“Mehmet”ler ve “Burak”lar…

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
“Mehmet”ler ve “Burak”lar…


Bu topraklarda her gün binlerce çocuk doğar.

İstanbul’da mesela!

Adını koyarlar sonra…

“Burak” derler mesela!

Tâlihlidir çocuk akranlarına kıyasla!

Lâkin ne İstanbul’da doğmuş olmasıdır Tâlihi, ne de isminin “Burak” konması. Çocuğun tek imtiyâzı, babasının oğlu olması…

Henüz doğmadan istikbâli tertip edilmiştir “Burak”ın.

Büyük bir heyecanla odası hazırlanmış, en güzel oyuncaklar alınmış, Burak için her şeyin en iyisi düşünülmüştür.

Yavaş yavaş büyür “Burak”…

Hak ettiği gibi eğitimini en güzel okullarda alır, limitsiz burslarla.

Bilgisayar oyunlarında dahi kahramana azamî üç kez hata yapma şansı tanınırken, “Burak”ın hata yapma sınırı yoktur hayatın içinde.

Bir gün annesinin son model arabasıyla, daha 19 yaşında, olanca mâsumiyetiyle seyrederken kendi şeridinde, yaşlı bir kadının ölümüne sebebiyet verebilir. Ama “Burak” suçsuzdur.

Mecburiyet diye bir şey de söz konusu değildir “Burak” için.

Askerlik çağına geldiğinde, hayatının baharında, tam da gürbüz bir delikanlı olduğu yaşta, yani vatanını savunmaya, vatanı sağolsun diye canını bile fedâ edebilecek zamanlarda, çürüktür “Burak”.

“Burak”a sonuna kadar açılmayan bir kapı yoktur.

22 yaşında, açık bir krediyle gemicik sâhibi olabilir. Akranlarının ömür boyu çalışarak sahip olamayacağı kadar parayı, bir düğün merâsiminde elde edebilir.

Alır ve verir “Burak”, ekonomiye can verir.

Bu topraklarda her gün yüzlerce çocuk doğar.

Anadolu’nun bir yerinde, Aydın’ın Nazilli ilçesinin Beğerli Köyü’nde.

Adını koyarlar sonra…

Onun da kulağına ezan okunur, “Mehmet” derler ona!

Burak kadar Tâlihli değildir “Mehmet”. Lâkin Tâlihsizliği ne Aydın’da doğması, ne de babasının çiftçilikle çocuklarının karnını doyurmaya çalışan bir çiftçi olması.

“Mehmet”in Tâlihsizliği; “Burak”ın Tâlihidir aslında.

Yoksulluğun içine doğmuştur “Mehmet”. Hayata gözlerini açtığı yer tenekelerle oluşturulmuş derme çatma bir barakadır. Ne kendine ait bir odası olmuştur, ne de bir oyuncak arabası.

Yavaş yavaş büyür “Mehmet”. Okul çağına geldiğinde giyip kara lastiklerini, çamurlu köy yollarında okula gider koşa koşa.

Belki hayaller kurmuştur “Mehmet”.

Mühendis olmak istemiştir mesela, lakin “Mehmet”in okuma hayalleri son bulmuştur yine köyünün çamurlu yollarında, babasının güç belâ elde ettiği bir pamuk tarlasında.

Köy çocuğudur “Mehmet”.

Kendinden birkaç yaş büyük ağabeyinin eskileriyle büyür, doğru dürüst emeklemeyi öğrenmeden kendi kendine yürür.

Zorundadır “Mehmet”.

Mağdurdur!

Mazlumdur!

Ne kimsenin canını yakmıştır, ne de bir mâsumun canına kıymıştır…

Askerlik çağına geldiğinde, düğünlerle uğurlanır “Mehmet”, bayraklarla, kınalarla uğurlanır geride anne ve babasını, kardeşlerini, belki de duygularını ifade edecek kadar cesareti toplayamadığı için askerlik sonrasına ertelediği sevdiğini.

Zira vatana kurbandır ve “vatan sağ olsun” diye canını verecek kadar sağlamdır.

Kalleş bir pusuda vurularak sırtından şehit olur sonra!

Can verir “Mehmet”.

“Vatan sağ olsun” diye, “Burak” sağ olsun diye can verir…

Bu topraklarda bir gün bir çocuk doğar.

Adı yoktur çocuğun, yüreği vardır “Mehmet” kadar…

Ve bütün bu adâletsizliğe son verir…

Enes ÇUBUKÇUOĞLU
40 ambar


K.“Mehmet”ler ve “Burak”lar…
 
bir burak olarak dünyaya geleceğime

binlerce kez MEHMET olarak gelmeyi yeğlerim...

Allah tüm Mehmet'lerden razı osun...


not: sahi o kazanın sonucunda ölen suçluydu değil mi?

hani geçenlerde bakan kaza yaptıda diğer sürücü yaşlı olduğu için ölmüştü!!!

yandaş ve yalaka gazetelerle yalaka seçmeni dile getirmemişti bir daha bu yaşlı amcayı !!!

Allah hepsini bildiği gibi yapsın,

tüm Şehit Babalarının dualarını kabul etsin...
 
Yazı içinde teşekkürler son günlerin en iyi yazılarından biri..
 
Geri
Üst