İŞte 11. CumhurbaŞkani ADAYI

tebrikler gercekten secilebilecek en iyi aday abdullah gül benim kişilik olarak çok sevdigim
bi insan

hayırlı olsun vatana millete
 
ne fark ettiki biz RTE karşı değiliz biz O zihniyete karşıyız.Ne fark etti gene aynı şey bermuda şeytan üçgeni işte RTE, Bülent Arıç,Abdullah Gül aynı zihniyet,aynı kafa bir orayı ele geçirmedikleri kalmıştı orayıda ele geçiriyorlar hadi bakalım bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete sonumuz nolcak.
 
Gençlik yıllarında fikirlerinin oluşmasında necip fazıl, erol güngör,cemil meriç varmış abdullah gülün. Ayrıca mttb üyesi imiş.
Fikirler sağlam oluşmuşta tam icraata geçecekken neden bu fikirlere uygun milli bir dış politika güdülmemiş şaşırtıcı doğrusu.
MTTB nin amblemi ay-yıldız içinde bozkurt, ancak sayın gülün siyasi partisinin bozkurta bakış açısını bilmeyenimiz yok. Tezatlar ülkesi Türkiye.
Neyse vatana millete hayırlı uğurlu olsun. Allah yardımcısı olsun. İnşallah akp nin güdümcüsü olmaz.
 
Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ' Alıntı:
görüntüde Erdoğan dan iyidir.Erdoğan a göre daha ılımlıdır üslubu daha düzgündür.toplumun gözünde Erdoğan'a göre daha hoş gözüktüğü doğru.

ancak yazıda verilen bir kısmı okudum da



Necip Fazıl Kısakürek iyi güzelde (Allah rahmetle elesin)
Çankaya ya Necmettin Erbakan fikriyatına sahip birinin çıkmasına karşıyım

her ne kadar üslubu düzgün terbiyesi yerinde ve nicelik olarak iyi olsa da
toplumun büyük bir kesimini temsil etmeyecektir orası kesin.ilk planda önüne çıkacak sorun şu olacaktır.
bildiğiniz üzere Hayrünisa hanımın başörtüsü var. Gül ailesinin geçmişte yaşadığı bir olayla devam edelim



kanunlara karşı gelmek
ve
sonra AİHM'e gitmek, eşi Başbakan olduğunda
davayı geri çekmek?!?
bu nasıl bir zihniyet diyesi geliyor insanın

ve bu zihniyet T.C. Devletinin en üst makamlarından birisi olan
Cumhurbaşkanlığı makamına gelecek.

Allah sonumuzu hayır etsin!



Çankaya Köşkü' ne çıkmayı Ahmet Necdet Sezer gibi düşünenler hakediyor.


fletch sana bi sorum olcak şimdi herhangi bir gazeteyi bile açtıgında herhangi bir iş ilanına bakarsan ilk istenen şey İngilizce.Düşünki Lise Mezunlarından Bile İngilizce istiyorlar artık. Sen Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezerin TÜrkiyenin Başında Olan birisi Olarak İngilizce Bilmemesini nasıl Karşılıyorsun?
 
leke900' Alıntı:
ne fark ettiki biz RTE karşı değiliz biz O zihniyete karşıyız.Ne fark etti gene aynı şey bermuda şeytan üçgeni işte RTE, Bülent Arıç,Abdullah Gül aynı zihniyet,aynı kafa bir orayı ele geçirmedikleri kalmıştı orayıda ele geçiriyorlar hadi bakalım bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete sonumuz nolcak.


bu ne fark ettiki mantıgı ne

bi yürüyüş oldu diye

adamlar heralde chp den bi aday göstericek degiller ya neden şaşırdınız zaten böyle bi şey olucak tı

sistemin mantıgı bu degilmi yani halkın vekil secmesi vekilin cumhurbaşkanını secmesi

yoksa sizdemi benim gibi sisteme karşısınız hem sistem yıkılmasın diye yırtınıp duruyorsunuz

hemde sistemin verdigi bi sonucu kabullenmiyorsunuz

böle çift taraflı lık varmı bunlar sizin eserleriniz cocuk katiline sayın diyen
büyük ortadogu projesini destekleyen bi mantık ülke yönetmesi gayet normal
yani halk bi teroriste oy verse onu başbakan yapsa ses çıkaramassınız
hiç bi şey diyemessiniz halk secmiş

unutmayın halk kendi kendini yönetecek madem okadar kendinize güveniyorsanız sandıkta konuşun

bakalım ne olacak yeni secimlerde çok merak ettim siz gercekten azınlıkmısınız yoksa
salladıkları gibi halkın %80 imi
 
ŤêΧâŠ' Alıntı:
fletch sana bi sorum olcak şimdi herhangi bir gazeteyi bile açtıgında herhangi bir iş ilanına bakarsan ilk istenen şey İngilizce.Düşünki Lise Mezunlarından Bile İngilizce istiyorlar artık. Sen Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezerin TÜrkiyenin Başında Olan birisi Olarak İngilizce Bilmemesini nasıl Karşılıyorsun?

bildiğim kadarıyla;
Başbakan Erdoğan da,
Ahmet Necdet Sezer de diploatik ilişkilerde kullanabilecek kadar iyi derecede İngilizce bilmiyor
ama bunun bugüne kadar bir sorun yarattığını görmedim
İngilizce bilmenin global dünyada önemli olduğu bir gerçek;
fakat
İngilizce bilmedende idare edebilir (yanlışım varsa düzeltin, Sezer 7 yıldır bu konuda bi problem yaşamadı)

benim gözümde Cumhurbaşkanı adayı olan kişinin öncelikli olarak düşünce yapısına bakılması lazım.her hareketiyle dünyaya Türkiye Cumhuriyeti Devleti yurttaşını yansıtacak bir insan olmalı.
ayrıca tarafsızlığı da önemli bir faktör
eğer ki Abdullah Gül öncelikli olarak partisel bazda değil ulusal çıkarlar için düşünecek ve kanunları onaylama konusunda anayasaya uygun davranacaksa yani "tarafsız" olacaksa
(İngilizce bilsin veya bilmesin bunun önemi yok denilecek kadar az)
Cumhurbaşkanı olmasında hiç bir problem yoktur.


olimpiyat' Alıntı:
fletch genemi tehlikede yaw cumhuriyet napak yaw yurt dışınamı kaçalım? tiritirrr titremeye başladım gene bırrrr

olimpiyat mesajlarında fikrini belirtiyor olabilirsin
ama çocukça söylemlerle mesaj yazmazsan sevinirim
fikrin varsa net ve anlaşılır bir biçimde açıkla belirt ona göre ciddi bir şekilde tartışalım.
inan ki burada " tiritirrr titremeye başladım gene bırrrr" gibi bana çocukça gelen söylemlere cevap yazacak vaktim yok.
 
savaskayaa' Alıntı:
bu ne fark ettiki mantıgı ne

bi yürüyüş oldu diye

adamlar heralde chp den bi aday göstericek degiller ya neden şaşırdınız zaten böyle bi şey olucak tı

sistemin mantıgı bu degilmi yani halkın vekil secmesi vekilin cumhurbaşkanını secmesi

yoksa sizdemi benim gibi sisteme karşısınız hem sistem yıkılmasın diye yırtınıp duruyorsunuz

hemde sistemin verdigi bi sonucu kabullenmiyorsunuz

böle çift taraflı lık varmı bunlar sizin eserleriniz cocuk katiline sayın diyen
büyük ortadogu projesini destekleyen bi mantık ülke yönetmesi gayet normal
yani halk bi teroriste oy verse onu başbakan yapsa ses çıkaramassınız
hiç bi şey diyemessiniz halk secmiş

unutmayın halk kendi kendini yönetecek madem okadar kendinize güveniyorsanız sandıkta konuşun

bakalım ne olacak yeni secimlerde çok merak ettim siz gercekten azınlıkmısınız yoksa
salladıkları gibi halkın %80 imi

Demokrasi nedir biliyormusun?Halkın egemenliğidir..Ordaki vekiller halkı temsil eder halkın düşüncelerini mecliste söyler..Tutupta siz ne derseniz o olur Tayyip Erdoğan diyemezler..Dedikleri an demokrasi aarç olmuş olur..Zaten Tayyip Erdoğanda amaç değil araçtır diyordu..Yada demokrasi ordaaki vekillerin bir yasa görüşülürken uyur bir vaziyette kabul edenler etmeyenler şeklinde soru sorulduğunda el kaldırmaları değildir..Bak sana Hz Muhammed(s.a.v) den örnekler vereyim..

Hz. Peygamber ashabıyla müşavere ederken şüphesiz “İş(ler)inde onlara danış, karar verdiğinde ise Allah’a dayan!”(3/159) ilahi buyruğuna uygun olarak ashabıyla sık sık istişare ediyordu. Nitekim Ebû Hüreyre, “Rasûlullah’ın ashabıyla istişare ettiği kadar, ashabıyla istişâre eden başka bir kimse görmedim” demektedir. İşte Hz. Peygamberin demokratlığını ve müşavereye ne kadar değer verdiğini, yani ulusal egemenliği (ulusu temsil eden ashabı vasıtasıyla) devlet yönetme siyasetine ne derece etkili biçimde yansıttığına dair birkaç örnek;

Hayberin fethinde, ehlî eşek etlerinin yenilmesini yasaklayan Hz. Peygamber, içlerinde bu etlerin pişmekte olduğu çömlekleri dökmelerini ve çömlekleri de kırmalarını ashabına emretmişti. Oradakilerden bir adam “Ey Allah’ın Rasûlü! Onları döküp, yıkasak ya?” deyince Hz. Peygamber “Ya da öyle (yapın)!” buyurmuştur.

Ahzâb Savaşı’nda Hz. Peygamber, savaştan geri çekilmelerine mukabil Gatafân Kabilesi’ne Medine hurmalarının 1/3 mahsulünü vermeyi düşünmüştü. Bu düşüncesini Sahabe’ye açarak onlarla istişare ettiğinde, başta Hz. Ömer olmak üzere sahabenin, bu görüşün vahye dayanıp dayanmadığını ve bizzat kendi görüşü olmakla birlikte uygulanmasını istediği takdirde bu görüşe de uyacaklarını, ancak kendi görüşlerinin “Onlara kılıç dışında verecekleri bir şeylerinin olmadığı” yönünde olduğunu dile getirmeleri üzerine, Hz. Peygamber kendi görüşünden vazgeçip sahabenin görüşü doğrultusunda, yani Gatafan Kabilesi ile yapılan savaşa devam edilmesine karar vermiştir. Bu savaş Müslümanların zaferiyle sonuçlanmıştır.

Hevazin Seferi sırasında, Hz. Peygamber açlık sıkıntısı çeken Müslümanlara develerini kesip yiyebileceklerini söylediği halde, Hz. Ömer’in “Develer gidince geriye ne kalacak?” şeklindeki çıkışından sonra bu iznini iptal etmiştir.

Hz. Peygamber, Ebû Hüreyre’ye “Git Allah’tan başka ilah olmadığına kalpten kesin olarak inanıp şehadet getirenleri cennetle müjdele!” deyince Hz. Ömer yolda yakaladığı Ebû Hüreyre’den bunu öğrenince “Böyle yapma, zira insanların buna güvenerek gevşemelerinden korkuyorum, bırak onları, amel etsinler” şeklinde karşı çıkmış, bunu duyan Hz. Peygamber de “Öyleyse bırakın onları (amel etsinler)” buyurmuştur.

İşte karşınızda arkadaşları tarafından sürekli ikaz edilen, bilgilendirilen ve özellikle dünyevi meselelerde onlara sürekli danışan demokrat bir peygamber örneği ve işte karşınızda partilileri ve parti yönetimi tarafından “Kararın, kararımızdır” denilerek adeta sultanlaştırılıp meydanlara sürülen bir başbakan örneği.Yeterince açık mı?
 
fletch işallah yanlıs anlamamısındır uslubumu,tartısma uslubuyla sordum yanıtını bildiğim bi sorunun cevabını senden almak değildi amacım.
fletch dogru söylüyosun sana katılıyorum da bize idare edebilecek biri lazım değil de bu işin üstesinden gelebilcek birisi lazım tabiiki abdullah gül sadece ingilizce biliyor diye seçilsin demiyorum ondan kat kat iyi bilen insanlar vardır elbet ama ahmet necdet sezerin de geldiğinde ne oldugunu kimse bilmiyordu görüşlerini tam olarak . zaman ilerledikçe gördük. bi nevi deneme yanılma oldu.bence abdullah güle de bi fırsat verilmeli. Bu ülke kimleri gördü hepsini bildik gördük yarısından cogu asker kökenliydi atatürk haricindeki herkes ülkeyi hangi konumlara soktu...

tartısmalar güzel oluyor bence, aşırıya kaçıp saygısızlık edilmediği sürece. herkesin görüşü farklı önemli olan karşı tarafı anlayabilmek, eğer beni ikna edebilirse ister komunist olsun onun da görüşleri kabulumdur.
 
ŤêΧâŠ' Alıntı:
fletch işallah yanlıs anlamamısındır uslubumu,tartısma uslubuyla sordum yanıtını bildiğim bi sorunun cevabını senden almak değildi amacım.
fletch dogru söylüyosun sana katılıyorum da bize idare edebilecek biri lazım değil de bu işin üstesinden gelebilcek birisi lazım tabiiki abdullah gül sadece ingilizce biliyor diye seçilsin demiyorum ondan kat kat iyi bilen insanlar vardır elbet ama ahmet necdet sezerin de geldiğinde ne oldugunu kimse bilmiyordu görüşlerini tam olarak . zaman ilerledikçe gördük. bi nevi deneme yanılma oldu.bence abdullah güle de bi fırsat verilmeli. Bu ülke kimleri gördü hepsini bildik gördük yarısından cogu asker kökenliydi atatürk haricindeki herkes ülkeyi hangi konumlara soktu...

tartısmalar güzel oluyor bence, aşırıya kaçıp saygısızlık edilmediği sürece. herkesin görüşü farklı önemli olan karşı tarafı anlayabilmek, eğer beni ikna edebilirse ister komunist olsun onun da görüşleri kabulumdur.

yok estağfurullah seni yanlış anlamam kesinlikle ;)
 
bu ak parti icin sevindirici bir haber. abdullah gul efendi bir siyasetci, hayirli ugurlu olsun.
 
AntidepresaN' Alıntı:
Demokrasi nedir biliyormusun?Halkın egemenliğidir..Ordaki vekiller halkı temsil eder halkın düşüncelerini mecliste söyler..Tutupta siz ne derseniz o olur Tayyip Erdoğan diyemezler..Dedikleri an demokrasi aarç olmuş olur..Zaten Tayyip Erdoğanda amaç değil araçtır diyordu..Yada demokrasi ordaaki vekillerin bir yasa görüşülürken uyur bir vaziyette kabul edenler etmeyenler şeklinde soru sorulduğunda el kaldırmaları değildir..Bak sana Hz Muhammed(s.a.v) den örnekler vereyim..

Hz. Peygamber ashabıyla müşavere ederken şüphesiz “İş(ler)inde onlara danış, karar verdiğinde ise Allah’a dayan!”(3/159) ilahi buyruğuna uygun olarak ashabıyla sık sık istişare ediyordu. Nitekim Ebû Hüreyre, “Rasûlullah’ın ashabıyla istişare ettiği kadar, ashabıyla istişâre eden başka bir kimse görmedim” demektedir. İşte Hz. Peygamberin demokratlığını ve müşavereye ne kadar değer verdiğini, yani ulusal egemenliği (ulusu temsil eden ashabı vasıtasıyla) devlet yönetme siyasetine ne derece etkili biçimde yansıttığına dair birkaç örnek;

Hayberin fethinde, ehlî eşek etlerinin yenilmesini yasaklayan Hz. Peygamber, içlerinde bu etlerin pişmekte olduğu çömlekleri dökmelerini ve çömlekleri de kırmalarını ashabına emretmişti. Oradakilerden bir adam “Ey Allah’ın Rasûlü! Onları döküp, yıkasak ya?” deyince Hz. Peygamber “Ya da öyle (yapın)!” buyurmuştur.

Ahzâb Savaşı’nda Hz. Peygamber, savaştan geri çekilmelerine mukabil Gatafân Kabilesi’ne Medine hurmalarının 1/3 mahsulünü vermeyi düşünmüştü. Bu düşüncesini Sahabe’ye açarak onlarla istişare ettiğinde, başta Hz. Ömer olmak üzere sahabenin, bu görüşün vahye dayanıp dayanmadığını ve bizzat kendi görüşü olmakla birlikte uygulanmasını istediği takdirde bu görüşe de uyacaklarını, ancak kendi görüşlerinin “Onlara kılıç dışında verecekleri bir şeylerinin olmadığı” yönünde olduğunu dile getirmeleri üzerine, Hz. Peygamber kendi görüşünden vazgeçip sahabenin görüşü doğrultusunda, yani Gatafan Kabilesi ile yapılan savaşa devam edilmesine karar vermiştir. Bu savaş Müslümanların zaferiyle sonuçlanmıştır.

Hevazin Seferi sırasında, Hz. Peygamber açlık sıkıntısı çeken Müslümanlara develerini kesip yiyebileceklerini söylediği halde, Hz. Ömer’in “Develer gidince geriye ne kalacak?” şeklindeki çıkışından sonra bu iznini iptal etmiştir.

Hz. Peygamber, Ebû Hüreyre’ye “Git Allah’tan başka ilah olmadığına kalpten kesin olarak inanıp şehadet getirenleri cennetle müjdele!” deyince Hz. Ömer yolda yakaladığı Ebû Hüreyre’den bunu öğrenince “Böyle yapma, zira insanların buna güvenerek gevşemelerinden korkuyorum, bırak onları, amel etsinler” şeklinde karşı çıkmış, bunu duyan Hz. Peygamber de “Öyleyse bırakın onları (amel etsinler)” buyurmuştur.

İşte karşınızda arkadaşları tarafından sürekli ikaz edilen, bilgilendirilen ve özellikle dünyevi meselelerde onlara sürekli danışan demokrat bir peygamber örneği ve işte karşınızda partilileri ve parti yönetimi tarafından “Kararın, kararımızdır” denilerek adeta sultanlaştırılıp meydanlara sürülen bir başbakan örneği.Yeterince açık mı?


akp den önceki yönetimlerde de görülen bi olay bahsettiklerin yeni bi şey
icat edilmiş gibi bahsetme

seninde bahsettigin gibi peygamber efendimizin bu tür hal ve hareketleri gercekten bir hayli
fazladır gerektigi zaman hanımına bile danışmıştır ve onun sözünü dinlemiştir

peygamberimizin bu hal ve hareketlerini çok iyi anladıgı düşünerek kesinlikle bu konuda hak veriyorum sana

ne enterasan bi konuki anlatmak istediginiz şeyleri belki biz iyi anlayayalım diye belki başka bi niyetle peygamber efendimizin yaşamından feyz alarak anlatıyorsun

güzel bi yaklaşımda uygulamaya gelince neden yüzünüzü onu kabul etmeyen anlayışlara
sahip insanlrın sistemlerini bize dogru bi işmiş gibi illede bu diye dikte ediliyor

demokrasi konusuda peygamber efendimizin ölmeden önce kendinden sonra yönetime gelebilecek kişileri belirleyip halka bu insanları secmeleri konusunda tembihlemeside var
sen buna demokrasi diyorsun

ama sen bunu peygamber efendimizden degilde başka bir yerden aldın o ayrı

peki madem resullah bu konudaki uygulamalarını kabul ediyorsunuz madem bak biz bunu
yapıyoruz resullahta yapmıştır diyorsunuz peki neden resullulahın ülke yönetimi anlayışınıda kabul etmiyorsunuz

resulunuz laiklik gibi bi fikri kabul edermiydi yada bu şekilde ülke yönetirmiydi
ayrı bi konu kadınların baş örtüsü taktıgı için onları devletin kurumlarından uzaklaştırıp onlara baskı uygularmıydı

resullulahın bir sözü varki hiç unutulmaması gerekir

"onlar gibi olmnayın "

yönetim acısında vede yaşam bicimi acısından ne haldeyiz gayet acık

ben kendi ülkemde hakkım yenirse yada hak sahibi olursam yada mahkeme huzurunda olursam

o mahkeme beni allahın resulunu tanımıyan bi zihniyetin kendi yaşamına göre düzenledigi
kanun anlayışına göre yargılıyor ve bunuda yüce türk adaleti ne güveniyoruz deriz

bunlar kabul edilir şeyler degil

benim sordugum başka bi konu varki ona deginilmemiş

ben yanılmışımdır sen haklısındır, soruyu degiştirip sorayım

madem halk kendi kendini yönetiyorsa vede akp yi halk secmişse

neden kızıyorsunuz

akp deki vekiller gökten inmediki siz onlarıda tanıyordunuz ve bunlar siyasetin içindeydi

ama sizede hak veriyorum onlardan önceki yönetim

halkı öle bi hale getirdiki halk için kacınılmaz bi gercek oldu akp

diger bi konuda ikide bir söledigim sözler nedense hep akp ye dogru yorumlanıyor
yönetimde oldukları için belki
benim akp le işimde yok sorunumda

laiklik anlayışını savunan bi kimse neyse akp de o benim için
siz fransız laikligini istiyorsunuz o almanya laikligini istiyor
aynı şapkanın diger yüzü
 
savaskayaa' Alıntı:
akp den önceki yönetimlerde de görülen bi olay bahsettiklerin yeni bi şey
icat edilmiş gibi bahsetme

seninde bahsettigin gibi peygamber efendimizin bu tür hal ve hareketleri gercekten bir hayli
fazladır gerektigi zaman hanımına bile danışmıştır ve onun sözünü dinlemiştir

peygamberimizin bu hal ve hareketlerini çok iyi anladıgı düşünerek kesinlikle bu konuda hak veriyorum sana

ne enterasan bi konuki anlatmak istediginiz şeyleri belki biz iyi anlayayalım diye belki başka bi niyetle peygamber efendimizin yaşamından feyz alarak anlatıyorsun

güzel bi yaklaşımda uygulamaya gelince neden yüzünüzü onu kabul etmeyen anlayışlara
sahip insanlrın sistemlerini bize dogru bi işmiş gibi illede bu diye dikte ediliyor

demokrasi konusuda peygamber efendimizin ölmeden önce kendinden sonra yönetime gelebilecek kişileri belirleyip halka bu insanları secmeleri konusunda tembihlemeside var
sen buna demokrasi diyorsun

ama sen bunu peygamber efendimizden degilde başka bir yerden aldın o ayrı

peki madem resullah bu konudaki uygulamalarını kabul ediyorsunuz madem bak biz bunu
yapıyoruz resullahta yapmıştır diyorsunuz peki neden resullulahın ülke yönetimi anlayışınıda kabul etmiyorsunuz

resulunuz laiklik gibi bi fikri kabul edermiydi yada bu şekilde ülke yönetirmiydi
ayrı bi konu kadınların baş örtüsü taktıgı için onları devletin kurumlarından uzaklaştırıp onlara baskı uygularmıydı

resullulahın bir sözü varki hiç unutulmaması gerekir

"onlar gibi olmnayın "

yönetim acısında vede yaşam bicimi acısından ne haldeyiz gayet acık

ben kendi ülkemde hakkım yenirse yada hak sahibi olursam yada mahkeme huzurunda olursam

o mahkeme beni allahın resulunu tanımıyan bi zihniyetin kendi yaşamına göre düzenledigi
kanun anlayışına göre yargılıyor ve bunuda yüce türk adaleti ne güveniyoruz deriz

bunlar kabul edilir şeyler degil

benim sordugum başka bi konu varki ona deginilmemiş

ben yanılmışımdır sen haklısındır, soruyu degiştirip sorayım

madem halk kendi kendini yönetiyorsa vede akp yi halk secmişse

neden kızıyorsunuz

akp deki vekiller gökten inmediki siz onlarıda tanıyordunuz ve bunlar siyasetin içindeydi

ama sizede hak veriyorum onlardan önceki yönetim

halkı öle bi hale getirdiki halk için kacınılmaz bi gercek oldu akp

diger bi konuda ikide bir söledigim sözler nedense hep akp ye dogru yorumlanıyor
yönetimde oldukları için belki
benim akp le işimde yok sorunumda

laiklik anlayışını savunan bi kimse neyse akp de o benim için
siz fransız laikligini istiyorsunuz o almanya laikligini istiyor
aynı şapkanın diger yüzü

Evet katılıyorum akp icat etmedi.Atatürk’ün vefatindan sonra başa gelenlerin yaptıklarının sonuçları bunlar..Ama şuan had safhaya ulaştı.Ben dini konulara fazla girmem mesajlarımıda takip ediyorsan görürsün.Ama özellikle peygamber efendimizin hayatından örnekler verdim daha iyi anlaşılması açısından..

Laiklikten dert yanmışın..Kavramları derinlemesine incelemek lazım..Yani laikliği ‘’din işinin devlet işinden ayrılması’’ diye kestirip atarsan yanlış olur..Laiklik "egemenliğin kayıtsız şartsız milletin elinde bulunduğu" bir düzeni gerektirir. Laiklik ancak iktisadi, siyasi ve kültürel sömürünün geçerli olmadığı bir ortamda sağlanır. Bir ülkede iktisadi, siyasi ya da kültürel sömürü varsa o toplum hiçbir zaman laik bir toplum olamaz.
Sömürgeci devletler halkın iktisadi, siyasi ve kültürel egemenliğini ellerinden almışlarsa o ülke laik değildir. Yüzeysel ve biçimsel, göstermelik bir laiklik söz konusudur.
Sömürü, "dinde, iktisatta ve siyasette" bütünlük gösterir. Bir toplum iktisadi sömürü altındaysa dinî sömürü kaçınılmazdır. 2000'li yıllarda Türkiye'nin, AKP ile birlikte " laiklikten uzak bir yapıya götürülmesine karşı çıkanlar" [benim gibiler], iktisadi ve siyasi sömürüye de karşı çıkmak zorundadırlar.[Her mesajımda karşı olduğumu açtığım konularla belirtiyorum]
İktisadi ve siyasi sömürüye karşı çıkmadan laiklik savunulamaz. Çünkü Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti laik kimliği ile birlikte, "antiemperyalist bir kimliğe" sahiptir.
ABD ve AB, Ortadoğu'yu iktisadi olarak denetimleri altına almaya çalışırken, Sünniler ile Şiiler arasında çatışma çıkararak din sömürüsü yapmıyorlar mı?

Türkiye'de, "işbirlikçi köktendincilerle, yoğun işbirliği içine girerek" iktisadi ve siyasi çıkar elde etmiyorlar mı?

Sonuç olarak; Din, iktisat ve siyasette sömürü, birleşik kaplar gibi çalışır. Gerçekten laik olmak için her şeyden önce sömürüye karşı durmak gerekir...Atatürk’ün vefatından sonra çıkarılan yasaları iyi takip et mesela akp nin çıkardığı bir yasa vardı o yasa ile her yerde misyonerler cirit atmaya başladı başka bir örnek bundan önceki siyasilerde oy uğruna cemaatlere taviz verdiler sonuç orda da.Siyasilerde bunları biliyor ama oy uğruna ihanet ediyorlar..!Mesele güncel bir örnek vereyim sizin sevmediğiniz Ahmet Necdet Sezer laikliği tam manasıyla savunur..Bunu veto ettikleri yasalarlada görürsün..Toprak satışı vakıf yasası petrol yasası maden yasası bu yasalar iktisadı ve dini açıdan sömürülmeye olanak sağlayan yasalar ama kendisi çok şükür ki veto etti..Ama bir şekilde tekrar günceme gelecek.Çünkü RTE kendi kafasından birini başa geçiriyor


Soruna gelelim;Madem halk akp yi seçti neden kızıyorsun demişin..Ben seçenlere kızmıyorum denemek için seçtiler ama malasef bir çok kişi yapılanları görmemekte ısrar ediyorlar.Kaldıki benim üstünde durduğum konu cumhurbaşkanlığı seçimi..Birçok ülkede mesela Fransa’da adaylar çok önceden belliydi, özellikle önceden belli oluyorki kirli çamaşırları ortaya çıksın diye..Ama akp ye bakıyorum son gün açıklıyor ve ayın 27 sinde ilk oylama var bu demokrasi değildir işte.!Dokunulmazlığından dolayı yargılanamadığı konular var..BOP’ün yani ABD nin buraları sömürmeye çalışacağı planın eş başkanıdırlar..Daha açık konuşayım emperyalistlerin kuklası bunlar..İstedikleri gibi oynatıyorlar..Dolayısıyla böyle bir adam zaten laik olamaz..Uzun bir yazı oldu sözlerimi Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK’ün iki sözüyle bitiriyorum..

"Yeni Türkiye ile eski Türkiye'nin hiçbir alakası yoktur. Şimdi yeni bir Türkiye doğmuştur. Bizim hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümettir. Ve lisanımızda bu hükümet, halk hükümeti diye yâd edilir"

‘’Bizi yanlış yola sevkeden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz...Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir’’
 
aslında abdullah gül ün aday olması çok fazla hoşuma gitmesede Recep tayyip ten iyidir...
 
dön dolaş aynı noktaya geliyoruz

yazının uzun olması önemli degil bir kaç defa okuyum inceliyorum kendi payıma tabi

bu laiklik konusuna gelince günler saatlerce konuşakta araştırksakta varıcagımız sonuç

benim resullahın anlayışından vazgecmicegim

seninde laiklikten vazgecmiyecegin

aslında uzun uzun yazacaktım laiklik konusundada gercekten gereksiz

laiklik siz her ne kadar kabul edermisiniz etmessiniz bunu bilemiyorum ama benim araştıp
anladıgıma göre laiklik caglar öncesine dayanıyordu ozamanki yapısı farklıydı
sistem olarak degilde fikirler olarak vardı

bazen şöle düşünüyorum laiklik evrim teorisi gibi konularda yaptıgım araştırmaların
zaman kaybından başka bi şey olmadıgı ve ancak sizinle böyle bir platformda sadece size
bir şeyleri anlatmaktan başka bi işe yaramıyor

fazlaca yazmak istemiyorum başım bayagı agrıyor
kısaca yazına yorum yapıp gecicem

"Laiklikten dert yanmışın..Kavramları derinlemesine incelemek lazım..Yani laikliği ‘’din işinin devlet işinden ayrılması’’ diye kestirip atarsan yanlış olur..Laiklik "egemenliğin kayıtsız şartsız milletin elinde bulunduğu" bir düzeni gerektirir. Laiklik ancak iktisadi, siyasi ve kültürel sömürünün geçerli olmadığı bir ortamda sağlanır. Bir ülkede iktisadi, siyasi ya da kültürel sömürü varsa o toplum hiçbir zaman laik bir toplum olamaz.
Sömürgeci devletler halkın iktisadi, siyasi ve kültürel egemenliğini ellerinden almışlarsa o ülke laik değildir. Yüzeysel ve biçimsel, göstermelik bir laiklik söz konusudur."

yukarıdaki yazında bize "derinlemesine incelenmesi" olarak bahsettigin konunun incelemkle hiç alaksı yok
yazıyı iyice okuyunca şu ortaya çıkıyor laikligin oluşması ve var olması için gereken ortamlar
tabi inceleyip laikligi anlamak la bi alaksı yok sadece bu yazı bilgi sahibi olmayan bi insana
laikligin egemenliğin kayıtsız şartsız milletin elinde oldugu anlamına geldigi fikrini
yada laikligin ülkeyi iktisadi, siyasi ve kültürel alanda gelişimi ve sömürülmemesi sagladıgı
sanabilir

bunların olması için bazı insan ırklarını kültürlerini vede inançlarıı belli bi alnada habersizce
onların üzerinde deneyler aracılıgıyla laik anlayış işte bu noktaya getir diye biliriz
yada allahtan acıkca bi belge yada söz alırızk
tabi böyle bi şey olmadıgı için bunlar teori olarak kalır

Sömürü, "dinde, iktisatta ve siyasette" bütünlük gösterir. Bir toplum iktisadi sömürü altındaysa dinî sömürü kaçınılmazdır.

evet dogru buna katılıyorum zaten onun için rejim laiklik kanunlar avrupadan
kültürümüzde aynı noktaya dogru gidiyor

"İktisadi ve siyasi sömürüye karşı çıkmadan laiklik savunulamaz."
elinde bu kadar kesin bir belge varmı

Çünkü Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti laik kimliği ile birlikte, "antiemperyalist bir kimliğe" sahiptir.

bu sömürülmeye bi cevap degil bizi sadece amerika sömürmüyor
yada sahipse neden böle oluyor bu konuda da çok kesin konuşuyorsun ama dayandıgın şeyler zan dan başka bi şey degil

"ABD ve AB, Ortadoğu'yu iktisadi olarak denetimleri altına almaya çalışırken, Sünniler ile Şiiler arasında çatışma çıkararak din sömürüsü yapmıyorlar mı?"

evet çok dogru ama eksik sag sol çatışmaları alevi sunnu çatışmaları pkk türk kürt düşmanlıgı bir çok ülkede var bu tür faliyetleri

Türkiye'de, "işbirlikçi köktendincilerle, yoğun işbirliği içine girerek" iktisadi ve siyasi çıkar elde etmiyorlar mı?

bu gün kökten dinci olur yarın aydın olur öbürgün pkk olur

sonuc olarak cıkardıgın sömürüye karşı durmak laiklikse iran en büyük laik ozaman
hatta kafatutuyo

yukarıdakileri sanki bakın bunlar böle sonuc olarakta laik olursak böle olur gibi bi mantık çıkartmışsın

senin mantıgına ben kısaca bi yorum yapim
sömürüye karşı durmak laiklik
laiklik =avrupalının oluşturdugu devrim bilim ilim yada iktisadi gelişme yada neyse

yani

sömürülmeye karşı durmak =sömürülmek

senin mantıgın bu

devamındaki akp ile fikirlerine yorum yapmıcam onu akp ciler düşünsün sezer konusunda
bence sezerin beyninde baş örtüsü var laiklige aykırı

soruma gelmişsin sorum sizinle ilgiliydi zaten secenlerle degil zaten secene bi şey diyemessin böle bi hakkın yok kendi fikridir
kimse bide şunu deneyelim diye oy vermez ben zannetmiyorum en azından
halkkın her gün zam her gün zam dan bıkması ayrı bi konu laiklerin baş örtüsüne bu kadar takıp dini konularda çok sert olması halkın bi tepkisi olmuştur bence
ayrı bi konu erdoganın baş örtüsü sözüde var

evet konu cumhur başkanlıgı şuan konuştugumuz şey degil

sizin savundugunuz şeyleri kendiniz cignemeniz
benimde laiklik ile ilgili fikirlerim olayı bu duruma getirdi

akp konuları beni pek alakadar etmiyor siz zaten onlarla ugraşıyorsunuz onlarda sizle
bir birinizi iyi tamamladıgınızı düşünüyorum

kendi yorumumu da ekleyim
savunulan bi fransız laiklik anlayışı var ve yıkılmaya dogru gidiyor
yerine gelicek olan bi alman laikligi var (benim fikrimce )
bunlarında sonu yok gelecek olan alman laikliginide yıkacak olan da SEKÜLERİZM
bunlar böle devam edeip duracak siz istediginiz kadar atatürk desenizde istediginiz kadar
laiklik desenizde hiç bir şey degişmiyecek
sizden sonra gelen nesilde akp nin getirdigi anlayışı atatürkcülük ve cagdaşlıkla koruyacak
ve sende bunu durdurmak için caba nasıl sarf ediyorsan onlarda yenii olaşacak laikligi yok etmek isteyenlerleri durdurmak için cabalayacak

bu böle devam edip gider tarihte aynı şeylerle dolu zaten


şu kesin bi gercekki eger sistem ve yönetim halkla barışık bi bicimde olmadıgı sürece
o ülke ancak zorlama ve baskılarla bi ilerleme saglıya bilir yıkılıp başka bi sistem gelenekadar devam eder zaten olan da bu

biz diyoruzki allahın resulunun yönetim şekli siz diyorsunuz laiklik

yani siz allahın dünyasında allahın resulunun yönetim şeklini degilde
laikligi seciyorsunuz


olabilir size kalmış bi olay artık bi şey diyemicem ben çok şey söledim size gercekten
kimsenin bogazına yapışacak halim yok herkesin aklıvar bu konuda da sizin fikrinizdir

bende resulullahım bi sözüyle bitiyerim

"onlar gibi olmayın "
 
AßduLLah GüL..! GeLmi$i - Geçmi$i...1!!

Abdullah Gül, (d. 29 Ekim 1950, Kayseri). Türkiye Cumhuriyeti dışişleri bakanı.

Hem anne, hem de baba tarafı Kayseri'nin yerli ailelerindendir. Baba tarafından üç kuşak öncesi dedeleri Selçuklular döneminde Kayseri'de yapılan ilk cami olan Gülük Camii'nin yıllarca imamlığını yapmıştır. Babası Gülükimamı ailesinden Ahmet Hamdi Gül, annesi Satoğlu ailesinden Adviye hanımdır. Anne tarafından dedesi ise İsmail Hakkı Satoğlu'dur. Orta öğretimini Kayseri Lisesi'nde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne girdi. Aynı fakülteden doktorasını ve doçentliğini aldı. Daha sonra, Sakarya Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde iktisat dersleri verdi. Öğrencilik yıllarında Büyük Doğu'cu Gençlik Örgütü MTTB bünyesinde yer aldı. Memleketi Kayseri'de Büyük Doğu'cu olarak tanınan Ali Biraderoğlu ekibiyle çalıştı.

1983-1991 yılları arasında İslam Kalkınma Bankası'nda ekonomi uzmanı olarak çalışan Gül, 1991 yılında Refah Partisi'nden 19. Dönem Kayseri Milletvekili olarak parlamentoya girdi. 1993'te Refah Partisi'nde Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Abdullah Gül, 1995'te yapılan genel seçimlerde, ikinci kez Refah Partisi 20. Dönem Kayseri Milletvekili seçildi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu üyelikleri de yapan Abdullah Gül, 28 Haziran 1996'da kurulan RP-DYP Koalisyon hükümetinde (54. Hükümet, 28.6.1996 - 20.6.1997) Devlet Bakanlığı ve Hükümet Sözcülüğü görevlerinde bulundu.

RP'nin 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi'nce kapatılmasından önce kurulan Fazilet Partisi'ne geçen Abdullah Gül, 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimlerde FP'den 21. Dönem Kayseri Milletvekili olarak tekrar parlamentoya girdi.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyeliğini de yürüten Gül, 8 Mart 2000 tarihinde, partide yenilikçi kanat olarak adlandırılan milletvekillerinin desteğini alarak, genel başkanlığa adaylığını koydu. 14 Mayıs 2000 tarihinde yapılan FP 1. Olağan Kongresi'nde 521 oy alarak, 633 oy alan Recai Kutan'ın gerisinde kaldı. Kongre sonuçları, siyasi çevrelerce, "parti tabanının Yenilikçi olarak adlandırılan kanadı geniş ölçüde desteklediği, ancak partinin henüz bir yönetim değişikliğine hazır olmadığı" şeklinde yorumlandı. Fazilet Partisi'nin (FP) 22 Haziran 2001'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra bir süre bağımsız kalan Gül, 14 Ağustos 2001'de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Kurucular Kurulu üyesi olarak partinin kuruluşunda aktif rol aldı.

AKP Kayseri Milletvekili ve Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Gül, 3 Kasım 2002 Milletvekili seçimlerinde Kayseri Milletvekili olarak tekrar seçildi, 16 Kasım 2002'de 58. Hükümeti kurmakla görevlendirildi. Türkiye Cumhuriyeti'nin 58. Hükümeti, Başbakan Abdullah Gül tarafından, 18 Kasım 2002'de kuruldu. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 9 Mart 2003 Siirt Milletvekili Yenileme Seçimi'nde parlamentoya girmesinden sonra, Abdullah Gül başkanlığındaki 58. Hükümet, 11 Mart'ta istifa etti. Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, 14 Mart 2003'te kurulan 59. Hükümet'te (2. AKP Hükümeti), Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 3 Ekim 2005'te başlayan AB Müzakereleri için birçok yetkisini Baş Müzakereci Ali Babacan'a devretti.

21 Ağustos 1980'de Hayrunissa Özyurt ile evlenen Gül'ün Ahmet Münir, Kübra ve Mehmet Emre adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Gül, İngilizce ve Arapça biliyor


Hayatını Geni$ Kapsamda öğRendik..!
Peki KıRmızı iLe YazıLanLaR NeLeR..??

1-MTTB : MTTB 1960-1965 yılları arasında sol görüşlü öğrencilerin elindedir.1965 tarihinden sonra ise genel başkanlığa Rasim Cinisli'nin seçilmesiyle muhafazakar bir kimlik kazanırken, Burhanettin Kayhan'nın Genel Başkan olmasından sonra (1970)İslamcı bir gençlik hareketi olacaktır. 1980 tarihinde kapatılan MTTB, Abdullah Gül gibi birçok islamcı siyaset adamının gençlik yıllarında aktif olarak içinde yer aldığı bir öğrenci harketidir.
Kısaca MTTB Anti-Laik GeRici ßiR Örgüttür...

2-Refah PaRtisi: Refah Partisi, kısaca RP, Milli Görüş hareketinin 12 Eylül'den sonra kurulan siyasi partisidir. 1987'de Genel başkanlığa Necmettin Erbakan getirildi. 1991 seçimlerinde meclise girdi. 1995 seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. 1997'de Refahyol Hükümetini kurdu. 28 Şubat sürecinden sonra kapatıldı.

Milli Selamet Partisi, 12 Eylül 1980 askeri harekatından sonra kapatılmıştı. Milli Güvenlik Konseyince siyasi partilerin yeniden kurulup faaliyet göstermesine izin verilmesi üzerine 19 Temmuz 1983'te avukat Ali Türkmen başkanlığında Milli Selamet Partisinin görüşlerini benimseyen Refah Partisi (RP) kuruldu. Kurucularının Milli Güvenlik Konseyi (MGK) tarafından birkaç defa veto edilmesi sebebiyle, kadrosu, kanunların öngördüğü zamanda tamamlanamadığından 1983 seçimlerine katılamadı. Daha sonra kurucu üyeler arasından veto edilmeyen Ahmed Tekdal parti başkanlığına getirildi.

Refah Partisi ülke çapında çok kısa zamanda bütün teşkilatını kurdu. Programında manevi kalkınmaya ve sanayileşmeye ağırlık vereceğini belirterek, Milli Selamet Partisinin oy tabanına yerleşti. İlk olarak 25 Mart 1984'te Ahmed Tekdal başkanlığında yerel seçimlere katıldı. Oyların % 4.44'ünü alarak Urfa ve Van belediye başkanlıklarını kazandı. 28 Eylül 1986'da 11 ilde yapılan milletvekili ara seçimlerine katıldı. Bu seçimlerde % 4.76 oy alabildi. 6 Eylül 1987'de yapılan referandum (halk oylaması) ile bazı eski siyasi parti liderlerine siyaset yapma yasağı kaldırılınca, MSP eski başkanı Necmettin Erbakan Refah Partisi genel başkanlığına seçildi (11 Ekim 1987).

3-FaziLet Partisi :Fazilet Partisi (FP), Milli Görüş hareketi'nin Refah Partisi'nin Anayasa mahkemesi tarafından kapatılmasından (1998) sonra İsmail Alptekin Başkanlığında kurulan siyasi çatısı. Onun kaderi de RP gibi oldu. Cumhuriyet Başsavcısı Ulusalcı Vural Savaş'ın İddiaları önce Türk Mahkemeleri sonra AİHM'nce haklı bulundu. Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, FP Milletvekilleri Hasan Hüseyin Ceylan ve Nazlı Ilıcak'a siyaset yasağı getirildi. Partisiz kalan 100'ü aşkın Milletvekili iki ayrı yeni parti çatısında toplandılar. Recai Kutan başkanlığındaki Gelenekçi Saadet Partisi ve Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Yenilikçi (Ak Parti/AKP)


ßu TüR öRGütLeRde YeR aLan ßiR $ahsın C.ßa$kanı oLması ßiR DevRim mi??Yoksa Ütopya mı??
43496.jpg


59794.jpg
 
konuları birleştirdim..
 
savaskayaa' Alıntı:
dön dolaş aynı noktaya geliyoruz

yazının uzun olması önemli degil bir kaç defa okuyum inceliyorum kendi payıma tabi

bu laiklik konusuna gelince günler saatlerce konuşakta araştırksakta varıcagımız sonuç

benim resullahın anlayışından vazgecmicegim

seninde laiklikten vazgecmiyecegin

aslında uzun uzun yazacaktım laiklik konusundada gercekten gereksiz

laiklik siz her ne kadar kabul edermisiniz etmessiniz bunu bilemiyorum ama benim araştıp
anladıgıma göre laiklik caglar öncesine dayanıyordu ozamanki yapısı farklıydı
sistem olarak degilde fikirler olarak vardı

bazen şöle düşünüyorum laiklik evrim teorisi gibi konularda yaptıgım araştırmaların
zaman kaybından başka bi şey olmadıgı ve ancak sizinle böyle bir platformda sadece size
bir şeyleri anlatmaktan başka bi işe yaramıyor

fazlaca yazmak istemiyorum başım bayagı agrıyor
kısaca yazına yorum yapıp gecicem



yukarıdaki yazında bize "derinlemesine incelenmesi" olarak bahsettigin konunun incelemkle hiç alaksı yok
yazıyı iyice okuyunca şu ortaya çıkıyor laikligin oluşması ve var olması için gereken ortamlar
tabi inceleyip laikligi anlamak la bi alaksı yok sadece bu yazı bilgi sahibi olmayan bi insana
laikligin egemenliğin kayıtsız şartsız milletin elinde oldugu anlamına geldigi fikrini
yada laikligin ülkeyi iktisadi, siyasi ve kültürel alanda gelişimi ve sömürülmemesi sagladıgı
sanabilir

bunların olması için bazı insan ırklarını kültürlerini vede inançlarıı belli bi alnada habersizce
onların üzerinde deneyler aracılıgıyla laik anlayış işte bu noktaya getir diye biliriz
yada allahtan acıkca bi belge yada söz alırızk
tabi böyle bi şey olmadıgı için bunlar teori olarak kalır



evet dogru buna katılıyorum zaten onun için rejim laiklik kanunlar avrupadan
kültürümüzde aynı noktaya dogru gidiyor


elinde bu kadar kesin bir belge varmı



bu sömürülmeye bi cevap degil bizi sadece amerika sömürmüyor
yada sahipse neden böle oluyor bu konuda da çok kesin konuşuyorsun ama dayandıgın şeyler zan dan başka bi şey degil



evet çok dogru ama eksik sag sol çatışmaları alevi sunnu çatışmaları pkk türk kürt düşmanlıgı bir çok ülkede var bu tür faliyetleri



bu gün kökten dinci olur yarın aydın olur öbürgün pkk olur

sonuc olarak cıkardıgın sömürüye karşı durmak laiklikse iran en büyük laik ozaman
hatta kafatutuyo

yukarıdakileri sanki bakın bunlar böle sonuc olarakta laik olursak böle olur gibi bi mantık çıkartmışsın

senin mantıgına ben kısaca bi yorum yapim
sömürüye karşı durmak laiklik
laiklik =avrupalının oluşturdugu devrim bilim ilim yada iktisadi gelişme yada neyse

yani

sömürülmeye karşı durmak =sömürülmek

senin mantıgın bu

devamındaki akp ile fikirlerine yorum yapmıcam onu akp ciler düşünsün sezer konusunda
bence sezerin beyninde baş örtüsü var laiklige aykırı

soruma gelmişsin sorum sizinle ilgiliydi zaten secenlerle degil zaten secene bi şey diyemessin böle bi hakkın yok kendi fikridir
kimse bide şunu deneyelim diye oy vermez ben zannetmiyorum en azından
halkkın her gün zam her gün zam dan bıkması ayrı bi konu laiklerin baş örtüsüne bu kadar takıp dini konularda çok sert olması halkın bi tepkisi olmuştur bence
ayrı bi konu erdoganın baş örtüsü sözüde var

evet konu cumhur başkanlıgı şuan konuştugumuz şey degil

sizin savundugunuz şeyleri kendiniz cignemeniz
benimde laiklik ile ilgili fikirlerim olayı bu duruma getirdi

akp konuları beni pek alakadar etmiyor siz zaten onlarla ugraşıyorsunuz onlarda sizle
bir birinizi iyi tamamladıgınızı düşünüyorum

kendi yorumumu da ekleyim
savunulan bi fransız laiklik anlayışı var ve yıkılmaya dogru gidiyor
yerine gelicek olan bi alman laikligi var (benim fikrimce )
bunlarında sonu yok gelecek olan alman laikliginide yıkacak olan da SEKÜLERİZM
bunlar böle devam edeip duracak siz istediginiz kadar atatürk desenizde istediginiz kadar
laiklik desenizde hiç bir şey degişmiyecek
sizden sonra gelen nesilde akp nin getirdigi anlayışı atatürkcülük ve cagdaşlıkla koruyacak
ve sende bunu durdurmak için caba nasıl sarf ediyorsan onlarda yenii olaşacak laikligi yok etmek isteyenlerleri durdurmak için cabalayacak

bu böle devam edip gider tarihte aynı şeylerle dolu zaten


şu kesin bi gercekki eger sistem ve yönetim halkla barışık bi bicimde olmadıgı sürece
o ülke ancak zorlama ve baskılarla bi ilerleme saglıya bilir yıkılıp başka bi sistem gelenekadar devam eder zaten olan da bu

biz diyoruzki allahın resulunun yönetim şekli siz diyorsunuz laiklik

yani siz allahın dünyasında allahın resulunun yönetim şeklini degilde
laikligi seciyorsunuz


olabilir size kalmış bi olay artık bi şey diyemicem ben çok şey söledim size gercekten
kimsenin bogazına yapışacak halim yok herkesin aklıvar bu konuda da sizin fikrinizdir

bende resulullahım bi sözüyle bitiyerim

"onlar gibi olmayın "

Yazımda laikliğin basit bir tanım olmadığını göstermeye çalıştım.. "İktisadi ve siyasi sömürüye karşı çıkmadan laiklik savunulamaz." Bu cümleme karşılık belge istemişin sence bunun için bir belgeye ihtiyaç varmı? Günümüz Türkiye sine bak iktisadi ve siyasi açıdan sömürülüyoruz aynı zamanda dini açıdan da sömürülüyoruz.Dolayısıyla laiklik zaten tam manasıyla uygulanamaz. Çünkü Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti laik kimliği ile birlikte, "antiemperyalist bir kimliğe" sahiptir. Bu cümleme karşı ‘’bu sömürülmeye bi cevap degil bizi sadece amerika sömürmüyor
yada sahipse neden böle oluyor bu konuda da çok kesin konuşuyorsun ama dayandıgın şeyler zan dan başka bi şey degil’’bu cümleyi yazmışın Atatürk emperyalizme karşı bir savaş kazanmıştır çanakkalede İngiliz emperyalizminin ilerlemesini engellemiştir..Yani anti emperyalisttir bu zan falan değil tarihi incelersen görürsün..İngiltere abd vesaire sömürgeci devletlerdir ve Türkiye onlara karşı başarı kazanmıştır. "ABD ve AB, Ortadoğu'yu iktisadi olarak denetimleri altına almaya çalışırken, Sünniler ile Şiiler arasında çatışma çıkararak din sömürüsü yapmıyorlar mı?" bu cümleme karşılık eklemeler yapmışın oysaki cümlenin sonunda din sömürüsünden bahsetmişin senin örnek verdiğin Türk kürt başka bir kavram bu cümlede yanlışlık yok yani.. Türkiye'de, "işbirlikçi köktendincilerle, yoğun işbirliği içine girerek" iktisadi ve siyasi çıkar elde etmiyorlar mı?bu cümleme karşılık örnekleme yapmışın aydın olur vesaire diye evet buna katılıyorum dönek aydınlarımız var ya da kendilerini aydın sananlar abd ve ab yalakaları..Cümlelere cevap verdim şimdi konunun bütününe cevap vereyim..

‘’ sonuc olarak cıkardıgın sömürüye karşı durmak laiklikse iran en büyük laik ozaman
hatta kafatutuyo’’ böle bir yorum yapmışın oysaki benim dediğim bu değil..Ben diyorum ki iktisadi siyasi dini sömürü olmazsa laiklik tam anlamıyla gercekleşir..Ve laik olursak böyle oluruz demiyorum bunları başarırsak laiklik gercekleşir diyorum..

‘’sömürülmeye karşı durmak =sömürülmek’’ şöyle bir şey yazmışın benim dediklerimle bunun alakasını anlayamadım..Sömürülmeye karşı durursan nasıl sömürüleceksin?İktisati açıdan gümrük birliğini imzalamasan imf den para dilenmesen özelleştirmelerle önemli kurumları yabancılara vermesen vesaire iktisadi açıdan sömürülmezsin.Mesela Rusya örneği vereyim..adamlar doğalgazda istediği gibi fiyat belirleye biliyor vanayı kıstıgı anda Avrupa donar cunku ve avrupanında sesi çıkmıyor..Siyasi açıdan Gül’ün yaptıgı gibi gidip colin powella gizli anlaşmalar imzalamasan ya da oy ugruna bir şeyler söz vermesen ya da secimlerde abd ye gitmesen yada kerkuge kıbrısa sahip çıksan siyasi açıdan sömürülmemiş olursun.Ama bunların temelinde iktisad var..Neyse uzatmayım..

‘’sizin savundugunuz şeyleri kendiniz cignemeniz’’ şöyle bir şey söylemişin ben savundugum şeyleri çiğnemem.Hepsinin izahını yukarda yaptım.

‘’akp konuları beni pek alakadar etmiyor siz zaten onlarla ugraşıyorsunuz onlarda sizle
bir birinizi iyi tamamladıgınızı düşünüyorum’’ demişin..Benim için akp chp mhp bbp vesaire parti önemli değil ben partici değilim..AKp yi şuan yürütmenin başında olduğu için ve yaptıkları çoğu şeyin yanlış oldugunu düşündüğüm için eleştiriyorum..Bundan önceki hükümette eleştirdiğim çok yan oldu hatta oy verdiğim partiyide çokca eleştirdim..

‘’biz diyoruzki allahın resulunun yönetim şekli siz diyorsunuz laiklik
yani siz allahın dünyasında allahın resulunun yönetim şeklini degilde
laikligi seciyorsunuz’’ şöyle bir cümle yazmışın burada anladığım kadarıyla bana üstü kapalı dinsiz demeye çalışmışın sonrada yumuşatıp senin sorunun bogazına yapışacak değilim demişin..Bu cümle hakkında yorum yapmıcam ahirette hesaplaşırız..

Sonuç;Ben diyorum ki laikliğin uygulana bilmesi için siyasilerin oy kaygıları olmamalı yalakalık olsun diye oy alıcaz diye hareket etmemeleri lazım.İktisadi açıdan yani ekonomik açıdan dışa bağımlı olmamamız lazım bizi almayacağını bile bile ab ye girmek için kapı iti gibi beklemememiz lazım ve biran önce başka müttefik ekonomik açıdan işbirliği yapacak başka ulkeler bulmamız lazım.Dini sadece türbana indirgemememiz lazım bu kadar basit değil çünkü..Her evin altına ne idüğü belli olmayan cemaatlerin evlerinden açtırmamamız lazım.Halkımızın hassas olduğu bir konu din konusu ve malum dini kullanıp vurgun yapan çok..Kültür konusuda var ona değinmeyi unutmuşum..Özentilikten kurtulmak lazım milli şuur ve kültürü aşılamamız lazım bunun için iş milli eğitime düşüyor!!Konuyu toparlayayım.Bir ülkede laiklik ancak iktisadi siyasi kültürel ve dini sömürü olmaması ile mümkündür.
 
yazdıkların hepsine bi ton yazı yazardım ya boş yere yazıyorum
konuyu hep başka bi yerden başka bir yere taşıyorsun fikirlerinide bu sekilde savunuyorsun

en basiti
ben sana ilk yazdıgım yazıdada ondan sonrasındada resullahın yönetim seklimi laiklikmi diye sordum

sende bana laikligin var olabilecegi şekli anlattın
bu nu sormamıştım ben sana tabi

’biz diyoruzki allahın resulunun yönetim şekli siz diyorsunuz laiklik
yani siz allahın dünyasında allahın resulunun yönetim şeklini degilde
laikligi seciyorsunuz’’ şöyle bir cümle yazmışın burada anladığım kadarıyla bana üstü kapalı dinsiz demeye çalışmışın sonrada yumuşatıp senin sorunun bogazına yapışacak değilim demişin..Bu cümle hakkında yorum yapmıcam ahirette hesaplaşırız..

ben sana dinsiz demiyorum demek isteseydim şöle derdim
senin savundugun laik anlayışı tarihte dinsiz vede dini zafıy insanlar savunuyordu
diyip sende bunlardan birsin derdim ama demiyorum

peki bide cevap versene şuna ben resullahın yönetimini degil laikligi seciyorum
sen bunu seciyorsun bide evet ben bunu seciyorum desene habire kacıp konuyu başka yerlere cekiyorsun çok basit bi şey diceksin ben kabul etmiyorum diceksin

bu kadar tonla yazmana gerek yok

sizin bu anlayışınızı ben, amelde saptıgınız düşüncesindeyim
sizde allahı ve resulu kabul ediyorsunuz sanırım bundan dolayı size kafir diyemem
kimseye diyemem belki ölürken son anda müslüman olur nerden bilim
 
Geri
Üst