Tatar Ramazan 3'ün çekiLmesi için bir site yapıLmışş benim gibi bu fiLmi sevenLerde destek versinLer =)
Türk sinemasının kült olabilmeyi başarmış filmi ‘Tatar Ramazan’ aslında bizim için bir figür. Tatar Ramazan özelinde aslında kokuşmuş, yozlaşmış, her türlü insani, manevi değerlerden uzaklaşmış hem yamyam hem vejetaryen olmayı başarmış ademoğluna bir şeyleri hatırlatmak için seçtiğimiz bir figür. Tatar Ramazan bir masal kahramanı ve her onurlu insanın masalında kendine yer bulmayı başaran bir kahraman. Toplumların sosyal fenomenleri vardır Tatar Ramazanda bir efsanedir Türk sinemasında. Bu filmin 3. çekilmelidir sloganımız aslında yeterince kirlenmiş bir toplumu uyandırma çabasıdır. Tabi ki Tatar Ramazan-3 çekilmelidir hedeflediğimiz şeylerden biriside budur ama bunun paralelinde yozlaşmış, kokuşmuş bir düzene karşı onurlu temiz bir figür olarak gönüllerimizdedir. Bundan böyle www.tatarramazan3cekilmeli.com adresinde buluşacağız ve bu filmin sevdalıları olarak serinin devam filmini çektirecek güce sahip olduğumuzu tüm yönetmen,yapımcı ve senaristlere göstereceğiz.
Siz beni resimlerde gördüğünüz mahkûmlarla karıştırıyorsunuz müdür bey, benim adım Tatar Ramazan, ben bu oyunu bozarım! repliğiyle hafızalara kazınan Türk sinemasının yüz akı filmlerinden biridir tatar ramazan. Kerim Korcan’ın aynı adlı eserinden sinemaya aktarılmıştır. Kadir İnanır’ın bu filmle oyunculuğun zirvesine çıkmıştır. Belli ki rolüne çok iyi hazırlanmış en az on-onbeş kilo alarak rolüne yakışacak heybete kavuşmuştur. Türk sinemasının saygı duyulası filmlerinin başında gelmektedir. Adana kapalı cezaevinde çekilen Tatar Ramazan filmi kült filmler kategorisinin zirvesine oturmuştur. Çekilmiş onlarca cezaevi filmi vardır Türk sinemasında. Bunun dışında bizzat Kadir İnanır’ın oynadığı halk kahramanı öyküleri, kabadayı külhanbeyi filmleri vardır ama hiçbiri tatar ramazanın gördüğü ilginin onda birini bile görememişlerdir.
Peki neydi tatar ramazan filmini ölümsüz kılan sır…
Aslında hiç kimselere kötülük etme niyetinde değildir Ramazan yalnızca ekmeğinin ve onurunun derdindedir. Hikayede böyle başlıyor zaten Ramazan ekmeğinin derdinde sade bir kunduracı iken, belediye memurunun yaptığı haksızlıklara katlanamayarak onu belediye reisine şikâyete gider. Ancak belediye reisi beklemediği bir tepki verir ve Ramazan'ı azarlar. Ramazanda bıçağını çekip orada reisi öldürür. Sonra cezaevleri serüveni başlar, gittiği her yerde haksızlık görür ama hayatı pahasına da olsa haksızlık gördüğü yerde susmaz susamaz. Birileri tavuk kırtarken diğerleri kuru ekmeğe talim ettiği müddetçe bu oyun fazla sürmez elbet bir tatar çıkar bu oyunu bozar tarih boyunca bu hep böyle olmuştur.
Tatar ramazan’ın sosyal bir fenomen haline dönüşmesinin en önemli sebebi onun siyaset hile bilmez tavrıdır. Tatar ayak oyunu bilmez idareye yaltaklanmaz iktidarın ve gücün yanında değil ezilenin yanında olurdu. Tatar ramazan hayatı boyunca her şeyi mertlik dürüstlük çizgisinde çözmeye çalışmıştır. Günümüz Türkiye’sinde kurtlar vadisinden kalma kravatsız takım elbise giyen mafyatik ayak takımını gördükçe o saf kabadayılık kültürüne daha bir saygı duyuyor insan. Ondandır ki önemli bir figürdür Tatar Ramazan, Türk öykücülüğünün de en gerçekçi kahramanlarından biri olarak anılmaktadır. Mertliğin, cesaretin, onurun zulme başkaldırısını temsil eder. Tatar ramazan insanların korkuya teslim oldukları karanlık bir cezaevi serüveninde bütün sırça köşkleri cam kırığı içinde bırakmıştır. Korkuya teslim olmanın hükmü yoktur yüreğinde insanların köpekleşmesi onu çıldırtıyordur. Dikkat edilirse bütün cezaevi serüveni boyunca yapayalnızdır, sadece Kirmastılı tarafından dolaylı yoldan desteklenir. Haksızlığa başkaldıran kahramanların kaderi bu olmasaydı dünya daha bir yaşanabilir hale gelir miydi? Keşke kahramanlara hasret kalsaydık hiç kahramanız olmasaydı kahramanlara ihtiyaç duyulmayan medeniyetlerde yaşasaydık. Dünyanın suya hasret kaldığı şu günlerde en az su kadar ihtiyacımız olan şeyin haksızlıklara karşı dik duran yüreğimiz olduğunu unutmayalım. Konfüçyus’un dediği gibi. ‘Onur en sıcak ekmektir’
Tatar ramazan sürgüne geldiği yeni cezaevinde bir yılanın başını daha ezmek zorunda kalacağını daha geldiği ilk gün anlamıştır. Kirmastılı çavuşun boyunduruğu altına girmemiştir ancak o da düzene uymuştur. Ve o gün gelir… Kuyruğunu kısıp cezasını çekse özgürlüğüne kavuşacaktır Ramazan… Ama kavgaya mecburdur özgürlüğe değil… Tek hamleyle devirir çavuşu yere ve ardından kulaklardan hiçbir zaman silinmeyecek o başkaldırı manifestosunu haykırır… Yer gök cam kırığı olmuştur…
İçeri diyorum sana, ben idarenin aslanını vurdum işte daha önce neredeydiniz... İçeri diyorum sana nasıl da insan oluverdiniz, bıçak meydana çıkınca? Çavuş haraç alır, kumar oynatır, zavallı bir ihtiyarı tokatlar siz meydanda yoksunuz. Öyle ya, Çavuş buradayken size ne lüzum var? O dirayetli adam olmasa bu cahil milleti kim idare edecek?
Bu yapılanlar birazda sizin için arkadaşlar biz çavuşun kirli işlerine göz yummuş olsaydık ne lüzum vardı kan dökmeye, gül gibi geçinir giderdik o zaman sizin ensenizdeki yumruk katmerli olurdu… Tatar ramazan, insanları korkularıyla baş başa bırakmak yerine onları korkularıyla yüzleştirmeyi seçmiştir… Ondandır bu kadar sevilmesi belki de sonuçta tatar bir masal kahramanı, kanlı bir masalın hem de… Buradan tatarın yari Zeynep ile ilgili bir parantez açmak istiyorum. Zeynep tatarı öyle değişik, öyle tutkulu, hatta yer yer öyle bir hastalıklı aşkla seviyor ki ilk başta yadırgansa da günümüzün dejenere olmuş abur-cubur (sözüm ona) tüketim aşklarının yanında kale gibi selamlıyor izleyiciyi. Hiçbir şarttan etkilenmeyen uğrunda ölünecek bir aşk… Ya o… Ya hiç… Tatar Ramazana da böyle bir sevda yakışırdı zaten. Böyle kadınlar var mı türünden sorulara gerek yok herhalde.
Kaynak Ve Destek
Türk sinemasının kült olabilmeyi başarmış filmi ‘Tatar Ramazan’ aslında bizim için bir figür. Tatar Ramazan özelinde aslında kokuşmuş, yozlaşmış, her türlü insani, manevi değerlerden uzaklaşmış hem yamyam hem vejetaryen olmayı başarmış ademoğluna bir şeyleri hatırlatmak için seçtiğimiz bir figür. Tatar Ramazan bir masal kahramanı ve her onurlu insanın masalında kendine yer bulmayı başaran bir kahraman. Toplumların sosyal fenomenleri vardır Tatar Ramazanda bir efsanedir Türk sinemasında. Bu filmin 3. çekilmelidir sloganımız aslında yeterince kirlenmiş bir toplumu uyandırma çabasıdır. Tabi ki Tatar Ramazan-3 çekilmelidir hedeflediğimiz şeylerden biriside budur ama bunun paralelinde yozlaşmış, kokuşmuş bir düzene karşı onurlu temiz bir figür olarak gönüllerimizdedir. Bundan böyle www.tatarramazan3cekilmeli.com adresinde buluşacağız ve bu filmin sevdalıları olarak serinin devam filmini çektirecek güce sahip olduğumuzu tüm yönetmen,yapımcı ve senaristlere göstereceğiz.
Siz beni resimlerde gördüğünüz mahkûmlarla karıştırıyorsunuz müdür bey, benim adım Tatar Ramazan, ben bu oyunu bozarım! repliğiyle hafızalara kazınan Türk sinemasının yüz akı filmlerinden biridir tatar ramazan. Kerim Korcan’ın aynı adlı eserinden sinemaya aktarılmıştır. Kadir İnanır’ın bu filmle oyunculuğun zirvesine çıkmıştır. Belli ki rolüne çok iyi hazırlanmış en az on-onbeş kilo alarak rolüne yakışacak heybete kavuşmuştur. Türk sinemasının saygı duyulası filmlerinin başında gelmektedir. Adana kapalı cezaevinde çekilen Tatar Ramazan filmi kült filmler kategorisinin zirvesine oturmuştur. Çekilmiş onlarca cezaevi filmi vardır Türk sinemasında. Bunun dışında bizzat Kadir İnanır’ın oynadığı halk kahramanı öyküleri, kabadayı külhanbeyi filmleri vardır ama hiçbiri tatar ramazanın gördüğü ilginin onda birini bile görememişlerdir.
Peki neydi tatar ramazan filmini ölümsüz kılan sır…
Aslında hiç kimselere kötülük etme niyetinde değildir Ramazan yalnızca ekmeğinin ve onurunun derdindedir. Hikayede böyle başlıyor zaten Ramazan ekmeğinin derdinde sade bir kunduracı iken, belediye memurunun yaptığı haksızlıklara katlanamayarak onu belediye reisine şikâyete gider. Ancak belediye reisi beklemediği bir tepki verir ve Ramazan'ı azarlar. Ramazanda bıçağını çekip orada reisi öldürür. Sonra cezaevleri serüveni başlar, gittiği her yerde haksızlık görür ama hayatı pahasına da olsa haksızlık gördüğü yerde susmaz susamaz. Birileri tavuk kırtarken diğerleri kuru ekmeğe talim ettiği müddetçe bu oyun fazla sürmez elbet bir tatar çıkar bu oyunu bozar tarih boyunca bu hep böyle olmuştur.
Tatar ramazan’ın sosyal bir fenomen haline dönüşmesinin en önemli sebebi onun siyaset hile bilmez tavrıdır. Tatar ayak oyunu bilmez idareye yaltaklanmaz iktidarın ve gücün yanında değil ezilenin yanında olurdu. Tatar ramazan hayatı boyunca her şeyi mertlik dürüstlük çizgisinde çözmeye çalışmıştır. Günümüz Türkiye’sinde kurtlar vadisinden kalma kravatsız takım elbise giyen mafyatik ayak takımını gördükçe o saf kabadayılık kültürüne daha bir saygı duyuyor insan. Ondandır ki önemli bir figürdür Tatar Ramazan, Türk öykücülüğünün de en gerçekçi kahramanlarından biri olarak anılmaktadır. Mertliğin, cesaretin, onurun zulme başkaldırısını temsil eder. Tatar ramazan insanların korkuya teslim oldukları karanlık bir cezaevi serüveninde bütün sırça köşkleri cam kırığı içinde bırakmıştır. Korkuya teslim olmanın hükmü yoktur yüreğinde insanların köpekleşmesi onu çıldırtıyordur. Dikkat edilirse bütün cezaevi serüveni boyunca yapayalnızdır, sadece Kirmastılı tarafından dolaylı yoldan desteklenir. Haksızlığa başkaldıran kahramanların kaderi bu olmasaydı dünya daha bir yaşanabilir hale gelir miydi? Keşke kahramanlara hasret kalsaydık hiç kahramanız olmasaydı kahramanlara ihtiyaç duyulmayan medeniyetlerde yaşasaydık. Dünyanın suya hasret kaldığı şu günlerde en az su kadar ihtiyacımız olan şeyin haksızlıklara karşı dik duran yüreğimiz olduğunu unutmayalım. Konfüçyus’un dediği gibi. ‘Onur en sıcak ekmektir’
Tatar ramazan sürgüne geldiği yeni cezaevinde bir yılanın başını daha ezmek zorunda kalacağını daha geldiği ilk gün anlamıştır. Kirmastılı çavuşun boyunduruğu altına girmemiştir ancak o da düzene uymuştur. Ve o gün gelir… Kuyruğunu kısıp cezasını çekse özgürlüğüne kavuşacaktır Ramazan… Ama kavgaya mecburdur özgürlüğe değil… Tek hamleyle devirir çavuşu yere ve ardından kulaklardan hiçbir zaman silinmeyecek o başkaldırı manifestosunu haykırır… Yer gök cam kırığı olmuştur…
İçeri diyorum sana, ben idarenin aslanını vurdum işte daha önce neredeydiniz... İçeri diyorum sana nasıl da insan oluverdiniz, bıçak meydana çıkınca? Çavuş haraç alır, kumar oynatır, zavallı bir ihtiyarı tokatlar siz meydanda yoksunuz. Öyle ya, Çavuş buradayken size ne lüzum var? O dirayetli adam olmasa bu cahil milleti kim idare edecek?
Bu yapılanlar birazda sizin için arkadaşlar biz çavuşun kirli işlerine göz yummuş olsaydık ne lüzum vardı kan dökmeye, gül gibi geçinir giderdik o zaman sizin ensenizdeki yumruk katmerli olurdu… Tatar ramazan, insanları korkularıyla baş başa bırakmak yerine onları korkularıyla yüzleştirmeyi seçmiştir… Ondandır bu kadar sevilmesi belki de sonuçta tatar bir masal kahramanı, kanlı bir masalın hem de… Buradan tatarın yari Zeynep ile ilgili bir parantez açmak istiyorum. Zeynep tatarı öyle değişik, öyle tutkulu, hatta yer yer öyle bir hastalıklı aşkla seviyor ki ilk başta yadırgansa da günümüzün dejenere olmuş abur-cubur (sözüm ona) tüketim aşklarının yanında kale gibi selamlıyor izleyiciyi. Hiçbir şarttan etkilenmeyen uğrunda ölünecek bir aşk… Ya o… Ya hiç… Tatar Ramazana da böyle bir sevda yakışırdı zaten. Böyle kadınlar var mı türünden sorulara gerek yok herhalde.
Kaynak Ve Destek