''evet dediğin gibi bilişimi takip edecek en yetkin kurum tsk değildir veya olmayabilir. ama tsk nın görevi ülkeyi iç ve dış tehlikelere karşı korumaktır. ve bunu içinde elindeki tüm yetki ve imkanları sonuna kadar kullanması gerekir. tehdit unsurları bilişimi kullanırken benim silahlı kuvvetlerim neden kullanmasın? takip etmekte bir nevi kullanmadır.
sen sadece tsk nın izlediğinimi düşünüyorsun? mit diye bir teşkilattan yada emniyetten haberin yok galiba. herkes kendi görev ve yetki dahilinde herşeyi yapmakta muktedirdir.
ve ben burda bir çeliki göremiyorum.''
şimdi asker pkk vs silahlı terör örgütlerini izler. gerektiğinde mit veya alt kolları ile bilgi alışverişide yapar. ama belgeyi bir incele bakalım site isimlerini karşılarına neler yazılmış. törör örgütü dışındakileri kastediyorum. kimsenin ulusalcılığı, milliyetçiliği,solculuğu, komünist düşüncesine askerin(bence bir kısım insanın) asker ne teyyit verebilir nede muhalif olabilir. bunun adı fişlemedir ve tamamen, siyasi, ideolojik bir tavırdır.
aynı zamanda askerdende(bir kısım asker) beklenmez.
şimdi ülkenin istihbarat teşkilatı ve onlarca alt kurumu var istediğinde devlet kurumlarınında yardımını alır ve mit koordine eder. bu iş askere düşmez. hatta işe talip olsa bile düşmez.
bu neye benzer biliyormusun;
vergi kaçaklarını hem maliye bakanlığı hemde sanayi bakanlığı araştırsın. ikiside bu devletin kurumu değilmi ona da yetki verilsin. ne sakıncası var demeye benzer.
maliye bakanlığı ihtiyaç duyarsa zaten istediği kurumdan bilgi belge, ve yardım alır. ama o koordine eder bilmem anlatabildimmi.
''kanunlar çıkarılırken kurumlara verilen görev ve yetkilerle birlikte bu yetkilerin kullanımı sonucu doğan bilgi ve belgelerin sunulacağı makamlarda belirtilir. şimdi tsk yetkilerini cumhurbaşkanından, başbakandan ve kabineden alıyorsa bilgileride oraya vermekle yükümlüdür. ve doğru diyorsun bilmediklerimiz tabiki bildiklerimizden fazla.''
şimdi sen;
tsk nın her demokratik ülkede olduğu gibi normal başbakana bağlı bir kurum olduğunu ve aldığı her türlü talimatı tartışmasız yerine getirdiğinimi anlatıyorsun bana. yani herşeyin kuralına(kanuna) uygun şekilde sorunsuz yürüdüğünümü söylüyorsu..? ya ben işte bunu birtürlü anlayamıyorum biz bu ülkede yaşıyoruz. birbirimizi de, kurumlarımızıda, biliyoruz ama hala bunları söylüyoruz ya gerçekten heralde ben bu ülkede yaşamıyorum..veya sebep farklı..
''
ya sen bu ülkede yaşamıyorsun yada ben. bu bilgi ve belgeler üzerinde gizlilik kararı varken savcının bilgisi olmadan(!) nasıl basına sızabiliyor.
sana 2 tane örnek vericem.
ergenekon soruşturması kapsamında bir kişi gözaltına alındı. gece sorgusu yapıldı. sabah bir takım medya adamın sorguda ne dediğini 8 sütüna manşet yaptı. o sorguda ne söylendiğini ya sorguyu yapan polis yada savcı bilir.
sabih kanadoğlunun evi aranıyor diye trt alt yazı geçti. ntv muhabiri sabih kanadoğlunu telefondan aradı. sabih kanadoğlu ben evimde eşimle otruruyorum. arma falan yok dedi. aram yarım saat sonra yapıldı. o aramayı 2 kişi bilir . ya aram yapacak olan polis yada arama emrini veren savcı.
sence bu ülkede öyle şeyler olabilir mi?''
arkadaşım iki şeyi birbirine karıştırma;
bilgi sızdırmak farklı birşey, askerin aleyhine sahte belge düzenlemek ayrı birşey.
bu ülkede devlet sırrı olan milli güvenlik kurulunda konuşulanlar bile manşetlere yansıyor yıllardır. hangi sızdırmadan bahsediyorsun .
benim sorduğum o değil. eğer ortaya çıkan bu belgeler gerçek değilse. birileri bütün tsk yı karşısına alabilecek kadar. Allaha yakın demektir. ama gerçekse medyadan sızar,yargıdan sızar,polisten sızar. heryerden sızmış olabilir. bu zamana kadar bu şekilde sızan ve gerçek olmayan belgelerde oldu ama b onlara benzemez.
sen tsk nın başında bulunan insanın sahte, kağıt parçası dediği şeyi hayır doğru sen yalan söylüyorsun demektir veya yanıltılıyorsun. okada basit değil yani. o bakımdan karıştırmayalım.
''Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır. (TSK İç Hizmet Kanunu MADDE35)
umarım açıklayıcı olmuştur.''
sence asker bu kanuna dayanarak 1968 ve 1980 de de cumhuriyeti iç ve dış tehlikelerden korudumu? sadece buna yanıt ver yeter.
''peki daha önce aynı suçu işleyen bi çok parti kapatılırken akp neden kapatılmamaıştır? para cezası kaararı verilirken mahkeme başkanın siyasi görüşü ne kdar etkili olmuştur? akp nin iktidarda olması ne kadar etkili ol muştur?
mahkemeler halkın tamamını temsil eder. bu durmda halkın %47 sinin destiğini almış bir parti halkın tamamaını temsil eden bir mahkemeden üstün mü tutul muştur?''
sana açıkca kendi fikrimi söyleyeyim;
mahkemenin kabul ettiği dava kadar verdiği kararda tamamen siyasidir. Olumlu,olumsuz. doğru yanlış onu tartışmıyorum. ama davayı kabul etmeside tamamen siyasi, verdiği hükümde.
ayrıca anayasa mahkemesi halkı veya görüşlerini temsil etmez. Temsili verdiği kararları millet yararına verme esasından gelir.
halkı meclis temsil eder. ama mahkeme yeri geldiğinde anayasa ve millet yararı faktörlerinide göz önünde alarak meclisin aldığı bir kararı iptal edebilir hatta partiyi bile kapatabilir.
bana kalsa anayasa mahkemesi ve aldığı kararlar ayrı bir tartışma konusu, fakat uygulama budur.