“Yazıcıoğlu'na niye tezgâh kuruluyor?” sorusuna yanıtı kendi vermişti
“Merhum Yazıcıoğlu’ndan arda kalanlar (5)” yazı dizisinin son bölümünü bugün sizlerle paylaşacağım ama öncelikle son gelişmeler ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
“Aydınlığa kavuşturulması gereken çok şey var çok”…!
----------------
Vefatının ardında birçok soru işareti kalan Merhum Yazıcıoğlu’ da Güney ve Doğu Anadolu’da yaşanan sıkıntıların perde önünde ki aktörü olan PKK'yı uluslararası sermayenin ve emperyalist güçlerin Türkiye'ye karşı yürüttüğü asimetrik savaşın koçbaşı olarak kullandığı bir paçavrası ve provokatif aracı olarak nitelendirir ve "terör örgütü asla Kürtlerin temsilcisi değildir. Dolayısıyla da Kürt ve Türkmen kardeşlerin ortak düşmanıdır. Bunu kabul ettiğimiz, teröre karşı birlik beraberlik içinde yaşadığımız takdirde önce psikolojik savaşta galip geleceğiz ve bünyemizden PKK'yı atıp bitireceğiz derdi…
Onunla ilgili yazı dizimizin son bölümünü ise yine soru işaretleri içinde kaldığımız bir günde tamamlamak nasip oldu…
Bu son bölümde de Yazıcıoğlu’nun fikirlerinden alınması gereken önemli derslerin olduğunu düşünüyorum..
Ergenekon için “ur” ifadesini kullanırdı rahmetli Yazıcıoğlu…
Kimsenin suç işleme imtiyazı olamaz diyen Muhsin Yazıcıoğlu, “kimse rütbesine, makamına, şöhretine, servetine dayanarak ayrıcalıklı muamele göremez. Devlet eğer gerçekten devlet ise bu tür cuntalaşma ve yasa dışı şiddet unsuru kullanarak yapılanmaların kökünü kazıması lazım” açıklamasında bulunmuştu.
Sinir uçlarına dokunulmadan sinir aralarından bu “ur” çıkartılarak milletin bünyesinden atılsın. Bizim temel görüşümüz bu konuda sonuna kadar gidilmesidir ifadelerini de kullanan Yazıcıoğlu’nun bizzat kendiside yaşamı boyunca bu tarz oluşumlar ile mücadele etmişti. Çok şey biliyordu ve partisinin üzerinde oynanmak istenen oyunları her defasında bozuyordu…
“YAZICIOĞLU'NA NEDEN TEZGAH KURULUYOR” SORUSUNA CEVABI
Tuncay Güney'in mail atarak kendisine iftira attığı gerekçesi ile özür dilediği günlerde BBP lideri rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Lalegül FM’de Feridun Erdoğral’ın programına katılarak partisi ve kendisi aleyhinde yürütülen kampanyayı açıklamıştı...
Yazıcıoğlu, Güney’in suçlamalarını yayınlayan gazetelerin itirafını yayınlamaktan kaçındığını söylemiş ve partisinin yükselişe geçtiği dönemlerde medya ve belli çevrelerce aleyhlerine kampanya başlatıldığını ifade etmişti.
KOMPLO GİRİŞİMİ DEVAM EDİYOR
Yazıcıoğlu, Tuncay Güney’in o günlerde kendisine yolladığı e-mailde, "Vicdanım sızlıyor, bu nedenle size özür maili gönderme ihtiyacı hissettim. Adil Serdar Saçan, bu ifadeleri bana dikte ettirdi. İşkencelere dayanamadım, sizin aleyhinize suçlayıcı ifadelerde bulundum. 7 yıl önce 28 yaşındaydım, bu işkenceye dayanamadım. Roma'yı da ben yaktım dedim. Özür dilerim. Ben basına defalarca bunları söylediğim halde hiçbir yerde kullanılmadı. Demek ki, hala sizin üzerinizde bir komplo girişimi sürüyor. Bu sözlerimi isteyen medya kuruluşlarında da ifade edebilirim" sözlerinin yer aldığını ifade etmişti.
Merhum Yazıcıoğlu, Güney’in kendisine, size karşı böyle bir kampanyayı neden başlattılar. Kendin yorumla, bunu ben bilmiyorum” dediğini de söylemişti.
BBP'NİN YÜKSELMESİNDEN KORKUYORLAR
Güney’in kendisi ile ilgili suçlayıcı bir şey olduğu zaman hemen manşet yapan ama itiraflarını yazmayan gazetecileri aradığını ve bu gazetecilere, “Size bunlar söylendi ama neden yazmadınız?” diye sorduğunu da belirten Yazıcıoğlu, “önümüzdeki seçimler öncesi (yerel seçim) kendisi ve partisinin yükselmesinden korkanların ince hesaplar içinde olduğunu belirtmişti.
--Bütün bu parçaları birleştirdiği zaman, “Niye Muhsin Yazıcıoğlu'na tezgâh kuruluyor?” sorununun ortaya çıktığını da ifade eden merhum Yazıcıoğlu’nun şu sözleri dikkat çekiyor ve çok şey anlatıyordu:
“Bu seçimde bir toparlanma olursa il genel meclisinde Büyük Birlik Partisi'ne yüksek oy çıkarsa, oylarının tırmandığı gözükürse acaba millet ‘Yahu bu da büyüyebiliyor…’ diyerek oyunu yönlendirebilir. ‘O zaman başımıza iş çıkar’ diyenler hemen biz ne zaman kıpırdanır, halktan teveccüh görmeye başlarsak hemen harekete geçiyorlar, düğmelere basıyorlar. Bütün bunlar yaşanıyor. Ama bunların hiçbirisinden yılmıyorum. Hiçbir tereddüt göstermiyorum. Ne kimseyle fotoğraf çektirmekten çekinirim, ne halkın içini girmekten çekinirim ne hakkı savunmaktan, ne de böyle çeteci, darbeci kirli sermaye ile kirli medya ile kirli bürokrasi ile iş tutan, siyâset ahlâkından yoksun odaklara teslim olurum.” Büyük Birlik Partisi olarak, ERGENEKON adıyla devam eden dava hakkında da düşüncelerimi ifade etmek isterim.. Biz her türlü çeteleşmeye, cunta ve darbe girişimlerine karşıyız.. Egemenlik millete dayanmadıkça meşru değildir diyoruz. Devam eden davanın, hukukun üstünlüğü anlayışı içerisinde hiçbir hususi kaygıya kapılmadan sürdürülmesini istiyoruz.. Dava süreci sulandırılmamalıdır. Magazine alet edilmemelidir.. Bir kin ve intikam fırsatı olarak kullanılmamalıdır.. Kime ve nereye kadar dokunuyor ve uzanıyorsa oraya kadar gidilmelidir”
YAZICIOĞLU’NUN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI…
Merhum Yazıcıoğlu, milliyetçilik anlayışını “dinimizin önceliği “insandır” Bu inanç doğrultusunda netleştirdiğimiz milliyetçilik anlayışımızın da en önemli önceliği, “üstün ırk teorilerinden” ve “nefret kanunlarından” uzak tuttuğumuz “insandır” sözleri ile tanımlıyordu.
Etnik milliyetçilik, Militarizm, Kapitalizm gibi kavramlardan, anti-demokratik unsurlar oluşturması referansı ile uzak duran Yazıcıoğlu’nun tek referansı ise İslam’dı. Bu referans doğrultusunda hayatını şekillendiren rahmetli Yazıcıoğlu’nun ülkücü hareketten kopup BBP’yi kurmasının altında da hep bu anlayış yatıyordu…
Kur'an ve sünnet çizgisinde bir hayat süren ve dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e 3 kez açık mektup yazıp, devlet yetkililerini "Türkiye askeri darbeye, kaosa sürükleniyor, engel olun" diye uyaran da ondan başkası değildi.
MUHSİN BAŞKAN’DAN GENÇLERE UYARI…
Milliyetçiliğin sokak milliyetçiliği olarak değil, bütün estetiği ile fikir aksiyonu olarak gelişmesinden yana olduklarını söyleyen Yazıcıoğlu, "Eğer tepkiye yönelik bir milliyetçilik anlayışı devam ederse bu heyecan, bu öfke kabarması sönerek kaybolur" diyerek gençliği tehlikelere karşı uyarmıştı…
Onun ölümünden sonrada özellikle Alperen Ocakları’nda ki gençlerin bu uyarıları dikkate alıp her türlü oyuna karşı uyanık olması onun mirası açısından önemli ve gereklidir.
YAZICIOĞLU’NUN İKTİDARA BIRAKTIĞI NOT…
Yazıcıoğlu, “asla unutulmamalıdır ki; bir dava acılar içinde doğar, fakat konfor statüko yalan, ihanet, yolsuzluk ve samimiyetsizlikler içinde ölür.. Bu sözlerimi iktidarda olanların kulaklarına küpe olarak takıyorum”
SON YOLCULUĞU’NA UĞURLADIĞIMIZ YAZICIOĞLU…
Partililerin 'helikopter kiralayalım' ısrarı üzerine, "Bırakın bu helikopter işlerini, hava koşulları kötü olunca uçamayız. Tehlikeli bir şeyler olur. Siz beni öldürecek misiniz" diyerek arkadaşlarına takılan ve ardından Rahmet-i Rahman’a kavuşan Muhsin Yazıcıoğlu, İslami değer ve inançlara bağlı, peygamberi örnek alan takva ve tevekkül sahibi ,sahabe ruhlu bir gönül ve dava adamıydı. Tüm insanları sever ve yardım ederdi.
Bu neden ile inanın onu anlatmak çok zordu. Rahmetli Yazıcıoğlu, hayatım boyunca tanıdığım siyasilerden, makam ve mevki sahibi olup da insan olamamış kişilerden çok farklı bir yerdeydi…
---Allah sana gani gani rahmet etsin, nur içinde yat MUHSİN BAŞKAN…
BBP TEŞKİLATINA ÇAĞRI…
Daha öncede belirttiğim gibi bu anlattıklarım sadece benim gözlemlerimden bazılarıydı. Bu neden ile bir kez daha yinelemek isterim ki, onu benden çok daha iyi tanıyan BBP teşkilatı rahmetli Yazıcıoğlu’nun fikirlerini ve örnek yaşantısını anlatan eserler ortaya koyabilsinler. Hatta dilerim ki yakın dava arkadaşları onun hayatını konu alan bir sinema filmi çekilmesine de öncü olsunlar…
Birde, rahmetli Yazıcıoğlu yaşasaydı her fikirden insanı birleştirmek adına "Büyük Barış Planı’nı" devreye sokacaktı. Her ne kadar bu konuda üç aşağı beş yukarı aynı şeyler söylense de net açıklamalar olmadı. Bu düşüncesini paylaştığı arkadaşları ümit ederim ki bu isteğini de hayata geçirebilsinler…
kaynak
“Merhum Yazıcıoğlu’ndan arda kalanlar (5)” yazı dizisinin son bölümünü bugün sizlerle paylaşacağım ama öncelikle son gelişmeler ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
“Aydınlığa kavuşturulması gereken çok şey var çok”…!
----------------
Vefatının ardında birçok soru işareti kalan Merhum Yazıcıoğlu’ da Güney ve Doğu Anadolu’da yaşanan sıkıntıların perde önünde ki aktörü olan PKK'yı uluslararası sermayenin ve emperyalist güçlerin Türkiye'ye karşı yürüttüğü asimetrik savaşın koçbaşı olarak kullandığı bir paçavrası ve provokatif aracı olarak nitelendirir ve "terör örgütü asla Kürtlerin temsilcisi değildir. Dolayısıyla da Kürt ve Türkmen kardeşlerin ortak düşmanıdır. Bunu kabul ettiğimiz, teröre karşı birlik beraberlik içinde yaşadığımız takdirde önce psikolojik savaşta galip geleceğiz ve bünyemizden PKK'yı atıp bitireceğiz derdi…
Onunla ilgili yazı dizimizin son bölümünü ise yine soru işaretleri içinde kaldığımız bir günde tamamlamak nasip oldu…
Bu son bölümde de Yazıcıoğlu’nun fikirlerinden alınması gereken önemli derslerin olduğunu düşünüyorum..
Ergenekon için “ur” ifadesini kullanırdı rahmetli Yazıcıoğlu…
Kimsenin suç işleme imtiyazı olamaz diyen Muhsin Yazıcıoğlu, “kimse rütbesine, makamına, şöhretine, servetine dayanarak ayrıcalıklı muamele göremez. Devlet eğer gerçekten devlet ise bu tür cuntalaşma ve yasa dışı şiddet unsuru kullanarak yapılanmaların kökünü kazıması lazım” açıklamasında bulunmuştu.
Sinir uçlarına dokunulmadan sinir aralarından bu “ur” çıkartılarak milletin bünyesinden atılsın. Bizim temel görüşümüz bu konuda sonuna kadar gidilmesidir ifadelerini de kullanan Yazıcıoğlu’nun bizzat kendiside yaşamı boyunca bu tarz oluşumlar ile mücadele etmişti. Çok şey biliyordu ve partisinin üzerinde oynanmak istenen oyunları her defasında bozuyordu…
“YAZICIOĞLU'NA NEDEN TEZGAH KURULUYOR” SORUSUNA CEVABI
Tuncay Güney'in mail atarak kendisine iftira attığı gerekçesi ile özür dilediği günlerde BBP lideri rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, Lalegül FM’de Feridun Erdoğral’ın programına katılarak partisi ve kendisi aleyhinde yürütülen kampanyayı açıklamıştı...
Yazıcıoğlu, Güney’in suçlamalarını yayınlayan gazetelerin itirafını yayınlamaktan kaçındığını söylemiş ve partisinin yükselişe geçtiği dönemlerde medya ve belli çevrelerce aleyhlerine kampanya başlatıldığını ifade etmişti.
KOMPLO GİRİŞİMİ DEVAM EDİYOR
Yazıcıoğlu, Tuncay Güney’in o günlerde kendisine yolladığı e-mailde, "Vicdanım sızlıyor, bu nedenle size özür maili gönderme ihtiyacı hissettim. Adil Serdar Saçan, bu ifadeleri bana dikte ettirdi. İşkencelere dayanamadım, sizin aleyhinize suçlayıcı ifadelerde bulundum. 7 yıl önce 28 yaşındaydım, bu işkenceye dayanamadım. Roma'yı da ben yaktım dedim. Özür dilerim. Ben basına defalarca bunları söylediğim halde hiçbir yerde kullanılmadı. Demek ki, hala sizin üzerinizde bir komplo girişimi sürüyor. Bu sözlerimi isteyen medya kuruluşlarında da ifade edebilirim" sözlerinin yer aldığını ifade etmişti.
Merhum Yazıcıoğlu, Güney’in kendisine, size karşı böyle bir kampanyayı neden başlattılar. Kendin yorumla, bunu ben bilmiyorum” dediğini de söylemişti.
BBP'NİN YÜKSELMESİNDEN KORKUYORLAR
Güney’in kendisi ile ilgili suçlayıcı bir şey olduğu zaman hemen manşet yapan ama itiraflarını yazmayan gazetecileri aradığını ve bu gazetecilere, “Size bunlar söylendi ama neden yazmadınız?” diye sorduğunu da belirten Yazıcıoğlu, “önümüzdeki seçimler öncesi (yerel seçim) kendisi ve partisinin yükselmesinden korkanların ince hesaplar içinde olduğunu belirtmişti.
--Bütün bu parçaları birleştirdiği zaman, “Niye Muhsin Yazıcıoğlu'na tezgâh kuruluyor?” sorununun ortaya çıktığını da ifade eden merhum Yazıcıoğlu’nun şu sözleri dikkat çekiyor ve çok şey anlatıyordu:
“Bu seçimde bir toparlanma olursa il genel meclisinde Büyük Birlik Partisi'ne yüksek oy çıkarsa, oylarının tırmandığı gözükürse acaba millet ‘Yahu bu da büyüyebiliyor…’ diyerek oyunu yönlendirebilir. ‘O zaman başımıza iş çıkar’ diyenler hemen biz ne zaman kıpırdanır, halktan teveccüh görmeye başlarsak hemen harekete geçiyorlar, düğmelere basıyorlar. Bütün bunlar yaşanıyor. Ama bunların hiçbirisinden yılmıyorum. Hiçbir tereddüt göstermiyorum. Ne kimseyle fotoğraf çektirmekten çekinirim, ne halkın içini girmekten çekinirim ne hakkı savunmaktan, ne de böyle çeteci, darbeci kirli sermaye ile kirli medya ile kirli bürokrasi ile iş tutan, siyâset ahlâkından yoksun odaklara teslim olurum.” Büyük Birlik Partisi olarak, ERGENEKON adıyla devam eden dava hakkında da düşüncelerimi ifade etmek isterim.. Biz her türlü çeteleşmeye, cunta ve darbe girişimlerine karşıyız.. Egemenlik millete dayanmadıkça meşru değildir diyoruz. Devam eden davanın, hukukun üstünlüğü anlayışı içerisinde hiçbir hususi kaygıya kapılmadan sürdürülmesini istiyoruz.. Dava süreci sulandırılmamalıdır. Magazine alet edilmemelidir.. Bir kin ve intikam fırsatı olarak kullanılmamalıdır.. Kime ve nereye kadar dokunuyor ve uzanıyorsa oraya kadar gidilmelidir”
YAZICIOĞLU’NUN MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI…
Merhum Yazıcıoğlu, milliyetçilik anlayışını “dinimizin önceliği “insandır” Bu inanç doğrultusunda netleştirdiğimiz milliyetçilik anlayışımızın da en önemli önceliği, “üstün ırk teorilerinden” ve “nefret kanunlarından” uzak tuttuğumuz “insandır” sözleri ile tanımlıyordu.
Etnik milliyetçilik, Militarizm, Kapitalizm gibi kavramlardan, anti-demokratik unsurlar oluşturması referansı ile uzak duran Yazıcıoğlu’nun tek referansı ise İslam’dı. Bu referans doğrultusunda hayatını şekillendiren rahmetli Yazıcıoğlu’nun ülkücü hareketten kopup BBP’yi kurmasının altında da hep bu anlayış yatıyordu…
Kur'an ve sünnet çizgisinde bir hayat süren ve dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e 3 kez açık mektup yazıp, devlet yetkililerini "Türkiye askeri darbeye, kaosa sürükleniyor, engel olun" diye uyaran da ondan başkası değildi.
MUHSİN BAŞKAN’DAN GENÇLERE UYARI…
Milliyetçiliğin sokak milliyetçiliği olarak değil, bütün estetiği ile fikir aksiyonu olarak gelişmesinden yana olduklarını söyleyen Yazıcıoğlu, "Eğer tepkiye yönelik bir milliyetçilik anlayışı devam ederse bu heyecan, bu öfke kabarması sönerek kaybolur" diyerek gençliği tehlikelere karşı uyarmıştı…
Onun ölümünden sonrada özellikle Alperen Ocakları’nda ki gençlerin bu uyarıları dikkate alıp her türlü oyuna karşı uyanık olması onun mirası açısından önemli ve gereklidir.
YAZICIOĞLU’NUN İKTİDARA BIRAKTIĞI NOT…
Yazıcıoğlu, “asla unutulmamalıdır ki; bir dava acılar içinde doğar, fakat konfor statüko yalan, ihanet, yolsuzluk ve samimiyetsizlikler içinde ölür.. Bu sözlerimi iktidarda olanların kulaklarına küpe olarak takıyorum”
SON YOLCULUĞU’NA UĞURLADIĞIMIZ YAZICIOĞLU…
Partililerin 'helikopter kiralayalım' ısrarı üzerine, "Bırakın bu helikopter işlerini, hava koşulları kötü olunca uçamayız. Tehlikeli bir şeyler olur. Siz beni öldürecek misiniz" diyerek arkadaşlarına takılan ve ardından Rahmet-i Rahman’a kavuşan Muhsin Yazıcıoğlu, İslami değer ve inançlara bağlı, peygamberi örnek alan takva ve tevekkül sahibi ,sahabe ruhlu bir gönül ve dava adamıydı. Tüm insanları sever ve yardım ederdi.
Bu neden ile inanın onu anlatmak çok zordu. Rahmetli Yazıcıoğlu, hayatım boyunca tanıdığım siyasilerden, makam ve mevki sahibi olup da insan olamamış kişilerden çok farklı bir yerdeydi…
---Allah sana gani gani rahmet etsin, nur içinde yat MUHSİN BAŞKAN…
BBP TEŞKİLATINA ÇAĞRI…
Daha öncede belirttiğim gibi bu anlattıklarım sadece benim gözlemlerimden bazılarıydı. Bu neden ile bir kez daha yinelemek isterim ki, onu benden çok daha iyi tanıyan BBP teşkilatı rahmetli Yazıcıoğlu’nun fikirlerini ve örnek yaşantısını anlatan eserler ortaya koyabilsinler. Hatta dilerim ki yakın dava arkadaşları onun hayatını konu alan bir sinema filmi çekilmesine de öncü olsunlar…
Birde, rahmetli Yazıcıoğlu yaşasaydı her fikirden insanı birleştirmek adına "Büyük Barış Planı’nı" devreye sokacaktı. Her ne kadar bu konuda üç aşağı beş yukarı aynı şeyler söylense de net açıklamalar olmadı. Bu düşüncesini paylaştığı arkadaşları ümit ederim ki bu isteğini de hayata geçirebilsinler…
kaynak