Serdengeçti
Banned
- Katılım
- 8 May 2007
- Mesajlar
- 1,808
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Dinin d'sini işittikleri anda kulakları dikiliveren CHP'liler şaşkın vaziyette. Deniz Baykal başta olmak üzere, partili yöneticilerin din açılımı diye yaptıklarına bir anlam vermeye çalışıyorlar.
İçlerinde en vahim durumda olanları, yaşlı ve sofu Kemalistler: Demode klişelerini tekrarlamaktan başka, ellerinde bir şey gelmiyor: "Laik cumhuriyet elden gidiyor", "Karşı devrime teslim oluyoruz" vb.
Bu yaşadıkları üçüncü travma:
1) İlk travma 1950 seçimlerinden önceydi. İkinci Dünya Savaşı biterken Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Türkiye'nin Batı bloğunda yer alacağını, bunun için de çok partili yaşama geçilmesi gerektiğini anlamıştı.
Çok parti demek, birtakım politikacıların, başta din olmak üzere halkın değerlerini siyasete yansıtması anlamına da geliyordu.
İnönü, CHP'nin yeni dönemde ayakta kalabilmesi için imam hatip okullarını açtı.
CHP'nin son yaptığı ezanın tekrar Arapça okunmasını desteklemek oldu ki dönemin Kemalistleri bugünküler gibi bağırıp çağırmıştı.
2) İkinci travma, 1973 seçimlerinden sonra yaşandı. Tek başına hükümet olamayan CHP Başkanı Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan'ın Milli Selamet Partisi ( MSP ) ile koalisyon kurdu. Katı Kemalistler çılgına döndü.
3) Böylece şimdilerde yaşadıkları üç numaralı travma oluyor. Çarşaf açılımları, Kuran kursu vaatleri deprem etkisi yaratıyor.
Bağıran çağıran çok da, bu kararın niye verildiğini soran ve klişeler haricinde cevap arayan pek az.
Nedir bu şimdi? Yeni bir strateji mi, yoksa basit bir taktik
hamle mi?
Din denildi mi, kâh akortsuz sesler çıkarmaya başlayan, kâh askeri marşlar söyleyen bizzat Baykal değil miydi?
Üniversitede türban serbestliği getiren Anayasa değişikliklerini ( 10'uncu ve 42'nci maddeler) koşa koşa Anayasa Mahkemesi'ne götüren de Baykal değil miydi?
O halde ne oldu da böyle şaşırtıcı kararlar alıyor?
Niye partideki sert Kemalistlerin sesi soluğu pek çıkmıyor? Yoksa kulakları çekildi de, yeni durumu kabullenmeye mi başladılar?
Emre AKÖZ
http://www.sabah.com.tr/akoz.html
İçlerinde en vahim durumda olanları, yaşlı ve sofu Kemalistler: Demode klişelerini tekrarlamaktan başka, ellerinde bir şey gelmiyor: "Laik cumhuriyet elden gidiyor", "Karşı devrime teslim oluyoruz" vb.
Bu yaşadıkları üçüncü travma:
1) İlk travma 1950 seçimlerinden önceydi. İkinci Dünya Savaşı biterken Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Türkiye'nin Batı bloğunda yer alacağını, bunun için de çok partili yaşama geçilmesi gerektiğini anlamıştı.
Çok parti demek, birtakım politikacıların, başta din olmak üzere halkın değerlerini siyasete yansıtması anlamına da geliyordu.
İnönü, CHP'nin yeni dönemde ayakta kalabilmesi için imam hatip okullarını açtı.
CHP'nin son yaptığı ezanın tekrar Arapça okunmasını desteklemek oldu ki dönemin Kemalistleri bugünküler gibi bağırıp çağırmıştı.
2) İkinci travma, 1973 seçimlerinden sonra yaşandı. Tek başına hükümet olamayan CHP Başkanı Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan'ın Milli Selamet Partisi ( MSP ) ile koalisyon kurdu. Katı Kemalistler çılgına döndü.
3) Böylece şimdilerde yaşadıkları üç numaralı travma oluyor. Çarşaf açılımları, Kuran kursu vaatleri deprem etkisi yaratıyor.
Bağıran çağıran çok da, bu kararın niye verildiğini soran ve klişeler haricinde cevap arayan pek az.
Nedir bu şimdi? Yeni bir strateji mi, yoksa basit bir taktik
hamle mi?
Din denildi mi, kâh akortsuz sesler çıkarmaya başlayan, kâh askeri marşlar söyleyen bizzat Baykal değil miydi?
Üniversitede türban serbestliği getiren Anayasa değişikliklerini ( 10'uncu ve 42'nci maddeler) koşa koşa Anayasa Mahkemesi'ne götüren de Baykal değil miydi?
O halde ne oldu da böyle şaşırtıcı kararlar alıyor?
Niye partideki sert Kemalistlerin sesi soluğu pek çıkmıyor? Yoksa kulakları çekildi de, yeni durumu kabullenmeye mi başladılar?
Emre AKÖZ
http://www.sabah.com.tr/akoz.html