Erik Jan Zürcher'in tarihi önemsenmemesi ve tarihi unutturma, Falih Rıfkı Atay ve Zaman Gazetesinin yalan ve tarihi değiştirme çabalarına cevap: 1_) 10. vesika Nutuk`taki en eski vesikadır değildir. 10. vesikanın tarihi 21.5.1919 iken, 7. vesikanın tarihi 19.3.1919 ve 68. vesikanın tarihi 10.3.1919'dur. Yani 10. vesika ne en eski vesikadır ne de daha eski vesikalar 1. sıradadır. Sebep: Nutuk'ta bahsedilen çoğu olay kronolojik sıraya göre anlatılır. Okudukları bile şüpheli , tarihi değiştirmek isteyen ve yalan atan kişiler Atatürk'ün olayları anlatırken “yeri geldiği” ve “daha sonra ayrıntılı anlatacağı” için geçmişe ve gelecek tarihlere ait bilgileri karışık olarak vermiştir. Yeri geldiği için daha uzak gelecekten bahsedilmiş olması, tarihi gerçekleri ve tarihi yazanları değiştirmez. 2_) Falih Rıfkı Atay`ın 1951`de açtığı tartışma ve günümüzde Zaman Gazetesinin 10. vesika “Nutuk`ta anlatılan olayların ister istemez 1924 sonrasında oluşan yeni duruma uydurulduğunu” söylenerek değiştirildiği yalanı ; Falih Rıfkı Atay'dan 18 yıl sonra, ve şu şaçmalayan gazeteden yarım asır önce basılan ve değiştirildiği idda edilen 10. vesika TÜRK DEVRİM TARİHİ ENSTİTÜSÜ NUTUK KEMAL ATATÜRK Cilt: III Vesikalar DEVLET KİTAPLARI ONUNCU BASILIŞ MlLLl EGÎTIM BASIMEVİ — İSTANBUL 1969 tarihli kitabında aynen şöyledir. “Vesika, 10. Şifre Zâtidir 21.5.1919 Erzurumda Onbeşmci Kolordu Kumandanı Paşa Hazretlerine Ahvali umumiyemizin almakta olduğu şekli vahimden pek müteellim ve müteessirim. Millet ve memlekete medyun olduğumuz en son vazifei vicdaniyeyi yakından mesaii müştereke ile en iyi ifa etmek mümkün olacağı kanaatiyle bu son memuriyeti kabul ettim. Bir an evvel zatıâlinize mülâki olmak arzusundayım. Ancak Samsun ve havalisinin vaziyeti asayişsizlik yüzü'nden fena bir akıbete duçar olmak mahiyetindedir. Bu sebeple burada birkaç gün kalmak zarureti vardır. Bendenizi şimdiden tenvire medar olacak hususat var ise iş'arını rica eder ve gözlerinizden öperim kardeşim. Mustafa Kemal” Yalancı ve tarihi değiştirmeye çalışanlar kimlerdir?. Ve bir kişinin çıkıp, olayları görmüş ve yaşamış kişinin ağızından çıkanları yani tarihin yazıldığı kitabı okumamak gerekir demesi, o zaman ki olay ve sonuçları kendisinin daha iyi bildiğini göstermez. Tarihi ve gerçekleri ancak o devrirde yaşayanlar bilir. Tarihçiler onların kayıt tutanların kayıtlarına yani tarihi belgelere bakar ve fikir sahibi olur. Kanıt göstermeden, o anda yaşamış gibi ve kendi kafasına göre tarihi yazamaz.
İrade-i Seniye yani padişah buyruğu diye ifade edilen kararnamede kısaca Mustafa Kemal Paşa'nın 9. ordu komutanlığına padişah buyruğu ile atandı belirtilmiştir Takvim-i Vekayi, 5 Mayıs 1919 . Bu belge de padişahın buyruğu üzerine atanmış olduğu belirtilmesine rağmen, Mustafa Kemal ATATÜRK'e verdiği söylenen Hattı hümayunda, müfettişliğe atanmasının hükümet karanına göre olduğu belirtilmiş, sanki suçladığı hükümetleri bile fesh edebilecek güçte olan padişah kabinelere müsamalı davranarak sanki zorunlu kabul ettiğini söylüyor. Buyruk mu, hükemet kararı mı? Kim yalan söylüyor. Padişah mı, suçladığı ama arka arkaya getirdiği Damat Ferit paşa hükümeti mi? Ne yaman çelişkiler değil mi?
Saltanat ve halifeliğe ihanet ettiğini öne sürenler Cemal paşanın sadarete yazdığı mektuba Damat Feritin cevabı. Cevat Rıfat Atılgan Cihad dergisi 3 Ağustos 1951 s.21. Ama bu belgeninde aslı bulunamamıştır.
Ayrıca 7 – 11 kasım 1914'da cihat fetvası ve cihad-ı ekber hattı hümayunu ile halife sanıyla bütün müslamanların isyancı devletlere karşı geleceğini düşünüp, destek alamaması, halifeliğin hiçbir gücünün kalmadığını gösterir.
Para verdiği söylentisinde avans demek olan paranın ne amaçla verildiği ve alındığı açıkça bellidir. tek belge kendi imzasını taşıyan "İç assayişte görülecek lüzum üzerine sarf edilmek ve daha sonra ayrıntılı hesap ile değiştirilmek üzere işbu yukarıda yazılı bin Osmanlı lirasının İçişleri Bakanlığından alındığının gösterir makbuzdur." 9. Ordu Müfettişi Mirliva Mustafa Kemal. Para verildiğini gösteren başka belge bulunamamıştır.
Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması için bütün halkın desteğinin alınması gerekliliğini bilen Mustafa Kemal ATATÜRK, saltanat ve halifeye bağlı olan kesimin dışarıda kalmaması, bu savaşa destek vermesi için o dönemde direk padişaha karşı tavır alamazdı. Bunu yazışmaları ve Nutuk'undan anlayabilirsiniz. Aslı bulunamayan Hatt-ı Hümayun'un doğru olduğu kabul edilse bile tek bir belge ile, tarihi bilmezler ve isanları aldatmakla hain durumuna düşenler olayları çarpıtmakta ama bunun gibi birçok belgenin olduğunu bilmelerine rağmen, teorilerini çökerteceğinden dolayı açıklamazlar ve açıklayamazlar. Komitacılık diye nitelendirilen Doğu Anadolu halkının direnişini engellemesi için verilen görev üzerine bu bilgiyi veren kaynaklara göre Mustafa Kemal Paşa söz vermiş. Hüsamettin Ertürk, İki devrin perde Arkası, s329-333. Var gücüyle ülkeyi kurtararak diktatörlük yerine Demokrasiyi seçen ATATÜRK aslında sözünü tutmuştur.
Vesikalar 82-86 ve 90, 97 belirtildiği gibi padişah her zaman onurlu kılınmış, ve onunla birlikteler imajı verilmiştir. Yani bellirli hedefler alınmıştır. Padişahın ülke için çalıştığı iddasını çürüten Vesika 97; ilginçtir ki işleri savsaklamak ve hainliği belirtilen damat ferit paşanın ikinci kabineyi kurması, yabancıların Anadolu işlerine karışmaya çağırdığı, padişaha bildirilmesine rağmen görevede tutulmuştur. Vesika 98 daha ilginç ve düşündürücüdür alıntılar yaparak; " barışın yaklaşmakta olduğu bir sırada...milletimizin tüm bireylerinden beklediğim, durumun önemini kavrayarak dinginlik ve ılımlılığı bozmamak...Büyük devletlerin insaflı duyguları ve gerçekten gittikçe durumu anlamakta olan Avrupa ve Amerika kamu oyunun ılımlılığı da bu umudumu pekiştirmektedir...Hükûmetin her türlü iç güçlüklerden uzak tutulup güçlendirilmesi ve memleketimizin her yanında kanun hükümlerine kelimesi kelimesine uyulup..." barış yaklaşıyor ve umut ediliyor, büyük devletlerin ılımlığından bahsediliyor. Işgaller başlamış, Vahdettin başkanlığında toplanan şura üyelerinin kabul ettiği serv anlaşması makul gösteriliyor ve halkı ılımlılığa çağrarak hükümeti desteklenmesini söylüyor. Saltanat makamına yani mutlakiyet – diktatörlük makamına yaraşır çok asil ve dürüst bir davranış. Cumhuriyeti kuran ve "Kayıtsız, Şartsız Egemenlik Milletindir." diyen ATATÜRK hain sayılıyor. İngiliz gizli belgeleri Sahife no:785 Vesika no:530 30 Eylül 1919 "amiral sir f. de robeckten lord curzona: ...Mustafa Kemal'in tesiri gittikçe yayılıyor. Sultan ingiliz otoritelerinden kuvvet kullanarak milliyetçileri durdurmalarını istedi.". Sahife no:802 vesika no:543 "amiral sir f. de robeckten lord curzona: başvezir ve içişleri bakanı asileri bastırmak için müttefiklerden müsaade istyorlar." . Sahife no:817 Vesika no:548' ilave harbord tarafından: ....İstanbul'dan Mardin'e kadar olan bütün bölgeleri gezdik. Milliyetçi hareketin amacı Türklüğün şerefini kurtarmaktır...." Milliyetçileri durdurulmasnı isteyen bir sultan ve onun hükümeti, Milliyetçi hareketin başı olan Mustafa Kemal ATATÜRK, hain kim? Kanıtsız teorilerinize ve mantığınıza şaşmamak mümkün değil nede olsa padişah kanından olduklarından, padişahları gibi kendileri dışında herkesi satıp, kötülüyorlar ve hainlikle suçluyorlar. Yukardaki belgelerden yani gerçek tarihten ders alınız ve milleti kandırmayınız. Kamuoyuna duyurulur. Saygılarımla Bellatrix