AntidepresaN
New member
Yüzyılın Takiyesi..!
PAPA X. INNOCENZIO’NUN (TÜRK VE MÜSLÜMAN DÜSMANI) ÖNÜNDE TAM TESLIMIYET IMZASI
Roma’da attıkları imzayla egemenliği önemli ölçüde AB’ye devreden, BOP eşbaşkanlığıyla dış politikada ABD’ye teslim olan, ekonomiyi IMF’nin emrine terk eden Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü sandık korkusu sardı. AKP’nin liderleri, şimdi “mağdur rolüyle” oy istiyor.
AKP, AB’ye devrettiği egemenlik üzerinden mağdur rolü oynuyor
ErdoĞan ve Gül’ün iktidarları döneminde AB’ye uyum adı altında çıkarılan yasalarla milli egemenlik adeta delik deşik edildi. AKP Hükümeti, ABD’nin de teşvikiyle başta madenler ve topraklarımız olmak üzere Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan anlaşmalara imza attı.
İSTE İSPATI
Tarih 29 Ekim 2004 Roma. Türk düşmanı Papa X. Innocenzio’nun heykelinin dibinde kurulan masaya Tayyip Erdoğan (solda) ve kardeşi Abdullah Gül birlikte oturdu. Türk milleti, Türkiye’de Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken, Erdoğan ve Gül, İtalya’da Hıristiyanların alkışları altında milli egemenliği önemli ölçüde AB’ye devreden imzayı attı.
Devir için Anayasa değişti
İktidara gelir gelmez AB’nin dayatmalarını hayata geçirmeye başlayan AKP Hükümeti, yargı bağımsızlığını tehlikeye sokacak ve egemenliğin devri anlamına gelecek değişiklikler yapmıştı. Özellikle Anayasa’nın 90. maddesine konulan şu ifadelerle uluslararası anlaşmalar Türk kanunlarının üstünde sayılmıştı: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
(Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”
Egemenlik takiyesi!
AKP, dün AB’ye devrettiği egemenliği, bugün “millete vermiyorlar” diyerek mağduru oynuyor.
Bütün hesaplar 22 Temmuz seçimleri için yapılıyor
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 29 Ekim 2004’te Roma’da, Avrupa Birliği Anayasası’na imza atarak kayıtsız şartsız millete verilen egemenliği, AB’ye devretmişlerdi
Siirt’te okuduğu bir şiir yüzünden hapse giren, cezasını tamamladıktan sonra “mağdur edildim” propogandası yaparak, 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüksek bir oy alan Başbakan Erdoğan, aynı taktiği devreye soktu. Egemenliği ve içişlerimizi AB’ye havale eden, “BOP’un eşbaşkanıyım” diyerek dış politikayı ABD’ye bırakan, ekonomiyi ise IMF’nin insafına terk eden Başbakan Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçim sürecini bahane ederek egemenlik takiyesi yapmaya soyundu.
Gece yarısı kararları
Son bir yıldır, muhalefet partilerinden ve sivil toplum kuruluşlarından gelen “Köşk seçimi için uzlaşma yapalım”, “Cumhurbaşkanını halk seçsin” gibi taleplere kulak tıkayarak, “Cumhurbaşkanı TBMM’den seçilecek ve AKP’li olacak” diyen Başbakan Erdoğan, hesapları Anayasa Mahkemesi’nden dönünce milleti hatırladı. Kötü yönettiği bir seçim sürecinden karlı çıkmak için düğmeye basan Erdoğan, önce gece yarısı aldığı bir kararla erken seçim sürecini başlattı. Ardından da “Anayasa Mahkemesi ve ana muhalefet partisi, çoğunluğa tahakküm etti, cumhurbaşkanlığı sürecini kilitledi” diyerek mağdur rolüne soyundu.
Çoktan gitti
Oyuna milleti de dahil etmek isteyen Erdoğan, daha önce reddettiği teklife can simidi gibi sarıldı ve “Egemenlik kayıtsız şartısız milletin ise, biz de milletin hakemliğine başvurur ve cumhurbaşkanını halka seçtiririz” diyerek Anayasa değişikliklerinin TBMM’den geçirilmesini sağladı. Başbakan Erdoğan, bu değişikliklere karşı çıkanları ise “Milletten kaçmakla ve milletin egemenlik haklarına saygısızlıkla” itham etti. Oysa Başbakan Erdoğan, AB uyum sürecinde altına imza attığı anlaşmalarla “egemenliği” çoktan AB’ye devretmişti. Başbakan’a yakın isimler ise bu deviri itirafları ile bizzat doğrulamışlardı.
**********************************************************
İstanbul Milletvekili Emin Şirin’in bir soru önergesini cevaplayan dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye’nin AB’ye katılıma hazır hale gelebilmesi için “egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu” güvence altına alan maddenin değiştirilmesi gerektiğini bildirmişti.
Sakınca yok, paylaşırız!
Başbakan’ın yakın kurmayları da değişik tarihlerde egemenliğin AB’ye devredildiğini açık açık itiraf ettiler.
* AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan: AB iradesi, Türkiye’nin iradesidir. Hükümet, bu iradeyi paylaşmış, gereğini de yapmıştır. Yarın AB’ye gireriz, birtakım egemenlik haklarını paylaşırsın, bunda bir sakınca yok.
* TBMM Başkanı Bülent Arınç : Egemenliğin paylaşımı anlamına gelen AB’ye giriş süreci... Egemenliğin devri, paylaşılması ya da ortak egemenlik AB sürecine kabul ettiğimiz bir olgu. AB’ye üye olan 25 ülke de egemenliklerin bir kısmını AB’ye devrederken, karşıdan da bir miktar almış. Ortak karar mekanizması için yetki devrine kısmen ihtiyaç var. Ortak egemenliğe karar vermiş durumdayız.
* Adalet eski Bakanı Cemil Çiçek ise, Türkiye’nin AB’ye katılıma hazır hale gelebilmesi için Anayasa’nın ’egemenlik ilkesinin’ değişeceğini söylemişti. İstanbul Milletvekili Emin Şirin’in bir soru önergesini cevaplayan Çiçek, Türkiye’nin AB’ye hazır hale gelebilmesi için başta ‘egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu’ güvence altına alan 6’ncı ve ‘yasama, yürütme, yargının’ yetkilerini düzenleyen 7, 8 ve 9’uncu maddeleri olmak üzere 10 maddesinin değiştirilmesi gerektiğini bildirdi. Çiçek bu açıklamalarıyla ilgili maddeye “AB üyeliğinin gerektirdiği haller dışında bu yetkinin kullanılması devredilemez” ifadesinin konulacağının sinyalini vermişti.
Kaynak:Yeniçağ
“Egemenlik, hiçbir mana, hiçbir şekil ve hiçbir renkte ve işarette ortaklık kabul etmez”Mustafa Kemal Atatürk

PAPA X. INNOCENZIO’NUN (TÜRK VE MÜSLÜMAN DÜSMANI) ÖNÜNDE TAM TESLIMIYET IMZASI
Roma’da attıkları imzayla egemenliği önemli ölçüde AB’ye devreden, BOP eşbaşkanlığıyla dış politikada ABD’ye teslim olan, ekonomiyi IMF’nin emrine terk eden Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü sandık korkusu sardı. AKP’nin liderleri, şimdi “mağdur rolüyle” oy istiyor.
AKP, AB’ye devrettiği egemenlik üzerinden mağdur rolü oynuyor
ErdoĞan ve Gül’ün iktidarları döneminde AB’ye uyum adı altında çıkarılan yasalarla milli egemenlik adeta delik deşik edildi. AKP Hükümeti, ABD’nin de teşvikiyle başta madenler ve topraklarımız olmak üzere Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan anlaşmalara imza attı.
İSTE İSPATI
Tarih 29 Ekim 2004 Roma. Türk düşmanı Papa X. Innocenzio’nun heykelinin dibinde kurulan masaya Tayyip Erdoğan (solda) ve kardeşi Abdullah Gül birlikte oturdu. Türk milleti, Türkiye’de Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken, Erdoğan ve Gül, İtalya’da Hıristiyanların alkışları altında milli egemenliği önemli ölçüde AB’ye devreden imzayı attı.
Devir için Anayasa değişti
İktidara gelir gelmez AB’nin dayatmalarını hayata geçirmeye başlayan AKP Hükümeti, yargı bağımsızlığını tehlikeye sokacak ve egemenliğin devri anlamına gelecek değişiklikler yapmıştı. Özellikle Anayasa’nın 90. maddesine konulan şu ifadelerle uluslararası anlaşmalar Türk kanunlarının üstünde sayılmıştı: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
(Ek cümle: 7.5.2004-5170/7 md.)
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”
Egemenlik takiyesi!
AKP, dün AB’ye devrettiği egemenliği, bugün “millete vermiyorlar” diyerek mağduru oynuyor.
Bütün hesaplar 22 Temmuz seçimleri için yapılıyor
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 29 Ekim 2004’te Roma’da, Avrupa Birliği Anayasası’na imza atarak kayıtsız şartsız millete verilen egemenliği, AB’ye devretmişlerdi
Siirt’te okuduğu bir şiir yüzünden hapse giren, cezasını tamamladıktan sonra “mağdur edildim” propogandası yaparak, 3 Kasım 2002 seçimlerinde yüksek bir oy alan Başbakan Erdoğan, aynı taktiği devreye soktu. Egemenliği ve içişlerimizi AB’ye havale eden, “BOP’un eşbaşkanıyım” diyerek dış politikayı ABD’ye bırakan, ekonomiyi ise IMF’nin insafına terk eden Başbakan Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçim sürecini bahane ederek egemenlik takiyesi yapmaya soyundu.
Gece yarısı kararları
Son bir yıldır, muhalefet partilerinden ve sivil toplum kuruluşlarından gelen “Köşk seçimi için uzlaşma yapalım”, “Cumhurbaşkanını halk seçsin” gibi taleplere kulak tıkayarak, “Cumhurbaşkanı TBMM’den seçilecek ve AKP’li olacak” diyen Başbakan Erdoğan, hesapları Anayasa Mahkemesi’nden dönünce milleti hatırladı. Kötü yönettiği bir seçim sürecinden karlı çıkmak için düğmeye basan Erdoğan, önce gece yarısı aldığı bir kararla erken seçim sürecini başlattı. Ardından da “Anayasa Mahkemesi ve ana muhalefet partisi, çoğunluğa tahakküm etti, cumhurbaşkanlığı sürecini kilitledi” diyerek mağdur rolüne soyundu.
Çoktan gitti
Oyuna milleti de dahil etmek isteyen Erdoğan, daha önce reddettiği teklife can simidi gibi sarıldı ve “Egemenlik kayıtsız şartısız milletin ise, biz de milletin hakemliğine başvurur ve cumhurbaşkanını halka seçtiririz” diyerek Anayasa değişikliklerinin TBMM’den geçirilmesini sağladı. Başbakan Erdoğan, bu değişikliklere karşı çıkanları ise “Milletten kaçmakla ve milletin egemenlik haklarına saygısızlıkla” itham etti. Oysa Başbakan Erdoğan, AB uyum sürecinde altına imza attığı anlaşmalarla “egemenliği” çoktan AB’ye devretmişti. Başbakan’a yakın isimler ise bu deviri itirafları ile bizzat doğrulamışlardı.
**********************************************************
İstanbul Milletvekili Emin Şirin’in bir soru önergesini cevaplayan dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Türkiye’nin AB’ye katılıma hazır hale gelebilmesi için “egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu” güvence altına alan maddenin değiştirilmesi gerektiğini bildirmişti.
Sakınca yok, paylaşırız!
Başbakan’ın yakın kurmayları da değişik tarihlerde egemenliğin AB’ye devredildiğini açık açık itiraf ettiler.
* AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan: AB iradesi, Türkiye’nin iradesidir. Hükümet, bu iradeyi paylaşmış, gereğini de yapmıştır. Yarın AB’ye gireriz, birtakım egemenlik haklarını paylaşırsın, bunda bir sakınca yok.
* TBMM Başkanı Bülent Arınç : Egemenliğin paylaşımı anlamına gelen AB’ye giriş süreci... Egemenliğin devri, paylaşılması ya da ortak egemenlik AB sürecine kabul ettiğimiz bir olgu. AB’ye üye olan 25 ülke de egemenliklerin bir kısmını AB’ye devrederken, karşıdan da bir miktar almış. Ortak karar mekanizması için yetki devrine kısmen ihtiyaç var. Ortak egemenliğe karar vermiş durumdayız.
* Adalet eski Bakanı Cemil Çiçek ise, Türkiye’nin AB’ye katılıma hazır hale gelebilmesi için Anayasa’nın ’egemenlik ilkesinin’ değişeceğini söylemişti. İstanbul Milletvekili Emin Şirin’in bir soru önergesini cevaplayan Çiçek, Türkiye’nin AB’ye hazır hale gelebilmesi için başta ‘egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu’ güvence altına alan 6’ncı ve ‘yasama, yürütme, yargının’ yetkilerini düzenleyen 7, 8 ve 9’uncu maddeleri olmak üzere 10 maddesinin değiştirilmesi gerektiğini bildirdi. Çiçek bu açıklamalarıyla ilgili maddeye “AB üyeliğinin gerektirdiği haller dışında bu yetkinin kullanılması devredilemez” ifadesinin konulacağının sinyalini vermişti.
Kaynak:Yeniçağ
“Egemenlik, hiçbir mana, hiçbir şekil ve hiçbir renkte ve işarette ortaklık kabul etmez”Mustafa Kemal Atatürk