Newwave
Altın Üye

Uzayda yaşam arayışı Yeni Dünyalar
Tarih boyunca evrende yalnızca tek bir dünya var diye biliniyordu. Ama pek yakında bir tane daha bulunabilir. Sonra bir tane daha. Ve hatta bir tane daha...
İnsanoğlunun kendi gezegenini keşfetmesi binlerce yıl, komşu gezegenleri kavraması ise yüzyıllar aldı. Ancak bugünlerde her hafta yeni dünyalar keşfediliyor. Bugüne kadar gökbilimciler 400'den fazla dış gezegen, yani bizim yıldızımız olan Güneş haricinde, başka yıldızların çevresinde dolanan gezegen tanımlamış durumda. Ve çoğu da, biyolog J.B.S Haldane'in ünlü "Evren yalnızca tahmin ettiğimizden daha tuhaf değil, tahmin edebileceğimizden de daha tuhaf" sözünü doğrulayacak kadar acayip. Örnek mi? Dünyadan 260 ışıkyılı uzaklıkta, İkarus gibi "hararetli bir Satürn" var. Kendi yıldızının çevresinde o denli hızlı dolanıyor ki, bir yıl orada üç günde bitiyor.
Ve bir başka örnek de, 150 ışıkyılı uzaklıktaki, üst atmosferinin patlayarak devasa bir kuyrukluyıldız gibi bir kuyruk oluşturduğu "sıcak bir Jüpiter". Bu arada bir pulsarın -görkemli boyutlarda bir yıldızın küçülerek, kendi ekseni etrafında dönen bir atomik çekirdek haline dönüşen kalıntısı- çevresinde dolanan, karanlığa bürünmüş tam üç gezegen bulundu. Ve sayısız gezegenin de kendi güneşlerine düşerek yok olduklarına ya da sonsuz karanlıkta "başıboş" dolaştıklarına dair kanıtlar var.
Bilim insanları bu tür egzotik gezegenler içinde tanıdıklara dair ipuçları arıyor: Bildiğimiz anlamda yaşamı barındırabilmesi için kendi yıldızlarından yerküremizin Güneş'e uzaklığıyla tam da aynı uzaklıkta -ve ne çok sıcak, ne de çok soğuk- olan Dünya benzeri gezegenler. Bizimkine tıpatıp benzeyen bir gezegen, büyük olasılıkla göze çarpmadığı için henüz bulunamadı. Aslında bizimkisi gibi küçük ve sönük bir gezegeni, yıldızının neden olduğu göz kamaştırıcı ışığının içinde görmek, havai fişek gösterisinde bir ateşböceğini görmeye çalışmaya benzer. Yıldızının üzerine uyguladığı kütleçekim etkisini saptamak ise olsa olsa kasırgada bir ağustosböceğinin sesini duymaya çalışmaktan öteye gitmez... Ancak teknolojinin sınırlarını zorlayan gökbilimciler başka bir Dünya bulabilecekleri ve onu, yaşam belirtileri için sorgulayabilecekleri güne hızla yaklaşıyor.
Bugüne dek yalnızca 11 dış gezegenin görüntüsü alınabildi. Tümü büyük, parlak ve kendi yıldızlarından görüntülenebilecek uzaklıktaki gezegenlerdi. Diğerlerinin çoğu ise, yıldız ışığına bakılarak bir gezegenin yarattığı kütleçekiminin etkisiyle, yıldızın çok hafif de olsa salınmasına neden olup olmadığına dair kanıtların arandığı spektroskopik Doppler tekniğiyle saptandı. Son yıllarda gökbilimciler Doppler tekniğini öylesine duyarlı hale getirdiler ki, artık yıldızın konumundaki bir metre/saniyelik (insanın yürüyüş hızı) hareketleri bile saptayabiliyor.
Bu, yıldızından uzak dev bir gezegeni ya da yıldızına çok yakın duran küçük bir gezegeni saptamak için yeterli olabilir. Ama yıldızından yerküremiz gibi 150 milyon kilometre uzaklıkta olan Dünya benzeri bir gezegen için yeterli değil. Dünya, Güneş'i yürüme hızının yalnızca onda biri bir hızla, diğer bir deyişle bir bebeğin emekleme hızında çekebiliyor. Ve gökbilimciler henüz böylesi zayıf bir sinyali yıldızın ışığından ayıramıyor.
Bir başka yaklaşım ise, yıldızın önünden ya da arkasından geçen bir gezegenin yıldız ışığında yapacağı periyodik azalmayı gözlemek. Tüm gezegen sistemlerinin yaklaşık onda birinin Dünya'dan görülebilecek biçimde böyle, transit geçiş denilen minik tutulmaların gözleneceği biçimde sıralanmış olma olasılığı var. Bu da gökbilimcilerin bu tür birkaç transit geçişi yakalamak için sabırla çok sayıda yıldızı gözlemek zorunda kalmaları anlamına geliyor. Ana görevinin üçüncü ve son yılında Fransız COROT uydusu, geçiş yapan bu tür yedi gezegen saptadı. Ve bu gezegenlerin yalnızca biri Dünya'dan yaklaşık yüzde 70 oranında büyük idi. ABD'nin Kepler uydusu da COROT'tan daha iddialı bir halef olarak devrede.
Martta fırlatılan Kepler, özünde 95 santimetre ayna açıklığı ve 95 milyon pikselli dedektörü ile büyük bir dijital fotoğraf makinesi. Her 30 dakikada bir geniş alan fotoğrafları çekerek, Deneb ve Vega adlı parlak yıldızların arasındaki gökyüzü parçasında 100 binden fazla yıldızın ışığını yakalıyor. Dünya'daki bilgisayarlar da tüm bu yıldızların parlaklıklarında zaman içindeki değişimleri izliyor ve bir yıldızın önünden geçen bir gezegene bağlı olarak ışığında hafif bir sönükleşme saptadıklarında uzmanları uyarıyor.
Kaynak