Uğur Mumcu bu iz üzerindeyken öldürüldü!

ben hakim değilim muddei umumda değilim ben kaynağımı verdiğim haberin ardındayım,bu millet olanı biteni görüyor boşuna dert etmeyin,varsa bir yanlışlık bağdattan döner ,ben inandığım ve düşündüğüm şeyin ardındayım. zaman beni haksız çıkartırsa burda yanılmışım özür dilerim diyeceğim günüde görürsünüz...bunca belge yalan bunca döküman sahteyse benim bu ülkeye inancım biter..
 
malesefki ülkemizde çok değil 15-20 sene evveline kadar bazı karanlık işleri aydınlatmaya çalışan,ülkemizde üretimiteşvik eden,bunu yanında huzur,barış ve istikrar getiren herkes gözünün yaşına bakılmadan katlediliyordu.necip hablemitoğlu,turgut özal,adnan menderes gibi ismini sayamayacağımız değerli insanlar katledildiler ve merhum uğur beyde bunlardan birisidir.ne zamanki o zamanki adıyla gladyo'nun ve şimdiki adıyla ergenekonun kyısından köşesinden bir iz buldu hemen öldürüldü.şimdi öldürmek yerine medya önünde küçük düşürerek bazan ölmekten beter yapıyorlar.ama olsun bu da onların görevi.bizim görevimiz ayrılıklara düşmeden gerçeğe kendi mantığımızla ideolijimizi katmadan ulaşıp bunu yaymaktır.yoksa bu ülkede dertlerin arkası gelmez..sakin ve selim olmalı..
 
malesefki ülkemizde çok değil 15-20 sene evveline kadar bazı karanlık işleri aydınlatmaya çalışan,ülkemizde üretimiteşvik eden,bunu yanında huzur,barış ve istikrar getiren herkes gözünün yaşına bakılmadan katlediliyordu.necip hablemitoğlu,turgut özal,adnan menderes gibi ismini sayamayacağımız değerli insanlar katledildiler ve merhum uğur beyde bunlardan birisidir.ne zamanki o zamanki adıyla gladyo'nun ve şimdiki adıyla ergenekonun kyısından köşesinden bir iz buldu hemen öldürüldü.şimdi öldürmek yerine medya önünde küçük düşürerek bazan ölmekten beter yapıyorlar.ama olsun bu da onların görevi.bizim görevimiz ayrılıklara düşmeden gerçeğe kendi mantığımızla ideolijimizi katmadan ulaşıp bunu yaymaktır.yoksa bu ülkede dertlerin arkası gelmez..sakin ve selim olmalı..

kusura bakma ama arkadaş Necip HABLEMİTOĞLU neysede Adnan MENDERES ve Turgut ÖZAL'I diğer suikaste kurban giden aydınlarla nasıl kıyaslayabildin anlayamadım Adnan MENDERES dediğin şahıs Türkiye Cumhuriyetinin kapılarını esarete sonuna kadar açan kişidir onun yaptığı saçma sapan güdümlü siyaset yüzünden bu hallere düşmedik mi ve Turgut ÖZAL dediğin şahıs bu ülkenin kapılarını kara paraya,yolsuzluklara,Amerikan sömürüsüne,özelleştirmilere,yozlaşmaya ardına kadar açan şahıs değilmidir 24 Ocak Kararlarını uygulayıp bu ülkenin ekonomisinin yabancıların kontrolüne girmesindeki en önemli mihenk taşlarından birisi değilmidir ayrıcaCumhurbaşkanlığının son zamanlarında bu Ülkede Kürt federasyonunun kurulmasını isteyen kürtçenin resmi dil olarak kabulunü isteyen kişi değilmidir ayrıca bütün bunlara ek olarak 1.körfez savaşı zamanında bangır bangır bağırıp 1 koyup 3 alacağız deyip üçün birini alan kişi değilmidir Türkiye hala daha 1.Körfez savaşı zamanındaki uygulana yanlış politikaların acısını çekmiyormu Kekük-Yumurtalık boru hattını daha Amerika istemeden yalakça bir şekilde kendisi kapattırmadımı Amerikanın Kuzey Irak a yerleşip orada fiil bir kürt devletinin kurulmusında Başrol oynamadımı ve tam bu zamanlarda PKK terör örgütü Amerikanın da hamiliğini üstünde hissederek güneydoğu da daha beter azmadımı bütün bunları görmüyorsun sonra kalkıp bu şerefsizleri Uğur MUMCU,Bahriye ÜÇOK,Çetin EMEÇ,Gün SAZAK,Ahmet Taner KIŞLALI gibi Türkiyenin yetişdirdiği gerçek Kahramanlarla bir tutuyorsun yok kardeşim yok sen iyisimi bir daha düşün
 
Bilinen birşey aslında ama içinde birçok soru işaretinide barındırıyor.. Bana çoğu yönüyle mantıksız bir iş gibi geliyor ama bazı ufak ayrıntılar kafamı kurcalıyor.. Umarım açıklığa kavuşur bu konu.. Paylaşım için teşekkürler..
 
adnan menderes ve turgut özal ülkede üretime,ihracata ve dış politikaya adım atabilen 2 liderdir.asıl onlardan öncesi esarettir ve sizin saydığınız diğer isimlerde çok değerlidir ülkemiz için.(sitemizde turgut özal belgeselini izleyin eğer izlemediyseniz) isimler üzerinde fazla durmamakta fayda var derim.bu suikastlerin acısını yıllarca şahsiyetli,bilgin ve araştırmacı insanlar(kahramanlar) yetiştiremeyerek çektik sanırım.o dönemlerde yetişenlerin çoğuda yapılanı yıkmakla görevliydiler.asıl konu o yıllarda bu suikastler olurken devletimizin ellerinin kollarının bağlı olmasıydı.o kadar çok sorunla boğuşuluyordu ki o tarihlerde..bir yanda terör,bir yanda mali krizler,bi yanda ülke içi sendikalar ve patronlar savaşı ve dahası.bugünlere o devirde yapılanlara gelebildik.yapılanların doğrluğu veya yanlışlığı başka bir tartışma konusudur.
 
SEN HİÇ YENİ BİRŞEY YAZMAMIŞSIN Kİ BOZUK PLAK GİBİ AYNI ŞEYLERİ TEKRARLAMIŞSIN YİNE ÇALIŞMADIN DERSİNİ DEĞİLMİ YİNE O ZEKERİYA ÖZ DENEN UCUBE YE GÜVENİP SALLADIN DURDUN PEKİ O HALDE YENİ SORULARA GEÇİYORUM AYRICA SENİN BEKLEDİĞİN YANITLARDA VAR BU SORULARIMIN İÇİNDE İYİ OKU YOKSA BASARIM SIFIRI MADEM DANIŞTAY SALDIRISI ASLINDA DİNCİ DEĞİLDE BİR ERGENEKON SALDIRISIYDI

1-GENEL KURMAY İSTİHBARATI İLE TERÖRLE MÜCADELE BİRİMLERİ SALDIRGANI BİR SÜREDİR TAKİPTE OLMASINA RAĞMEN VE SALDIRIDAN ÇOK ÖNCE DANIŞTAYA YAPILACAK OLAN SALDIRIYI HÜKÜMETE BİLDİRMELERİNE RAĞMEN HÜKÜMET NEDEN TEDBİR ALMADI

2 -NEDEN HÜKÜMET SALDIRI OLDUKTAN BİR SÜRE SONRA UYGULADIĞI BİR YETKİ GASPI İLE OLAYI ASIL SORUŞTURMASI GEREKEN BİRİM OLAN CUMHURİYET SAVCISININ ELİNDEN ALARAK FETTULAHÇI OLDUĞU DÖNEMİN VALİSİ EROL ÇAKIR TARAFINDAN SİCİL NOTUNA DÜŞÜLMÜŞ OLAN RAMAZAN AKYÜREK'E VERDİ

3-NEDEN YALAKA BASIN VE EMNİYET İSTİHBARAT BAŞKANI RAMAZAN AKYÜREK ALPARSLAN ARSLAN VE 8 ARKADAŞININ GONCA BAHAR İSİMLİ BİR BAYAN ARACILIĞI İLE İSRAİL GİZLİ SERVİSİ MOSSAD TARAFINDAN DESTEKLENEN ''ALPİRAS'' ADLI BİR FİRMANIN BULGARİSTANDA Kİ TESİSLERİNDE EĞİTİLDİĞİNİ ES GEÇMİŞTİR

4-ANKARA EMNİYET TERÖRLE MÜCADELE ŞUBESİNİN ASKERİ İSTİHBARATIN VE MİT İN ELİNDE VAR OLAN BU BİLGİLER FETHULLAH TARİKATININ GÜVENLİĞİNİ TEHDİT ETTİĞİ İÇİN Mİ DEĞERLENDİRME DIŞI TUTULDU ÇÜNKÜ SORUŞTURMAYI EMNİYET İSTİHBARAT GENEL MÜDÜRÜ OLAN RAMAZAN AKYÜREK ÜSTLENDİĞİ İÇİN HANGİ BULGULARI DEĞERLENDİRMEYE TABİ TUTUP TUTMAYACAĞI ONUN İNSİYATİFİNDEYDİ http://hanifislam.com/cinayetler/danistay_cinayeti.htm

NOT :DOĞU PERİNÇEK'İN BU SORULARINA HALA DAHA TEKZİP YAZISI GELMEMİŞTİR AYRICA LİNK ADRESİNDE DAHADA FAZLASINI BULABİLİRSİN




5-Şimdi bir tez de biz söyleyelim: Ümraniye’de ele geçirilen bombalar ile Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar aynı seriden değiller. Diğerlerinden farklı olarak biz bu tezin verilerini de açıklayalım.
A. Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarının her birinin seri numaraları, polis ve ekspertiz tutanaklarında tek tek, ayrıntılı olarak yazılı. Bu tutanaklar gizli de değil. Danıştay davası dosyasında yer alıyor. Nitekim, aynı tutanaklar –pek muhtemel olarak- Ergenekon soruşturma dosyasında da bulunacak. Aynı durum, Cumhuriyet gazetesine atılan toplam üç adet el bombası için de geçerli. Gazeteye atılan bombaların seri numaraları da belli.
B. Bombaların karşılaştırmalı olarak incelenmesine ilişkin Emniyet Müdürlüğü Bomba Merkezi’nin raporu da alenileşmiş olarak dosyalarda bulunuyor.
C. Bütün bu tutanak ve inceleme raporlarının gösterdiği bir şey var. Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların (üç adet) ne birbirleri arasında ve ne de Ümraniye’de ele geçirilen toplam 27 adet bombayla bu üç bomba arasında seri numarası benzerliği var.
O halde şu soru akla geliyor: Nasıl oldu da, bombaların aynı seriden olduğu bilgisi yayıldı ve kamuoyunda artık tartışılmaz bir gerçek haline dönüştü?
***
Kamuoyunun gündemine gelmeyen bir bilgiyi de ekleyelim.
Cumhuriyet gazetesine atılan bombalardan bir tanesi ile (10 Mayıs 2006 tarihinde atılan ve fakat patlamayan ikinci bomba) Eskişehir’de ele geçirilen bombalardan bir tanesinin seri ve kafile numaralarının bire bir aynı olduğu tarafımızdan tespit edilmiş ve bu tespit soruşturmayı yürüten savcıların bilgisine iletilmiştir.
Bir yandan bombalarla ilgili bulgular ve belgeler ortada iken farklı yansıtılması gerçeği, diğer yandan başyazarının ve Ankara temsilcisinin kendi gazetesini bombalama iddiasına muhatap bir terör örgütünün üyesi olma savıyla gözaltına alınması gerçeği karşısında söylenebilecek söz bulmak kolay olmasa gerek.
***
Bazılarının derdi, bütün çıplaklığı ile gerçeğin ortaya çıkması mı, yoksa soruşturmayı yörüngesinden çıkararak siyasal bir amacın aracı olarak kullanmak mı?
Bizim amacımız gayet açık ve net: Her türlü yasadışı oluşum açığa çıkarılmalı ve gerçek suçlular hukuka uygun delillerle adil bir şekilde yargılanarak hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.
Ancak, hukukun siyasal amaçlara alet edilmesine, insan haklarının çiğnenmesine asla göz yumulamaz. İnsanlar, suçluluğu mahkeme kararı ile saptanmadan suçlu olarak damgalanamaz.
İyi haftalar… Ümraniye saçmalığına en iyi cevabı Cumhriyet Gazetesi Gn.Yayın Yönetmeni vermişti bende seni o cevaptan mahrum bırakmak istemedim birdahaki sefere cin olmadan şeytan çarpmaya kalkma http://www.ilk-kursun.com/2008/07/14/ibrahim-yildiz-ergenekon-ve-cumhuriyet’e-atilan-bombalar/

Aha arkadaşım ah.

hala söz dinelmiyorsun.Bana belge diye tutmuş Ergenekon çetesinin Baş aktörlerinden DOĞU ĞRİNÇEK in değerlendirmelerini kaynak gösteriyorsun.

Hiç bir resmi belge ve bilgi yine yok. Bu yüzden zaman kaybedip sanin bu Ergenekon Baş Sanığı DOĞU PRİNÇEK ağzından yaptığın yorumlara cevap yazmayacağım.Çünkü Bana resmi belge ve bilgisunman hususunda seni uyarmıştım.

Ama Alparslan Arslan ve Muzaffer tekin arasında ki bağlatının telefon görüşmelerinin varlığını kabul ettiğini bu konuya değin mediği için anlamış bulunuyorum.Aferin buda bir şeydir.

Zaten GSM operatöründen alınan belgelerin resmi delil teşkil ettiğini bir önceki yazımdan sana öğretmiştim.:)

Gelelim Cumhuriyet Gazetesi yayın yöentmeni ı İbrahim Yıldınızın yazısın çelişkisine
Çelişki diyorum çünkü yazı kendi içeresinde kendi kendini yalanlıyor zaten Şöyleki;

Kamuoyunun gündemine gelmeyen bir bilgiyi de ekleyelim. Cumhuriyet gazetesine atılan bombalardan bir tanesi ile (10 Mayıs 2006 tarihinde atılan ve fakat patlamayan ikinci bomba) Eskişehir’de ele geçirilen bombalardan bir tanesinin seri ve kafile numaralarının bire bir aynı olduğu tarafımızdan tespit edilmiş ve bu tespit soruşturmayı yürüten savcıların bilgisine iletilmiştir.”

İbrahim Yıldız

E, oldu mu şimdi? Sen kalk Ergenekon bombalarıyla Cumhuriyet‘e atılan bombaların alâkasız olduğunu söyleyen bir yazı yaz, sonra da şu anda Ergenekon soruşturmasında tutuklu bulunan emekli bir binbaşının evinde bulunan bir bombanın kendi gazetene atılan bombanın “aynısı” olduğunu söyleyecek kadar kendi kendini bir anlamda yalanla :)

İbrahim Yıldız’ın şu soruları önce bir cevaplasın bakalım
1. Bu bilgiyi “savcıların bilgisine” ilettiniz de neden okurlarınızın bilgisine iletmediniz
2. Bu kadar karmaşık ve teknik bir konu “tarafınızdan” nasıl tespit ediliyor


Daha bitmedi çelişki bunulada sınırlı değil.

"1 Şubat 2008’de Cumhuriyet‘te şu birinci sayfa haberi olarak şu bilgiye yer veriliyordu.
‘Bomba Bilgi Merkezi’ne ulaşan olaylara ilişkin raporda, Cumhuriyet’e 10 Mayıs’ta atılan bombayla, Ümraniye’de bulunan iki adet bombanın aynı model olduğu ortaya çıktı. Cumhuriyet’e atılan bombanın kafile numarası ‘KF MKE-173 9-85 ‘, Ümraniye’dekilerin ise ‘KF-MKE1-169 5-85’ olduğu belirtildi.”

İbrahim Yıldız, bu yazıyı kaleme alırken kendi gazetesin haberini hatırlatmıyordu. Yıldız’ın yazısında çok dikkat çekici bir nokta vardı: Hep “seri numarası”ndan söz ediyor, “model” ve “kafile”den hiç söz etmiyordu, ki 1 Şubat 2008 tarihli haber tümüyle “model” ve “kafile” benzerliği üzerine kurulmuştu.

Tüm Bu bilgiler ışığında can alıcı sorumu tekrar soruyorum
Cumhuriyet gazetesi kendisine atılan bombalardan sonra " Bu Cumhuriyet rejimine yapılan bir saldırıdır ,Bunun peşini asla bırakmayacağız vb." türden haber yapıp ortalığı ayağa kaldırıken Bombaların ümraniyedeki bombalarla aynı türden olduğu meydana çıkınca neden Dut yemiş bülbüle döndü .Ve bu konu ile ilgili asla bir daha haber yapmadı.
Hani peşini bırakmayacaklardı?


NEDEN?

Ben kendi cevabımı vereyim siz ergenekocular kendi cevabınızı verin

ses çıkarmadı çünkü Cumhuriyet gazetesi başından beri bu bombaların kime ait olduğunu biliyordu.Çünkü bu tezgahın içinde kendileri de vardı. Çünkü bu tezgahın da kısa sürede ortaya çıkmayacağını hesaplamışlardı Nezamanki tezgah kısa sürede ortaya çıktı.bu kez de olayın üstünü örtmeye çalıştı
.
 
Aha arkadaşım ah.

hala söz dinelmiyorsun.Bana belge diye tutmuş Ergenekon çetesinin Baş aktörlerinden DOĞU ĞRİNÇEK in değerlendirmelerini kaynak gösteriyorsun.

Hiç bir resmi belge ve bilgi yine yok. Bu yüzden zaman kaybedip sanin bu Ergenekon Baş Sanığı DOĞU PRİNÇEK ağzından yaptığın yorumlara cevap yazmayacağım.Çünkü Bana resmi belge ve bilgisunman hususunda seni uyarmıştım.

Ama Alparslan Arslan ve Muzaffer tekin arasında ki bağlatının telefon görüşmelerinin varlığını kabul ettiğini bu konuya değin mediği için anlamış bulunuyorum.Aferin buda bir şeydir.

Zaten GSM operatöründen alınan belgelerin resmi delil teşkil ettiğini bir önceki yazımdan sana öğretmiştim.:)

Gelelim Cumhuriyet Gazetesi yayın yöentmeni ı İbrahim Yıldınızın yazısın çelişkisine
Çelişki diyorum çünkü yazı kendi içeresinde kendi kendini yalanlıyor zaten Şöyleki;



E, oldu mu şimdi? Sen kalk Ergenekon bombalarıyla Cumhuriyet‘e atılan bombaların alâkasız olduğunu söyleyen bir yazı yaz, sonra da şu anda Ergenekon soruşturmasında tutuklu bulunan emekli bir binbaşının evinde bulunan bir bombanın kendi gazetene atılan bombanın “aynısı” olduğunu söyleyecek kadar kendi kendini bir anlamda yalanla :)

İbrahim Yıldız’ın şu soruları önce bir cevaplasın bakalım
1. Bu bilgiyi “savcıların bilgisine” ilettiniz de neden okurlarınızın bilgisine iletmediniz
2. Bu kadar karmaşık ve teknik bir konu “tarafınızdan” nasıl tespit ediliyor


Daha bitmedi çelişki bunulada sınırlı değil.



İbrahim Yıldız, bu yazıyı kaleme alırken kendi gazetesin haberini hatırlatmıyordu. Yıldız’ın yazısında çok dikkat çekici bir nokta vardı: Hep “seri numarası”ndan söz ediyor, “model” ve “kafile”den hiç söz etmiyordu, ki 1 Şubat 2008 tarihli haber tümüyle “model” ve “kafile” benzerliği üzerine kurulmuştu.

Tüm Bu bilgiler ışığında can alıcı sorumu tekrar soruyorum
Cumhuriyet gazetesi kendisine atılan bombalardan sonra " Bu Cumhuriyet rejimine yapılan bir saldırıdır ,Bunun peşini asla bırakmayacağız vb." türden haber yapıp ortalığı ayağa kaldırıken Bombaların ümraniyedeki bombalarla aynı türden olduğu meydana çıkınca neden Dut yemiş bülbüle döndü .Ve bu konu ile ilgili asla bir daha haber yapmadı.
Hani peşini bırakmayacaklardı?


NEDEN?

Ben kendi cevabımı vereyim siz ergenekocular kendi cevabınızı verin

ses çıkarmadı çünkü Cumhuriyet gazetesi başından beri bu bombaların kime ait olduğunu biliyordu.Çünkü bu tezgahın içinde kendileri de vardı. Çünkü bu tezgahın da kısa sürede ortaya çıkmayacağını hesaplamışlardı Nezamanki tezgah kısa sürede ortaya çıktı.bu kez de olayın üstünü örtmeye çalıştı
.

Ya serden geçti yazıların süper

süper diyorum çünkü Ergenekoncuların gerçek yüzünü ortaya çıkarmada Şamil Tayyar ı bile geçtin

helal olsun sana :clap:clap:clap


Ha unutmadan yazdıkları yorumları KAPAK diye sunanlara diyorum ki

Buda size 2. Kapak olsun
 
Srdengeçti neden boşuna uğraşıyorsun ki

onlarda biliyor danıştay cinayetini ergenekoncuların yaptığını

bu yüzden tek kel,me etmiyorlar artık
 
Sizin fikrinize sonuna kadar saygım var olabilir siz bu iki lideri sevebilirsiniz sizin kişisel beğeniniz dir bu fakat benim bu fikirlere katılmam mümkün değil çünkü ortada gerçekler var olgular var bütün bunlara gözümü kapayamam eğer bunu yaparsam şu an mezarlarında huzur içinde yatan vatanseverlere haksızlık yapmış olurum keimklerini sızlatmış olurum işte o zaman o insanlar boşu boşuna ölmüş olurlar ayrıca Turgut ÖZAL dönemini tanımak için belgeselini izlmeye ihtiyacım yok çünkü ben ÖZAL dönemini bire bir yaşamış bir kişiyim ve inanın bana yaşadıklarım okuduklarım tecrübelerim bana bir tek şey öğretti oda ÖZAL döneminin icraatlarının Türkiye nin şu anki bedbaht durumunun altyapısını hazırlamış olmasıdır hatta dahada ileri giderek şunuda söyliyim Özal dönemi 24 OCAK karalarının uygulanması için Amerika tarafından özenle yaratılmış olan bir dönemdi ve 12 EYLÜL bu kararların uygulanabilmesi için Türkiyede Karşı Devrimin demir süpürgesi olarak görevini yerine getirdi lütfen 24 OCAK KARALARINI dikkatle sakin bir kafa ile okuyunuz inanı bana o kararlarda Türkiye Cumhuriyetinin şimdiki kötü durumunun temelini göreceksiniz kalın sağlıcakla
 
SERDENGEÇTİ ADLI ÜYEYE CEVAPTIR(LÜTFEN BAŞTAN SONA OKU ):
Ah be Serdengeçti ah be abicim sen psikolojik savaş konusunda hiçbirşey bilmiyorsun galiba yaşın daha genç o yüzden herhalde bana diyorsun ki Ergenekon tutuklularının söylediklerini kanıt olarak getirme iyide danıştay suikastı olduğu sırada Doğu PERİNÇEK tutuklu değildi ki ayrıca Doğu PERİNÇEK sana söylediğim maddeleri bir tarafından uydurmadı ki o zaman ki basın açıklamalarından yapılan röportajlardan derlenip yazılan şeyler bunlar Genel Kurmay istihbaratı iki kere basın açıklaması yaptı o günlerde ne dedi Biz Alparslan ARSLAN'ı bir süredir yakından takip ediyorduk ve böyle birşey yapacağını öngörüyorduk bunuda Başbakan bildirdik dedi yani bu yalanımı peki aynı açıklamayı Terörle Mücadele şubesi de yaptı sen hiç okumadınmı ozaman ki gelişmeleri hadi onu geçtim Başbakan'ın soruşturmayı Cumhuriyet Savcılığından alıp Emniyet İstihbarat daire başkanı Ramazan AKYÜREK'E verdiğde mi yalan eğer bunlar yalansa niye o günden bu güne tek bir tekzip yazısı gönderilmedi ''Kardeşim sen bu kurumlara iftira atıyorsun'' diye dürüst olan insan bu iddalar karşısında susarmı bunları kendisine yedirir mi Ayrıca bana resmi belge diyorsun fakat senin savcı dediğin adamın şimdiye kadar basına sızan yada sızdırılan neredeyse çoğu belge asılsız çıktı ama aydınlık dergisinin yada Doğu PERİNÇEK'İN ortaya koyduğu belgelerin hiçbirini yalanlayamadılar daha sonra da Ergenekon saçmalığı ile adamı susturmaya çalştılar en basitinden sana bir örnek vereyim hatırlarsan Savcı basına sızdırdığı belgelerden birisinde dedi ki İşçi Partisinde ki yapılan aramalarda (ki yapılan aramalar tamamen usulsuz ve kanuna aykırıdır ) Yargıtay binasının krokisi çıktı daha sonra yapılan küçük araştırma sonrasıda krokinin 21 Mart 2008 tarihli yapılan aramada bulunduğu fakat krokinin ucunda yazan tarihin 13 Mart olduğu ayrıca Krokide gönderen kurmun fax numarasınında bulunduğu ve bu fax numarasının Alkım yayınevine yani meşhur TARAF gazetesini çıkartan yayınevine ait olduğu meydana çıktı yani taraf gazetesi tarafını o zamanlardan belli edip savcı tarafından yürütülen psikolojik savaşta İşçi Partisine karşı en ön safta yer aldı sadece bu değil ki Veli KÜÇÜK'ÜN Alparslan ARSLAN İle sözde birlikte çekilmiş fotoğrafı meselesi o zamanlarda hatırlarsın yalaka basın hemen mahkum etti Veli Paşayı hatta ''Arslan gibi kanıt ''diye yalaka basın 8 sutuna manşet haberler verdi peki sonra ne oldu fotoğrafın Veli KÜÇÜK'ÜN 2005 yılında İsviçrede düzenlenen bir toplantıda Mehmet adlı Azeri bir gençle çektirdiği fotoğraf olduğu meydana çıktı ve o adamın Alparslan ARSLAN olmadığı uzmanlar tarafından tescil edildi yani sen bana kanır diyorsunda kendi kaynağın daha sabıkalı bu konuda bak benden sana bütün samimiyetimle bir tavsiye böyle bir suikast olduğunda asla ayrıntılarla uğraşma çünkü işin özünü kaçırırsın asıl resmi göremezsin ''Ne'' ''Nasıl'' ''Nerede'' gibi sorular sadece halkı oyalamak için ortaya yalaka basın tarafından atılır böylece asıl sorular olan Kim böyle bir organizasyonu gerçekleştirebilir Kimin bunu yapabilecek gücü var Kimin bu olayı örtbas edebilecek gücü var ve en önemli soru olan Bu iş Kimin işine yaradı bu psikolojik savaşın çözümlemesinde baş kuraldır ve her zaman da geçerli olmuştur Kennedy suikastında da ,6-7 eylül olylarında da ,Uğur MUMCU suikastınde de hr yerde bu çözümleme sana yardımcı olur

NOT: Muzaffer TEKİN İle ilgili söyledklerine gelince Danıştay'ın delil olarak kabul etmediği ve 9 aylık süre içinde gsm görüşmeleri olarak aralarında tek bir konuşma geçtiği resmi kayıtlara geçmişken nasıl oluyorda birdenbire 35 konuşma tesbit edilebiliyor bir türlü anlayamadım dava başlasın onuda görecez bakalım
 
Uğur Mumcu aydın kişiliğiyle pek çok haksızlığın üzerine gitmiş, belgeleriyle illegaliteyi ortaya dökmüş bir yazardı. Kanımca gerici teroristler tarafından (özellikle rabıta isimli kitabı nedeniyle) öldürülme ihtimali yüksek. Öte yandan; kapısında 24 saat boyunca nöbet bekleyen polisler varken ve de bomba montaj işlemi minimum 8 saat sürdüğü göz önünde bulunurken, arabasının her nasılsa havaya uçurulması da aklımda daima soru işaretleri doğurmuştur.
 
Uğur Mumcu aydın kişiliğiyle pek çok haksızlığın üzerine gitmiş, belgeleriyle illegaliteyi ortaya dökmüş bir yazardı. Kanımca gerici teroristler tarafından (özellikle rabıta isimli kitabı nedeniyle) öldürülme ihtimali yüksek. Öte yandan; kapısında 24 saat boyunca nöbet bekleyen polisler varken ve de bomba montaj işlemi minimum 8 saat sürdüğü göz önünde bulunurken, arabasının her nasılsa havaya uçurulması da aklımda daima soru işaretleri doğurmuştur.

Bence Uğur MUMCU ''PKK Kürt Dosyası'' adlı o zamanlarda yeni çıkcak olan kitabı yüzünden öldürüldü ben o kitabı 1994 te mi ne okumuştum sapıtmıştım düşünsene uğur mumcu nun o zaman yazacağı olaylara tepkisiz kalmamız için gereken süreç tam 14 yıl sürdü birde 1993 te bu kitabın yayınlandığını düşün ne olurdu acaba hemde Uğur MUMCU gibi bir kalemden işte bence ölüm nedeni buydu birde kafam şuna takıldı yahu gerçekten bomba montaj işlemi 8 saat gibi uzun bir süredemi oluyor eğer öyleyse düşünsene adam resmsn göz göre göre gitmiş çünkü dediğin doğru evinin önünde polisler nöbet tutuyordu hiçmi görmediler bunları yazık yav vallaha yazık
 
Danıştay Cinayetini Ergenekoncu katillerin işlediği artık neredeyse kesin gibi

zaten bunu bildikleri için son zamanlarda Bu cinayetle ilgili tek kelime edemiyroar
 
Dikkat ederseniz

Ergenekon deşifre olduktan sonra artık faili mechul cinayetleri işlenmiyor

biliyorlarki bundan sonra işlenecek her cinayet artık gizli kalmayacak ve bu ergenekoncu katilleri daha çok ele verecek

bunun yerine PKK lı işbirlikcilerini devreye sokup ülkeyi bu şekilde karıştırmak istiyorlar
 
Geri
Üst