Vtnsvr
New member
ORHAN BURSALI
Taşları Bağlamak, Köpekleri Salmak
Erdoğan’ın neden bizzat sahneye çıkıp orkestra şefliğini ele aldığını merak etmenin bir âlemi yok! Her şey açık saçık ortada; tam bir nü durumda iktidar! Gerçek inanan için aslında tam da “ayıp” durum! Utancından başını yere eğmesi gerektiği “çırılçıplak” bir görüntü! Başbakanlığa uzanan fener söndü olayının, baktı ki altında boğulacaklar, karizmasını sahneye attı! Durum ağırdır, fecidir, felakettir, arkası gelecek gibidir ve assolistin ortalığı toparlama ve karartma operasyonuna ihtiyaç vardır!
Yoksa niye bir başbakan kalkar ve bir medya patronuna savaş açar! Pek aklın havsalanın alabileceği bir durum değil!
İlk darbe: “Dişli” olayı, gümmmmmm diye Başbakan’ın, iktidarın, partisinin başına indi! Adamı istifa ettirdiler Erdoğan’ın Genel Başkan Yardımcılığı’ndan, ama milletvekili! RTE herkese vermeyi çok sevdiği “ahlak dersi”nden nasibini öncelikle kendisi almalı ve Dişli’nin dokunulmazlığını kaldırıp yargılanmasını sağlamalı!
Arkasından Gaziantep’te ikinci ve üçüncü “dişleme” olayları! Yöntem aynı, ucuza al, belediyeden imar düzeltmesi yaptır, hemen birkaç misline sat! AKP’lilerin oluşturduğu vurgun ortaklığı, 32 yıldır imar değişikliği isteği reddedilen arsayı 14 milyon dolara alıyor, hemen belediyeden imar değişikliğini geçiriyor ve üç günde 87.5 milyon dolara satıyor! RTE diyor ki: “Araştırdım, öyle değil olay!” Eh açıkla bakalım, olay nasılmış!?
Hadi, diyelim ki, bu vurgunlardan da RTE etkilenmez, bugüne kadar yaptığı gibi onları zamana bırakır ve unuttururdu! Eğer Almanya’da Deniz Feneri davasında kuyruklar kıstırılmasaydı! Fener olayı, iktidara düşmüş bir göktaşıdır! 1990’lardan bu yana kankası, RTÜK’ün başına koyduğu Akman’ın iddianamade adı 34 kez geçiyor! 1993’te TV kurmak için harekete geçirdiği ve bugün Kanal 7’nin sahibi Karaman, topun ağzında! Başbakanlığa dayanan iddialar var! Kolları sıvamasın da kim sıvasın!
***
RTE diyor ki: “Aydın Doğan bana dedi ki ‘boşuna mı bu kadar parayı verdim Hilton’a, tabii ki oraya rezidanslar yapacağım’... Ben de ona olmaz, orayı hak etmiyorsun, yeşil alandır dedim...” Aydın Doğan ise bunu reddediyor. Tam tersine, görüşmede Hilton konusunu Erdoğan’ın açtığını belirtiyor.
Birisi yalan söylüyor. Bence RTE’nin yalan söyleme olasılığı çok çok yüksek, “metin ve olgu çözümlemesi” ile bunu anlayabiliriz.
Başbakan’la görüşen hiç kimse, “Oraya boşuna mı o kadar para verdim, tabii ki...” diye konuşmaz, yoksa kendini bilmez biri olması gerekir ki, o takdirde de bir başbakan onunla masaya oturmaz. Aydın Doğan’ın Hilton alanıyla ilgili projeleri olması ayrı bir konu! Ama Hilton alanı netamelidir, sit alanıdır, kamuoyunun gözü kulağı oradadır, Aydın Doğan böyle bir konuyu doğrudan Başbakan’la görüşmez. Eğer görüşüyorsa, AKP’ye hayatının en büyük bedelini ödemeyi göze alıyor demektir! Oysa Doğan için Hilton hayati değildir, zamana bırakılacak bir konudur, bunun için de kızlarını, medyasını bağlayamaz, zaten kızları da buna izin vermez! Özgür kalıp, Hilton alanının açıklığı ve yeşilliğinin yıllarca keyfini sürmek varken!
Doğan’ın esas sıkıntısı, yıllardır istediği rafineri iznini alamamasıdır. İktidar bunu engelliyor! Adam, “Cebimde 2.5 milyar dolarım var, 15 bin kişiye iş sahası açacağım, izin ver” diyor, Erdoğan vermiyor! İşte bu tamamen belgeli bir olgudur!
Çünkü, Doğan’ın açıkladığı gibi, rafine iznini damadının şirketi Çalık’a vermektedir. (Sabah’ı ona devlet parasıyla satın aldırıp yandaş medya yaptırmıştır.) Peki ikinci izni Doğan’a neden vermiyor: Rekabet az olsun, Çalık’a rakip olmasın, kazancı azalmasın!
Metin çözümlemenin sonu: RTE’nin, rafineriyi reddinden sonra, bu defa gönül almak için Aydın Bey’e Hilton’u sormuş olması insan doğasına çok uygundur! Hatta, “Seni Topbaş’la görüştüreyim, konuşun” demesi de! Bu, iktidar ve belediyelerin politikalarına çok da uygun düşer...
***
RTE’nin sahneye çıkmasının ikinci yüzünde ise, henüz uşak olmamış, yaşanılan pislikleri örtbas etmemiş ve görmemeyi becerememiş, geri kalan medyayı da bir kaşık suda boğmak isteği vardır. Erdoğan’nın “bütüncül, hepsi benim” karakteri, salt kişiliğinden kaynaklanmıyor! Onun nasıl bir rejim arzusuyla, nasıl bir Türkiye yaratmak planlarıyla da yakından ilgilidir! Yarattığı biat medyası, iktidarın başını döndürdü. Diğerlerini de susturursa, köpekleri saldığı köyde taşların hepsini bağlamış olacaktır!
Tam bir kriminal görüntü var yani!
http://erdem43.blogcu.com/taslari-baglamak-kopekleri-salmak-orhan-bursali_23777761.html
Taşları Bağlamak, Köpekleri Salmak
Erdoğan’ın neden bizzat sahneye çıkıp orkestra şefliğini ele aldığını merak etmenin bir âlemi yok! Her şey açık saçık ortada; tam bir nü durumda iktidar! Gerçek inanan için aslında tam da “ayıp” durum! Utancından başını yere eğmesi gerektiği “çırılçıplak” bir görüntü! Başbakanlığa uzanan fener söndü olayının, baktı ki altında boğulacaklar, karizmasını sahneye attı! Durum ağırdır, fecidir, felakettir, arkası gelecek gibidir ve assolistin ortalığı toparlama ve karartma operasyonuna ihtiyaç vardır!
Yoksa niye bir başbakan kalkar ve bir medya patronuna savaş açar! Pek aklın havsalanın alabileceği bir durum değil!
İlk darbe: “Dişli” olayı, gümmmmmm diye Başbakan’ın, iktidarın, partisinin başına indi! Adamı istifa ettirdiler Erdoğan’ın Genel Başkan Yardımcılığı’ndan, ama milletvekili! RTE herkese vermeyi çok sevdiği “ahlak dersi”nden nasibini öncelikle kendisi almalı ve Dişli’nin dokunulmazlığını kaldırıp yargılanmasını sağlamalı!
Arkasından Gaziantep’te ikinci ve üçüncü “dişleme” olayları! Yöntem aynı, ucuza al, belediyeden imar düzeltmesi yaptır, hemen birkaç misline sat! AKP’lilerin oluşturduğu vurgun ortaklığı, 32 yıldır imar değişikliği isteği reddedilen arsayı 14 milyon dolara alıyor, hemen belediyeden imar değişikliğini geçiriyor ve üç günde 87.5 milyon dolara satıyor! RTE diyor ki: “Araştırdım, öyle değil olay!” Eh açıkla bakalım, olay nasılmış!?
Hadi, diyelim ki, bu vurgunlardan da RTE etkilenmez, bugüne kadar yaptığı gibi onları zamana bırakır ve unuttururdu! Eğer Almanya’da Deniz Feneri davasında kuyruklar kıstırılmasaydı! Fener olayı, iktidara düşmüş bir göktaşıdır! 1990’lardan bu yana kankası, RTÜK’ün başına koyduğu Akman’ın iddianamade adı 34 kez geçiyor! 1993’te TV kurmak için harekete geçirdiği ve bugün Kanal 7’nin sahibi Karaman, topun ağzında! Başbakanlığa dayanan iddialar var! Kolları sıvamasın da kim sıvasın!
***
RTE diyor ki: “Aydın Doğan bana dedi ki ‘boşuna mı bu kadar parayı verdim Hilton’a, tabii ki oraya rezidanslar yapacağım’... Ben de ona olmaz, orayı hak etmiyorsun, yeşil alandır dedim...” Aydın Doğan ise bunu reddediyor. Tam tersine, görüşmede Hilton konusunu Erdoğan’ın açtığını belirtiyor.
Birisi yalan söylüyor. Bence RTE’nin yalan söyleme olasılığı çok çok yüksek, “metin ve olgu çözümlemesi” ile bunu anlayabiliriz.
Başbakan’la görüşen hiç kimse, “Oraya boşuna mı o kadar para verdim, tabii ki...” diye konuşmaz, yoksa kendini bilmez biri olması gerekir ki, o takdirde de bir başbakan onunla masaya oturmaz. Aydın Doğan’ın Hilton alanıyla ilgili projeleri olması ayrı bir konu! Ama Hilton alanı netamelidir, sit alanıdır, kamuoyunun gözü kulağı oradadır, Aydın Doğan böyle bir konuyu doğrudan Başbakan’la görüşmez. Eğer görüşüyorsa, AKP’ye hayatının en büyük bedelini ödemeyi göze alıyor demektir! Oysa Doğan için Hilton hayati değildir, zamana bırakılacak bir konudur, bunun için de kızlarını, medyasını bağlayamaz, zaten kızları da buna izin vermez! Özgür kalıp, Hilton alanının açıklığı ve yeşilliğinin yıllarca keyfini sürmek varken!
Doğan’ın esas sıkıntısı, yıllardır istediği rafineri iznini alamamasıdır. İktidar bunu engelliyor! Adam, “Cebimde 2.5 milyar dolarım var, 15 bin kişiye iş sahası açacağım, izin ver” diyor, Erdoğan vermiyor! İşte bu tamamen belgeli bir olgudur!
Çünkü, Doğan’ın açıkladığı gibi, rafine iznini damadının şirketi Çalık’a vermektedir. (Sabah’ı ona devlet parasıyla satın aldırıp yandaş medya yaptırmıştır.) Peki ikinci izni Doğan’a neden vermiyor: Rekabet az olsun, Çalık’a rakip olmasın, kazancı azalmasın!
Metin çözümlemenin sonu: RTE’nin, rafineriyi reddinden sonra, bu defa gönül almak için Aydın Bey’e Hilton’u sormuş olması insan doğasına çok uygundur! Hatta, “Seni Topbaş’la görüştüreyim, konuşun” demesi de! Bu, iktidar ve belediyelerin politikalarına çok da uygun düşer...
***
RTE’nin sahneye çıkmasının ikinci yüzünde ise, henüz uşak olmamış, yaşanılan pislikleri örtbas etmemiş ve görmemeyi becerememiş, geri kalan medyayı da bir kaşık suda boğmak isteği vardır. Erdoğan’nın “bütüncül, hepsi benim” karakteri, salt kişiliğinden kaynaklanmıyor! Onun nasıl bir rejim arzusuyla, nasıl bir Türkiye yaratmak planlarıyla da yakından ilgilidir! Yarattığı biat medyası, iktidarın başını döndürdü. Diğerlerini de susturursa, köpekleri saldığı köyde taşların hepsini bağlamış olacaktır!
Tam bir kriminal görüntü var yani!
http://erdem43.blogcu.com/taslari-baglamak-kopekleri-salmak-orhan-bursali_23777761.html