Kılıçdaroğlu, odun mu dağıtacakmış? Alkış, Alkış!
Bazı çevrelerce ve medyanın bir bölümünde, Kılıçdaroğlu rüzgârı estiriliyor. Ama bu rüzgâr “yerel rüzgârlara” benziyor. Yerel rüzgârların, esiş süreleri kısa ve etki alanları dar olduğu için, bu benzetme hayli mantıklı gözüküyor.
Öyle öyle! Neyse, kurultay bitti, her şey güzelleşti diye düşünenler de, yanıldı. Her ne kadar gazeteci arkadaşlardan bazıları dört köşe olsa da CHP’de ki muhalefetin sessizliği çok uzun sürmedi. CHP'li Serter'e göre CHP'de gizli saklı işler yapılıyormuş! Parti üyesi olmayan kişiler Parti Meclisi’ne alınarak kendilerine sorulmadan aday yapılmış…
Olmuyor ama beyler!
Gandhi Kemal’in dürüstlük söylemleri nerede! Hani nerede!
Birileri de Baykal’ı ne çabuk satışa getirdi! En büyük Baykal oldu bir anda Gandhi Kemal!
Hopp… uçtu uçtu kuş uçtu…
Uğur Dündar’da kapmış Kılıçdaroğlu’nun kurultay salonunda giydiği ve büyük tartışmalara neden olan 495 TL’lik Etro marka gömleği…
Eeee… Arkadaşları spor giyinmeye devam etmelisin dememişler mi?
Yoksa Etro daha spor gömlekler mi üretmeye başlamış! Aman canım nasıl olsa kendi parası, bize ne!
Bir Etro gömlekte neymiş? Dündar çok daha fazlasını hak etti. Ama sırf o değil tabii...
En son Abbas Güçlü’ün performansını gördüğümde, çok belli ediyorsunuz sizde Abbas Bey, demekten kendimi alamadım.
Bazı köşe yazarlarının Kılıçdaroğlu'nu, ayakkabılarını çıkarıp oturdukları sandalyeye çıkarak alkışladıkları duyduğumda ise açıkçası bir güldüm, bir güldüm ki, en son izlediğim komedi filminde bile bu kadar gülmemiştim.
Şimdi biraz daha ellerini çırpmak isteyenler için Kılıçdaroğlu’nun neler yapabileceğine bakalım…
Marksist bir yapıdan sosyal demokratlığa geçiş birileri için hayli zor… Bunu biliyoruz ama Kılıçdaroğlu bunu da başarabilir!
Alkış, Alkış…
CHP sayesinde Anayasa Mahkemesi, belediyelerin doğrudan burs ve kredi vermesine imkân sağlayan düzenlemeyi iptal etmişti. Kılıçdaroğlu öğrencilere kendi parası ile burs verebilir!
Alkış, Alkış…
Global krizi boş verin… Hayal kurmak nasıl olsa bedava…
Kılıçdaroğlu ekonomiyi Başbakan olduğu gün, bir saat içinde çözebilir!
Alkış Alkış…
Havuzlu villaların bulunduğu yerlerden kendisine oy verenlere, “Bakmayın siz Başbakan’a sataştığıma, siyaset icabı) diyerek gönül almayı ihmal de etmeyecektir.
Alkış, Alkış…
Kılıçdaroğlu, İstanbul’un merdiven altı atölyelerinde binlerce başörtülü genç kıza sigorta yapmakla kalmayıp, başörtüsü yasağı nedeni ile okuyamayan kızlara da üzülmeyin diyerek moral vermekle yetinmeyip, onlarında bu atölyelerde çalışmasına olanak sağlayarak, onlara da sigorta yapabilir.
Alkış, Alkış…
Gandhi Bey, yerel seçimler de söylemişti, kongrede de benzer şeyler söyledi.
İktidarın vatandaşı bilinçli olarak yoksulluğa terk ettiğini, böylece yardıma muhtaç bırakılan halkın oyunun kömür, yiyecek yardımları ile her zaman etkilenebileceğini…
"Sosyal Devlet" anlayışının büyük ölçüde törpülendiğini ve yerini "sadaka devlete" bıraktığını…
Sosyal devlette "yurttaş", sadaka devlette de "kul", YANİ…
"Hak" kavramı gelişmemiş, üretmek yerine dilenmeyi tercih eden bir toplumdan hayır da gelmezmiş. Alın teri ile kazanılmış bir para kişiye toplumda saygınlık kazandırırmış, YANİ…
O bu sorunu kökten çözecek ama bilesiniz.
Hem de aile paketi ile!
Yani temel ihtiyaçların karşılanması yerine direk para bankaya yatacak.
(Bu arada Kılıçdaroğlu iyi araştırmamış olacak, şu anda ki sistemde de tespit yapıldıktan sonra, aile gerçekten ihtiyaç sahibi ise kira v.s yardımı düzenli olarak yapılıyor).
Ama olsun…
Yine de yardım yapmak ayrı, para vermek ayrı, bunu kimin yaptığı apayrı…
İstihdamı artırıp işsizliğe çözüm bulunmadığı bir ülkede ihtiyaç sahiplerine zaten yardım etmek devletin görevidir demeyin…
Kılıçdaroğlu kızar! Medya da!
Kılıçdaroğlu yerel seçimlerde bir söz daha vermişti.
“Kömür tüketimine son!" (Ailelerin tüketecekleri belli miktardaki doğalgaz, Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanacak).
Kılıçdaroğlu mutlaka “odun” kullananları da unutmayacaktır.
Odun iste odun…
Doğalgaz iste doğalgaz…
Para iste para…
Kömür yok ama! (Üşürüz biz doğal gaza geçemedik demeyin, hava kirliliğini hiç düşünmüyorsunuz).
Ayıp oluyor ama!
Şimdi ne yapıyoruz?
Ayakkabılarımızı çıkarıyoruz, sandalyeye çıkıyoruz.
Çırpın elleri! Alkış, Alkış…
Bağırın şimdi!
Esme rüzgar deli deli, Kılıçdaroğlu gönlümüzün Gandhi’si…
Sıra basın mensuplarında!
Ama bu kez dikkat edin, kimse görmesin!
Bazı çevrelerce ve medyanın bir bölümünde, Kılıçdaroğlu rüzgârı estiriliyor. Ama bu rüzgâr “yerel rüzgârlara” benziyor. Yerel rüzgârların, esiş süreleri kısa ve etki alanları dar olduğu için, bu benzetme hayli mantıklı gözüküyor.
Öyle öyle! Neyse, kurultay bitti, her şey güzelleşti diye düşünenler de, yanıldı. Her ne kadar gazeteci arkadaşlardan bazıları dört köşe olsa da CHP’de ki muhalefetin sessizliği çok uzun sürmedi. CHP'li Serter'e göre CHP'de gizli saklı işler yapılıyormuş! Parti üyesi olmayan kişiler Parti Meclisi’ne alınarak kendilerine sorulmadan aday yapılmış…
Olmuyor ama beyler!
Gandhi Kemal’in dürüstlük söylemleri nerede! Hani nerede!
Birileri de Baykal’ı ne çabuk satışa getirdi! En büyük Baykal oldu bir anda Gandhi Kemal!
Hopp… uçtu uçtu kuş uçtu…
Uğur Dündar’da kapmış Kılıçdaroğlu’nun kurultay salonunda giydiği ve büyük tartışmalara neden olan 495 TL’lik Etro marka gömleği…
Eeee… Arkadaşları spor giyinmeye devam etmelisin dememişler mi?
Yoksa Etro daha spor gömlekler mi üretmeye başlamış! Aman canım nasıl olsa kendi parası, bize ne!
Bir Etro gömlekte neymiş? Dündar çok daha fazlasını hak etti. Ama sırf o değil tabii...
En son Abbas Güçlü’ün performansını gördüğümde, çok belli ediyorsunuz sizde Abbas Bey, demekten kendimi alamadım.
Bazı köşe yazarlarının Kılıçdaroğlu'nu, ayakkabılarını çıkarıp oturdukları sandalyeye çıkarak alkışladıkları duyduğumda ise açıkçası bir güldüm, bir güldüm ki, en son izlediğim komedi filminde bile bu kadar gülmemiştim.
Şimdi biraz daha ellerini çırpmak isteyenler için Kılıçdaroğlu’nun neler yapabileceğine bakalım…
Marksist bir yapıdan sosyal demokratlığa geçiş birileri için hayli zor… Bunu biliyoruz ama Kılıçdaroğlu bunu da başarabilir!
Alkış, Alkış…
CHP sayesinde Anayasa Mahkemesi, belediyelerin doğrudan burs ve kredi vermesine imkân sağlayan düzenlemeyi iptal etmişti. Kılıçdaroğlu öğrencilere kendi parası ile burs verebilir!
Alkış, Alkış…
Global krizi boş verin… Hayal kurmak nasıl olsa bedava…
Kılıçdaroğlu ekonomiyi Başbakan olduğu gün, bir saat içinde çözebilir!
Alkış Alkış…
Havuzlu villaların bulunduğu yerlerden kendisine oy verenlere, “Bakmayın siz Başbakan’a sataştığıma, siyaset icabı) diyerek gönül almayı ihmal de etmeyecektir.
Alkış, Alkış…
Kılıçdaroğlu, İstanbul’un merdiven altı atölyelerinde binlerce başörtülü genç kıza sigorta yapmakla kalmayıp, başörtüsü yasağı nedeni ile okuyamayan kızlara da üzülmeyin diyerek moral vermekle yetinmeyip, onlarında bu atölyelerde çalışmasına olanak sağlayarak, onlara da sigorta yapabilir.
Alkış, Alkış…
Gandhi Bey, yerel seçimler de söylemişti, kongrede de benzer şeyler söyledi.
İktidarın vatandaşı bilinçli olarak yoksulluğa terk ettiğini, böylece yardıma muhtaç bırakılan halkın oyunun kömür, yiyecek yardımları ile her zaman etkilenebileceğini…
"Sosyal Devlet" anlayışının büyük ölçüde törpülendiğini ve yerini "sadaka devlete" bıraktığını…
Sosyal devlette "yurttaş", sadaka devlette de "kul", YANİ…
"Hak" kavramı gelişmemiş, üretmek yerine dilenmeyi tercih eden bir toplumdan hayır da gelmezmiş. Alın teri ile kazanılmış bir para kişiye toplumda saygınlık kazandırırmış, YANİ…
O bu sorunu kökten çözecek ama bilesiniz.
Hem de aile paketi ile!
Yani temel ihtiyaçların karşılanması yerine direk para bankaya yatacak.
(Bu arada Kılıçdaroğlu iyi araştırmamış olacak, şu anda ki sistemde de tespit yapıldıktan sonra, aile gerçekten ihtiyaç sahibi ise kira v.s yardımı düzenli olarak yapılıyor).
Ama olsun…
Yine de yardım yapmak ayrı, para vermek ayrı, bunu kimin yaptığı apayrı…
İstihdamı artırıp işsizliğe çözüm bulunmadığı bir ülkede ihtiyaç sahiplerine zaten yardım etmek devletin görevidir demeyin…
Kılıçdaroğlu kızar! Medya da!
Kılıçdaroğlu yerel seçimlerde bir söz daha vermişti.
“Kömür tüketimine son!" (Ailelerin tüketecekleri belli miktardaki doğalgaz, Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanacak).
Kılıçdaroğlu mutlaka “odun” kullananları da unutmayacaktır.
Odun iste odun…
Doğalgaz iste doğalgaz…
Para iste para…
Kömür yok ama! (Üşürüz biz doğal gaza geçemedik demeyin, hava kirliliğini hiç düşünmüyorsunuz).
Ayıp oluyor ama!
Şimdi ne yapıyoruz?
Ayakkabılarımızı çıkarıyoruz, sandalyeye çıkıyoruz.
Çırpın elleri! Alkış, Alkış…
Bağırın şimdi!
Esme rüzgar deli deli, Kılıçdaroğlu gönlümüzün Gandhi’si…
Sıra basın mensuplarında!
Ama bu kez dikkat edin, kimse görmesin!
Arzu Erdoğral / Kılıçdaroğlu, odun mu dağıtacakmış? Alkış, Alkış! - En Doğru ve Güncel Haber