ATATÜRK'e "DECCAL" Diyen Adam

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
arkadaslar sunu unutmayin ki ; cehennemin odunlarini billmedikleri konular hakkinda fetva veren insanlar olusturacaklar!!!! size ilk ve son mesajim !!!
 
Caka rümuzlu arkadaş bu nasıl sacmalık Papaz ne zaman görmüş cennetin kapısının üstünde ne yazdığını kureyş arapçasınıda biliyo olmalı bide ufff inandırıcı değil

schecker :cehennemin odunlarini billmedikleri konular hakkinda fetva veren insanlar olusturacaklar....

valla iyi fetva vermişin helal olsun
 
kardeş ben öğrendim...ancak o kiatpta said nursi deccalın tarifini yapmış.....bu tariflere uyan atatürk varmış....mahkemede de demiş ki ben o k,tapta deccalın tarifini yaptım....bizzat atatürktür demedim....ama atatürk bu özellikleri taşıyorsa bişey diyemem ALLAH onu öyle yaratmıştır demiş...bilmem anlatabildim mi.tabi ki en doğrusunu ALLAH bilir.....hayırlı akşamlar...

1- Sence Said-i Nursi'nin doğrudan Atatürk deccal demesi mimkin mü? tabi ki dolaylı yoldan diyecek. hiçbirşey sebepsiz yapılmaz. deccealın tarifi de. kasıt Atatürk'tür, gerisi kıvırmadır.
2-Deccalın tarifi ve mahiyeti İslam dünyasında tartışmalı bir konudur. Bunca İslam aliminin temkinli olduğu bir konuda Said-i Nursi'nin böyle fevri davranması affedilebilir bir şey değil.
 
Nurculuk İslam’a ve Kuran-ı Kerim’e Aykırıdır

1- İslam dininin ana kaynağı olan Kuran'da mezhep, tarikat yoktur. Kuran-ı Kerim bölücü değil bütünleştiricidir. Oysa bütün mezhepler ve tarikatlar bölücüdür, ayrı ayrı topluluklar oluşturmayı yeğler.

2- İslam’da bütün ibadetler, Kuran’da adı sanı geçmeyen kişiler için değil Allah adına sürdürülür. Oysa Nurculukta kurucusunun adı, Allah’ın adları yanında anılır.

3- İslam’ın biricik kitabı Kuran-ı Kerim’dir. Onun yenisi, eskisi olmaz, benzeri, örneği yazılamaz, başka bir kitap Kuran anlamında alınamaz, yorumlanamaz. Oysa Nurculukta Risale-i Nur, Kuran yerine de okunabilmektedir. Bu tutum İslam’a büsbütün aykırıdır; “Küfr-i kebir”dir, büyük suçtur.

4- Kuran'da bütün inananların kardeş oldukları, Allah’ın bütün evrenin yaratıcısı olduğu bildirilir, insanlar arasında üstünlük-aşağılık ayrımı gözetilmez. Oysa Nurculukta Said-i Kürdi; üstün yaratılışlı, Allah’la aracısız bağlantı kuran bir kimse diye nitelenir.

5- Kuran'a göre ibadet belli bir düzene göre, alçakgönüllüce sürdürülür. Nurculukta değişik kılıklara bürünmek, olduğundan başka türlü görünmek, elde değnek (asa) bulundurmak, vs… vardır.

6- İslam'da belli bir toplumsal sınıf ayrımı yoktur, bütün insanlar eşittir. Oysa Nurculukta “Nur talebesi” denen özel bir topluluk, ayrı bir sınıf vardır. Bunlar gerçek Müslümanken öbürleri dinsizdir, kafirdir.

7- İslam'da ibadet açıktır, gizli kapaklı değildir. Nurculuktaysa gizlidir, toplumun gözünden uzaktır. Nitekim ülkemizde Nurcuların oluşturdukları toplulukların tümü dışarıya gizlidir.

Risale-i Nur’daki Sayıklamalar :

Said-i Nursi, “Sikke-i Tasdik-i Gaybi” adlı risalesinde kendi yazılarını Kuran’la özdeş sayar, kendini Allah’la konusan peygamberle eş tutar. Nitekim şöyle bir yorum getirir : “

“Risale-i Nur”u Allah Kuran-ı Kerim’de imzalamıştır. Basta Hz. Muhammet olarak Hz. Ali, Abdulkadir Geylani, Muhittin Arabi ve öteki büyükler de Risale-i Nur'a imza koymuşlardır.”


Said-i Kürdi Isparta'da yazdığı lemalardaysa şunları söylüyor :

“Risale-i Nur girdiği her yeri kutsallaştırmış, bu arada Isparta'ya mübareklik kazandırmıştır. Risale-i Nur, Isparta'ya bütün illerin üzerinde bir dindarlık meziyeti kazandırmıştır.”

Kendini böylece Allah yerine de koyan Said-i Nursi(Said-i Kürdi), “Sönmez Risalesi”nde su sözlerle “Risale-i Nur”u övmektedir :

“Risale-i Nur Kuran’ın aynasıdır, bir mucize niteliğindedir… Risale-i Nur’a kimse karşı koyamaz; onunla boy ölçüşemez, hiçbir kitap ona denk tutulamaz.”

Said-i Nursi’ye göre Risale-i Nur, kendisine Allah’ın isteği üzerine dolaysız olarak indirilmiştir. “Bediüzzaman Cevap Veriyor, 1960” adlı yazıda da “Risale-i Nur, Said-i Nursi’ye Allah tarafından verilmistir.” denmektedir.


İslam dinine göreyse Allah dört peygambere kutsal kitap indirmiştir. Tersini iddia eden sahte peygamber Kürt Sait’in ardından gitmek sapkınlıktır.

Nursi'nin “Mesnevi-yi Nuriye” adlı yazısındaysa şu ifadeler vardır :

“Risale-i Nur, Kuran’ın bir mucizesi olduğundan her şeyde bir marifet penceresi açmıştır. Bu kitap, Kuran'a ait bir sırrı çözerek bir yıllık bir işi bir saatte bitirecek duruma gelmiştir... Risale-i Nur, Musa peygamberin asası gibi nereye değdiyse oradan su çıkarmıştır.”


İslam dinine göre başta insan olmak üzere, bütün yaratılmışlar kendi dillerince Allah’ın adını anarlar. Bizim Said-i Nursi ise bakınız bu konuda ne der:

“Risale-i Nur'u sadece kuşlar değil, gökte ve yerde bulunan bütün varlıklar alkışlar.”


Said-i Nursi yazılarının çoğunda kendini kimi yerde üstü kapalı, kimi yerde çok açık olarak Allah’la aracısız konuştuğunu vurgular. Onun “Hizmet Rehberi” dediği yazısında şu ifadeler vardır :

“...Ama onda (Risale-i Nur'da) yazılanlar Kuran’ın malıdır. Hepsi Allah’tandır... Peygamberimiz Kuran-ı Kerim'in sadece bir tercümanıydı. Üstat da (Said-i Kürdi) Risale-i Nur'un sadece bir tercümanı gibidir.”


“İman Hakikatleri” başlıklı yazısında söyledikleriyse ürperticidir :

“Risale-i Nur, peygamberimizin risaletini yani peygamberliğinin bir mirasını üstada verir.”


Risale-i Nur'un “Hizmet Risalesi” bölümünde geçen şu sözler de ilginçtir :

“Risale-i Nur'a itiraz edilemez. Yapılacak her itiraz en ulu kişilerden , Kutbu'l Azam'dan da gelse aldırış edilmemeli.”


İslam terminolojisinde Kutbu’l Azam peygamber demektir.

Said-i Nursinin eserlerinden birkaç örnek daha :

“Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur, rahman ve rahim olan Allah’ın bir indirişidir. Kuran-ı Kerim ve Risale-i Nur'un indirilişi aziz ve hakim olan Allah’tandır.”


“İşte o nur hem Kuran-ı Kerim’dir hem de Risale-i Nurdur.” “



“Risale-i Nur'un 129 parçası Kuran'dan uzanan elektrik telinin ucuna takılan 129 elektrik lambası gibidir.”



Kuran-ı Kerim’deki Secde suresinin 2. ve 3. ayetleri, Said-i Nursi'ye göre Risale-i Nur'u anlatmaktadır. Nurculara göre Risale-i Nur öyle bir kitaptır ki Fussilet suresi 33. ayette de anlatılan Nur tarikatı üyeleridir.


Said-i Nursi'ye göre de “Hiç bir sözün kendisininkinden daha güzel olamayacağı “söz” , Risale-i Nur külliyatından olan “Sözler” adli risaledir. Fussilet suresi 33. ayette de işte bu kitap anlatılmak istenmiş ve övülmüştür.


İslam dininin ve de Kuran-ı Kerim’in nasıl çarptırmalara uğratılarak Nurculuk denilen sayıklamanın desteklenmek istediği, Allah buyruğuymuş gibi gösterilmeye çalışıldığı açıkça ortadadır.


Said-i Nursi “Nur Meyveleri” adlı yazısında da şöyle der :

“Risale-i Nur okumak veya yazmak alim olmak için yeterlidir, başka bilgiye gerek yoktur.”

Said-i Nursi’ye göre “Risale-i Nur, kendisine hizmet edenleri en başta Nur talebelerini mutlak cennete götürecektir.” Ortaçağ Avrupası’nda kiliseler de zengin kişilere büyük paralar karşılığında cennetten arsa satıyorlardı.
 
Sedapinar , teşekkürler verdiğin bilgiler için. Aralarında benim bilmediklerim de var. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp .
 
Cennet boş değil cehennem lüzumsuz değil...!
 
said nursi

bi kez said nursi dediyiniz adam müslüman dır ve müslüman lığın kurallarını kesinlikle bilir ayrıca peygamber efendimiz dönemindeki kişilerin hayatına yakın bir yaşam süren tek kişidir sen şimdi böyle bir adamı bizim kitabımızı dünyaya yaymak isteğen bu adamı belki kendinin uydurduğu belkide islam karşıtı kişilerin kurduğu bu cümlelerle karalamaya çalışıyorsun yani bu işleri bilmeden öle internete yazı verme bilip bilmeden

ayrıca saçmalıyorsun varya sedapınarı kimden dujydum bilmiyorum ama senin bu nurculuk dediğin şey herhalde başka bişe ve ya sen hiç bişe bilmiyorsun çünkü senin bu dinini avrupaya yayan kimin okullarıdır ben merak ediyorum
ayrıca saçmalık saçmalık üstüne sen kaç kez okudun bu risalei nurları lugatları ki konuşuyorsun böyle bi kez sen o kitapları okusan bile anlayamazsın tamam mı çünkü şu anki profesörler bile onu zor anlıyor ünüverstelerde ders olarak veriyorlar ama belliki sen çözmüş ve aklına göre yorumlamışsın bile
ama böyle saçma doğruluğu bile yalan olan şeyleri yazma önce bi araştır tamammı

seda pınarı okudukça burada sinirleniyorum said nursi adındaki bi zatı muhteremi bu kadar aşağalıycı sözler kullanmak saçma ve sadece sana şunu diyorum aç ilk önce bi risalei nuru oku odediğin cümlelerin hiç biri yok çünkü şu anda risalei nur elim de ve yazdığın cümleleri kontrol ediyorum ama hiç biri yok v e biraz araştırmayı öğren

bi sefer said nursi hakkında konuşanların doğuda ruslarla savaş yaptığı hakkında bilgi sahibi olması gerekir sonra
bildiyiniz gibi selçuklu osmanlı devleti islamiyeti yaymak temel kurallarından biriydi ve bildiğiniz gibi bunlar türk devletleriydi said nurside islamiyeti yaymıyormuydu sizin bi kez o zatı eleştirmeye hakkınız bile yok hele fetullah gülen hoca efendiyi hiç
bence buradaki said nursi karşıtlarının hiç birinin onun ne dediyi hakkında bir bilgi bildiği yok biliyorum ki benim bu yazdıklarımada bi kulp bulacaksınız ama bu yazdıklarınızla inanınki kimseyi inandıramazsınız bir türkün temel görevlerinden biride müslümanlığı yaymaktır ataları gibi siz bunun tam tersi yoldasınız
 
Buyrun burdan yakın yine delil yok yine kuru laflar. Sinir acizliğin göstergesidir arkadaşım sinirlenmenin hiç bir yararı yok muhtemelen senin okudum dediğin Risale-i Nur'un belirli bölümleridir. Ayrıca arkadaşın verdiği bölümlerine bakarsan bulacaksın. Ayetlere muhalefet eden bu kadar düşüncesine yazısına rağmen bu bağlılık neden. Allah bile kendi sözü olan Kur'an'a "İman edeceksin işte okadar!" demeyip deliller gösterirken, sizler niye bu insana zorla inanıyorsunuz ki.

sedapinar'ın dikkat çektiği bu mühim konuları ayetlerle desteklemek istedim. Buyrun.

1- İslam dininin ana kaynağı olan Kuran'da mezhep, tarikat yoktur. Kuran-ı Kerim bölücü değil bütünleştiricidir. Oysa bütün mezhepler ve tarikatlar bölücüdür, ayrı ayrı topluluklar oluşturmayı yeğler.

Âl-i İmran 3:103 Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. Ve Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın: Siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzlaştırdı da O'nun lütfu ile kardeş oldunuz; ve ateşli bir uçurumun kenarında (iken) sizi ondan (nasıl) korudu. Bu şekilde Allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız,

Rum 30:32 inançlarının bütünlüğünü bozarak parçalara bölünen ve her grubun yalnız kendi sahip olduğu (ilkelerle) övündüğü kimselerden olma!


2- İslam’da bütün ibadetler, Kuran’da adı sanı geçmeyen kişiler için değil Allah adına sürdürülür. Oysa Nurculukta kurucusunun adı, Allah’ın adları yanında anılır.


Fatiha 1:5
Yalnız Sana kulluk eder; ve yalnız senden yardım dileriz.



3- İslam’ın biricik kitabı Kuran-ı Kerim’dir. Onun yenisi, eskisi olmaz, benzeri, örneği yazılamaz, başka bir kitap Kuran anlamında alınamaz, yorumlanamaz. Oysa Nurculukta Risale-i Nur, Kuran yerine de okunabilmektedir. Bu tutum İslam’a büsbütün aykırıdır; “Küfr-i kebir”dir, büyük suçtur.

Câsiye 45:6 Hakikati ortaya koyan Allah'ın bu mesajlarını sana aktarıyoruz. Eğer Allah'ın (bu ibret dolu) mesajlarına değilse başka hangi söze inanacaklar?




4- Kuran'da bütün inananların kardeş oldukları, Allah’ın bütün evrenin yaratıcısı olduğu bildirilir, insanlar arasında üstünlük-aşağılık ayrımı gözetilmez. Oysa Nurculukta Said-i Kürdi; üstün yaratılışlı, Allah’la aracısız bağlantı kuran bir kimse diye nitelenir.

6- İslam'da belli bir toplumsal sınıf ayrımı yoktur, bütün insanlar eşittir. Oysa Nurculukta “Nur talebesi” denen özel bir topluluk, ayrı bir sınıf vardır. Bunlar gerçek Müslümanken öbürleri dinsizdir, kafirdir.

Tevbe 9:31 Hahamlarını, rahiplerini, bir de Meryem oğlu Mesihi, Allahla beraber rableri olarak gördüler; Oysa, Tek Tanrıdan başkasına kulluk etmekle emrolunmuş değillerdi; (o Tek Tanrı ki,) Ondan başka tanrı yoktur, (O Tek Tanrı ki,) sınırsız kudret ve izzetiyle, (böylelerinin) Onun tanrılığında bir pay yakıştırdıkları her şeyden bütünüyle uzaktır, yücedir!

Âl-i İmran 3:103 Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. Ve Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın: Siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzlaştırdı da O'nun lütfu ile kardeş oldunuz; ve ateşli bir uçurumun kenarında (iken) sizi ondan (nasıl) korudu. Bu şekilde Allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız,


5- Kuran'a göre ibadet belli bir düzene göre, alçakgönüllüce sürdürülür. Nurculukta değişik kılıklara bürünmek, olduğundan başka türlü görünmek, elde değnek (asa) bulundurmak, vs… vardır.

Muminûn 23:2-3 onlar ki, salâtlarında alçak gönüllü bir duyarlık içindedirler; onlar ki, boş ve anlamsız şeylerden yüz çevirirler;

Yunus 10:106 Sana ne bir yarar, ne de bir zarar verebilecek durumda olmayan varlıkları Allah'la beraber anıp onlara yalvarıp yakarma: çünkü, eğer böyle yaparsan muhakkak ki zalimlerden olursun!



Ben, Nurcu arkadaşların Kur'an'ı Risale-i Nura göre değil de Risale-i Nuru Kur'an'a göre okumalarının gerçeği görmek açısından kendilerine faydalı olacağı kanaatindeyim.

Ayrıca bu kişiler tarafından dünyaya bir kitabın yayıldığı doğru hemde gayet iyi yayılıyor ama malesef bu kitabın Kur'an la alakası yok
 
Atatürk ü yıllardır öğreniyoruz. Aldığı nefesin kimin için olduğunu biliyoruz.

Said i Nursi İslam aleminde ne kadar önemli bir yere sahip olsada Atatürk hakkındaki yanlış düşünceleri insanları yanlış yönlendiriyor.
 
Bİr Kere AtatÜrke Hakaret EtmİŞ Olsaydi TÜrkİyede Saİdİ Nursİnİn Kİtaplari Matbaalrda Basilmaz Ve KİtapÇilarda Satilmazdi.

Bu Bİr

Sen Al Şualar Kİtabini Oku Dİyorsun Sen BaŞtan Sona Okudunmu

Bu İkİ

Saİdİ Kurdİ Dİye GeÇer Ve Sirf KÜrt OlduĞu İÇİn Saldiriyorsunuz

Bu ÜÇ

BÜtÜn KÜrtlerİ Şerefsİz Pkklilarla Ayni Kefeye Koyorsunuz

Bu DÖrt

Saİdİ Nursİ Eserlerİnde YÜce Kİtabimiz Kur'an-i Kerİmİ Tefsİr Eyleme ÇaliŞmiŞ

Bu BeŞ

DÜnyanin Sayili Ünİversİtelerİnde İlahİyat FakÜltelerİnde Ders Kİtabi OlmuŞ

Bu Alti

İÇİnde Asla Ve Asla Ülkemİzİ Yikmaya KarŞi CÜmleler Yok

Bu Yedİ

Bİr İnsani EleŞtİrmeden Önce, Eserlerİne KarŞi Çikmadan Önce İyİce Okuyup Anlamak Lazim

Bu Sekİz

Saİdİ Nursİ Bİtlİslİdİr (bİtlİsİn Hİzan İlÇesİ Nurs KÖyÜnde DÜnyaya GelmİŞtİr) Bİtlİsİn Rus Harbİnde Ruslara KarŞi SavaŞmiŞ Ve Bİtlİs Halkini Topraklarimizin Gayrİ MÜslİmlerİn Elİne GeÇmemesİ İÇİn Orduya Yardimci OlmuŞ Bİr KİŞdİİr

Bu Dokuz

Dİnm Adami OlduĞu İÇİn Fİkİrlerİnİ Hayatrini YaŞamini Dİne AdamiŞ OlduĞu İÇİn Sevmİyorsunuz, Şayet Ülkemİ TÜrkİyemİ Yikacak Bİr Şeyler Yazsaydi Onun Eserlerİnİ Okuyan İnsanlar Şİmdİ Elkaİde Gİbİ ÖrgÜtlenmİŞ Ülkemİzİn BŞaina Bela OlmuŞ Olurlardi.

Bu On

Sİzİ Tenzİh Ederİmkİ O İnsanlar Bu Ülke İÇİn Bu Topraklar İÇİn Canini Seve Seve Verİrler Tipki Üstad Saİdİ Nursİ Gİbİ

Buda Onbİr

Getir de öpeyim elini senin, ey mübarek insan:clap
 
Mübarek kardeş sen bu ksımı okumadın galiba......

1-Şualar kitabında Atatürk'e bariz hakaret içeren bölümler mahkeme kararıyla çıkartıldı. Çıkartılmayan , Atatürk'e benzetmeler yoluyla yapılan saldırılar ise çıkartılmadı çünkü Said kıvırdı ve mahkemede bu sözlerle Atatürk'ü kastetmediğini söyledi.






2-Sorduğun için cevap veriyorum. Genelde böyle saçma sorulara cevap vermem. Okudum.





3-4-Bunun konumuzla inan hiç alakası yok, sevmem böyle ezber sözleri




5-6--Önce Mesnevi'yi oku sonra Risalelerle karşılaştır. Tek farkları biri Farsça biri bozuk bir Osmanlıca. Ne yapayım ders kitabı olmuşsa ki hangi İslam ülkelerinde ders kitabı olduğunu(o ülkenin 2007-2008 eğitim öğretim yılı ders programında belgeleyerek , ki ders programlarında kullanılan kaynak kitaplar belirtilir) gösterirsen sevinirim.




7- Bide olsaydı



8-Okuduk dedik ya



9-Kazım Karabekir olmasaydı doğu ne olurdu bir düşün.

10-El-kaide açık bir tehdittir.ondan korkmuyoruz. Asıl tehlikeli olan pirinç çuvalının içindeki taşlar değil pirince benzeyen taşlardır

11-Herkes bu topraklar için canını verir ama kendi çıkarları için bak PKK da Kürt devleti kurmak istiyor, TİKKO da komunist ideolojiye dayalı bir devlet istiyor. Ne yapacaz şimdi onlara da mı vatanperver diyeceğiz.


Al bu da alıntı olsun(sen istemeden ben yazayım)

BEŞİNCİ ŞUA'NIN İKİNCİ MAKAMI VE MESELELERİ



BİRİNCİ MESELE

Rivayette var ki, "Âhirzamanın eşhas-ı mühimmesinden olan Süfyanın eli delinecek."

Allahu a'lem, bunun bir tevili şudur ki: Sefahet ve lehviyat için gayet israf ile elinde mal durmaz, israfata akar. Darb-ı meselde deniliyor ki, "Filân adamın eli deliktir." Yani çok müsriftir.

İşte, "Süfyan israfı teşvik etmekle, şiddetli bir hırs ve tamaı uyandırarak insanların o zayıf damarlarını tutup kendine musahhar eder" diye bu hadîs ihtar ediyor; "İsraf eden ona esir olur, onun dâmına düşer" diye haber verir.

İKİNCİ MESELE

Rivayette var ki, "Âhirzamanın dehşetli bir şahsı sabah kalkar, alnında 'Hâzâ kâfir' yazılmış bulunur."4

Allahu a'lem bissavab, bunun tevili şudur ki: O Süfyan, kendi başına frenklerin serpuşunu koyup herkese de giydirir.

ula bu sakın şapka inkılabı ve bu inkılabı geröekleştiren M.K ATATÜRK olmasın. Ahir zamanda alnında kafir yazan bir adam başına frenklerin serpuşunu(şapka) takmış bunu da herkese giydirmiş. Allah Allah kim bu yav.....


Al ceza almadı diyordun ya kendi ağzından oku:On Dördüncü Şua - s.1029 Dördüncü esas: Eskişehir Mahkemesi, yüzer risaleleri ve mektupları dört ay tetkikten sonra, yalnız yüz yirmi adamdan on beş adama altışar ay ceza ve bana da, yüz risaleden yalnız bir iki risalede on beş kelime ile, bir sene ceza verebildi. Tarikatçilik ve cemiyetçilik ve şapka meselelerinde beraat ettirdiler. Biz dahi o cezayı çektik.
 
1- Said-i Nursi; 3 aylık kısa bir ilim tahsiliyle nasıl “Allame-i cihan” olup ulaşılmaz bir makama çıkmıştır?

Şuâlar, 542, Onbeşinci Şua’da geçen;
“Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki, şimdiye kadar böyle mazhariyet-i ulyâya kimse nail olmamıştır. ”
Kur'an-ı Kerim’e göre peygamberler bile böyle bir bilgiye ve makama ulaşmamışken, bu iddia için Allah (c.c)’tan korkmak gerekmez mi?

2- Said Nursi; ne olursa olsun her zaman her şeyi bilen birisi midir?

Tarihçe-i Hayat, c. II, s. 2123-2124 de geçen
“.. daha çocukken asrın bilgini olarak tanınmış ve kimseye soru sormamış, ama sorulan bütün sorulara mutlaka cevap vermiştir”

İctimâi Reçeteler I, 11, Tarihçe-i Hayat/Rü'ya’da geçen
“ Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi.”

İctimâi Reçeteler I, 14, Tarihçe-i Hayat’ta geçen
“Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat etti.”

Her zaman her şeyi bilen sadece Allah değil midir? Böyle bir inanç şirk, küfür değil midir?

3- Risale-i Nur denen kitaplar haşa kutsal mıdır? Ya da Kur'an-ı Kerim’in taklidi midir?

Şualar, Birinci Şua, c. I, s. 833.de geçen;
“Resailin Nur dahi ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki semavî olan Kur'an'ın, şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.”

Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 92,;
“Risale-i Nur müminlere şifa ve rahmettir.”

Zülfikar Mecmuası, 436 da geçen;
“EY RİSALE-İ NUR! (...) Sen, "Ben, Rabbânî ve Kur'anîyim. Öyle kuru kavak değilim. Şevkli ve şa’şaalı ve nûrâniyim. Bir Hayy-ı Lâyemût’un eserinden fışkıran, lâyemût san'atlı ve kerâmetli bir nurum. Cansızlara can ve canlılara taze can üflüyorum. Bin, dertlere derman ve âlemlere rahmet-i Rahmânım. İnat ve ısrarı bırak. Beni oku ve beni dinle. Karanlığa ve hiçe giden, hesapsız ve hedefsiz yolundan seni kurtarıp, kokocaman bir saadet ve sermediyet âlemi kazandırayım." diye nidâ ediyorsun”.

Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 89-90’da geçen;
“o semavî bürhan-ı kudsînin yerde bir bürhanı Resâil-in-Nur’dur

Sözler, 645-646’da geçen;
“Nur Risaleleri de 23 senede tamamlandı.”

Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 199’da geçen;
"ve lâ ratbin ve lâ yâbisin illâ fî kitâbin mubînin" sırrıyla, Kur'anda elbette bu istikametli tefsirinin istikametine işaret var. Evet var. Kur'an o tefsirine hususî bakıyor.”
( Söz konusu ayet madem Nur Risaleleri’ne işaret etmektedir, başka risalelere, başka kitaplara... da işaret etmektedir.İslâm fukahası, söz gelimi beş vakit namazın kaçar rekât olduğunu bile Kur'an’da bulamamışlarken; Said Nursî kendi adını, doğum tarihini, risalelerinin isim ve yazılış tarihlerini onda bulabilmiştir!... Demek fakihler aramayı bilememişler!...)

Zülfikar Mecmuası, 433’de geçen;
“İslâmiyet güneşinin doğuşundan tam öndört asır sonra, senin gibi ulvî ve İlâhî ve arşî bir nurun tekrar ve yeniden, bahusus bu son asırda, hem Türk elinde ve hem de Türk dilinde doğması, acaba kimin hatır ve hayalinden geçerdi? Bu ne büyük bir ni’met bizlere ve bu asır halkı için ne bahtiyarlık Yârabbi!.
türkçemiz seninle iftihar edip dolmakta, kabarıp şişmekte ve her lisan üstüne bağdaş kurup oturmaktadır.”

Şuâlar, 241’de geçen;
“...) Risale-i Nur’a hücum edilmez. O doğrudan doğruya Kur'an’a bağlanmış ve Kur'an dahi arş-ı a’zamla bağlıdır. Kimin haddi var, elini oraya uzatsın ve o kuvvetli ipleri çözsün.”

Müdâfaalar, 104’te geçen;
“Risale-i Nur’un arkasında otuzüç âyât-ı Kur'aniye işârâtı ve Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahu Anh’in üç kerâmât-ı gaybiye ile ihbârâtı ve Gavs-ı A’zâm’ın sarahate yakın şehâdeti var. Ona hücûm, bunlara hücûmdur.”

Alıntı yaptığım bu cümlelerde anlatılmak istenenler düpedüz Kuran-ı Kerim yoluyla Risaleleri kutsallaştırmak değil midir? Bu iddia yeni bir din, yeni bir ilahi kitap ve yeni bir peygamber demek değil midir? Bu dinimize göre küfür değil midir?

4-Kur’an’da Hz.Muhammed’e açıklanmadığı halde Said Nursi’ye açıklanmış gizli gerçekler var mıdır? Risalei Nur; Kur’an’nın gizli gerçeklerinin arştan inen kesin delili midir?

Şualar, Birinci Şua, Yirmi dördüncü Ayette geçen;
“Kur’an’ın gizli hakikatleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor!!...”

Kastamonu Lâhikası, 231, Yirmiyedinci Mektubda geçen;
“Risale-i Nur, yüze yakın din tılsımlarını ve hakâik-ı Kur'aniyenin muammalarını keşfetmiştir ki; her bir tılsımın bilinmemesinden çok insanlar şübehata ve şükûke düşüp, tereddüdlerden kurtulmayıp, bazan îmanını kaybederdi. Şimdi, bütün denizler toplansalar, o tılsımların keşfinden sonra galebe edemezler.”

Şualar, Birinci Şua, Yirmi ikinci Ayet ve Ayetler, c. I, s. 841’de geçen;
“Resailin Nur denilen otuz üç aded Söz ve otuz üç aded Mektub ve otuz bir aded Lem'alar, bu zamanda, Kitabı Mübin'deki âyetlerin âyetleridir”.

Bu iddiaları ileri sürenlere göre; Said Nursi haşa yeni bir peygamber, Risaleler ise yeni bir ilahi kitap,olur ki böyle bir iddia küfürdür.

5-Risalei Nur denen kitaplar kusursuz, eksiksiz, izaha ihtiyacı olmayan ve mükemmel bir kitap mıdır?

Barla Lahikası, Yirmi Yedinci Mektub ve Zeyilleri, c. II, 1415. de geçen;
“Mübarek Sözler şübhesiz Kitabı Mübin'in nurlu lemeatıdır. İçinde izaha muhtaç yerler eksik olmamakla beraber küll halinde kusursuz ve noksansızdır”.

Barla Lâhikası, 56’da geçen;
“Kimin haddidir ki, bu Nurlarda yanlışlık bulsun. (...) Onun için bir harfe dokunmayı azîm bir günah işliyorum telâkki ediyorum.”

Barla Lâhikası, 194’de geçen;
“Kimin haddi var ki, risâlelerin birisine el uzatsın veyahut bir sahifesine dil uzatsın, veyahut bir cümlesini tenkid etsin, veyahut bir kelimesine, hatta bir harfine ve belki bir noktasına itirazda bulunsun.” (Malumdur ki, Kur'an’ın bazı harflerinde, hatta kelimelerinde ve vakıf (duraklama) yerlerinde, dolayısıyla noktalamasında çeşitli ihtilâflar vardır. Buna karşın Nur Risaleleri’nin noktasına bile itiraz edilemez, bir harfine bile dokunmak büyük bir günahtır)

Rehberler, 194, Hanımlar Rehberi’inde geçen;
“ Risale-i Nur, yer yüzünde emsaline rastlanmıyan ve bundan sonra dahi rastlanmasına imkân olmıyan bir derya-yı îmân ve bir tevhid hazinesidir.”

Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 199’da geçen;
“Ey Risale-i Nur! (...) Bütün eller ve dillerde kemâl-i iştiha ve iştiyakla dinlenip okunacak ve yazılıp yayılacak en tatlı ve en halâvetli, en câzibedar ve en revnekdar yegâne eser-i metin ve nûr-u mübîn ancak sensin!

Bu iddialar hangi cesaretle söylenmektedir. Kur'an-ı Kerim’e iman etmiş bir Müslüman için; Kur’an dışında kusursuz, tam ve mükemmel bir kitap olabilir mi? Bu iddia insan eliyle yazılmış bir kitap için haddini aşmak değil midir? Bu görüşler kişiyi şirke, küfre götürmez mi?

6-Bu devirde; “Urvet-ül vüska”, yani çok sağlam, kopmaz bir zincir ve bir “hablullah” (Allah’ın ipi) olan kitap Kuran mıdır yoksa Risalei Nur mudur?

Şualar, On Birinci Şua, c. I, s. 985.de geçen;
“Risale-i Nur bu asırda, bu tarihte bir “urvet-ül vüska”dır. Yani çok sağlam, kopmaz bir zincir ve bir “hablullah” yani Allah’ın ipidir.”

Âsâ-yı Mûsa, 82’de geçen;
“Buna rağmen bizzat Kur'an-ı Kerim, Risaletu’n-Nur’un çok muhkem, kopmaz bir zincir ve bir "Hablullah" olduğunu "Ona (Nur Risaleleri’ne) elini atıp yapışanın necat bulacağını" mana-yı remziyle haber verir.” cümlelerinin anlamı nasıl bir günahtır?

7-Hz. Ali’nin Risale’den şefaat dilediği iddiası:

Said Nursî diyor ki: “İmam-ı Ali (R.A.), Nur’un bölümlerinden haber verdiği sırada “Ayet’ül-Kübrâ hakkı için beni ani ölümden koru” deyip o Âyet-ül Kübra’yı şefaatçı yaptı…[Şuâlar, On Beşinci Şuâ, c. I, s. 1116. “وبالآية الكبرى أمني من الفجت” Arapça’da “fecet” diye bir kelime olmadığı için “füc’e” kabul edilerek anlam verilmiştir.

8-Risalelerin adını Hz. Ali’nin verdiği iddiası:

Said Nursî, bu risale için şöyle diyor:
“Bu risalenin öyle bir ehemmiyeti var ki; İmam-ı Ali (R.A.) gaipten gösterdiği kerametlerle bu risaleye, “Âyet-i Kübra” ve “Asâ-yı Musa” adlarını vermiştir”( Şuâlar, Yedinci Şuâ, c. I, s. 895.)

9-Risale-i Nur’u yaymanın büyük günahlara kefaret olduğu iddiası

Said Nursî’ye göre “Kur’an lemeatlarına ve Risale-i Nur'a değil ilişmek, onu tamamıyla kabul edip yayılmasına çalışmak gerekir. Bu onun, geçmiş dehşetli günahlara kefaret olması ve gelecek müthiş belâlara ve anarşiye engel olabilmesi için şarttır,''(Sikke-i Tasdik-i Gaybî, c. II, s. 2061)

10-Said Nursî’ye yazdırıldığı iddiası:

Said Nursî Âyet-i Kübra adını verdiği risalesinin giriş kısmını uzatınca şöyle diyor:

“Bu risalenin girişinin bu derece uzun olması istemeden olmuştur. Demek ihtiyaç var ki, öyle yazdırıldı”(Şuâlar, Yedinci Şuâ, c. I, s. 895.)

Bu sözler risalaelerin kutsal kitap gibi yazdırıldığına işaret etmez mi?

11-Risale’nin lâ ilâhe illallah’in delili olduğu iddiası:

Said Nursî diyor ki: “Lâ ilâhe illallah’ın delili, basılı Âyet-ül Kübra Risalesidir. O emsalsiz hüccetin hârikalığı içindir ki; İmam-ı Ali (R.A.), onu şefaatçi yapmıştır.(Şuâlar, On Beşinci Şuâ, c. I, s. 1116. Bu ibarede kısaltma yapılmıştır. Tamamı şöyledir: “ Birinci Kelime ­لا إله إلا الله tır. Bundaki hüccet ise matbu' Âyetü’l-Kübra Risalesidir. O emsalsiz hüccetin hârikalığı içindir ki; İmam-ı Ali (R.A.), Nur'un eczalarından haber verdiği sırada وبالآية الكبرى أمني من الفجت (Ayetül Kübrâ hakkı için beni ani ölümden koru. A. Bayındır) deyip o Âyetü’l-Kübra'yı şefaatçı yaparak…”)

Kutsal Kitabımızda "De ki: Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez. " ( Neml, 65) diye buyururken Nursi'nin ebced hesaplarıyla falcılık yapması dinimize nasıl yakıştırılır?

Bir müslümanın tek kitabı Kuran-ı Kerim,Tek rehberi Hz. Muhammed(SAV)'dir.Bir müslüman sadece kitabına sarılp O'ndan medet ummalıdır çünkü hesap KURAN-I KERİM'dendir,kurtuluş O'ndadır...
 
Hazırda bulunan milyonlarca kitabı okumaktan aciz bir insanın Dünyanın en çok okunan kitaplarından birinin Yazarına cahil demesi Süper bişi bu ya Tebrik ederim seni (=

Okumak Yazmak cahilliği iahneti gideriyor ise problem yok...

Orda neden Cahil sözünün geçtiği anlatılıyor bir okusan da CAHİLLİĞİN geçse ne dersin ?

Yok yok vazgeçtim okuma... Okusanda bir şey değişmez okuyup niye gözlerini yorasın ki dimi ama
 
Okumak Yazmak cahilliği iahneti gideriyor ise problem yok...

Orda neden Cahil sözünün geçtiği anlatılıyor bir okusan da CAHİLLİĞİN geçse ne dersin ?

Yok yok vazgeçtim okuma... Okusanda bir şey değişmez okuyup niye gözlerini yorasın ki dimi ama


yehovan iyi oku.....

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=167832


Tıbbiye tarihte hep kavgayı sevdi

Tıbbiyeler her zaman 'hırçın' oldu. Türkiye'de kurulan ilk tıp okullarında anatomi derslerinin edebiyat öğretiyoruz denilerek aruz vezniyle yazılmış kitaplar sayesinde softa takımının elinden kurtarıldığı dönemler yaşandı. Yukarıdaki fotoğraf 1902 yılında tıp öğrencilerini gösteriyor.

Van'da, Mısır'daki ünlü El Ezher'in dengi olacak nitelikteki 'Medreset'ül-Zehra'nın kurulması Said-i Nursi'nin hayaliydi. Gazi Mustafa Kemal de İstanbul ve Ankara'dan sonra üçüncü üniversitenin Van'da açılabilmesı için Afet İnan'a talimat vermişti

23/10/2005 (911 kişi okudu)


AVNİ ÖZGÜREL (E-mektup | Arşivi)

Geçen hafta ülkenin gündemini işgal eden ateşli tartışmalar nereye varacak kestirmek mümkün değil. Ama bu vesileyle hatırlamak gereken o ki, 'tıbbiye' her zaman ister kullanılan malzeme ve yöntemlerin şeriata uygun olup olmadığı; ister talebelerinin bir şekilde siyasetin içinde yer alışlarıyla hep tartışma odağı oldu.
Malum, ünlü İttihat Terakki Cemiyeti de tıbbiyede kuruldu. Ahmet Rıza Bey de İshak Sukuti de tıbbiyeliydi. Yakın zamanda tartışma konusu olan Abdullah Cevdet de göz doktoruydu. Doğrusu Cumhuriyet devrinde de devam etti bu gelenek... Bildiğim Nihal Atsız'ın da askeri tıbbiye çıkışlı olduğu.

'Gericilik' ve Nursi
Hafta içinde Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin 'gericilik' ocağı haline getirilmek istendiğine, bu girişime direnmenin 'Cumhuriyet'in değerlerini korumakla eşanlamlı' olduğuna dair bir hayli şey okudunuz.
'Gericilik' etiketinin kaynağı olarak da Said-i Nursi'nin Van'da kurulmasını arzuladığı Medreset'ül-Zehra (Nursi bu üniversitenin Mısır'daki El Ezher'in muadili olmasını düşlüyordu) işaret edildi.
Said-i Nursi istemiş, üstelik adı da Medreset'ül-Zehra diye bu itham kimi çevrelerde kabul de gördü. Öyle ki, Said-i Nursi'nin gerçekte ne istediğine bakmaya gerek görülmedi.
Oysa evet Said-i Nursi bu üniversiteyi istedi, ama arzuladığı Osmanlı'nın geleneksel medrese modeli içinde bir okul değildi. Şunu bilmek kafidir sanırım: Nursi'ye göre Medreset'ül-Zehra iki kampüslü bir üniversite olacaktı. Birincisinde dini bilimler, felsefe, mantık, edebiyat öğretilecekti. Diğerinde ise tabii bilimler; yani mühendislik, tıp, fizik, kimya v.b. Ancak dini bilimler tedris eden öğrenciler tabii bilim dersleri görmek zorunda olacaklardı. Keza tabii bilimler eğitimi gören gençler de dini bilgiler okumak zorunda tutulacaklardı. Said-i Nursi, Osmanlı hilafet kurumuna muhalif, cumhuriyetçi bir din adamıydı. Nitekim Milli Mücadele'nin başlangıcında Ankara'ya geldi ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından tren garında karşılanıp Büyük Millet Meclisi'ne getirildi ve 'hoşahmedi' denilen 'hoş geldin' konuşmasıyla karşılandı.
Onun Mustafa Kemal'e gelecekte nasıl bir yeni düzen inşa edilmesi gerektiğine ilişkin siyasi fikirleri yanında Medreset'ül-Zehra fikrini de açtığını biliyoruz.
Mustafa Kemal'in zihnindeki gelecek projesiyle onun beklentisinin örtüşmediğini ve memleketi olan Van'a gittiğini de.


İstanbul ve Ankara
Atatürk'e Van'da üniversite açılması konusunda Said-i Nursi'nin ilham verdiğini düşünmek ne kadar isabetli olur bilmem. Ancak şu da var ki Cumhuriyet yönetimi, İstanbul'da bir üniversiteyi devraldıktan hemen sonra ikinci üniversite Ankara'da oluşturulmuşken, Mustafa Kemal'i üçüncüsünün Van'da açılması için gerekli araştırmayı yapmak üzere Afet İnan'ı görevlendirdiğini biliyoruz. Hem de Said-i Nursi'nin öngördüğü gibi çok kampüslü bir üniversite.
Merkezi Van'da, farklı fakülteleri Elazığ ve civar illerde olacak bir üniversite. Bu konuda rahmetli Afet İnan'ın hazırladığı raporun özetini birkaç sene önce aktarmıştım.
Mustafa Kemal Atatürk'ün sağlığında bu konuda araştırma yapan kişilerden biri de rahmetli Celal Bayar'dır.
Onun 'Doğu Raporu' etnik problemler yanında eğitim meselesine yaklaşımı bakımından da yeniden okunmaya değer. Söylemek istediğim bir üniversite üzerinden ilericilik/gericilik kavgası yapmanın yersiz olduğu.

[Yassıada'nın karakutusu açılıyor - 3]

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=346123

Yassıada arşivinden Bediüzzaman'ın mektupları da çıktı


Gizliliği 46 yıl sonra kaldırılan Yassıada arşivinden Bediüzzaman Said Nursî' ye ait mektup ve belgeler de çıktı.
İşte Bediüzzaman'ın defin tutanağı

● [A. TURAN ALKAN] Necip Fazıl'ın Menderes'e mektubu ve Türk sağı

Başbakanlık'ın halka açtığı belgeler arasında Nursî'nin dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a gönderdiği mektuplar da var. Büyük İslam alimi Nursî, Doğu'da 'fen ilimleri ile dini barıştıran bir üniversite kurulması'na yönelik talebini Menderes ve Bayar'a iletmişti. 1955 yılında kaleme alınan üç sayfalık mektupta bir İslam Üniversitesi kurulması teklif ediliyor. Van'da tesis edilecek darü'l-fünunun bütün Asya'ya hitap edeceğini belirten Bediüzzaman, gerekçesini şöyle açıklıyor: "Felsefe fünunu ile ulûm-u diniye birbiri ile barışsın ve Avrupa medeniyeti İslamiyet hakaiki ile tam musalâha etsin. Ve Anadolu'daki ehl-i mektep ve ehl-i medrese tam birbirine yardımcı olarak ittifak etsin." Söz konusu mektup, Risale-i Nur külliyatının önemli parçalarından Emirdağ Lahikası'nda da yer alıyor.


Bediüzzaman Said Nursi, Afrika ülkelerinden Mısır'da kurulan El Ezher Üniversitesi'nin bir benzerinin düşünülmesini istiyor. Mektupta, özetle şunları dile getiriyor: "Ben 65 sene evvel Camiü'l-Ezher'e gitmek istiyordum. Madem Camiü'l-Ezher âlem-i İslam'ın medresesidir. Öyle ise, ben de o mübarek medresede bir ders almalıyım, diye niyet etmiştim; fakat kısmet olmadı. Cenab-ı Hak rahmeti ile bir fikri ruhuma verdi ki, Camiü'l-Ezher'e Afrika'dan bir medrese-i umumiye olduğu gibi Asya, Afrika'dan ne kadar büyükse daha büyük bir darü'l-fünun da ve bir İslam üniversitesi de Asya'da lazımdır, dedim. Ve felsefe-i fünun ile ulum-ı diniye birbiri ile barışsın ve Avrupa medeniyeti İslamiyet hakaiki ile tam müsellah etsin. Ve Anadolu'daki ehl-i mektep ve ehl-i medrese tam birbirine yardımcı olarak ittifak etsin diye. Velayet-i Şarki'nin merkezinde hem Hindistan'ın hem Arabistan'ın hem İran'ın hem Kafkasya'nın hem Türkistan ortasında Medresetü'z-Zehra manasında Camiü'l-Ezher üslubunda bir darü'l-fünun hem mektep hem medrese olarak vücuda gelmesi için tam 55 senedir Risale-i Nur'un hakikatine çalıştığım gibi ona da çalışmışım. En evvel bunun kıymetini Allah rahmet etsin Sultan Reşat takdir etmiştir. Yalnız binasını yapmak için 20 bin altın lira vermişti. Sonra ben eski Harb-i Umumi'deki esaretimden döndüğüm vakit Ankara'da mevcut 200 mebustan 163 mebus, 150 bin lira o zaman paranın kıymetli vaktinde aynı o üniversite için vermeyi kabul ve imza ettiler. Mustafa Kemal de içinde idi. Şarkta 5 milyona yakın Kürt var. 100 milyona yakın İranlı ve Hintliler var. 70 milyon Arap var. 40 milyon Kafkas var. Acaba birbirine komşu ve kardeş ve birbirine muhtaç olan bu kardeşlere bu talebenin Van'daki medreseden aldığı ders-i dini mi daha lazımdır, yoksa o milletleri kaçıracak ve arkadaşlarından başkalarını düşünmeyen ve uhuvvet-i İslamiye'yi tanımayan ve sırf ulum-ı felsefeyi okuyup İslamî ilimleri nazara almamanın neticesi olan o merhum talebenin ikinci hali mi daha iyidir?"


YEHOVAN.... Sözüm sana, senin cahil dediğin adama Atatürk fikrini destekliyor ve imza atıyor. Sen Üstadın fikrini onaylayan Atatürk'ten daha damı akıllısın... Ben bilgin ve alim bir adama cahil diyen cahillere acırım.... Atatürk bile ,Üstada cahil demedi, ama Atatürkçüyüm deyip cahil diyenlere şaşıyorum bu ülkemde... yazık çok yazık
 
Hayatı sürgünle geçmiş biri... 2 devlette yaşamış(Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti). Ve ikisi tarafından da sürgün edilen yargılanan biri nasıl haklı olabilir ? Akıl mantık alabiliyormu bunu ?

İki devlet de birbirinden bağımsız görüş olarak birbirinden çok farklı... İkiside bu adamı zararlı görüp yargılamış sürgüne yollamış kitaplarını gazetleerini kapatmış....


ADAMLA kafamı buluyosunuz siz ? Atatürk'e Deccal diyen... Kürt Teali cemiyetinin kurucusu İngilizlerin yanaşması olan bir adamı savunup kollayacaksınız ben bunu anlamıyorum...

Şimdi senin 3 yere copy paste ettiğin şeylerin 4 katını buraya copy paste ederim okuyamazsın bile... Yok üniversiteymiş te mış müş te....

Hayatı boyunca yargılanan ceza alan nerde karışıklık orda biten biri :)

Neyse devam devam...
 
Atatürke deccal demiş miş
Kürtlere böle demiş miş şunlara böle demiş miş
Eeee hani kaynak
Yaaa demiş miş miş miş te miş muşşşş

Akıl sahibi bi insan hadi onuda geçtim sivrisinek kadar düşünmeyi beceren bi insan düşünmezmi hiç bu adamın niyeti farklı olsa onlarca risaliye yazmış birinde belli etmezmi bu adam kendini ama yokk
Said nursi Hz. Kendini kendisi ifade edemez anca miş miş gazetelerinin muş muş sözcüleri onu bize tanıtır onun kitaplarına falan ne gerek bizim miş miş cilerimiz var

Okumadan bilir herşeyi bu amcamlar Baştada belirttim süper bunlar aşmışlar
Bizde hala okuyoruz ki bişiler öğrenelim ne gerek var okumaya falan (=
 
keşke konuyu okuyabilseydik dimi istediğimiz kaynak kaynak diye bağırdığımız şeylerin burnumuzun dibinde olduğunu görebilseydik...

Keşke sivri sinek kadar düşüne bilsekte bu adamım şeriatla ve cumhuriyetle yönetilen 2 farklı devlet tarafından sürgün edildiğini zararlı olduğunu görebilsek. Ne hikmetse 2 devletin (Osmanlı ve T.C) bu adamdan esefle hain olarak bahsetmesi kaynaklarına bu şekilde yazması öyle azımsanacak bir şey değil. Bu adamı sevenler inngilizler fransızlar... Görüşmeyi arzulayanlarda onlar ? Peki ingiliz fransız kim ? Bizim ülkemizi topraklarımı işgal eden insanlar...

BU zati muhterem pek muhteşem şahıs idide neden Mustafa Kemal Gibi Neden Atatürk'ün silah arkadaşları gibi ? Neden Hasan Tahsin Gibi Neden Nene Hatun Gibi Neden Nice Savaş Kahramanı Olan Her yiğit gibi Kurtuluş Savaşımızda Adını Bu yiğitler gibi yazdıramamış ?

Neden Bu yiğitlerin Hakkında Tek İhanet Hain kelimesi geçmez iken neden bu zati muhteşemin hakkında bu tür şeyler çıkmakta ? Sorun MEyva veren ağıcı taşlamak olarak açıklayacak iseniz. Bu ülkede En büyük Meyvayı M.Kemal Atatürk Vermiştir. Ona taş atmaya Çalışan bağnaz yobaz insanları gördük sadece !!!!!

Tarihin Kritiğini iyi yapmalı... En azından Sivri Sinek Kadar Mantıklı Düşünmeli değil mi !!!!

Bu zati muhteremin Hain olduğunu düzmece bir kişilik olduğunu ingiliz yanaşması olduğunu onun hayat hikayesini okuyarak... Hatta Sözde Yazdığı Risaliyerlen görebilirsiniz....

Bu risaliyelerde günümüzdeki bölücüleri YOL HARİTASIDIR !!!! (Bu kadar iddaalı konuşuyorum !)
 
Bu arada, Said Nursi’ye göre deccal şahıs değildir, yaşam biçimidir. Bu açıdan tanrıtanımazlık adı altında dayatılan bütün hayat tarzlarına ve özellikle komünizme deccal diyor Said Nursi. Onu kim temsil ediyorsa başı da odur. Türkiye’deki, laiklik adı altında dayatılan dinsizlik rejimine ise Süfyan ve süfyanizm diyor. Bir daha kullanmak isterseniz, bu çerçeveden bakın diye yazdım bu notu…

kaynak http://www.haber7.com/artikel.php?artikel_id=140356


kaynak ver!!! mişmuş olmuyor
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst