiz sezon, alıştığımız uzun mesafeli paslarından çok daha fazlasını yaptı: UEFA’nın istatistiklerine göre, Şampiyonlar Ligi’nde düzenli olarak Liverpool’un en çok koşan futbolcusu oldu; kritik gollere imza attı. Stamford Bridge’de Chelsea’ye attığı gol, Maviler’in kendi sahasındaki yenilmezlik serisine son verdi. Daha sonra, Liverpool’un Chelsea karşısında Şampiyonlar Ligi’ne veda ettiği karşılaşmada da kullandığı penaltıyı gole çevirdi.​

b52zbd.jpg

Ağırlık merkezi | Alonso, 2008-2009'da Liverpool makinasının en önemli dişlisi hâline geldi.​

Sezon içinde 27 yaşındaki futbolcunun İspanya Milli Takımı’ndaki yeri de sağlamlaştı. Yeni teknik direktör Vicente Del Bosque’nin yönetiminde, Alonso ilkonbirin değişilmez ismi oldu. Ağustos ayında Danimarka ile oynanan hazırlık maçında iki gol atan tecrübeli yıldız, Türkiye karşısında kullandığı penaltıyı gole çevirirken, İngiltere ile oynanan hazırlık maçında David Villa’nın golünün pasını verdi.

Xabi Alonso’nun yıldızı Liverpool’da da parlamaya devam etti. Kırmızılar, uzun yıllar sonra ilk kez şampiyonluk savaşı verirken, basın Alonso’nun Barry transferi için gönderilmek istenmesine rağmen oynadığı futbolla profesyonelliğini vurguladı; takım arkadaşları ise her maça etki ettiği ve sahada bir lider gibi davrandığı için onu övdü. Bu nedenle, Premier Lig’de Yılın Oyuncusu ödülü adayları listesinden çıkartılması çokça tartışılmıştı.

Liverpool etkileyici bir sezon geçirmesine karşın, herhangi bir kupa kazanamadı. Xabi Alonso ise, Konfederasyon Kupası’nda gösterdiği performans da dikkate alınarak yine transfer piyasasında manşetlerden inmiyor. Bu yaz iddialı isimlerle anlaşan Real Madrid’in, dünyanın en iyi oyun kurucuları arasında gösterilen Xabi Alonso’yla ilgilenmesinde şaşılacak bir şey yok.​

19oz2b.png

Wayne Rooney [10]​

Goal.com, 2008-2009'un en iyi 50 performansını geriye doğru saymaya devam ediyor. Artık ilk 10'dayız. Ve listemizin 10. sırasında, United'da birkaç sezondur düzeyini sürekli yükselten bir yıldız var: Wayne Rooney!​

2hft3ck.jpg

İnsan bazen ister istemez, Rooney'nin yalnızca 23 yaşında olduğunu unutuyor. Nedeni açık: Oğlan Premier League'de iki şampiyonluk, Şampiyonlar Ligi'nde de iki final yaşarken, İngiltere Milli Takımı'yla da şu âna kadar 50 maça çıkmış durumda. Ama işte, yetenek yetenektir. Bu kadar kısa surada böylesi bir kariyer yapmış olmasına karşın Rooney, 2008-2009'da da, geniş potansiyelini büyük ölçüde gerçeğe dönüştürerek futbolunda büyük gelişme sağladı.

United'ın Premier League'de şampiyon olmasıyla kariyerine yeni bir kupa ekleyen Rooney, bu arada takım arkadaşlarının Lig Kupası'nı kazanışını izledi ve FIFA Dünya Kulüpler Kupası'na da uzanmasını bildi.

Dimitar Berbatov ve Carlos Tevez'in kadrodaki varlığına karşın Sir Alex Ferguson'ın vazgeçemediği bir değer olmayı sürdüren genç yıldız, sezon boyunca takım tertibindeki yeri zaman zaman değiştirildiyse de, hiç yedeğe düşmedi.

Rooney, daha önce kendisinin de açıkladığı gibi, genellikle takımı zor duruma düştüğü zaman gol bulan bir santrfor. Nitekim sezonu 12 golle kapatan Everton'ın eski forveti, bu gollerden beşini, takımının sezonun en ağır ve zor dönemini yaşadığı Ocak-Mart ayları arasında attı. Japonya'da düzenlenen FIFA Dünya Kulüpler Kupası'nda toplam 3 gol atarak turnuvanın gol krallığını da elde eden Rooney, kendisine hediye edilen arabaya binip İngiltere'ye dönmüştü (Şaka).

Açıkçası gol atma becerisi, Rooney gibi bir oyuncuyu ifade eden özelliklerden yalnızca birisi. Müthiş fizik gücü, çalışkanlığı ve bitmek tükenmek bilmez enerjisiyle Rooney, genellikle takımını şahlandıran bir futbolcu konumunda. Bunun en güzel örneğini, United'ın Tottenham'ı 5-2 yendiği maçta verdi nitekim. Takımının 2-0 yenik duruma düştüğü bu karşılaşmada, Kırmızı Şimşekler her ne kadar ilk gollerini biraz tartışmalı bir penaltıdan buldularsa da, 2 gole imza atan 23 yaşındaki oyuncu, takımını ateşleyen isim olmuştu​

214cwgm.jpg

Durmayacak gibi | Rooney çok genç yaşta İngiltere Milli Takımı tarihine girmesini bildi.​

Bu arada Fabio Capello'nun çalıştırdığı İngiltere Milli Takımı formasına da bu kez iyice ısındığını gösteren Wayne Rooney, takımının Dünya Kupası eleme grubunda 7'de 7 yaptığı bu süreçte tam 8 gole imza atarak, yaman bir golcü olduğunu tüm dünyaya kanıtladı.

Bu yaşında İngiltere Milli Takımı formasını 50 kez giyme başarısını tarihte gerçekleştiren ilk futbolcu olma unvanını da elde eden Unitedlı santrfor, ulusal takımıyla çıktığı karşılaşmalarda bulduğu gol sayısınıysa 24'e çıkartarak, Sir Bobby Charlton'a ait 49 gollük rekoru kıracağı şeklindeki beklentileri enikonu güçlendirdi.

Tabiî her şey tamamen yolunda gitti mi 2008-2009'da Rooney için, hayır... Genç yıldız, özellikle de Fulham maçında kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bırakmış ve United'ın o karşılaşmada aldığı yenilgide büyük pay sahibi olmuştu. Bu maçı izleyen İngiltere'nin hocası Fabio Capello, maçın ardından Rooney hakkında bir değerlendirmede bulunmuş ve kendsini "Deli Oğlan" yakıştırması yapmıştı.

Geçtiğimiz yaz dünya evine giren Wayne Rooney, yeni dönemde iki hocası Ferguson ve Capello'ya şimdiden büyük ümit veriyor kuşkusuz. Cristiano Ronaldo'yu Real Madrid'e göndermek zorundakalan United'ın en çok umut vaadeden yıldızı artık Wayne Rooney'dir diyebiliriz. Ayrıca bu yaz Güney Afrika'da düzenlenecek Dünya Kupası'nda makus talihini yenmek isteyen İngiltere Milli Takımı da, kuşkusuz O'ndan çok şey bekliyor olacak.

2008-2009 BAŞARILARI
Manchester United
Premier League şampiyonluğu, 2009
FIFA Dünya Kulüpler Kupası şampiyonluğu, 2008

19oz2b.png

Samuel Eto'o [9]​

Goal.com 50'nin gerisayımında artık tekli rakamlara geldik. 2008-2009'un en yüksek performanslarını gösteren oyunculardan oluşan listemizin 9. sırasında, bundan sonra Inter forması giyecek olan Samuel Eto'o var. Kamerunlu golcü, Barça'nın altın sezonuna büyük bir katkı yaptı.​

op1qwp.jpg

Önceki sezonlarda daha ziyade medyaya yaptığı ters açıklamalarla gündeme gelen Samuel Eto'o, 2008-2009'da futbolunu öne çıkardı. Barcelona taraftarları, profesyonel futbol kariyerinin en başarılı sezonlarından birini geçiren Eto'o'nun 2008-2009 performansını uzun süre unutmayacak. Oysa 2008 yazında Eto'o'nun Barcelona formasını giyip giyemeyeceği bile net değildi. Bir önceki sezon yaşanan büyük başarısızlığın ardından Rijkaard'ın yerine görevi devralan Pep Guardiola'nın; Ronaldinho, Deco gibi oyuncuların ardından Samuel Eto'o'yu da yeni sezon planları içerisine almadığı ve Kamerunluya da yol vereceği belirtiliyordu. İlerleyen günlerdeyse beklenen olmadı ve Guardiola, sürpriz bir şekilde Eto'o'nun takımda kalmasını tercih etti - ki bu karar, Barça'ya geçtiğimiz sezon çok şeyler kazandırdı.

Lionel Messi ve Thierry Henry'yle birlikte mükemmel üçlünün bir parçası olan Eto'o, Barcelona hücum hattının durdurulamaz elemanına dönüştü. Nitekim bu üçlü, İspanya medyası tarafından La Liga tarihinin en mükemmel hücum üçlüsü olarak gösterilirken, Real Madrid'in 1960-61 sezonlu meşhur Puskas - di Stefano - Luis del Sol üçlüsünü bile geride bırakıyordu.

Ciddi sakatlık sorunlarıyla uğraştığı 2007-2008 sezonunda La Liga'da yalnızca 16 gole ulaşabilen Samuel Eto'o, bu sezon dünya çapında bir futbolcu olduğunu tekrar hatırlatırcasına durmaksızın rakip fileleri havalandırarak tam 30 gole ulaştı. Ancak yine de, İspanya'da gol krallarına verilen Pichichi Ödülü'nü, sezonun son haftalarında açıklan Atletico Madridli Diego Forlan'a 2 gol farkla kaçırdı.

Barcelona'nın en ileri uçtaki oyuncusu olarak görev yapan Eto'o, sezon boyunca bazı çok kritik maçlarda kilit isim olarak öne çıktı. Real Madrid'le Nou Camp'ta oynanan ilk Clasico'da önce penaltı kaçıran ünlü golcü, maçın neredeyse donacak kadar yavaşladığı dakikalardaysa rakip fileleri havalandırarak takımına 3 puanı getirdi ve bu galibiyet, La Liga'da hesapları karıştıran ve ligin Barcelona lehine dönmesini sağlayan galibiyet oldu. Ancak Eto'o'nun en ama en önemli golü hangisiydi geçtiğimiz sezon diye sorarsanız, kuşkusuz Şampiyonlar Ligi finalinde Manchester United karşısında kaleci Van der Sar'ı geçerek attığı golü göstereceğiz. 2-0 biten o maçın 10. dakikasında gelen bu ilk gol, Katalan ekibinin final karşılaşmasında hem skor hem de psikolojik üstünlüğü ele geçirmesini sağlamış ve Barcelona Devler Ligi'ni böylece kazanmıştı.​

2hcfecy.jpg

Oğlu gibi | Lionel Messi'nin profesyonelleşme sürecinde Eto'o'nun da payı büyüktü.​

Eto'o'nun büyük katkısıyla İspanya Ligi ve Şampiyonlar Ligi'nin yanısıra Kral Kupası'nı da kazanan Barça, kelimenin tam anlamıyla krallar gibi bir sezon geçirdi. Ne var ki Kamerunlu oyuncunun geleceği konusunda kader bu kez ağlarını örmüştü. Eto'o, onca çabasına karşın sezon sonu itibariyle Barça için istenmeyen adam hâline gelerek, Real Madrid'in Ronaldo ve Kaka transferlerine cevap vermek isteyen Katalan kulübünün, Ibrahimovic'i transfer etmek amacıyla takas yoluyla Inter'e yolladığı isimlerden biri oluyordu.

Yeni sezonda Jose Mourinho'yla çalışacak olan Samuel Eto'o, önümüzdeki yıl bu aylarda bakarsınız gene bu listedeki yerini alır...

2008-2009 BAŞARILARI
Barcelona
La Liga şampiyonluğu, 2009
Kral Kupası, 2009
Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 2009

19oz2b.png

Maicon [8]​

Goal.com 50'de heyecan giderek artıyor. 2008-2009'un en yüksek performans gösteren oyuncularının gerisayımında artık sekizinci sıradayız ve burada karşımıza, Inter'in, sağ kulvardaki Brezilyalı buldozeri Maicon çıkıyor.​

f57xb8.jpg

'Savunma sanatı' diye birşey vardır; ancak savunma oyuncuları genellikle sanatçı kabul edilmezler. Roberto Carlos ve Paolo Maldini bu işin iki efsanesi olarak gösterilebilir; ancak biz artık yeni bir isme, Inter'de forma giyen Maicon'a ya da tam adıyla Maicon Douglas Sisenando'ya bir gözatmak istiyoruz.

Kuşkusuz Daniel Alves, bugün dünyanın en iyi sağbeki olarak gösterilebilir - öyledir de belki zaten; ancak O'nun, Maicon kadar dengeli ve güçlü bir oyuncu olduğunu söyleyemeyiz. Geçtiğimiz sezon Maicon, kariyerinin en iyi dönemini geçirerek hem kulübünü hem de milli takımını zafere götüren süreçte kilit rol üstlendi.

Olaya Inter açısından baktığımızda, Serie A'da gol kralının Zlatan Ibrahimovic olmasına bakarak, İsveçli'nin, Inter için en önemli oyuncu olduğunu söylemek mümkünse de, şu alıştırmayı yapmayı unutmayın: Maicon'u Inter'den çıkartın; geriye takımın yarısı kalır! Ibrahimovic nasıl, rakip defans oyuncularını kahreden bir hücum gücü olduysa Inter için, Maicon da takımın savunmadaki kozu ve rakiplerini keskin futbol zekasıyla yerle bir eden bir güç oldu.

Sezonun ilk yarısında Serie A'daki en iyi savunma oyuncusu olduğu herkesçe kabul gören Maicon, bu başarısını, Aralık ayında oynanan Chievo maçında takımının attığı 4 golden 3'ünde bir şekilde rol oynayarak süsledi. Brezilyalı yıldız, ligin ikinci yarısında her ne kadar sakatlıklar nedeniyle performansı bir nebze gerilediyse de, Inter'in sağ kulvarını taşıyan oyuncu olarak kalmasını bildi. Hattâ Juventus stoperi Giorgio Chiellini bile bir açıklamasında bu duruma değinme ihtiyacı duyarak, "Inter çok iyi bir takım. Ancak Ibra ve Maicon gibi iki fenomen olmasa, gerçekten ama gerçekten çok zorlanırladı" demişti.​

24l3ccp.jpg

Kararlılık | Maicon'un bu bakışları, başarı için ne kadar kararlı bir kişilik yapısına sahip olduğunu gayet net bir şekilde gösteriyor aslında.​

Maicon, Serie A'da sezonu 27 maçta 4 gol ve 5 asistle tamamladı. Ancak istatistikler, gerçeğin yalnızca yarısını anlatıyor. 2008-2009 sezonu boyunca Inter ve Maicon'u izleyenler, bu oyuncunun maç boyunca oyundan hiç kopmadan nasıl performans sergilediğini ve yorulmak bilmez bir şekilde sağ çizgide nasıl koşturduğunu zaten görmüşlerdir.

Konfederasyon Kupası'nda Brezilya formasıyla mücadele eden Maicon, yedek kulübesinde bekleyen Daniel Alves'i de bir hayli üzmüş olabilir. Zira Sambacıların başarısına, gereken her türlü katkıyı sağlayan tecrübeli oyuncu, turnuvanın tartışmasız en iyi sağbeki olmasını da bilmişti. Nitekim Teknik Direktör Dunga, ilk maçta, yani Mısır maçında yer verdiği Daniel Alves'i, sonraki maçlarda kenara çekmiş ve Maicon'u sahaya sürmüştü. Hocasının güvenini boşa çıkarmayan Maicon, Brezilya'nın oynadığı iki ABD maçında da çok iyi performans sergilemiş ve İtalya maçında da muhtemelen sahanın yıldızı olmuştu.

Tabii bu kadar üst düzey bir sezon geçirdiğiniz, Serie A'yı ve Konfederasyon Kupası'nı kazandığınız zaman, transfer döneminde de adınız ister istemez manşetlerden inmiyor. Hattâ bir ara, Real Madrid'in yakından ilgilendiği bilinen Interli yıldızın, İtalyan kulübünde hakettiği saygıyı görmediğine ilişkin olarak çevresindekilere bazı açıklamalar yaptığına ilişkin haberler bile yayınlandı. Daha sonra bu konu biraz gündem dışında kalırken, ortalık da biraz sakinleşti belki ama, Real Madrid Başkanı Florentino Perez'in ikna kabiliyetini gözönüne aldığımızda, bu meselenin her an yeniden karşımıza gelebileceğini de rahatlıkla varsayabiliriz.

Emin olmamız gereken birşey varsa o da şudur: Maicon eğer Inter'den ayrılırsa, İtalyan ekibi, rakiplerine, eskisinden daha az korku salan bir takım olacak...

2008-2009 BAŞARILARI
Inter Milan
İtalya Süper Kupası, 2008
Serie A şampiyonluğu, 2009

Brezilya
FIFA Konfederasyon Kupası, 2009

19oz2b.png

Nemanja Vidic [7]​

Goal.com 50'de yola hızla devam ediyoruz. 2008-2009'un en yüksek performans gösteren oyuncuları arasında 7 numarada, İngiltere şampiyonu Manchester United'ın savunmadaki müthiş nöbetçisi Sırp Nemanja Vidic var.​

ogqp0.jpg

2007-2008 sezonunda müthiş bir performans gösteren Nemanja Vidic'in hedefi, yeni sezona girerken, artık dünyanın sayılı stoperleri arasına girmekti. Nitekim Manchester United'ın hücumdaki rengini nasıl Cristiano Ronaldo verdiyse geçtiğimiz sezon, savunmadaki sağlam adam da Vidic oldu. Özellikle de Sırbistan Milli Takımı'nın 2008 Avrupa Şampiyonası'na katılmaması nedeniyle geçtiğimiz yazı boş geçiren Vidic, yeni sezona son derece zinde bir başlangıç yaptı.

Aslında United sezona, gol açısından kısır bir giriş yapmış, bunda da Cristiano Ronaldo'nun sakatlığının yanısıra, yeni transfer Dimitar Berbatov'un takıma uyum sağlamakta zorlanması ciddi rol oynamıştı. Özellikle de Xabi Alonso'nun kırmızı kart görmesi nedeniyle zor durumda kalan United'ın 2-1 yenik kapattığı Liverpool maçında Vidic, gol atmakta zorlanan takımının, hiç olmazsa fark yemesini önleyen bir oyun sergileyerek göze girdi. 4-3 biten Hull City maçında da Vidic'in takımını ateşleyici futbolu alkış topluyordu. Ama esas film, United'ın Arsenal'e yenilmesinden sonra başlattığı müthiş 0 gol serisiyle başlıyordu.

Stoke City'yi 5-0'la geçen United, tam 14 hafta boyunca hiç gol yemezken, rekorları altüst ediyordu. Kaleci Edwin Van der Sar'ın önünde demirden bir perde vardı sanki! Gerçi FIFA Kulüpler Dünya Şampiyonası'ndaki karşılaşmada bu tılsım bir nebze bozuluyor, özellikle de rakibine dirsek attığı gerekçesiyse Nemanja Vidic, hakem tarafından oyundan atılarak LDU Quito'yla oynanan finali kaçırıyordu belki ama, sonuç itibariyle Sırp oyuncu, bu olan bitene çok fazla kafasını takmadan, yoluna devam ediyordu.

Yeniden Premier League'e hiçbir şey olmamış gibi dönen Vidic, neredeyse hiçbir sakatlık bile yaşamayan Wes Brown, Rio Ferdinand ve Patrice Evra'yla birlikte muhteşem savunma dörtlüsünün ana unsuruna dönüşerek, İngiltere'de sezonun en değerli futbolcularından biri olmayı başardı.

United'ın gol yemezlik zinciri ancak ve ancak Mart ayındaki Newcastle maçında bozuluyor, Ferguson'ın öğrencileri bu karşılaşmayı yine de 2-1 kazanıyordu. Ancak büyük şok, yine ay Liverpool'la Old Trafford'da oynanan karşılaşmada yaşandı. Belli ki savunma hattı genel bir konsantrasyonsuzluk yaşıyordu. Nitekim Vidic'in de çok kötü oynadığı dev maçta Liverpool, rakibini deplasmanda 4-1'le geçiyor ve Premier League'de şampiyonluk yarışını yeniden başlatır gibi oluyordu.​

25oxlzb.jpg

Belkemiği | Nemanja Vidic, bütün enerjisi ve tecrübesini durmaksızın United'a aktararak taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanıyor.​

Ancak korkulan olmadı ve Manchester United savunması kısa sürede toparlanırken, sezonu şampiyonlukla kapatarak zaferlerine bir yenisini ekledi. Nemanja Vidic'se bu şampiyonlukta anahtar rol üstlenen isimlerden biri oldu. Gelgelelim aynı sevinç, Şampiyonlar Ligi Finali'nde yaşanamazken, o maçın en önemli ânında, 10. dakikada Eto'o'ya ceza sahası içerisinde topla birlikte dönme izni verip gol yolunu açan isim, Vidic'ti.

Arada yaşanan bu başarısızlık anları kimseyi yanıltmasın: Spartak Moskova'nın eski oyuncusu, Manchester United formasıyla artık dünya futbolunun en önemli savunma oyuncuları arasında yerini almış durumda. Nitekim bitip tükenmek bilmeyen enerjisi ve istikrarlı performansıyla Barclay's Premier League'de Yılın Futbolcusu Ödülü'ne de layık görüldü.

Alex Ferguson yeni sezonda Cristiano Ronaldo'nun gollerini çok arayacak belki ama, hiç olmazsa savunmasındaki güvenliğin sağlam olduğundan kuşkusu yok...

2008-09 BAŞARILARI
Manchester United
Community Shield, 2008
FIFA Kulüpler Dünya Kupası, 2008
İngiltere Lig Kupası, 2009
Premier League şampiyonluğu, 2009

Bireysel
Manchester United'da Yılın Futbolcusu, 2008-09
Manchester United Oyuncularıne Göre Yılın Futbolcusu, 2008-09
Barclay's Premier League yılın Futbolcusu 2008-09
İngiltere Profesyonel Futbolcular Derneği Yılın Takımı'nda stoper, 2008-2009

19oz2b.png
 
Daniel Alves [6]​

2008-2009'un en iyi performanslarının gerisayımını sürdürüyoruz. Yıldızlardan oluşan dev listemizin altıncı sırasında, geçtiğimiz sezon Barcelona ve Brezilya Milli Takımı formalarıyla katıldığı tüm turnuvaları şampiyon kapatan bir isim var: Daniel Alves!​

2m6a8m0.jpg

Daniel Alves bugün tartışmasız dünyanın en parlak bek oyuncularından birisi. 2008-2009 sezonu başında Sevilla'dan 29 milyon avro artı performansına göre 6 milyon avro bonuslarla Barcelona'ya transfer olan Brezilyalı yıldız, şu anda 'En pahalı sağbek' konumunda. Hattâ Sevilla Başkanı Jose Maria del Nido'ya sorarsanız Alves'in fiyatı, 41 milyon avroya kadar çıkıyor. O'na ödenen paranın ne kadar olduğu çok da önemli değil aslında: Ne kadar avro ödenmişse, o kadar avroyu hak edecek bir futbol oynadı nitekim.

Transferinin ardından Katalan ekibine çok kısa bir sürede uyum sağlamayı başaran Daniel Alves, birkaç hafta içerisinde yıllardır Barcelona'da oynayan bir futbolcunun rahatlığıyla "Sağbek benimdir benim kalacak" mesajını kadrodaki tüm rakiplerine verirken, Pep Guardiola'nın da futbol felsefesini en iyi yansıta oyunculardan birisi oldu. Gerek savunma yönü gerekse de hücuma çıkışıyla oyunun her yanında görebileceğiniz Alves, birçok Brezilyalı oyuncu gibi, gerçi doğrudan doğruya kaleye şu çekerek değil; ama orta yaparak ya da ölümcül paslar vererek mükemmel serbest vuruşlar da kullanabilme özelliğine sahip.

Eklememiz gereken en önemli unsurlardan biriyse, Lionel Messi'yle mükemmel uyumu... Arjantinli yıldızla âdetâ telepati yoluyla anlaşan Daniel Alves, müthiş verkaçların, pozisyon gereği karşılıklı mevki değişmelerin ve rakip savunmaları darmaduman eden kombinasyonların içinde Messi'yle birlikte futbol oynamadı, basbayağı dansetti! Dolayısıyla Daniel Alves'in bir sağbek olarak sezonu 5 gol ve 9 asistle tamamlamış olmasına şaşmamak gerekiyor.

Tabii bu arada Daniel Alves'in yeteneklerini, hücum özellikleriyle de sınırlı tutmamak lâzım. Son derece gayretli bir şekilde savunma da yapan 26 yaşındaki futbolcu, her ne kadar Roberto Carlos kadar olmasa da, son derece hızlı koşabildiği gibi, at gibi de güçlü olduğundan, rakip takımların kanat oyuncuları için geçilmesi çok zor bir bek görüntüsü çiziyor. İşte bütün bunlara siz bir de, fizik gücü çok yüksek olan Alves'in, bir biyonik adam gibi kolay kolay yere düşmemesini, düşse bile çok nadiren sakatlanmasını, sanki şarj edilebilir piller gibi sürekli tekrar tekrar enerjisini yenileyebilmesini ekleyin... O zaman bu çalışkan adamın, 2008-2009 boyunca nasıl 34 lig, 8 kupa ve 12 Şampiyonlar Ligi maçında oynadığını daha iyi anlayacaksınız. Dile kolay, bir sezonda 54 maç!

Gelgelelim ne yazık ki bu delişmen hâli nedeniyle Alves, Barcelona'nın Manchester United'la oynadığı dev Şampiyonlar Ligi finali öncesinde kart cezalısı durumuna düşmüş ve takımının büyük zaferini sahada yaşama şansını kaçırmıştı. Ancak yine de Devler Ligi boyunca gösterdiği mükemmele yakın performansın, Barcelona'yı finale taşıyan sürece çok büyük katkıda bulunduğunu; özellikle de Iniesta'nın son dakika golüyle berabere biten ölümcül Chelsea maçında Alves'in döktürdüğünü hatırlatmadan geçemeyeceğiz.​

97lg8h.jpg

Azim ve kararlılık | Bir serbest vuruş kullanırken Daniel Alves'in yüz ifadesine dikkatle bakmanızı tavsiye ederiz.​

Bunca maça çıkmasına ve güzel futboluna karşın Daniel Alves, Brezilya Milli Takımı Teknik Direktörü Dunga için ilginç bir şekilde ikinci tercih oldu. Dunga, Güney Afrika'da oynanan Konfederasyon Kupası'nda sağbek mevkiinde daha ziyade Interli Maicon'a yer vererek şaşırttı. Ayrıca sezonun ilk yarısında da tercih edilen isim Maicon olurken, Interli oyuncunun Mart ayında önemli bir sakatlık yaşamasıyla birlikte Alves; Peru, Uruguay ve Paraguay karşılaşmalarında oynama şansı bularak 1 gol atıp 2 de asist yaptı. Konfederasyon Kupası'ndaysa finalde yalnızca 20 dakika yer bulmasına karşın, hiç olmazsa yarı finalde sahaya sürülünce, Brezilya'ya galibiyeti getiren golü atmaktan geri durmadı.

İşte bu şekilde 2008-2009 sezonu boyunca oynadığı tüm turnuvaları Barcelona ve Brezilya'yla beraber şampiyon kapatan Dani Alves, şimdi gözünü Dünya Kupası'na dikmiş durumda. Güney Afrika'da oynanacak Mondial'de kadrodaki yerini ayırtmak için elinden geleni yapacak olan ünlü oyuncu, ayrıca "Dünyanın en iyi sağbeki" unvanını da elinde tutmaya devam etmek için çalışacak.

2008-09 BAŞARILARI
Barcelona
La Liga şampiyonluğu, 2008-2009
Kral Kupası, 2009
UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 2009

Brezilya
FIFA Konfederasyon Kupası, 2009

19oz2b.png

Zlatan Ibrahimovic [5]​

Goal.com 50'nin gerisayımında artık ilk 5'e gelmiş durumdayız. 2008-2009 sezonunun en yüksek performanslarını gösteren oyuncular arasında 5. sırayı, geçtiğimiz günlerde şaşaalı bir şekilde Barcelona'ya transfer olan Ibrahimovic'e verdik. İsveçli yıldız, Inter'e gerçekten çok şeyler verdi.​

j59h6s.jpg

Kendi takımının kadrosundaki rakiplerini Zlatan Ibrahimovic gibi etkileyeni çok azdır. İsveçli oyuncu, akut bir şekilde takımının hücuma kalkarkenki en önemli ilhâm kaynağı olmasını bildi. Sezonun ilk haftasından son haftasına kadar da bu böyleydi üstelik. Hele ekim ayında Bologna'ya topuğuyla attığı o muhteşem golü düşündüğünüzde, bundan tamamen emin oluyorsunuz. Zaten şurası net: Zlatan ne zaman bir nebze geri planda kaldıysa, Inter o zaman esas gücünden yoksun göründü. Ancak özellikle de Serie A'da bu çok nadiren olduğu için, Inter, sezonu rahat götürdü.

Sezonun ilk bölümünde üst üste oynanan Palermo, Chievo, Genoa, Fiorentina ve Juventus maçlarındaki müthiş performansı, Zlatan'ın, rakip savunmaları çözümsüz bıraktığının gayet açık kanıtıydı. Fizik gücü, uzun menzilli vuruşları, yaratıcılığıyla Ibrahimovic, Inter'e üst üste dördüncü şampiyonluğunu getiren en önemli unsur olarak öne çıktı kuşkusuz.

İsveçli yıldız, Serie A'daki bu parlak performansı sayesinde 25 gole ulaşırken, ilk kez Capocannoniere'ye, yani İtalya Gol Krallığı'na uzanmasını da bildi. Sezonu da zaten, hiç kimseyi şaşırtmayarak, mükemmel bir futbol sergilediği Atalanta'yla oynanan son maçta yine golle kapattı.

Gelgelelim İtalya'daki bu tartışmasız başarılarını, uluslararası düzeye taşımakta zorlandı Ibra. Grup turundan sonra Manchester United'la eşleşen; ancak İngiliz temsilcisine kıyasla bariz şekilde zayıf kalan Inter, evine dönüyor ve Zlatan da maç sonunda, "Her iki yarının da başında onlara gol atma fırsatı verdiğimiz için üzgünüz. Bu gollere rağmen iyi oynamaya devam ettik. İki kez direklere takıldık, ayrıca ben de iki kez gole çok yaklaştım. Kendimize güvenerek ve kimliğimizi sahaya yansıtarak oynadık; ama yeterli olmadı" açıklamasını yapıyordu. Bu açıklama aslında, sezon sonunda Barcelona'nın teklifine neden "Evet" dediğini de gösterir nitelik taşımıyor mu? Ibra'ya göre Inter, henüz göreli olarak güçsüz bir takım belli ki. Ancak yine de İsveçli'nin Şampiyonlar Ligi'nde yalnızca 1 gol atabildiğini ve bunun da yetersiz olduğunu belirtmeden geçmememiz gerekiyor.​

ek01v7.jpg

Ibracadabra! | Zlatan Ibrahimovic, kale önünde her an her şeyi yapabilir.​

Milli takım düzeyinde baktığımızdaysa Zlatan, İsveç'in Eleme Grubu'nda 9 maçta yalnızca 6 puanda kalması nedeniyle büyük bir olasılıkla Dünya Kupası'na gidemeyecek. Ancak yine de Haziran ayına kadar oynanacak karşılaşmada takımını sırtlamasını bilirse, belki de önlerindeki tüm maçları kazanır ve Güney Afrika biletini kapıverirler.

Barcelona'nın, O'nu, 43.5 milyon avro artı Eto'o artı Hleb fiyatına alması, Ibracadabra'nın sihirbaz golcü niteliğine bir saygı duruşu gibi aslında. Inter'de geçirdiği 3 sezonda kalitesini sürekli katlayan bir golcü olarak, Barcelona düzeyinde futbol oynamayı zaten çoktan hak etmişti. Ancak bu akut yükseliş acaba Barcelona'da geçireceği önümüzdeki sezonlarda sürmese ne olur, bunu da tartışmak gerekir. Çünkü zaten büyük bir yıldız olarak daha hâlâ kendisini geliştirmesi gereken bir oyuncudur diyemeyiz O'nun için.

Ibra'nın hedefiyse artık belli: Altın Top'u almak. Ancak bunu yapabilmesi için, kulüp düzeyinde yeni bir başarıya daha, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ihtiyacı var gibi görünüyor. Eh, bunu Inter'le yapamayacağını anladığına göre, Barcelona'ya gitmesinde anlaşılmayacak hiçbir şey de görülmüyor.

2008-09 BAŞARILARI
Inter
Serie A, 2009
Supercoppa Italiana 2008
Capocannoniere, 2008-09

19oz2b.png

Cristiano Ronaldo [4]​

Goal.com, 2008-2009'un en yüksek performanslarını geriye sayarak değerlendirmeye devam ediyor. Artık en üst noktalarına ulaştığımız listemizin dördüncü sırasında, dünyanın en pahalı futbolcusu Cristiano Ronaldo var. Portekizli, yeni sezonda yeteneğini United için değil, Real için konuşturacak.​

j0lmw2.jpg

2007-2008 sezonunda 42 gol atarsanız, bir daha bunun üstüne nasıl çıkabilirsiniz ki? Çıkamazsınız tabii, bu zaten açık. Ama eğer Cristiano Ronaldo'ysanız, hiç olmazsa bunun, yani kendi elde ettiğiniz bu inanılmaz başarının yanına yaklaşabilir ve dünyanın en çok konuşulan futbolcusu kalmaya devam edebilirsiniz. Yıllardır Manchester United'da yaptığı inanılmaz işlerin ardından dünyanın en iyi birkaç yeteneği arasına giren Portekizli yıldız, 94 milyon avroluk rekor bonservis ücretiyle İngiliz kulübünden, çok sevdiği bilinen Real Madrid'e transfer olmuş durumda. O artık CR7 değil, CR9.

2008-2009 sezonu Ronaldo için biraz yavaş başladı aslında. Portekiz Milli Takımı, Almanya'nın kazandığı Euro 2008'den erken elenirken, ünlü golcü de sakatlanarak, Manchester United'ın ilk maçlarında sahada yeralamadı. 2008'in sonlarına doğru yavaş yavaş forma girmeye başlayan Ronaldo, sezonun ilk iki sayısını, Eylül ayında oynanan Stoke City maçında, üstelik her ikisi de serbest vuruştan olmak üzere attı. Bu goller, O'nun United kariyerindeki 100 ve 101. gollerdi. 2 Aralık'taysa, hepiniz biliyorsunuz, özellikle de bir önceki sezondaki inanılmaz performansı nedeniyle Altın Top'la ödüllendirildi.

2009 yılıysa Ronaldo için bir hayli patlamalı başladı doğrusu. Önce Ferrari'siyle müthiş bir kaza yaparak güzelim arabayı mezarlığa gönderdi, ondan sonra da FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu Ödülü'nü alarak, Altın Top'la en önemli iki ödülü birkaç ayda götürmüş oldu. Bu arada Manchester United da, aşağıdan Liverpool'un zorlaması devam ettiği için, şampiyonluk yarışını yer yer güçlükler yaşayarak sürdürmekteydi. Ronaldo her zamanki gibi seyredeğer oynuyor; ancak 2007-2008'deki inanılmaz düzeyi yakalamayacağı gerçeğini de artık aklına kazıması gerekiyordu.

Şampiyonlar Ligi'ndeyse takımının yükselişine büyük katkı yapan Portekizli oyuncu, mükemmel oynadığı ilk Inter maçında rakip fileleri havalandıramıyor ve maç 0-0 sona eriyordu ama, Old Trafford'daki rövanşta, üstelik özellikle de Inter'in çok daha iyi oynadığı dakikalarda golünü atıyor ve Manchester United'ın farkı ikiye çıkarmasını sağlayarak takımını çeyrek finale yükselten isim oluyordu. Çeyrek finalin ikinci ayağında Porto karşısında 35 metreden mükemmel sayısını kaydediyor ve United'ı yine rahatlatan isim oluyordu. Yarı finale gelindikte, Arsenal'le oynanan ve United'ın 4-1 kazandığı rövanş maçında da ikinci ve üçüncü gollere adını yazdıran isim oluyordu.​

2vt85ck.jpg

Alışkanlık | Ronaldo her sezon kupa öpen bir futbolcu. Çünkü sürekli başarılı!​

Kısacası Ronaldo, her maçta bir şekilde vardı işte. Ama biri hariç... İngiliz ekibinin Barcelona'yla oynadığı final maçında artık Ronaldo, rakibi karşısınza zayıf kalan Manchester United'ı, tüm çabalarına rağmen kurtaramıyor, gol bulamadığı gibi, doğrusu pek atak görünmesini beceremeyen takımıyla, Katalan ekibini zorlayamıyordu bile. Yine de hemen herkesin hemfikir olacağı şey, Cristiano Ronaldo'nun, final maçı dahil United'ın Avrupa Kupaları'nda oynadığı tüm karşılaşmalarda, tam mesaisini takımı için verdiği gerçeğidir sanıyoruz.

2008-2009 sezonunjda Premier League'de oynadığı 33 karşılaşmada 18 gole ulaşan Portekizli oyuncu, takımının üst üste üçüncü şampiyonluğunu elde etmesine her zamanki gibi en çok katkı sağlayan isimlerden biri oldu. Ayrıca yine United'a giden Lig Kupası'nda da iki gol atan ve penaltılara kalan finalde Tottenham karşısında kendi payına düşen penaltı atışını gole çeviren Ronaldo, toplamda tüm sezon boyunca 53 maçta 26 gole ulaştı.

Yeni dönemde Real Madrid'in başarısı için çılgınlar gibi futbol oynaması beklenen Cristiano Ronaldo'yu, önümüzdeki yaz bu günlerde bu listenin yine bu sıralarında (belki biraz daha yukarıda) göreceğimizi tahmin ediyoruz...

2008-2009 BAŞARILARI
Manchester United
Premier League şampiyonluğu, 2008-09
İngiltere Lig Kupası, 2008-09
FIFA Dünya Kulüpler Kupası, 2008

Bireysel
Altın Top, 2008
FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu, 2008
19oz2b.png

Xavi [3]

Goal.com'un 2008-2009'un en iyi performansları gerisayımında artık tablonun en tepe noktasına geldik. Listenin ilk üç sırasına, Barcelona'yı tüm kupalarda bir orkestra şefi gibi yöneten Xavi Hernandez'le başlıyoruz. 29 yaşındaki futbolcu, teknik üstünlüğün futboldaki yeni temsilcisi oldu artık.

2moowa1.jpg

Chiellini, geçtiğimiz sezona büyük bir sarsıntıyla girdi ve Ağustos ayında Milan ile oynanan hazırlık maçında sakatlandı. 25 yaşındaki oyuncunun diz bağlarının koptuğu tahmin edilip sezonu kapatmasından korkulurken, meselenin sadece kaslarla ilgili bir sorun olduğunun anlaşılması, Juve cephesini rahatlattı.

İtalyan savunmacı, bir aydan kısa bir sürede iyileşerek, siyah beyazlı ekibin iki yıl aradan sonra çıktığı ilk Avrupa maçı olan Zenit karşılaşmasında yeraldı. Torino ekibi, Şampiyonlar Ligi’ne harika bir başlangıç yapmasına karşın, Serie A’da aynı başarıyı sürdüremedi ve henüz daha Ekim ayının ortasında, lider Inter’in 7 puan gerisinde kaldı.

Chiellini için dönüm noktası, Ekim ayında Real Madrid ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçı oldu. Raul, Higuain ve Van Nistelrooy’dan oluşan forvet hattını başarıyla durduran İtalyan stoper, partneri Legrottaglie'nin maçın ilk yarısında aksamasına rağmen, karşılaşma boyunca hatasız oynadı. Bu karşılaşmadan sonra ligde Roma, Milan ve Fiorentina karşısında galibiyetler alan Juventus, zirveye oynamaya başladı.

Ancak 31 Ocak’taki Cagliari maçında, Chiellini’nin kas rahatsızlığının nüksetmesi sebebiyle defanstaki en önemli isminden bir kez daha yoksun kalan Juve, ivmesini kaybetmeye başladı. Chiellini, Şampiyonlar Ligi 2. Turu’nda, Stamford Bridge’de oynanan Chelsea karşılaşmasıyla sahalara döndü.​

b9i23q.jpg

Sırtlayıcı | Xavi, takımının hücumunu olduğu gibi yöneten bir orkestra şefi.​

Barcelona 11'inin ve sahanın tam ortasına yerleşen Xavi, kendisi neredeyse hiç hareket etmeden oynarken, takımın genel hareketlenmelerini yönetti. Rakip savunmanın arkasındaki boşlukları bulmada ya da kendine küçük alanlar yaratmada gösterdiği yetenek, müthiş top kontrolü ve adrese teslim ortalarıyla birleşince müthiş bir istikrar abidesine dönüşen Xavi, geçtiğimiz sezon korkunç derecede keyif veren bir futbol oynayan Barça'nın orta sahasındaki şefi konumunu elde etti.

Sezon boyunca Xavi'nin gösterdiği performansın en canalıcı örneği belki, Bernabeu'da oynanan ve Barça'nın 6-2 kazandığı Clasico'dur. Real Madridli futbolculara top kontrolünün nasıl hep elde tutulacağı ve oyunun da böylece nasıl hep hakimi olunacağı dersini verirken, takımını da bu tarihi zafere taşıyan isim oldu Xavi. Katalan oyuncu doğal olarak sezonu, 20 gol pasıyla asist kralı olarak tamamladı.

sy4epz.jpg

Avrupa şampiyonu | Bu kupayı almak için en çok çalışanlardan biri O'ydu.​


Xavi, aslında İspanya'da ne yaptıysa, Avrupa'da da onu yaptı. Şampiyonlar Ligi'nde oynayan takımlar arasında kendi mevkiinde açık ara en üstün yetenek olarak gerek tribündekilere gerekse de ekran başındakilere büyük zevk veren Xavi, bugün modern futbolun süper hızlı, fizik gücüne dayalı olması zorunluluğunun ortadan kalktığını kanıtlarcasına, zekası ve teknik üstünlüğüyle herkese "Futbol işte böyle oynanır" dedirtti.

Finalde Manchester United karşısında Barcelona'ya o müthiş futbolu oynatan zekanın merkezinde de yine Xavi vardı. Lionel Messi'nin kafayla attığı golü yaratan, Henry, Puyol ve Iniesta'yı pozisyona sokan pasları atan ve serbest vuruştan çektiği bir şutu direkten dönen O'ydu. Maçın ardından düzenlediği basın toplantısında, Barcelona'nın üstünlüğünün orta sahada olduğuna dikkat çeken Manchester United Menajeri Sir Alex Ferguson, "Açıkçası esas sorun Messi değildi. Daha ziyade Iniesta ve Xavi'ydi. İkisi, bütün gece boyunca topu ayaklarında tutabilirlerdi" diye konuşmuştu.

Xavi her ne kadar form düzeyini, İspanya Milli Takımı'yla birlikte Konfederasyon Kupası'nda da koruduysa da, Iniesta'nın yokluğunda O'nun çabaları, bir şekilde yetersiz kaldı. 25 yaşındaki oyuncunun olmaması, O'nunla neredeyse telepati yoluyla anlaşan Xavi'yi bir nebze zorladı diyebiliriz. Kaldı ki belki artık birazcık da yorulmaya başlamıştı.

Bu son aksiliği bir nazar boncuğu olarak değerlendirmek gerekir. İstisnalar kaideyi bozmaz. Xavi, kuşkusuz dünyada, orta sahanın tam ortasında oyanayan oyuncular arasında birinci sırada geliyor.

2008-2009 BAŞARILARI
Barcelona
La Liga şampiyonluğu, 2008-2009
Kral Kupası, 2008-2009
UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 2008-2009

Bireysel
La Liga asist kralı (20)
Şampiyonlar Ligi asist kralı (7)

19oz2b.png

Andres Iniesta [2]​

Goal.com 50'de sondan bir önceki durağımıza gelmiş bulunuyoruz. 2008-2009'un en yüksek performans gösteren oyuncuları arasında ikinci sıra, Barcelona'nın müthiş orta saha elemanı, basit ama keyifli futboluyla büyük alkış toplayan Andres Iniesta'ya ait.​

29da4jc.jpg

Iniesta için artık söyleyemeyeceğimiz birşey varsa, o da hak ettiği değeri görmediği iddiasıdır. Çünkü yer yer renksiz, silik futbol yaklaşımı, yıllar boyunca, inanılmaz yeteneğinin üstünü örtücü bir etki göstermişti. Dolayısıyla da bugüne dek hiçbir zaman, dünya çapında oyuncularla ismi yanyana anılmamıştı. Ancak 25 yaşındaki oyuncu, 2008-2009 sezonunda muazzam bir yükseliş kaydederek, artık herkesin tanıdığı bir futbolcu hâline geldi.

Katalan olmamakla beraber, çok genç yaşta B Takımı'na katıldığı Barcelona'yı her düzeyde temsil etti Iniesta. Açıkçası O'nu Nou Camp'tan uzaklaştırabilecek bir güç de yok gibi görünüyor. O'nu, dünya çapındaki diğer futbolculardan farklı kılansa, yaldızlı bir oyuncu olmaması aslında. CR9, Kaka, Ribery, John Terry gibi bir durumu yok Iniesta'nın. Bütün özelliği, futboluna yalınlık olarak yansıyan, hayatı basit yaşama tercihi. Kendi yeteneklerine karşı bu kadar umursamazca bir tavır sergileyerek yavaş yavaş müthiş bir futbolcu hâline gelen Iniesta, önceki Teknik Direktör Frank Rijkaard'dan âdetâ sakladığı potansiyelini, yeni çalıştırıcısı Pep Guardiola için resmen sahaya boca etti. Kuşkusuz Pep, Xavi'yi Henry'yi ve doğal olarak Leo Messi'yi en yüksek performansına çıkartarak bütün Barcelonalıların hayâllerini süslerken, bu oyuncuların yanına bir de işte bu müthiş Iniesta'yı ekleyerek, kaymaklı kadayıfı önümüze sürdü.

İstisnasız hemen her maçta sahaya yansıyan müthiş performansını, gerektiğinde orta sahanın en ucunda, rakip kaleye daha yakın bir bölgede, bazen solda, hattâ bazen Messi'nin yerine sağda yansıtmaktan geri durmayan Iniesta, böylece bir önceki sezon Barça'nın orta saha alternatifleri arasında görece en zayıfıyken, Pep Guardiola'yla birlikte bir anda en üst sıraya fırladı.

İlginç yöntemiyle, özellikle de fanatik Barcelona hayranlarının 1 numaralı gözdesi hâline gelen Iniesta, şunu da unutmayalım ki, Real Madridli taraftarların da sevgi ve saygısını kazanan bir futbolcu. Öyle ki, bir grup Realli taraftar, özel bir internet sitesi hazırlayarak, Iniesta'nın transfer edilmesi için bağış toplamaya bile kalkmıştı.

İşte böyle böyle, hiç ona oynamamasına rağmen moda olan Andres Iniesta, artık maçlarda, özellikle izlenmesi gereken yıldız oyunculardan birisi oldu. Yine de O'nun bu yükselişini belli bir aşamaya kadar farkedemeyenler, kuşkusuz Chelsea'yle oynanan Şampiyonlar Ligi yarı final maçının son dakikasında attığı o inanılmaz golü attığında şaşırmış olmalılar. Nou Camp'ta golsüz biten ilk ayağın ardından rövanşta Michael Essien'in süper golüyle öne geçen ve Barcelona'ya 90 dakika boyunca pek futbol oynatma fırsatı vermeyen İngiliz devi, Iniesta'dan gelen bu tek vuruşa engel olamıyor ve sahadan boynu bükük ayrılıyordu.

Ayaklarına son derece hakim ve çevik bir oyuncu olan Iniesta, aynı zamanda rakipleri tehdit edici ölçüde hızlı olabildiği gibi, bazen Messi tarzı fırlamalıklar da yaparak komple bir futbolcu olduğunu ele güne gösteriyor. Tek kusuru, olsa olsa, hücum ağırlıklı oynayan bir orta saha oyuncusu olmasına karşın, kaleyi karşısına aldığı zaman şu çekmekte biraz gönülsüz davranmasıydı. Onu da Chelsea maçında attığı bu tarihi golle ve törenle kırmış oldu. Iniesta'nın zirve yaptığı an, işte o andı.​

nyuiq.jpg

Kahraman | Iniesta, Chelsea'ye attığı o tarihi golün ardından böyle sevinmişti.​

Daha sonra kısa süren bir sakatlık dönemi geçiren Iniesta, büyük çabalarla Manchester United'la oynanan finale yetiştirildi ve Barça'nın, İngiliz temsilcisini yerle bir o karşılaşmada da bir yıldız oyuncu gibi oynamasını bildi. Aynı Iniesta, tabii ki de Barcelona'nın gerek La Liga'yı şampiyon kapatması gerekse de Kral Kupası'nı müzesine götürmesi süreçlerinde başrolü üstlenenler arasına girdi.

Tabii şunu unutmamak gerekir ki, Barcelona zaten tam kadro olarak tarihi bir sezon yaşadı. Messi'nin öngörülebilir performansı, yeni transfer Daniel Alves'in patlama yapması, Xavi'nin bir oyun kurucu olarak kariyerinde zirveye tırmanması, Henry'nin yeniden dirilmesi... Peki ama bütün bunlar, yeni sezonda da üstüne yeni birşeyler katılabilir performanslar mı? Pek öyle görünmüyor. Ama aralarından belki biri, ancak biri, Andres Iniesta, daha önce yaptığının da üstüne çıkabilecek bir potansiyeli olduğunu hâlâ belli belirsiz sezdiriyor bize.

Iniesta belki Altın Top'u alamayacak; ayrıca Goal.com 50'de de birinci sıraya yerleşemedi, doğru; ancak bunca yıl sonra hemen herkesin en çok tuttuğu ikinci en iyi ftubolcu olmak, kimsenin nefret etmediği ya da değerini küçümseyemediği bir isme dönüşmek, Iniesta gibi bir oyuncu için zaten yeterince büyük bir başarı sayılmalı.

2008-2009 BAŞARILARI
Barcelona
La Liga şampiyonluğu, 2008-2009
Kral Kupası, 2008-2009
UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 2008-2009

19oz2b.png

Lionel Messi [1]​

Goal.com 50'nin bu sezonki şampiyonu, çoğunuzun beklediği gibi Lionel Messi oldu. Messi, geçtiğimiz sezon aynı listenin ikinci sırasında yeralmıştı. 2008-2009'un dünyada en yüksek performans gösteren futbolcusunu tebrik ediyoruz.​

23i9law.jpg

Herhâlde kuşku duyanımız yoktu bu durumdan. Geçtiğimiz sezon başlattığımız Goal.com 50'de ikinci sırada yeralan Lionel Messi, büyüleyici yeteneğini bol bol kupayla süsleyerek güle oynaya geldi, birinci sıraya kondu. Zaten Barcelona için kupa almak, Taksim Meydanı'nda otobüs beklemek gibi bir şey: Öyle beklersin beklersin, sonra birdenbire üç tanesi gelir! Messi işte o kupaları getiren ortak akıl ve yeteneğin çekirdeğindeki isimdi.

Aslında hikâye, bir önceki sezonun yorgunluğunu henüz üzerinden atamayan Messi'nin, geçtiğimiz yaz Arjantin Milli Takımı'nı, Japonya'da Olimpiyat Şampiyonu yapan harika futboluyla başladı. Messi, turnuva boyunca iki gol bulurken, final maçında da görev aldı.

Joan Laporta'nın yeniden başkanlığa seçilmesiyle yeni sezonu yeni bir umutla başlayan Barcelona, La Liga'daki ilk maçında Numancia'ya 1-0 kaybetmiş; ancak hemen çalmaya başlayan alarm zilleriyle birden çıkan kriz, aynı hızla sona ermişti. Bu kriz yönetiminin başında da, formunu yavaş yavaş zirveye taşıması sayesinde Messi vardı. Sporting Gijon maçında iki gol atan Messi, 'Arslan uyanıyor' mesajını eşe dosta salıyor; 6-1'lik Atletico Madrid zaferindeyse ortalığı dağıtarak, ormanların kralı olduğunu haykırıyordu âdetâ.

Ama esas bomba, Messi, Nou Camp'ta oynanan sezonun ilk Clasico'sunun son dakikasında o müthiş golü atınca patlıyor ve bu golle Barcelona, Real'i deviriyordu. Goal.com'da bu maçın canlı anlatımını gerçekleştirmekle görevli olan arkadaşımız, bu golü bakın nasıl anlatmış:

"GOOOOOOOOOOOOOOLL! GOL GOL GOL GOL GOL! MESSI ATTI! O NASIL BİR SON VURUŞ! Sağ kanatta yalnız başına kalan Henry, Messi'ye doğru süper bir pas attı. Messi de bu topu harika bir şekilde kontrol ettikten sonra mükemmel bir vuruşla topu ağlara yolladı. 2-0, MAÇ BİTTİ!"

Aslında maç her anlamda bitmişti; İngilizlerin deyimiyle "Game over" olmuştu yani. Çünkü sadece Clasico'da 3 puan elde edilmiyor, aynı zamanda Real Madrid'in şampiyonluk yarışı için sonun başlangıcı oluyordu bu gol. Tabii bir süre sonra Barça'nın belli bir an için takılır gibi olduğunu gördüysek de, bu sezon sakatlanmayan Messi sahada olduğu sürece, bu zaferin başka bir takıma gitmesine zaten pek imkân yoktu.

Tabii bu arada sezonun ikinci Clasico'sunu, yani Santiago Bernabeu'da Barça lehine 6-2'lik skorla biten dev maçı da gözardı etmememiz gerektiği ortada. Realli taraftarlar bu maçı unutmayı tercih edeceklerdir tabii ama, Barçalılara, bu maçın ardından Messi'ye kaç puan verdiğimizi ve neden o puanı verdiğimizi anımsatalım::

"Messi 9 - Yaptığı asistle maçın gidişatını değiştirdi ve 90 dakika boyunca harika top oynadı. Bir Messi klasiği..."​

wvs8jn.jpg

Kupa çılgınları | Dünyanın en iyi iki futbolcusunun kupa sevinci.​

Avrupa'yı da boşlamasak iyi olur. Her ne kadar Barça'yı finale taşıyan, Messi'nin ünlü takımdaşı Iniesta'nın, yarı final rövanş maçında Chelsea deplasmanında attığı son dakika golü olduysa da, Arjantinli oyuncu Katalan takımında olmasaydı, Barcelona oralara kadar bile gelemeyecekti muhtemelen. Mesela 4-0 biten Bayern Münih maçındaki akıllara zarar performansı ya da Lyon'a attığı, Juninho'yu bile imrendirecek o şahane golü aklınıza getirirseniz, neden böyle dediğimizi de anlayacaksınız.

Hâliyle Messi, finale kadar, Roma'ya kadar gelmişti. Manchester United karşısında Barça, Samuel Eto'o'nun erken golüyle öne geçiyor; ancak maçı bitiren sayı, yine Messi'den, bu kez kafayla geliyordu. Ama ne kafa... Düşünün ki 1.69luk Arjantinli bıdık, 1.91lik Manchester stoperi Rio Ferdinand'dan yukarı sıçrıyor, havada bir saniye kadar asılı kalıp, kafayı çakıyor... Olacak iş değil... Ama gerçek şu ki, Messi şu âna kadar yaptıklarıyla böyle bir golü de, bu kupayı da hak etmişti.​

x7ggg.jpg

Şimdi de biz O'na, Goal.com 50'de birincilik koltuğunu veriyoruz ki zaten onu da sonuna kadar hak etti.​

2008-2009 BAŞARILARI
Barcelona
La Liga şampiyonluğu, 2008-2009
Kral Kupası, 2008-2009
UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu, 2008-2009

Arjantin
Olimpiyat Şampiyonluğu, 2008

Bireysel
UEFA Şampiyonlar Ligi Gol Krallığı, 2008-09
Alfredo di Stefano Ödülü, 2008-09

19oz2b.png
 
3-2-1 Cok dogru kısca barca. . .
Xavi İniesta Messi !!
 
King PayLaşım Sen Açmasan Konuyu Ben Açacaktım =)
 
1 tane türk yok

var ama oda çakma türk

Ronney Gibi Birisi 10.Sırada Kendine Yer Buluyor
Steven Gerrard Gibi Birisi 14.Sırada Yer Alıyor
Rooney Ne Yaptıysa Bu Sene Artık
Bazı Sıralamalar Çok Saçma Örneğin Fernando Torres,Sergio Ramos Gibi Oyuncuların Listede Olmaması Çok Yanlış ;)
 
1. 2. 3. dogru ama gerilere doğru giderken bazı futbolcuların sıralaması yanlış yapılmıs gibi geldi gibi bana
 
x7ggg.jpg


Gözümde tekrar canlandı o an
Ah ah ne müthiş goldü o öyle:)
 
sponsor barça galiba baksanıza sıralamaya:)clap:biggrin:D şaka sonuna kadar hak ettiler)
 
Bence Yanlış Bir sıralama olmuş. Çünkü Terry Ferdinand dan ve O Juve li Stoperden kat kat iyi . Ve ayrıca Ronado 2. İniesta 3 ve Xavi 4 olması lzm Ama Genelde güzel
 
iLk üç dışındakiLer oLmamış..
 
Yazık be yazık.ARDA TURAN burda en az 30 futbolcuya 5 çeker be.ARDa yı koymamışlar ya daha ne diyeyim.
 
Bence Yanlış Bir sıralama olmuş. Çünkü Terry Ferdinand dan ve O Juve li Stoperden kat kat iyi . Ve ayrıca Ronado 2. İniesta 3 ve Xavi 4 olması lzm Ama Genelde güzel

Felipe Melo'yu Stoper Yaptınya Helal Olsun :)
 
Geri
Üst