Türkiye, Ata'sını Anıyor

1001Design

330i ///M3 Design
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
25,561
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Shut up and train!
Bugün 10 Kasım ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Atatürk, Ölümünün 69. Yıldönümünde Tüm Yurtta Anılıyor. Anma Törenlerinin İlki Anıtkabir'de Başladı...

turkiye-ata-sini-aniyor_o.jpg


Ankara'da ilk tören sabah Anıtkabir'de düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, protokole dahil devlet erkanının oluşturacağı kortej eşliğinde Aslanlı Yol'dan yürüyerek saat 09.05'de mozoleye çelenk koyacak.

Gül ve beraberindekiler, burada Atatürk'ün manevi huzurunda 2 dakika saygı duruşunda bulunacak. Saygı duruşu, askeri bandonun çalacağı İstiklal Marşı'nın bitiminde sona erecek.

Cumhurbaşkanı Gül'ün Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalamasının ardından, korteje dahil olmayan sivil ve askeri erkan ile öğrenciler saygı geçişinde bulunacak.

Anıtkabir, resmi törenlerin ardından saat 11.00'de halkın ziyaretine açılacak. Kordiplomatik duayeni tarafından da saat 15.00'de Anıtkabir'e çelenk konulacak.

Bayraklar, Atatürk'ün 69 yıl önce ebediyete intikal ettiği saat 09.05'den itibaren güneşin batışına kadar yarıya indirilecek. Sivil Savunma Müdürlüğü'ne ait sirenler ve motorlu araç klaksonları da saat 09.05'de 2 dakika süreyle çalınacak. Tüm resmi ve özel okullarda da anma programları gerçekleştirilecek.

Çelenk koyma törenleri

Anıtkabir ile aynı anda Ulus Atatürk Anıtı, Sıhhiye Zafer Anıtı ve Atatürk Orman Çiftliği Atatürk anıtlarında da saat 09.05'de çelenk koyma törenleri yapılacak. Atatürk anıtlarına, Ankara Valiliği, Türk Silahlı Kuvvetleri, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile diğer kurum ve kuruluşlarca çelenkler bırakılacak.

Valilik adına hazırlanan çelenkler, Atatürk anıtlarına anıtların bulunduğu Altındağ, Çankaya ve Yenimahalle ilçelerinin kaymakamlıkları tarafından konulacak.

Atatürk'ü anma haftası programı

Ankara'da, '10 Kasım Atatürk'ü Anma Haftası' kapsamında, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nca saat 10.00'da, kurum konferans salonunda 'Okunuşunun 80'inci Yılında Büyük Nutuk'un Değeri' konulu anma toplantısı ve açık oturum düzenlenecek.

Toplantının açılış konuşmalarını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bakanı Mehmet Aydın yapacak.

Atatürk Yüksek Kurumu Başkanı, Atatürk Araştırma Merkezi Başkan Vekili Prof. Dr. Sadık Tural'ın yöneteceği açık oturumda, eski Atatürk Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Başkent Üniversitesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın konuşmacı olarak yer alacak.

Altındağ Belediyesi'nce gerçekleştirilen etkinlik kapsamında Türk sanat müziği korosu, Yunus Emre Kültür Merkezi'nde saat 16.00'da Atatürk'ün sevdiği şarkıların seslendirileceği bir konser verilecek.

Çankaya Belediyesi'nce de Çağdaş Sanatlar Merkezi Konferans Salonu'nda Atatürk fotoğrafları sergisi açılacak. Atatürk hakkında 10-20 Kasım 1938 tarihleri arasında Türk basınında yer alan yazı ve fotoğraflardan oluşan sergi de aynı yerde gerçekleştirilecek.

Sergi ve film gösterimleri

Ankara Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nce düzenlenen Atatürk konulu kitaplar ve süreli yayınlar sergisi ise OR-AN ve Cebeci Halk Kütüphaneleri ile Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi ve Yenimahalle İlçe Halk Kütüphanesi'nde 10-16 Kasım tarihleri arasında görülebilecek.

Anıtkabir Komutanlığı da Mehmetçik Kulesi Sinevizyon Salonu'nda 'Güneşin Adı' konulu Atatürk belgeselini aynı tarihler arasında gösterecek. Ankara Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi, Cebeci Halk Kütüphanesi, Yenimahalle İlçe Halk Kütüphanesi ve OR-AN Halk Kütüphanesi'nde 'Kurtuluş' ve 'Sarı Zeybek' adlı filmleri gösterecek.

TCDD İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün Ankara Garı giriş holünde açacağı 'Mustafa Kemal'in Askerleri' adlı fotoğraf sergisi de 10-19 Kasım tarihleri arasında gezilebilecek.

6'ıncı Uluslararası Atatürk Kongresi

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'na bağlı Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı'nca 12-16 Kasım tarihleri arasında Ankara'da 239 bilimadamının katılımıyla '6'ncı Uluslararası Atatürk Kongresi' düzenlenecek.

Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'ndaki kongre açılış töreninde Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı Aydın ve Kurum Başkanı Prof. Dr. Tural konuşma yapacak.

Atatürk üzerine çalışmalarıyla tanınmış Andrew Mango, Salahi R. Sonyel, Utkan Kocatürk ve Bilal Şimşir'e açılış töreninde 'hizmet ödülü' verilecek.

Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün yöneteceği açılış oturumunda ise 'Milli ve Evrensel Yönleriyle Atatürk Devrimi' konulu panel düzenlenecek. Panele, Prof. Dr. Hale Şıvgın, Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Yrd. Doç. Dr. Şaduman Halıcı ve Prof. Dr. Salahi R. Sonyel konuşmacı olarak katılacak.

Kongre çalışmaları ise Başkent Öğretmen Evi'nde 4 ayrı salonda gerçekleştirilecek.

haberler.com
 
Atam hepimiz ATATÜRKÜZ
Yazar Tepkimiz.net
Cumartesi, 10 Kasım 2007
ATAM, HEPİMİZ ATATÜRKÜZ...
ONURSUZLARI SEVİNDİRMEYECEĞİZ...
CUMHURİYETİ DE İNSANLIK ONURU İÇİN YAŞATACAĞIZ.
Çünkü bizler, "ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum" diyecek kadar kararlı bir komutanın ve cenaze namazını kılarak ölüme gidenlerin torunlarıyız. "Farkında değil misiniz ki, bu memlekette MİLLİ bir GENELKURMAY heyeti yoktur... Bir Alman genelkurmayı vardır. O Alman genelkurmayı ki, ilk iş olarak benim gibi dik başlı bir askeri ordudan çıkarmak kararı verdi."

Ardından Türk Milleti ile birlik olup ülkeyi düzlüğe çıkarttı ve içinde İNSANLARIN yaşadığı Cumhuriyeti kurdu... Cumhuriyeti kurduğu gibi nasıl korunacağını da bütün ayrıntıları ile anlattı. Hatta kanunlar yaptı. Fakat onun sözünü portresiyle birilikte duvarlara yazdık. Kitaplarda ise bolca anlattık, her alana ve "resmi bahçeye" heykellerini koyduk ama ATATÜRK'ten uzaklaştık. -Neden uzaklaştık? Bu sorunun yanıtını ancak, "hakikatleri konuşmaktan asla çekinmeyiniz" sözlerinin de sahibi olan Mustafa Kemal ATATÜRK ile bulabiliriz. Aslında bugünlerde Mustafa Kemal'i "anmak ve anlamak" için mangal gibi yüreğiniz olacak.

O, "bağımsızlık benim karakterim" dedi. Fakat, en yakın silah arkadaşı olduğu söylenen zamanın ABD mandacısı İsmet İNÖNÜ; arkadaşı Mustafa Kemal'in ölümünden sonra Cumhuriyeti bağımsızlık karakterinden hızla uzaklaştırdı. Aradan kısa bir süre geçti. Ve İsmet İNÖNÜ, "...böyledir bu işler, Peygamber edasıyla size dünyaları vaat ederler. İmzayı attınız mı ertesi gün gelmişlerdir... Personeli gelmiştir, teçhizatı gelmiştir. Ondan sonra sökebilirsen sök. Gitmezler. Sonra, ne bağımsız dış politika ne bağımsız iç politika kalmamıştır" dedi.

Sonrasında ise T.C. devletini yönetmek için sorumluluk alanlar, İsmet İNÖNÜ'nün hatalar zincirine katılmaya devam ettiler. Ve yine bu günlerde hala kurtuluşu ABD mandasında görenler ise ATATÜRK'ün "benim en büyük eserim" dediği Cumhuriyetin ruhunu iyice körelterek değiştirmek üzere ant içtiler.

Diğer tarafta ise; bugün borçlandırdıkları ama dün Osmanlının dahi borcunu ödeyen Cumhuriyetin aslında bir İNSANLIK projesi olduğu, Mustafa Kemal'in tercihini İNSANDAN yana yaptığı yeni yeni anlamaya başladık...

Onun için, yüreğimiz yanıyor.

Laik Cumhuriyet ile gidecek olanın özgürlüğümüz ve egemenlik haklarımız olduğunu yeni yeni anlamaya başladık. Biliyoruz artık, "Cumhuriyet" demek; yurdumuzda onurluca yaşamaktır....

Cumhuriyet'in korunması, yaşatılması ve yenilikçi karakterini sürdürebilmek için, çok çalışmak ve üretmek gerekiyor. Onu da, hasta yatağında dahi, istihdam ve üretim diyen ATATÜRK'ün sözleri ile hatırlatmak istiyorum. Çünkü, Cumhuriyet tembel, uyuşuk ve korkak insanların işi değildir... Ama tam tersi olduk. Cumhuriyet, İNSANIN kontrolünde ve hizmetinde olması gerekirken, sahipleri olan İNSANLAR tarafından idare edilmediğinden dolayı başkalaştı.

Cumhuriyet, İNSAN için var dedik... - Tabii ki Cumhuriyet İNSAN olan KADINI da varlığından ayrı tutmayı hiç düşünmedi. Kadını da, Cumhuriyet ile İNSANLIKLA eşleştirdi. Cumhuriyet, KADINI karakterinde bulunan "bağımsızlık" gibi algıladı.

Algılama zorluğu çekenlerin kim olduğunu tek tek anmadan; ATATÜRK'ün isteği ile Sümerolog olan 94 yaşındaki Muazzez İlmiye ÇIĞ'ın, "kadının örtünmesi" ile ilgili üç bin yıl önceye dayanan belgeleri, "bugün söylediği için" T.C. Mahkemelerinde yargılandı.

Mustafa Kemal 1 Eylül 1925 tarihinde Muazzez İlmiye Çığ'ın yargılanması isteyenlere, "ey millet iyi biliniz ki" diye başlayan Bursa konuşması ile seslenmişti. Konuşmasında ise "Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın emrettiği ve istediğini yapmak, İNSAN olmak için yeterlidir", dedi...

ATATÜRK'ün ne demek istediğini, gösterdiği hedefler ile birlikte bugün çok daha iyi anlıyoruz.

Hatırlatmak istediğimiz, Cumhuriyetin temellerinde, M. Kemal'in "Özgürlük ve Bağımsızlık benim karakterimdir... sözleri vardır. Bu yüzden hepimizin, "birinci ödevi, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuzluğa dek korumak ve savunmaktır." Çünkü, "bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın var olabilmesi, o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olması ile mümkündür... Ben yaşayabilmek için özgür bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple ulusal bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Milletin ve memleketin çıkarları gerektirdiği takdirde, milletlerden her biri ile dostluk ve siyasî ilişkileri takdir ederim. Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de, bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım... Biz; yaşamak isteyen, haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz.... Tam bağımsızlık denildiği zaman, tabii ki, siyasî, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ... her alanda tam bağımsızlık anlaşılmalıdır. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk milletin ve memleketin, gerçek anlamda tam bağımsızlıktan yoksunluğu demektir."

Varlığımız dediğimiz, Cumhuriyetin "ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel", hepimizin "en değerli güven" kaynağıdır. Eğer ATATÜRK'ü anarken, Cumhuriyetin temel niteliklerini anlamaz isek, "yurt içinde ve dışında", bizleri bağımsızlığımızdan "yoksun etmek isteyen kötü niyetliler" ortaya çıkacaktır. İşte o zaman, özgürlüğümüzü, ülkemizin bağımsızlığını savunurken, "içinde bulunduğumuzu durumu ve zor koşulları" düşünmeyeceğiz. Çünkü, Türk milleti tüm bu zorlukların üstesinden gelecek gücü kendisinde mutlaka bulacaktır.

Özgür varlığımıza "düşman" olanlar, cumhuriyetimize ve onun getirdiği tüm değerleri "ortadan kaldırmak" üzere harekete geçebilir. Bu düşman dünyanın en donanımlı gücüne sahip olarak "sevgili yurdumuzun...her köşesine...girmiş" de olabilir. "Bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olmak üzere", yurdumuzda; "... iş başında bulunanlar, aymazlık, sapkınlık ve hatta, hainlik içinde olabilirler. Daha da kötüsü, iş başında bulunan kişiler, kendi çıkarlarını, yurduna girmiş olan düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde bezgin ve bitkin düşmüş" de olabilir.

Bu durum karşısında 7'den 70'e hepimizin tek bir görevi vardır. O görev, "Türk bağımsızlığını ve Türkiye Cumhuriyetini kurtarmaktır!" Ülkemizin, tam bağımsızlığı "bizim bugün üzerimize aldığımız görevin temelidir..."

Çünkü bizler, "ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum" diyecek kadar kararlı bir komutanın ve cenaze namazını kılarak ölüme gidenlerin torunlarıyız.

ATATÜRK'ün Kurtuluş Savaşımızı Cumhuriyet ile taçlandırdıktan sonra; YENİDEN mandacı olanların siyasetine ve bolca itiraf edilen YANLIGILARA karşı da, "YENİDEN Laik Cumhuriyet ile Ne Mutlu Türküm Diyene ve Ne Mutlu Mustafa Kemal gibi Düşünene" diyoruz...
 
Geri
Üst