T.Bag
Banned
- Katılım
- 9 Nis 2009
- Mesajlar
- 210
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Türkiye-Amerika ve AB ipoteği
Sevgili basınımızın bazı güzide köşe yazarları ve bazı akademisyenler “Obama’nın konuşmalarından” inanılmaz sonuçlar çıkardılar. Hele bazıları var ki, Bekaa Vadisi’nden Amerikan helikopterleri ile kurtulmuş olmalarını hala unutmamışlar, abarttılar da abartılar!
Çok romantik ve “sürrealist” olanları da unutmamak lazım. Obama’nın “yatak odasına girip” başucu kitaplarına ulaşanlar var! İşin en acısı da “analiz” ve “sentez” gibi kavramlardan uzak, bilgi yerine “hayal dünyasının” izlerini taşıyan bu yazıların Türkiye’nin en büyük gazetelerinde çıkması! Ne diyelim! Sonumuz hayır olsun! Sevgili dostlar, dün de yazdım, bugün devam edeceğim. Obama’nın ziyareti “çok önemli” olmakla birlikte “bütünü ve sonucu” algılamada “basınımızın” büyük bir bölümünden ayrılıyorum…
Neden mi? Çok kısa olarak açmaya çalışayım. 1950′li yıllardan sonra “netleşen” Amerika-Türkiye ilişkisi “Marshall yardımının” miktarı dahil, Avrupa “ipoteği” altına girdi. Fransa-İtalya-İngiltere’ye 2-3 milyar dolar arasında yardım yapılırken, Avrupa’nın baskısı sonucu “ABD, Türkiye’ye gönderdiği parayı 300 milyon dolar olarak söz vermesine rağmen” 195 milyon dolarda kesti… Hemen bir not düşeyim: Menderes’in “Avrupa baskısıyla ABD’den para alamayıp, Rusya’ya yönelmesi” bu süreçte başladı ve 1960 darbesinin arkasında “İngiltere vardı” tespitlerini hatırlarsanız, bu süreç daha anlamlı bir hale gelebilir… 1960′lardan sonra ABD, Türkiye’yi her zaman “Avrupa ipoteği” altında “algıladı” ve “tam üyelik balonu” uçurulduktan sonra, ABD’nin Türkiye söylemi “Batı ile entegre, Avrupa üyesi Türkiye” cümlesi üzerinde şekillendi. Bu “aslı astarı” olmayan ve Türkiye’ye “hiçbir getirisi olmayan” bir söylemdi… Bush ve Clinton da “aynı yoldan” gittiler ve Türkiye’yi “kendi dinamiklerini anlamadan” kolaycı, ezbere bir söylem ve anlayış ile “bu denklem içinde” gördüler!
Sevgili dostlar, malesef Obama da ŞİMDİLİK bu yoldan çıkamadı! Türkiye’ye “ev ödevi olarak” bıraktığı bütün maddeler “Avrupa Parlamentosu” kararlarında Türkiye’den istenen detaylardı! Hatta o kadar aynıydı ki: Türkiye’de azınlıklar uluslararası anlaşmalar ile belirlenmesine rağmen, ABD Başkanı Avrupa Parlamentosunun aynen Türkiye’den “istediği” gibi “Kürt Azınlık” ifadesini kullandı…Diğer detaylar da farklı değildi ! Avrupa’nın “enerji arz güvenliği için” Ermenistan ile “sınırın” açılması, Avrupa’nın dayattığı “Ruhban okulu” ve küçük ayrıntılar… Sevgili dostlar, uzun süredir “Obama’ya açık mektup ve Amerika’ya açık mektup” şeklinde “AB olmadan ABD ilişkisi” tezimi bu köşede işliyorum. Bunu bilerek yapıyorum ve ülkem adına “yeni bir yol açmaya” çalışıyorum. Sadece Türkiye’de değil, Amerika’da ve Rusya’da da sesimi duyurmaya, içeride “yerleşik Avrupa lobisine” rağmen elimden geleni yapmaya çalışıyorum. İnanın çok yol aldım. Burada bir bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum : bundan yaklaşık iki yıl önce Amerikan Rockefeller Vakfı bana bir davet gönderdi ve dünya genelinde seçtiği “41 küresel lider adayından” biri olarak “Yunanistan ve Türkiye bölgesinden” beni davet etti. Reklamı sevmem üstünde durmadım, bazıları için “çok önemli olabilecekken” çok az kimseye söyledim… Objektif bir şekilde toplantılara katıldım. Orada da “görüşlerimden” asla taviz vermeden “Avrupa ipoteği olmadan yeni süper güç Türkiye” tezimden uluslararası katılımcılara bahsettim. Kim çağırırsa, kim beni “ne seçerse seçsin” bakışım belli : Tam bağımsız Türkiye !
Sevgili dostlarım, o günden bugüne, hatta son ortaya attığım “Kıbrıs’ta ABD ile işbirliği” tezim dahil, ABD çevrelerinde “Avrupa ipoteğinin kalkması” yolunda çok mesafe aldım. Uzun süredir üzerinde çalıştığım “The collapse of Europe” - ” Avrupa’nın çöküşü” tezim de yakında ABD’deki “siyasi-ekonomik düşünce kuruluşlarına” gönderilecek ve daha çok “ABD’li etkin” gerçekleri görecek !!
Sonuç: Türkiye’de yerleşik “lobilere” rağmen, gerçeğin üstü asla ama asla örtülemez! Türkiye “Avrupa olmadan” tek başına “süper bir güçtür, olabilir” ve gerektiğinde ABD ve diğer küresel oyuncularla “yeni işbirliği” modelleri geliştirebilir! Bunu lütfen atlamayalım! Lütfen gerçeklerimizi ve nelere sahip olduğumuzu doğru analiz edelim… Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!!
http://www.ilk-kursun.com/2009/04/turkiye-amerika-ve-ab-ipotegi/
Sevgili basınımızın bazı güzide köşe yazarları ve bazı akademisyenler “Obama’nın konuşmalarından” inanılmaz sonuçlar çıkardılar. Hele bazıları var ki, Bekaa Vadisi’nden Amerikan helikopterleri ile kurtulmuş olmalarını hala unutmamışlar, abarttılar da abartılar!
Çok romantik ve “sürrealist” olanları da unutmamak lazım. Obama’nın “yatak odasına girip” başucu kitaplarına ulaşanlar var! İşin en acısı da “analiz” ve “sentez” gibi kavramlardan uzak, bilgi yerine “hayal dünyasının” izlerini taşıyan bu yazıların Türkiye’nin en büyük gazetelerinde çıkması! Ne diyelim! Sonumuz hayır olsun! Sevgili dostlar, dün de yazdım, bugün devam edeceğim. Obama’nın ziyareti “çok önemli” olmakla birlikte “bütünü ve sonucu” algılamada “basınımızın” büyük bir bölümünden ayrılıyorum…
Neden mi? Çok kısa olarak açmaya çalışayım. 1950′li yıllardan sonra “netleşen” Amerika-Türkiye ilişkisi “Marshall yardımının” miktarı dahil, Avrupa “ipoteği” altına girdi. Fransa-İtalya-İngiltere’ye 2-3 milyar dolar arasında yardım yapılırken, Avrupa’nın baskısı sonucu “ABD, Türkiye’ye gönderdiği parayı 300 milyon dolar olarak söz vermesine rağmen” 195 milyon dolarda kesti… Hemen bir not düşeyim: Menderes’in “Avrupa baskısıyla ABD’den para alamayıp, Rusya’ya yönelmesi” bu süreçte başladı ve 1960 darbesinin arkasında “İngiltere vardı” tespitlerini hatırlarsanız, bu süreç daha anlamlı bir hale gelebilir… 1960′lardan sonra ABD, Türkiye’yi her zaman “Avrupa ipoteği” altında “algıladı” ve “tam üyelik balonu” uçurulduktan sonra, ABD’nin Türkiye söylemi “Batı ile entegre, Avrupa üyesi Türkiye” cümlesi üzerinde şekillendi. Bu “aslı astarı” olmayan ve Türkiye’ye “hiçbir getirisi olmayan” bir söylemdi… Bush ve Clinton da “aynı yoldan” gittiler ve Türkiye’yi “kendi dinamiklerini anlamadan” kolaycı, ezbere bir söylem ve anlayış ile “bu denklem içinde” gördüler!
Sevgili dostlar, malesef Obama da ŞİMDİLİK bu yoldan çıkamadı! Türkiye’ye “ev ödevi olarak” bıraktığı bütün maddeler “Avrupa Parlamentosu” kararlarında Türkiye’den istenen detaylardı! Hatta o kadar aynıydı ki: Türkiye’de azınlıklar uluslararası anlaşmalar ile belirlenmesine rağmen, ABD Başkanı Avrupa Parlamentosunun aynen Türkiye’den “istediği” gibi “Kürt Azınlık” ifadesini kullandı…Diğer detaylar da farklı değildi ! Avrupa’nın “enerji arz güvenliği için” Ermenistan ile “sınırın” açılması, Avrupa’nın dayattığı “Ruhban okulu” ve küçük ayrıntılar… Sevgili dostlar, uzun süredir “Obama’ya açık mektup ve Amerika’ya açık mektup” şeklinde “AB olmadan ABD ilişkisi” tezimi bu köşede işliyorum. Bunu bilerek yapıyorum ve ülkem adına “yeni bir yol açmaya” çalışıyorum. Sadece Türkiye’de değil, Amerika’da ve Rusya’da da sesimi duyurmaya, içeride “yerleşik Avrupa lobisine” rağmen elimden geleni yapmaya çalışıyorum. İnanın çok yol aldım. Burada bir bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum : bundan yaklaşık iki yıl önce Amerikan Rockefeller Vakfı bana bir davet gönderdi ve dünya genelinde seçtiği “41 küresel lider adayından” biri olarak “Yunanistan ve Türkiye bölgesinden” beni davet etti. Reklamı sevmem üstünde durmadım, bazıları için “çok önemli olabilecekken” çok az kimseye söyledim… Objektif bir şekilde toplantılara katıldım. Orada da “görüşlerimden” asla taviz vermeden “Avrupa ipoteği olmadan yeni süper güç Türkiye” tezimden uluslararası katılımcılara bahsettim. Kim çağırırsa, kim beni “ne seçerse seçsin” bakışım belli : Tam bağımsız Türkiye !
Sevgili dostlarım, o günden bugüne, hatta son ortaya attığım “Kıbrıs’ta ABD ile işbirliği” tezim dahil, ABD çevrelerinde “Avrupa ipoteğinin kalkması” yolunda çok mesafe aldım. Uzun süredir üzerinde çalıştığım “The collapse of Europe” - ” Avrupa’nın çöküşü” tezim de yakında ABD’deki “siyasi-ekonomik düşünce kuruluşlarına” gönderilecek ve daha çok “ABD’li etkin” gerçekleri görecek !!
Sonuç: Türkiye’de yerleşik “lobilere” rağmen, gerçeğin üstü asla ama asla örtülemez! Türkiye “Avrupa olmadan” tek başına “süper bir güçtür, olabilir” ve gerektiğinde ABD ve diğer küresel oyuncularla “yeni işbirliği” modelleri geliştirebilir! Bunu lütfen atlamayalım! Lütfen gerçeklerimizi ve nelere sahip olduğumuzu doğru analiz edelim… Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!!
http://www.ilk-kursun.com/2009/04/turkiye-amerika-ve-ab-ipotegi/