Varolmanın gücü

By_SEKOPY

_C*_Özel Harekat_
VAROLMANIN GÜCÜ



Zihninizde hiç durmadan konuşan bir ses olarak algılayabileceğiniz şey, aralıksız ve takıntılı düşüncelerdir. Her düşünce dikkatinizi tamamen kendi üzerine çektiğinde, kendinizi tamamen zihninizdeki sesle ve ona eşlik eden duygularla tanımladığınızda, kendinizi düşüncelerde ve duygularda kaybettiğinizde, tamamen biçimle tanımlanırsınız ve dolayısıyla egonun tutsağı olursunuz


1-EGO: İNSANLIĞIN ŞİMDİKİ DURUMU

KENDİNİ NESNELERLE TANIMLAMAK:
insanların kendi kimliklerini nesneler aracılığıyla bulmaya çalışmalarıdır ve bu da hiçbir işe yaramaz; ego sadece geçici bir süre için tatmin olur ve bu yüzden sürekli daha fazlasını arar, bir şeyler satın almaya devam eder, sürekli tüketirsiniz

İSTEMEK: DAHA FAZLASINA İHTİYAÇ DUYMAK
Hiçbir ego, daha fazlasını istemeden yapamaz.Dolayısıyla,sürekli daha fazlasını istemek, egoyu en çok canlıtutan etkendir.

VÜCUTLA KENDİNİ TANIMLAMAK:
Kendilerini güzel görünümle, fiziksel güçle veya yetenekleriyle tanımlayanlar, o özellikler kaybolmaya başladığında acıçeker ve gerçek şu ki bu tür özelliklerin hepsi er ya dageçkaybolacak


İÇSEL VÜCUDU HİSSETMEK :

Maddesel dünyayla biçimi olmayan dünya arasındaki köprü olarak bir enerjidir. Elinizden geldiğince sık bir şekilde içsel vücudunuzu hissetmeyi alışkanlık haline getirin.




2-EGONUN ÖZÜ

Bazı insanlar kendilerini zihinlerindeki sesle — istek dışı ve sürekli düşüncelerle onlara eşlik eden duygular —öylesine derinden tanımlamışlardır ki zihinlerinin esiri olduklarını söyleyebiliriz. Bunu hiçbir şekilde fark etmediğiniz sürece,
düşünen kişiyi kendiniz sanırsınız. Bu egosal zihindir. “ben” dediğinizde, konuşan egodur.


ŞİKAYET ETME VE KIRGINLIK :
Şikayet etmek, birini hatasını düzeltebilmesi için uyarmakla karıştırılmamalıdır. Ayrıca, şikayet etmemek, kötü davranışlara ya da kötü durumlara ses çıkarmamak anlamına da gelmez.

İnsanlara olumsuz etiketler yapıştırmak, yüzlerine ya da arkalarından başka insanlarla konuştuğunuzda veya sadece düşündüğünüzde, genellikle bu kalıpta yer alırsınız. Küfretmekya da isimler yakıştırmak, etiket yapıştırmanın en kaba şeklidir ve egonun haklı çıkarak başkalarının üzerinde zafer kazanması gerekir. Bunun bir alt seviyesinde bağırıp çağırmak ve hemen altında da fiziksel şiddet gelir.

Kırgınlık, kendini kızgın, saldırıya uğramış,gücenmiş,haksızlığa uğramış ya da aşağılanmış hissetmektir.Ego buna bayılır.Bazen başkalarında gördüğünüz “hata” gerçekte var olmayabilir bile. Ego sadece başka insanlarla ilgili değil, durumlarla ilgili olarak da şikayet etmeyi ve kırılmayı sever.

TEPKİSELLİK VE KİN:
Uzun süreli kırgınlığa kin adı verilir. Güçlü bir kin, hayatın büyük bölümünü kirletmeye ve sizi egonun tutsağı konumunda tutmaya yeter.Geçmiş, sizi şimdide yaşamaktan alıkoyma gücüne sahip değildir. Bunu sadece geçmişe dayalı nefret ve kin
yapabilir.


HAKLI OLMAK, HAKSIZ ÇIKARMAK:
Şikayet ettiğinizde, mantık olarak siz haklısınızdır ve şikayet ettiğiniz ya da tepki verdiğiniz durum veya kişi haksızdır.Hiçbir şey egoyu haklı olmak kadar besleyemez Haklı olmak, yargılanıp haksız çıkarılan bir kişi ya da bir durum karşısında size hayali bir ahlaki üstünlük kazandırır. Bu, egonun açlığını çektiği üstünlük duygusudur ve böylelikle kendini güçlendirir.


BİR İLLÜZYONA KARŞI KENDİNİ SAVUNMAK :
Ego her şeyi kişisel olarak algılar. Duygular yükselir, savunmacılık devreye girer ve hatta saldırganlık hissedilebilir. Başka birinde rahatsız olduğunuz ve güçlü şekilde tepki verdiğiniz her şey, sizin içinizde de vardır.


EGONUN KENDİNİ ÜSTÜN HİSSETMESİ GEREKİR:
Eğer biri daha fazla şeye sahipse, biri daha fazlasını biliyorsa veya daha fazlasını yapabiliyorsa, egom kendini tehdit edilmiş hisseder,


EGONUN ÖTESİNDE: GERÇEK KİMLİĞİNİZ:VARLIK
Egodan kurtulmak için gereken tek şey, onun farkında olmaktır, çünkü farkındalık ve ego bir arada var olamaz. Farkındalık, şimdiki anın içinde gizli olan güçtür.Sadece Varlık sizi egodan kurtarabilir ve ancak Şimdi’de var olabilirsiniz; geçmişte ya da yarında değil.




3-ROLLERE BÜRÜNMEK: EGONUN ÇOK YÜZLÜLÜĞÜ

Korku, dikkatin ayıplama, kınama ya da eleştiri halini almasına yöneliktir, yani ego besleneceği yerde zayıflamaktan korkar. Dolayısıyla, utangaç bir kişinin dikkat korkusu, dikkat ihtiyacından daha fazladır. Utangaçlık genellikle baskın olarak olumsuz, yetersiz bulunma inancıyla ilgili bir içsel imajla birlikte var olur. Herhangi bir kavramsal benlik duygusu — kendimi o ya da bu gibi görmek — olumlu (Ben en büyüğüm) ya da olumsuz (Hiç iyi değilim) olmasına bağlı olmaksızın, egodur.


HAİN, KURBAN, AŞIK:
Kimse “benim” üzücü hikayemi dinlemezse, o zaman hikayeyi
kendi kendime anlatmaya başlarım ve kendime acıyana kadar bunu tekrar tekrar yaparım. Böylece kendimi hayat ya da başka insanlar tarafından haksızlığa uğramış gibi gösterebilirim. Bu benim içsel imajıma katkıda
bulunur, beni başka biri yapar ve ego için önemli olan tek şey de budur.Sık sık adına “aşık olmak” denilen şey, aslında birçok durumda egosal arzuların ve ihtiyaçların yoğunlaşmasıdır.
Sadece Varlık içinizdeki geçmişi silerek sizi bilinç durumuna taşıyabilir.


ÖNCEDEN BELİRLENMİŞ ROLLER :

Kendinizi oynadığınız bir role kaptırdığınızda, samimi insan ilişkileri imkansızlaşır.



GEÇİCİ ROLLER:
Bir şey almak için bir dükkana girdiğinizde, bir restorana gittiğinizde, bankaya, postaneye girdiğinizde, kendinizi önceden tanımlanmış belli sosyal rollere bürünmüş halde bulabilirsiniz. … İnsanlar kendilerini ne kadar rolleriyle tanımlarlarsa, ilişkileri de içtenliğinden o kadar uzaklaşır.


BİLİNÇLİ ACI:
Egonun en zararlı varsayımlarından biri, en aldatıcı düşüncelerinden biri, “Acı çekmemeliyim” şeklindedir.Bu düşüncenin kendisi, acı çekmenin kökeninde yatar. Bilinçli acı çekmenin ortasında değişim vardır. Acının ateşi, bilincin ışığı haline gelir.



ROL YAPMAKTAN VAZGEÇMEK:
Rol yapmadığınızda, yaptığınız şeyde ego olamaz. Çünkü benliğinizi korumak ya da güçlendirmek gibi gizli bir amacınız yoktur. Sonuç olarak, eylemlerinizde çok daha fazla güç olur. Tamamen duruma odaklanırsınız. Onunla bir olursunuz. Özel biri olmaya çalışmazsınız. Tamamen kendiniz olduğunuzda, en güçlü, en etkili siz olursunuz. Ama kendiniz olmak için çabalamayın. Bunu ya da şunu yapmak için çabalamaya başladığınız anda, rol yapıyorsunuz demektir. … Kendinizi tanımlamaya çalışmaktan vazgeçin, bunu ne kendinize ne debaşkalarına yapmayın. Başkalarının sizi nasıl tanımladığıyla da ilgilenmeyin. Onlar sizi tanımladıklarında, kendilerini sınırlarlar ve bu da onların sorunudur. Temelde, aslında kimseden üstün ya da aşağı değilsinizdir. Gerçek özgüven ve gerçek tevazu, bu anlayıştan doğar. Egonun gözünde, özgüven ve tevazu birbirine zıttır. Gerçekte ise aynıdırlar ve tektirler.


PATOLOJİK EGO :

Egonun tutsağı olan bir kişi, acı çekmeyi acı çekmek olarak algılamaz, herhangi bir duruma verilecek en doğru tepki olarak görür. Kendi körlüğünde, ego kendisi ve başkaları üzerinde yarattığı acıyı görmez.



EGONUN PATOLOJİK BİÇİMLERİ:

Egonun başka insanlara ihtiyacı vardır ama asıl ikilemi, derinlerde onlardan korkması ve nefret etmesidir. Paranoya dediğimiz zihinsel hastalık, aynı zamanda kendini her egoda bulunan başka bir semptom olarak da ifade eder ama paranoyada daha aşırı bir biçime bürünür. Kurban olma duygusu, başka insanlar tarafından haksızlığa uğramış olma hissi, ona kendini çok özel hissettirir Şiddet, egonun kendine değer katmak, kendisinin haklı ve başkalarının haksız olduğunu kanıtlamak için başvurduğu ilkel ama hala çok yaygın bir yöntemdir.


MUTLULUĞUN SIRRI:
Huzurlu olmak ve kendiniz olmak, aslında aynı şeydir. Ego der ki: Belki gelecekte bir gün, huzurlu olabileceğim; eğer bu, şu ya da o olursa, bunu ya da şunu elde edersem. Ya da şöyle der: Geçmişimde olan bir şey yüzünden asla huzurlu olamayacağım. … Sonuçta huzur, egonun sona ermesidir.Şimdi nasıl huzurlu olabilirsiniz? Şu anla barış yaparak. Unutmayın, hayat oyununu sadece “şimdi”de oynayabilirsiniz. Başka bir zaman ya da yer olamaz. Şu anla barış yaptığınız, anda, neler olduğunu görün, neler yapabildiğinizi veya ne yapmayı seçebildiğinizi ya da hayatın sizin sayenizde neler yaptığını görün

Bazı insanlar, egodan tamamen özgürleştikleri anlar yaşarlar. Yaptıkları işte sıra dışı başarılar kazanmış olanlar, işlerini yaparken tamamen ya da büyük ölçüde egolarından kurtulurlar. Bunun farkında olmayabilirler ama çalışmaları bir ruhsal uygulama haline gelir. Çoğu işlerini yaparken şimdidedirler ve özel hayatlarında görece bilinçsiz durumlarına geri dönerler. … Kendileriyle bağlantıya giren herkeste egolarının azalmasına yol açan bir etki yaparlar. Ağır egolara sahip insanlar bile, bazen bu insanların yanında rahatlayabilir, savunmalarını indirebilir ve rol yapmayı bırakabilirler


5-ACI - BEDEN

Kafanızdaki sesin kendine ait bir canı vardır. Çoğu kişi o sesin merhametine kalmış durumdadır; düşüncenin, diğer bir deyişle zihnin tutsağı konumundadırlar.



DUYGULAR VE EGO:
Bütün olumsuz duygular için genel bir terim vardır: Mutsuzluk
Tamamen yüzleşilmemiş, tanımlanmamış, kabullenilmemiş ve serbest bırakılmamış güçlü olumsuz duygular tarafından geride bırakılan tüm acı kalıntıları, zaman içinde bir araya gelerek fiziksel bedeninizin hücrelerinde
yaşayan bir enerji alanı oluştururlarNeredeyse her insanın içinde yaşayan bu eski ama hala çok canlı duygulardan oluşan enerji alanı, acı beden olarak tanımlanabilir.“Aşık olduklarını” düşünen bazı çiftlerin aslında birbirlerine çekim duymalarının nedeni, acı bedenlerinin birbirlerini tamamlaması olabilir. Bazı insanlar asla tamamen uykuda olmayan acı bedenler taşırlar. Gülümseyebilir ve kibarca konuşabilirler ama her an altında yatan mutsuzluk duygusunu hissedebilirsiniz; sanki karşılarındaki kişiyi suçlamak, mutsuz olacak
bir şeyler bulmak veya etraflarına mutsuzluk saçmak için hazır bekliyor gibidirler. Acı bedenleri asla yeterince
beslenemez ve sürekli açtır.




6-ÖZGÜRLEŞMEK

Acı bedenden özgürleşmek, öncelikle bir acı bedene sahip olduğunuzu bilmekle başlar. Kendi acı bedeninizi her ortaya çıktığında tanımayı öğrendiğinizde, hangi türde tetiklerin onu harekete geçirdiğini de çok geçmeden öğrenirsiniz. Bu tetikler kendilerini hissettirdiklerinde, onları olduğu gibi, tarafsızca görmeli ve hemen yüksek bir farkındalık durumuna geçmelisiniz.



7-GERÇEKTE KİM OLDUĞUNUZU BULMAK

Başkalarında tepki verdiğiniz şeyin aslında sizde de olduğunu anladığınızda, kendi egonuzun farkına varmaya başlarsınız. Bu noktada, başkalarının size yaptığını sandığınız şeyleri başkalarına yaptığınızı da fark edebilirsiniz. O zaman da kendinizi kurban olarak görmekten vazgeçersiniz.Siz ego değilsiniz, dolayısıyla kendi egonuzun farkına varmanız, kim olduğunuzu bildiğiniz anlamına gelmez; sadece kim olmadığınızı bildiğiniz anlamına gelir. Ama kim olmadığınızı bilmek, gerçekte kim olduğunuzu bilmek yolundaki en büyük engeli aşmak
demektir.


BOLLUK:

Şunu birkaç hafta boyunca deneyin ve gerçekliğinizi nasıl değiştireceğini kendi gözlerinizle görün: İnsanların sizden esirgediğini düşündüğünüz her şeyi — övgü, takdir, yardım, sevgi, ilgi vb. — onlara verin.Vermeye başladıktan kısa
süre sonra, almaya da başlarsınız. Vermediğiniz bir şeyi alamazsınız. Dışarı akış, içeri akışı belirler



EGO VE ŞİMDİ
Şu anı dostunuz yapmaya karar vermek, egonun sona erişidir. Ego asla şimdiki anla, yani hayatla içinde olamaz, çünkü doğası şu ana aldırmamaya direnmeye ya da aşağılamaya eğilimlidir. Ego zamanda yaşar. Egonuz ne kadar güçlüyse, hayatınızda o kadar fazla zaman alır. O zaman zihninizden geçen her düşünce ya geçmişiniz ya da geleceğinizle ilgili olur ve benlik duygunuz geçmişteki kimliğinize ve gelecekteki tatmininize dayanır. Korku, endişe, beklenti, pişmanlık, suçluluk, öfke gibi duygular, bilincin zamana bağlı bozukluklarıdır


RÜYA VE RÜYAYI GÖREN :
Olan her şey, hayatın aldığı her biçim, çok kısa ömürlü bir doğaya sahiptir. Hepsi gelip geçicidir. Nesneler, vücutlar ve egolar, olaylar, durumlar, düşünceler, duygular, arzular, tutkular, korkular ve oyunun kendisi.. hepsi
gelir, çok önemliymiş gibi yapar ve siz daha ne olduğunu bile anlamadan ortadan kaybolarak geldikleri hiçliğe geri dönerler. Acaba hiç gerçek oldular mı ki? Yoksa sadece bir rüyadan mı ibarettiler?




EGONUN ZAYIFLAMASINA İZİN VERMEK :
Ego her türde zayıflamaya karşı daima savunmadadır.m. Örneğin, biri sizi eleştirdiğinde, suçladığında ya da kötü sözler söylediğinde, hemen kendinizi savunmaya ya da intikam almaya çalışmak yerine, hiçbir şey yapmayın. Aslında hiç de zayıflamış filan değilsinizdir. Aslında, genişlemiş, güçlenmişsinizdir. O zaman inanılmaz bir anlayışa ulaşırsınız



DIŞARIDA OLAN, İÇERİDE DE VARDIR





8-İÇSEL BOŞLUĞU KEŞFETMEK

Dirençsizlik, yargısızlık ve bağlantı gerçek özgürlüğün ve aydınlanmış yaşamın üç özelliğidir.Güzelliği görebilme, basit şeylerin değerini bilebilme, kendi başınıza kalmanın zevkini çıkarabilme ya da başka insanlarla şefkatli bir şekilde iletişim kurabilme yetenekleri


BAĞIMLILIKLAR :
İçinizde zorlayıcı davranışın başladığını hissettiğiniz anda, durun ve üç kez bilinçli nefes alıp verin. Bu noktadan sonra, bir süre o zorlamanın kaybolduğunu hissedeceksiniz


DİNGİNLİK :
Hayatımızda zaman zaman boşlukla karşılaştığımızda
bunun farkına varmak, kendi içimizdeki biçimden ve zamandan bağımsız boyutla bağlantı kurmamızı sağlar ve bu da, düşüncenin ve egonun ötesine geçmektir.



9-İÇSEL AMACINIZ



UYANIŞ

Farkındalık düşünceden ayrılır. Düşünce hayatınızın kontrolünü elinizde tutmaya çalışmak yerine, farkındalığınızın hizmetkarı haline gelir. Farkındalık, evrensel zekayla kurulan bilinçli bağlantıdır. Bunun için kullanılan diğer bir kelime, Varlık’tır: Düşünce olmadan bilinç.Eğer başkalarına yardım etmek hayatınıza bir anlam katıyorsa, hayatınızın anlamının devam edebilmesi için başkalarının sizden daha kötü durumda olmasını istiyorsunuz demektir


10-YENİ BİR DÜNYA



COŞKU:

Coşku, yaptığınız şeyden aldığınız derin zevke ek olarak, bir hedefimiz veya bir vizyonunuz olduğu anlamına gelir.Yaptığınız şeyden zevk almıyorsanız ya da kabullenemiyorsanız durun.Yaptığınız şeyi yapmaktan çok hedefe ulaşmayı istediğinizde ve yapısal gerilim kaybolduğunda, stres kazanır.
Stresin aksine, coşkuda yüksek bir enerji frekansı vardır ve evrenin yaratıcı gücüyle titreşir. Hiçbir büyük şey coşku olmadan başarılamazÖzetlemek gerekirse: Yaptığınız şeyden aldığınız zevk bir hedef ya da vizyonla birleştiğinde, coşkuya dönüşür.
 
Üst