Sezer -Gül Farkı bu yazıda

g.haneli

Banned
Katılım
4 Eki 2007
Mesajlar
388
Reaction score
0
Puanları
0
Yasin DOĞAN'ın yazısı

Ahmet Necdet Sezer ile Abdullah Gül arasında Cumhurbaşkanı olarak bir çok farklılık sayılabilir. Ancak bunlardan belki de en belirgininin dışişlerine verilen önem ve dış gezi sayısındaki farklılık olacağı anlaşılıyor.

Sezer 7 yılda 37 ülkeye 49 gezi yaptı. Yıl başına ortalama 7 gezi düşüyor. Bu aslında önceki Cumhurbaşkanı Demirel ile de kıyaslandığında ciddi bir farka işaret ediyordu. Demirel 57 ülkeye 125 gezi yaptı. Cumhurbaşkanı Gül ise Ağustos sonunda Cumhurbaşkanı oldu ve yaklaşık 3 ay içinde 8 ülkeye dış gezi programı yaptı. Yani üç ayda, Sezer'in yıllık ortalamasını geçti.

Bu fark, sadece aktif olup olmamayı ortaya koymuyor. Daha ciddi bir anlayış ve misyon farkını gösteriyor.

Eski bir Dışişleri Bakanı olarak Gül, devlet başkanının azalan dışpolitika misyonunu normale döndürüyor.

Daha önce Sezer'in gerçekleştirmediği dış gezilerin açığını kapatma işi Başbakan Erdoğan'a düşüyordu. İç siyasetteki yoğunluğun üzerine bir de dış gezi yoğunluğu ekleniyordu.

Cumhurbaşkanının görevi sembolik olarak görülebilir, ancak sembolik olması önemsiz ve ihmal edilebilir olduğunu göstermez. Neticede dışpolitikanın önemli bir boyutunu devlet başkanları düzeyindeki ilişkiler oluşturuyor.

Gül'ün bu alanda üzerine düşen katkıyı vermesi büyük önem taşıyor.

Cumhurbaşkanı Gül, Eylül'den bu yana AKPM'de konuşmak üzere Strazburg'a, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu projesinin temel atma töreni için Gürcistan'a, İzmir'in Expo-2015 adaylığı için Fransa'ya, Azerbaycan'a , Türkmenistan'a, KKTC'ye, Pakistan'a gitti, haftaya da Kazakistan'a gidiyor. Gül'ün ilk gezisini KKTC'ye yapması ardından Türk dünyasına yönelmesi ve Azerbaycan'a gitmesi sembolik öneme sahiptir.

Bu geziler hem ikili ilişkilerin geliştirilmesi, hem BMGK geçici üyelik adaylığımız için destek aranması gibi bir çok konu açısından anlam taşıyor. İşadamlarının da bu gezilere katılması dış ticaret hacmimizin artması açısından önemlidir.

Cumhurbaşkanlarının dış dünyada tanınırlılıkları ve diğer ülke yönetimleri nezdinde bir ağırlığa sahip olmaları Türkiye'nin gücüne güç katar.

Bir çok Cumhurbaşkanımızın ismi komşu ülkelerimizde bile bilinmiyordu.

Bugün Türkiye'nin Başbakanı, Cumhurbaşkanı, bazı bakanları birçok ülkede tanınmakta, bilinmekte, etkin bir aktör olarak kabul görmektedir. Hatta bölgemizde Başbakan Erdoğan neredeyse yerel liderler kadar popülariteye sahiptir.

Sezer, 7 yılda köşk bütçesinden yaklaşık 46 milyon YTL'yi kullanılmadığı için Maliye'ye aktarmış. Bu, tasarruf olarak görülerek alkışlanacak bir duruma benzemiyor.

Türkiye'de ağırlanan dış konuk sayısı da ölçülmesi gereken bir etkinlik alanıdır.

Sezer 7 yılda 154 lider ağırlarken, Demirel 229 lider ağırlamıştır. Üç aylık performansa bakılırsa Gül, dış gezi kadar dış konuk kabul etme sayısında da önceki Cumhurbaşkanlarını geçecektir.

Demirel, 473 yurtiçi gezide 622 yere uğradı. Sezer ise sadece 90 gezide 99 yere gitti. Demirel'in siyasi yapı içerisinde ne kadar etkin olduğu biliniyor. Bir Cumhurbaşkanı için bu bir başarı ölçütü değildir, ama halkla kucaklaşma ve Türkiye'nin meseleleriyle ilgilenme açısından önemli bir noktadır.

Cumhurbaşkanları her işin içinde olmaz, her tartışmaya katılmaz. Ama memlekette olup biten çok önemli ulusal sorun ve olaylar karşısında da duyarsız kalamaz. Geçen dönemde çok ciddi toplumsal, ekonomik ve siyasi olay karşısında sessiz kalan bir Çankaya vardı. Mesela Avrupa Birliği sürecine Cumhurbaşkanının katkısı bir yana görüşünün ne olduğu bile kamuoyunca bilinmiyordu.

Abdullah Gül'ün devletin zirvesini halkın tabanıyla buluşturması kadar, dışpolitikada ciddi bir yüke ortak olması da önemlidir.
 
Demekki Dış Gezi yapan her cumhur çok iyi işler yapmış oluyor .
boş gEzi olacağına hiç olmasın daha iyi .

He birde Çok gezen , ülke için çok iş yapmış sayılıyorsa .
Bütün GaZeTecileri Birer HALK Kahramanı ilan edelim .
:durdurun

Bu kadar saçma bir yazı okumamıştım yazanıda yazsaydın daha iyi olurdu .

Edit : Yazanı sonradan gördüm . Tebrik ediyorum bu kadar saçma karşılaştırmalar yaptığı için kendisini
 
Ahmet Nejdet Sezer ile Abdullah Gül kıyaslanamaz.

Ahmet Nejdet Sezer görevi boyunca kimseden emir almadı.

Lakin Abdullah Gül R.Tayyip Erdoğan' ın sözünden çıkamaz. C.Başkanlığı daha üst bir makam değil miydi yanlış mı biliyorum?:goz:
 
ben ne abdullah gülü savunuyorum ne de tayyibi ama ahmet necdet sezerin gerçekten türkiyeyi kaldıramayacak bir cumhurbaşkanı olduğu daha başından belliydi ondan önce turgut özal ve demirel gibi bu işin ustası insanların gelmesi onun için hem bir avantaj ve hemde bir dezavantajdı ama ahmet necdet sezer bunu dezavantaj olarak tercih etti. sonuç olarak ahmet necdet sezer de bizim cumhurbaşkanımızdı.

yazanıda yazsaydın daha iyi olurdu .
arkadaş yazmış zaten :) yasin doğan

Lakin Abdullah Gül R.Tayyip Erdoğan' ın sözünden çıkamaz. C.Başkanlığı daha üst bir makam değil miydi yanlış mı biliyorum?:goz:

buna pek katılamayacağım arkadaşım ahmet necdet sezer i de bülent ecevit seçtirdi yani ahmet necdet sezer ondan emir mi aldı şimdi?
 
Birisi yattı uyudu diğeri ise dış temaslara devam ediyor.
 
Ahauhauhahuauh koptum yazıya :D:D

Şaka'mı bu ?
Hani kamera nerde ? el sallayak :D
 
bu ülkeyi hc kimse sezer in yonettigi kadar kotu yonetemezdi dogrusu..şu ankilerin ii oldugu soylenemez ama sezerden ii oldukları ii iş yaptıkları ortada.(teror ve cumhuriyete baglılık dısında)
 
Yaw bu 200 adet DHKP-Cephesi polis katili teröristlerin 200 tanesini affedenlerin için de Cumhurbaşkanın imzası da vardır.
 
sezerden şu ana kadar daha iyi bir yönetim dengelerin korumasında da daha iyi olduğuna hiçbir şüphe yok
 
durmak yok yalakalığa devam
 
Türk halkı bir cumhurbaşkanını başından defetmek için, böylesine müthiş bi eziyetten kurtulmak için hiç bu kadar uğraşmamıştı. Bkz: 22 temmuz seçimleri ve referandum.

Türk halkı kendi gibi bir insanı başına getirmek için hiç bu kadar uğraşmamıştı ve eziyet çekmemişti. Bkz: 22 temmuz seçimleri ve referandum.

Hiç yormayın kendinizi. İşte fark bu.
 
cumhuriyet tarihimizde büyük kurtarıcımız ATATÜRK en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapan kişi.bu süre içinde tek bir dış gezisi olmamış.ama buna rağmen İngiliz Kralı'ndan İsveç Veliahtı'na, Voroşilov'dan Fransız Başbakanı'na kadar tüm liderler ATATÜRK'ün ayağına gelmişlerdi.
dünyanın birçok tanınmış devlet adamını, savaştan yeni çıkmış yoksul bir ülkenin devlet başkanını ziyaret etmek için kuyruk yapmaya iten koşullar neler olabilirdi?
 
Bir Cumhurbaşkanı'nın yabancı ülkelerle teması o Cumhurbaşkanının iyi işler yaptıgından ziyade

Ne kadar dışa bağımlı bir Ülke yaratılmaya çalışıldığının kanıtıdır...

Sezer'i sevdiğimden savunmuyorum ama şu AKP'lilerin tamamen siyasetle alakasız konuları siyasette koz olarak kullanma çabalarınada anlam veremıyorum...

 
Al birini Vur Ötekine... Diyeceğim bu kadar.
 
Bir Cumhurbaşkanı'nın yabancı ülkelerle teması o Cumhurbaşkanının iyi işler yaptıgından ziyade

Ne kadar dışa bağımlı bir Ülke yaratılmaya çalışıldığının kanıtıdır...

Sezer'i sevdiğimden savunmuyorum ama şu AKP'lilerin tamamen siyasetle alakasız konuları siyasette koz olarak kullanma çabalarınada anlam veremıyorum...


arkadaşlar Atatürk yurtdışına çıkmamış olabliir ama sadabat paktından balkan antantına kadar hep komşularıyla işbirliği içinde olmaya çalışmıştır. o erbakanın falan yaptığını düşündüğümüz islam ülkeleriyle işbirliği falan Atatürk ün hedeflerinden biriydi. yurt dışına çıkmadan da bunlar yapılabilir.daha doğrusu Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı yapabilir ama a.n. sezer yapmamıştır. eski cumhurbaşkanımızın tek eksiği buydu bence. bende müslümanım ama tayyipten korkuyorum korkulması da gerekir diye düşünüyorum..
 
Abdullah GÜL, sezerden daha iyi yönetiyor. en azından teröristleri affetmiyor.
 
Abdullah GÜL, sezerden daha iyi yönetiyor. en azından teröristleri affetmiyor.

Fazilet Partisinin 14 Mayıs 2000 tarihinde yaptığı kongresinde Genel Başkan adayı olmuştu. Bu adaylık sürecinde kendisini tanıtan bir kitapçık bastıran Gül bakın toplumumuza 150 yıldan beri medeniyet projesi olarak dayatılan ve anlatılan AB ile ilgili bir soruya cevaben neler söylüyor; "Belki ifadelerim yadırganacaktır ama, yine de söylemek zorunda olduğumu düşünüyorum. Bizim için ortada bir mağlubiyet var, bunu aynen kabul etmemiz gerekir. Konu medeniyetlerle ilgili. Karşılaşma adeta medeniyetlerin karşılaşması. Bir Batı medeniyeti var, bir de bizim başından beri ileri sürdüğümüz tezler var. Bence bu, hüzünlü bir yolculuk. Ortada açıkça bir mağlubiyet var. İddialarımızın tezlerimizin üstünlüğünü gösteremedik. Ama sonuca seviniyoruz."

Eski adamların bir sözü var: 'Kölelik önce zihinde başlar' diye. Abdullah GÜL'ün 7 yıl önceki 1400 yıllık medeniyetimizin Batı karşısında yenildiğini kabul eden bu sözleri neyi ifade ediyor. Peşin yenilmişlik duygusu ile hangi politikalar ortaya çıktı hep beraber görüyoruz.

Nasılsa benzer sözleri İtalya Eski başbakanı Berlusconi'de 01.08.2005 tarihinde söylemiş; "Batı uygarlığı İslam'dan üstündür. İslam Medeniyeti Batı medeniyetinden geridir" Ne yaman, ne acı bir benzerlik değil mi?


Yönetmek Nasıl Oluyor Efendim neyi yönetiyor ? Onay Memurundan öteye geçmiyor... Görücez bakalım 4 5 yıl sonra Gül bu ülkeye neler kaybettirecek....

Salla başı al maaşı kompozisyonu buna uygun....(Gereken anlamı cıkarırsınız artık ;) )
 
Geri
Üst