- Katılım
- 2 Ocak 2008
- Mesajlar
- 16,867
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Yarsav’ı defalarca politik davranıyor diye eleştirdim. Hatta böyle giderse yargı camiasında bölünmeye yol açacağından endişelendiğimi de yazmıştım. (Milliyet, 14 Ocak 2009)
Nasıl endişelenmezdim ki? YARSAV, Danıştay’a dava açabiliyor ve 11 üyesi YARSAV mensubu olan Dava Daireleri Kurulu bu davaya bakıyor ve YARSAV’ın talebi yönünde karar veriyordu!
Bu tuhaf karar Anayasa Mahkemesi’nden dönecekti.
Böyle bir dernek toparlayıcı olamazdı tabii. Şimdi yine yargı mensupları “Demokrat Yargı” kısa adıyla yeni bir dernek kuruyorlar. Tam adı, “Demokrasi ve Özgürlükler için Hâkimler ve Savcılar Birliği” olacak. Değişimi, demokratikleşmeyi savunan bir dernek...
Ankara Tunalıhilmi’de binalarını kiraladılar; tüzükleri imza aşamasında. Yılbaşından önce resmen kurulmuş olacak.
Kurucular arasında master ve doktora yapmış, akademik eserler vermiş hâkimler ve savcılar var. Tartışmalı bir konu gündeme geldiğinde artık iki ‘yargı derneği’nden farklı açıklamalar duyacağız!
Ama hangi yargı?!
Politik sivrilikleriyle tanınan yargı mensuplarını ismen saymama gerek yok, her gün konuşuyorlar, ‘keskin’ kararlarıyla sansasyonlar yaratıyorlar.
Tuhaf şeyler de oluyor. Ankara’da bir Sulh Ceza Mahkemesi karar veriyor; falanca baz istasyonlarında yapılan bütün telefon görüşmelerinin dinlenmesine!..
TİB itiraz ediyor: Baz istasyonu dediğiniz şey kişi değildir, bir mekanizmadır. Bir baz istasyonu üzerinden saatte yüzlerce kişi konuşur. Belirttiğiniz baz istasyonlarında konuşan binlerce kişiyi dinleyemeyiz! Kaldı ki, kararınız kanuna aykırı! Kanuna göre telefonu dinlenecek kişinin adını ve numarasını yazmanız lazım. Yazmamışsınız!
TİB’in itirazına bakan mahkemenin kararı: İtirazın reddine!
Meçhul binlerce kişinin dinlenmesine!
Ve şimdi aynı tuhaf kararı veren hâkim, TİB’de ‘tedbiren’ kanuna uygunluk araştırması yapıyor...
Ergenekon soruşturmasını destekleyen ve yerin dibine batıran hukukçular var; bu konuda HSYK bile bölündü!
Adalet Bakanlığı’nın soruşturma istediği hâkim ve savcıları biliyorsunuz...
Son olarak gazete manşetlerinde Erzincan ve Erzurum savcıları arasındaki mücadeleyi izliyoruz...
Adalete güven?
İlgilinin siyasi kişiliğine veya konunun siyasi niteliğine göre, yargı organlarının ve HSYK’nın ‘farklı’ kararlarından örnekler verebilirim.
Hangisi haklı? Hangi tarafta isek o haklı!
İşte vahamet burada!
Bir Ergenekon sanığının “falanca mahkeme bizden” sözü münferit bir olay değildir; “bizden” ve “sizden” hâkimler, savcılar!..
Bu görüntü yargıya “tarafsız hakem” olarak güven duyulmasını zorlaştırıyor; gerilimler büsbütün artıyor.
Bütün köklü kültürel ve siyasi değişim süreçlerinde yaşanan büyük bir sorundur bu. Fransız yargısı yüzyıl bu çalkantıları yaşamış, ancak Dreyfüs Davası şoku ile “tarafsız hakem” olduğu güvenini topluma verebilmiştir.
Yargıda çekişen görüşlerden birini tasfiye ederek veya cingözlükle kavramlar icat ederek adalete güven sağlanamaz. Tek çıkış yolu, hukuki kavramları, evrensel anlamlarıyla benimseyerek uygulamaktır. Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, özgürlük, eşitlik, mülkiyet gibi kavramları yargı evrensel anlamlarıyla uyguladığında kimsenin kimseye diyeceği kalmaz.
Hâkim ve savcılarımızın büyük çoğunluğuna güveniyorum ve yargıda politize kesimin adalete zarar verdiği gerçeğini de dikkatlerine sunuyorum.
TAHA AKYOL
Nasıl endişelenmezdim ki? YARSAV, Danıştay’a dava açabiliyor ve 11 üyesi YARSAV mensubu olan Dava Daireleri Kurulu bu davaya bakıyor ve YARSAV’ın talebi yönünde karar veriyordu!
Bu tuhaf karar Anayasa Mahkemesi’nden dönecekti.
Böyle bir dernek toparlayıcı olamazdı tabii. Şimdi yine yargı mensupları “Demokrat Yargı” kısa adıyla yeni bir dernek kuruyorlar. Tam adı, “Demokrasi ve Özgürlükler için Hâkimler ve Savcılar Birliği” olacak. Değişimi, demokratikleşmeyi savunan bir dernek...
Ankara Tunalıhilmi’de binalarını kiraladılar; tüzükleri imza aşamasında. Yılbaşından önce resmen kurulmuş olacak.
Kurucular arasında master ve doktora yapmış, akademik eserler vermiş hâkimler ve savcılar var. Tartışmalı bir konu gündeme geldiğinde artık iki ‘yargı derneği’nden farklı açıklamalar duyacağız!
Ama hangi yargı?!
Politik sivrilikleriyle tanınan yargı mensuplarını ismen saymama gerek yok, her gün konuşuyorlar, ‘keskin’ kararlarıyla sansasyonlar yaratıyorlar.
Tuhaf şeyler de oluyor. Ankara’da bir Sulh Ceza Mahkemesi karar veriyor; falanca baz istasyonlarında yapılan bütün telefon görüşmelerinin dinlenmesine!..
TİB itiraz ediyor: Baz istasyonu dediğiniz şey kişi değildir, bir mekanizmadır. Bir baz istasyonu üzerinden saatte yüzlerce kişi konuşur. Belirttiğiniz baz istasyonlarında konuşan binlerce kişiyi dinleyemeyiz! Kaldı ki, kararınız kanuna aykırı! Kanuna göre telefonu dinlenecek kişinin adını ve numarasını yazmanız lazım. Yazmamışsınız!
TİB’in itirazına bakan mahkemenin kararı: İtirazın reddine!
Meçhul binlerce kişinin dinlenmesine!
Ve şimdi aynı tuhaf kararı veren hâkim, TİB’de ‘tedbiren’ kanuna uygunluk araştırması yapıyor...
Ergenekon soruşturmasını destekleyen ve yerin dibine batıran hukukçular var; bu konuda HSYK bile bölündü!
Adalet Bakanlığı’nın soruşturma istediği hâkim ve savcıları biliyorsunuz...
Son olarak gazete manşetlerinde Erzincan ve Erzurum savcıları arasındaki mücadeleyi izliyoruz...
Adalete güven?
İlgilinin siyasi kişiliğine veya konunun siyasi niteliğine göre, yargı organlarının ve HSYK’nın ‘farklı’ kararlarından örnekler verebilirim.
Hangisi haklı? Hangi tarafta isek o haklı!
İşte vahamet burada!
Bir Ergenekon sanığının “falanca mahkeme bizden” sözü münferit bir olay değildir; “bizden” ve “sizden” hâkimler, savcılar!..
Bu görüntü yargıya “tarafsız hakem” olarak güven duyulmasını zorlaştırıyor; gerilimler büsbütün artıyor.
Bütün köklü kültürel ve siyasi değişim süreçlerinde yaşanan büyük bir sorundur bu. Fransız yargısı yüzyıl bu çalkantıları yaşamış, ancak Dreyfüs Davası şoku ile “tarafsız hakem” olduğu güvenini topluma verebilmiştir.
Yargıda çekişen görüşlerden birini tasfiye ederek veya cingözlükle kavramlar icat ederek adalete güven sağlanamaz. Tek çıkış yolu, hukuki kavramları, evrensel anlamlarıyla benimseyerek uygulamaktır. Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, özgürlük, eşitlik, mülkiyet gibi kavramları yargı evrensel anlamlarıyla uyguladığında kimsenin kimseye diyeceği kalmaz.
Hâkim ve savcılarımızın büyük çoğunluğuna güveniyorum ve yargıda politize kesimin adalete zarar verdiği gerçeğini de dikkatlerine sunuyorum.
TAHA AKYOL