Moskova Panteri ( Ali Artuner )
Eski Göztepe ve A Milli Futbol Takımı Kaptanı. 1944 yılında İzmir 'de doğan Ali Artuner, futbola Göztepe'de başladı.Kısa zamanda futbola ve Göz-Göz'e karşı oluşan ilgisi sonucunda 16 yaşında Genç Milli Takım'a girdi. Namık Kemal Lisesi 2. sınıftayken Milli Takım nedeniyle okulu bıraktı. 5 genç, 3 Ümit ve 2 kez de Amatör Milli olduktan sonra A Milli Takım 'a girdi. 12 yıl A Milli Takım 'da tam 37 kez oynama başarısı gösteren Ali Artuner, 1964-65 yıllarında dünya şampiyonu olan Ordu Milli Takım'ın kalesini korudu. 1966'da Rusya'yı deplasmanda 2-0 yendiğimiz maçta kalesinde devleşti, ‘‘Moskova panteri’’ olarak tarihe geçti.
İngiliz ( Nevzat Güzelırmak )
Göztepe takımının efsanevi oyuncularındandır. Oyun stili, tek top oynama alışkanlığı sebebiyle devrin idarecilerinden David Franko'nun taktığı "İngiliz" lakabıyla anılmıştır.
Avrupa Kupaları'nda Türkiye'nin göğsünü kabartan,yarı finale çıkan , Türkiye Kupası ve Cumhurbaşkanlığı Kupaları'na ambargo koyan Efsane Göztepe'nin ortasahadaki beyin takımının üyesidir. 1975'e kadar sadece Göztepe'de forma giyerek futbolu bırakmış, 8/8/1976'da Altay ile yapılan bir maçta jubilesini yapmıştır.
1962-1968 yılları arasında 18 kez A milli olmak üzere Ordu,Genç toplam 40 kez Milli takım forması giymiştir. 25 kereden fazla milli olanlara verilen Federasyonun Gümüş Madalyası sahibidir.
Bombacı ( Halil Kiraz )
1944 yılımda İzmir'de dünyaya geldi. Halil'in futbol macerası 1958 yılında başladı. Göztepe idmanlarına gidip top toplayan Halil Kiraz, o dönemin kalecisi Erdoğan 'ın vasıtasıyla altyapıya kaleci olarak geldi. Halil kaleci, efsane takımın kalecisi Ali Artuner ise santrfor olarak geldi. Ama ne varki, sonraki dönemlerde Ali kaleye geçti, o sol açıkta görev yaptı. 1972 yılına kadar Göztepe forması giydi. Lig tarihinde 82 gole imza attı. Attığı sert şutlar nedeniyle Bombacı lakabı takılan Halil Kiraz, Atletico Madrid maçında attığı penaltıyla fileleri yırttı.
Koca Kaptan ( Gürsel Aksel )
Kimileri ona maç sırasında çok konuştuğu için "kaynana", kimileri vücut yapısı nedeniyle "kestane" kimileri ise liderlik vasfı nedeniyle "baba" diyordu ama o günümüze "Koca Kaptan" lakabıyla geldi ve bu lakap onunla özdeşleşti. Gürsel Aksel, bir ekoldü. O iyi bir kaptan, iyi bir futbolcu, iyi bir insan ve hepsinden önemlisi iyi bir dosttu. Takım arkadaşlarını sevdi, kulübünü sevdi ve hepsine sevgiyi aşıladı. Sevgiyle nelerin başarılabileceğini herkese gösterdi. Öyleki herkesin umutsuzluğa kapıldığı anlarda dahi o arkadaşlarına ve çevresine hırs aşıladı, sevgi aşıladı. O muhteşem kadroda ona inandı, onunla Avrupa kapılarını araladı. Öyle bir liderdi ki, onun Göztepe'de görev yaptığı dönemde futbolcular hiç bir zaman doğru düzgün transfer görüşmelerine dahi girmedi. Gürsel Aksel, sezon sonunda yönetim toplantısına giriyor tüm takım arkadaşları için pazarlığa oturuyordu. Arkadaşları ise kapıda onu bekliyordu. O yöneticilerle yaptığı çetin mücadele sonunda anlaşmaya varıyor, kapıdan çıkıp arkadaşlarına "Arkadaşlar artık içeri girip imza atabilirsiniz" diyordu. Futbolcular imza attıkları kağıda baktıklarında Koca Kaptan'ın en düşük fiyata imza attığını, kendilerine daha fazla para yazıldığını görüyorlardı. O işte böyle bir liderdi. Hatta yöneticilere o dönemlerde "Ali'ye daha fazla para verin. O çok para yiyor. Ona yetmez" diyerek en fazla parayı da ona verdiriyordu. Ama futbolcular da, ona öylesine büyük saygı gösteriyordu ki, o duşa girmeden hiç bir futbolcu duşa girmiyordu. Koca Kaptan'ın bir dediğini iki etmiyorlardı. Gürsel Aksel, Göztepe'miz ile bir çok başarılara imza attı. Sarı-kırmızılı ekibimizin Avrupa Kupaları'nda çeyrek final ve yarı final oynadığı dönemlerde ve iki Türkiye Kupası, bir Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanılmasında büyük pay sahibi oldu.
Kadere Bak
Futbolculuk döneminde tarihi başarılara imza atan Gürsel Aksel, antrenörlük döneminde Göztepe'mizin 2.Lig'e düşüşüne tanık oldu. Hem de son maçta Göz-Göz'ümüze rakip olan Orduspor'un başında. 1976-77 sezonunda Göztepe'miz ligde zor günler yaşıyor. Ligin son haftasına girildiğinde sarı-kırmızılı ekibimiz Ordu deplasmanına gidiyor. O dönemde Gürsel Aksel Orduspor'un teknik direktörü. Göztepe'miz bu maçı kazanırsa ligde kalacak, kaybederse küme düşecek. Maçtan önce Göztepeli yöneticiler koca kaptana adeta yalvarıyor. "Aman Gürsel, Göztepe'nin kaderi senin elinde. Bize bir puan bile yetiyor. Futbolcularla konuş, bu işi bağla." diyorlar. Koca Kaptan duyduklarına inanamıyor ve yerinden fırlıyor. "Siz hiç futbolcunuza bu maçı satın diyebilirmisiniz? Biz bugüne kadar Göztepe'de formamıza hiç ihanet etmedik, ettirmedik. Size şerefli bir forma bıraktık, düşeceksek şerefimizle düşeriz. Kalbim Göztepe'yle ama ben böyle bir şey yapamam." diyor. Aksel, maçtan önce soyunma odalarına gidip futbolcularına "Arkadaşlar. Benim kanım, canım her şeyim Göztepe. Ama sakın bana bakıp duygusal davranmayın. Çıkın mertçe, erkekçe oynayın ve maçı kazanın." diyor. Orduspor o maçı 2-1 kazanıyor ama maçtan sonra Orduspor soyunma odası ölü evi gibi. Futbolcular Gürsel Aksel'i maç bitiminde hüngür hüngür ağlarken buluyor, onu teselli etmeye çalışıyor. Aksel, kimseye haber vermeden Kula'ya gidiyor ve tam 1.5 ay hiç ama hiç kimseyle konuşmuyor. Yakınları onun sağlığından endişe ediyor, Aksel Göztepeli arkadaşlarının ısrarıyla İzmir'e zor getiriliyor.
Gürsel Aksel'den Bir Anı: Cumhurbaşkanlığı Kupası
1969-70 sezonu. Gürsel Aksel'in allandıra, pullandıra anlattığı en büyük anılardan birisi. Göztepe'miz, Galatasaray ile Cumhurbaşkanlığı Kupası oynuyor. Maçtan önce ısınma hareketleri yapılırken Galatasaray'ın İzmirli efsane ismi Metin Oktay, Gürsel Aksel'in yanına giderek, "Size dört gol atacağız" diyor. Aksel müthiş sinirleniyor. Arkadaşlarını soyunma odasında toplayıp durumu anlatıyor ve şunları söylüyor: "Bakın arkadaşlar bu maçı mutlaka kazanacağız. Anadolu'ya bu kupayı götüren ilk kulüp olacağız. Bu maçı benim için kazanın" Göztepe sahaya çıkıyor ve süper bir oyun sergiliyor. İlk yarı 1-1 sona eriyor. İkinci yarıda adeta Göztepe fırtınası esiyor. Gürsel Aksel, ceza alanı dışından topa nefis vuruyor, top Galatasaray ağlarında. Maçın hakemi Orhan Gönül, ürküyor. Göztepe'mizin kupayı alması veya Galatasaray'ın kupayı kaybetmesinin getireceği tepkilerden korkuyor. Maçı uzattıkça uzatıyor. Ama Göztepe davaya inanmış. Maçı kazanacak. Gürsel'in pasını alan Fevzi uzatma dakikalarında topa öylesine güzel vuruyor ki, Cim-Bom adeta çimlere gömülüyor, taraftarlarımız ayağa kalkıyor. Evet, Cumhurbaşkanlığı Kupası Göztepe'mizin. Tribünlerde büyük coşku yaşanıyor. Maçtan sonra Gürsel Aksel, taraftarlardan kurtulup maçın topunu alıyor ve Galatasaraylı Metin Oktay ile diğer futbolcuların yanına yanaşarak, "Dört atarız demiştiniz. Biz size üç tane attık. Al bununla dört olsun." diyor ve takım arkadaşlarının yanına koşuyor. Ardından dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'dan Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı alıyor.
O maçtan bir görüntü