admiral
New member
- Katılım
- 30 Haz 2006
- Mesajlar
- 12,510
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Genel Sağlık Sigortası çok can yakacak..
Şimdiye kadar görülmemiş çelişkiler içeren yasa yönetmeliği, sağlık vergisi gibi aile bütçesinde azalmaya yol açacak. Sağlığı düzeltmek yerine beslenme yetersizliği getirebilecek, ruh sağlığımızı olumsuz etkileyecek. Çünkü resmen sinir.
28 Aralık 2011 tarihli Genel Sağlık Sigortası Gelir Tespiti ve Tescil İşlemleri Yönetmeliğini yorumlamaya çalışıyorum. Nasıl böyle bir şey olabilir? Bir taraftan genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsü sona eren kişiler tabiri kullanılıyor, öte yandan bu kişiler için genel sağlık sigortalısı anne ve babanın bakmakla yükümlü olduğu yargısıyla sigorta bedeli tahsil etmeye kalkılıyor.
Ocak sonuna kadar bağlı olunan ilçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına başvurmak zorundasınız. Başvurup, 18 yaşını bitirdim, üniversiteye giremedim, işsizim dediniz. Veya öğrencisiniz ama 25 yaşını bitirdiniz. Anne babanızın bakmakla yükümlü olmadığına hükmedilip, onların sigortasından yararlandırılmıyorsunuz. Ama öte yandan, Hiçbir gelirim yok. Öğrenci kredisi ve ailemin yanında kalarak yaşamımı devam ettiriyorum dediğiniz halde, gelir testinde anne babanın gelirini beyan edilip, aile fertleri sayısına paylaştırılıyor ve çıkacak rakama göre reşit gence sanki hala aile bakmakla yükümlüymüş gibi sağlık sigortası borcu çıkarılıyor. Resmen çifte standart.
Diyelim emeklisiniz, 2 çocuğunuz var. 25 yaşından büyük, işsiz ya da üniversitesi öğrencisi. Eşinizle birlikte 4 kişi bir evde yaşıyorsunuz. Maaşınız 4e bölünecek ve her bir aile ferdi o parayı kazanıyormuş gibi sağlık sigortası pirimi tahsil edilecek. Ancak asgari ücretin üçte birinden az rakam tutuyorsa devlet ödeyecek. Hani Avrupada kriz nedeniyle maaşları azaltan ülkeler var ya, bizde azaltmak için bu formülü bulmuşlar anlaşılan. Zaten alınan sağlık hizmetini pirimli hale getirerek.
Evleri ziyaret edip, eşyalara bakarak neyi var neyi yok saptayıp gelir beyanının doğruluğunu saptayacaklarmış. Bu arada tekrarlanacakmış, evden birisi evlenirse yeniden hesaplanacakmış.Gideri sorgulamadan ise bahsedilmiyor. (Bakınız Yönetmelik) Yahu benim evime davetsiz misafiri almaya ne mecburiyetim var? Bu anlamda sağlık ama Varlık Vergisine de benzetilebilir,
Üniversite öğrencilerine okullarında verilen sağlık hizmeti kesilmiş bulunuyor. Aileleri sigortalı olanlar öğrenci belgesi ile SGKna başvurarak GSSdan faydalanabilecekler. Yeşil kartlı öğrencilerin ise, kartlarına ait vize tarihlerinin dolmasının ardından 1 ay içinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvurarak gelir testi yaptırmaları gerekiyor. Bu test sonucu aile gelirinden kendilerine düşen pay 205 Tlnin üzerinde ise 35.40-213 Tl arası pirim ödeyecekler.
25 yaşını doldurmuş üniversite öğrencileri 18 gün içinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvurmazlar ise, aylık bin 700 lira kazandıkları varsayılarak, her ay 213 lira prim borcu yazılacak. Başvururlarsa belki daha az ama büyük olasılıkla daha az olarak aile gelirlerinden dolayı pirim borcu çıkarılacak.
Bu reşit olmuş öğrenciler, işsizler geleneksel aile yapımızın dayanışma ruhu sayesinde aç, açıkta kalmıyor bakılıyorlardı. Böylece paylaşma ruhu sayesinde sokaklarda isyankar,sefil insanlar bulunması, mutsuzluk bir nebze önleniyordu. Şimdi ne olacak? Reşit yaşa gelmiş, hatta aşmış, üniversite öğrencisi veya mezun ama işsiz çocuklarımız hem aile reisinin sağlık sigortasından yararlandırılmıyor, hem de gelirinden eşit oranda pay sahibiymiş gibi pirim borcu yazılıyor. Nasıl ödeyecek, geliri yok ki. Bu durumda ana-babasının yakasına yapışacak, Bak devlet böyle uygun gördü, senin maaşına ortağım, payımı ver diyecek bir hak sahibi yapılıyor resmen.
Çocuğuna yetişti ama gidecek yeri yok diye evini açan ana-baba şimdi bir de sağlık sigortası pirimi ödeyecek. Veya gencin pirim borcu kredi borcuna ilaveten birikecek, katlanacak. Devlete borç mahkumu hissedecek kendini. Ezik olacak,sinecek, pusacak, boynum kıldan incemi diyecek? AB'de yok böyle bir şey. 18 yaşını bitirmiş gence karşı ailenin hiç bir sorumluluğu olmuyor. İşsiz kişi geliri olmayınca devletten sigortalı veya zorunlu olmuyor.
61 öncesi böyleymiş. Gerilettiler ülkeyi. 65de 657 sayılı yasa çıkınca çocuktum ama ne kadar sevinmiştik. O zamana kadar devlet memurlarının şahsına sağlık hizmeti veren devlet, eşi ve çocuklarına bakmıyordu. Dişçiye verecek parası olmayan babamın çürük dişimi kerpetenle çektiğini anımsarım. En çok annemin yüzündeki aciz üzüntü beni sarsmıştı. Sonrası gelişen haklar, -şimdi güya kalkındık-, birer birer tırpanlanıyor. Önce sigortalının kız çocuklarına ömür boyu sağlık hizmeti hakkını kaldırdılar, şimdi de zorunlu pirime bağlıyorlar.
Medyaya bakıyorum, yeterince eleştirilmiyor. Hükümet yanlısı medya süt dökmüş kedi gibi bahsetmiyorlar. Şu tutuklandı, bu tutuklandı, Fransaya böyle öfkelendik,Eurovision için şu sürpriz yapıldı, gibi sansasyonel gündem halkın aleyhine oluyor. O arda kazık bize çıkmış haberimiz yok.
Bir ailede kişi başı 295 Tlden fazla düşüyorsa, nasıl durumu iyi görülüp pirim istenebilir? Nasıl bir mantık bu? Çocuğun yol ve öğlen yemeğini anca karşılıyor bu. 35 lira düşürüp, 265e indirecekler. Yahu 100 lira sırf elektrik parası geliyor.
Bana göre SGK açıklarının bütçedeki yükünü azaltıp, bir yandan çılgın projelere kaynak sağlarken, öte yandan ödeyemeyip borçlu kalanların çok olacağının bilincindeler. Borç yükünün insanda yarattığı pisikolojik etkiyi keşfetmişler ve kitleleri suçluluk duygusuyla bağlayıp, kolay kabul ettirme, yönetme peşindeler. Tıpkı yabancıların ülkemize yaptığı gibi, halklarına yapıyorlar. Borç yiğidin kamçısıdır derler ama kamçı acı verir, can yakar,insani değildir. Borç eski çağda kölelere özgü uygulamanın kapitalist versiyonudur. Onurlu, özgür, bağımsız kişilik ve kararı olumsuz etkiler. Hele ki, ödeme gücü yoksa.. Şu Yunanistan bile kuzuya döndü, Türk gençlerini o durumdan Allah korusun.
Bu yasaya, bu yönetmeliğe karşı yapılacak bir şeyler olmalı. Pirimden kurtulmak için aile evlatlıktan ret mi etmeli? Ailesiyle arası bozuksa ne olacak? Hukuka da uygun değil. Kişi parası yoksa bir hizmeti almaz, alamaz, böyle bir özgürlüğü olmalı. Aileye yüklenemez. Borcun, yükümlülüğün kişiselliği ilkesi zedelenmiş. Mesken dokunulmazlığını, gizliliğini ihlal var. Muhalefet de sadece Kılıçdaroğlundan ibaretmiş gibi duruyor. Hiç olmazsa yardımcıları tenkidini yapmalı. Yüzde 3-5 verilirken bu kez gelirler gerçekten azaltılmış oluyor.Tüketici derneklerinin çıtı çıkmıyor. Elden bir şey gelmiyor olması daha da acı. Bu rejimin adı ne böyle? Sevsinler ileri demokrasinizi, kalkınmanızı. Bir gösteri düzenleyen olursa ben hazırım.
Bir de en az 3 çocuk nanesi yiyorlar. Ailelere, çocuklara dert değil huzur veriliyor sanki..Getirilen sigorta, kafamızın sigortasını attıracak. Psikiyatristlerde izdiham yaşanacak.
Şimdiye kadar görülmemiş çelişkiler içeren yasa yönetmeliği, sağlık vergisi gibi aile bütçesinde azalmaya yol açacak. Sağlığı düzeltmek yerine beslenme yetersizliği getirebilecek, ruh sağlığımızı olumsuz etkileyecek. Çünkü resmen sinir.
28 Aralık 2011 tarihli Genel Sağlık Sigortası Gelir Tespiti ve Tescil İşlemleri Yönetmeliğini yorumlamaya çalışıyorum. Nasıl böyle bir şey olabilir? Bir taraftan genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsü sona eren kişiler tabiri kullanılıyor, öte yandan bu kişiler için genel sağlık sigortalısı anne ve babanın bakmakla yükümlü olduğu yargısıyla sigorta bedeli tahsil etmeye kalkılıyor.
Ocak sonuna kadar bağlı olunan ilçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına başvurmak zorundasınız. Başvurup, 18 yaşını bitirdim, üniversiteye giremedim, işsizim dediniz. Veya öğrencisiniz ama 25 yaşını bitirdiniz. Anne babanızın bakmakla yükümlü olmadığına hükmedilip, onların sigortasından yararlandırılmıyorsunuz. Ama öte yandan, Hiçbir gelirim yok. Öğrenci kredisi ve ailemin yanında kalarak yaşamımı devam ettiriyorum dediğiniz halde, gelir testinde anne babanın gelirini beyan edilip, aile fertleri sayısına paylaştırılıyor ve çıkacak rakama göre reşit gence sanki hala aile bakmakla yükümlüymüş gibi sağlık sigortası borcu çıkarılıyor. Resmen çifte standart.
Diyelim emeklisiniz, 2 çocuğunuz var. 25 yaşından büyük, işsiz ya da üniversitesi öğrencisi. Eşinizle birlikte 4 kişi bir evde yaşıyorsunuz. Maaşınız 4e bölünecek ve her bir aile ferdi o parayı kazanıyormuş gibi sağlık sigortası pirimi tahsil edilecek. Ancak asgari ücretin üçte birinden az rakam tutuyorsa devlet ödeyecek. Hani Avrupada kriz nedeniyle maaşları azaltan ülkeler var ya, bizde azaltmak için bu formülü bulmuşlar anlaşılan. Zaten alınan sağlık hizmetini pirimli hale getirerek.
Evleri ziyaret edip, eşyalara bakarak neyi var neyi yok saptayıp gelir beyanının doğruluğunu saptayacaklarmış. Bu arada tekrarlanacakmış, evden birisi evlenirse yeniden hesaplanacakmış.Gideri sorgulamadan ise bahsedilmiyor. (Bakınız Yönetmelik) Yahu benim evime davetsiz misafiri almaya ne mecburiyetim var? Bu anlamda sağlık ama Varlık Vergisine de benzetilebilir,
Üniversite öğrencilerine okullarında verilen sağlık hizmeti kesilmiş bulunuyor. Aileleri sigortalı olanlar öğrenci belgesi ile SGKna başvurarak GSSdan faydalanabilecekler. Yeşil kartlı öğrencilerin ise, kartlarına ait vize tarihlerinin dolmasının ardından 1 ay içinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvurarak gelir testi yaptırmaları gerekiyor. Bu test sonucu aile gelirinden kendilerine düşen pay 205 Tlnin üzerinde ise 35.40-213 Tl arası pirim ödeyecekler.
25 yaşını doldurmuş üniversite öğrencileri 18 gün içinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına başvurmazlar ise, aylık bin 700 lira kazandıkları varsayılarak, her ay 213 lira prim borcu yazılacak. Başvururlarsa belki daha az ama büyük olasılıkla daha az olarak aile gelirlerinden dolayı pirim borcu çıkarılacak.
Bu reşit olmuş öğrenciler, işsizler geleneksel aile yapımızın dayanışma ruhu sayesinde aç, açıkta kalmıyor bakılıyorlardı. Böylece paylaşma ruhu sayesinde sokaklarda isyankar,sefil insanlar bulunması, mutsuzluk bir nebze önleniyordu. Şimdi ne olacak? Reşit yaşa gelmiş, hatta aşmış, üniversite öğrencisi veya mezun ama işsiz çocuklarımız hem aile reisinin sağlık sigortasından yararlandırılmıyor, hem de gelirinden eşit oranda pay sahibiymiş gibi pirim borcu yazılıyor. Nasıl ödeyecek, geliri yok ki. Bu durumda ana-babasının yakasına yapışacak, Bak devlet böyle uygun gördü, senin maaşına ortağım, payımı ver diyecek bir hak sahibi yapılıyor resmen.
Çocuğuna yetişti ama gidecek yeri yok diye evini açan ana-baba şimdi bir de sağlık sigortası pirimi ödeyecek. Veya gencin pirim borcu kredi borcuna ilaveten birikecek, katlanacak. Devlete borç mahkumu hissedecek kendini. Ezik olacak,sinecek, pusacak, boynum kıldan incemi diyecek? AB'de yok böyle bir şey. 18 yaşını bitirmiş gence karşı ailenin hiç bir sorumluluğu olmuyor. İşsiz kişi geliri olmayınca devletten sigortalı veya zorunlu olmuyor.
61 öncesi böyleymiş. Gerilettiler ülkeyi. 65de 657 sayılı yasa çıkınca çocuktum ama ne kadar sevinmiştik. O zamana kadar devlet memurlarının şahsına sağlık hizmeti veren devlet, eşi ve çocuklarına bakmıyordu. Dişçiye verecek parası olmayan babamın çürük dişimi kerpetenle çektiğini anımsarım. En çok annemin yüzündeki aciz üzüntü beni sarsmıştı. Sonrası gelişen haklar, -şimdi güya kalkındık-, birer birer tırpanlanıyor. Önce sigortalının kız çocuklarına ömür boyu sağlık hizmeti hakkını kaldırdılar, şimdi de zorunlu pirime bağlıyorlar.
Medyaya bakıyorum, yeterince eleştirilmiyor. Hükümet yanlısı medya süt dökmüş kedi gibi bahsetmiyorlar. Şu tutuklandı, bu tutuklandı, Fransaya böyle öfkelendik,Eurovision için şu sürpriz yapıldı, gibi sansasyonel gündem halkın aleyhine oluyor. O arda kazık bize çıkmış haberimiz yok.
Bir ailede kişi başı 295 Tlden fazla düşüyorsa, nasıl durumu iyi görülüp pirim istenebilir? Nasıl bir mantık bu? Çocuğun yol ve öğlen yemeğini anca karşılıyor bu. 35 lira düşürüp, 265e indirecekler. Yahu 100 lira sırf elektrik parası geliyor.
Bana göre SGK açıklarının bütçedeki yükünü azaltıp, bir yandan çılgın projelere kaynak sağlarken, öte yandan ödeyemeyip borçlu kalanların çok olacağının bilincindeler. Borç yükünün insanda yarattığı pisikolojik etkiyi keşfetmişler ve kitleleri suçluluk duygusuyla bağlayıp, kolay kabul ettirme, yönetme peşindeler. Tıpkı yabancıların ülkemize yaptığı gibi, halklarına yapıyorlar. Borç yiğidin kamçısıdır derler ama kamçı acı verir, can yakar,insani değildir. Borç eski çağda kölelere özgü uygulamanın kapitalist versiyonudur. Onurlu, özgür, bağımsız kişilik ve kararı olumsuz etkiler. Hele ki, ödeme gücü yoksa.. Şu Yunanistan bile kuzuya döndü, Türk gençlerini o durumdan Allah korusun.
Bu yasaya, bu yönetmeliğe karşı yapılacak bir şeyler olmalı. Pirimden kurtulmak için aile evlatlıktan ret mi etmeli? Ailesiyle arası bozuksa ne olacak? Hukuka da uygun değil. Kişi parası yoksa bir hizmeti almaz, alamaz, böyle bir özgürlüğü olmalı. Aileye yüklenemez. Borcun, yükümlülüğün kişiselliği ilkesi zedelenmiş. Mesken dokunulmazlığını, gizliliğini ihlal var. Muhalefet de sadece Kılıçdaroğlundan ibaretmiş gibi duruyor. Hiç olmazsa yardımcıları tenkidini yapmalı. Yüzde 3-5 verilirken bu kez gelirler gerçekten azaltılmış oluyor.Tüketici derneklerinin çıtı çıkmıyor. Elden bir şey gelmiyor olması daha da acı. Bu rejimin adı ne böyle? Sevsinler ileri demokrasinizi, kalkınmanızı. Bir gösteri düzenleyen olursa ben hazırım.
Bir de en az 3 çocuk nanesi yiyorlar. Ailelere, çocuklara dert değil huzur veriliyor sanki..Getirilen sigorta, kafamızın sigortasını attıracak. Psikiyatristlerde izdiham yaşanacak.