Spi0n
Altın Üye
- Katılım
- 18 Tem 2007
- Mesajlar
- 8,846
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 34
Ajan Adayı
Amerikada FBI için ajan seçimi yapilacaktir. Basvuda bulunanlardan istenilen
ilk sart eşlerini verilen silahla öldürmeleriydi. Ilk aday olan ingiliz eline verilen silahi geri çevirerek ben karima kiyamam der ve içeride bulunan karisini da alip evine geri döner. Ikinci olarak içeriye Amerikali bir zenci gelir o da uzun süre düsündükten sonra bunu yapamam der ve silahi iade eder. Içeri son olarak bizim Temel gelir. Temele de ayni teklifte bulunulur; yani karisini öldürmesi istenmektedir. Temel biraz düsündükten sonra bu teklifi kabul eder ve içeriye girer. Birkaç el silah sesinden sonra aniden bir cam sesi gelir. Içeriye girenajanlar kirik camin yanindaki Temele yönelip saskin bir sekilde sorarlar ne oldu diye?Temel :
Verdiginiz silah kurusiki çikti, ben de bizim kariyi 20. kattan asagiya attim
Temel Amerikaya gelir ucaktan iner passaport olayi filan falan immigration office alirlar bunu. Memur sorar:
- "What's your name Sir?"
- "Temel"
- "Surname?"
- "Kaya"
- "Sex?"
Temel gayet sakin cevaplar
- "3 times a week" (haftada 3 kere)
Memur sasirir ve olayi toparlamaya calisir.
- "Sir, you understood me wrong. I mean male? or female?" (Beni yanlis anladiniz, cinsiyet soruyorum; kiz mi erkek mi?)
Temel yine hic beklemden cevaplar
- "Doesn't matter" (Farketmez)
Medeniyet
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
Temel ile Dursun Amerika'da itfaiye teskilatina girerler, yangin ihbari
alinir. Çok katli bir binada kreste yangin çikmistir. İtfaiyeci merdiveni
çalismaz.
Temel yukari çikar. Dursun asagida kalir. Temel asagida bekleyen Dursun'un
kucagina çocuklari atmaya baslar. Temel atar, Dursun tutar, kaldirima
koyar. Bir çocuk, iki çocuk, üç çocuk, derken besinci zenci çocuktur..
Temel birakir, Dursun yakalamak için kollarini açmaz. Çocuk paat yerde.
Tekrar at, tut kenara koy, tut at kenara koy. Temel yine zenci çocuk atar.
Dursun yine tutmaz. Çocuk paat gene yerde.. Dursun yukari bagirir:
"Yaniklari atma! yaniklari atma!"
Temel bir gün bir kitap yazmaya karar verir ve hemen Orhan Pamuk'a koşar 'Sevgili üstat, ben bir kitap yazmaya karar verdim ama çok satsın istiyorum ne yapmalıyım ?' der. Pamuk, bak Temel Türkiye'de tutan üç şey vardır. Birincisi seks, ikincisi asalet, sonuncusu da de gizem. Sen kitaba bunları içeren bir başlık koyarsan kitabın en az on bin satar. Temel hemen başlamış kitabi yazmaya, 3 ay sonra geri gelmiş. Orhan Pamuk kitabın adını sormuş, temel de, 'Kontesi kim mikti?' demiş. Orhan 'Afferim, çok güzel olmuş, kontes ile asaleti, mikmekle seksi vurgulamışsın, kim de gizemle ilgili. Ama sana söylemeyi unuttuğum bir şey daha var. Bu baslığa bir de din katabilirsen en çok satanlar listesine tepeden girersin. Temel yine çıkmış ve kitabı değiştirmeye başlamış. 1 ay sonra tekrar geri gelmiş. Orhan Pamuk kitabin adini sorunca Temel: 'Allah Allah, kontesi kim mikti?
Aptallık
Bir Alman, bir ingiliz, bir Laz barda oturmuş bir yandan içip, bir yandan karılarının aptallığı konusunda sohbet ediyorlarmış. Alman demiş ki: "Benim karım Helga o kadar aptal ki geçen gün ucuzluk var diye marketten 300 Mark'lik et almış, halbuki bir buzdolabımız bile yok!" İngiliz gülmüş: O da birşey mi?" demis, "Benim karım Elizabeth daha da aptal. Babası çok zengindir, geçen hafta kendisine 6000 Pound'a araba aldırdı, ama kullanmayı bilmez." Laz atlamış. "Ula uşaklar, siz ne diyorsunuz" demiş, "Benim karım Fadime hepsinden aptal. Bodrum'a iki haftalık tatile gidiyor. Dün bavulunu yaparken gördüm, 400 tane prezarvatif almış, halbuki çükü bile yok!"
Temel'in Arabası
Temel Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu: 'Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarini ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim. Dursun : İyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi.
TRAFİK
Temel ile Fadime birgün arabayla dolaşıyorlarmış az sonra bunları polis durdurmuş ve yanlarına bir kamera ve bir muhabirle gelmişler.
Muhabir :
"Sizi tebrik ederiz beyfendi! kaç saattir burdayız emniyet kemeri takılı olarak araba kullanan tek sürücü sizsiniz ödül olarak kanalımız size 500 milyon veriyor! Eee ne yapacaksınız bu parayla ?"
Temel cevap verir :
"Ilk fırsatta bir ehliyet alıcam!"
Fadime telaşlanır durumu düzeltmek için "Kusura bakmayın alkollüyken ne dediğini bilmez!"
Arka koltukta oturan idris atılır
"Ben dedim size çalıntı arabayla yola çıkmayalım diye yakalandık işte!"
Bu arada bagajdan bir ses gelir
"Ula hala geçmedik mi şu sınırı???!!"..
BAŞ ÇAVUŞ
Temel askerdeyken yeni basçavus gelir ve tum boluge söyle der.
-"Sakin benim adimi unutmayin, benim adim Arslan oglu Arslan.. Eger adimi unutursaniz geldigimde caniniza okurum." der ve gider
Aradan haftalar geçer ve basçavus gelir herkeze adini sorar ve hepsi bilir.
Sira Temel'e gelir..
Temel:
-"Bi hayvanogli hayvandi ama hacan ismini bilemiyrum?"
Farketmez
Temel'e gazeteciler sormuş: -"Son günlerde benzine gelen zamlara ne diyorsunuz? " Temel "Valla benum için farketmez ben hep 10 milyonluk alıyorum
Temel'in gazetesi
Temel bir dağ başında oturuyormuş ve en büyük zevki günlük gazete okumakmış fakat tembelmiş ve gazete alabilecegi tek yer oturduğu dağın eteğindeki bakkalmış. Bu iş için hep Fadimeyi gönderirmiş. Fadime birgün sıkılmış ve pazartesi günü 7 tane o günün gazetesinden almış. Ve pazartesi günü bir gazete verip diğerlerini saklamış. Ertesi gün Temel gazete isteyince dün aldığı gazetelerden birini ben çıkıyorum deyip işlerini hallettikten sonra çıkarıp vermiş. Çarşamba günü yine Temel gazete istemiş Fadime yine işlerini halledip Temele gazeteyi vermiş. Perşembe günü yine Temel gazete istemiş Fadime yine vermiş. Akşama doğru Temel Fadimeyi çağırıp
- Fadime demiş. Dünyada ne salak insanlar var; dört gündür aynı adam aynı yerdeki ağaca arabasını çarpıyor
Temel Diktirme
Temel'in gözü morarmış, nedenini soranlara,
_Pantolon tüymem koptu, diktirmeye komşu kaduna cittum.
_O mu yaptı?
_Yok canım, tikti, tişuyla iplugu koparacakken kocasi içeru cirdi
Viski
Temel yolda giderken bir anlık dalgınlık sonucu karşı yönden gelen bir arabayla çarpışmış.
Hemen arabadan çıkan Temel karşı aracın sürücüsünü kontrol etmiş.
- Geçmiş olsun kardeş birşeyin yoktur umarım.
diyerek karşı tarafın sürücüsünü teselli etmiş.
Bu arada arabasının torpidosundan küçük bir şişe viski alıp diğer sürücüye uzatmış
- İç kardeş rahatlarsın.
demiş.
Karşı aracın sürücüsü teşekkür ederek bir iki yudum almış sonra Temel'e.
- Sen içmiyormusun kardeş.
demiş Temel de
- Ben polisler gelip rapor tuttuktan sonra içeceğim.
demiş.
Oflu ile Çinli
Çinli'nin biri of'da bir kahvehaneye girer yüksek bir sesle
- İçinizde bana yan bakan delikanlı varmı diye sorar,
tabi bizim sazan temel,
- Ben varım diye atlar,
İkisi beraber dışarıya çıkar,aradan beş dakika geçer ve temel gözü morarmış bir halde kahveden içeri girer,hemen ardından giren çinli'de kasıla kasıla temeli göstererek
- Ona yokohamanın tekmesi tekniğiyle vurdum der,
Ertesi gün çinli yine kahveye gelir,herkese meydan okur,temel tekrar kalkar,dışarıya çıktıktan beş dakika sonra temel burnu kırılmış diğer gözü morarmış bir vaziyette içeri girer,arkasından içeri giren çinli yine temeli göstererek
- Bukez ona ejderin yumruğu tekniğiyle vurdum der'
Üçüncü gün çinli'nin restini yine temel görür,ikisi beraber dışarı çıkarlar,herkes temeli beklerken,çinli ağzı burnu kırılmış,üstü başı kan revan içinde içeri girer,hemen arkasından kasıla kasıla kahveye giren temel,eliyle çinliyi işaret ederek
- Ona toyota'nın kirikosuyla vurdum' der !...
Tutayrum Oni
Bizim Temel gene birgün böyle yolda yürürken acayip bir şekilde tuvaleti gelmiş. Tabi hemen oracıkta tenha bir yer bulmuş ve işini yapmaya başlamış. Tam o sırada oradan bir kaç bayan geçiyomuş. Temel'i gören bayanlar irkilmişler. Temel bayanlara bakarak:
- "Korkmayın tutayrum oni, bişey yapmaz daa"
demiş.
Aşk elbisesi
Fadime kızını evermiş, düğünden sonra bir hafta geçmiş
-Ula ha punlarin sesi soluğu cikmis?
Pen pugun bi dolanacagum demis ;yeni evlilerin kapısını çalmış...Kızı kapıyı açmış ki ne görsün kadın, kızı çırılçıplak:
-Uyyyy ha pu nedur uşağum? Ayuptur da!
Kizi:
- Aaaa ne kadar geri kafalısın anne, bu aşk elbisesi... Kadın töbe töbe diye içeri seğirtecek olmuş bakmış damat geliyor:
-Ooo anne hoş geldin? Kadın yüzünü gözünü nereye kaçıracağını bilmiyor, çünkü damat da anadan üryan..
Pu ne rezulluk diyecek olmus , Damat hemen:
-"Aaaa ne kadar geri kafalısın anne bu aşk elbisesi" demiş.
Çaresiz Fadime bir koşuda almış soluğu evde.
Almış Fadime'yi bir düşünce.Acaba demiş, gerçekten ben gerikafalımıyım?
Sonra yatmış aklına.
Üstünde başında ne varsa soyunup dökünmüş. Başlamış evde çıplak dolaşmaya. Akşamüstü kapı çalınmış,
Fadime, bakmış ki camdan Temel, saçını başını düzeltmiş, açmış kapıyı. Fadime'yi bu halde gören Temel'in gözler yerinden fırlamış:
- Ula ne dur bu, gafayı mı yedun da?
-Hih demiş Fadime Temele, "ne gadar geri gafalusun, habu aşk elbisesidur da"
Temel şaşkın cevaplamış:
"Ula Ütüleseydun bari"
Temel bir gün kahveye girmiş.Üstü başı yırtıkmış. Ne oldu diye sormuslar. Temel: "Kaynanamı gomduk."diye cevap vermiş. Kahvedekiler: "İyi de bu halin ne?" Temel: "Biraz direndi de."
Temel çok para kazanmış. Ailece lüks bir lokantaya gitmişler. En pahalı şarabı seçip ısmarlamış. Garson :-Hangi yıl tercih ederdiniz, diye sorunca,- Pi mahzuru yoksa hemen isteyrum.
Temel Londra'ya uçakla seyahat ediyormuş. Uçakta herşey normal iken birden pilotun sesi duyulmuş: "Sayın yolcular, uçağımızdaki 4 motordan bir tanesi bozuldu, ama biz 3 motorla rahat iniş yapabiliriz" Neyse rahatlar herkes. 15 dakika sonra bir anons daha: "Sayın yolcular maalesef 1 motorumuz daha bozuldu ama biz 2 motorla inişi yapacağız" Herkes rahat ama bir anons daha gelmesinden korkmaktadır. 20 dakika sonra bir anons daha gelir: "Sayın yolcularımız 2 motordan biri daha bozuldu ama biz en iyisiyiz ve 1 motorla inişi size garanti ediyoruz" Herkes ohh çeker rahatlar. Temel ise panik içinde: "Uyy bu motorda bozulursa havada kalacağuz"
Temel Almanya'ya işçi olarak çalışmaya gider.Uçaktaki koltuğunun hemen yanında dünya tükürük şampiyonu oturmaktadır.Adam bir tükürür ve tükürük Temelin kulağının yanından mermi gibi geçer.Adam:-"Ben 96 olimpiyatları dünya şampiyonu Almanya'dan Hans" der. Temel tabi şaşırır. Bir müddet sonra adam bir daha tükürür ve tükürük Temelin kafasını sıyırarak gider. Hans: -"Ben 2000 dünya tükürük şampiyonu hans"der. Temel artık dayanamaz ve Hans'ın suratının ortasına tükürür. Temel: "Daha acemiyim." der.
Temel duş almaya girer, şampuanı saçlarına boşaltıp ovalamaya başlar. Sırtını keselemeye gelen annesi sorar : - Oğlum kafanı ıslatmıyacak mısın ?.. Temel cevap verir : - Yok anne bu şampuan kuru saçlar içinmiş...!!
Temel hayvanları araştırma konusuna oldukça ilgi duymaktaymış. Bir gün bu merakını gidermek için laboratuarını kurarak çalışmalara başlamış. Örnek hayvan olarak bir PİRE almış. Çok hassas aletler ile bu işe başlayan Temel, eline çok hassas bir neşter alarak pirenin ayaklarının ucundan biraz kesmiş ve masanın üzerine bırakmış ve pireye ZIPLA BAKAYIM diye seslenmiş, doğal olarak zıplayarak dolaşan bir hayvan olan pire yarım yamalak da olsa zıplamış, o sırada Temel hemen yakalayarak ayaklarının tamamını yontmuş ve masanın üzerine tekrar bırakarak seslenmeye başlamış. ZIPLA BAKAYIM, ULA ZIPLASANA, ZIPLA BE HAYVAN. Fakat ayakları kesilen pireden hiçbir hareket yok..... Temel hemen kalem kağıdı alarak raporu yazmaya başlamış. PİRE incelendi. SONUÇ: "PİRE'nin ayakları kesilince kulakları duymamaktadır."
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir. Amerikalılar anlatmaya başlar; -Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır. Sıra türkiyeye gelir ve Temel başlar anlatmaya -Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama birşey bulamadık. Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.
Bir gün Temel balığa çıkar.İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar.Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.Temel duva etmeye başlar. Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden. Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Birtaraftanda balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur der.Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısıda çok fazla ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der.Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur.Temel kafasını gök yüzüne diker ve şöyle der."Haçen sen de şakadan hiç anlamiyusun."
Temel ile Dursun Almaya ya gitmek istiyormus ancak çok fakir olduklarindan
bir türlü gidemiyorlarmis. Yerde bulduklari bir gazetede hayvanlarin Almanya ya
bedava alinacaklarini okuyunca inek kiliginda girmeye karar vermisler. Uçaga
girdiklerinde görevli bunlarin hareketlerinden süphelenmis. Denemek için
önlerine ot ve su koymus. Temel önde oldugu için otu yemis, suyu içmis. Bu
sirada Dursun kis kis gülüyormus. Biraz sonra Temel gülmeye baslamis. Dursun:
- Ne oldu niye gülüyorsun?
diye sorunca Temel cevaplamis :
- Öküz getiriyorlar...
Amerikada FBI için ajan seçimi yapilacaktir. Basvuda bulunanlardan istenilen
ilk sart eşlerini verilen silahla öldürmeleriydi. Ilk aday olan ingiliz eline verilen silahi geri çevirerek ben karima kiyamam der ve içeride bulunan karisini da alip evine geri döner. Ikinci olarak içeriye Amerikali bir zenci gelir o da uzun süre düsündükten sonra bunu yapamam der ve silahi iade eder. Içeri son olarak bizim Temel gelir. Temele de ayni teklifte bulunulur; yani karisini öldürmesi istenmektedir. Temel biraz düsündükten sonra bu teklifi kabul eder ve içeriye girer. Birkaç el silah sesinden sonra aniden bir cam sesi gelir. Içeriye girenajanlar kirik camin yanindaki Temele yönelip saskin bir sekilde sorarlar ne oldu diye?Temel :
Verdiginiz silah kurusiki çikti, ben de bizim kariyi 20. kattan asagiya attim
Temel Amerikaya gelir ucaktan iner passaport olayi filan falan immigration office alirlar bunu. Memur sorar:
- "What's your name Sir?"
- "Temel"
- "Surname?"
- "Kaya"
- "Sex?"
Temel gayet sakin cevaplar
- "3 times a week" (haftada 3 kere)
Memur sasirir ve olayi toparlamaya calisir.
- "Sir, you understood me wrong. I mean male? or female?" (Beni yanlis anladiniz, cinsiyet soruyorum; kiz mi erkek mi?)
Temel yine hic beklemden cevaplar
- "Doesn't matter" (Farketmez)
Medeniyet
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......"
Temel ile Dursun Amerika'da itfaiye teskilatina girerler, yangin ihbari
alinir. Çok katli bir binada kreste yangin çikmistir. İtfaiyeci merdiveni
çalismaz.
Temel yukari çikar. Dursun asagida kalir. Temel asagida bekleyen Dursun'un
kucagina çocuklari atmaya baslar. Temel atar, Dursun tutar, kaldirima
koyar. Bir çocuk, iki çocuk, üç çocuk, derken besinci zenci çocuktur..
Temel birakir, Dursun yakalamak için kollarini açmaz. Çocuk paat yerde.
Tekrar at, tut kenara koy, tut at kenara koy. Temel yine zenci çocuk atar.
Dursun yine tutmaz. Çocuk paat gene yerde.. Dursun yukari bagirir:
"Yaniklari atma! yaniklari atma!"
Temel bir gün bir kitap yazmaya karar verir ve hemen Orhan Pamuk'a koşar 'Sevgili üstat, ben bir kitap yazmaya karar verdim ama çok satsın istiyorum ne yapmalıyım ?' der. Pamuk, bak Temel Türkiye'de tutan üç şey vardır. Birincisi seks, ikincisi asalet, sonuncusu da de gizem. Sen kitaba bunları içeren bir başlık koyarsan kitabın en az on bin satar. Temel hemen başlamış kitabi yazmaya, 3 ay sonra geri gelmiş. Orhan Pamuk kitabın adını sormuş, temel de, 'Kontesi kim mikti?' demiş. Orhan 'Afferim, çok güzel olmuş, kontes ile asaleti, mikmekle seksi vurgulamışsın, kim de gizemle ilgili. Ama sana söylemeyi unuttuğum bir şey daha var. Bu baslığa bir de din katabilirsen en çok satanlar listesine tepeden girersin. Temel yine çıkmış ve kitabı değiştirmeye başlamış. 1 ay sonra tekrar geri gelmiş. Orhan Pamuk kitabin adini sorunca Temel: 'Allah Allah, kontesi kim mikti?
Aptallık
Bir Alman, bir ingiliz, bir Laz barda oturmuş bir yandan içip, bir yandan karılarının aptallığı konusunda sohbet ediyorlarmış. Alman demiş ki: "Benim karım Helga o kadar aptal ki geçen gün ucuzluk var diye marketten 300 Mark'lik et almış, halbuki bir buzdolabımız bile yok!" İngiliz gülmüş: O da birşey mi?" demis, "Benim karım Elizabeth daha da aptal. Babası çok zengindir, geçen hafta kendisine 6000 Pound'a araba aldırdı, ama kullanmayı bilmez." Laz atlamış. "Ula uşaklar, siz ne diyorsunuz" demiş, "Benim karım Fadime hepsinden aptal. Bodrum'a iki haftalık tatile gidiyor. Dün bavulunu yaparken gördüm, 400 tane prezarvatif almış, halbuki çükü bile yok!"
Temel'in Arabası
Temel Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu: 'Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarini ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasini aldim. Dursun : İyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdi.
TRAFİK
Temel ile Fadime birgün arabayla dolaşıyorlarmış az sonra bunları polis durdurmuş ve yanlarına bir kamera ve bir muhabirle gelmişler.
Muhabir :
"Sizi tebrik ederiz beyfendi! kaç saattir burdayız emniyet kemeri takılı olarak araba kullanan tek sürücü sizsiniz ödül olarak kanalımız size 500 milyon veriyor! Eee ne yapacaksınız bu parayla ?"
Temel cevap verir :
"Ilk fırsatta bir ehliyet alıcam!"
Fadime telaşlanır durumu düzeltmek için "Kusura bakmayın alkollüyken ne dediğini bilmez!"
Arka koltukta oturan idris atılır
"Ben dedim size çalıntı arabayla yola çıkmayalım diye yakalandık işte!"
Bu arada bagajdan bir ses gelir
"Ula hala geçmedik mi şu sınırı???!!"..
BAŞ ÇAVUŞ
Temel askerdeyken yeni basçavus gelir ve tum boluge söyle der.
-"Sakin benim adimi unutmayin, benim adim Arslan oglu Arslan.. Eger adimi unutursaniz geldigimde caniniza okurum." der ve gider
Aradan haftalar geçer ve basçavus gelir herkeze adini sorar ve hepsi bilir.
Sira Temel'e gelir..
Temel:
-"Bi hayvanogli hayvandi ama hacan ismini bilemiyrum?"
Farketmez
Temel'e gazeteciler sormuş: -"Son günlerde benzine gelen zamlara ne diyorsunuz? " Temel "Valla benum için farketmez ben hep 10 milyonluk alıyorum
Temel'in gazetesi
Temel bir dağ başında oturuyormuş ve en büyük zevki günlük gazete okumakmış fakat tembelmiş ve gazete alabilecegi tek yer oturduğu dağın eteğindeki bakkalmış. Bu iş için hep Fadimeyi gönderirmiş. Fadime birgün sıkılmış ve pazartesi günü 7 tane o günün gazetesinden almış. Ve pazartesi günü bir gazete verip diğerlerini saklamış. Ertesi gün Temel gazete isteyince dün aldığı gazetelerden birini ben çıkıyorum deyip işlerini hallettikten sonra çıkarıp vermiş. Çarşamba günü yine Temel gazete istemiş Fadime yine işlerini halledip Temele gazeteyi vermiş. Perşembe günü yine Temel gazete istemiş Fadime yine vermiş. Akşama doğru Temel Fadimeyi çağırıp
- Fadime demiş. Dünyada ne salak insanlar var; dört gündür aynı adam aynı yerdeki ağaca arabasını çarpıyor
Temel Diktirme
Temel'in gözü morarmış, nedenini soranlara,
_Pantolon tüymem koptu, diktirmeye komşu kaduna cittum.
_O mu yaptı?
_Yok canım, tikti, tişuyla iplugu koparacakken kocasi içeru cirdi
Viski
Temel yolda giderken bir anlık dalgınlık sonucu karşı yönden gelen bir arabayla çarpışmış.
Hemen arabadan çıkan Temel karşı aracın sürücüsünü kontrol etmiş.
- Geçmiş olsun kardeş birşeyin yoktur umarım.
diyerek karşı tarafın sürücüsünü teselli etmiş.
Bu arada arabasının torpidosundan küçük bir şişe viski alıp diğer sürücüye uzatmış
- İç kardeş rahatlarsın.
demiş.
Karşı aracın sürücüsü teşekkür ederek bir iki yudum almış sonra Temel'e.
- Sen içmiyormusun kardeş.
demiş Temel de
- Ben polisler gelip rapor tuttuktan sonra içeceğim.
demiş.
Oflu ile Çinli
Çinli'nin biri of'da bir kahvehaneye girer yüksek bir sesle
- İçinizde bana yan bakan delikanlı varmı diye sorar,
tabi bizim sazan temel,
- Ben varım diye atlar,
İkisi beraber dışarıya çıkar,aradan beş dakika geçer ve temel gözü morarmış bir halde kahveden içeri girer,hemen ardından giren çinli'de kasıla kasıla temeli göstererek
- Ona yokohamanın tekmesi tekniğiyle vurdum der,
Ertesi gün çinli yine kahveye gelir,herkese meydan okur,temel tekrar kalkar,dışarıya çıktıktan beş dakika sonra temel burnu kırılmış diğer gözü morarmış bir vaziyette içeri girer,arkasından içeri giren çinli yine temeli göstererek
- Bukez ona ejderin yumruğu tekniğiyle vurdum der'
Üçüncü gün çinli'nin restini yine temel görür,ikisi beraber dışarı çıkarlar,herkes temeli beklerken,çinli ağzı burnu kırılmış,üstü başı kan revan içinde içeri girer,hemen arkasından kasıla kasıla kahveye giren temel,eliyle çinliyi işaret ederek
- Ona toyota'nın kirikosuyla vurdum' der !...
Tutayrum Oni
Bizim Temel gene birgün böyle yolda yürürken acayip bir şekilde tuvaleti gelmiş. Tabi hemen oracıkta tenha bir yer bulmuş ve işini yapmaya başlamış. Tam o sırada oradan bir kaç bayan geçiyomuş. Temel'i gören bayanlar irkilmişler. Temel bayanlara bakarak:
- "Korkmayın tutayrum oni, bişey yapmaz daa"
demiş.
Aşk elbisesi
Fadime kızını evermiş, düğünden sonra bir hafta geçmiş
-Ula ha punlarin sesi soluğu cikmis?
Pen pugun bi dolanacagum demis ;yeni evlilerin kapısını çalmış...Kızı kapıyı açmış ki ne görsün kadın, kızı çırılçıplak:
-Uyyyy ha pu nedur uşağum? Ayuptur da!
Kizi:
- Aaaa ne kadar geri kafalısın anne, bu aşk elbisesi... Kadın töbe töbe diye içeri seğirtecek olmuş bakmış damat geliyor:
-Ooo anne hoş geldin? Kadın yüzünü gözünü nereye kaçıracağını bilmiyor, çünkü damat da anadan üryan..
Pu ne rezulluk diyecek olmus , Damat hemen:
-"Aaaa ne kadar geri kafalısın anne bu aşk elbisesi" demiş.
Çaresiz Fadime bir koşuda almış soluğu evde.
Almış Fadime'yi bir düşünce.Acaba demiş, gerçekten ben gerikafalımıyım?
Sonra yatmış aklına.
Üstünde başında ne varsa soyunup dökünmüş. Başlamış evde çıplak dolaşmaya. Akşamüstü kapı çalınmış,
Fadime, bakmış ki camdan Temel, saçını başını düzeltmiş, açmış kapıyı. Fadime'yi bu halde gören Temel'in gözler yerinden fırlamış:
- Ula ne dur bu, gafayı mı yedun da?
-Hih demiş Fadime Temele, "ne gadar geri gafalusun, habu aşk elbisesidur da"
Temel şaşkın cevaplamış:
"Ula Ütüleseydun bari"
Temel bir gün kahveye girmiş.Üstü başı yırtıkmış. Ne oldu diye sormuslar. Temel: "Kaynanamı gomduk."diye cevap vermiş. Kahvedekiler: "İyi de bu halin ne?" Temel: "Biraz direndi de."
Temel çok para kazanmış. Ailece lüks bir lokantaya gitmişler. En pahalı şarabı seçip ısmarlamış. Garson :-Hangi yıl tercih ederdiniz, diye sorunca,- Pi mahzuru yoksa hemen isteyrum.
Temel Londra'ya uçakla seyahat ediyormuş. Uçakta herşey normal iken birden pilotun sesi duyulmuş: "Sayın yolcular, uçağımızdaki 4 motordan bir tanesi bozuldu, ama biz 3 motorla rahat iniş yapabiliriz" Neyse rahatlar herkes. 15 dakika sonra bir anons daha: "Sayın yolcular maalesef 1 motorumuz daha bozuldu ama biz 2 motorla inişi yapacağız" Herkes rahat ama bir anons daha gelmesinden korkmaktadır. 20 dakika sonra bir anons daha gelir: "Sayın yolcularımız 2 motordan biri daha bozuldu ama biz en iyisiyiz ve 1 motorla inişi size garanti ediyoruz" Herkes ohh çeker rahatlar. Temel ise panik içinde: "Uyy bu motorda bozulursa havada kalacağuz"
Temel Almanya'ya işçi olarak çalışmaya gider.Uçaktaki koltuğunun hemen yanında dünya tükürük şampiyonu oturmaktadır.Adam bir tükürür ve tükürük Temelin kulağının yanından mermi gibi geçer.Adam:-"Ben 96 olimpiyatları dünya şampiyonu Almanya'dan Hans" der. Temel tabi şaşırır. Bir müddet sonra adam bir daha tükürür ve tükürük Temelin kafasını sıyırarak gider. Hans: -"Ben 2000 dünya tükürük şampiyonu hans"der. Temel artık dayanamaz ve Hans'ın suratının ortasına tükürür. Temel: "Daha acemiyim." der.
Temel duş almaya girer, şampuanı saçlarına boşaltıp ovalamaya başlar. Sırtını keselemeye gelen annesi sorar : - Oğlum kafanı ıslatmıyacak mısın ?.. Temel cevap verir : - Yok anne bu şampuan kuru saçlar içinmiş...!!
Temel hayvanları araştırma konusuna oldukça ilgi duymaktaymış. Bir gün bu merakını gidermek için laboratuarını kurarak çalışmalara başlamış. Örnek hayvan olarak bir PİRE almış. Çok hassas aletler ile bu işe başlayan Temel, eline çok hassas bir neşter alarak pirenin ayaklarının ucundan biraz kesmiş ve masanın üzerine bırakmış ve pireye ZIPLA BAKAYIM diye seslenmiş, doğal olarak zıplayarak dolaşan bir hayvan olan pire yarım yamalak da olsa zıplamış, o sırada Temel hemen yakalayarak ayaklarının tamamını yontmuş ve masanın üzerine tekrar bırakarak seslenmeye başlamış. ZIPLA BAKAYIM, ULA ZIPLASANA, ZIPLA BE HAYVAN. Fakat ayakları kesilen pireden hiçbir hareket yok..... Temel hemen kalem kağıdı alarak raporu yazmaya başlamış. PİRE incelendi. SONUÇ: "PİRE'nin ayakları kesilince kulakları duymamaktadır."
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir. Amerikalılar anlatmaya başlar; -Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır. Sıra türkiyeye gelir ve Temel başlar anlatmaya -Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama birşey bulamadık. Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.
Bir gün Temel balığa çıkar.İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar.Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.Temel duva etmeye başlar. Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden. Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Birtaraftanda balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur der.Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısıda çok fazla ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der.Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur.Temel kafasını gök yüzüne diker ve şöyle der."Haçen sen de şakadan hiç anlamiyusun."
Temel ile Dursun Almaya ya gitmek istiyormus ancak çok fakir olduklarindan
bir türlü gidemiyorlarmis. Yerde bulduklari bir gazetede hayvanlarin Almanya ya
bedava alinacaklarini okuyunca inek kiliginda girmeye karar vermisler. Uçaga
girdiklerinde görevli bunlarin hareketlerinden süphelenmis. Denemek için
önlerine ot ve su koymus. Temel önde oldugu için otu yemis, suyu içmis. Bu
sirada Dursun kis kis gülüyormus. Biraz sonra Temel gülmeye baslamis. Dursun:
- Ne oldu niye gülüyorsun?
diye sorunca Temel cevaplamis :
- Öküz getiriyorlar...