Tasavvuf Nedir?

S!yaĦ

Banned
Katılım
20 Nis 2006
Mesajlar
1,577
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
S!yaĦ & B€yaŹ
Tasavvuf ilimlerin en şereflisidir, en önemlisidir. Çünkü fıkhul kalptir, bâtının fıkhıdır, Kurândır, Kurânın özüdür. İslâm’ın özüdür. Peygamber Efendimizin (a.s.v) sünnetidir, ahvalidir, ahlâkıdır. İşin perde arkasındaki mahiyetidir.

Tasavvuf, Peygamber Efendimizin hayatını yaşama çabası, şeraitin hayata uygulanma özlemidir. Dini vacibelerin samimiyetle edası, iman, ihsan makamıdır. Laf değil iş, kal değil haldir. Gaflet, cehalet ve hurafe değil, ilim-irfan ve agahlıktır.

Tasavvuf, Allâh’ın (c.c) rızasını kazanma yoludur ve mutasavvıf da iyi Müslüman, gerçek mü’min, has ve halis kul demektir. Sûfi, tasavvuf halatı, zühd ve takvâ hayatı asr-ı saadetten beri vardı ve kıyamete kadar da inşaallah var kalacaktır.

Tasavvuf da diğer islâmi ilimler gibi ihtiyaca mebnî zuhûr etmiştir. Peygamber efendimizin zamanında asr-ı saadette hal olarak bizzat mevcûd idi. Tasavvuf adıyla temayüz etmesi ise Hicri 2. asrın ortalarına rastlar.

Allâh’a vuslat için uzanan merdivende salih amel (yerinde kulluk hizmeti) merdivenin basamaklarıdır. Basamaksız merdivene çıkış mümkün olmadığı gibi, amelsiz, ihlassız gayeye ulaşmak da mümkün değildir. İbâdet yüce Allâh’ın emridir. Mârifet de Allâh’ın emridir. O’nun emrine uymak da her şeyden önce gelir. Başka türlü düşünüp hareket etmek abesle iştigaldir, sapıklıktır.

Herhangi bir tarîkate girmek ve bir mürşide teslim olmak da önemli değildir, istikamet olmadıktan sonra. Önemli olan girilen tarîkatte verilen söze bağlı kalmak ve Allâh’a vâsıl oluncaya kadar dosdoğru yürümeye devam etmekitr. Sadece “Rabbim Allah” demek yetmediği gibi girilen yolda istikamet üzere olmak çok önemlidir. Dosdoğru yürümedikten sonra “Rabbim Allah” demek kesinlikle yeterli olmaz. İstikamet tarîkatte kuvvetli bir rükundur.

Tasavvufî terbiyede önemli bir yer tutan mârifet ve muhabbet, edep ve ihlas sahibi olmayı gerektirir. Çünkü bilen ve seven bir kimse sevdiğine karşı edepli, saygılı, ihlaslı ve samimi olur. Onda ayıp ve noksan aramasına ve görmesine de pek imkan yoktur. Çünkü sevgi her şeyi örter.

Aslında ihlaslı olmak, Allah yolunda olanlara karşı muhabbet beslemek, saygılı ve hürmetkar olmak, yüce Allâh’ın bir emridir. Her makamın edebi de aynı değildir. Tasavvuf ise bir edepler manzumesidir. Sûfi de o derûnî hayatı özünde yaşayan kimsedir.

Mehmed Zâhid Kotku tasavvufu; “Tasavvuf, insanı nerede ve hangi konumda olursa olsun yüse bir gayeye yönelik olarak her düzeydeki faaliyeti yürütebilme olgunluğuna eriştirme san’atıdır” şeklinde tanımlıyor.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan ise Tasavvufu; Kurân ahlâkı, Resulullah’ın derûnî ahval ve halâtı, şeriatin ince âdâbı olarak tanıtıyorlar.

Sehl Tüsteri (k.s) tasavvufun yedi esasa dayandığını belirtir:

1. Kitabullah’a sımsıkı sarılmak

2. Sünneti hayat düsturu edinmek

3. Helal yemek

4. Kimseye eziyet etmemek

5. Allâh’a (c.c) isyan etmekten kaçınmak

6. Her an her dakika Cenâb-ı Mevla’ya tevbe etmek, her anımızın bin kusur bin günah içinde geçtiğini kabul ederek, Cenâb-ı Mevla’dan af dilemek

7. Hukuku yerine getirmek.

Tasavvufun temel esası, nefse haz veren şeylerden uzaklaşmak ve ruhunu rehine verip, cesediyle yaşayan insan durumuna düşmemektir. Kul, Allah’tan başka şeylerle (mâsivâ ile) kalbini meşgul ettiği müddetçe, Allâh’a yaklaşıp O’nunla ünsiyet imkan ve kudretini bulamaz. Ancak kalp tezkiye, nefs tasfiye edildikten ve Allah’tan gayrı olan şeyler oradan atıldıktan sonra Allâh’a kurbet ve ünsiyet kurabilir.

Tasavvufta önemli olan, İslâmi esaslara uygun bir hayat yaşamaktır. Bu husus da nefsi tezkiye ve terbiye ile doğrudan ilgilidir. En büyük kuvvet nefsi yenebilmek, ona hakim olabilmektir. Nefsin elinde oyuncak olmamak için mücâhede, mücâdele ve murâkabe şarttır, gönlü mâsivâdan boşaltmak gerekir. Çünkü kalemin yazamayacağı, aklın alamayacağı kadar mâsivâ vardır. Yüce Allâh’ın sırlarına vakıf olan arif-i billahdan başkası bu sırrı çözemez.

Esrara vâkıf olmak isteyen, bu yolda mücâdele vermek zorundadır. Bunun başka bir yolu da yoktur.

Peygamber Efendimiz “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur. Tasavvufun ulaşmak istediği gaye, ahlâkın kemâl mertebesine varmak için, en güzel örnek olan Hz. Muhammed (asv) in gerçek varisi olmaktır.

İnsan, ceset ve ruhtan meydana gelmiştir. Latif olan ruh, kesif olan bedene girince maddi varlığın ruh üzerinde yaptığı tesirler, ruhun berraklığını söndürür. İnsanın rûhî olgunluğu, nefis tezkiyesi ile tahakkuk edeceğinden, ruhun beden üzerine üstünlüğünü te’min için alının tedbirler de tasavvufun gayesini teşkil etmiştir.

Sahabe-i Güzîn (ra) hazerâtı, Resûlullah (asv) Efendimizin huzurlarında bulunmak ve sohbetlerini dinlemek sûretiyle, maddî, mânevî bütün pisliklerden tamamiyle arınmış olmalarıyla bütün Müslümanlara, hatta bütün insanlığa nümûne olmuşlardır. Bilâhare Resulullah (asv) Efendimizden uzaklaştıkça ve o güzel huylar birer birer kaybolmaya başlayınca, tarikatlar meydana gelmiştir.

Maksat hep Resulullah (asv) zamanındaki güzel hayatı canlandırıp yaşatmaya çalışmak, insanları maddi-manevi pisliklerden arıtmak, dolayısıyle kâmil, olgun, Hakk’ın rızasını kazanmaya lâyık Müslüman yetiştirmeye gayret etmektir.


Guzide.org
 
Harika bir başlık harika bir yazıı..Hasta oldum bu konuyaa..

Paylaşımın için Allah razı olsun Siyah kardeş..;)
 
emeğine sağlık kardeşim
 
şu günlerde Tasavvuf Edebiyatıyla ilgili bi araştırma yapıorm ve gerçekten müthiş bir his..
 
guzel bır konu olmus Allah c.c. razi olsun kardesim...tasavvuf kavramının ozunu cok guzel ifade eden bır calısma...Kur'an ve Sunnet hudutları ıcerısınde surece tasavvuf'un İslami yasama da onemlı bir yeri vardır...

"Nefsin elinde oyuncak olmamak için..." cumlesinin "tasavvuf" kavramının ana hedefini acıkladıgını dusunuyorum...

selam Rahman'ın kulları üzerine olsun...
 
en yanLış biLgi sahibi oLunan konulardan bi tanesi..Ve çok sağLam biLgiLer çok yumuşak bir anLatım tarzı şahane oLmuş Allah Razı Olsun
 
Çok çok güzell bi paylaşım...Eline emeğine sağlık...Allah razı olsun...
 
Geri
Üst