Washington’un AKP’ye ültimatomu ve ABD’ye gönderilen elçi!..

1001Design

330i ///M3 Design
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
25,561
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Shut up and train!
Önce sıcak bir bilgi… Bu satırları okuduğunuz saatlerde Dışişleri Müsteşarımız Feridun Sinirlioğlu özel elçi sıfatı ile Washington’da Başbakan Erdoğan’ın mesaj ve taahhütlerini muhataplarına aktarıyor olacaktır.
Alel acele gündeme gelen bu ziyaretin perde arkasına gelince…
Malum, ABD Irak’tan çekiliyor.
Çekilme bağlamında bölgede yeni dengeler kurmak istiyor.
En temel unsur, yoldaş gördükleri K.Irak Kürtlerinin güvenliği ve de bağımsızlığı!
Washington bunun için yakın geçmişte AKP iktidarıyla anlaştı!
Anlaşmanın temel unsurlarından biri de PKK’nın Kandil’den yani dağdan indirilip legal hale getirilmesi ve Kürtlerin tamamen Barzani tarafından temsil edilmesiydi.
AKP, ABD ile varılan mutabakat çerçevesinde bilinen malum Kürt açılımına aliyyül ala ile start verdi.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve Habur’da yaşananlar sonrasında oluşan infial ile AKP ürktü ve geri adım attı!
Washington bu gelişme üzerine sukutuhayale uğradı ve AKP’nin tezkere olayından sonra ikinci kez verdiği devlet sözünden döndüğünü düşünerek Tayyip Bey’e, bazı mesajlar gönderdi.
Baykal’a düzenlenen kaset komplosunu ve taze kan Kılıçdaroğlu’nun siyasi önderliğe sürülmesini buna yorumlayanlar var.
Efendim Hanefi Avcı’ya göre kaset olayı dinci grubun işi demeyin; ABD bu tür operasyonları dolaylı yapar!
Tam bu süreçte gözlenen çok ilginç bir fotoğraf daha:
ABD Dışişlerinde Bakan Clinton ve kurmayları Türkiye gündemi ile ilgili olağanüstü bir toplantı yapıyor.
En önemlisi, bu toplantı teamüllere aykırı olarak bakanlığın internet portalından duyuruluyor ki bunun anlamı, Washington’un AKP iktidarı ve başına verdiği ültimatomdur.
Bitmedi.
YAŞ sürecinde yaşananlar bağlamında bizatihi Başkan Obama devreye giriyor ve Erdoğan’ı arayarak Washington’un eskiden olduğu gibi askerle beraber hareket edebileceğinin mesajını veriyor.
Derken tam bu günlerde, meydanlarda, “CHP-MHP-BDP” ruh üçüzü diye suçlamalar yapan Tayyip Bey birden MİT’i İmralı’ya gönderiyor.
Bu buluşmanın hemen sonrasında ise PKK alelacele inandırıcı bir gerekçe açıklamadan eylemsizlik kararını alıyor .
Hayır, hiç kimse çok özet olarak sunduğum bu kronolojik sürecin birbirinden bağımsız olduğunu söyleyemez!
Tamam, Tayyip Bey ağır sözlerle yalanlıyor ama bizatihi danışmanı Yalçın Akdoğan bile Star gazetesinde Öcalan’la yapılan görüşmeyi itiraf ediyor!
Başbakan’ın yalanlaması, referandumda vurgun yememek için ahaliyi manipüle etmesidir lakin gün gibi aşikar ki Tayyip Bey Washington’un ültimatomuna boyun eğmiştir ve Ali Kırca’nın programında bunun işaretini de “Bir kaç ay içinde yeni bir Anayasa değişikliği daha yapılacak” diyerek vermiştir… İşte Feridun Sinirlioğlu’nun apar topar ABD’ye gönderilmesi alınan bu kararı iletmek içindir!
Gelelim tam bu süreçte Hanefi Avcı’nın kitabını yayınlamasına…
Başbakan Erdoğan’ın hem ABD baskısı hem de referandumda Kürt oylarına ihtiyacı sebebiyle boyun eğmesine itiraz eden devletin içindeki diğer güç merkezi, o kitapla harekete geçmiş ve onlar da Erdoğan’ı ikaz ediyor!
Kısacası Ankara ya da devletin içinde büyük bir mücadele var ki göreceksiniz bunun referandumun hemen sonrasında AKP için kapatma davasının açılması misali bazı yansımaları olacaktır!

İKAZ..
Başbuğ veda ederken Başbakan’a bunları söyledi!
Genelkurmay Başkanlarının veda ziyaretleri protokol gereğidir yani tamamen fotoğraf çektirmeye endekslidir, dolayısı ile süresi kısadır. Örneğin Başbakan’ın “Hocam” diye hitap ettiği Hilmi Özkök’ün Tayyip Bey’e vedası 25 dakika, Dolmabahçe’de Erdoğan’la sırdaş olan Yaşar Büyükanıt’ın vedası da
35 dakika sürmüştü. Buna mukabil İlker Başbuğ’un vedası tamı tamına 1 saat 50 dakika sürdü… Hayır vedada yemek de yenmedi, çünkü malum Ramazan ayındayız!.. Bir başka boyut; Başbuğ ile Erdoğan şu son 20 günde YAŞ sebebiyle defalarca ve saatlerce zaten görüşmüşlerdi. Peki hal bu iken bu veda ziyareti niçin mi bu kadar uzun sürdü?.. Başbuğ Paşa’nın ülke ve TSK adına endişelerini, hiçbir beklentisi ve hesabı olmayan biri sıfatı ile son olarak anlatması ve hatta samimi bir şekilde ikaz etmesinden ötürü!.. Gerek Öcalan’la yapılan gizli anlaşma, gerek devletin içindeki korkunç kadrolaşmalar ve TSK’nın geldiği infial noktası, öğrendiğime göre
Başbakan’a bir kez daha ayrıntıları ile aktarılmış!

AYIP…
Üç bakanlığı reddeden nasıl evet der!
Tayyip Erdoğan zorda, bunun için de ölüleri bile kullanmak gibi şeylere tevessül ediyor. Başbakan önceki gün Sivas’da yaptığı mitingde bu yörede çok sevilen Muhsin Yazıcıoğlu’nun ismini vererek “Yaşasaydı evet derdi” gibi bir cümle kurdu… Vallahi ayıp, nereden biliyorsun evet diyeceğini… Tersine Muhsin Yazıcıoğlu’nu 1978’den beri tanıyan biri olarak çok çok eminim ki rahmetli değil evet demek, hayır için yollara düşerdi. Zira Muhsin Bey, ABD, Barzani ve Öcalan’la anlaşıp BOP’u ihya etmeye çalışan ve Türklük kavramını 36 ayrı etnik gruptan biri olarak gören birinin değirmenine su taşımazdı.. Yahu O Muhsin Bey değil midir AKP kurulurken Tayyip Bey’in, “Bize katıl, üç bakanlık sizin olsun” teklifini elinin tersiyle iten! Böyle biri nasıl evet der, insaf Tayyip Bey!…

ÖRNEK…
Avcı’nın iddiaları Deniz Feneri gibi olmasın!
Hanefi Avcı’nın kitabındaki iddialarla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Savcılığı araştırma başlatmış. Kimse alınmasın ama ben bu işten çok ümitli değilim zira yargının nasıl cendere altında olduğunu ve Bakanlığın adaleti nasıl gölgelediğini çok yakından biliyorum. İşte Deniz Feneri olayı ya da örneği gözler önündedir. Düşünebiliyor musunuz ortada somut bir rezalet yani zekat hırsızlığı gibi ağır bir suçlama var ve Almanya’daki mahkeme kararı ortada ama hâlâ ses seda yok. Deniz Feneri’nde olanlar eğer Ergenekoncu diye tabir edilenler tarafından yapılsaydı, vallahi de tallahi de Tayyip Bey ve AKP tozu dumana katar, kıyametleri koparıp ortalığı yıkarlardı ama iş kendi siyasi yakınlarını ilgilendirince değil üstüne gitmek, konuyu kapatmak için çırpınıyorlar… Maalesef kamuoyu da Deniz Feneri olayında sınıfta kalmıştır. Dileriz Hanefi Avcı’nın iddialarında bu böyle olmasın!


Washington?un AKP?ye ültimatomu ve ABD?ye gönderilen elçi!.. - İlk Kurşun Gazetesi
 
neyi soruşturacaklar kendi yaptıklarını mı? deniz feneri olayı ve hanefi avcı'nın bahsettiği olaylar bizzat hükümet ve yakınları tarafından tezgahlanmıştır, bunlar kazara veya bilinç dışı olan şeyler değil ki.
 
Amerika kurtleri de kandiriyor bence bir kasik bal veriyor agizlarina turkiyeddeki kurtleri azdiriyor. Bu ulkenin basina adolf gibi biri lazim en azindan adolf emir almaz emir verirdi. Bizim basbakanin adolfla benzerligi yok buna da hayret ediyorum.
 
Türkiyenin neden Futbol maçı gibi Evet-HAYIR sürecine kilitlenildiğini merak edenler cevabı yazıda bulacaktır.
 
Amerika kurtleri de kandiriyor bence bir kasik bal veriyor agizlarina turkiyeddeki kurtleri azdiriyor. Bu ulkenin basina adolf gibi biri lazim en azindan adolf emir almaz emir verirdi. Bizim basbakanin adolfla benzerligi yok buna da hayret ediyorum.

Şu zamanda Orta Doğu'yu avucunda tutanlar , tüm dünyayı avucunda tutar demektir. Amerika bunu istiyor işte. Yıllardır müttefikimiz dediği Türkiye'yi kullanmaktan bıkmadı ve asla bıkmayacak. Irak'a girdi de ne oldu oraya demokrasi getirdiğini söylüyor. Irak'ta kürtler şimdi rahat rahat amaçlarına ulaşabiliyor. Oradaki araplar hala eziyet görüyor canı sıkılan amerikan askerleri hala işkencelerine devam ediyor. Kürtler de bi halt yaptıklarını sanıp devletçilik oynamaktan öteye gidemiyor. Peki sonuç ? Amerika istediğine kavuştu yani petrole. ABD'yi burada tutan tek şey petrolüdür. Şimdi de Irak'a yaptığının daha demokratik versiyonunu Türkiye'ye yapma peşinde. Bunu uzun yıllar yapmak için gayret ediyor ama Türkiye'yi istediği noktaya getirmek uzun sürdü. Türkiye'de hiç mi petrol yatağı yok ? Hiç mi bor yatağı yok ? ABD hepsinin farkında. Yine kürtlere istediği toprakları verecek ama kendisi petrol emip buralardan defolup gidecek. Artık petrol ne zaman biterse.
 
Geri
Üst