’Darağacında 3 fidan!’
DENİZ Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan... Bu gençler hiç kimseyi öldürmemişlerdi.
Ankara’daki üsten kaçırdıkları Amerikalı askerleri bile, birkaç gün sonra, hiç zarar vermeden serbest bırakmışlardı.
Yurtsever gençler oldukları kesindi... Fakat onlar yakalanıp yargılandılar ve idam edildiler. Neden?
Tamamen o dönemin şartlarına göre verilmiş siyasi bir karardı bu...
Şimdi, Hulki Cevizoğlu’nun yeni basılan "Kod adı: 68 -68’lilerin Dünü Bugünü" adlı kitabından gerçekleri bir kez daha okuyoruz. (Ceviz Kabuğu Yayınları)
36 yıl önce, 6 Mayıs 1972 günü idam edilen Deniz Gezmiş ile iki arkadaşı Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı yargılayan mahkemenin askeri savcısı Baki Tuğ yıllar sonra:
"Elbette ki idam cezası şart değildi. Duruşmalarda sanıklar eğer birazcık mahkemeye saygılı olsalardı, Türk Ceza Kanunu’nun 59’uncu maddesi uygulanırdı ve bu gençler idam edilmezlerdi. Ancak bu çocuklar mahkemede çok sert, haşindi. ’Eğer biz yapacağımız ihtilalde başarılı olsaydık, hepinizi duvar dibine dizip bir kurşun şekliyle hallederdik!’ diyorlardı. Bu nedenle cezaları hafifletilmedi" diye konuştu.
Yani saygısızlıktan mı idam cezaları gelmişti? Mahkemedeki davranışlar mı insanı idama götürüyordu? Hayat bu kadar ucuz mu? Belli ki bu idam kararları hukuki değil, siyasiydi.
Bugün, "30 bin kişinin katili" ya da "Bebek katili" olarak idam cezası aldığı halde idam edilmeyen PKK terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan, İmralı’daki hücresinde gayet rahat yaşıyor. Böyle bir ortamda, Savcı Baki Tuğ’un sözleri daha büyük bir anlam taşıyor.
* * *
1972 yılında idam edilen 3 genç hain miydi, yoksa vatansever mi?
Bugün genel kanaat onların vatansever olduğu noktasında yoğunlaşıyor.
Türkiye’nin ağır şartlarını, içine gömüldüğü sorunları, yönetim hatalarının ortaya çıkardığı acıları, sıkıntıları, 24 ve 25 yaşlarındaki 3 gencin sırtına yüklemek haksızlık olmadı mı? Bu 3 genç rejimi nasıl yıkacaktı? Buna güçleri yeter miydi?
İzledikleri yol yanlıştı ama onlar sadece ülkelerinin mutluluğunu düşünüyorlardı.
* * *
Deniz Gezmiş, mahkemedeki savunmasında şunları söyledi:
"Suçlu arıyorsanız, bizi bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahrum eden, hepinize söylüyorum, sizlerdiniz. Siz, yabancıların Türkiye’yi işgaline göz yumdunuz. Meydanlarda bunlara karşı bizler dövüşmek mecburiyetinde kaldık. Bizler kurşunlandık ve sonunda yakalanıp idam isteği ile buraya getirildik.
Türkiye’yi bu hale getiren yöneticilerin bütün suçları bize yüklenmek istenmektedir.
Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedik ve hayatımızı bu yola koyduk. Varlığımızı Türkiye halkına armağan ettik.
Memleketin huzurunu bizim bozduğumuz iddia ediliyor. Memleketin huzurunu kimlerin bozduğu ortadadır. Devletin kasasını soyanlar biz değiliz.
Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedik ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve ülkedeki işbirlikçilere karşı mücadele verdik. Ölümden korkmuyorum. Ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum."
Ve kimsenin burnunu kanatmamış olan bu 3 genç idama mahkûm edilip 6 Mayıs 1972 günü sabaha karşı asıldı!
Karara muhalefet eden Yargıtay üyesi Hakim Albay Nihat Taşçıoğlu’nun bugün:
"İdamlar, adli bir hata sonucu oluşmuştur. Karara muhalif kalmıştım. Bu gençlerin idamla değil, 15 yıl civarında bir hapis cezasıyla yargılanmaları gerekirdi. Yazık oldu!" demesi 36 yıl sonra acı bir gerçeği vurgulamaktadır.
Rahmi Turan