ATATÜRK'e "DECCAL" Diyen Adam

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

metalic

New member
Katılım
18 May 2006
Mesajlar
3,007
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
119
Konum
Dünyayı bilmeyen, dünyanın maskarası olur. Kötülüğ
Said–i Nursi bir çok lahikasında Atatürk’e “Deccal” diye hakaret ediyordu.
Deccal, İslami literatürde en ağır hakaret sayılan ifadelerden biridir. Deccal; yalan söyleyen, aldatan, karıştıran kişi anlamına gelir. Deccalin ortaya çıkması kıyamet alametlerinden biri olarak da görülmüştür.
Deccal konusunda tarih boyunca ortaya atılan iddiaları gündeme getirecek değiliz. Ancak Said–i Nursi’nin şu satırlarını okuduğunuzda Deccal denilince kimin kastedildiğini çok iyi anlamış olacağız.

“Ben bir manevi alemde, İslam Deccalini gördüm. Yalnız bir tek gözünde teshirce bir manyetizma gözümle müşahade ettim ve onu bütün bir münkir bildim. İşte bu inkarı mutlaktan çıkan bir cüret ve cesaretle mukaddesata hücum eder.(...) Fakat kahraman ve mücahit ordunun ve dindar milletin ruhundaki nur–u iman ve Kur’an ışığıyla hakikat–i hal–i göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılıyor.” (Şualar458–459,Siracun Nur 247)

Saidi Nursi, başlangıçta şifreli olarak işaret ettiği Deccal’in kim olduğunu daha sonra şöyle anlatıyor:
“Ölmüş gitmiş dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir Hadis–i Şerif’in ihbariyle Kur’an’a zararlı bir adam çıkacak demiştim.Sonra Mustafa Kemal’in o adam olduğunu zaman gösterdi. (Emirdağ Lahikası I/278,Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reis–i Cumhur’a ve üç makama gönderilen istida)

Saidi Nursi, Mustafa Kemal’e yönelik Deccal suçlamasında daha da ileri giderek şunları yazar:
“...Lozan Muahedesinde söz veren ve pek şiddetli ve dehşetli hücumlarına rağmen hiçbir hakiki Müslüman Türk’ü Protestan yapamayan ve Millet–i İslam için pek zararlı olduğunu ef’aliyle ispat eden ve Hadis– Şerif’in haber verdiği o müthiş şahıs kendisi olduğunu(yani Deccal, y.n) hayat ve mematiyle gösteren Mustafa Kemal’e bir mahrem eserde ‘din yıkıcı Süfyan’ dediğimizi (...)” (Emirdağ Lahikası I,50–51;Yirmiyedinci Mektuptan Mahkeme–i Kübra’ya Şekva ve Müdafaatın Bir Haşiyesi olan Parçanın Hülasasıdır, Ayrıca Müdafaalar, 226–227)

Saidi Nursi Atatürk’e açıkça Deccal diyor, Millet–i İslam’ı Protestan yapmak istediğinden bahsediyordu.
Oysa, Saidi Nursi’nin Deccal dediği Atatürk, İzmir Amerikan Koleji’nde misyoner faaliyette bulunuluyor diye bu okulu tamamen kapatmış, hayatta iken Bab–ı Ali’nin “Misyonerle Mücadele Teşkilatı” kurmasına destek vermiş, 3 Ocak 1922’de Meclis Başkanı iken yayınladığı bir muhtırada, İçişleri Bakanlığı’na çok sert çıkışarak, Amerikalıların Anadolu’da “Öksüzler Yurdu” altındaki yapılanma isteklerinin tamamen Hıristiyanlığı yaymak amacı taşıdığını vurgulayarak “bu talebin derhal reddedilmesini” istemişti.

Said Nursi ise risalelerinde “Müslüman İsevi” gibi, “Cihan Harbinde ölen Hıristiyanlar şehittir” gibi “Ermenilere valilik kaymakamlık görevi verilsin “gibi tuhaf ifadeler kullanıyor, Hıristiyanlara , “Müslüman olmak için dininizi tamamen terk etmeye gerek yok” şeklinde “İslami olmayan” fetvalar veriyordu.
Daha da ileri giderek risalelerinde nurculara “misyonerlerle ittifak edin!” çağrısında bulunuyordu.

Bu çağrıya uyan pek çok nurcu ise, Moda Presbiteryan Kilisesi Başpastörü Turgay Üçal gibi, Ankara Ostim Türk Dünyası Presbiteryen Kilisesi Başpastörü Yavuz Kapusuz gibi, Nurculıktan Hıristiyanlığa geçiyordu..
Sadi Nursi, Atatürk’e Deccal derken ve Atatürk’ün belkemiğini oluşturduğu Kuvva örgütlemesine karşı çıkarken, bugün onun peşinden gidenlerin tarihi gerçekleri ve “tarihi ayıpları “gizlemek çok komik bir savunmaya girmeleri hiç de yakışık kalmıyor.
Yukarıda verdiğimiz risalelerin bugünkü baskılarında yukarıdaki ifadeleri bulamayacaksınız.Çünkü risalelerin çoğunda olduğu gibi sansürlenmiş durumdalar.
Çok isteyen bize müracaat etsin.

hala kürt saiti ve öğrencisi güleni savunmaya devam edecekmisiniz?


kaynak:http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=6014020&tarih=2006-06-14
 
Bunların ne olduğunu o kadar iyi biliyoruz ama ne yazıkki geçende bunlardan 16 milyon falan var olduğu belirtildi.Eger doğruysa çok üzücü bir şey.
 
daha birileri çıkar aman vay anam siz yanlış tanıyorsunuz nursi yi deyip övüp saydırtmaya çalışanlar çıkar.

Ülkemde böyle çarpıklıklar mevcuttur. Bunları hoş mu karşılamalı yoksa çemkirmeli mi onlara bilemem artık...

Eğer Türkiye Atatürk'e Türk'e ihanetin fotoğrafını çekersek. Kurdi nursi ilk saflarda yüzümüzü doğru sırıtır...

Mevlam artık bu adamın söylediklerine inananlara akıl fikir ihsan eylesin...

Devletine ihanet içerisinde olan arkadan kuyu kazan kişiler hakkında nefret kin beslemek bunu insanlara aşılam acaba din konusunda yanlış günah değil mi ? Allah yolunda yürüdüğünü söyleyen bir adam bunları yapar mı ?

Eğer kukla isen dışarıda güçlerden besleniyorsa niye yapmasın niye ihanet içerisinde bulunmasın.... Bu ihanetin bu karalamanın sahibi kişiler bırakın Allah yolunda ilerlemeyi kendi yollarında bile ilerleyemezler... Sefil hayatlarında sürünmeye mahkum edilmelidirler !!!(Vakti zamanındada mahkum edilmişlerdir !)
 
saçmalıyorsunuz.....peki bana söyleyin said nursi bunları söylemiş de hangi kötülüğü savunmuş sadece atatürke deccal dedi diyorsun bana ispatlasana nerden bulduğunu...müracaat ediyorum sana ispatla....ayrıca herkes herkesi sevecek diye birşey yok.....şahsen ben atatürk'ü seviyor ve örnek alıyorum....ancak sen vaya başkası sevmek zorunda değil....bunları böyle yaklaşıyosunuzda sağcılar solcular meselesinde insan kendi özgür iradesi ile istediği tarafı seçer diyosunuz...yazık size....ülkemiz bu durumdayken sizin uğraştığınız şeylere bak....asıl sizin yaptığınız insanları birbirine düşürmektir....bırakın artık bu işleri....
 
orkiroki bu adamı nasıl savunuyorsun hala anlamadım. İspat mı istiyorsun. Al Şuaları baştan sona oku.Hem de yeni baskılarını. Ondan sonra yorum yap. okuyup gelmeni bekliyoruz.....
 
Meydan geniş, adamda dünyada değil,savunacak bişeyi yok,sallayın.
Birilerini yine düşman gösterme kampanyaları,başka mevzu kalmadı.İ nsanlara dinlerini öğrenme,
yaşını 14'e çıkarırsak daha neler neler duyacak göreceğiz.
Allah sonumuzu hayır eder inşallah.
 
Bİr Kere AtatÜrke Hakaret EtmİŞ Olsaydi TÜrkİyede Saİdİ Nursİnİn Kİtaplari Matbaalrda Basilmaz Ve KİtapÇilarda Satilmazdi.

Bu Bİr

Sen Al Şualar Kİtabini Oku Dİyorsun Sen BaŞtan Sona Okudunmu

Bu İkİ

Saİdİ Kurdİ Dİye GeÇer Ve Sirf KÜrt OlduĞu İÇİn Saldiriyorsunuz

Bu ÜÇ

BÜtÜn KÜrtlerİ Şerefsİz Pkklilarla Ayni Kefeye Koyorsunuz

Bu DÖrt

Saİdİ Nursİ Eserlerİnde YÜce Kİtabimiz Kur'an-i Kerİmİ Tefsİr Eyleme ÇaliŞmiŞ

Bu BeŞ

DÜnyanin Sayili Ünİversİtelerİnde İlahİyat FakÜltelerİnde Ders Kİtabi OlmuŞ

Bu Alti

İÇİnde Asla Ve Asla Ülkemİzİ Yikmaya KarŞi CÜmleler Yok

Bu Yedİ

Bİr İnsani EleŞtİrmeden Önce, Eserlerİne KarŞi Çikmadan Önce İyİce Okuyup Anlamak Lazim

Bu Sekİz

Saİdİ Nursİ Bİtlİslİdİr (bİtlİsİn Hİzan İlÇesİ Nurs KÖyÜnde DÜnyaya GelmİŞtİr) Bİtlİsİn Rus Harbİnde Ruslara KarŞi SavaŞmiŞ Ve Bİtlİs Halkini Topraklarimizin Gayrİ MÜslİmlerİn Elİne GeÇmemesİ İÇİn Orduya Yardimci OlmuŞ Bİr KİŞdİİr

Bu Dokuz

Dİnm Adami OlduĞu İÇİn Fİkİrlerİnİ Hayatrini YaŞamini Dİne AdamiŞ OlduĞu İÇİn Sevmİyorsunuz, Şayet Ülkemİ TÜrkİyemİ Yikacak Bİr Şeyler Yazsaydi Onun Eserlerİnİ Okuyan İnsanlar Şİmdİ Elkaİde Gİbİ ÖrgÜtlenmİŞ Ülkemİzİn BŞaina Bela OlmuŞ Olurlardi.

Bu On

Sİzİ Tenzİh Ederİmkİ O İnsanlar Bu Ülke İÇİn Bu Topraklar İÇİn Canini Seve Seve Verİrler Tipki Üstad Saİdİ Nursİ Gİbİ

Buda Onbİr
 
Bİr Kere AtatÜrke Hakaret EtmİŞ Olsaydi TÜrkİyede Saİdİ Nursİnİn Kİtaplari Matbaalrda Basilmaz Ve KİtapÇilarda Satilmazdi.

Bu Bİr


1-Şualar kitabında Atatürk'e bariz hakaret içeren bölümler mahkeme kararıyla çıkartıldı. Çıkartılmayan , Atatürk'e benzetmeler yoluyla yapılan saldırılar ise çıkartılmadı çünkü Said kıvırdı ve mahkemede bu sözlerle Atatürk'ü kastetmediğini söyledi.



Sen Al Şualar Kİtabini Oku Dİyorsun Sen BaŞtan Sona Okudunmu

Bu İkİ


2-Sorduğun için cevap veriyorum. Genelde böyle saçma sorulara cevap vermem. Okudum.



Saİdİ Kurdİ Dİye GeÇer Ve Sirf KÜrt OlduĞu İÇİn Saldiriyorsunuz

Bu ÜÇ

BÜtÜn KÜrtlerİ Şerefsİz Pkklilarla Ayni Kefeye Koyorsunuz

Bu DÖrt

Bunun konumuzla inan hiç alakası yok, sevmem böyle ezber sözleri


Saİdİ Nursİ Eserlerİnde YÜce Kİtabimiz Kur'an-i Kerİmİ Tefsİr Eyleme ÇaliŞmiŞ

Bu BeŞ

DÜnyanin Sayili Ünİversİtelerİnde İlahİyat FakÜltelerİnde Ders Kİtabi OlmuŞ

Bu Alti

Önce Mesnevi'yi oku sonra Risalelerle karşılaştır. Tek farkları biri Farsça biri bozuk bir Osmanlıca. Ne yapayım ders kitabı olmuşsa ki hangi İslam ülkelerinde ders kitabı olduğunu(o ülkenin 2007-2008 eğitim öğretim yılı ders programında belgeleyerek , ki ders programlarında kullanılan kaynak kitaplar belirtilir) gösterirsen sevinirim.


İÇİnde Asla Ve Asla Ülkemİzİ Yikmaya KarŞi CÜmleler Yok

Bu Yedİ

Bide olsaydı

Bİr İnsani EleŞtİrmeden Önce, Eserlerİne KarŞi Çikmadan Önce İyİce Okuyup Anlamak Lazim

Bu Sekİz

Okuduk dedik ya

Saİdİ Nursİ Bİtlİslİdİr (bİtlİsİn Hİzan İlÇesİ Nurs KÖyÜnde DÜnyaya GelmİŞtİr) Bİtlİsİn Rus Harbİnde Ruslara KarŞi SavaŞmiŞ Ve Bİtlİs Halkini Topraklarimizin Gayrİ MÜslİmlerİn Elİne GeÇmemesİ İÇİn Orduya Yardimci OlmuŞ Bİr KİŞdİİr

Bu Dokuz

Dİnm Adami OlduĞu İÇİn Fİkİrlerİnİ Hayatrini YaŞamini Dİne AdamiŞ OlduĞu İÇİn Sevmİyorsunuz, Şayet Ülkemİ TÜrkİyemİ Yikacak Bİr Şeyler Yazsaydi Onun Eserlerİnİ Okuyan İnsanlar Şİmdİ Elkaİde Gİbİ ÖrgÜtlenmİŞ Ülkemİzİn BŞaina Bela OlmuŞ Olurlardi.

Bu On

Sİzİ Tenzİh Ederİmkİ O İnsanlar Bu Ülke İÇİn Bu Topraklar İÇİn Canini Seve Seve Verİrler Tipki Üstad Saİdİ Nursİ Gİbİ

Buda Onbİr

Kazım Karabekir olmasaydı doğu ne olurdu bir düşün.9

El-kaide açık bir tehdittir.ondan korkmuyoruz. Asıl tehlikeli olan pirinç çuvalının içindeki taşlar değil pirince benzeyen taşlardır10

Herkes bu topraklar için canını verir ama kendi çıkarları için bak PKK da Kürt devleti kurmak istiyor, TİKKO da komunist ideolojiye dayalı bir devlet istiyor. Ne yapacaz şimdi onlara da mı vatanperver diyeceğiz.11


Al bu da alıntı olsun(sen istemeden ben yazayım)

BEŞİNCİ ŞUA'NIN İKİNCİ MAKAMI VE MESELELERİ



BİRİNCİ MESELE

Rivayette var ki, "Âhirzamanın eşhas-ı mühimmesinden olan Süfyanın eli delinecek."

Allahu a'lem, bunun bir tevili şudur ki: Sefahet ve lehviyat için gayet israf ile elinde mal durmaz, israfata akar. Darb-ı meselde deniliyor ki, "Filân adamın eli deliktir." Yani çok müsriftir.

İşte, "Süfyan israfı teşvik etmekle, şiddetli bir hırs ve tamaı uyandırarak insanların o zayıf damarlarını tutup kendine musahhar eder" diye bu hadîs ihtar ediyor; "İsraf eden ona esir olur, onun dâmına düşer" diye haber verir.

İKİNCİ MESELE

Rivayette var ki, "Âhirzamanın dehşetli bir şahsı sabah kalkar, alnında 'Hâzâ kâfir' yazılmış bulunur."4

Allahu a'lem bissavab, bunun tevili şudur ki: O Süfyan, kendi başına frenklerin serpuşunu koyup herkese de giydirir.

ula bu sakın şapka inkılabı ve bu inkılabı geröekleştiren M.K ATATÜRK olmasın. Ahir zamanda alnında kafir yazan bir adam başına frenklerin serpuşunu(şapka) takmış bunu da herkese giydirmiş. Allah Allah kim bu yav.....


Al ceza almadı diyordun ya kendi ağzından oku:On Dördüncü Şua - s.1029 Dördüncü esas: Eskişehir Mahkemesi, yüzer risaleleri ve mektupları dört ay tetkikten sonra, yalnız yüz yirmi adamdan on beş adama altışar ay ceza ve bana da, yüz risaleden yalnız bir iki risalede on beş kelime ile, bir sene ceza verebildi. Tarikatçilik ve cemiyetçilik ve şapka meselelerinde beraat ettirdiler. Biz dahi o cezayı çektik.
 
Saidi Nursi Cahildir:

Kendisinden asrın harikası “"Bedîüzzaman" olarak bahseden Sait bir risalesinde radyodan bahsederken dünyanın bir ucundan söylenen bir sözün kilometrelerce uzaklıktaki bir kutudan duyulmasını kutudaki meleklerle açıklamaktadır. Günümüzde beş yaşında bir çocuğa kendini güldürecek iddiaları ve tarihi vesikalar ile sabit olduğu üzere az okur ama yazamaz, imla bilmez (bkz. Kürd Said’in Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı Son Osmanlı Şeyhulislamı Mustafa Sabri) biri için cahillik herhalde ağır bir itham olmasa gerek.

Saidi Nursi Türk Düşmanıdır:

Kürt Sait risalelerinde Ye'cüc Me'cüc denen ve dünyayı yok edecek olan korkunç yaratıkların Özbek, Tatar ve Kırgız gibi Türk boyları olduğunu söylemekte ve soydaşlarımızı "akvâm-ı vahşiyye" (yani vahşi kavimler) olarak tabir etmektedir.

Ye'cüc ve Me'cüc kelimeleri Arapça’ya başka bir dilden girmiştir. Frenkler buna "Yagug ve Magug" demişler, Şeytanın zürriyeti olduğuna inanmışlardır.
İslâm inancına göre ise, Ye'cüc ve Me'cüc, esrât-i saattan yani kıyametin kopacağına işaret sayılan büyük alâmetlerdendir. Ye'cüc ve Me'cüc Kur'ân-i Kerîm'de iki âyette geçer ve her ikisinde de (Kehf, 18/94 , Enbiya, 21/96-97) yer yüzünde bozgunculuk yapan ve kıyamet vakti ortaya çıkıp tüm insanlığa saldırarak dünyayı yakıp yıkacak kötü güçler olarak anlatılmaktadır.

Görüldüğü üzere burada Sait gene din kisvesine sığınarak çarpık fikirlerini yaymaya çalışmakta ve Türk’e düşmanlığını kusmaktadır.


Saidi Nursi Koyu Bir Kürt Milliyetçisidir:

Saidi Nursi’nin 1327 ( 1909 ) yılında, İstanbul'da Vezir hanındaki İkbal-i Millet matbaasında basılmış "İki Mekteb-i Musîbetin Şahâdetnâmesi Yahut Divan-i Harb-i Örfî ve Saîd-i Kürd-î" adlı eserinde açıkça Kürtçülük yapmakta ve Kürtleri uyanmaya ve Kürt milliyetçiliği etrafında birleşmeye davet etmektedir.

Yukarıda bahsettiğimiz kitapta Saidi Nursi aynen şöyle demektedir.

“ Ebnâ-i cinsime burada birkaç söz söylemezsem, bence bahs nâtamam kalır. Ey Asurîler ve Keyânîlerin cihangirlik zamanından pişdar, kahraman askerleri olan arslan Kürtler!... Beşyüz sene yattınız. Yeter artık. Uyanınız. Sabahtır. Yoksa sahrâ-i vahşette vahşet ve gaflet sizi vahşet sahrasında yağma edecektir. Hikmet-i ilâhî denilen makine-î alemin nizamı ve telgraf hattı gibi umum âleme mümted ve müteşa'ib kanun-i nûrân-î ilâhînin müessisi olan hikmet-i ilâhî ufk-i ezelden engüşt-i kaderi kaldırmış, size emrediyor ki, tefrika ile katre katre müteferrik su gibi zayi olan hamiyet ve kuvvetinizi fikr-i milliyetle tevhit ve mezcederek zerrâtın câzibe-i cüz'iyyeleri gibi gibi bir câzibe-i umum-î millî teşkili ile Kürt gibi bir kütle-i azîmi küre gibi tedvir ederek şems-i şevket-i islâmiyye Osmâniyyenîn mevkibinde bir kevgeb-i münevver gibi câzibesini ittiba ile muvazene ve âheng-i umumiyyeyi muhafaza ediniz.

………….



"İnsan için çalışmaktan başka yol yoktur" sözünün öteki ifadesi, şahsî teşebbüstür. Her kemâlin kurucu ve koruyucusu olan cesaret ve millî namus emrediyor ki, şimdiye kadar nasıl maddi şecaatte terakki ettinizse, şimdi de akıl ve medeniyet meydanında millî namusu çiğnetmeyiniz. Millî duyguların mâkesi olan, kıymetinizin ölçüsü olduğu halde ihmalinizle gayet çapraşık bununan diliniz, tûbâ ağacı gibi bir ağacın tecellisine müstatken, böyle kurumuş, perişan ve edebiyatsız kalmış olduğundan, diliniz sizden millî hamiyete şikâyette bulunuyor. İnsanda kaderin sikkesi sikkesi lisandır. Anadil tabiî olduğundan, kelimeler zihne kendiliğinden gelir. Zihin çatallaşmaz, O zihne giren bilgiler taş üzerinde oyulmuş gibi bâki kalır. Millî dille görünen herşey hoş gelir. Millî hamiyetin bir misalini size takdim ediyorum. O da Mutkili Halil Hayâlî Efendi'dir. Millî hamiyetin her şubesinde olduğu gibi, dil alanında da dilimizin esası olan elifbe, sarf (gramer) ve nahvini (sintaksını) vücuda getirmiştir. Hakikaten Kürdistan madeninde böyle bir hamiyet cevherine ratgeldiğinden, istikbalimizi onun gibi birçok cevherler ışıklandıracaktır.

İşte bu zat bir hamiyet örneği göstermiş ve tekemmüle muhtaç dilimize bir temel atmıştır. Onun izinden gitmeyi ve temeli üzerine bina kurmayı hamiyet sahiplerine tavsiye ediyorum.

Bedîüzzaman Saîd-i Kürdî “

Saidi Nursi, Kürdistan Azmi Kavi Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli Kürt kıyafeti ile, boynunda dürbün, belinde tabanca ve kama, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde İstanbul’a gelmiş ve büyük bir cüretle Padişaha cemiyetin “Sait” imzası altında yazdığı ve esası kürtçe öğretim yapacak okullar açmaya dayanan dilekçeyi Padişaha sunmuştur. Saidi Nursi bu hareketi neticesinde tımarhaneyi boylanıştır. Sait daha sonra affedilip memleketine yollanmıştır.


Kendisini asrın harikası “Bedîüzzaman” olarak tanımlayacak kadar kibirli bir şahsiyet olan Saidi Nursi, Asayı Musa ve Zülfikar adlı risalelerinde Nur suresinin bu asra göre kendisi için indiğini iddia etmektedir.



Bir çok kişinin sandığı gibi “Bedîüzzaman” rütbesini Sait’e ona hayran olan müritleri değil bizzat kendisi vermiştir. Bir çok yazsını da “Bedîüzzaman Saîd-i Kürdî “ yani “Asrın harikası Kürt Sait” olarak imzalamıştır.

Osmanlı Şeyhulislamlardan Mustafa Sabri’nin (*) “Kürd Said’in Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı” adlı kitabında, çağdaşı ve bir süre birlikte çalıştığı Said-i Nursi hakkında pek çok şeyler söyler.

Bu kitapta geçen bazı ilginç bölümlerini hiçbir yoruma tabi tutmadan aynen aktarıyorum



“Bismillah, Hamdele, Salvele.. Saidi Kürdi meselesini tetkik ederken başlıca iki nokta üzerinde durmak icabeder. Birincisi; Müridlerinin SAİDİ i’zam edeceğiz diye küfre kadar varan sözleridir. İkincisi ise; SAİD’in izharı keramet etmesi ve sureyi Nurun asıl muhatabının kendisi olduğu hakkındaki zu’mu batılı.. Belki de bu sözleri iğfalatı şeytaniyeyi, ilhamatı hakikiye zannedecek kadar ihtiyar ve mağşuş olmasındandır.

Müritlerinin sözleri mücmelen şunlardır : Sait layuhitidir, hatasızdır, yanılmaz ve günah işlemez. Resulü Ekremden sonra Alemi İslamda böyle büyük bir adam gelmemiştir.. Sözleri aynen Kur’andır.. Beşeriyeti, Risaleyi Nur ve Sait kurtaracaktır.. Dünyada iki milyon kadar nurcu vardır. Bu insanlar dünyanın hakiki Müslümanları ve Müslümanlığı yegane anlayan insanlardır.. Bu zata dil uzatanlar kafirler ve masonlardır.. Sait’in kitabını bir dinsiz okusa itiraz edemez.. vesaire..

Sait ise müritlerinin hilafına kendisi için iki şahsiyet tanır. Birincisi : Eski Sait’tir. Kürtçülük meselesiyle uğraşmış ve siyasete dalmış Saiti Muhti’dir. (Yani günahkar Sait’tir.) Diğeri de Lahuyti, (günahsız), ikinci veya yeni Sait’tir. Kendisine göre sureyi Nurdaki manalar bu asra göre ve kendisi için nazil olmuştur. Keramet ehli, siyasetle meşgul olmıyan ve bu Asra zamanın kutbu olarak bakan bir insandır. Sureyi Nur’daki bu meseleyi ebced hesabı ile Mısır (?) uleması bulup Said’e haber vermişler.. Yani Said’in Cebraili ebcedci alimler oluyor. (Asayı Musa ve Zülfikar adlı kitaplara bakılsın..)

Şu iki kısaltmada görüldüğü gibi Saidi kürdi, Müritlerinden daha insaflıdır. Hiç değilse yaşadığı ömrün bir kısmı için hata kabul ediyor.. Müritleri ise onun tırnaklarını ve saçını saklayarak her şeyine bir kudsiyet izafe ediyorlar. Malumatı diniyyeye, esasatı şeriyyeye vakıf olmayan bu insanlar çok büyük hatalara düşüyorlar. Biz hem onları, hem de sair Müslümanları fıkhı müdevven haricinde (dinin belirli hükümleri dışında) teşekkül etmiş veya etmek istidadında bulunan bilumum nevpeyde (yeni çıkan) mezhep ve cereyanlara karşı müteyakkız (uyanık) bulunmaları için bu satırları yazdık.

Bu kadar büyütülen Saidi Kürdi kimdir :

Sait, kürt cemaatından, şafii mezhepli, nakşi tarikatlı, okur fakat yazmaz, imla bilmez, seksen sene içinde yaşadığı millet olan Türk’ün lisanına hakkıyla vakıf olamamış, felaketten felakete sürüklenmiş, bir hapishaneden diğerine sürülmüş ve bugün seksen yaşını geçmiş ihtiyar bir adamdır.

Devletin büyük makamlarını uzun bir zaman ellerinde tutan bir zümre, bu adamcağızı lüzumsuz yere mahkemeden mahkemeye ve hapisten hapise sürükleyerek kahramanlaştırdılar ve zamanın müçtehidi mübeşşiri haline getirdiler. Halbuki Deli Said’in ilim ve diyanetle ne alakası var? Halk, üzerinde bu kadar ısrarla durulan bu şahısta bir şeyler var zannile büyüttükçe büyütmüş ve bu güne kadar gelmiştir. İşte bu idare zümresinin milletin başına sardığı belalardan birisi de budur. İ’zam etmeyi bu gençlik onlardan öğrendi. Bu da antitez olarak böylece doğdu.

Hayatı ömrünün üçte birini hapishanelerde, polis ve jandarma nezaretinde geçiren bu şahsın akibetini, Sultan Abdulhamit Han’a dil uzatan insanların çektiği ve düçar olduğu azap ve felaket muvacehesinde görüyoruz.

Elmalılı Hamdi ve benzerleri gibi selahiyetli din adamlarının nedametleri Mason Cemiyetinin reisi olan Rıza Tevfik’i bile intibaha getirmiş ve nedametini izhar etmiştir. Sait’te buna ait bir satır yazıya rastlamak hala mümkün olamamıştır. Hatta, baştan başa Sultan Abdulhamit Han’a hücum eden “İki mektebi musibetin Şehadetnamesi” isimli kitabı yeniden basılmış ve mahkemede hürriyet aşıkı ve kahramanı olduğuna delil gösterilmek istenilmiştir.

Sait, Kürdistan Azmi Kavi Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli Kürt kıyafeti ile, boynunda dürbün, belinde tabanca ve kama, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde İstanbul’a gelmiş ve büyük bir cüretle Cuma selamlığında Padişaha cemiyetin “Sait” imzası altında yazdığı ve esası kürtçe tedrisat yapacak mektepler açmaya dayanan arizayı takdim etti. Memleketin ve milleti islamiyenin ittihadını bozmak gayesine matuf olan bu hareketi canianesinden dolayı haklı olarak tımarhaneyi boyladı. Sonra affolup memleketine yollandı.



Kürtçülük uğrunda kendi padişahına sövecek kadar akıl ve iymandan bi behre (nasipsiz) Sait, bugün sahneye müçtehidi mübeşşir veya kutbu azam olarak çıkmış görünüyor ve cehelei nas da bu delinin etrafında haleleniyor. Kendini Kuranı aziymmüşşanın müdafii gibi gösteren Sait bizzat kendisi Kuranı aziymüşşana muhalefet etmektedir. Gaybı yalnız Allah’ın bileceğini, Kuranı Keriymin kaç kere tekrar etmiş olmasına rağmen Sait, Hazreti Ali’nin Celcelutiyye kasidesinde risalei Nur ve Siracünnur’un geçtiğini, bunu keşfettiğine bizi inandırmak ister (İkinci Şua, Sahife 53).

İnsanın aklına öyle geliyor ki; “Acaba ben de Risalei Nur adlı bir kitap yazsam o zaman kasidedeki siracünnur kastı acaba hangimizin kitabı olur?” diyorum.

Risalelerin yazılışı da pek acayiptir. Bilmem kaçıncı Lem’anın kaçıncı şuasının şu meyvesi zühre yıldızından gelmiş beşinci noktası olarak yazılıyor. Sonra bunlar birleşerek Kuran cüzlerine imtisal derecesine, Lemaat, Şuaat, Mektubat vs. Olacakmış.. Sözleri de “Sözcat” olmasa bari.

İşbu reddiyeyi, hasreti ile yandığım vatanıma ve uğrunda bir ömür çürüttüğüm dinime ihaneti düşünen gerillacı asi Said’e son ihtar olarak yazdım. Damarında bir damla Türk kanı olan her Müslümana, bu adamın Mason ve Komünist kadar tehlikeli olduğunu ehemmiyetle hatırlatırım. Ve selamü aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü.



Mustafa Sabri (*)

Osmanlı İmparatorluğu Sabık Şeyhülislamlarından” (1)
 
boşver kardeşim( kardeş ismini bilmiyorum o yüzden nickinle hitap etmek zorunda kaldım kusura bakma.)ben nee hala savunduğumu söyliyeyim....ben 4 sene bu insanların okulunda okudum....orda haftada bi akşam bize said nursinin kitaplarından okurlardı...ancak bu kitapları okurken bize kesinlikle atatürkü kötülemediler...bu insanlar devamlı bu kitapları okuyan kimseler...ayrıca bu insanlar kendilerine önce Hz.Muhammed(S.A.V.)sonra said nursiyi örnek alanlar...eğer böle bişey olsaydı eminimki ben ve arkadaşlarım bi şekilde fark ederdik...ispatlama konusuna gelincede o yazılar mahkeme kararıyla kaldırılmış diyosunuz...nerden buluyorsunuz bunları?..eğer bi internet sitesiyse zaten güvenmem çünkü o sitenin sahibinin gıcığı vardı belki bilerek yazdı derim...bu arada birbirimiz yanlış anlamayalım....burda sadece bişiler tarşıyoruz....birbirimizin kalbini kırmaya gerek yok....benim adım orhan....ismini takdim edersen memnun olurum kardeş....hadi selametle...
 
Benden size bir yazı

Bilgi kaynağının nekadar sağlam olup olmadığını bilmeden bir yerlere yazar isenez ve eğer ben müslümanım diyor isenez çok dikkatli olun eğer yanlış bir bilgi verirsenez imanınızdan şüphe etmelisiniz bir kuranı kerimi okuyup anlamak için bir kişinin ömrü yetmez
ama bunu başarmış insanlara zatlara saygılı olmak gerek bence
Müslüman Olmaya Sebeb Olan Sorular

Aşağıdaki sorular bir Hıristiyan topluluğunun müslüman olmasına sebep olmuştur. O sualler ve cevapları şunlardır:

Soru:
Cennette Tuba Ağacı denilen bir ağaç vardır. Kökü yukarda, dalları yerdedir. Cennette ne kadar köşk varsa, hepsine bu ağacın dalları erişir, deniliyor. Her şeyin dünyada bir misali olduğuna göre, bu ağacın dünyadaki misali nedir?
Cevap:
Bunun dünyadaki misali güneştir. Güneş doğar ve dünyadaki her şeyi aydınlatır. Kendisi yukarda olduğu halde ışığı yerdedir.

Soru:
Cennetteki insanlar yeyip içecekler ama, küçük ve büyük abdest ihtiyaçları olmayacaktır, deniliyor. Bunun dünyadaki misali nedir?
Cevap:
Bunun misali anne karnındaki bebektir. Yer, içer fakat tuvalet ihtiyacı olmaz ve yediğini çıkarmaz.

Soru
Cennet ve cehennemin kaçar kapıları vardır, ikisinin de kapıları aynı sayıda mıdır? Birisi eksik veya fazlaysa neden?
Cevap:
Cennetin sekiz, cehennemin ise yedi kapısı vardır. Sebebi de şudur:
Allah "Benim rahmetim gadabımı geçmiştir" buyurmuştur. Onun için rahmetinin tecellî ettiği cennetin kapısı, gadabının tecellî ettiği cehennemin kapılarından daha fazladır.

Bu soruları soran, bir hıristiyan papazıdır. Bir müslümana sormuştur. Cevaplarını aldığı zaman, "Doğru cevaplar verdin" diye kabul etmiştir.

Bunun üzerine, müslüman da ona:
- Ben de sana bir soru soracağım, sen de onun cevabını verebilir misin demiş ve onun "Sor" demesi üzerine şunu sormuştur:
- Cennetin kapılarının üzerinde yazılı olan nedir? Papaz:
- Cennetin kapıları üzerindeki yazının ne olduğunu ben biliyorum ama bu arkadaşlarım bana müsade ederlerse söylerim, demiş onlar da "söyle, sen ne dersen biz onu kabul ederiz" demişler ve papaz demiş ki:
- Cennetin kapıları üzerinde yazılı olan yazı şudur: "La ilahe illallah Muhammedür Rasûlüllah."
Bunun üzerine hepsi de kelime-i şehâdet getirerek müslüman olmuşlardır.
Bunun gibi, görünüşte hıristiyan olup gerçekte müslüman olan çok kimseye rastlanmıştır. Bulunduğu yer ve durum icabı, imanını gizlemek mecburiyetinde kalmıştır. Bu, geçmiş zamanlarda olduğu gibi, her zaman olagelmiştir. Çünkü kâfirler her zaman zorba olmuşlardır. Müslümanlıkta zorlama olmadığı için zorba da yoktur.
 
ALLAH Sizi IsLah Etsin ....
 
Bundan yıllar önce de aynı tür iftiralar vardı şimdi de var. o zaman da.... (neyse ağzımı bozmayayım) vardı şimdide var. ama tek farkınız o zamankiler şimdi kabirde. bir allah dostuna iftiralar, eziyetler için hesaba çekilecekler ki bediüzzaman bunları bile eğer imanlarını kurtarırlarsa hakkını helal edeceğini söylemiş. tabi Allah kendi dostuna yapılanları affeder mi onu bilmem. Diyeceğim şu ki o zatın hakkında sallarken ve iftira atarken yarın öldükten sonra o dehşetli günde hesap vereceğinizi unutmayın.

bir şey daha bu sözüm !!!haşa!!! o zata it diyene. bende sana it derdim ama ite hakaret olur o masum hayvana .
 
boşver kardeşim( kardeş ismini bilmiyorum o yüzden nickinle hitap etmek zorunda kaldım kusura bakma.)ben nee hala savunduğumu söyliyeyim....ben 4 sene bu insanların okulunda okudum....orda haftada bi akşam bize said nursinin kitaplarından okurlardı...ancak bu kitapları okurken bize kesinlikle atatürkü kötülemediler...bu insanlar devamlı bu kitapları okuyan kimseler...ayrıca bu insanlar kendilerine önce Hz.Muhammed(S.A.V.)sonra said nursiyi örnek alanlar...eğer böle bişey olsaydı eminimki ben ve arkadaşlarım bi şekilde fark ederdik...ispatlama konusuna gelincede o yazılar mahkeme kararıyla kaldırılmış diyosunuz...nerden buluyorsunuz bunları?..eğer bi internet sitesiyse zaten güvenmem çünkü o sitenin sahibinin gıcığı vardı belki bilerek yazdı derim...bu arada birbirimiz yanlış anlamayalım....burda sadece bişiler tarşıyoruz....birbirimizin kalbini kırmaya gerek yok....benim adım orhan....ismini takdim edersen memnun olurum kardeş....hadi selametle...


Ben de kimsenin kalbini kırmak istemem. içlerinde ben de kaldım. Her şeyi her zaman herkesle paylaşmıyorlar. İlk başlarda iyi işler yaptıklarına inanıyordum ama insanın muhakeme yeteneği var ve bunu kullanınca(bu bölümde aleyhte yazılanları ve lehte yazılanları oku.Aleyhte yazılanların Said-iNursi'nin kendi sözlerinden alıntı ve belgeli olduğunu göreceksin lehte yazılanlar ise kuru holiganlık. Hiçbir delil için, hayır bu böyle değil, bu o kitabında yok veya burda öyle yazıyor ama şöyle demek istemiş gibi ifadeler yok. Çünkü savunulacak bir tarafı yok. mahkeme kararıyla bazı yerlerin çıkarıldığı , Şualar'da var zaten kendisi açıklıyor. Kalp kırmayı sevmem , ama insanlar bazı şeyleri sorgulamalılar.....verdiğim kaynaklara varsa bir itirazı çıksınlar ortaya. En doğrusunu Allah bilir.....selametle......
 
Ben de kimsenin kalbini kırmak istemem. içlerinde ben de kaldım. Her şeyi her zaman herkesle paylaşmıyorlar. İlk başlarda iyi işler yaptıklarına inanıyordum ama insanın muhakeme yeteneği var ve bunu kullanınca(bu bölümde aleyhte yazılanları ve lehte yazılanları oku.Aleyhte yazılanların Said-iNursi'nin kendi sözlerinden alıntı ve belgeli olduğunu göreceksin lehte yazılanlar ise kuru holiganlık. Hiçbir delil için, hayır bu böyle değil, bu o kitabında yok veya burda öyle yazıyor ama şöyle demek istemiş gibi ifadeler yok. Çünkü savunulacak bir tarafı yok. mahkeme kararıyla bazı yerlerin çıkarıldığı , Şualar'da var zaten kendisi açıklıyor. Kalp kırmayı sevmem , ama insanlar bazı şeyleri sorgulamalılar.....verdiğim kaynaklara varsa bir itirazı çıksınlar ortaya. En doğrusunu Allah bilir.....selametle......

kardeş ben öğrendim...ancak o kiatpta said nursi deccalın tarifini yapmış.....bu tariflere uyan atatürk varmış....mahkemede de demiş ki ben o k,tapta deccalın tarifini yaptım....bizzat atatürktür demedim....ama atatürk bu özellikleri taşıyorsa bişey diyemem ALLAH onu öyle yaratmıştır demiş...bilmem anlatabildim mi.tabi ki en doğrusunu ALLAH bilir.....hayırlı akşamlar...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst