Türk solunun darbe aşkı!

-HaKiKaT-

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
10,386
Reaction score
0
Puanları
0
Türkiye'yi anlamaya çalışan yabancıların işi zor. Zira dünyada genel geçer yaklaşımların çoğu bu ülkede anlamını yitiriyor. Ülkemizdeki sağ ve sol çizgilerin duruşları ile dünyadaki yaklaşımları arasındaki tezat, bunun herhalde en çarpıcı örneklerinden.

Solun fikir gazetesi olmakla övünen bir gazetenin hem Genel Yayın Yönetmeni'nin hem de Ankara Temsilcisi'nin bir askeri darbeyle hükümeti yıkmayı amaçlayan Ergenekon örgütünün yöneticisi olmakla suçlanması, normal şartlarda akla ziyan bir iş. Çünkü evrensel anlamda, solda konuşlanmış bir fikir gazetesinden beklenen, sandığı rafa kaldırmaya çalışan güç odaklarının değil, halkın ve demokrasinin yanında yer almasıdır. Ama Türkiye olunca hiç böyle olmuyor. Birde Bir de Türkiye'nin yakın tarihini bilmiyorsanız, işin içinden çıkmanız ve oluşturulan Ergenekon karşıtı havaya kapılmamanız kolay değil.

Türkiye gibi, askeri müdahalelerden ve devlet içindeki karanlık yapılardan çok çekmiş Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerde demokrasi mücadelesinde öncülüğü hep sol yaptı. Toplumdan, halktan, güçsüzlerden yana olduğunu söyleyen sol çizgi için zaten başkası da düşünülemezdi. Bazı istisnalar olsa da evrensel düzeyde doğru olan bu tablo, maalesef Türkiye'ye dünden bugüne hep aksiyle yansıdı. Cumhuriyet tarihinde cuntacı darbe geleneğini başlatan 27 Mayıs'ı kutsayanlar hep sol oldu. O tarihten sonra da aynı yöntemle yönetimi ele geçirme fikri, Doğan Avcıoğlu'ndan İlhan Selçuk'a, Uğur Mumcu'dan Doğu Perinçek'e solun önde gelen isimlerinin sürekli hayalini kurduğu bir hedefti.

Dolayısıyla bugün de darbe günlükleriyle deşifre olan, Ergenekon soruşturmasıyla ortaya çıkan cunta yapılanmasının içinde de solun önemli isimlerinin yer almasında aslında şaşılacak bir durum yok. Avrupa'da sol, gladyo, kontgerilla gibi yapıların üzerine giderken, Türkiye'de solda siyaset yapan CHP liderinin Ergenekon'un avukatlığına soyunması da çok tuhaf değil.

"Neden sol bizde böyle?" sorusuna cevap ararken, Mümtaz'er Türköne Hocamızın son kitabı "Darbe Peşinde Koşan Bir Nesil: 68 Kuşağı" imdadıma yetişti. Mümtaz'er Hoca'nın kendi hayatından kesitlerle zenginleştirdiği kitap, cevabını aradığım bu konuda önemli ipuçları taşıyordu. Türköne, özetle Türkiye'de solun kendine mal ettiği 68 kuşağı anlayışının da dünyadan kopuk olduğunu söylüyordu.

Bir solukta bitirdiğim kitabın, bu kadar sürükleyici olmasında ele, alınan konuların ilgi çekiciliği kadar izlenen yöntemin de payı vardı. Başta yakın tarih, siyaset teorisi ve pratiği alanında derin vukufiyeti olan Türköne, kitapı kaleme alırken Cemil Meriç'in tavsiyesine uyarak akademik jargondan uzak durmuş. Sade ve öz bir şekilde 68 kuşağı üzerinden Türk solunu tahlil etmiş.

Kitap bir yandan Türk solunun karakteristik özelliklerini irdelerken, diğer yandan bizdeki solun neden Avrupa'nın tam tersi istikamette sürekli darbecilerle kol kola girdiğini izah ediyor: 68 kuşağının Türkiye versiyonu, planlanan sol bir askeri darbenin sivil uzantılarından başka bir şey değildir. Avrupa'da 68 kuşağı gençler özgürlük peşinde koşarken, bizdekiler darbe şartlarını oluşturmak için sokağa dökülmüşlerdi." Önde gelen 68 kuşağı temsilcilerinin kendi ifadeleri, bu konuda başka söze hacet bırakmayacak cinsten. Bazı ifadeler o kadar tanıdık ki, insan sanki 40 yıl önce yaşanmış olayları değil Ergenekon iddianamesini okuyor gibi oluyor. Mesela 68'in Deniz Gezmiş ayarındaki isimlerinden Mustafa Celil Gürkan, "Hepimiz cuntacıydık. Ordunun siyasi hayata 27 Mayıs'taki gibi müdahale etmesini çok istedik. Bunun için gece üçlerde yürüyüş yaptık." diyor. Silahlı bir eyleme katılmasına rağmen, nöbetçi savcılar ve ayarlanan mahkemeler sayesinde nasıl 2 haftada tahliye edildiğini anlatıyor.

O yıllarda Mülkiye'de öğrenci lideri olan Prof. Erdal Yavuz'un söyledikleri de hiç yabancı değil. 1969 Mayıs'ında Yavuz'u karşısına alan 3 albay, bir askeri darbe gerekçesi arandığını, bunun için bir yürüyüşe katılan profesör ve yargıçların üzerine ateş açılacağını, ölenlerin olacağını söylüyorlar. Bir ricada bulunuyorlar: Öğrenciler uzak dursun. Yavuz, bu planı arkadaşları Mahir Çayan'a, Doğu Perinçek'e ve Uğur Mumcu'ya anlatıyor. Hepsi de onaylıyor!! Çünkü o günlerdeki sohbetlerinin çerezi şudur: Bir darbe olsa, Mümtaz Soysal başbakan; Muammer Aksoy da cumhurbaşkanı olsa...

Bu tabloya bakınca, Selçuk ve Balbay isimlerinin neden darbe iddianamesinde yer aldığını anlamak zor değil. Can çıkmadan huy çıkmıyor. Bugün olanları anlamak için Ergenekon'u 40 yıl öncesiyle okumak şart.

 
yakın tarih sol ve darbeciler açısından işte bu kadar içiçe geçmiş heveslerle dolu..ondandırki 68 kuşağının gençliğinin önderlerinden çoğu ,60 taki cuntacıların askeri kökenli ana-babaların çocuklarıdır.araştırılırsa görülür,,yine bizdeki sol yapılanmalar yazarında dediği gibi halkların özgürlüğü falan değil, darbe sever 60 ihtilalcilerinin kendilerine yeniden sol görüşlü bir dünya kuruvermeleri adınadır. 60 ta yönetime el koyan ağa babaları,71 te kendi çocukları karakollara düştüğünde içerdeki uzantıları sayesinde tek cop yemeden arka kapıdan salıverilecek olan solcularımızdır. örnekmi ; perinçek,soysal,gibiler.. velhasıl aslında hiçte halkçı falan olmayan bize özgü solun asıl yönelişi ne sosyalizm ne kominizmdir,yapılanma düzeni tam bir faşizm diktaya kapı açmak özentisi yada yönlendirmesidir desek yanılmış olmayız.yorumuma yorum katacak varmı acaba..?
 
sağın solun darbesi tarihte kaldı :)


bu saaten sonra kendine sağcı yada solcu arayan dinazorlar olsada gerçeği değiştiremezler en fazla sağcılık solculuk adına sunii gündem yaratabilirler okadar...

cepheler sağda solda değil
ulusalcılar ve ümmetçiler tarafındadır (işte gerçek durum budur gerisi geçmişin masallarıdır).

benim için bir siyasi görüşün ümmetçilikmi yoksa ulusalcılıkmı yaptığı önemlidir.

darbe olursa ulusal olur darbeyi yiyen ümmetçiler soluğu cennette alır herhalde :)
 
upuzun yorumuma yazı diyerek verdiğin şey bu tehdit ve hala darbetapar sevgisimi? haa senin derdin daha büyük diyorsun ozaman,,karşılık bulacaksa savaş ulusalcıyla ümmetçi arasında olmalı değilmi? tamam derdiniz belliki ,bu milletin ümmeti muhammed aşkı sürdüğü müddetçe sizin içiniz rahat etmeyecek ve sizler illa bu milleti kılıçtan darbeden geçirmedikçe rahat etmeyeceksinzi öylemi... ulusalcılarımız ümmetçilerle mücadele etmeliki darbesever solumuz iktidar olsun.. öylemi? ııı-ıhh bu dediğin çok zor be kardeş.. daha çok çalışmalısınız..o günler bitti kardeş.. bu millet birdir-beraberdir,,millet birbirinide sever,mileltinide sever,ümmetinide sever.. anket yaptır istersen bakalım ne çıkacak.
 
upuzun yorumuma yazı diyerek verdiğin şey bu tehdit ve hala darbetapar sevgisimi? haa senin derdin daha büyük diyorsun ozaman,,karşılık bulacaksa savaş ulusalcıyla ümmetçi arasında olmalı değilmi? tamam derdiniz belliki ,bu milletin ümmeti muhammed aşkı sürdüğü müddetçe sizin içiniz rahat etmeyecek ve sizler illa bu milleti kılıçtan darbeden geçirmedikçe rahat etmeyeceksinzi öylemi... ulusalcılarımız ümmetçilerle mücadele etmeliki darbesever solumuz iktidar olsun.. öylemi? ııı-ıhh bu dediğin çok zor be kardeş.. daha çok çalışmalısınız..o günler bitti kardeş.. bu millet birdir-beraberdir,,millet birbirinide sever,mileltinide sever,ümmetinide sever.. anket yaptır istersen bakalım ne çıkacak.



Türk Ulusunun sevgisi Ulusuna olur. muhamed ümmetine(arrap çocuklarına) sevgi duymuyorum.yanlız muhammede sevgim vardır.

mehçiğimi çöllerde arkadan vuran kalleş ümmeti affetmeyeceğim hatta arapları yaptıkları kalleşliğin bedelini ödetmek isterdim elbet bir gün araplardan hesap soracağız.
 
hadi kardeşim ne milleti tanıyorsun ne ümmetten haberin var.. senin ümmet dediğin şeyle alakası olmayan ırkçılık üzerinden tartışma yapmıyoruz biz.. inanç birliği ve topyekün her peygamberin kendisine tabii olanlara verdiği isim olan ümmet kelimesi senin dağarcığına çok yabancı belli.. sen onu aşiret kavim gibi alt fırkalarmı sanıyorsun.. illla arap mı sanıyorsun, alaskadaki müslümanla ugandadaki müslümanın ortak birlikteliğidir ümmet.. ve ümmet ile ilgili bir çok ayet ve hadisler bulursun araştırırsan.. az daha zamana yırıp gayret edersen baya şey öğrenebilrisn bu konularda yeterki samimi ol... dahada ucuz tehditvari sloganlarla yazmassan iyi olur.. keseriz yaparız asarızlara karnımız tok.. sloganları kampüste atın...burası forum..
 
“Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilâkis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammedin kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.

Bu Arap fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammedin dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdurlar. Bununla beraber, Allaha kendi milli lisanlarında değil, Allahın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe, Allaha ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuranı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler. Başlarına geçebilmiş olan haris serdarlar, Türk milletince karışık, cahil hocalar ağzıyla, ateş ve azap ile müdhiş bir muamma halinde kalan, dini, hırs ve siyasetlerine alet ittihaz ettiler. Bir taraftan Arapları zorla emirleri altına aldılar, bir taraftan Avrupada Allah kelimesinin ilâhî parolası altında Hıristiyan milliyetleriylerine ilişmeyi düşünmediler. Ne onları ümmet yaptılar ne de onlarla birleşerek bir kuvvetli millet yaptılar. Mısırda, belirsiz bir adamı halifedir diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi, hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular. Gâh şarka, cenuba, gâh garb veya her tarafa birden saldıra saldıra, Türk milletinin Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlarını, benliğini unutturacak Allahla mutevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet vermeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadete öldükten sonra ahirette kavuşacağını vat ve temin eden dini akide ve dini his, millet uyandığı zaman onun şu acı hakikati görmesine mani olamadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden dini hissi; dünyanın acısı duyulan tokatıyla derhal, Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. Türk vicdanı umumisi, derhal, yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu? Türkün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti. Artık Türk, cenneti değil, eski, hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra…“

Medeni Bilgiler sayfa: 364,365,366,367,368,369,370,402,403 - Gazi Mustafa Kemal Atatürk

ümmetçilik Atamızın dediği gibi bir arap fikrinden başka bir şey değildir.
 
ATATÜRK ten alıntıladığını iddia ettiğin yazıdan alıntı;

Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden dini hissi; dünyanın acısı duyulan tokatıyla derhal, Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. Türk vicdanı umumisi, derhal, yüzlerce asırlık kudret ve küşayişiyle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu? Türkün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti. Artık Türk, cenneti değil, eski, hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra…“

____

medeni bilgiler ders kitabı falan anlamamda kaynak linki verirsen bakarız,ama eğer doğruysa bu ümmet fikrine halel getirmez ama sayende ATATÜRKE bir hakaret yada gerçek yüzüyle bir ATATÜRK portresi çizdiğini söyleyebilriz.. ama alıntıladığım yerdeki sözlerine değinmeden edemedim.. kırmızıya aldığım yer için şunu diyelim bizde; ^''ordular ben size ölmeyi emrediyorum'' diyen kim? yada çanakkaledeki yaşadıklarını anlatırken, okumayı bilenler kuranı kerim okuyolardı,bilmeyenler ise salavat ve dualarla harbin en şiddetli anında ALLAHA zafer için dua ediyordu diye tarif eden kim... bunları söyleyen M.KEMALMİ YOKSA SENİN ALINTILADIĞIN YERDEKİ ARAPLAŞTIKÇA ŞEHİTLİK GİBİ GAYELERLE BİZİM SAPITTIĞIMIZI SÖYLEYEN MUSATAFA KEMALMİ? HANGİSİNE İNANSIN MİLLET.SEN SÖYLE...
 
Geri
Üst