Hakan Şükür Kosova göçmeni bir ailenin 2. çocuğu olarak 1 Eylül 1971′de Sakarya’da doğdu. İsmi Galatasaray ile özdeşleşmiş olan Türk futbolcudur. Kağıt üzerindeki doğum tarihinin aksine gerçek doğum tarihi 29 Temmuz 1971′dir.Boyu 1.89 olan Hakan Şükür, Türkiye’nin en çok kafa golü atan milli futbolcusudur.
Sakarya’nın merkez ilçesi Adapazarı’nda dünyaya gelmiştir. Basın danışmanlığını Cüneyt Yalınkılıç yapmaktadır.Futbolculuğunda oynadığı kulüpler:
1987-1990 - Sakaryaspor
1990-1992 - Bursaspor
1992-1995 - Galatasaray
1995 - Torino
1995-2000 - Galatasaray
2000-2002 - Inter Milan
2002 - Parma
2002-2003 - Blackburun Rovers
2003- Galatasaray
Bireysel Başarıları
* 1997 FIFA Dünyanın En İyi Golcüsü Ödülü
* UEFA Kupası’nda ilk Türk Gol Kralı: (1999-2000) 10 gol
* 1998 Türkiye Ligi Gol Kralı (32 gol)
* Cumhurbaşkanlığı Kupası maçlarında en çok gol atan futbolcu: 5 gol
* Türkiye liglerinde en cok gol atan 2. oyuncu: 238 gol (1. Tanju Çolak: 240)
* 2 kez Dünya Karmasına çağrılan tek Türk futbolcusu
* 1997 Bronz Ayakkabı Ödülü
* 1997 Türkiye Ligi Gol Kralı: 38 gol
* Avrupa kupalarında en çok gol atan Türk futbolcusu: 37 gol
* Yurt dışında en çok gol atan 2.Türk futbolcusu: 11 gol (Torino 1 gol, İnter 5 gol, Parma 3 gol, Blackburn Rovers 2 gol)
* Toplamda en çok milli olan Türk futbolcu: 158 defa (109 defa A Milli, 25 defa Ümit Milli, 13 defa A Genç Milli, 6 defa B Genç Milli, 5 defa Olimpik Milli)
* Milli takımda en çok gol atan futbolcu: 51 gol (39 defa Galatasaray’da, 7 defa İnter’de, 2 defa Torino’da, 2 defa Parma’da, 1 defa Blackburn Rovers’da)
* IFFHS (Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu) Dünyanın gelmiş geçmiş en çok gol atan Türk futbolcusu (07.01.2006): 466 lig maçında 254 gol
* Dünya Kupalarında atılan en erken gol: 9.saniye Türkiye 3-2 Güney Kore (29.06.2002) (2002 Dünya Kupası Üçüncülük Maçı)
* IFFHS (Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu) 2005 yılı Dünyanın faal en iyi 5. golcüsü (07.01.2006): 466 lig maçında 254 gol
* Avrupa’da en çok hat-trick yapan Türk futbolcusu: 2 defa
* Şampiyonlar Ligi’nde en çok gol atan Türk futbolcusu: 8 gol
* Şampiyonlar Liginde İtalyanlara deplasmanda gol atan ilk futbolcu 1998-99 Juventus 2-2
* 1999 Türkiye Ligi Gol Kralı (19 gol)
* Bir sezonda en çok maç yapan Türk futbolcu: 54 maçta 4697 dakika
* Gümüş ve bronz ayakkabı kazanan Türk futbolcusu.
İnsan aklının yarattığı teknoloji, akıl almaz boyutlara vardı. Dünyaya sığamayan insan, uzaya yerleşmenin peşinde, hatta eşiğinde. Bu hızlı gelişim gündelik hayatı rahatlatan sonsuz avantajlar fırsatını önümüze sunsa da; götürdüğü, eksilttiği şeyler de oluyor muhakkak ki. Maddiyat, her geçen gün, daha da örseliyor manevi güzellikleri.
Herşey gibi, futbol da ve pek tabii futbolcular da, her geçen gün düzselleşiyor, aynılaşıyor. Giderek rugby'e benzemeye başlayan futbol yakın bir zamanda Pele, Maradona, 5 yıldır izlemeye doyamadığımız Hagi gibi yıldızları yetiştiremeyecek. Dolayısıyla, bazılarımız farkında olamasak da Hagi'ye, sırf, futbolun nesli tükenen eşsiz estetiğinden bize sunduğu bu 5 yıllık resital için dahi, çok şeyler borçluyuz.
"Sen Kim, Hagi Kim?"
İngiltere dönüşü Milli Takım'la yollarını ayıran Fatih Terim, artık Galatasaray'da yapacaklarını düşünüyordu. Düşleri o anda bir o kadar uzak, ama fırsatlar hemen yanındaydı. En büyük fırsat, inançtı...
En önemlisi de onun saha dışındaki liderliğini, maç içinde saha içinde yayabilecek tecrübede ve saygınlıkta bir futbolcuydu. Terim bu ismi ararken, aradığı onu buldu. Bir menajer, Şube Sorumlusu Ergun Gürsoy'a, Hagi teklifini sunmuş, Gürsoy'un cevabıysa "Hagi kim, sen kim!" olmuştu... Sahi; kimdi Hagi?
Demirperde Yılları...
Hagi on yaşında Romanya'nın Constanta takımının alt yapısında, komünizmin ülkeye getirdiği disiplinle yetişmeye başlar. 17 yaşına geldiğinde profesyonel bir futbolcu olarak Constanta'dan Sportul Studentesc'e; 1 yıl sonra da dünya arenasına açılacağı Steau
Bucurest'e transfer olur.
Hagi'den G.Saray'a Gol...
1988-89 sezonunda Mustafa Denizli yönetimindeki Galatasaray, Monaco'yu eleyerek bir ilke imza atmıştı. Yarı finalin coşkusunu yaşayan Galatasaraylılar'ın hedefi ise finaldi, ama önlerinde dönemin efsane kadrolarından biri olan Steau Bucurest vardı. Sarı kırmızılıların Hagi'yle tanışması da o zaman gerçekleşti. Romen ekibi ilk maçta Hagi'nin
bir golü ve iki asisti ile maçı 4-0 kazanarak ümitlerimizi söndürdü. Rövanş maçının Galatasaray'ın cezası nedeniyle İzmir Atatürk Stadı'nda oynanmasından dolayı ise Hagi Ali Sami Yen'in çimlerine ayak basamamıştı.
Avrupa Macerası Başlıyor...
Sovyetlerin dağılmasıyla başlayan süreçle beraber, "demirperde"nin harika çocukları birer birer Avrupa kulüplerinin yolunu tuttu. Hagi'nin ilk durağı Real Madrid'di.
Yetenekleri tartışılamaz olan Hagi takıma uyum sağlayamayınca İtalyan Brescia'ya transfer oldu. Hagi'nin çizmede ve Milli Takım'da olgunlaşan futbolu 2. İspanya seferini başlattı. Real Madrid'de çok sıkıntı çeken ve ırkçı tavırlara maruz kalan Hagi, intikamını çok güzel aldı ve Barcelona'ya transfer oldu. Hagi'nin tek isteği vardı, o da yakın arkadaşı Popescu'nun forma giydiği Barça'da başarılı olup kendini ispat etmek. Ama Romen yıldız istediği ortamı yine bulamadı. Gençlik yıllarının verdiği aşırı disiplinli ve konsantre tavırları , Avrupalı meslektaşlarının hoşuna gitmedi, bu da kişisel sorunlar doğurdu. 8 sezondur yurt dışında forma giyen Hagi, otoriteler tarafından "Karpatların Maradona"sı olarak gösterilmesine rağmen bir türlü aradığı huzuru Barcelona'da da bulamadı..
Lider futbolcu olmanın verdiği mutlak başarı beklentisi büyük bir kupa özlemine soktu Hagi'yi.
Ve Galatasaray...
"Karpatların Maradona"sı önemli bir kararın eşiğindeydi. Barcelona'dan ayrılmayı kafasına koyan Hagi, iyi bir takımdan teklif gelmediği takdirde futbolu bırakmayı dahi düşünüyordu. 30'lu yaşlara girmiş, ama ne mutluluk ne de kupa bulmuştu Avrupa macerasında.
İşte tam bu dönemde Galatasaray'ın devreye girmesi hem onun, hem de sarı kırmızılıların kaderini değiştiren an oldu.
O artık Galatasaraylıydı...
Vanspor maçıyla başlayan Galatasaray dönemi her geçen gün güzelleşti Hagi için. Türkçe öğrendi, herkesle uyum içinde çalıştı ve en önemlisi içindeki liderlik ruhunu takım arkadaşlarına kabul ettirdi. O sezon 34 maçta 2789 dakika forma giydi, 14 Lig, 1 Avrupa Kupası ve 2 Türkiye Kupası olmak üzere 17 gol kaydetti.
Hagi Galatasaray'da aradığı herşeyi; mutluluğu, sevgiyi, başarıyı ve de şampiyonluğu...
Türk futbolunu Avrupa'ya tanıtıyordu Hagi. "Karpatların Maradona"sı Türkiye'deki ilk sezonunda şampiyonluk görmüş, ikinci yılında ise Şampiyonlar Ligi arenasına çıkmıştı.
Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde aradığını bulamadı ama genç futbolcularıyla gelecek için olumlu adımlar attı. Galatasaray'daki ikinci sezonunda 38 maçta toplam 3145 dakika forma giyen Hagi, attığı 7 gol ve asistleriyle şampiyonlukta başrolü oynadı yine. Tek eksik
Şampiyonlar Ligi'nde başarıydı ve bu olay üçüncü şampiyonluğun geldiği 98-99 sezonunda da gerçekleşemiyordu.
Hagi ise Galatasaray'daki en verimli sezonunu 40 maç, 3142 dakika, 14'ü Lig, 1'i Türkiye Kupası ve 3'ü Şampiyonlar Ligi olmak üzere 18 golle yaşıyordu. Sözleşmesini 1 yıl uzatan Hagi'nin aklında tek bir şey vardı: Avrupa'da başarı. ama Şampiyonlar Ligi grubundaki iki Chelsea maçı herkese yine Avrupa hayalinin yine sona erdiğini düşündürdü. Ancak önce Hertha Berlin'i
Almanya'da, ardından da son 5 dakikada gelen 2 golle Milan'ı Ali Sami Yen'de yenen sarı kırmızılılar gruptan çıkamasa da UEFA Kupası'ndan devam hakkını elde etti. Aylar sonra Hagi ve arkadaşları Kophenhag'da UEFA Kupası'nı havaya kaldırmış, futbol hayatının son baharını yaşayan Hagi de "artık tamam" demişti.
1 Yıl Daha...
39 maçta toplam 2773 dakika forma giyen Hagi 12'si Lig, 2'si Şampiyonlar Ligi, 3'ü UEFA, 1'i Türkiye Kupası VE 1'i de TSYD Kupası olmak üzere toplam 19 gol atmıştı. Yorgundu Hagi. Son yıllardaki ağır tempo onu özellikle kafaca yormuş, bu da giderek sinirli, sürekli hakemlerle, rakiple ve hatta takım arkadaşlarıyla kavga eden birinin ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Ama, Fatih Terim gibi bir lideri ve Hakan Şükür ile Arif Erdem gibi iki gol silahını kaybeden Galatasaray'ın, bir de Hagi'siz kalmaya niyeti yoktu. Yöneticiler ileride çok tartışılacak bir karar aldı ve Romen yıldıza garanti para teklif etti. Bu jest Hagi'yi ikna etmeye yetti.
Kafasında futbolu bırakmış olan Hagi, istikrardan yoksun olsa da attığı inanılmaz gollerle vedasını yüceltti sezon boyunca. Fakat hakem Erol Ersoy'la kavga etmesi ve kırmızı kart görünce sergilediği akıl almaz davranışlar, onun gerçekten de dayanacak halinin kalmadığının ispatı oldu. 6 maçlık cezadan faydalanan Hagi "kahraman" olduğu ülkesi Romanya'da ilk jübilesini yaptı. Dünyanın önde gelen futbolcuları, yüzlerce gazeteci ve Romen halkı, futbolun "Son Mohikanı"na veda için Romanya'ya akın etti. Hagi Galatasaray'daki son sezonunu 46 maç, 2777 dakika ve 11 golle tamamladı. beşinci şampiyonluğa kavuşamadı ama Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final
oynama başarısını elde etti.
Ve kaderin tatlı bir cilvesiyle, 5 sezon önce bir Trabzonspor maçıyla merhaba dediği Ali Sami Yen tribünlerine yine Trabzonspor karşılaşmasıyla veda etti, golünü, gollerini atarak, gol paslarını vererek...
Hagi'nin Türk futbolu için önemi, büyük bir yıldız oluşu, inanılmaz golleri, akıl almaz paslarından ziyade; dünya futbolunun kapanmaya yüz tutan"sokak futbolu" güzelliğinin son perdesi oluşuydu.
Teşekkürler Hagi...