MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Yeliz’in son günlerde yeniden sıkça duymaya başladığımız ünlü şarkısını CD çalarınıza koyun ve bu yazıyı öyle okuyun!
Yeliz, o tok sesiyle “Yalaaaaaannn, yaalaaaannn” diye haykırırken, siz de hayatınıza giren bütün yalancıları düşünün.
Söz verip de tutmayanları, ayaküstü roman yazanları...
Başkalarının üzerinde yakalanan popolarını bile, “Benim değil” diye inkâr edenleri!
Şarkının nakaratına geldiğinizde ise yönünüzü başkente doğru çevirip kuvvetle haykırın:
“Yalaaaaan, yalaaaaannn!”
***
Gerçi başkentte çok yalancı var; ne kadar bağırırsanız bağırın, aldırmazlar...
Ama bugünlerde yine o başkentte yaşayan öyle biri var ki; yalanını inkâr edecek hali bile kalmadı!
Bulduğu her kamera karşısında saatlerce konuşmayı sevdiği halde, günlerdir gazetecilerden köşe bucak kaçıyor. Yakalandığında ise, “Konuşmayacağım işte, konuşmayacağım işte” diye mızıklıyor!
“Yalan”ı resmen belgelenen bu kişi, Melih Gökçek!
“MHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu’su” Oktay Vural, aylardır özenle hazırladığı dosyaları tek tek açıklıyor ve dut ağacını silkeler gibi silkeliyor Melih Gökçek’i...
***
MHP Grup Başkan Vekili, son olarak bir “arsa ve kooperatif yolsuzluğu dosyası”yla çıktı basının önüne...
Ankara’nın en değerli arazilerinin bulunduğu Beysukent’te 598 numaralı parselin ilginç öyküsünü anlattı.
Tam 30 bin metrekarelik bu arsanın, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin “uzman yöneticileri” tarafından nasıl lüpletildiğini kanıtladı.
Belediyenin Emlak ve İstimlak Daire Başkanı Mehmet Pamuksuz’un, bu arsayı başkan yardımcısı olduğu Güzelbağ Kooperatifi’ne nasıl sattığını belgeledi.
Bir eliyle sattığı arsayı, öbür eliyle nasıl ucuza kapattığını gösterdi.
Sonra da Belediye Başkanı Gökçek’e dönüp, “Bürokratlarının bugünkü parayla milyonlarca TL değerindeki bu arsayı beleşe yakın bir bedelle kapatmalarına neden izin verdin?” diye sordu.
Gökçek hemen oltaya geldi ve “Haberim yok, incelettireceğim” diye bir açıklama yaptı.
Ama bir gün sonra bu açıklamayı yaptığına bin pişman oldu!
Çünkü Oktay Vural, bu kez de o arsayla ilgili olarak Melih Gökçek adına Ankara Valiliği’ne yazılan bir belgeyi dağıttı gazetecilere...
Yani, Gökçek’in “Haberim yok” derken YALAN söylediğini belgeledi!
***
Meğer, “Çamın kökü olmaz, yalancının sözü olmaz” diye atalarımız bizi nasıl da kandırmış...
“Akşam yalan söyleyenin, sabah yüzü kara çıkar” diyenler de!
Baksanıza hep bir ağızdan, “Yalaaaaaannnn, yalaaaaannn” diye bağırıyoruz, onun yüzünün ne karardığı var ne de kızardığı!
Demek ki neymiş?
Onur, gurur, dürüstlük, kocaman bir yalanmış!
*****
SLOGAN
Başbakan dün Sivas’ta, “Keşke her doğan, olsa ERDOĞAN” pankartıyla karşılanmış...
Devamını ben getireyim:
“Görürsünüz gününüzü, işte o zaman!”
*****
GÜNÜN SORUSU
Soru CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’den, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a:
Oğlunuz Burak Erdoğan’ın satın aldığı geminin 500 bin dolarlık peşinatı, Almanya’daki Deniz Feneri Derneği’nden gelen paralarla mı ödendi?
*****
Kemal Bey, ABD’deki ameliyat masrafını kendisi ödeyecekmiş
Dünkü yazımda kalp damarlarının değiştirilmesi için ABD’ye giden Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın seyahat ve tedavi giderlerinin kim karafından karşılanacağını sormuştum.
Eğer o parayı devlete ödettirecekse; yasalarımıza göre uzman bir heyetten, “Bu ameliyat Türkiye’de yapılamaz” raporu alması gerekiyordu.
Oysa, by-pass ameliyatı Türkiye’de yıllardır başarıyla yapılıyordu. Hatta Avrupa’dan bile çok sayıda hasta, sırf bu ameliyatı olabilmek için ülkemize geliyordu.
Sorumun yanıtı Maliye Bakanlığı Basın Müşaviri Hakan Aktürk’ten geldi.
Aktürk, tüm seyahat, konaklama ve tedavi masraflarının Kemal Bey tarafından karşılanacağını, devlete bir kuruşluk bile fatura çıkarılmayacağını açıkladı.
Böylece, bu sorunun yanıtını merakla bekleyen milyonlarca emeklinin, SSK’lının, Bağ-Kur’lunun yüreğine su serpti.
Bir kez daha kendisine acil şifalar diliyorum.
..::MUSTAFA MUTLU::..
Yeliz, o tok sesiyle “Yalaaaaaannn, yaalaaaannn” diye haykırırken, siz de hayatınıza giren bütün yalancıları düşünün.
Söz verip de tutmayanları, ayaküstü roman yazanları...
Başkalarının üzerinde yakalanan popolarını bile, “Benim değil” diye inkâr edenleri!
Şarkının nakaratına geldiğinizde ise yönünüzü başkente doğru çevirip kuvvetle haykırın:
“Yalaaaaan, yalaaaaannn!”
***
Gerçi başkentte çok yalancı var; ne kadar bağırırsanız bağırın, aldırmazlar...
Ama bugünlerde yine o başkentte yaşayan öyle biri var ki; yalanını inkâr edecek hali bile kalmadı!
Bulduğu her kamera karşısında saatlerce konuşmayı sevdiği halde, günlerdir gazetecilerden köşe bucak kaçıyor. Yakalandığında ise, “Konuşmayacağım işte, konuşmayacağım işte” diye mızıklıyor!
“Yalan”ı resmen belgelenen bu kişi, Melih Gökçek!
“MHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu’su” Oktay Vural, aylardır özenle hazırladığı dosyaları tek tek açıklıyor ve dut ağacını silkeler gibi silkeliyor Melih Gökçek’i...
***
MHP Grup Başkan Vekili, son olarak bir “arsa ve kooperatif yolsuzluğu dosyası”yla çıktı basının önüne...
Ankara’nın en değerli arazilerinin bulunduğu Beysukent’te 598 numaralı parselin ilginç öyküsünü anlattı.
Tam 30 bin metrekarelik bu arsanın, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin “uzman yöneticileri” tarafından nasıl lüpletildiğini kanıtladı.
Belediyenin Emlak ve İstimlak Daire Başkanı Mehmet Pamuksuz’un, bu arsayı başkan yardımcısı olduğu Güzelbağ Kooperatifi’ne nasıl sattığını belgeledi.
Bir eliyle sattığı arsayı, öbür eliyle nasıl ucuza kapattığını gösterdi.
Sonra da Belediye Başkanı Gökçek’e dönüp, “Bürokratlarının bugünkü parayla milyonlarca TL değerindeki bu arsayı beleşe yakın bir bedelle kapatmalarına neden izin verdin?” diye sordu.
Gökçek hemen oltaya geldi ve “Haberim yok, incelettireceğim” diye bir açıklama yaptı.
Ama bir gün sonra bu açıklamayı yaptığına bin pişman oldu!
Çünkü Oktay Vural, bu kez de o arsayla ilgili olarak Melih Gökçek adına Ankara Valiliği’ne yazılan bir belgeyi dağıttı gazetecilere...
Yani, Gökçek’in “Haberim yok” derken YALAN söylediğini belgeledi!
***
Meğer, “Çamın kökü olmaz, yalancının sözü olmaz” diye atalarımız bizi nasıl da kandırmış...
“Akşam yalan söyleyenin, sabah yüzü kara çıkar” diyenler de!
Baksanıza hep bir ağızdan, “Yalaaaaaannnn, yalaaaaannn” diye bağırıyoruz, onun yüzünün ne karardığı var ne de kızardığı!
Demek ki neymiş?
Onur, gurur, dürüstlük, kocaman bir yalanmış!
*****
SLOGAN
Başbakan dün Sivas’ta, “Keşke her doğan, olsa ERDOĞAN” pankartıyla karşılanmış...
Devamını ben getireyim:
“Görürsünüz gününüzü, işte o zaman!”
*****
GÜNÜN SORUSU
Soru CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’den, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a:
Oğlunuz Burak Erdoğan’ın satın aldığı geminin 500 bin dolarlık peşinatı, Almanya’daki Deniz Feneri Derneği’nden gelen paralarla mı ödendi?
*****
Kemal Bey, ABD’deki ameliyat masrafını kendisi ödeyecekmiş
Dünkü yazımda kalp damarlarının değiştirilmesi için ABD’ye giden Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın seyahat ve tedavi giderlerinin kim karafından karşılanacağını sormuştum.
Eğer o parayı devlete ödettirecekse; yasalarımıza göre uzman bir heyetten, “Bu ameliyat Türkiye’de yapılamaz” raporu alması gerekiyordu.
Oysa, by-pass ameliyatı Türkiye’de yıllardır başarıyla yapılıyordu. Hatta Avrupa’dan bile çok sayıda hasta, sırf bu ameliyatı olabilmek için ülkemize geliyordu.
Sorumun yanıtı Maliye Bakanlığı Basın Müşaviri Hakan Aktürk’ten geldi.
Aktürk, tüm seyahat, konaklama ve tedavi masraflarının Kemal Bey tarafından karşılanacağını, devlete bir kuruşluk bile fatura çıkarılmayacağını açıkladı.
Böylece, bu sorunun yanıtını merakla bekleyen milyonlarca emeklinin, SSK’lının, Bağ-Kur’lunun yüreğine su serpti.
Bir kez daha kendisine acil şifalar diliyorum.
..::MUSTAFA MUTLU::..
