Utanmadınız mı?

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Utanmadınız mı?

Muammer. Karabulut - Tepkimiz.net




Anadolu'da patrikhaneye bağlı bulunan metropolitler; İstanbul Kilisesinin ihaneti ve Türk Hristiyanları Yunanlılaştırma politikalarından dolayı, 21 (Çarşamba) Eylül 1922 yılında aldığı bir karar ile İstanbul Rum Patrikhanesini tanımadıklarını ve "Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi"ni kurduklarını ilan ettiler.

Adı geçen patrikhanenin ilk patriği de Türk oğlu Türk Pavli Karahisarlıoğlu - Papa Eftim (1884/1885 - 1968) oldu...

Papa Eftim ve arkadaşları, Milli Mücadele yıllarının "az bilinen ordusu" olarak, Fener Rum Kilisesine ve Yunanistan'a karşı direniş gösterdiler.

Öyle ki, Türkiye Cumhuriyeti henüz ilan edilmeden, BMM'nin başına "Türkiye" gelmeden önce, 1 Mayıs 1921 yılında BMM'de "Müstakil Türk Ortodoks Kilisesi" kuruluşu tamamlandı.

Böylelikle "Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi" Cumhuriyet'in temel kurumları arasında yer aldı.

Aradan yıllar geçti. Cumhuriyet karşıtlığı ve var ettiği değerlere karşı durmak moda oldu. İşte o kurumlardan birisi olan ve günümüzde de "az bilinen" Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi dün basıldı-arandı.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu eylemi, bugün (23 Ocak 2008) Türkiye'ye gelecek olan Yunan Başbakanı Kostas Karamanlis gelmeden bir gün önce gerçekleştirdi...

Söylemek istediğim ne biliyor musunuz?

Eğer dün Fener Rum Kilisesi aransa idi, bugün Türkiye'ye gelecek olan Kostas Karamanlis gelmekten vazgeçer, bir çok suç işleyen başpapaz Bartholomeos'un evi sabaha karşı aransaydı, Bush hemen Gül'ü arar ve Avrupa ayağa kalkardı.

Fakat, aranan MİLLİ MÜCADELE ile kurulmuş Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi olunca, Türkiye'deki bilinç yoksunluğumuzdan dolayı "hiç kimse Türkiye'de ne oluyor" demedi.

Aynı bilinçsizlik sözde Türk Cumhuriyetlerinde de olduğundan, hiç bir Devlet Başkanı Ankara'yı aramadı.

Sabahın ilk saatlerinde gözaltına alınan Sevgi Erenerol'un Papa Eftim'in torunu ve aynı evde kalan abisinin ise Türk Ortodoks Patrikhanesi Patriği Paşa Ümit ERENEROL-Papa IV. Eftim olduğu ise kamuoyunun dikkatinden kaçtı.

Türkiye'de yaşayan İNSANLAR hiç değilse bu ayrımı bir düşünün, işte o zaman nasıl bir oyun ile karşı karşıya kaldığınız anlayacaksınız.

Dün basılan kilise ve aranan ev, Türkiye'de Fener Rum Kilisesi adına faaliyet gösteren ve onu ekümenik kilise haline dönüştürmek isteyen güçlerin marifetidir. Bundan daha büyük bir kanıt olamaz...

Diğer tarafta ise ülkeyi idare edenlere seslenmek istiyorum; Türkiye Cumhuriyet'ini var eden değerler ile devlet yönetme anlayışınız ve arzuladığınız siyasi istemler ile çelişebilir.

Laik Cumhuriyet'e karşı Bakanlar Kurulu kararı çıkartarak Nakşibendi Şeyhi Ahmet Palazoğlu'nun cenazesini AKP'li bir bakanın katılımı ile de defnedebilirsiniz ama Yunan Başbakanı gelmeden bir gün önce "Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi" arama-basma hesapsızlığınız ile Türkiye Cumhuriyeti Devletini idare edemezsiniz.

Ancak kesinlikle yok edebilirsiniz!...
 
Sonuç olarak aynı cehalet aynı pervasızlık aynı gizli hesap ve çıkarlar tüm hızı, iştahı ile devam ediyor.Bizler gerek türban gerek dünya ekonomisi gerekse de susuzluk konuları ile meşkul oluyoruz (KAMUOYU).Fakat araştırmacı yada azıcık yönetilme ve içinde bulunduğu sistemi merak eden vatandaşlar Paşam gibi bu çok önemli bilgilere ulaşabiliyor...
Türk vatandaşı olarak tek isteğim her alanda, her konuda,menfaatimize ve çıkarlarımızın gözetileceği uluslar arası ilişkilerde layıkı ile ve bu ülkenin tarihine yakışır bir şekilde hem
TEMSİL edilmek hemnde YÖNETİLMEK.
64General1 Paylaşımın için teşekkür ederim.Emeğine sağlık...
 
Çatışma ve Mutabakat

Umur Talu - Sabah Gazetesi




Belki de yanlış yapıyoruz.
Geçmişin doğrularına dayanarak bugün yanlış isim koyuyoruz.
Belki de bu "arkadaşlar" bizatihi "Derin devlet" filan değil.
Belki de onlar, "Derin devletin kullanabildikleri" nden ibaret.
Belki de, "Derinliklerin de kullanabildiği ama kendi namlarına da tezgah açmış" birileri.
Belki de "Kullanılan hücreler" filan vardı da, şimdi durum değişti, kazınıyor.
Belki de kazınan "Derin devlet" değil; bizatihi yeni bir "Derin devlet" kalıntı ile uzantı kazıyor.




Birtakım kritik olaylar var yakın geçmişte:

Ecevit Hükümeti'nin son dönemi. Derviş.

AKP'nin seçimleri kazanması.
ABD'nin Irak işgali için Türkiye'yi çantada keklik görmesi.
Kekliğin düz ovada avlanmaması ve tezkerenin geçmemesi.
ABD'nin öfkesi.
Irak işgali.
Ankara'dan İsrail'e karşı sert tavırlar.

ABD'de Türkiye'ye en öfkeli kesim olan İsrail kankası "şahinler"in, buradaki büyük temsilcileri, eski Büyükelçi Edelman'ın organizasyonlarıyla da Türkiye ve hükümetin burnunun sürtülmesi için çıldırması.

Türkiye'nin, halkının ve hükümetin ABD, İsrail ve Yahudi düşmanlıklarıyla suçlanması.

Bu "şahinler"in özellikle askeri kesimle ilişki kurma çabaları. Konferanslarda buluşmalar.

Fakat ABD yönetiminde de, kısmi şahin tasfiyesinin başlaması.

Şemdinli krizi.

Ankara'da Özel Kuvvet subayının da bulunduğu "Sauna Çetesi"nin ortaya çıkarılışı.

Önce Cumhuriyet'e bomba, sonra Danıştay saldırısı.

Ankara'da Özel Kuvvet subaylarının da bulunduğu Atabeyler hücresine operasyon.

Hükümetin, kim ne derse desin, bu krizi müstakbel Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Büyükanıt'ı kırmayacak biçimde yönetmesi, savcıyı ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanı'nı uçurması.

(Bence) Şemdinli Mutabakatı: Birinci mutabakat!

Hrant Dink suikastı.

Birinci cumhurbaşkanlığı seçim süreci.
Nisan 2007'de Büyükanıt'ın çıkışı ve ardından Genelkurmay muhtırası.
ABD gözetimindeki PKK'nın saldırıları şiddetlendirmesi.
Genelkurmay'ın "sınır ötesi için tezkere" talepleri.
Cumhuriyet mitingleri.

Mayıs 2007'de Erdoğan ile Büyükanıt arasında Dolmabahçe Mutabakatı: İkinci mutabakat!

Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılamaması.
Genel seçim kararı.

(Bence) hem hükümet, hem Meclis, hem de Genelkurmay'da eşzamanlı tasfiyeler üstüne de mutabakat havası.

Hatta, başka bir cumhurbaşkanı adayı üstüne de.

Genel seçimlerde AKP'nin ezici üstünlüğü.

Erdoğan'ın uzun süre cumhurbaşkanı adayı açıklamaması.

Washington'un AKP hükümetini ve Gül'ün adaylığını tescili ama bir yandan da yine ABD kontrolünde PKK mayınları ve saldırılarının şiddetlenmesi.

İstanbul'da, "Danıştay saldırısı"nda gündeme gelen isimlere dönük baskınlar; ele geçen bombalar, tutuklamalar.

"Vatansever Kuvvetler"e "Girdap Operasyonu".

Gül'ün cumhurbaşkanı olması.

Sınır ötesi için Tezkere Mutabakatı: Üçüncü mutabakat!

Washington'un, dizi dizi ziyaretin ardından:

1. Türkiye ile (kısmi) PKK uzlaşması;
2) Türkiye ile (yeniden) Ortadoğu uzlaşması;
3) Türkiye'de sivil ile asker devlet zirvelerini uzlaştırması:

Pax Americana: Washington Mutabakatı: Dördüncü mutabakat!

Sözde anti-emperyalist olup ABD ile Gladio tedrisatlı "mukavemet" yapılanmalarının, son kullanma tarihi gelenlerin, ihtiyaç bittiği için, mutabakat çerçevesinde tasfiyesine başlanması.



Unuttuğum vardır; belki sırasını azıcık şaşırdığım.

Ama ana fikir; sadece Türkiye içinde değil, ABD ile de bir yığın el enseyle, kısa bir suikastlar, tahrik, darbe niyetleri, yeniden şiddetli ve ABD kontrollü PKK saldırıları, siyasi zafer, sınır ötesi tarihi dahilinde,

"Amerikan barışı gölgesinde Türkiye Devleti (kısmi) barışı yahut dengesi"

(şimdilik) tesis edilmiş bir yere ve yeni bir "Derin devlet"e vardığımız!

Meraklısına not:

Son operasyon, belki de daha ziyade "emekliler ile gönüllüler, her daim yedektekiler"den oluşan yapıları gündeme getiriyor.

Ama daha öncekilerde; yani "Sauna (Küre)" ile "Atabeyler"deki muvazzaf subay, astsubay varlığı ile Özel Kuvvet bağlantıları hala izaha muhtaç.

Bence "mutabakat" serisi, bize bunları pek izah etmemeyi, kolu yenin içine sokmayı da hedefliyordu.
 
Geri
Üst