Kürtü gitti, açılımı kaldı!
Süreç Başbakanın Kürt açılımı sözüyle başladı..
Müthiş bir heyecan dalgası yarattı..
Kürt sorunu vardırdan Kürt açılımına uzanan çizgi kimilerine göre tam kırılma noktasıydı..
Geriye dönüş yoktu, gerisi gelecekti..
*
Aradan bir ay geçti.. Hükümet, Kürt Açılımı tanımını, Demokratik Açılım olarak değiştirdi..
Ama olmadı.. Yeni kavram meseleyi layıkıyla anlatmadı..
Aslında anlattı ama iktidarın istemediği taleplere de davetiye çıkardı..
Fırsatı kaçırmayan birileri; Demokratik açılım yapıyorken şu siyasal partiler yasasını da seçim yasasını da değiştirsek demez mi..
Demokratik Açılım tehlikeli sulara(!) yelken açmadan hemen rafa kaldırıldı..
Ne olur ne olmaz!..
Açılıma, Barış ve Kardeşlik Projesi denilmeye başlandı..
Tutmadı, etkisiz kaldı..
Açılımın dün yeni bir adı daha oldu: Milli Birlik ve Bütünlük Projesi..
Bu arada anladık ki hükümet sadece Kürt Açılımı tanımını kullanmaktan vazgeçmemiş..
Kürt sözcüğünden de vazgeçmiş.. Bakan ağzına Kürt kelimesini hiç almadı..
Anladık ki, Kürt açılımının Kürtü gitmiş..
Açılımı kalmış..
O da bir türlü açılamıyor..
*
Açılımın niye açılamadığını dün Bakan Atalayı izlerken anladım..
Hükümet açılıma hazırlıksız yakalanmış..
Yaptığı temasları anlatan Bakan, meğer bu konuda ne kadar çok çalışma varmış demez mi?
İlk defa karşılaşmış ki şaşırmış..
Herkes hazırlıklı diyor..
Eee, 25 yıl oldu.. Öcalan yakalanalı da 10 yıl..
*
Bakan, açılımı anlatırken AKP öncesi iktidarları suçlamayı ihmal etmedi; Bu sorunu zamanında çözselerdi bunları konuşuyor olmayacaktık.
Ayıp etti..
Niye mi?
25 yıldır bu sorunu çözmek için en uygun fırsat bir tek AKPye nasip oldu..
O da bilgisizliğinden, tecrübesizliğinden, korkaklığından el atamadı..
Bugünlere böyle geldik..
AKP 2002 yılında tek başına iktidara geldiğinde terör sıfırdı..
PKK militanları bine yakın kayıp vererek güç bela Kuzey Iraka kaçmıştı..
Ne silahları vardı ne yiyecekleri..
Ortam müsaitti..
AKP anlayamadı, kavrayamadı..
*
Açılım ne oluyor diyeceksiniz..
Bilmiyorum.. Bakan muhteviyatını söylemiyor..
*****
İnternete düşen telefon görüşmesi!..
Bu tanım normalmiş gibi kabul gördü.. Sıradanlaştı, olağan karşılanmaya başlandı..
İnternete düşen ses bandına göre..
İnternete düşen telefon görüşmesine göre diye başlayan metinleri (haberleri diyemeyeceğim) kimse yadırgamıyor..
Herkes internete düşen ses bandı ile telefon kaydı arasındaki farkı öğrendi..
Nereden duydun?
İnternete düşmüş!
*
İnternete düşen telefon görüşmesini kaynak alan yorumlar bile başladı.. Önemli bir makale, dayanağı internete düşen ses bandı..
O konuşmalar yüzde yüz doğru olabilir.. Mesele o değil.. Mesele yöntemin kabul görmesi.. Üzerine yorum yapılması..
*
Aklım basmıyor..
İki kişi cep telefonuyla konuşuyor, o konuşma nasıl oluyor da internette yayınlanıyor.. Veya iki kişinin cafe de baş başa yaptığı konuşma, küt internette!.
Elektronik tahsilim vardır.. Düşünüyorum, taşınıyorum, araştırıyorum, bulamıyorum..
Telefon görüşmesi internete nasıl düşer?
Pat diye..
Telefonla internet üzerinden görüşülmüyor ki arada karışıklık olsun, sesler yanlışlıkla haber portallarından çıksın..
Eskiden olurdu ya.. Santral hatları karıştırırdı..
- Alo, alo çık aradan..
- Sen çık aradan terbiyesiz..
Bu da söz konusu değil..
Hele iki kişinin yüz yüze yaptığı konuşmanın internete düşmesi muamma ötesi!..
*
İnternete düşen diye başlayan metinleri yazanlar, yorumlayanlar biliyordur herhalde..
Bize de izah etseler..
Nasıl düşüyormuş öğrensek..
..::MEHMET TEZKAN::..