combanant
New member
- Katılım
- 7 Mar 2006
- Mesajlar
- 1,953
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 35
UFO`CULAR YAKALANDI (5 Ekim 1991 tarihli Cumhuriyet gazetesi`nin Bilim ve Teknik Dergisi )
İngiltere`de bugday tarlalarında bulunan "göksel" çizgileri ve şekilleri yapanlar ortaya çıktılar. Bilim adamlarını uğraştıran ve UFO`cuların sahip çıktığı olayın öyküsü..
"Şu anda, araştırmalarım sırasındaki en mükemmel anlardan birini yaşıyorum. "Ünlü UFO araştırmacısı Pat Delgadoingiltere`de Sevenoaks`daki buğday tarlasını gördükten sonra duygularını bu şekilde ifade ediyordu: "Hiç bir insan bunu yapmış olamaz."
Delgado bu sözleri mükemmel bir şekilde yaratılmış başaklara bakarak söylüyordu. Başaklar, saat yönünde hemen hemen mükemmel bir daire biçiminde yere yatırılmıştı. Bu dairenin uzantısı olarak başka şekillerde görülüyordu: Antenler, bir yarım daire ve bir şerit şeklindeki uzun bir hat.Sevenoaks`ta görülen daireler, son on üç yıldır Güneyingiltere`de görülen yüzlerce şekilden sonuncusuydu. Konuyu araştıran ve yazılar yazan Delgado için bu dairreler üst bir zekanın var olduğuna dair mükemmel bir kanıt sunuyordu.Ancak, Delgado`nun sevinci fazla uzun sürmedi. Today gazetesinden muhabir Graham Brough, iki yer ressamının bu şekilleri oluşturmasını izlemişti. 62 yaşındaki Davit chorley ve 67 yaşındaki Douglas Bower, Sevenoaks`taki şekli Brough başlarında duruken oluşturmuştu. Bu ikili, Güneyingilter`de son on üç yıldır her hasat zamanı yaklaşık 25 - 30 şekil yapıyordu.İkilinin açıklamaları, son yıllarda İngiltere`nin ve tüm dünyanın ilgisini çeken gizeme bir açıklama getiriyordu. Bu dairelerin nasıl oluştuğu konusunda çok ilginç fikirler ortaya atılmıştı: Uçan daireler, elektromanyetik alan, atmosferdeki dalgalar bunlardan bir kaçıydı. Oysa, şakacı ikilinin kullandığı yöntemin hiçbir olağanüstü ya da olağandışı güçle ilgisi yoktu. 1,2 m boyunda bir tahta çubuk ve ve bir top ip kullanıyorlardı. Bower, seçtikleri alanın merkezinde duruyor ve çubuğu dik bir biçimde tutuyordu.ip çubuğa diz yüksekliğinde bağlıydı. Chorley, ipi gergin tutarak Bower`in çevresinde döndüğü zaman, başaklar yan yatıyordu.Chorley ve Bower ilk şekillerini 1978`de yapmıştı. Amaçları buğday başaklarını yatırarak bir UFO`nun tarlaya indiği izlemini vermekti. Ancak, yaptıkları çalışmalar üç yıl boyunca kimsenin dikkatini çekmedi.ilk kez 1981 yılında bu şekiller basında yer aldı.ikilinin yaptıkları itirafın nedeniyse, daireler araştıranların hükümetten maddi yardım istemeleriydi.(m.a)
Bu görüntülerin görenleri "ruhî bozukluk" ya da "psikolojik yapısı hassa kişiler" diye mi nitelendireceğiz?..
Elbette, hayır!..
Öyle ise... Bu konuyu sadece akşam gün batışında iki saat süreyle görülen VENÜS olayına bağlamak, bize göre son derece havada kalan bir iddiadır... Kesin olan husus şudur ki, ne isim verilirse verilsin, aramızda ya da atmosferde veya güneş sistemi içinde yaşayan birtakım canlılar vardır ki bunlar zaman zaman bize belirli görüntüler ulaştırmaktadır...
Bizim bu konudaki en büyük hatamız ise, bu varlıkların varlığını, ille de beş duyumuza ulaşacak biçimde, kabul etmekle başlamaktadır... Asırlar, bize, beş duyu ile tesbit edemediğimiz pek çok şeyin, mevcudiyetini açıkladığı halde; geliştirdiğimiz teknolojilerle, dün "yok" dediğimiz sayısız nesneye bugün "var" demek mecburiyetinde kaldığımız halde; bunlardan hiç ders almayarak; hâlâ, beş duyu ve elimizdeki teknoloji ile tesbit edemediğimiz şeyleri inkâr ve tevil yollarına sapıyoruz ki, bu gerçekten büyük bir ayıp olmaktadır.
"UZAYLILAR" dediğimiz bu varlıklar nelerdir?..
Bugüne kadar elimize geçmiş ve üzerinde gerekli ve yeterli inceleme yapılmış biri olmadığına göre, kimse ispatlı bir bir şekilde uzaylılar şöyledir diyemez... Ve başta da bahsettiğimiz gibi bu varlıkların uzmanı da olamaz... Ancak, bu varlıkların elli yıl öncesine kadar kesinlikle yok olup da bu süre zarfında mucizevi bir şekilde aniden ortaya çıktıklarına inanamıyoruz. Öte yandan, asırlar ve asırlardır insanlar yanısıra dünya üzerinde varlığından sözedilen bir takım varlıklar mevcuttur ki, kimi toplum, bunlara "hayâlet", kimi toplum "ruh", kimi toplumda "peri, CİN, dev," gibi isimler vermiştir. Çeşitli özellikleriyle kendini belli eden, bazen insanlara yardım ediyormuş görünen, bazen de insanların iradelerini zorlayıcı davranışlar ortaya koyan bu varlıklara, Kur`ân nâzil olduğu devrede de "CİN" adı verilmiştir...Hangi eğitim ve kültür seviyesinde olursanız olun, hangi şartlanma ile kendinizi bloke etmiş olursanız olun; inkâr edilemeyen bir gerçek vardır ki, o da halkın büyük çoğunluğunun kabul ettiği ve değişik isimler ile andığı, insan yanısıra mevcut olup, her an algılanamayan bir takım varlıklar mevcuttur!..
Ne kişinin inkârı ile onlar yok olurlar, ne de kabûlü ile bir şey kazanırlar!.. Hattâ insanların onları inkârları, bilâkis çok daha geniş bir alan açar onlara!..Çünkü, görmekteyiz ki, çoğunlukla insanlarla eğlenen. alay eden, aldatan olmadık hayâller peşinde koşturan bu varlıklar, ne isimle anarsak analım, genelde hep insanlara hükmetmekten zevk alan bir türdür!... Esasen, maddi bir bedenle kayıtlı olan insanlara karşı, beden sınırlamalarından uzak bu varlıkların, başka türlü olmaları da beklenemez!.. Ellerinin altında istedikleri gibi hükmedebilecekleri; istedikleri gibi kandırıp eğlenebilecekleri sayısız insan mevcutken, onların böyle bir fırsatı değerlendirmemeleri elbette mümkün değildir...
Nitekim, bu gerçeğe Kur`ân-ı Kerim, 6. sûrenin 128`inci âyetinde şöyle işaret ediyor:
"... Ey CİN TOPLULUĞU, İNSANLARIN EKSERİYETİNİ HÜKMÜNÜZ ALTINA ALDINIZ!.."
Evet, ister "UZAYLI" deyiniz; ister eskilerin ve dini terminolojinin kullandığı ismiyle yâni "CİN" adıyla anınız; bu varlıkların en büyük özellikleri, insanları hükümleri altına alarak, onları gerçeğe ters düşen fikirler ve davranışlar içine sürüklemeleridir... "CİN" denen göze görünmeyen, elle tutulamayan varlıklar çeşitli toplumlara, toplumsal şartlanmalara uygun fikirler ve değerlerle yaklaşarak, onları hükümleri altına alırlar. Kimin, hangi hususta eğilimi var ise, o yolda fikirler ve görüntüler ile kendilerine bağlamaya çalışırlar. Genelde, çok büyük bir çoğunluğa hâkimiyetleri kendilerini bildirmeden ve farkettirmeden olmaktadır. Hükmettikleri kişiler genelde ya İslâm inancını kabul ettiğini söyleyen kişlerdir, ya da İslâm inancını kabul etmeyenlerdir... İslâm inancını kabul etmeyenleri kandırma şekilleri, öldükten sonra tekrar dünyaya gelineceği esasına dayanan inanç türleridir...
Kendilerini UZAY`dan, başka galaksi veya sistemlerden gelmiş varlıklar olarak tanıtmaları son devrin en büyük zevk konularıdır.
Gerçekte bu varlıklar, dünya atmosferi içinde veya dünya üzerinde yaşamaktadırlar. Son derece zeki ve hareket kâbiliyetine sahip oldukları için, insanları bu yönleri dolayısıyla çok rahat kandırabilmektedirler. İnsanları kandırma metodları hep insan beynine yolladıkları dalga impulslar şeklinde olmaktadır. Kişiler bu impulsları frekansına göre, görüyorum veya işitiyorum diye değerlendirmektedirler... Oysa çok büyük bir çoğunlukla ne görmek mevcuttur, ne de işitme!.. Bu yüzden de böyle bir etki altındaki kişinin algıladıklarını algılayamamakta ve onun hâlini inkâr etmektedirler!.. Bunu bir misâl ile açıklamak gerekirse, uyanık rüya görmek diye ifade edebiliriz... İslâm dışı inanışlara sahip olanları kandırma yolları en çok ruhlarla görüşme ve uzaylılarla görüşme tarzını kullanmaktadırlar...Genellikle saf yaradılışlı bu kişiler, belirli bir kültürden mahrum oldukları için, gerçekte uzayda başka galaksilerden gelenler vermiş sanmakta ya da ölmüş yakınlarıyla görüştüklerini zannetmektedirler... Bu hususu ilerideki ilgili bölümde daha da tafsilatlı olarak ve delilleriyle anlatmaktayız.
Kendilerini UZAYLI VARLIKLAR olarak tanıtmakta olan CİNLERİN yalanlarını açık seçik şöylece ortaya çıkartabilirsiniz:
Size, somut bir araç - gereç - cihaz vermelerini isteyiniz!... Bunu asla gerçekleştiremeyeceklerdir!..
Çünkü, kendilerini "UZAYLI" tanıtan "CİN" diye bilinen bu varlıkların, insanların hayâl gücü üzerinde tasarruf etmekten öteye yolları geçmez!...
Daima beyin yapıları hassas kişileri bulup, onların hayâllerini etkileyerek çeşitli imajlar oluştururlar; ve îcabederse de onların vehmini tahrik ederek, olmayan şeyleri varmış gibi göstermek sûretiyle korkularını etmek yoluyla, tasarruf altına alıp, hükmederler!.. "UZAYLI" olarak kendini tanıtan bu "CİN" isimli dalga yapılı varlıklar, sürekli vaadler ederler; geleceğe dönük sayısız iddialarda bulunurlar; kişilere kendilerinin "MEHDİ" veya "MESİH" veya insanlığın beklenen önderi olduklarını telkin ederler; "ALTIN ÇAĞ" vaad ve hayâlleri sunarlar; hattâ bazen belirli sene rakamları verirler.. Sonra o sene gelip, dedikleri çıkmadığı zaman da, "şartlar oluşmadı, vazifenizi tam yapamadınız, onun için de ileriye atıldı" diyerek yalanlarını örtüp; yeni hayâl balonları şişirirler...
Çeşitli "uçan daire, balon, insanımsı" görüntüler veren ve kendilerini hep "UZAYDAN GELEN varlıklar" olarak tanımlayan bu varlıklara kanmak sadece bu konuda bilgisizliğin ve ilmi verilerden haberdar olmamanın sonucudur. Yalan - yanlış bilgiler vermek ve aslı olmayan hayâllerle insanları kandırıp peşlerinden sürüklemekten başka yetileri olmayan bu UZAYLI(!) varlıkların, o kadar çok insanları kandırma yolları vardır ki, bunları tek tek sıralamak hayli güçtür...
Bu sebeple, diyeceğiz ki;
İster karşınıza, "UZAYLILARIZ" diye gelsinler; isterse de geçmişte yaşamış "evliya veya azizleriz" diye gelsinler, biliniz ki bunlar kesinlikle, eskiden haber verilmiş olan şeytânîyet vasıflı CİNLERDİR!..
İngiltere`de bugday tarlalarında bulunan "göksel" çizgileri ve şekilleri yapanlar ortaya çıktılar. Bilim adamlarını uğraştıran ve UFO`cuların sahip çıktığı olayın öyküsü..
"Şu anda, araştırmalarım sırasındaki en mükemmel anlardan birini yaşıyorum. "Ünlü UFO araştırmacısı Pat Delgadoingiltere`de Sevenoaks`daki buğday tarlasını gördükten sonra duygularını bu şekilde ifade ediyordu: "Hiç bir insan bunu yapmış olamaz."
Delgado bu sözleri mükemmel bir şekilde yaratılmış başaklara bakarak söylüyordu. Başaklar, saat yönünde hemen hemen mükemmel bir daire biçiminde yere yatırılmıştı. Bu dairenin uzantısı olarak başka şekillerde görülüyordu: Antenler, bir yarım daire ve bir şerit şeklindeki uzun bir hat.Sevenoaks`ta görülen daireler, son on üç yıldır Güneyingiltere`de görülen yüzlerce şekilden sonuncusuydu. Konuyu araştıran ve yazılar yazan Delgado için bu dairreler üst bir zekanın var olduğuna dair mükemmel bir kanıt sunuyordu.Ancak, Delgado`nun sevinci fazla uzun sürmedi. Today gazetesinden muhabir Graham Brough, iki yer ressamının bu şekilleri oluşturmasını izlemişti. 62 yaşındaki Davit chorley ve 67 yaşındaki Douglas Bower, Sevenoaks`taki şekli Brough başlarında duruken oluşturmuştu. Bu ikili, Güneyingilter`de son on üç yıldır her hasat zamanı yaklaşık 25 - 30 şekil yapıyordu.İkilinin açıklamaları, son yıllarda İngiltere`nin ve tüm dünyanın ilgisini çeken gizeme bir açıklama getiriyordu. Bu dairelerin nasıl oluştuğu konusunda çok ilginç fikirler ortaya atılmıştı: Uçan daireler, elektromanyetik alan, atmosferdeki dalgalar bunlardan bir kaçıydı. Oysa, şakacı ikilinin kullandığı yöntemin hiçbir olağanüstü ya da olağandışı güçle ilgisi yoktu. 1,2 m boyunda bir tahta çubuk ve ve bir top ip kullanıyorlardı. Bower, seçtikleri alanın merkezinde duruyor ve çubuğu dik bir biçimde tutuyordu.ip çubuğa diz yüksekliğinde bağlıydı. Chorley, ipi gergin tutarak Bower`in çevresinde döndüğü zaman, başaklar yan yatıyordu.Chorley ve Bower ilk şekillerini 1978`de yapmıştı. Amaçları buğday başaklarını yatırarak bir UFO`nun tarlaya indiği izlemini vermekti. Ancak, yaptıkları çalışmalar üç yıl boyunca kimsenin dikkatini çekmedi.ilk kez 1981 yılında bu şekiller basında yer aldı.ikilinin yaptıkları itirafın nedeniyse, daireler araştıranların hükümetten maddi yardım istemeleriydi.(m.a)
Bu görüntülerin görenleri "ruhî bozukluk" ya da "psikolojik yapısı hassa kişiler" diye mi nitelendireceğiz?..
Elbette, hayır!..
Öyle ise... Bu konuyu sadece akşam gün batışında iki saat süreyle görülen VENÜS olayına bağlamak, bize göre son derece havada kalan bir iddiadır... Kesin olan husus şudur ki, ne isim verilirse verilsin, aramızda ya da atmosferde veya güneş sistemi içinde yaşayan birtakım canlılar vardır ki bunlar zaman zaman bize belirli görüntüler ulaştırmaktadır...
Bizim bu konudaki en büyük hatamız ise, bu varlıkların varlığını, ille de beş duyumuza ulaşacak biçimde, kabul etmekle başlamaktadır... Asırlar, bize, beş duyu ile tesbit edemediğimiz pek çok şeyin, mevcudiyetini açıkladığı halde; geliştirdiğimiz teknolojilerle, dün "yok" dediğimiz sayısız nesneye bugün "var" demek mecburiyetinde kaldığımız halde; bunlardan hiç ders almayarak; hâlâ, beş duyu ve elimizdeki teknoloji ile tesbit edemediğimiz şeyleri inkâr ve tevil yollarına sapıyoruz ki, bu gerçekten büyük bir ayıp olmaktadır.
"UZAYLILAR" dediğimiz bu varlıklar nelerdir?..
Bugüne kadar elimize geçmiş ve üzerinde gerekli ve yeterli inceleme yapılmış biri olmadığına göre, kimse ispatlı bir bir şekilde uzaylılar şöyledir diyemez... Ve başta da bahsettiğimiz gibi bu varlıkların uzmanı da olamaz... Ancak, bu varlıkların elli yıl öncesine kadar kesinlikle yok olup da bu süre zarfında mucizevi bir şekilde aniden ortaya çıktıklarına inanamıyoruz. Öte yandan, asırlar ve asırlardır insanlar yanısıra dünya üzerinde varlığından sözedilen bir takım varlıklar mevcuttur ki, kimi toplum, bunlara "hayâlet", kimi toplum "ruh", kimi toplumda "peri, CİN, dev," gibi isimler vermiştir. Çeşitli özellikleriyle kendini belli eden, bazen insanlara yardım ediyormuş görünen, bazen de insanların iradelerini zorlayıcı davranışlar ortaya koyan bu varlıklara, Kur`ân nâzil olduğu devrede de "CİN" adı verilmiştir...Hangi eğitim ve kültür seviyesinde olursanız olun, hangi şartlanma ile kendinizi bloke etmiş olursanız olun; inkâr edilemeyen bir gerçek vardır ki, o da halkın büyük çoğunluğunun kabul ettiği ve değişik isimler ile andığı, insan yanısıra mevcut olup, her an algılanamayan bir takım varlıklar mevcuttur!..
Ne kişinin inkârı ile onlar yok olurlar, ne de kabûlü ile bir şey kazanırlar!.. Hattâ insanların onları inkârları, bilâkis çok daha geniş bir alan açar onlara!..Çünkü, görmekteyiz ki, çoğunlukla insanlarla eğlenen. alay eden, aldatan olmadık hayâller peşinde koşturan bu varlıklar, ne isimle anarsak analım, genelde hep insanlara hükmetmekten zevk alan bir türdür!... Esasen, maddi bir bedenle kayıtlı olan insanlara karşı, beden sınırlamalarından uzak bu varlıkların, başka türlü olmaları da beklenemez!.. Ellerinin altında istedikleri gibi hükmedebilecekleri; istedikleri gibi kandırıp eğlenebilecekleri sayısız insan mevcutken, onların böyle bir fırsatı değerlendirmemeleri elbette mümkün değildir...
Nitekim, bu gerçeğe Kur`ân-ı Kerim, 6. sûrenin 128`inci âyetinde şöyle işaret ediyor:
"... Ey CİN TOPLULUĞU, İNSANLARIN EKSERİYETİNİ HÜKMÜNÜZ ALTINA ALDINIZ!.."
Evet, ister "UZAYLI" deyiniz; ister eskilerin ve dini terminolojinin kullandığı ismiyle yâni "CİN" adıyla anınız; bu varlıkların en büyük özellikleri, insanları hükümleri altına alarak, onları gerçeğe ters düşen fikirler ve davranışlar içine sürüklemeleridir... "CİN" denen göze görünmeyen, elle tutulamayan varlıklar çeşitli toplumlara, toplumsal şartlanmalara uygun fikirler ve değerlerle yaklaşarak, onları hükümleri altına alırlar. Kimin, hangi hususta eğilimi var ise, o yolda fikirler ve görüntüler ile kendilerine bağlamaya çalışırlar. Genelde, çok büyük bir çoğunluğa hâkimiyetleri kendilerini bildirmeden ve farkettirmeden olmaktadır. Hükmettikleri kişiler genelde ya İslâm inancını kabul ettiğini söyleyen kişlerdir, ya da İslâm inancını kabul etmeyenlerdir... İslâm inancını kabul etmeyenleri kandırma şekilleri, öldükten sonra tekrar dünyaya gelineceği esasına dayanan inanç türleridir...
Kendilerini UZAY`dan, başka galaksi veya sistemlerden gelmiş varlıklar olarak tanıtmaları son devrin en büyük zevk konularıdır.
Gerçekte bu varlıklar, dünya atmosferi içinde veya dünya üzerinde yaşamaktadırlar. Son derece zeki ve hareket kâbiliyetine sahip oldukları için, insanları bu yönleri dolayısıyla çok rahat kandırabilmektedirler. İnsanları kandırma metodları hep insan beynine yolladıkları dalga impulslar şeklinde olmaktadır. Kişiler bu impulsları frekansına göre, görüyorum veya işitiyorum diye değerlendirmektedirler... Oysa çok büyük bir çoğunlukla ne görmek mevcuttur, ne de işitme!.. Bu yüzden de böyle bir etki altındaki kişinin algıladıklarını algılayamamakta ve onun hâlini inkâr etmektedirler!.. Bunu bir misâl ile açıklamak gerekirse, uyanık rüya görmek diye ifade edebiliriz... İslâm dışı inanışlara sahip olanları kandırma yolları en çok ruhlarla görüşme ve uzaylılarla görüşme tarzını kullanmaktadırlar...Genellikle saf yaradılışlı bu kişiler, belirli bir kültürden mahrum oldukları için, gerçekte uzayda başka galaksilerden gelenler vermiş sanmakta ya da ölmüş yakınlarıyla görüştüklerini zannetmektedirler... Bu hususu ilerideki ilgili bölümde daha da tafsilatlı olarak ve delilleriyle anlatmaktayız.
Kendilerini UZAYLI VARLIKLAR olarak tanıtmakta olan CİNLERİN yalanlarını açık seçik şöylece ortaya çıkartabilirsiniz:
Size, somut bir araç - gereç - cihaz vermelerini isteyiniz!... Bunu asla gerçekleştiremeyeceklerdir!..
Çünkü, kendilerini "UZAYLI" tanıtan "CİN" diye bilinen bu varlıkların, insanların hayâl gücü üzerinde tasarruf etmekten öteye yolları geçmez!...
Daima beyin yapıları hassas kişileri bulup, onların hayâllerini etkileyerek çeşitli imajlar oluştururlar; ve îcabederse de onların vehmini tahrik ederek, olmayan şeyleri varmış gibi göstermek sûretiyle korkularını etmek yoluyla, tasarruf altına alıp, hükmederler!.. "UZAYLI" olarak kendini tanıtan bu "CİN" isimli dalga yapılı varlıklar, sürekli vaadler ederler; geleceğe dönük sayısız iddialarda bulunurlar; kişilere kendilerinin "MEHDİ" veya "MESİH" veya insanlığın beklenen önderi olduklarını telkin ederler; "ALTIN ÇAĞ" vaad ve hayâlleri sunarlar; hattâ bazen belirli sene rakamları verirler.. Sonra o sene gelip, dedikleri çıkmadığı zaman da, "şartlar oluşmadı, vazifenizi tam yapamadınız, onun için de ileriye atıldı" diyerek yalanlarını örtüp; yeni hayâl balonları şişirirler...
Çeşitli "uçan daire, balon, insanımsı" görüntüler veren ve kendilerini hep "UZAYDAN GELEN varlıklar" olarak tanımlayan bu varlıklara kanmak sadece bu konuda bilgisizliğin ve ilmi verilerden haberdar olmamanın sonucudur. Yalan - yanlış bilgiler vermek ve aslı olmayan hayâllerle insanları kandırıp peşlerinden sürüklemekten başka yetileri olmayan bu UZAYLI(!) varlıkların, o kadar çok insanları kandırma yolları vardır ki, bunları tek tek sıralamak hayli güçtür...
Bu sebeple, diyeceğiz ki;
İster karşınıza, "UZAYLILARIZ" diye gelsinler; isterse de geçmişte yaşamış "evliya veya azizleriz" diye gelsinler, biliniz ki bunlar kesinlikle, eskiden haber verilmiş olan şeytânîyet vasıflı CİNLERDİR!..