lonpofiely
Banned
- Katılım
- 10 May 2007
- Mesajlar
- 152
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Doğru “taraf”ta olmak çok şeyi değiştirir!
Türkiye, belki de cumhuriyet tarihinin en kritik sürecinden geçiyor. Halkın iradesinden haz etmeyen statükocu güçler, en çirkin yüzlerini, en kanlı planlarını, en kaotik varyasyonları devreye sokmak istiyorlar. Alenen… Bir son çırpınış, bir telaş, bir acizlik hali, bununla bağlantılı olarak “geri çekilirken her seferinde daha sert bir hamleyle saldırma” durumu sözkonusu. Açık söylemek gerekirse… Kimi zaman muhtırayla, bazen hukuksuz hukuk cambazlıklarıyla, bazen Ergenekon tipi çetelerle, “öyle ya da böyle” bir darbe, demokrasi dışı bir darbe gerçekleştirilmeye çalışılıyor Türkiye’de.
Ama işler eskisi kadar kolay değil… Devir farklı… Öyle radyodan Hasan Mutlucan güfteleriyle “ordu yönetime el koydu” demek de artık mümkün değil. Darbecilerin karşısında çok geniş ve donanımlı bir “sivil blok” var. Sivil olmayanların da ciddi destek verdiği bir sivil blok…
Saflar ayrışıyor artık. Bu safların tanımları da netleşiyor. Demokrasi isteyenler, istemeyenler… Darbeciler, darbe karşıtları… Kürt sorunu çözülsün diyenler, hayır çözülmesin oradan nemalanıyoruz diyenler. Başörtülülere eğitim hakkı isteyenler, onları görmek dahi istemeyenler. Askerin yeri kışladır diyenler, asker kışlasına dönmesin diyenler… Türkiye’nin kaderini değiştirecek gerçek belgeleri açıklayan Taraf gazetesi, bu belgeleri örtbas etmek isteyen malum gazeteler… “Darbeye karşı 70 milyon adım” atanlar, Cumhuriyet mitinglerinde ordudan yardım isteyenler…
Evet bu kadar net. Böylesi kritik zamanlarda “ama”ların, “ayrıntıların”, küçük ideolojik farklılıkların önemi kalmıyor. Bunları ileride çözmek üzere ertelemek ve o sivil bloktaki yeri “koşulsuz, şartsız” almak gerekiyor. Ortak akıl ve vicdan böyle yapmayı gerektiriyor.
İyibilgi olarak biz de vicdanımızın sesini dinlemek istiyoruz. Bu amaçla “Darbeye Karşı Sivil Direniş” adıyla yeni bir bölüm açtık. Burada haysiyetli tüm sivil seslere kulak vereceğiz.
Bu ses kimi zaman “darbeciyi tükürüğümde boğarım” diyen Hadi Uluergin olacak, kimi zaman Tünel’den Taksim’e yürüyen başörtülü bir teyze… Ya da o teyzenin arkasında yürüyen, AKDER’den Lambda’ya, Yüzleşme Derneği’nden Amargi’ye, Sosyalist Demokrasi Partisi’nden Genç Siviller’e, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Mazlum-Der’e, Küresel Eylem Grubu’ndan Barış Meclisi’ne kadar geniş bir yelpaze…
Sonuçta iyibilgi “iyi”nin tarafında, halkın tarafında yer alacak. Çünkü Ahmet Altan’ın söylediği gibi “Kendi halkını yenebilmiş kimse yoktur tarihte. Burada da olmayacak.”
Türkiye, belki de cumhuriyet tarihinin en kritik sürecinden geçiyor. Halkın iradesinden haz etmeyen statükocu güçler, en çirkin yüzlerini, en kanlı planlarını, en kaotik varyasyonları devreye sokmak istiyorlar. Alenen… Bir son çırpınış, bir telaş, bir acizlik hali, bununla bağlantılı olarak “geri çekilirken her seferinde daha sert bir hamleyle saldırma” durumu sözkonusu. Açık söylemek gerekirse… Kimi zaman muhtırayla, bazen hukuksuz hukuk cambazlıklarıyla, bazen Ergenekon tipi çetelerle, “öyle ya da böyle” bir darbe, demokrasi dışı bir darbe gerçekleştirilmeye çalışılıyor Türkiye’de.
Ama işler eskisi kadar kolay değil… Devir farklı… Öyle radyodan Hasan Mutlucan güfteleriyle “ordu yönetime el koydu” demek de artık mümkün değil. Darbecilerin karşısında çok geniş ve donanımlı bir “sivil blok” var. Sivil olmayanların da ciddi destek verdiği bir sivil blok…
Saflar ayrışıyor artık. Bu safların tanımları da netleşiyor. Demokrasi isteyenler, istemeyenler… Darbeciler, darbe karşıtları… Kürt sorunu çözülsün diyenler, hayır çözülmesin oradan nemalanıyoruz diyenler. Başörtülülere eğitim hakkı isteyenler, onları görmek dahi istemeyenler. Askerin yeri kışladır diyenler, asker kışlasına dönmesin diyenler… Türkiye’nin kaderini değiştirecek gerçek belgeleri açıklayan Taraf gazetesi, bu belgeleri örtbas etmek isteyen malum gazeteler… “Darbeye karşı 70 milyon adım” atanlar, Cumhuriyet mitinglerinde ordudan yardım isteyenler…
Evet bu kadar net. Böylesi kritik zamanlarda “ama”ların, “ayrıntıların”, küçük ideolojik farklılıkların önemi kalmıyor. Bunları ileride çözmek üzere ertelemek ve o sivil bloktaki yeri “koşulsuz, şartsız” almak gerekiyor. Ortak akıl ve vicdan böyle yapmayı gerektiriyor.
İyibilgi olarak biz de vicdanımızın sesini dinlemek istiyoruz. Bu amaçla “Darbeye Karşı Sivil Direniş” adıyla yeni bir bölüm açtık. Burada haysiyetli tüm sivil seslere kulak vereceğiz.
Bu ses kimi zaman “darbeciyi tükürüğümde boğarım” diyen Hadi Uluergin olacak, kimi zaman Tünel’den Taksim’e yürüyen başörtülü bir teyze… Ya da o teyzenin arkasında yürüyen, AKDER’den Lambda’ya, Yüzleşme Derneği’nden Amargi’ye, Sosyalist Demokrasi Partisi’nden Genç Siviller’e, Helsinki Yurttaşlar Derneği’nden Mazlum-Der’e, Küresel Eylem Grubu’ndan Barış Meclisi’ne kadar geniş bir yelpaze…
Sonuçta iyibilgi “iyi”nin tarafında, halkın tarafında yer alacak. Çünkü Ahmet Altan’ın söylediği gibi “Kendi halkını yenebilmiş kimse yoktur tarihte. Burada da olmayacak.”