Vtnsvr
New member
“Yirmi yıldan beri Türkiye'de faaliyette bulunan yardım programı, bir zamandan beri meyvelerini vermeye başlamıştır. Önemli mevkilerde Amerikan eğitimi görmüş bir Türk'ün bulunmadığı bir bakanlık ya da İktisadi Devlet Teşekkülü (bugünkü adıyla KİT) hemen hemen kalmamıştır. Genel Müdür ve Müsteşarlık mevkilerinden daha büyük görevlere kısa zamanda geçmeleri beklenir. AID bütün gayretlerini bu gruba yöneltmelidir. Geniş ölçüde Türk idarecileri indoktrine etmek gerekir. Burada özellikle orta kademe yöneticiler üzerinde de durmak yerindedir. Amaç, bunlara yeni davranışlar kazandırmaktır. Bu grubun yakın gelecekte, yüksek sorumluluk mevkilerine geçecekleri düşünülürse, bütün gayretlerin bu kimseler üzerinde toplanması doğru bir karardır."
Richard Podol *
“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır; medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak, insan olmak için kâfidir…” “Tam bağımsızlık denildiği zaman, doğal, siyasal, mali, adli, askeri, kültürel ve her alanda tam bağımsızlık anlaşılır. Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.”
Gâzi Mustafa Kemal Atatürk
Ulu önder bu sözleri yaklaşık 80 yıl önce; vatanını bağnaz, yobaz din tacirlerinden; işgalci, emperyalist güçlerin elinden kurtarıp, kendi tabiriyle muasır medeniyetler seviyesine yükselttiği, ülkesinin tam bağımsızlığını sağladığı yıllarda, yüce Türk ulusunun din ile değil çağdaş hukuk kurallarıyla, cumhuriyetle, demokrasiyle yönetilmesi gerektiğine cân-ı gönülden inanarak söylemiş.
Devletin kurucu ve ideolojik önderi, devletin ve milletin geleceğinin, refahının herhangi bir ülkenin himayesi altında yaşamak veya şeriat ile yönetilmekte değil; çağdaş hukuk kurallarıyla yönetilen tam bağımsız bir ülke olarak varlığını sürdürmekte saklı olduğunu, bundan yıllar önce görüp bu yönde hareket etmiştir.
Bağımsızlığını yitiren, ekonomisini İMeFe adındaki kalpazana devreden ülkemizde günümüzün Damat Feritleri 1920’ de ulusal mücadeleyle kurulmuş olan meclis çatısı altında, her türlü ikiyüzlülüğü, alçaklığı, düzenbazlığı mubah görmekte ve inanılmaz bir kararlılıkla, çalışmalarını, devletin sağladığı dokunulmazlık zırhı altında alçakça sürdürmekte; devletin gücünü devlete karşı olmak suretiyle kullanmaktadır.
Gâzi’nin “Gençliğe Hitabesi”nde de söylediği gibi bugün memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içindedirler. Daha düne kadar “Elhamdülillah şeriatçıyız”, “Bütün okullar İmam Hatip yapılacak.”, “İstanbul'u Medine yapacağız.”, “Ata'ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.” diyen kişiler ve yandaşları bugün milliyetçi(!) söylemlerle karşımızdalar. Ama bir farkla: Dün belediye başkanlığı koltuğundaydılar; bugünse devletin en üst makamlarında. Tabi bunların milliyetçiliği(!) daha çok sabetayların Müslümanlığına benziyor. “Dostlar bizi alışverişte görsün” mantığıyla yürütülen bir milli politika dâhilinde esas amaçlarına sinsice ulaşmak gayreti içerisindeler. Daha dün din tacirlerinin dizinin dibinde oturup fotoğraf çektirenler, bugün de başka bir din tacirinin, Fetoş’un kucağındalar. Memleketi onun adına, istedikleri gibi yönetmekte, güzelim ülkemizi adım adım şeriata doğru götürmekteler. Bunu yaparlarken de Cumhuriyetimizin temel değerlerine, saygıdeğer kurum ve kuruluşlarına, yargı sistemine saldırmaktan da geri kalmamaktalar. Bu kişiler yargıya saldırmakta, kendi görüşlerini paylaşmayan savcıları siyasi olmakla suçlamakta, halkı en çok güvendiği kurum olan Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı kışkırtmaktadırlar. Emekli olmuş, hizmet süreleri içerisinde tek gayeleri yüce Türk Milletine hizmet etmek olan saygıdeğer komutanları gözaltına almakta, halkın gözünde orduyu “karanlık güç” olarak göstermeye çalışmaktadırlar.
Emniyet teşkilatı içine sızarak yasal yoldan(!) silahlı güç elde etmiş bulunmaktalar. İstihbarat teşkilatına sızarak kendilerine karşı olan, laik, demokratik, tam bağımsız Türkiye inancına sahip kişi ve kurumlara karşı dezenformasyon çalışmaları yapmaktalar. Kendilerine karşı gelen, fikirlerini benimsememiş olan kişileri “vatan haini” olarak göstermeye çalışmaktalar; sanki kendileri vatan sevdalısı(!) imiş gibi görünmeye çalışarak.
Bu vatan sevdalıları(!) memleketi karış karış emperyalist güçlere peşkeş çekmekte. Bu vatan sevdalısı (!) kişiler nice milli kuruluşu, ulusal sermaye kaynağını, nice ulusal sanayi kurumunu, geleceğin enerji kaynağı olarak gösterilen nice yer altı madenini bu emperyalist güçlere ve kendi yandaşlarına yok pahasına satmaktalar.
Kurtuluş Savaşı’nda topraklarımızdan süngüyle kovduğumuz işgalci güçler bugün, “özelleştirme” adı altında tek bir kurşun dahi sıkmadan, hatta güle oynaya, tekrar vatan topraklarından içeri girerek vatanımızı işgal etmekteler.
Damat Ferit’in ve İngiliz Muhipleri Cemiyetinin güncelleştirilmiş uzantıları ve onların tetikçi basını vatanın bu şekilde işgaline karşı çıkan, her fırsatta “Tam Bağımsız Türkiye” diye haykıran nice yurtsever, Atatürkçü, ulusalcı vatanseveri “vatan haini” olarak suçlamakta, kamuoyuna “Bu vatan hainleri ilerlememizi engelliyor”, “Vatana hizmet etmemizi engellemeye çalışıyor” gibi ajitasyon söylemlerle yüce Türk ulusunu yanıltmaya çalışmaktalar.
Geçen hafta gözlerini şok bir baskınla açan güzel ülkemin güzel insanları, adı Türk ulusu için büyük anlam ifade eden bir destanın adıyla anılan operasyonda, ERGENEKON operasyonunda, emekli olmuş generallerin isimlerini, bir terör örgütü üyesiymiş gibi, yapılan haberlerden duyarak güne başladılar. Görev süreleri boyunca vatana hizmeti ülkü olarak benimsemiş komutanlarımızın, sanki devlete kurşun sıkmış, askerini/polisini/kamu görevlisini şehit etmiş, nice masum vatandaşının canını almış ve birçoğunu sakat bırakmış eli kanlı terör örgütünün üyesiymiş gibi sabahın erken saatlerinde, askeri lojmanlar içerisindeki evlerinden apar topar gözaltına alınmalarını mantık sınırları dâhilinde kabul etmek mümkün değildir.
Bu yapılan, Atatürkçü, ulusalcı kesime karşı verilen gözdağından başka bir şey değildir. Ama bu gözdağını verenler, bundan 80 yıl önce dönemin genç, kanı deli, yüreği vatan aşkıyla yanıp tutuşan bir subayı olan Mustafa Kemal’ in de Damat Feritlere, iç ve dış yardakçılarının tüm tehdit ve gözdağlarına karşı dimdik ayakta durduğunu ve vatanı bu hainlerden, gözünü iktidar hırsı bürümüş bu alçaklardan kurtardığını unutmamalılar.
Dönemin zor şartları altında ortaya çıkan bir Mustafa Kemal’in kurduğu bu vatan toprakları üstünde, bugün bir değil; milyonlarca Mustafa Kemal bulunmaktadır.
Kemalistler bugün yurdun her köşesinde vatan için hizmet etmekteler. Yarın belki de bu vatana hizmetlerinden ötürü adları gerçek(!) vatan sevdalılarınca, “vatan haini, çeteci” olarak anılacak; ama bu dahi Kemalistleri yıldırmayacaktır.
Günümüzde Atatürk’ ü sevmek, Atatürkçü düşünceyi benimsemek, bu düşünceyi bir yaşam felsefesi haline getirmek ve yetişen genç nesillere aktarmak en büyük suç, bu gerçek(!) vatan sevdalılarına göre. Ama yine bu kişilere göre –başlarına bir iş gelmeyecekse- vatanı düşmandan kurtaran, şahadetleri dinin temeli olan ezanların memleket üzerinde okunmaya devam etmesini sağlayan, “Uygar Dünya” Avrupa’da kadına seçme hakkı verilmezken kendi ülkesindeki kadına seçilme hakkı veren Atatürk’ü sevmemek gayet normal.
Dün şeriat için uğraş veren, bugünse şeriatçı olduğunu inkâr eden bukalemun kökenli kişilerin iktidarda olduğu günümüzde, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne daha önce olmadığı kadar birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Bundan 80 yıl önce milyonlarca vatan evladının kanıyla kurulan bu vatan, bugün, halen A.B.D’nin Pensilvanya eyaletinde bir saray yavrusu mütevazı çiftliğinde C.I.A./F.B.I. koruma ve kollamasında yaşayan hoca efendisine hizmet eden kişilerce yönetilmekte… Yakın bir gelecekte de, birçok ülkede faaliyet göstermesi yasak olan, birçok ülke tarafından ABD, Almanya ve diğer bazı devletler için ajanlık yapmakla suçlanan okulların sahibi hoca efendilerini ABD’den getirip Çankaya’ ya oturtma amaç ve gayesi içerisindedirler.
Emekli askerleri gözaltına alma, resmi gezi sırasında çekilmiş bazı görüntüleri çarpıtıp kendi basın kuruluşlarında afişe etme, Atatürkçü Düşünce Derneklerini birer hücre eviymiş gibi topluma lanse etme çalışmaları hep bu amaca ulaşmak için verilen mücadelenin sonuçlarıdır.
Ülkemizde bir korku toplumu yaratma çabası içerisinde olanlara, bugün kendi görüşünde olmayan kim varsa hemen gözaltına alıp pasifize etme çabası içerisinde olanlara ez cümle; Kemalistleri yıldırma çabası içerisinde olanlara şunu söylemek isterim:
Kimse unutmasın ki, burası Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
Burada son sözü daima Kemalistler söyler.
Ve biz henüz son sözümüzü söylemedik!
http://www.1001kitap.com/Guncel/Metin_Aydogan/turkiye_uzerine_notlar/turkiye53dolayliisgal
Mehmet Selim Kılıçdaroğlu