100 akp Gerçeği

başlık yanlış olmuş

doğrusu : 100 akp iftirası ...
yalanla dolanla olacak iş değil bunlar diyin ki biz din adı altında birilerini dinsiz veya dinsizlik adı altında birilerini antilaik göstermeye çalışıyoruz
her yerde birbirini köpek gibi yiyen 2 zıt uç konu akp olunca birleşiveriyorlar
hani bi laf var ya
Türkiyede 2 parti var
1-akp 2- diğerleri

ya akplisin ya da değilsin gerisi yalan
insanlar doğğruyu görmese bu kadar oy alınmaz akıllı olun biraz

ayrıca Türkiyede o kadar çoban da yok haberiniz olsun ...


2000de bankalar batırıldı hükümet mensupları malı götürdü
şu anda ise batan vatandaş nerde bi göstersene bize ayrıca zengin olan bankalar 2000 yılında 5 kat daha zengindi



turhan çömezin ihraç nedeni başkadır .ötünüzden element uydurmayın lütfen
ve dış borş 200( o da biline ) milyar iken şu anda 25 milyardır biraz okuyun lütfen sadece sallıyorsunuz ...

keşke doğru olsa......

Türkiye'nin Dış Borcu Açıklandı

http://www.haberciniz.biz/haber/turkiyenin-net-dis-borc-stoku--800401.html

http://www.maliye.gov.tr/
 
Bak dostum ne güzelde bulmuşsun kapı gibi belgeyi. Gelelim belgenin altındaki tarihe. 12 ocak 2000 . Peki idamın kaldırılması 3 ağustos 2002 yani tam iki yıl ve sekiz ay. Peki bu iki yıl ve sekiz ay boyunca ülkede idam cezası henüz yürürlükte idi. Zaten mahkeme hükmü vermiş. Asın Bu iti diye. Söz hükümet üyeleri ile yüce mecliste. Ve hükümet üyeleri tamı tamına iki yıl ve sekiz ay beklemişler. 31 temmuz 2002 de erken seçim kararı almış bir meclis tam da seçimlere 90 gün kalasıya anayasa değişikliğini apartopar meclise getirmiş ve yangından mal kaçırırcasına geçirmişti.

İstersen birazda şu alttaki linke tıklayıp izleyiver bir zahmet. Gerçekleri tarih yazar.

Dailymotion - MHP'NİN İDAM CAMBAZLIĞI - Film ve TV Kanalı

Bu belge idamın ertelenmesine yönelik bir belge. idamı AKp nin kaldırmış olduğu gerçeğini değiştirmez. TBMM de idamın kaldırılmaması için MHP vekillerinin yaptıkları çabaları gözardı etmez. Üçlü koalisyon döneminde AİHM baskısı üzerine bu erteleme yapılmıştır. o zamanki 3.lü koalisyonda bırak idamı kaldırıp kaldırmamayı normal bir kanun tasarısı bile yapılamıyordu. iktidar üzerinde bir baskı vardı. bunu hepimiz biliyoruz. uzak bir tarih değil, baskı altında birbirlerinden korka korka işler yürüyordu. ancak 2002 seçimlerinden sonra, yetkiyi tek ve ezici bir milletvekili çoğunluğuyla elinde bulunduran bir parti, baskılara karşı koyma gücünü halkın oylarıyla eline alan bir parti rahatlıkla idamı kaldırabildi. Halktan aldığı oyların hakkını veremedi.
 
Bu belge idamın ertelenmesine yönelik bir belge. idamı AKp nin kaldırmış olduğu gerçeğini değiştirmez. TBMM de idamın kaldırılmaması için MHP vekillerinin yaptıkları çabaları gözardı etmez. Üçlü koalisyon döneminde AİHM baskısı üzerine bu erteleme yapılmıştır. o zamanki 3.lü koalisyonda bırak idamı kaldırıp kaldırmamayı normal bir kanun tasarısı bile yapılamıyordu. iktidar üzerinde bir baskı vardı. bunu hepimiz biliyoruz. uzak bir tarih değil, baskı altında birbirlerinden korka korka işler yürüyordu. ancak 2002 seçimlerinden sonra, yetkiyi tek ve ezici bir milletvekili çoğunluğuyla elinde bulunduran bir parti, baskılara karşı koyma gücünü halkın oylarıyla eline alan bir parti rahatlıkla idamı kaldırabildi. Halktan aldığı oyların hakkını veremedi.

Bak dostum. şöyle kısaca bir gezinti yapalım eskilere.

1999 yılının başına kadar iktidarda Anasol-D hükümeti vardı. Anap , Dsp ve Demokrat Parti nin birlikte kurduğu ve CHP'nin dışarıdan desteklediği 55. Cumhuriyet Hükümeti. Aslında Çok başarısızda sayılmayacak bir hükümetti. Fakat birilerinden gelen emirle desteğini çeken Deniz Baykal Hükümet aleyhinde verdiği Gensoru ile 55. Cumhuriyet hükümetin düşmesini sağladı.

11 Ocak 1999 C.Başkanı Demirel DSP genel başkanı Ecevit'e Ülkeyi seçime götürecek bir hükümet kurması için görevlendirdi.

16 Şubat 1999 Apo Kenyada Yakalanarak Türkiyeye getirildi. Bu Olay bir önceki seçimde % 14 oy alabilmiş olan Ecevitin DSP ' sinin % 23'e yakın oy almasını sağladı.

28 mayıs 1999 da 57.Cumhuriyet Hükümeti olarak Dsp-Mhp-Anap koalisyonu kuruldu.

Yine aynı günlerde Diyarbakır 1 nolu DGM tarafından Şemdin Sakık ve kardeşi Arif Sakık hakkında İdam cezası verildi.

29 Haziran 1999 da Abdullah Öcalan Ankara 2.nolu DGM tarafından İdam Cezasına Çarptırıldı.

12. Ocak 2000 tarihinde Hükümet ortağı olan Partilerin genel başkanları aldıkları ortak bir kararla Apo'ya verilen idam cezasını AİHM'in tedbir kararı doğrultusunda ertelemişlerdir.

05 Mayıs 2000 tarihinde çok tartışmalı bir süreçle A.Necdet Sezer Türkiye Cumhuriyetinin 10. C.başkanı olarak seçildi.

22 Aralık 2000 tarihinde Kamuoyunda " Rahşan Affı " olarak bilinen Şartlı Salıverilme Yasası çıkarılmıştır. Bu yasaya aykırı görüş beyan eden MHP İçel M.V. Ali GÜNGÖR partisinden ihraç edilmiştir.

Dailymotion - Ali Güngör'ün Meclis konuşması / www.2023haber.com - Son Dakika Kanalı

İhraç Nedeni

Daha sonraları rahşan Ecevit " Ben Garibanlar için İstemiştim ama Katiller Yararlandı " demiştir.

Bu Af ile yaklaşık 45 bin kişi Cezaevlerinden salıverilmiştir. Bu çıkanların bir çoğu kısa süre içerisinde tekrar suç işleyerek Tekrar tutuklanmıştır.

19 Şubat 2001 C.başkanı A.N.Sezer , Başbakan Bülent Ecevit'e MGK toplantısı sırasında Anayasa kitapçığı fırlatır.

21 Şubat 2001 Kara çarşamba olarak adlandırılan Ekonomik kriz piyasaları altüst eder. Faizler Gecelik % 7500 lere ulaştı. Bu krizin maliyeti Türk ekonomisine 100 milyarlarca doları buluyordu.

(Kara Çarşamba) 21 ŞUBAT 2001 KRİZİ videosunu izle - Haber - Mynet - Video

31 Temmus 2002 57. hükümet erken seçim kararı alıyor. 3 Kasım 2002 de Erken Genel Seçimler yapılacak.

3 ağustos 2002 Erken Seçim Kararı almış TBMM aniden Topalnarak AB Uyum Yasalarını görüşmek için toplanır. Bu paketin içinde Aponunda faydalanacağı İdamın kaldırılması maddeside bulunuyordu.

Seçimlere üç ay kalasıya bu acele nedendi.? AB Uyum yasaları Seçimlerden sonrada görüşülebilirdi.
 
ulan kulp size takılmış haberiniz yok körler ya karalayıcılar iftiraci yav acı insaf lan siz nasıl yalancı adi nankör sünüz ya ne bu yalan akp 1 hata yapıyor sa diğer partiler 100 yapıyor
Yaşasın akp
Allah uzun ömür versin Recep Tayyip ERDOĞAN

DİPNOT: ARTIK HALKIMIZ SİZİN GİBİ YALANCILARA İNANMIYOR :) OKE...

_TozKoparaN_ SÜPER CEVAP KARDEŞİM
 
Herseyin bir dili vardır. Bu da siyasetin dili... Kimine göre yalandır haklıdır da... Kimine göre doğrudur o da haklıdır da...Eee nasıl oluyo iki tane haklı... Sende haklısın güzel kardeşim...
 
her tartışmayı, her konuyu 2000-2010 karşılaştırmasına getirmeyi nasıl beceriyorsunuz tebrik ederim :) Bir karşılaştırmada ben yapayım o zaman:
2000 yılında da ipler başkalarının elindeydi bugünde böyle.
 
Merhaba,

Bazı arkadaşlar kömür vb muhabbetine girmişler..! Halkı küçümsemişler, kendileri güya okumuş tahsilli insanlarmış, bir hikaye vardır bilmem bilirmisiniz... ben son cümlelerini söyleyeceğim.." Ben sana Vali olamazsın demedimki Adam olamazsın dedim Adam"..! Önce Adam gibi Adam olmak lazım..!
 
AKP bu kadar suclu her şeyi hainlik acaba kardeşlerinin veya cocuklarının kitaplarının her yıl paralıymış gibi paralarını sokaga atsalar neler düşünürler yada olmadı hastanede bir ay kendileri veya anne babaları cocuklarıda olur rehin kalsalar daha iyi olur rabbim bir gün bunları yaşatırda bu konuşanların agazıları ne tür laf yapar merak ediyorum :D yada bu kadar suclu iken yeni yapılan yollardan gitmeyin canım suclu akp dagdan bayırdan gidin :D
 
Bu haberi yazan kardeşimiz bir emek çekmiş öncelikle emeğine binaen saygı duyarız..velakin..yaşlarının genç olduğu aşikardır..Biz neler gördük neler bizzat bu gözlerle, bizzat bu yürekle..! Ülkede nedense birşey yapmaya çalışan siyasetçiler yıllardır aynı akibete uğramışlardır..Rahmetli Adnan Menderes, Rahmetli Turgut ÖZAL, Rahmetli Bülent ECEVİT,, şimdide Recep Tayyip Erdoğan diye birisi aynı çizgide ve o çizginin çok üstüne çıktığı için malum rahatsızlıklar had safhada..(yani senaryo aynı)
Ben size tek birşey hatırlatmak isterim..Kanlı 1 Mayıs 1977'yi hatırlayanınız, şahid olanınız varmı aranızda..! öyle tahmin ederimki yoktur..ben söyleyeyim..İnsanlar Toplanmış Taksim meydanında, eğleniyorlar halay çekiyorlar Marşlar söylüyorlar., ve O topluluğa, Kar maskeli kişilerce çatıdan ateş açılıyor..Rahmetli Ecevit olayın üstüne gider gibi oluyor..Sindiriyorlar..ve bugün bu uzuantıların şu an gündemde olan örgüt yapılanmasıyla direkt ilişkisi olduğu sonucu ortaya çıkmakta..çünkü onlar darbe istiyorlardı..ve ülkeyi kaos ortamına sokmak istiyorlardı..ve bunu her seferindede başarıyorlardı..! Siz gençler bunu anlayın artık..körü körüne birşeylere saplanmayın..! araştırın geçmişi..yakınlarınızdan dinleyin ve anlamaya çalışın..Lütfen..!
 
-3.522 susuz köy içme suyuna kavuştu. Bu köylüler elbette Akpartiye oy vermez.
-Vatandaş Hastane önlerinde piknik yapıyordu ne güzel. Şimdilerde gider gitmez muayene olup çıkıyor. Bu insanları piknik yapmaktan alıkoyan Akpartiye oy verirler mi hiç
-18 yaşından küçük çocuğu hastaneye götürdüğünde Babasının sosyal güvencesi soruluyordu. Eğer ssk prim borcu varsa oradaki memur " ÖZÜR DİLİYORDUé. Şimdilerde yaşı 18'i geçmemişse sorgusuz sualsiz muayene olabiliyor. Şimdi o çocuğun babası bir daha Akparti'ye oy verebilir mi. Artık " ÖZÜR DİLEYEN" memurlar göremiyoruz diye (!)
-Turist sayısı 25 milyonları buldu. Kafasını kaşımaya fırsatı olmayan Turizmci bir daha Akparti'ye oy verir mi? kafam kaşınıyor ama kaşımaya vaktim yok diye.(!)
-İhracat yedi - sekiz yılda 10 katına yakın arttı. İhracatçı Akpartiye oy verir mi? Ne Üretsek satılıyor kardeşim Depolarımız bomboş kaldı diye (!)
-Sanayi üretimi artıyor. Milyonlarca işsiz yeni kurulan OSB'lerinde işbaşı yapıyor. Bu işe girenler birdaha Akpartiye oy verirmi.? Önceden ne güzel yatıyorduk şimdi iş güç yorgunluk vs. diye (!)
-Son iki yılda dünyayı kasıp kavuran bir kriz yaşadık ama bizim esnafımız küçük sıyrıklarla atlattı. Bu esnaf Akpartiye oy verir mi.? son iki yılda sadece ayakta kalabildik . oysaki 2001 de yazarkasamızı başbakana fırlatıp işyerimizi kapatıp yaylalara gitmiştik diye (!)
-Ülkenin dört bir yanı şantiyelere döndü . Kredi faizleri 1'lerin altına indi. Şimdi herkese ev alma imkanı var. Bundan 15 yıl önce Demirel üç anahtar vaadetti de hazır elimizdekileri de aldı. Ne güzel hep aynı evde oturmaktan bıkmıştık. Sürekli kiralarla ev değiştirdik diyen halk Akpartiye oy verir mi.?
-6 yılda 10.000 km duble yol yapıldı. Sürekli seyahat halinde olanlar artık kaza riski olmadan seyahat edebiliyorlar. Ama kaza sonrası oto kurtarma ve çekicilik faaliyeti ile uğraşanlar işsiz kaldı birdaha Akpartiye oy verir mi.?
-Bankalara her giden çok düşük faizlerle uzun vadelerle kredi alabiliyor. Tefeciler iş yapamaz oldu . Bir Tefeci Akpartiye oy verir mi?
-Eskiden kömürle çalışan termik santraller yapılırken . Şimdilerde Rüzgar santralleri yapılıyor. Öyle ki; kurulu gücü 17 MW iken şimdi 500 MW'ın üzerine çıktı. Göçmen kuşları ürküttüğünü söyleyen Çevreciler (!) Rüzgar santrali yapımını destekleyen Akpartiye oy verirler mi.?
- altı yılda 24.4 milyar lira destekleme yapılan Köylüler Akpartiye oy verir mi.?
-Eskide salma sulama ile bahçesini sulamak zorunda kalan ve çok yüksek işçilik ve elektrik parası ödemek zorunda kalan ve bahçesini devlet teşviki ile Damlama sulama sistemi döşeten çiftçi " Damlama sulama sistemini çalıştırmak için Düğmeye basarken Parmağım yoruluyor " diyerek Akpartiye oy verir mi.?
-İktidarları döneminde Sıfır traktör satışları beş kat artan Akpartiye "tamam Yeni Traktör aldım ama Eskiside 30 yıllık emektarımdı " diyerek eski traktörünün arkasından gözyaşı döken çiftçi oy verir mi?


Bunlar Geri Kalan İcraatların Yanında Hiç Birşey... 2000 den 2010'a Neler Değişti Önce Bunlara Bakın..
Ecevit Zamanını,Kriz Zamanını Hatırlayın... Koalisyon Hükümetinin Rezilliğini Hatırlayın...
 
-3.522 susuz köy içme suyuna kavuştu. Bu köylüler elbette Akpartiye oy vermez.
-Vatandaş Hastane önlerinde piknik yapıyordu ne güzel. Şimdilerde gider gitmez muayene olup çıkıyor. Bu insanları piknik yapmaktan alıkoyan Akpartiye oy verirler mi hiç
-18 yaşından küçük çocuğu hastaneye götürdüğünde Babasının sosyal güvencesi soruluyordu. Eğer ssk prim borcu varsa oradaki memur " ÖZÜR DİLİYORDUé. Şimdilerde yaşı 18'i geçmemişse sorgusuz sualsiz muayene olabiliyor. Şimdi o çocuğun babası bir daha Akparti'ye oy verebilir mi. Artık " ÖZÜR DİLEYEN" memurlar göremiyoruz diye (!)
-Turist sayısı 25 milyonları buldu. Kafasını kaşımaya fırsatı olmayan Turizmci bir daha Akparti'ye oy verir mi? kafam kaşınıyor ama kaşımaya vaktim yok diye.(!)
-İhracat yedi - sekiz yılda 10 katına yakın arttı. İhracatçı Akpartiye oy verir mi? Ne Üretsek satılıyor kardeşim Depolarımız bomboş kaldı diye (!)
-Sanayi üretimi artıyor. Milyonlarca işsiz yeni kurulan OSB'lerinde işbaşı yapıyor. Bu işe girenler birdaha Akpartiye oy verirmi.? Önceden ne güzel yatıyorduk şimdi iş güç yorgunluk vs. diye (!)
-Son iki yılda dünyayı kasıp kavuran bir kriz yaşadık ama bizim esnafımız küçük sıyrıklarla atlattı. Bu esnaf Akpartiye oy verir mi.? son iki yılda sadece ayakta kalabildik . oysaki 2001 de yazarkasamızı başbakana fırlatıp işyerimizi kapatıp yaylalara gitmiştik diye (!)
-Ülkenin dört bir yanı şantiyelere döndü . Kredi faizleri 1'lerin altına indi. Şimdi herkese ev alma imkanı var. Bundan 15 yıl önce Demirel üç anahtar vaadetti de hazır elimizdekileri de aldı. Ne güzel hep aynı evde oturmaktan bıkmıştık. Sürekli kiralarla ev değiştirdik diyen halk Akpartiye oy verir mi.?
-6 yılda 10.000 km duble yol yapıldı. Sürekli seyahat halinde olanlar artık kaza riski olmadan seyahat edebiliyorlar. Ama kaza sonrası oto kurtarma ve çekicilik faaliyeti ile uğraşanlar işsiz kaldı birdaha Akpartiye oy verir mi.?
-Bankalara her giden çok düşük faizlerle uzun vadelerle kredi alabiliyor. Tefeciler iş yapamaz oldu . Bir Tefeci Akpartiye oy verir mi?
-Eskiden kömürle çalışan termik santraller yapılırken . Şimdilerde Rüzgar santralleri yapılıyor. Öyle ki; kurulu gücü 17 MW iken şimdi 500 MW'ın üzerine çıktı. Göçmen kuşları ürküttüğünü söyleyen Çevreciler (!) Rüzgar santrali yapımını destekleyen Akpartiye oy verirler mi.?
- altı yılda 24.4 milyar lira destekleme yapılan Köylüler Akpartiye oy verir mi.?
-Eskide salma sulama ile bahçesini sulamak zorunda kalan ve çok yüksek işçilik ve elektrik parası ödemek zorunda kalan ve bahçesini devlet teşviki ile Damlama sulama sistemi döşeten çiftçi " Damlama sulama sistemini çalıştırmak için Düğmeye basarken Parmağım yoruluyor " diyerek Akpartiye oy verir mi.?
-İktidarları döneminde Sıfır traktör satışları beş kat artan Akpartiye "tamam Yeni Traktör aldım ama Eskiside 30 yıllık emektarımdı " diyerek eski traktörünün arkasından gözyaşı döken çiftçi oy verir mi?


Bunlar Geri Kalan İcraatların Yanında Hiç Birşey... 2000 den 2010'a Neler Değişti Önce Bunlara Bakın..
Ecevit Zamanını,Kriz Zamanını Hatırlayın... Koalisyon Hükümetinin Rezilliğini Hatırlayın...

Son kısma lafım var..
Ecevit zamanı kriz zamanı neden çünkü dalgalı kura geçildi.
Madem bu kur kriz yapıyor vazgeçsinler..
Kriz bir kere oluyor ise eceviti aldığı riskten ötürü kutlamak gerekir bence adam yapılması gerekeni oy kaygısı olmadan yapıyor ...

Traktör meselesine gelelim yeni traktör alanların kaç tanesi haciz ile geri alındı bilgin var mı senin?


Damlama sulama ( önce belirteyim israil buluşudur ) zaten kullanılıyordu inanmazsan Sayın turgut özal'ın icraatın içinden programlarını incele...
Ama zaten fark etmez devletin katkısı yokki Parası olan malzemesini alıp damlama sulama yapıyor devlet beleş malzeme vermiyor ki...katkısı ne buluş mu yapılmış yoksa



altı yılda 24.4 milyar lira destekleme yapılan Köylüler Akpartiye oy verir mi.?
Sen bunu bizim köydekilere söylesene sana kesilen desteklemeleri söylesinler yaklaşık 5 yıldır ayni olan buğday ( hatta düşen ) fiyatlarını anlatsınlar....Ekmek 5 yıldır aynı mı kaldı ..mazot , ilaç , gübre 5 yıldır aynı mı ?



Bankalara her giden çok düşük faizlerle uzun vadelerle kredi alabiliyor.
Madem öylede neden bir sürü fabrika kapandı ( bulunduğum yerden örnek : akın textil , tüp merserizenin bir kısmı ve bilmediğim fabrikalar ) adamlar düşük faizli kredi alıp kurtarırdı....


Ülkenin dört bir yanı şantiyelere döndü . Kredi faizleri 1'lerin altına indi. Şimdi herkese ev alma imkanı var.
Almayı denesene bakalım ufacık bir evin maaliyeti toki lerde 80 - 90 - 110 bin tl arasında değişiyor ...


Son iki yılda dünyayı kasıp kavuran bir kriz yaşadık ama bizim esnafımız küçük sıyrıklarla atlattı.
Sen herhalde esnaflarla hiç muhabbet etmiyorsun yada çarşıda kapanan dükkanları görmezden geliyorsun...Sadece yaşadığım yerde 23 internet kafe ve 36 mağaza kapandı dükkanlar boş duruyor kiralayan yok..Sen de etrafına bir bak ....



Sanayi üretimi artıyor. Milyonlarca işsiz yeni kurulan OSB'lerinde işbaşı yapıyor.
Senin işsiz sayısının ( hükümet açıkladı ) artışından ve bunun yansımalarından haberin yok
İşsiz sayısı açıklanana göre 4 milyona yakın bu insanlar ortalama 4 kişilik aile 4x4 =16 milyon aç bunuda bil...
 
Arkadaşım her kafadan bir ses.

Velhasıl kimse olayların içinde geçmemiş diye anlıyorum.

Benim yaşım 23.
Bundan yıllar önce o sevdiğiniz tayyip efe, hani hak hukuk gözeten adam var ya, işte o istanbul belediye başkanlığı yapardı.

Birde eski istanbul otogarı vardı bilmem hatırlar mısınız?
Abiler hatırlayacaktır herhalde.

Benim babamın kirasını aksatmadığı bir dükkanı vardı bu eski otogarın arkasında.
Şimdi topkapıda o tinercilerin yattığı çimenler var ya.
İşte o yerde babam evine ekmek kazanırdı zamanında.

Sonra dediler ki bu dükkanlar yıkılacak.
İyi peki güzel kardeşim yüzlerce aile buradan ekmek yiyor.
Bize yeni bir yer gösterin gerek kooperatif usulu bir yaptıralım, gerek yine kiralayın denildi.

Öyle ya buradaki yaklaşık 6 farklı çarşı ve her birinde yüzü aşkın dükkan, bu insanlarında aileleri var değil mi?

O zaman bir yol yordamı vardır bu işin değil mi?

Babama dernek başkanlığı teklif edildi, çarşının sakinleri aralarında kararlaştırdılar, ama kabul etmedi.
Bir arkadaşını başkan yaptı, kendide yardımcılığını yaptı.

İki defa ankaraya meclise gidildi.
Çeşitli vekiller, ve partililerle görüşüldü.
Neticede söz alındı. Yeni bir yer tahsil edilecekti.
Ama tayyip efe yediremedi kibrine, onun sözünün üstüne söz söylendi ya!
Sen hünkarının emrinden nasıl çıkarsın? zındık!
Gösterilen yerlerden birisi cevizlibağ ile topkapı arasında kuş uçmaz kervan geçmez denilecek bir yer idi.
Yalnızca araç trafiği olan.
Alternatifler aranmaya başlandı çünkü giyim üzerine kurulu bir çarşının bir benzinliğin yanındaki, kavşak birleşimi bir noktada hiç bir anlamı olmazdı.
Daha sonra pek çoğunuzun (istanbulluların) bileceğini düşündüğüm Kuleli Giyim Çarşısı muhabbeti başladı.
Tabi zaman daralıyordu.
Kuleli kabul edildi.
Daha Yeni Bosna'da Türkçe konuşan insan sayısı az iken, böyle bir yerde çarşı kurulacaktı, yani topkapı gibi merkezi bir yerden, böyle kıraç bir yere gelinecekti.
Varsın olsun, üç kuruş az da kazanılsa. "Çalışılacaktı..."
Bu arada artık yıkıma iki hafta gibi bir süre kalmıştı.
Bir sabah eve telefon geldi.
Ben daha okula gitmek için uyanmamıştım ama babamın sesine uyandım hayal gibi hatırlıyorum.
Zaten daha güneş doğmamıştı.

Bizim dükkanımız çarşı girişinde sağdan ikinci idi.

Babam akşam elinde çamurlu poşetler ve sırtında jop izleriyle eve gelene kadar bir şey anlamamıştım aslında.

Akşam babamla annem diğer odada benim uyuduğumu düşündükleri sırada her şeyi anlamıştım.

Sabah yıkıma başlanmış.

Bütün yıkıma iki haftaya yakın bir zaman varken!
Ne hikmet ikinci dükkandan başlanmış.

Çarşının bekçisi herkese haber vermiş tabi başta kooperatif başkanı ve yardımcısı olmak üzere.

Dolayısıyla ilk öğrenenlerden biri babamdı.

Babam yıkım ekiplerine direnmemiş olayda çıkarmaya niyetlenmemiş, sadece dükkanın içindeki malları boşaltmak istemiş.
sonra yıkılsın zaten kısa süre sonra yeni dükkanlara geçilmesi bekleniyor o dönemde. (Kuleli Giyim Çarşısı)
Babamlar dükkandaki malları boşaltmak isteyince yıkım ekibinin başındaki tayyip efeniz kibrine yedirememiş.
Bire zındık sen kimsin sultanının emri üstüne iş istersin değil mi?

Babamı ve bir kaç arkadaşını joplamışlar.

Netice...

Yüzlerce takım elbise, gömlek ve kravattan geriye sadece iki çöp poşeti kalmıştı.

Üzerine molozların düşüp parçalamadığı iki poşet.

Şimdi siz bana diyeceksiniz ki tayyip şöyle tayyip böyle.
Ben daha ilk okul öğrencisiyken benim rıskımın üstüne böyle duvar yıkan adamın iki cihanda elim yakasındadır.
Hakkımı helal etmiyorum.
İstanbulun imamıydı ya hani.
O imamsa ben imama iman etmiyorum.

Peki olay bitti mi?

Hayır tabi ki.

Çünkü tayyibin tarzı bu. Fondip yapacak....

Yeni dükkanların makbuzları belediyeye ödeniyordu. Her ay düzenli olarak.
Bizim eski havuzlu çarşıya ayrılmış olan Kuleli Giyim Çarşısı dükkan sayısı olarak eski çarşıdan fazlaydı.
İsteyenler ödeyebilecek durumda olanlar iki dükkan alabileceklerdi.

Devam eden süreçte elde avuçta bir şeyi kalmamış, aradan iki ay geçmiş iki aydır çalışmamış, 1 kuruş kazanmamış adamlar dükkan aidatlarını ödeyeceklerdi.
Ama neyi satarak?
Ortada mal kalmamıştı ki?
Kalanlarda devede kulak, on liralık malı olan adamın elinde bir liralık bile mal kalmamıştı.
Adam borçlarını mı düşünsün, çocuğunun okul masrafını mı, elektrik- su - kira vs....
Ha bunlardan sonra birde elinde sermaye kalmış olmalı ki yeni mal getirsin dükkanına....
Bazıları sokaklarda limon satardı ki dükkanın aidatları ödensin. bir dikili ağaçları, bir ekmek kapıları olsun.

Velhasıl gel zaman git zaman bir kaç ay geçti.
Ben babama çekmişim bu konuda herhalde, haksızlığa tahammülüm yok. başımı da vursalar hak, hukuk olacak arkadaş.

Malum dönemin partisi ve belediye aynı partidendi. Partinin gayri meşru yalaka ve yandaşları haliyle çarşıdan dükkan sahibi olmuşlardı.

Eh bunda şaşılacak bir şey yok tabi, ama müslümanlık taslayan bir partide bunlar olması da insanı düşündürüyor.
Ya bizim müslümanlığımız da bir çarpıklık var ya onların anlayışında.

Babam bir gün dayanamayıp, eskiden beri tanıdığı ve kaypaklık/yalakalık alanlarında master sahibi çakma partilinin yakasına yapışıyor.

Göster diyor ödediğin makbuzları.
Madem dükkan aldın, ödediklerini görelim....
Öyle ya herkesin elinde makbuzları var ve çarşıların tüm bozcu bitmediği sürece saklanması lazım.

E, işte kemde küm....
Cevabından sonra babam çıldırıyor haliyle...

Adamın elinde makbuz falan yok.
Demek ki ödenmemiş.
O zaman bu para nereden çarşıya aktarılıyor?
Tabi toplamdan.
Yani, xxxx amcam 70 yaşından sonra sokaklarda limon, maydonoz satarak dükkan kirası ödeyecek.

Üç beş tane yalaka da çıkacak o limondan dükkan sahibi olacak.
Hemde iki tane.

Şimdi topkapıda neler oluyor?

o çarşıların yerinde çimenler otlar alabildiğine açık arazi, geleni gideni olmayan küçücük bir mescit. Tabi ki bu muhteşem görüntüyü bozmamak için olsa gerek, AKP döneminde tramvay da yer altına çekildi.
Sanki yol üstten gitse batıyor bir yerlere, Tam topkapının göbeğinde bir anda yer altına giriyoryüzelli metre sonra tekrar yer üstüne çıkıyor. Tabi araç trafiği de aynı şekilde. Yol üstten giderse bir yerlerimize batıyor belediyenin kaynakları. o yüzden kazdık alta gömdük üstüne çimen diktik ki zaten hiç bir şekilde bakmaya lüzum görmediğimiz sokak hayvanları ve hayvandan beter gördüğümüz tinerciler (sanki onlar insan değil) orada gezsin tozsun gecenin göründe yatsın, işesin sıçsın vs...

Ben o yol yapılırken benim vergilerimi birilerinin ekmeğine yağ yapanlara hakkımı helal etmiyorum!


Arkadaş bana boşuna maval okumayın....

Sizin duyduğunuz uzaktan davul sesidir.
Yaklaşınca, vuvuzela gibi sinir bozuyor.

Bu kadar kansızlığı içine sindirebilen AKP'li varsa, ona durmak yok.
Ama bilesiniz ki ben ve benim ailem gibi, yüzbinlercesi, milyonlarcası hakkını helal etmiyor...


Not: Sözlerimin doğruluğunu merak edenler istedikleri her kaynağa başvurabilir. Netice dediğim gibi çıktığında kendilerinden utanmak şartıyla...

Sağlıcakla kalın.
Murat ENGİN
 
-3.522 susuz köy içme suyuna kavuştu. Bu köylüler elbette Akpartiye oy vermez.
-Vatandaş Hastane önlerinde piknik yapıyordu ne güzel. Şimdilerde gider gitmez muayene olup çıkıyor. Bu insanları piknik yapmaktan alıkoyan Akpartiye oy verirler mi hiç
-18 yaşından küçük çocuğu hastaneye götürdüğünde Babasının sosyal güvencesi soruluyordu. Eğer ssk prim borcu varsa oradaki memur " ÖZÜR DİLİYORDUé. Şimdilerde yaşı 18'i geçmemişse sorgusuz sualsiz muayene olabiliyor. Şimdi o çocuğun babası bir daha Akparti'ye oy verebilir mi. Artık " ÖZÜR DİLEYEN" memurlar göremiyoruz diye (!)
-Turist sayısı 25 milyonları buldu. Kafasını kaşımaya fırsatı olmayan Turizmci bir daha Akparti'ye oy verir mi? kafam kaşınıyor ama kaşımaya vaktim yok diye.(!)
-İhracat yedi - sekiz yılda 10 katına yakın arttı. İhracatçı Akpartiye oy verir mi? Ne Üretsek satılıyor kardeşim Depolarımız bomboş kaldı diye (!)
-Sanayi üretimi artıyor. Milyonlarca işsiz yeni kurulan OSB'lerinde işbaşı yapıyor. Bu işe girenler birdaha Akpartiye oy verirmi.? Önceden ne güzel yatıyorduk şimdi iş güç yorgunluk vs. diye (!)
-Son iki yılda dünyayı kasıp kavuran bir kriz yaşadık ama bizim esnafımız küçük sıyrıklarla atlattı. Bu esnaf Akpartiye oy verir mi.? son iki yılda sadece ayakta kalabildik . oysaki 2001 de yazarkasamızı başbakana fırlatıp işyerimizi kapatıp yaylalara gitmiştik diye (!)
-Ülkenin dört bir yanı şantiyelere döndü . Kredi faizleri 1'lerin altına indi. Şimdi herkese ev alma imkanı var. Bundan 15 yıl önce Demirel üç anahtar vaadetti de hazır elimizdekileri de aldı. Ne güzel hep aynı evde oturmaktan bıkmıştık. Sürekli kiralarla ev değiştirdik diyen halk Akpartiye oy verir mi.?
-6 yılda 10.000 km duble yol yapıldı. Sürekli seyahat halinde olanlar artık kaza riski olmadan seyahat edebiliyorlar. Ama kaza sonrası oto kurtarma ve çekicilik faaliyeti ile uğraşanlar işsiz kaldı birdaha Akpartiye oy verir mi.?
-Bankalara her giden çok düşük faizlerle uzun vadelerle kredi alabiliyor. Tefeciler iş yapamaz oldu . Bir Tefeci Akpartiye oy verir mi?
-Eskiden kömürle çalışan termik santraller yapılırken . Şimdilerde Rüzgar santralleri yapılıyor. Öyle ki; kurulu gücü 17 MW iken şimdi 500 MW'ın üzerine çıktı. Göçmen kuşları ürküttüğünü söyleyen Çevreciler (!) Rüzgar santrali yapımını destekleyen Akpartiye oy verirler mi.?
- altı yılda 24.4 milyar lira destekleme yapılan Köylüler Akpartiye oy verir mi.?
-Eskide salma sulama ile bahçesini sulamak zorunda kalan ve çok yüksek işçilik ve elektrik parası ödemek zorunda kalan ve bahçesini devlet teşviki ile Damlama sulama sistemi döşeten çiftçi " Damlama sulama sistemini çalıştırmak için Düğmeye basarken Parmağım yoruluyor " diyerek Akpartiye oy verir mi.?
-İktidarları döneminde Sıfır traktör satışları beş kat artan Akpartiye "tamam Yeni Traktör aldım ama Eskiside 30 yıllık emektarımdı " diyerek eski traktörünün arkasından gözyaşı döken çiftçi oy verir mi?


Bunlar Geri Kalan İcraatların Yanında Hiç Birşey... 2000 den 2010'a Neler Değişti Önce Bunlara Bakın..
Ecevit Zamanını,Kriz Zamanını Hatırlayın... Koalisyon Hükümetinin Rezilliğini Hatırlayın...

dostum 100 den fazla eksi şey var, 10 tane olumlu şey yazmışsın, üstüne üstlük hala akp yi mi savunuyorsun. hem ecevit zmanında kriz olduğu halde öğrenci halime cebimdeki 5 tl ile sabahtan akşama kadar idare ederdim.
 
Arkadaşım her kafadan bir ses.

Velhasıl kimse olayların içinde geçmemiş diye anlıyorum.

Benim yaşım 23.
Bundan yıllar önce o sevdiğiniz tayyip efe, hani hak hukuk gözeten adam var ya, işte o istanbul belediye başkanlığı yapardı.

Birde eski istanbul otogarı vardı bilmem hatırlar mısınız?
Abiler hatırlayacaktır herhalde.

Benim babamın kirasını aksatmadığı bir dükkanı vardı bu eski otogarın arkasında.
Şimdi topkapıda o tinercilerin yattığı çimenler var ya.
İşte o yerde babam evine ekmek kazanırdı zamanında.

Sonra dediler ki bu dükkanlar yıkılacak.
İyi peki güzel kardeşim yüzlerce aile buradan ekmek yiyor.
Bize yeni bir yer gösterin gerek kooperatif usulu bir yaptıralım, gerek yine kiralayın denildi.

Öyle ya buradaki yaklaşık 6 farklı çarşı ve her birinde yüzü aşkın dükkan, bu insanlarında aileleri var değil mi?

O zaman bir yol yordamı vardır bu işin değil mi?

Babama dernek başkanlığı teklif edildi, çarşının sakinleri aralarında kararlaştırdılar, ama kabul etmedi.
Bir arkadaşını başkan yaptı, kendide yardımcılığını yaptı.

İki defa ankaraya meclise gidildi.
Çeşitli vekiller, ve partililerle görüşüldü.
Neticede söz alındı. Yeni bir yer tahsil edilecekti.
Ama tayyip efe yediremedi kibrine, onun sözünün üstüne söz söylendi ya!
Sen hünkarının emrinden nasıl çıkarsın? zındık!
Gösterilen yerlerden birisi cevizlibağ ile topkapı arasında kuş uçmaz kervan geçmez denilecek bir yer idi.
Yalnızca araç trafiği olan.
Alternatifler aranmaya başlandı çünkü giyim üzerine kurulu bir çarşının bir benzinliğin yanındaki, kavşak birleşimi bir noktada hiç bir anlamı olmazdı.
Daha sonra pek çoğunuzun (istanbulluların) bileceğini düşündüğüm Kuleli Giyim Çarşısı muhabbeti başladı.
Tabi zaman daralıyordu.
Kuleli kabul edildi.
Daha Yeni Bosna'da Türkçe konuşan insan sayısı az iken, böyle bir yerde çarşı kurulacaktı, yani topkapı gibi merkezi bir yerden, böyle kıraç bir yere gelinecekti.
Varsın olsun, üç kuruş az da kazanılsa. "Çalışılacaktı..."
Bu arada artık yıkıma iki hafta gibi bir süre kalmıştı.
Bir sabah eve telefon geldi.
Ben daha okula gitmek için uyanmamıştım ama babamın sesine uyandım hayal gibi hatırlıyorum.
Zaten daha güneş doğmamıştı.

Bizim dükkanımız çarşı girişinde sağdan ikinci idi.

Babam akşam elinde çamurlu poşetler ve sırtında jop izleriyle eve gelene kadar bir şey anlamamıştım aslında.

Akşam babamla annem diğer odada benim uyuduğumu düşündükleri sırada her şeyi anlamıştım.

Sabah yıkıma başlanmış.

Bütün yıkıma iki haftaya yakın bir zaman varken!
Ne hikmet ikinci dükkandan başlanmış.

Çarşının bekçisi herkese haber vermiş tabi başta kooperatif başkanı ve yardımcısı olmak üzere.

Dolayısıyla ilk öğrenenlerden biri babamdı.

Babam yıkım ekiplerine direnmemiş olayda çıkarmaya niyetlenmemiş, sadece dükkanın içindeki malları boşaltmak istemiş.
sonra yıkılsın zaten kısa süre sonra yeni dükkanlara geçilmesi bekleniyor o dönemde. (Kuleli Giyim Çarşısı)
Babamlar dükkandaki malları boşaltmak isteyince yıkım ekibinin başındaki tayyip efeniz kibrine yedirememiş.
Bire zındık sen kimsin sultanının emri üstüne iş istersin değil mi?

Babamı ve bir kaç arkadaşını joplamışlar.

Netice...

Yüzlerce takım elbise, gömlek ve kravattan geriye sadece iki çöp poşeti kalmıştı.

Üzerine molozların düşüp parçalamadığı iki poşet.

Şimdi siz bana diyeceksiniz ki tayyip şöyle tayyip böyle.
Ben daha ilk okul öğrencisiyken benim rıskımın üstüne böyle duvar yıkan adamın iki cihanda elim yakasındadır.
Hakkımı helal etmiyorum.
İstanbulun imamıydı ya hani.
O imamsa ben imama iman etmiyorum.

Peki olay bitti mi?

Hayır tabi ki.

Çünkü tayyibin tarzı bu. Fondip yapacak....

Yeni dükkanların makbuzları belediyeye ödeniyordu. Her ay düzenli olarak.
Bizim eski havuzlu çarşıya ayrılmış olan Kuleli Giyim Çarşısı dükkan sayısı olarak eski çarşıdan fazlaydı.
İsteyenler ödeyebilecek durumda olanlar iki dükkan alabileceklerdi.

Devam eden süreçte elde avuçta bir şeyi kalmamış, aradan iki ay geçmiş iki aydır çalışmamış, 1 kuruş kazanmamış adamlar dükkan aidatlarını ödeyeceklerdi.
Ama neyi satarak?
Ortada mal kalmamıştı ki?
Kalanlarda devede kulak, on liralık malı olan adamın elinde bir liralık bile mal kalmamıştı.
Adam borçlarını mı düşünsün, çocuğunun okul masrafını mı, elektrik- su - kira vs....
Ha bunlardan sonra birde elinde sermaye kalmış olmalı ki yeni mal getirsin dükkanına....
Bazıları sokaklarda limon satardı ki dükkanın aidatları ödensin. bir dikili ağaçları, bir ekmek kapıları olsun.

Velhasıl gel zaman git zaman bir kaç ay geçti.
Ben babama çekmişim bu konuda herhalde, haksızlığa tahammülüm yok. başımı da vursalar hak, hukuk olacak arkadaş.

Malum dönemin partisi ve belediye aynı partidendi. Partinin gayri meşru yalaka ve yandaşları haliyle çarşıdan dükkan sahibi olmuşlardı.

Eh bunda şaşılacak bir şey yok tabi, ama müslümanlık taslayan bir partide bunlar olması da insanı düşündürüyor.
Ya bizim müslümanlığımız da bir çarpıklık var ya onların anlayışında.

Babam bir gün dayanamayıp, eskiden beri tanıdığı ve kaypaklık/yalakalık alanlarında master sahibi çakma partilinin yakasına yapışıyor.

Göster diyor ödediğin makbuzları.
Madem dükkan aldın, ödediklerini görelim....
Öyle ya herkesin elinde makbuzları var ve çarşıların tüm bozcu bitmediği sürece saklanması lazım.

E, işte kemde küm....
Cevabından sonra babam çıldırıyor haliyle...

Adamın elinde makbuz falan yok.
Demek ki ödenmemiş.
O zaman bu para nereden çarşıya aktarılıyor?
Tabi toplamdan.
Yani, xxxx amcam 70 yaşından sonra sokaklarda limon, maydonoz satarak dükkan kirası ödeyecek.

Üç beş tane yalaka da çıkacak o limondan dükkan sahibi olacak.
Hemde iki tane.

Şimdi topkapıda neler oluyor?

o çarşıların yerinde çimenler otlar alabildiğine açık arazi, geleni gideni olmayan küçücük bir mescit. Tabi ki bu muhteşem görüntüyü bozmamak için olsa gerek, AKP döneminde tramvay da yer altına çekildi.
Sanki yol üstten gitse batıyor bir yerlere, Tam topkapının göbeğinde bir anda yer altına giriyoryüzelli metre sonra tekrar yer üstüne çıkıyor. Tabi araç trafiği de aynı şekilde. Yol üstten giderse bir yerlerimize batıyor belediyenin kaynakları. o yüzden kazdık alta gömdük üstüne çimen diktik ki zaten hiç bir şekilde bakmaya lüzum görmediğimiz sokak hayvanları ve hayvandan beter gördüğümüz tinerciler (sanki onlar insan değil) orada gezsin tozsun gecenin göründe yatsın, işesin sıçsın vs...

Ben o yol yapılırken benim vergilerimi birilerinin ekmeğine yağ yapanlara hakkımı helal etmiyorum!


Arkadaş bana boşuna maval okumayın....

Sizin duyduğunuz uzaktan davul sesidir.
Yaklaşınca, vuvuzela gibi sinir bozuyor.

Bu kadar kansızlığı içine sindirebilen AKP'li varsa, ona durmak yok.
Ama bilesiniz ki ben ve benim ailem gibi, yüzbinlercesi, milyonlarcası hakkını helal etmiyor...


Not: Sözlerimin doğruluğunu merak edenler istedikleri her kaynağa başvurabilir. Netice dediğim gibi çıktığında kendilerinden utanmak şartıyla...

Sağlıcakla kalın.
Murat ENGİN



Bunları anlatmanız ıyı olmuş..Biz Tayyib efendının ne oldugunu nasıl biri oldugunu biliyoruz.
Keşke onun etegınde dolananlarda bılse..Ya işlerıne gelmıyor yahutta gercekten görmuyor duymuyor bilmek istemıyorlar. Görmek istemeyen göz kadar körü yoktur..
 
Geri
Üst