'Çıplak pozlarımdan pişman değilim'

Kaçan Aşık

Yönetmen
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
7,939
Reaction score
0
Puanları
0
Bu yılki Eurovision'da Türkiye'yi temsil edecek olan Hadise Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu'nun sorularını yanıtladı.

09.12.2008 12:34

TRT’nin yeni Eurovision temsilcimiz olarak belirlediği Hadise, “Bana gelen demolara sözler yazdım. Bu benim için büyük bir hadise. Ben o şarkıyı nasıl yaşıyorsam, öyle yazıyorum. Aşk şarkılarından ikisi çok pozitif, ama biri biraz negatif” diyor

Belçika’da yaşayan Sivaslı pop yıldızı Hadise, Eurovision’la yatıp, Eurovision’la kalkıyor şu günlerde...

TRT’nin yeni Eurovision temsilcimiz olarak belirlediği Hadise, Türk bestecilerin kendisine gönderdiği bestelerden üçünü seçip, bunlara İngilizce söz yazdı.

Üçünün de teması aşk olan şarkıları stüdyoya girip tamamlayan Hadise, aralarındaki sözleşme gereği bunları TRT’ye sunacak ve kurumun bu konudaki nihai kararını bekleyecek.

Hadise, bayram öncesi İstanbul’a geldi ve Beyoğlu’ndaki Richmond Otel’de bir basın toplantısı düzenleyip, Eurovision çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Hadise ile “Cafe Sohbeti” için randevulaştığımız yer ise Maslak’taki Sheraton Otel’di.

Çünkü Hadise, basın toplantısından sonra bu otelde düzenlenen Sivasspor gecesinde sahne alıp, şarkı söyleyecekti.

Aynı konulara girmemek, aynı şeyleri sormamak, moda deyimle “pişti olmamak” için önce Hadise’nin basın toplantısını izledim, bu konuda yaptığı açıklamaları dinledim. Sonra da bu “Cafe Sohbeti”ni gerçekleştirdim.

Hadise’nin en son hadisesi nedir?

Senin soruların da hep böyle özel... En son hadisem, stüdyoda Eurovision için üç şarkı sözü yazmak... Üç beste vereceğiz TRT’ye... Bana gelen demolara sözler yazdım. Bu benim için büyük bir hadise. İlk başta Süheyl (menajeri Süheyl Atay) “Aralık’ta TRT’ye üç beste vereceğiz” deyince paniğe kapıldım önce, nasıl bitireceğiz diye? Üç tane parça... Bir de ben dört dörtlük bir insanım. İngilizce sözleri ben yazmak istedim. Yapabilecek miyim, zamanım olacak mı diye, ama başardım. Nasıl başardığıma hâlâ inanamıyorum. Demek ki insan başarabiliyormuş inanınca. Çok mutluyum.

Yapılan besteleri dinleyip de üstüne söz yazdığın için mi stüdyoyu tercih ettin?

Evet.

Nasıl oldu bu? Bir demoyu dinledin sözlerini yazdın, o bitti ikinciye geçip ona da mı söz yazdın?

Bir tanesini salı günü yaptım, diğer ikisini ise perşembe günü yaptım.

Hep böyle hızlı şarkı sözü yazan biri misin?

İşte, oluyor bazen... Bir demonun birinci kısmı, nakaratı hazırdı ama ikinci kısmı hazır değildi. Yolda gidiyorum. Trafik çok yoğundu. Yağmur yağıyor, kar yağıyor bir yandan. Birden aklıma sözler geldi ve hepsini cep telefonuma kaydettim, mesaj yazar gibi. Stüdyoya gittim ve onu okudum, yarım saatte o şarkı bitti.

‘Sözler trafikte aklıma geldi’

TRT’ye vereceğin üç şarkını teması nedir? Neyi anlatıyor bu şarkılar?
Söyleyebilir miyim Süheyl Bey? (Menajerden onay çıkıyor) Üçünün de teması aşk ama üçü de çok farklı...

Belçika’da, kar ve yağmur altında, yoğun bir trafikte otomobil kullanırken aklına aşkın gelmesi ilginç. Öyle bir ortamda insanın aklına gelecek tek şey lanet olsun bu trafiğe olur?

Ben o şarkıyı nasıl yaşıyorsam, öyle yazıyorum. Aşk şarkılarından ikisi çok pozitif, ama biri biraz negatif...

Yoğun trafikte yazdığın negatif olan mı?

Hayır. Trafikte yazdığım şarkı, çok pozitif bir aşk şarkısı.

Kötü bir hava, yoğun bir trafikte pozitif aşk şarkısı nasıl yazılır hâlâ anlamış değilim.

Ben de bilmiyorum. Ama ben kar yağarken araba sürmeyi çok seviyorum. Öyle durumlarda tsunami gibi kreatif sözler geliyor aklıma, onları da hemen yapıyorum.

TRT’nin Eurovision için düşündüğü iki aday vardı. Biri Hadise, diğeri Şebnem Ferah. Hiç içinde acaba bu işi Şebnem Ferah’a kaptırır mıyım endişesi oldu mu?

Evet, tabii...

Belçika’daki anne, baba, abla ve kız kardeşten oluşan ailen nasıl karşıladı Eurovision temsilcisi seçilmeni?

Annem, babam, ablam, kız kardeşim hepsi gurur duyuyorlar. Bunu kutlamak için birlikte yemeğe çıktık.

O fotoğraflardan hiç pişman değilim

TRT konuşmana, kılık kıyafetine karışıyor mu? Bir dergiye verdiğin seksi pozlar nedeniyle yazıldığı gibi TRT’den herhangi bir tepki aldın mı?
Nedense insanlar TRT’ye çok farklı bir yerden bakıyor. Oysa TRT, benim ne konuşmama, ne de kılık kıyafetime karışıyor. Daha ilk görüşmemizde, “Hadise ne giyerse giysin. İsterse kısa, isterse uzun giysin. Kendisini rahat hissetsin, istediğini yapsın” dediler. Boxer dergisinin yayımladığı o fotoğraflar gelince. Bir kere o fotoğraflar, derginin yazdığı gibi yeni değil. 1.5 sene önce Belçika’da çekilen fotoğraflar onlar. Üstelik ne benim, ne de fotoğrafçının bilgisi var bundan. O fotoğraflara dikkat ederseniz saçlarım siyah, ama gördüğünüz gibi saçlarım artık sarı.

Bu saatten sonra öyle pozlar vermez misin?

Neden vermeyeyim? Bir kere çok güzel fotoğraflar onlar. Benim kızdıran şey o fotoğrafın altına yazdıkları. “Hadise, TRT yasağına karşı son kez böyle pozlar verdi.” Ne demek bu? Ne o pozlar yasaklanacak türden, ne de öyle bir yasak söz konusu. Boxer’ın yayınladığı o fotoğrafları ben çok beğeniyorum. Çok güzel fotoğraflar onlar. Hiç de pişman değilim onları çektirdiğim için. Hatta geçenlerde Esquire dergisinde fotoğraflarım çıktı, onlar da aynı. Denizde, mayolu, kaliteli, seviyeli pozlar onlar...

Hadise’nin sesine güveni tam değil mi ki, bu tür vücut güzelliğini de sergileyen pozlara gerek duyuyor?

Ben sesime çok güveniyorum. Ben onun için yapmıyorum ki bunu. Ben sanatçı olarak kendimi öyle ifade etmeyi seviyorum ve vücudumdan hiç de utanmıyorum. Allah’a şükür hiçbir yerimde estetik yoktur. Sadece saçlarımı boyuyorum.

“TRT’cilerin sözleri beni çok etkiledi”

Eurovision’da Türkiye’yi temsil edeceğine dair resmi bildirim yapıldığında neler hissettin? Nasıl bir ortamda geldi bu haber?
Nasıl oldu? Süheyl aradı. Tuhaf bir durumdu aslında. Biz önce TRT ile konuştuk. Geldiler, ilk cümleleri, “Biz kız almaya geldik” oldu. Orada ben zaten anladım hani... Çok güzel bir cümleydi, çok hoşuma gitti.

Nereye geldiler de istediler seni?

Menajerim Süheyl’in ofisine beni istemeye geldiler Eurovision’a. “Kız istemeye geldik Eurovision’a” lafı çok etkiledi beni. Süheyl de, “Evet, razıyız” falan dedi. Ama ondan sonra bunu kutlayamadık, çünkü ha olur, ha olmaz durumu oldu. Her gün gazetelerde yok bilmem kim gidecek Eurovision’a gibi haberler çıkmaya, anketler yapılmaya başladı.

Haliyle biz de şüphe duymaya başladık. Derken kontrat geldi, ama benim hâlâ şüphem sürüyordu, gidiyor muyuz, gitmiyor muyuz diye... O yüzden bir kutlama yapamadık. Hatta TRT ile yaptığımız o görüşmeden sonra Süheyl’le aramızda şöyle anlaştık. O gün gelene kadar bu konuyu hiç konuşmayacaktık ve sorulduğunda da biz gitmiyoruz diyecektik.

Ben buna sadık kaldım, ama arada sırada mesaj çekiyordum Süheyl’e. Aradan bir ay geçti. Gideceğiz mi, gitmeyeceğiz mi diye öğrenmek istiyordum. Sonunda iş resmileşti ama bir kutlama falan yapamadık, tadını çıkaramadık. Gidiyoruz diye bir şampanya bile patlatıp içemedim.
Destek verenler

Eurovision yolculuğunda şimdiye kadar kimlerden destek aldın, bundan sonra kimlerden destek bekliyorsun?

Ozan Çolakoğlu, Mustafa Çeçeli, Sinan Akçil, Erdem Kınay, Volka Tamöz, Fergan Mirkelam, Orkun Tunç ve Cenk Yılmazer gibi bize demo yollayan besteci arkadaşlarımız oldu. Kiminden biz istedik. Kimi de Süheyl Bey’i tanıyordu, yaptıkları besteyi verdi.

Hayallerinden biri Tarkan’la düetti. Eurovision’da Türkiye’yi temsil edecek olmak senin için Türkan’la düetten öte bir düş mü?

Tarkan’ı hep sevdim, halen de çok seviyorum. Kendisi isterse tabii ki de onunla çalışmak isterim ama ben de her gün olgunlaşıyorum. Şu an daha büyük hayallerim var ama Tarkan’ı çok seviyorum. O isterse tabii ki düet isterim.

Soruyu iyi soramadım galiba. Merak ettiğim şu, Eurovision işi senin için Tarkan’la düetten öte bir düş müydü?

Evet... Şu an benim için Eurovision her şeyden daha önemli, ama Tarkan’la da düet isterim ileride.

‘İngilizce ve Türkçe albüm yolda’

Yarışmanın yapılacağı 2009’un Mayıs sonuna kadar gündemindeki tek konu Eurovision mu?

Albüm çalışmaları da başlayacak. Şimdiden parça seçimlerine başladık. Ocak, şubat, mart ayı gibi stüdyo çalışmalarına başlayacağız. Hem İngilizce, hem Türkçe albüm çıkaracağım. Sanıyorum albümü Eurovision’un hemen ardından çıkarırız.

İş takviminiz gösteriyor ki, Hadise için sunuculuk ve oyunculuk bir başka bahara kaldı.

Bayağı teklifler var ama Eurovision’dan başka bir şey yapmak istemiyorum şu an... Bir de kariyer yoluma uymayan şeyler bunlar. Tamam, güzel, hoş geliyor kulağa ama kariyerimi bozacaksa hiç yapmam. İsterlerse trilyon versinler...

Kariyer planın sadece şarkıcılık üzerine mi?

Tabii ama oyunculuk da beni çok enterese ediyor. Çünkü ben buna inanıyorum. Her şarkıcı aslında birazcık da oyuncudur. Çünkü kliplerde, fotoğraflarda değişik bir karakterini yansıtmak istiyorsun. Kliplerde yönetmenin istediği şeyleri yapıyorsun, onun dediğini oynuyorsun. O yüzden kliplerde oynamayı çok seviyorum. Bu yüzden günün birinde bir filmde yer almak isterim yani...

Sevgilim diye yazılanlar yalan

Belçika’da iş dışında kalan vaktini neler yaparak değerlendiriyorsun?
İşim olmadığı zamanlar masajı çok seviyorum, masaja gidiyorum. Saunaya gidiyorum. Spor yapıyorum. Televizyon izliyorum. Vücudumu dinlendirmek için elimden geleni yapıyorum. Çünkü sürekli sahnelerdeyiz, çok az uyuyoruz. O nedenle kendime zaman ayırmayı da öğrendim. Bu çok önemli çünkü. Cep telefonumu kapatırım, maillerime bakmam, internete girmem. Çünkü onlar da kafa yoruyor. Dünya ile bağlantımı kesiyorum. Varsayalım perşembe off günüm. O günü tamamen kendime ayırırım.

İstanbul’a geldiğinde neleri yapamadan geri dönüyorsun?

Offf... Çok şeyi yapamadan dönüyorum. Akmerkez, Kanyon ve Nişantaşı’nın dışında hiçbir yeri gidip gezemedim. Ocak ve şubat ayında stüdyo çalışması için İstanbul’da olacağım, o zaman aklımdaki yerleri gezmeyi planlıyorum.

Hadise’nin şimdiye kadar aşk yaşamadığı, ama medyanın sevgilisi diye yazdığı kaç sevgilisi oldu?

Çok. Çünkü herkes beni herkesle yazıyor. Sanıyorum medyanın uydurduğu 8-9 sevgilim oldu. Geçenlerde Sezen Aksu’nun oğluyla yazmışlar. Hiç alakam yok. Böyle yalan yanlış haberlere sinir oluyorum, yeter artık. Ayrıca kime ne? Hayat benim. Aşk dedikodularıyla gündemde olmaktan nefret ediyo-rum. Ben işimle, şarkılarımla, söylediklerimle gündemde olmak istiyorum. Yok Beyaz, yok Okan... Sinir oluyorum.
 
Geri
Üst