arzuhal
New member
- Katılım
- 1 May 2008
- Mesajlar
- 1
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Türkiye bugünlerde hem laik-Kemalist ve İslamcı-Osmanlı mirasını aşıyor, hem de bu mirasın iyi taraflarını koruyor. Belki de AKP hükümetinin ve bu hükümete sempati duyan seçkinlerin istediği de bu.
Bazı eğilimleriyle ilgili söylenenlerin aksine bu hükümet yeni Osmanlıcı değil. AKPnin eğilimlerini Osmanlı geçmişine özlemin veya imparatorluğa itibarını iade etme arzusunun ifadesi olarak görmek zor.
Yeni Türkiye, ters yöndeki iki deneyimden miras kalan genler arasında uyumun zorluğu nedeniyle doğum sancılarıyla doğuyor. Bugün, bölgesel ve uluslararası alanda beslendiği kapsamlı kabulü kullanabilecek derecede iyi durumda. Diplomatları Tahran, Şam, Kahire, Amman, Washington, Moskova, Pekin ve her şeye rağmen Tel Avivde olumlu karşılanıyor. Farklı politikalar izleyen ülkelerde diplomatları böylesine olumlu karşılanan başka bir ülke yoktur. Yeni Türkiye bölgesel ilişkiler haritasını yeniden düzenlemeye ve esnek fakat etkin bir siyasetle yeni dengeler kurmaya çalışıyor.
KOMŞULARLA SIFIR SORUN
En çok dikkati Türkiyenin Ortadoğu hareketlenmesi çekiyor. Bu bölge Ankaranın çok yönlü hareket noktalarından sadece biri olsa da, Türkiyenin Ortadoğu krizlerindeki güçlü varlığı diğer bölgelerdeki hareketlenmelerinin üzerindeki dikkati dağıtıyor. Oysa Ankaranın varlığı, Arap-İsrail ihtilafından Irak ve karmaşık sorunlarına, İran ve nükleer programından Batıya dek her alanda artıyor. Türkiye Irak-Suriye krizinde bile çözüm yönünde harekete geçerken Araplar güçsüz kalmıştı.
Türkiye zorlu krizleri çözmeye çalışırken, sorunlara düşünmeden dalmama konusunda da dikkatli. Şu ana dek büyük ölçüde titiz hesap yapıyor gibi görünüyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun ortaya koyduğu komşularla sıfır sorun hedefine öncelik veriyor. Osmanlı saltanatının mirası, Kürt sorununun dozu ve bölgesel etkileri göz önüne alındığında epey zorlu bir görev bu.
Türkiye 1998de savaşın eşiğine geldiği Suriyeyle ilişkileri işbirliği ve sınırların açılması noktasına taşıdı. Bazen zıtlaşacak kadar farklı düşen bu iki devletin ilişkileri birkaç yılda güçlendi. Iraktaki Türk varlığı da artıyor. Türkiye Irakla stratejik ilişkilerini yapılandırmaya çabalıyor. Türk diplomasisi Iraktaki varlığını güçlendirmek için su kozunu olumlu biçimde kullanarak zekasını gösterdi. Türkiye Irakın temel ekonomi kapısı olmak istiyor. Orta Asyadaki hareketlenmelerini Ortadoğudaki rolünün uzantısı sayıyor; bu hareketlenmeler de sorunları sıfırlama çabasının ciddiyetini teyit eden göstergeler içeriyor. Osmanlı mirasındaki ağır yük Ermenilerle doğallaşma yönünde hareketlenmesini önlemedi. Erivanın, Osmanlı güçlerinin 1915te Ermenilere soykırım yaptığını düşünmesine ve dolayısıyla doğallaşmayı imkânsız görmesine rağmen, yeni Türkiye doğallaşma sağlamak için gereken temeli atmakta başarılı oldu.
YENİ TÜRKİYE İYİ HESAP YAPIYOR
Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye NATO eksenini de bırakmadı. ABD ve Avrupayla güçlü ilişkiler sürerken İsraille bağları için bir tavan belirledi. Fakat bu tavan, Gazze saldırısından beri ilişkilerde yaşanan durgunluk sonrası beklendiği kadar alçak olmayacak.
Yeni Türkiye adımlarını iyi hesap ediyor.
Bu nedenle İsraille hava tatbikatlarının iptalinin ardından, Akdenizde İsrail savaş gemilerinin katılımıyla gerçekleştirilen NATO deniz tatbikatına Türk filoları katıldı.
İsrail, Ayrılık adlı televizyon dizisini kendisine yönelik nefreti teşvik ettiği gerekçesiyle protesto ettiğinde, Ankara bazı sahneleri kaldırmak için müdahale etti. O halde yeni Türkiyeyle İsrail arasındaki ilişkiler karakteristik bir dönüşümden geçmiyor. İslami köklere sahip hükümet, İsraile yönelik siyasetinin Batılı ülkelerle ilişkilerle bağlantılı olduğunu biliyor. Türkiye bu ilişkileri geliştirmekte kararlı. Zira Doğuya yönelmesi ABye katılma umudunu bırakması anlamına gelmez. Aksine Davutoğlu Batıda meyveleri toplamak için Doğuya hareket edilmesi gerektiğine inanıyor.
TÜRKİYE ORTADOĞU'YU AŞACAK
Bu bağlamda yeni Türkiye gücünün kapsamlı dinamiklerini tamamlıyor. Fakat belki de en önemli eksikliği şu: Hali hazırdaki iktidar seçkinleriyle laik seçkinlerin yeni devletin dinamikleri üzerinde uzlaşmasını hedefleyen ulusal bir diyalog kanalıyla evini yeniden düzenlemesi gerekiyor; Kürt sorununa son verilmesi, demokrasinin güçlendirilmesi, sadece Kürtlere değil, ifade özgürlüğüne dayatılan sınırlamaların kaldırılması lazım.
Hükümetin bir diğer müjdeleyici adımı, büyük şair Nazım Hikmete vatandaşlığını geri vermesi oldu. Fakat itibarlarının iade edilmesi gereken onlarca Kürt, Ermeni ve Türk aydın var. Bunlar yapıldığında yeni doğumun dinamikleri tamamlanır, Türkiye Ortadoğuyu da aşacak kadar büyük bir rolü oynayabilecek hale gelir. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi İttihat, El Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezinde uzman, 19 Kasım 2009)
Bazı eğilimleriyle ilgili söylenenlerin aksine bu hükümet yeni Osmanlıcı değil. AKPnin eğilimlerini Osmanlı geçmişine özlemin veya imparatorluğa itibarını iade etme arzusunun ifadesi olarak görmek zor.
Yeni Türkiye, ters yöndeki iki deneyimden miras kalan genler arasında uyumun zorluğu nedeniyle doğum sancılarıyla doğuyor. Bugün, bölgesel ve uluslararası alanda beslendiği kapsamlı kabulü kullanabilecek derecede iyi durumda. Diplomatları Tahran, Şam, Kahire, Amman, Washington, Moskova, Pekin ve her şeye rağmen Tel Avivde olumlu karşılanıyor. Farklı politikalar izleyen ülkelerde diplomatları böylesine olumlu karşılanan başka bir ülke yoktur. Yeni Türkiye bölgesel ilişkiler haritasını yeniden düzenlemeye ve esnek fakat etkin bir siyasetle yeni dengeler kurmaya çalışıyor.
KOMŞULARLA SIFIR SORUN
En çok dikkati Türkiyenin Ortadoğu hareketlenmesi çekiyor. Bu bölge Ankaranın çok yönlü hareket noktalarından sadece biri olsa da, Türkiyenin Ortadoğu krizlerindeki güçlü varlığı diğer bölgelerdeki hareketlenmelerinin üzerindeki dikkati dağıtıyor. Oysa Ankaranın varlığı, Arap-İsrail ihtilafından Irak ve karmaşık sorunlarına, İran ve nükleer programından Batıya dek her alanda artıyor. Türkiye Irak-Suriye krizinde bile çözüm yönünde harekete geçerken Araplar güçsüz kalmıştı.
Türkiye zorlu krizleri çözmeye çalışırken, sorunlara düşünmeden dalmama konusunda da dikkatli. Şu ana dek büyük ölçüde titiz hesap yapıyor gibi görünüyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun ortaya koyduğu komşularla sıfır sorun hedefine öncelik veriyor. Osmanlı saltanatının mirası, Kürt sorununun dozu ve bölgesel etkileri göz önüne alındığında epey zorlu bir görev bu.
Türkiye 1998de savaşın eşiğine geldiği Suriyeyle ilişkileri işbirliği ve sınırların açılması noktasına taşıdı. Bazen zıtlaşacak kadar farklı düşen bu iki devletin ilişkileri birkaç yılda güçlendi. Iraktaki Türk varlığı da artıyor. Türkiye Irakla stratejik ilişkilerini yapılandırmaya çabalıyor. Türk diplomasisi Iraktaki varlığını güçlendirmek için su kozunu olumlu biçimde kullanarak zekasını gösterdi. Türkiye Irakın temel ekonomi kapısı olmak istiyor. Orta Asyadaki hareketlenmelerini Ortadoğudaki rolünün uzantısı sayıyor; bu hareketlenmeler de sorunları sıfırlama çabasının ciddiyetini teyit eden göstergeler içeriyor. Osmanlı mirasındaki ağır yük Ermenilerle doğallaşma yönünde hareketlenmesini önlemedi. Erivanın, Osmanlı güçlerinin 1915te Ermenilere soykırım yaptığını düşünmesine ve dolayısıyla doğallaşmayı imkânsız görmesine rağmen, yeni Türkiye doğallaşma sağlamak için gereken temeli atmakta başarılı oldu.
YENİ TÜRKİYE İYİ HESAP YAPIYOR
Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye NATO eksenini de bırakmadı. ABD ve Avrupayla güçlü ilişkiler sürerken İsraille bağları için bir tavan belirledi. Fakat bu tavan, Gazze saldırısından beri ilişkilerde yaşanan durgunluk sonrası beklendiği kadar alçak olmayacak.
Yeni Türkiye adımlarını iyi hesap ediyor.
Bu nedenle İsraille hava tatbikatlarının iptalinin ardından, Akdenizde İsrail savaş gemilerinin katılımıyla gerçekleştirilen NATO deniz tatbikatına Türk filoları katıldı.
İsrail, Ayrılık adlı televizyon dizisini kendisine yönelik nefreti teşvik ettiği gerekçesiyle protesto ettiğinde, Ankara bazı sahneleri kaldırmak için müdahale etti. O halde yeni Türkiyeyle İsrail arasındaki ilişkiler karakteristik bir dönüşümden geçmiyor. İslami köklere sahip hükümet, İsraile yönelik siyasetinin Batılı ülkelerle ilişkilerle bağlantılı olduğunu biliyor. Türkiye bu ilişkileri geliştirmekte kararlı. Zira Doğuya yönelmesi ABye katılma umudunu bırakması anlamına gelmez. Aksine Davutoğlu Batıda meyveleri toplamak için Doğuya hareket edilmesi gerektiğine inanıyor.
TÜRKİYE ORTADOĞU'YU AŞACAK
Bu bağlamda yeni Türkiye gücünün kapsamlı dinamiklerini tamamlıyor. Fakat belki de en önemli eksikliği şu: Hali hazırdaki iktidar seçkinleriyle laik seçkinlerin yeni devletin dinamikleri üzerinde uzlaşmasını hedefleyen ulusal bir diyalog kanalıyla evini yeniden düzenlemesi gerekiyor; Kürt sorununa son verilmesi, demokrasinin güçlendirilmesi, sadece Kürtlere değil, ifade özgürlüğüne dayatılan sınırlamaların kaldırılması lazım.
Hükümetin bir diğer müjdeleyici adımı, büyük şair Nazım Hikmete vatandaşlığını geri vermesi oldu. Fakat itibarlarının iade edilmesi gereken onlarca Kürt, Ermeni ve Türk aydın var. Bunlar yapıldığında yeni doğumun dinamikleri tamamlanır, Türkiye Ortadoğuyu da aşacak kadar büyük bir rolü oynayabilecek hale gelir. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi İttihat, El Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezinde uzman, 19 Kasım 2009)