mObİdİk
New member
1735-1739 Osmanlı-Rus Savaşı
Savaşın cepheleri
Tarih: 1735-1739
Yer: Kırım, Bugünkü Romanya, Bosna Hersek ve Sırbistan
Sonuç: Belgrad Antlaşması ile Osmanlılar Rusların Karadeniz'deki ilerlemelerini durdurdular.
Casus belli: Rus ordusunun Karadeniz'deki Osmanlı kalelerini ele geçirmesi
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu
Kırım Hanlığı Rusya
Avusturya
Kumandanlar
Yeğen Mehmed Paşa
II. Fetih Giray
II. Mengli Giray Burkhard Christoph von Münnich
Petro Lassi
Savaşın Nedenleri [değiştir]
Rusya, Osmanlı Devleti'nin himayesindeki Kırım hanının 1735 yılında Güney Rusya'ya yaptığı akınlardan büyük bir rahatsızlık duymaktaydı. Ayrıca Rusya Büyük Petro'nun zamanından beri Karadeniz'de kendine bir yer açma amacını gütmekteydi. O yüzden Kont Burkhard Christoph von Münnich'in komutasındaki Rus orduları 20 Mayıs 1736 tarihinde Kırım yarımadasına saldırıya geçtiler. Önce yarımadanın girişindeki Orkapı Kalesini ele geçirdikten sonra 17 Haziran 1736 tarihinde de Kırım'ın başkenti Bahçesaray'ı işgal ettiler. Aynı günlerde Petro Lassi komutasında Don Kazaklarından oluşan bir Rus ordusu Azak ve Kılburun kaleleri de eline geçirdi. Bunun üzerine Osmanlılar Ruslara savaş ilan ettiler.
Savaşın Gelişmesi [değiştir]
12 Kasım 1736'da Kırım hanı II. Fetih Giray Rusları Kırım'dan geri püskürtmeyi başardı. 1737 yılı Temmuz ayında Avusturya da Rusya'nın yanında savaşa girdi. 4 Ağustos 1737 tarihinde Osmanlı sadrazamı Yeğen Mehmed Paşa'nın komutasındaki bir Osmanlı ordusu Avusturya'ya karşı Banyaluka'da bir zafer kazandı. Münnich'in komutasındaki Rus ordusu aynı tarihlerde Osmanlı Devleti'ne ait Özü kalesini eline geçirdi. Lassi'nin ordusu 1737 yazında tekrar Kırım'a girerek Kırım Hanlığı'nın ordusunu yendi ve Karasubazar'ı ele geçirdi. Bundan sonraki 1 yıl oldukça sakin geçti. 15 Ağustos 1738 tarihinde Osmanlı-Kırım ordusu veba salgınına uğrayan Rusların elinden Özü ve Kılburun kalelerini geri almayı başardı.
Savaşın Sonuçlanması [değiştir]
19 Ağustos 1739'da Rus ordusu Dinyester nehrini geçerek Hotin yakınlarında Osmanlı ordusuyla karşılaştı. Osmanlı ordusu yenildi, Hotin kalesi ve Yaş Rusların eline geçti. Rusların bu başarılarına rağmen Avusturya tekrar Osmanlı ordusuna yenik düşerek barış istedi. Rusya da İsveç'ten bir saldırı beklediği için barışa razı oldu. 18 Eylül 1739 tarihinde Osmanlılarla Rusya ve Avusturya arasında Belgrad Antlaşması imzalanarak savaş son buldu. Ruslar böylece Karadeniz'de kendilerine bir yer elde etme amaçlarına ulaşamadılar.
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
Savaşın cepheleri
Tarih: 1768-1774
Yer: Karada bugünkü Moldavya, Ukrayna ve Bulgaristan
Denizde Çeşme açıkları
Sonuç: Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım'ın
Osmanlılar tarafından kaybedilmesi
Casus belli: Rusya ordusunun Osmanlı sınırını çiğnemesi
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu
Kırım Hanlığı Rusya
Kumandanlar
Kırım Giray
Yağlıkçızade Mehmed Emin Paşa
Moldovancı Ali Paşa
Yeğen Mehmed Paşa Petro Rumyantsev
Aleksandr Suvorov
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlıların yenik düşmesiyle sonuçlanmış bir savaştır. Bu savaşın sonucunda Ukrayna'nın güneyi, Kuzey Kafkaslar ve Kırım Rusya'nın eline geçmiştir.
Savaş ilk önce Lehistan'da kralla soylular arasında çıkan bir anlaşmazlık yüzünden başladı. Rus Çariçesi II. Katerina Lehistan'ı parçalamak amacıyla Lehistan'ın içişlerine karışıyordu. Kralı soylulara karşı desteklemek amacıyla bölgeye Kazak Rus askerlerini gönderdi. Askerler Osmanlı Devleti sınırları içindeki Balta kentine girerek katliam yaptılar. Osmanlı padişahı III. Mustafa bu durumu protesto ederek 25 Eylül 1768 tarihinde Rusya'ya savaş açtı. Lehistan'da krala karşı çıkan soylular Osmanlı Devleti'nin yanında yer aldılar. Birleşik Krallık da Rus donanmasına danışmanlar göndererek Rusya'nın yanında yer aldı.
Savaşın Cepheleri [değiştir]
Sakız adası açıklarında Osmanlılarla Ruslar arasında yapılan deniz savaşı (1770)Savaşın başlamasıyla Lehistan 3 büyük kuvvet (Prusya, Avusturya ve Rusya) tarafından kıskaca alındı. Rus generali Aleksandr Suvorov Leh ordusunu 23 Mayıs 1771 tarihinde Lanckorona'da, 23 Kasım 1771 tarihinde de Stolowice'de yendi. Böylece Lehistan'daki savaş sona erdi. Kazandığı bu zaferlerle yıldızı parlayan Suvorov Osmanlı cephesine gönderildi.
Kırım Hanı Kırım Giray Şubat 1769'da Güney Rusya'ya başarılı akınlar yaptı. Sadrazam Yağlıkçızade Mehmed Emin Paşa 1 Mayıs 1769’da ve sadrazam Moldovancı Ali Paşa 12 Ağustos 1769’da iki başarılı Hotin seferi yaptılar. Fakat Kırım Giray'ın ölümünden sonra Rus orduları Kırım'a girdiler. Yeniçerilerin artan başarısızlıkları ve emre karşı çıkmaları gibi nedenlerle Ruslar Eflak ve Boğdan'a girdiler. 21 Eylül 1769 tarihinde de Hotin'i ele geçirdiler. Ruslar Osmanlı Devletini içten çökertmek için Mora Yarımadasındaki Rumlar arasında ayaklanma çıkarttılar. Kaptan-ı Derya Mandalzade Hüsameddin Paşa 9 Nisan 1770 tarihinde Mora Yarımadasına bir çıkartma yaparak bu ayaklanmayı bastırdı.
Ancak Osmanlıların Balkanlarda Rusya karşısındaki yenilgileri devam etti. Rus kumandanı Petro Rumyantsev 7 Temmuz 1770'de Prut nehrinin bir kolu olan Larga nehri boylarında Kartal ovasinda yapılan bir savaşta Osmanlı yeniçerileri ve Kırım tatarları büyük bir yenilgiye uğrattı. Rus birlikleri İsmail, Akkerman, Bender kalelerini ellerine geçirdiler.
Ayrıca Çariçe II. Katerina Aleksey Grigoryeviç Orlov komutasındaki Rus donanmasını Baltık Denizi'nden Akdeniz'e gönderdi. İlk defa Akdeniz'e savaşa giren Rus donanması İzmir yakınlarında Çeşme burnu ile Sakız adası arasında Osmanlı donanmasıyla savaşa tutuştu. 5-7 Temmuz 1770 tarihleri arasında yapılan bu savaşta Rus donanması Osmanlıları büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu olaydan sonra Rus donanması 1770 -1774 yılları arasında 5 yıl daha Ege Denizi'nde kaldı. Bilinmeyen nedenlerle 2 Kasım 1772 ve 9 -10 Haziran 1774 tarihlerinde iki kez daha Çeşme Limanı'na gelerek kaleyi ve şehri tekrar topa tuttu.
Osmanlı orduları 2 Ağustos 1771’de Özi (Kırım), 12 Eylül 1771’de Yerköy (Boğdan), 29 Haziran 1773’te Silistre (Boğdan), 20 Ekim 1773’te Varna'da bazı zaferler kazanıldılar. Ancak 1774 yılında Rumyantsev'in komutası altında tekrar saldırıyla geçen Rus ordusu Tuna nehrini geçerek Şumnu'ya doğru ilerlemeğe başladı. Bu sırada Osmanlı tahtı el değiştirmiş, III. Mustafa'nın yerine kardeşi I. Abdülhamit geçmişti. Sadrazam Muhsinzade Mehmed Paşa düşmanı karşılamak üzere yeniçeri Ağası Yeğen Mehmed Paşa kumandasında gönderdiği bir ordu Kozluca’da Rumyantsev'in ordusuna yenildi. Rumyantsev bu başarıdan sonra Şumnu'ya kadar ilerledi.
Savaşın Sonuçlanması [değiştir]
Çariçe II. Katerina'nın Osmanlıları yenmesini gösteren temsili bir tablo (Stefano Torelli 1772)21 Temmuz 1774 tarihinde tahta yeni geçmiş olan Osmanlı padişahı I. Abdülhamit Küçük Kaynarca Antlaşmasını imzalayarak savaşa son verdi. Bu antlaşmayla Kırım'a bağımsızlığı verildi. Ama Rusya'nın asıl amacı bağımsız olan Kırım'ı kısa bir süre sonra topraklarına katmaktı. 9 yıl sonra 1783 yılında Rusya Kırım'ı resmen kendine bağladı. Kısa bir süre sonra da Ruslarla Osmanlılar arasında tekrar savaş çıktı.
1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı
Savaşın cepheleri
Tarih: 1787-1792
Yer: Karada bugünkü Moldavya, Romanya ve Ukrayna; denizde Kırım, Ukrayna ve Bulgaristan açıkları
Sonuç: Yaş Antlaşması ile Kırım
Rusya'ya bırakıldı
Casus belli: Rusya'nın Kırım'ı topraklarına katması
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu Rusya
Avusturya
Kumandanlar
Grigori Potemkin
Aleksandr Suvorov
1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlıların 1774 yılında imzalamış oldukları Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla kaybettikleri toprakları geri almak amacıyla başlattıkları bir savaştır.
Savaş I. Abdülhamit'in saltanatı sırasında başladı. İngiliz ve Fransızlar savaşa katılmamakla birlikte bu savaşta Osmanlı Devletinin yanında yer aldılar. Ancak Avusturya da savaşa girince Osmanlı Devleti beklemedikleri bir şekilde kendilerini Avusturya'nın da karşısında buldular. Osmanlı ordusu disiplinden uzaktı. Rus generali Potemkin 1788 yılında Özi'yi kuşattı. 6 ay boyunca kuşatmaya dayanan Özi Aralık ayında -23oC sıcaklıkta teslim oldu. Kentin bütün sakinleri Ruslar tarafından katledildiler. I. Abdülhamit'in bu haberin üzüntüsüne dayanamayarak öldüğü söylenir.
Tahta III. Selim'in geçmesinden sonra kayıplar devam etti. Fokşan (1 Ağustos 1789) ve Boze Savaşlarında (22 Eylül 1789) Osmanlılar büyük kayıplara uğradılar. Akkerman kalesi Rusların eline geçti ve Besarabya Rusya tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti kendine müttefik bulmak amacıyla 11 Temmuz 1789 tarihinde İsveç ve 31 Ocak 1790 tarihinde de Prusya'yla barış antlaşmaları imzaladı. Ancak bu iki devletten de elle dokunulur bir yardım alamadı. Sonunda Osmanlı Devletine karşı Rusya kadar başarılı olamayan Avusturya Osmanlı Devleti'yle barış antlaşması imzaladı (Ziştovi Antlaşması 4 Ağustos 1791) Avusturya'nın savaştan çekilmesinden bir kaç ay sonra Rusya da barış antlaşması yapmağa razı oldu (Yaş Antlaşması 9 Ocak 1792). Osmanlı Devleti bu antlaşmayla Kırım'ın Rusya'nın egemenliği altına geçtiğini tekrar kabul etmek zorunda kaldı. Dinyester nehri Rusya ile Osmanlı Devleti arasında sınır olarak kabul edildi
1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara
1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlı Devleti ile Rusya arasında bir çok cephelerde savaşılmış bir savaştır. Napolyon Bonapart'ın önderliği altındaki Fransa'nın Avrupa'da başlattığı savaşların arka planında yer aldı.
Osmanlı padişahı III. Selim'in saltanatı döneminde 1792-1805 yılları arasında Osmanlı Devleti ve Rusya barış içinde yaşamışlardı. Hatta Osmanlı Devleti Mısır'ı işgal eden Fransa'ya karşı İngiltere ve Rusya'yla işbirliği yaptı. 24 Eylül 1805 tarihinde Osmanlılar Ruslarla yeni bir dostluk antlaşması imzaladılar. Ancak bu antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra Osmanlı Devleti ve Rusya arasında yeni bir anlaşmazlık çıktı. Rusya Osmanlıların Rus yanlısı Eflak ve Boğdan beylerini görevden almasından hoşnut değildi. 40.000 civarında Rus askeri Eflak ve Boğdan'a girdi. III. Selim 22 Aralık 1805 tarihinde boğazları kapattı ve Rusya'ya savaş ilan etti. Rus donanması Osmanlı donanmasını 11 Mayıs 1807 tarihinde Çanakkale boğazı civarında 19-29 Haziran 1807 tarihleri arasında da Limni adası yakınında civarında yendi.
Bu arada 29 Mayıs 1807 tarihinde Kabakçı Mustafa isyanı sonucu III. Selim Osmanlı tahtından indirilmiş ve yerine IV. Mustafa tahta geçmişti. IV. Mustafa'nın saltanatı boyunca Osmanlı sarayında büyük bir kargaşa yaşandı. Yeniçeriler saraya hakim oldular. 28 Temmuz 1808 yılında taht tekrar el değiştirdi. IV. Mustafa'nın yerine II. Mahmut geçti. Osmanlılar İngiltere ile 1809'da bir antlaşma yaparak Ruslarla savaşa devam kararı aldılar. Rusların Fransa ile olan sorunları, Osmanlı Devleti ordularının yıllarca süren savaştan yorgun düşmesi yüzünden iki devlet de barış imzalamaya mecbur kaldılar.
28 Eylül 1812 tarihinde imzalanan Bükreş Antlaşması ile Rusya, Eflak ve Boğdan'dan çekilecek, Besarabya bölgesi ise Ruslara bırakılacaktı. Osmanlılar Bosna ve Eflak'dan 2 yıl vergi almayacak, Sırplar kendi içlerinde serbest kalacaktı. Tuna nehrinde hem Osmanlı hem de Rus gemileri serbestçe dolaşabilecekti. Prut ve Tuna nehirlerinin sol sahilleri iki ülke arasında sınır kabul edilecekti.
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rus Mercury firkateyninin 2 Osmanlı savaş gemisiyle çarpışmasını gösteren tablo1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı Navarin Deniz Savaşı'nı takiben Rusya'nın Yunanlıların bağımsızlığını desteklemesi yüzünden çıkmış bir savaştır.
Osmanlı padişahı II. Mahmut 20 Ekim 1827 tarihinde İngiliz, Fransız ve Rus donanmalarının Navarin'de Osmanlı-Mısır donanmalarını yakmalarını protesto etmek için Rusya'yla yapılmış olan Akkerman Sözleşmesini iptal etti ve Çanakkale Boğazını Rus gemilerine kapadı. Bunun üzerine başlayan savaşın ilk aylarında Rus komutanı Petro Wittgenstein Osmanlı toprağı olan Eflak'a girerek Bükreş'i ele geçirdi. Rus çarı I. Nikola da Tuna nehrini geçerek Dobruca'ya yürüdü. Şumnu, Varna ve Silistre kalelerini kuşattı. Karadeniz filolarının desteğiyle Varna kalesine saldıran Ruslar 29 Eylül'de Varna'yı teslim aldılar. Ancak Şumnu kalesini uzun süren bir kuşatmaya rağmen Osmanlıların büyük bir cesaretle yaptıkları savunma sonucu ele geçiremediler. Her iki taraf ta açlık ve hastalık sonucu çok sayıda kayıplar verdi. Kışın yaklaşması dolayısıyla Ruslar kendilerine ait olan Besarabya'ya geri çekildiler.
7 Mayıs 1829'da Rus ordusu 60.000 askerle tekrar saldırıya geçerek Silistre'yi kuşattı. II. Mahmut 40.000 kişilik bir orduyu Varna'nın yardımına gönderdi. Ancak bu ordu Ruslara yenik düştü. 19 Haziran'da Silistre de Ruslara teslim oldu. Bu arada Kafkas cephesinde İvan Paskeviç komutasındaki Rus ordusu Ahıska, Erivan, Kars ve 27 Haziran 1829'da Erzurum'u ele geçirdi. 2 Temmuz'da 25.000 askerlik bir Rus ordusu Balkanları boydan boya geçerek Burgaz'ı ve Sliven'i teslim aldılar. 28 Ağustos'ta Edirne'ye kadar ilerleyen Rus ordusu İstanbul'un sadece 68 kilometre uzağına ulaştı. Padişah II. Mahmut 14 Eylül 1829'de Rusların bu ilerlemesini durdurmak için koşulları çok ağır olan Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.
93 Harbi
Tarih: 1877-1878
Yer: Tuna ve Kafkasya
Sonuç: Rus Ordusu kazandı
Bölge Değişimi: Sırbistan, Karadağ, Romanya
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu Rusya
Kumandanlar
Gazi Ahmet Muhtar Paşa General Loris Melikof
93 Harbi, Hicri takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden 93 Harbi olarak adlandırılan ve II. Abdülhamit döneminde gerçekleşen 1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşı.
93 Harbini Hazırlayan Nedenler
Çarlık Rusyası; asırlık emellerini gerçekleştirmek için Osmanlıları Avrupa’dan atmak, İstanbul’u ele geçirerek sıcak denizlere inmek, Hıristiyanları ve özellikle Slavları korumak bahânesiyle Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmaktaydı. Bu husus harbin en önemli sebebini teşkil edecektir.
Osmanlı ülkelerine saldırmayı millî bir hedef kabûl eden Rusya, Kırım Hanlığını istilâ etmiş, Karadeniz’in kuzey ve doğu kıyılarını almış, Volga boylarındaki Türk ülkelerini istilâ ederek Türkistan’a ilerleyip kuzey kısımlarını elde etmişti. 1853 Kırım mağlûbiyeti, Rusların bu emellerini bir müddet için durdurmuştu. Ancak Rusya, büyük bir gayretle eski birliğini sağlamış ve Kırım mağlûbiyetinin acısını çıkarmak için fırsat gözetmeye başlamıştı.
Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğüne en çok taraftar olan Fransa’nın 1870 yılında Prusya karşısında ağır bir mağlûbiyete uğraması kuvvetler dengesinin Osmanlılar aleyhine bozulmasına yol açmış ve Rusya beklediği fırsatı elde etmişti. Bunu değerlendiren Rusya, Paris Antlaşmasının Karadeniz’de donanma ve tersane bulundurulmaması hakkındaki maddelerini tanımadığını resmen îlân edip, bu teşebbüsünü Londra Konferansında tescil ettirdi. Böylece Rusya, Karadeniz’de kuvvetli bir donanma meydana getirme imkânına sâhib oldu.
Bu gelişmeden sonra Rusya, Panislavizm fikirlerini Balkanlarda yaymak için Moskova’da bir kongre topladı. Rus Panislavistleri, Bosna-Hersek ve Bulgaristan Islavlarını ayaklandırmak için Balkanlarda yoğun propagandaya giriştiler. Ayrıca Romanya ve Karadağ’da birer teşkilat kurdular. Rusya bu tür faaliyetlerinden başka Osmanlı Devletine de baskı yapmaktaydı. Sadrâzam Mahmud Nedim Paşa, Bulgarların Fener Rum Kilisesinden ayrılarak millî bir kilise kurmalarını kabul etti. Böylece Bulgarların siyâsî bağımsızlıklarına yol açıldı.
Çok geçmeden Panislavizm propagandası etkisini gösterdi. İlk olarak Bosna-Hersek eyâletindeki Hıristiyanlar ayaklandı. Daha bu isyân bastırılmadan yine Rus tahrikiyle Karadağlılar ve Sırplar da ayaklandılar. Osmanlı Devleti bu iki isyânı bastırınca bunlar Avrupa devletlerinden yardım istediler. İşe karışan Rusya, Osmanlı Devletine Karadağ ve Sırbistan’la anlaşma yapması için ültimatom verdi.
93 Harbini Önleyici Çabalar: Tersane ve Londra Konferansları
Bunun üzerine muhtemel bir savaştan çekinen Avrupa devletleri Balkan meselesini görüşmek üzere İstanbul’da bir konferans tertib ettiler (23 Aralık 1876). Aynı gün Osmanlı Devleti Konferansın çalışmalarına mâni olmak için Kânun-i Esâsî’yi îlân etti. Çalışmalarına devâm eden Tersâne Konferansına Osmanlı Devletinden başka İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya, Almanya ve İtalya katıldı. Yabancı delegeler önceden hazırladıkları metni Osmanlı delegelerine sundular. Buna göre, Osmanlı askeri, Karadağ ve Sırbistan’dan çekilecek, Bulgaristan’da doğu ve batı Bulgaristan adı ile iki ayrı eyâlet kurulacak ve Bosna-Hersek’le birlikte bu iki eyâlete muhtâriyet verilecekti. Osmanlı Devletinin bu şartları kabul etmemesi üzerine konferans dağıldı. Konferansa katılan İngiltere Başmurahhası Hindistan Nâzırı Lord Salisbury, savaşı önlemek husûsunda çok gayret gösterdi. O, Midhat Paşanın aksine, bir savaş çıktığında İngiltere’nin Osmanlı Devletine yardım etmeyeceği kanâatindeydi. Lord Salisbury Sultan İkinci Abdülhamîd’le de görüşerek durumun vehâmetini îzâh etti. Pâdişâh savaş istemiyordu, fakat savaş isteyen devlet adamlarının baskısı altında idi. Bunların başında Sadrâzam Midhat Paşa ve Harbiye Nâzırı vekili Müşir Redif Paşa geliyordu. Midhat Paşanın teşvikiyle yüksek medrese talebesi sokaklara dökülüp Pâdişâhın penceresi altına kadar giderek “Harb istiyoruz!” diye bağırdı.
Tersâne Konferansında müsbet bir netice alınamayınca Londra’da bir konferans daha toplandı. Bu konferansta Bâbıâlî’ye Tersâne Konferansının kararlarından daha hafif ıslâhât şartları teklif edildi, ancak Osmanlı devlet adamları bu teklifi de reddettiler. Londra protokolünün Osmanlılar tarafından reddedilmesinden sonra Çar, Karadağ’a sâdece Nikşik kazası bırakılırsa savaşı önleyebileceğini Bâbıâlî’ye bildirdi. Ancak bu teklif de sadrâzam İbrâhim Edhem Paşa tarafından reddedildi.
Savaş İlanı
Avrupa devletlerinin savaşa mâni olma teşebbüsleri başarısız kalınca, Rusya 24 Nisan 1877’de Osmanlı Devletine savaş îlân eti. Sırbistan, Romanya ve Karadağ prenslikleri de Osmanlı Devletine isyân ederek Rusya’nın yanında yer aldılar. Yunanistan da düşmanca bir tavır takınınca Osmanlı Devleti savaşta yalnız kaldı.
93 Harbi, Tuna ve Kafkasya cephelerinde cereyan etti.
Tuna Cephesi
Tuna cephesi başkumandanı, Serdâr-ı ekrem Müşir Abdülkerim Nâdir (Abdi) Paşa idi. Emrindeki kuvvetler üç orduya ayrılmıştı. Bunlardan Garb ordusunun başında Müşir Osman Paşa, Şark ordusunun başında Müşir Ahmed Eyüb Paşa, Cenup ordusunun başında ise Müşir Süleyman Paşa bulunuyordu. Bu cephedeki denge Osmanlıların hayli aleyhineydi.
Abdülkerim Nâdir Paşanın düşmanın Tuna’yı geçmesine seyirci kalmasıyla harb yarı yarıya kaybedildi. Halbuki Osmanlılar için en büyük ümit, Rusları Tuna seddi üzerinde durdurabilmek ve bu seddi aşmalarına engel olabilmekti. Bu zaafiyetinden dolayı Serdâr-ı ekrem bir müddet sonra Dîvân-ı harbe verilip mahkum olacaktır.
7 Temmuz’da Tırnova, 16 Temmuz’da Niğbolu’yu alan Ruslar, Şıpka Geçidine hâkim olup, Balkan Dağlarını aşmaya başladılar. Abdülkerim Nâdir Paşanın azledilip yerine çok genç müşir Mehmed Ali Paşanın başkumandan olması ve ordu içindeki diğer ayrılıklar müşirler arasında rekâbeti artırdı. Bu husus savaşın kaybedilmesinde önemli sebeb teşkil etti. Müşir Süleymân Paşa, Şıpka Geçidini ele geçirmek için bir hafta gece-gündüz demeden taarruzda bulundu, ancak muvaffak olamadı. Bu defâ Şıpka’yı geçmek için Müşir Mehmed Ali Paşa taarruza geçti. Ayazlar, Karahasan, Ablova ve Kaçılova Meydan Muhârebelerini kazandı ise de, devamlı takviye alan Rus kuvvetlerini söküp atamadı. Müşir Osman Paşa ise savunma savaşına yeni prensipler getirerek Plevne’de düşmanı üç defâ mağlub etti. Üçüncü Plevne Zaferinden sonra Sultan İkinci Abdülhamîd Han tarafından “Gâzi” ünvânı verildi. Yeni takviyelerle güçlenen düşman karşısında Osman Paşa yardım alamadığından Plevne de düştü. Plevne’nin düşmesi ile sayıca pek fazla olan Rus birlikleri serbest kaldılar. Bu sırada Sırplar Niş’e girmişler, Karadağlılar da İşkodra çevresine kadar ilerlemişlerdi. İleri harekâtlarına devâm eden Ruslar, Sofya, Niş ve Vidin’i aldıktan sonra Edirne’ye ve burayı da alıp Yeşilköy’e ulaştılar. Grandük Nikola, sulh şartlarını dikte etmek üzere umûmî karargâhını burada kurdu. Böylece Tuna cephesindeki savaş, Osmanlıların aleyhine netîcelendi.
Kafkasya Cephesi
93 Harbi’nin ikinci cephesi Kafkasya idi. Kesin neticenin alınacağı ve alındığı Tuna cephesi kadar mühim olmamakla berâber, burada da pek büyük savaşlar oldu. Cephe kumandanı Ahmed Muhtar Paşa idi. 125.000 kişilik Rus ordusunun başında ise Ermeni asıllı Melikof bulunuyordu.
Devamlı takviye alan Ruslar, 30 Nisan’da Doğu Bâyezîd’i ele geçirdiler. Muhtar Paşa Ruslara karşı 21 Haziranda Halyaz, 25 Haziranda Zivin, 25 Ağustosta Gedikler Meydan Muhârebelerini kazandı. Ahmed Muhtar Paşa'ya bu zaferlerden sonra “Gâzi” ünvânı verildi. 4 Ekimde Yahniler Meydan Muhârebesi de kazanıldı, ancak takviye alan Rusları durdurmak mümkün olmadı. 15 Ekim 1877 Alacadağ Meydan Muhârebesi, Kafkas cephesinin dönüm noktası oldu. Ahmed Muhtar Paşa, fazla zâyiât vermemek için Erzurum’a çekilmek zorunda kaldı. Kars açıkta kaldığından 18 Kasım’da Rusların eline geçti. Fakat Ruslar, Erzurum Halkı ve Kahraman Nene Hatun ile destanlaşan savunma karşısında Erzurum’u alamadılar. Bu sırada Ahmed Muhtar Paşa, Pâdişâh tarafından İstanbul’un muhâfazası ile görevlendirilip İstanbul’a çağrılınca yerine Müşir Kurd İsmâil Paşa getirildi.
93 Harbi Göçleri
93 Harbi, Osmanlı Devletinin ağır mağlûbiyetiyle neticelendi. Rumeli Türklüğü, Rus birlikleri ve Bulgarların büyük katliamı sebebiyle büyük sarsıntıya uğradığından Türk nüfûsu azınlığa düştü. Son asır Türk târihinin en büyük göç fâciâsı vukû buldu. Balkanlardan Anadolu’ya uzanan yollar göçmen kâfileleriyle doldu. Bunların büyük bir kısmı yine Ruslar ve Bulgarlar tarafından imhâ edildi.
Edirne Mütarekesi ve Yeşilköy Antlaşması
Rusların Yeşilköy’de karargâh kurmalarından sonra Bâbâlî 19 Ocak 1878’de Rusya’dan mütâreke istedi. 9 ay 7 gün süren savaşa 31 Ocak 1878’de imzâlanan Edirne Mütârekesi son verdi. Sonradan 3 Mart 1878’de (Yeşilköy)Ayastefanos Antlaşması imzâ edildi, ancak yürürlüğe girmedi. Abdülhamîd Han siyâsî dehasıyla bu antlaşmayı yürürlüğe koydurmadı. Ayrıca bu antlaşma Rus nüfûzunu son derece arttırdığından Avrupa devletlerini telaşa düşürmüştü.
Berlin Antlaşması
Avrupa devletlerinin iştirakleriyle tertiplenen Berlin Antlaşmasına göre (13 Temmuz 1878) önceki antlaşmanın bâzı maddeleri hafifletildi. Ancak Osmanlı Devleti bu antlaşmaya göre, bugünkü Türkiye’nin üçte birine yakın toprak ve büyük nüfus kaybına uğradı. Ayrıca 800 milyon altın franklık savaş tazminâtı ödeme mecburiyetinde bırakıldı. Balkanlarda ise Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız birer devlet oldular
Savaşın cepheleri
Tarih: 1735-1739
Yer: Kırım, Bugünkü Romanya, Bosna Hersek ve Sırbistan
Sonuç: Belgrad Antlaşması ile Osmanlılar Rusların Karadeniz'deki ilerlemelerini durdurdular.
Casus belli: Rus ordusunun Karadeniz'deki Osmanlı kalelerini ele geçirmesi
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu
Kırım Hanlığı Rusya
Avusturya
Kumandanlar
Yeğen Mehmed Paşa
II. Fetih Giray
II. Mengli Giray Burkhard Christoph von Münnich
Petro Lassi
Savaşın Nedenleri [değiştir]
Rusya, Osmanlı Devleti'nin himayesindeki Kırım hanının 1735 yılında Güney Rusya'ya yaptığı akınlardan büyük bir rahatsızlık duymaktaydı. Ayrıca Rusya Büyük Petro'nun zamanından beri Karadeniz'de kendine bir yer açma amacını gütmekteydi. O yüzden Kont Burkhard Christoph von Münnich'in komutasındaki Rus orduları 20 Mayıs 1736 tarihinde Kırım yarımadasına saldırıya geçtiler. Önce yarımadanın girişindeki Orkapı Kalesini ele geçirdikten sonra 17 Haziran 1736 tarihinde de Kırım'ın başkenti Bahçesaray'ı işgal ettiler. Aynı günlerde Petro Lassi komutasında Don Kazaklarından oluşan bir Rus ordusu Azak ve Kılburun kaleleri de eline geçirdi. Bunun üzerine Osmanlılar Ruslara savaş ilan ettiler.
Savaşın Gelişmesi [değiştir]
12 Kasım 1736'da Kırım hanı II. Fetih Giray Rusları Kırım'dan geri püskürtmeyi başardı. 1737 yılı Temmuz ayında Avusturya da Rusya'nın yanında savaşa girdi. 4 Ağustos 1737 tarihinde Osmanlı sadrazamı Yeğen Mehmed Paşa'nın komutasındaki bir Osmanlı ordusu Avusturya'ya karşı Banyaluka'da bir zafer kazandı. Münnich'in komutasındaki Rus ordusu aynı tarihlerde Osmanlı Devleti'ne ait Özü kalesini eline geçirdi. Lassi'nin ordusu 1737 yazında tekrar Kırım'a girerek Kırım Hanlığı'nın ordusunu yendi ve Karasubazar'ı ele geçirdi. Bundan sonraki 1 yıl oldukça sakin geçti. 15 Ağustos 1738 tarihinde Osmanlı-Kırım ordusu veba salgınına uğrayan Rusların elinden Özü ve Kılburun kalelerini geri almayı başardı.
Savaşın Sonuçlanması [değiştir]
19 Ağustos 1739'da Rus ordusu Dinyester nehrini geçerek Hotin yakınlarında Osmanlı ordusuyla karşılaştı. Osmanlı ordusu yenildi, Hotin kalesi ve Yaş Rusların eline geçti. Rusların bu başarılarına rağmen Avusturya tekrar Osmanlı ordusuna yenik düşerek barış istedi. Rusya da İsveç'ten bir saldırı beklediği için barışa razı oldu. 18 Eylül 1739 tarihinde Osmanlılarla Rusya ve Avusturya arasında Belgrad Antlaşması imzalanarak savaş son buldu. Ruslar böylece Karadeniz'de kendilerine bir yer elde etme amaçlarına ulaşamadılar.
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
Savaşın cepheleri
Tarih: 1768-1774
Yer: Karada bugünkü Moldavya, Ukrayna ve Bulgaristan
Denizde Çeşme açıkları
Sonuç: Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım'ın
Osmanlılar tarafından kaybedilmesi
Casus belli: Rusya ordusunun Osmanlı sınırını çiğnemesi
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu
Kırım Hanlığı Rusya
Kumandanlar
Kırım Giray
Yağlıkçızade Mehmed Emin Paşa
Moldovancı Ali Paşa
Yeğen Mehmed Paşa Petro Rumyantsev
Aleksandr Suvorov
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlıların yenik düşmesiyle sonuçlanmış bir savaştır. Bu savaşın sonucunda Ukrayna'nın güneyi, Kuzey Kafkaslar ve Kırım Rusya'nın eline geçmiştir.
Savaş ilk önce Lehistan'da kralla soylular arasında çıkan bir anlaşmazlık yüzünden başladı. Rus Çariçesi II. Katerina Lehistan'ı parçalamak amacıyla Lehistan'ın içişlerine karışıyordu. Kralı soylulara karşı desteklemek amacıyla bölgeye Kazak Rus askerlerini gönderdi. Askerler Osmanlı Devleti sınırları içindeki Balta kentine girerek katliam yaptılar. Osmanlı padişahı III. Mustafa bu durumu protesto ederek 25 Eylül 1768 tarihinde Rusya'ya savaş açtı. Lehistan'da krala karşı çıkan soylular Osmanlı Devleti'nin yanında yer aldılar. Birleşik Krallık da Rus donanmasına danışmanlar göndererek Rusya'nın yanında yer aldı.
Savaşın Cepheleri [değiştir]
Sakız adası açıklarında Osmanlılarla Ruslar arasında yapılan deniz savaşı (1770)Savaşın başlamasıyla Lehistan 3 büyük kuvvet (Prusya, Avusturya ve Rusya) tarafından kıskaca alındı. Rus generali Aleksandr Suvorov Leh ordusunu 23 Mayıs 1771 tarihinde Lanckorona'da, 23 Kasım 1771 tarihinde de Stolowice'de yendi. Böylece Lehistan'daki savaş sona erdi. Kazandığı bu zaferlerle yıldızı parlayan Suvorov Osmanlı cephesine gönderildi.
Kırım Hanı Kırım Giray Şubat 1769'da Güney Rusya'ya başarılı akınlar yaptı. Sadrazam Yağlıkçızade Mehmed Emin Paşa 1 Mayıs 1769’da ve sadrazam Moldovancı Ali Paşa 12 Ağustos 1769’da iki başarılı Hotin seferi yaptılar. Fakat Kırım Giray'ın ölümünden sonra Rus orduları Kırım'a girdiler. Yeniçerilerin artan başarısızlıkları ve emre karşı çıkmaları gibi nedenlerle Ruslar Eflak ve Boğdan'a girdiler. 21 Eylül 1769 tarihinde de Hotin'i ele geçirdiler. Ruslar Osmanlı Devletini içten çökertmek için Mora Yarımadasındaki Rumlar arasında ayaklanma çıkarttılar. Kaptan-ı Derya Mandalzade Hüsameddin Paşa 9 Nisan 1770 tarihinde Mora Yarımadasına bir çıkartma yaparak bu ayaklanmayı bastırdı.
Ancak Osmanlıların Balkanlarda Rusya karşısındaki yenilgileri devam etti. Rus kumandanı Petro Rumyantsev 7 Temmuz 1770'de Prut nehrinin bir kolu olan Larga nehri boylarında Kartal ovasinda yapılan bir savaşta Osmanlı yeniçerileri ve Kırım tatarları büyük bir yenilgiye uğrattı. Rus birlikleri İsmail, Akkerman, Bender kalelerini ellerine geçirdiler.
Ayrıca Çariçe II. Katerina Aleksey Grigoryeviç Orlov komutasındaki Rus donanmasını Baltık Denizi'nden Akdeniz'e gönderdi. İlk defa Akdeniz'e savaşa giren Rus donanması İzmir yakınlarında Çeşme burnu ile Sakız adası arasında Osmanlı donanmasıyla savaşa tutuştu. 5-7 Temmuz 1770 tarihleri arasında yapılan bu savaşta Rus donanması Osmanlıları büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu olaydan sonra Rus donanması 1770 -1774 yılları arasında 5 yıl daha Ege Denizi'nde kaldı. Bilinmeyen nedenlerle 2 Kasım 1772 ve 9 -10 Haziran 1774 tarihlerinde iki kez daha Çeşme Limanı'na gelerek kaleyi ve şehri tekrar topa tuttu.
Osmanlı orduları 2 Ağustos 1771’de Özi (Kırım), 12 Eylül 1771’de Yerköy (Boğdan), 29 Haziran 1773’te Silistre (Boğdan), 20 Ekim 1773’te Varna'da bazı zaferler kazanıldılar. Ancak 1774 yılında Rumyantsev'in komutası altında tekrar saldırıyla geçen Rus ordusu Tuna nehrini geçerek Şumnu'ya doğru ilerlemeğe başladı. Bu sırada Osmanlı tahtı el değiştirmiş, III. Mustafa'nın yerine kardeşi I. Abdülhamit geçmişti. Sadrazam Muhsinzade Mehmed Paşa düşmanı karşılamak üzere yeniçeri Ağası Yeğen Mehmed Paşa kumandasında gönderdiği bir ordu Kozluca’da Rumyantsev'in ordusuna yenildi. Rumyantsev bu başarıdan sonra Şumnu'ya kadar ilerledi.
Savaşın Sonuçlanması [değiştir]
Çariçe II. Katerina'nın Osmanlıları yenmesini gösteren temsili bir tablo (Stefano Torelli 1772)21 Temmuz 1774 tarihinde tahta yeni geçmiş olan Osmanlı padişahı I. Abdülhamit Küçük Kaynarca Antlaşmasını imzalayarak savaşa son verdi. Bu antlaşmayla Kırım'a bağımsızlığı verildi. Ama Rusya'nın asıl amacı bağımsız olan Kırım'ı kısa bir süre sonra topraklarına katmaktı. 9 yıl sonra 1783 yılında Rusya Kırım'ı resmen kendine bağladı. Kısa bir süre sonra da Ruslarla Osmanlılar arasında tekrar savaş çıktı.
1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı
Savaşın cepheleri
Tarih: 1787-1792
Yer: Karada bugünkü Moldavya, Romanya ve Ukrayna; denizde Kırım, Ukrayna ve Bulgaristan açıkları
Sonuç: Yaş Antlaşması ile Kırım
Rusya'ya bırakıldı
Casus belli: Rusya'nın Kırım'ı topraklarına katması
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu Rusya
Avusturya
Kumandanlar
Grigori Potemkin
Aleksandr Suvorov
1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlıların 1774 yılında imzalamış oldukları Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla kaybettikleri toprakları geri almak amacıyla başlattıkları bir savaştır.
Savaş I. Abdülhamit'in saltanatı sırasında başladı. İngiliz ve Fransızlar savaşa katılmamakla birlikte bu savaşta Osmanlı Devletinin yanında yer aldılar. Ancak Avusturya da savaşa girince Osmanlı Devleti beklemedikleri bir şekilde kendilerini Avusturya'nın da karşısında buldular. Osmanlı ordusu disiplinden uzaktı. Rus generali Potemkin 1788 yılında Özi'yi kuşattı. 6 ay boyunca kuşatmaya dayanan Özi Aralık ayında -23oC sıcaklıkta teslim oldu. Kentin bütün sakinleri Ruslar tarafından katledildiler. I. Abdülhamit'in bu haberin üzüntüsüne dayanamayarak öldüğü söylenir.
Tahta III. Selim'in geçmesinden sonra kayıplar devam etti. Fokşan (1 Ağustos 1789) ve Boze Savaşlarında (22 Eylül 1789) Osmanlılar büyük kayıplara uğradılar. Akkerman kalesi Rusların eline geçti ve Besarabya Rusya tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti kendine müttefik bulmak amacıyla 11 Temmuz 1789 tarihinde İsveç ve 31 Ocak 1790 tarihinde de Prusya'yla barış antlaşmaları imzaladı. Ancak bu iki devletten de elle dokunulur bir yardım alamadı. Sonunda Osmanlı Devletine karşı Rusya kadar başarılı olamayan Avusturya Osmanlı Devleti'yle barış antlaşması imzaladı (Ziştovi Antlaşması 4 Ağustos 1791) Avusturya'nın savaştan çekilmesinden bir kaç ay sonra Rusya da barış antlaşması yapmağa razı oldu (Yaş Antlaşması 9 Ocak 1792). Osmanlı Devleti bu antlaşmayla Kırım'ın Rusya'nın egemenliği altına geçtiğini tekrar kabul etmek zorunda kaldı. Dinyester nehri Rusya ile Osmanlı Devleti arasında sınır olarak kabul edildi
1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara
1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlı Devleti ile Rusya arasında bir çok cephelerde savaşılmış bir savaştır. Napolyon Bonapart'ın önderliği altındaki Fransa'nın Avrupa'da başlattığı savaşların arka planında yer aldı.
Osmanlı padişahı III. Selim'in saltanatı döneminde 1792-1805 yılları arasında Osmanlı Devleti ve Rusya barış içinde yaşamışlardı. Hatta Osmanlı Devleti Mısır'ı işgal eden Fransa'ya karşı İngiltere ve Rusya'yla işbirliği yaptı. 24 Eylül 1805 tarihinde Osmanlılar Ruslarla yeni bir dostluk antlaşması imzaladılar. Ancak bu antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra Osmanlı Devleti ve Rusya arasında yeni bir anlaşmazlık çıktı. Rusya Osmanlıların Rus yanlısı Eflak ve Boğdan beylerini görevden almasından hoşnut değildi. 40.000 civarında Rus askeri Eflak ve Boğdan'a girdi. III. Selim 22 Aralık 1805 tarihinde boğazları kapattı ve Rusya'ya savaş ilan etti. Rus donanması Osmanlı donanmasını 11 Mayıs 1807 tarihinde Çanakkale boğazı civarında 19-29 Haziran 1807 tarihleri arasında da Limni adası yakınında civarında yendi.
Bu arada 29 Mayıs 1807 tarihinde Kabakçı Mustafa isyanı sonucu III. Selim Osmanlı tahtından indirilmiş ve yerine IV. Mustafa tahta geçmişti. IV. Mustafa'nın saltanatı boyunca Osmanlı sarayında büyük bir kargaşa yaşandı. Yeniçeriler saraya hakim oldular. 28 Temmuz 1808 yılında taht tekrar el değiştirdi. IV. Mustafa'nın yerine II. Mahmut geçti. Osmanlılar İngiltere ile 1809'da bir antlaşma yaparak Ruslarla savaşa devam kararı aldılar. Rusların Fransa ile olan sorunları, Osmanlı Devleti ordularının yıllarca süren savaştan yorgun düşmesi yüzünden iki devlet de barış imzalamaya mecbur kaldılar.
28 Eylül 1812 tarihinde imzalanan Bükreş Antlaşması ile Rusya, Eflak ve Boğdan'dan çekilecek, Besarabya bölgesi ise Ruslara bırakılacaktı. Osmanlılar Bosna ve Eflak'dan 2 yıl vergi almayacak, Sırplar kendi içlerinde serbest kalacaktı. Tuna nehrinde hem Osmanlı hem de Rus gemileri serbestçe dolaşabilecekti. Prut ve Tuna nehirlerinin sol sahilleri iki ülke arasında sınır kabul edilecekti.
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rus Mercury firkateyninin 2 Osmanlı savaş gemisiyle çarpışmasını gösteren tablo1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı Navarin Deniz Savaşı'nı takiben Rusya'nın Yunanlıların bağımsızlığını desteklemesi yüzünden çıkmış bir savaştır.
Osmanlı padişahı II. Mahmut 20 Ekim 1827 tarihinde İngiliz, Fransız ve Rus donanmalarının Navarin'de Osmanlı-Mısır donanmalarını yakmalarını protesto etmek için Rusya'yla yapılmış olan Akkerman Sözleşmesini iptal etti ve Çanakkale Boğazını Rus gemilerine kapadı. Bunun üzerine başlayan savaşın ilk aylarında Rus komutanı Petro Wittgenstein Osmanlı toprağı olan Eflak'a girerek Bükreş'i ele geçirdi. Rus çarı I. Nikola da Tuna nehrini geçerek Dobruca'ya yürüdü. Şumnu, Varna ve Silistre kalelerini kuşattı. Karadeniz filolarının desteğiyle Varna kalesine saldıran Ruslar 29 Eylül'de Varna'yı teslim aldılar. Ancak Şumnu kalesini uzun süren bir kuşatmaya rağmen Osmanlıların büyük bir cesaretle yaptıkları savunma sonucu ele geçiremediler. Her iki taraf ta açlık ve hastalık sonucu çok sayıda kayıplar verdi. Kışın yaklaşması dolayısıyla Ruslar kendilerine ait olan Besarabya'ya geri çekildiler.
7 Mayıs 1829'da Rus ordusu 60.000 askerle tekrar saldırıya geçerek Silistre'yi kuşattı. II. Mahmut 40.000 kişilik bir orduyu Varna'nın yardımına gönderdi. Ancak bu ordu Ruslara yenik düştü. 19 Haziran'da Silistre de Ruslara teslim oldu. Bu arada Kafkas cephesinde İvan Paskeviç komutasındaki Rus ordusu Ahıska, Erivan, Kars ve 27 Haziran 1829'da Erzurum'u ele geçirdi. 2 Temmuz'da 25.000 askerlik bir Rus ordusu Balkanları boydan boya geçerek Burgaz'ı ve Sliven'i teslim aldılar. 28 Ağustos'ta Edirne'ye kadar ilerleyen Rus ordusu İstanbul'un sadece 68 kilometre uzağına ulaştı. Padişah II. Mahmut 14 Eylül 1829'de Rusların bu ilerlemesini durdurmak için koşulları çok ağır olan Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.
93 Harbi
Tarih: 1877-1878
Yer: Tuna ve Kafkasya
Sonuç: Rus Ordusu kazandı
Bölge Değişimi: Sırbistan, Karadağ, Romanya
Taraflar
Osmanlı İmparatorluğu Rusya
Kumandanlar
Gazi Ahmet Muhtar Paşa General Loris Melikof
93 Harbi, Hicri takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden 93 Harbi olarak adlandırılan ve II. Abdülhamit döneminde gerçekleşen 1877-1878 Osmanlı - Rus Savaşı.
93 Harbini Hazırlayan Nedenler
Çarlık Rusyası; asırlık emellerini gerçekleştirmek için Osmanlıları Avrupa’dan atmak, İstanbul’u ele geçirerek sıcak denizlere inmek, Hıristiyanları ve özellikle Slavları korumak bahânesiyle Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmaktaydı. Bu husus harbin en önemli sebebini teşkil edecektir.
Osmanlı ülkelerine saldırmayı millî bir hedef kabûl eden Rusya, Kırım Hanlığını istilâ etmiş, Karadeniz’in kuzey ve doğu kıyılarını almış, Volga boylarındaki Türk ülkelerini istilâ ederek Türkistan’a ilerleyip kuzey kısımlarını elde etmişti. 1853 Kırım mağlûbiyeti, Rusların bu emellerini bir müddet için durdurmuştu. Ancak Rusya, büyük bir gayretle eski birliğini sağlamış ve Kırım mağlûbiyetinin acısını çıkarmak için fırsat gözetmeye başlamıştı.
Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğüne en çok taraftar olan Fransa’nın 1870 yılında Prusya karşısında ağır bir mağlûbiyete uğraması kuvvetler dengesinin Osmanlılar aleyhine bozulmasına yol açmış ve Rusya beklediği fırsatı elde etmişti. Bunu değerlendiren Rusya, Paris Antlaşmasının Karadeniz’de donanma ve tersane bulundurulmaması hakkındaki maddelerini tanımadığını resmen îlân edip, bu teşebbüsünü Londra Konferansında tescil ettirdi. Böylece Rusya, Karadeniz’de kuvvetli bir donanma meydana getirme imkânına sâhib oldu.
Bu gelişmeden sonra Rusya, Panislavizm fikirlerini Balkanlarda yaymak için Moskova’da bir kongre topladı. Rus Panislavistleri, Bosna-Hersek ve Bulgaristan Islavlarını ayaklandırmak için Balkanlarda yoğun propagandaya giriştiler. Ayrıca Romanya ve Karadağ’da birer teşkilat kurdular. Rusya bu tür faaliyetlerinden başka Osmanlı Devletine de baskı yapmaktaydı. Sadrâzam Mahmud Nedim Paşa, Bulgarların Fener Rum Kilisesinden ayrılarak millî bir kilise kurmalarını kabul etti. Böylece Bulgarların siyâsî bağımsızlıklarına yol açıldı.
Çok geçmeden Panislavizm propagandası etkisini gösterdi. İlk olarak Bosna-Hersek eyâletindeki Hıristiyanlar ayaklandı. Daha bu isyân bastırılmadan yine Rus tahrikiyle Karadağlılar ve Sırplar da ayaklandılar. Osmanlı Devleti bu iki isyânı bastırınca bunlar Avrupa devletlerinden yardım istediler. İşe karışan Rusya, Osmanlı Devletine Karadağ ve Sırbistan’la anlaşma yapması için ültimatom verdi.
93 Harbini Önleyici Çabalar: Tersane ve Londra Konferansları
Bunun üzerine muhtemel bir savaştan çekinen Avrupa devletleri Balkan meselesini görüşmek üzere İstanbul’da bir konferans tertib ettiler (23 Aralık 1876). Aynı gün Osmanlı Devleti Konferansın çalışmalarına mâni olmak için Kânun-i Esâsî’yi îlân etti. Çalışmalarına devâm eden Tersâne Konferansına Osmanlı Devletinden başka İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya, Almanya ve İtalya katıldı. Yabancı delegeler önceden hazırladıkları metni Osmanlı delegelerine sundular. Buna göre, Osmanlı askeri, Karadağ ve Sırbistan’dan çekilecek, Bulgaristan’da doğu ve batı Bulgaristan adı ile iki ayrı eyâlet kurulacak ve Bosna-Hersek’le birlikte bu iki eyâlete muhtâriyet verilecekti. Osmanlı Devletinin bu şartları kabul etmemesi üzerine konferans dağıldı. Konferansa katılan İngiltere Başmurahhası Hindistan Nâzırı Lord Salisbury, savaşı önlemek husûsunda çok gayret gösterdi. O, Midhat Paşanın aksine, bir savaş çıktığında İngiltere’nin Osmanlı Devletine yardım etmeyeceği kanâatindeydi. Lord Salisbury Sultan İkinci Abdülhamîd’le de görüşerek durumun vehâmetini îzâh etti. Pâdişâh savaş istemiyordu, fakat savaş isteyen devlet adamlarının baskısı altında idi. Bunların başında Sadrâzam Midhat Paşa ve Harbiye Nâzırı vekili Müşir Redif Paşa geliyordu. Midhat Paşanın teşvikiyle yüksek medrese talebesi sokaklara dökülüp Pâdişâhın penceresi altına kadar giderek “Harb istiyoruz!” diye bağırdı.
Tersâne Konferansında müsbet bir netice alınamayınca Londra’da bir konferans daha toplandı. Bu konferansta Bâbıâlî’ye Tersâne Konferansının kararlarından daha hafif ıslâhât şartları teklif edildi, ancak Osmanlı devlet adamları bu teklifi de reddettiler. Londra protokolünün Osmanlılar tarafından reddedilmesinden sonra Çar, Karadağ’a sâdece Nikşik kazası bırakılırsa savaşı önleyebileceğini Bâbıâlî’ye bildirdi. Ancak bu teklif de sadrâzam İbrâhim Edhem Paşa tarafından reddedildi.
Savaş İlanı
Avrupa devletlerinin savaşa mâni olma teşebbüsleri başarısız kalınca, Rusya 24 Nisan 1877’de Osmanlı Devletine savaş îlân eti. Sırbistan, Romanya ve Karadağ prenslikleri de Osmanlı Devletine isyân ederek Rusya’nın yanında yer aldılar. Yunanistan da düşmanca bir tavır takınınca Osmanlı Devleti savaşta yalnız kaldı.
93 Harbi, Tuna ve Kafkasya cephelerinde cereyan etti.
Tuna Cephesi
Tuna cephesi başkumandanı, Serdâr-ı ekrem Müşir Abdülkerim Nâdir (Abdi) Paşa idi. Emrindeki kuvvetler üç orduya ayrılmıştı. Bunlardan Garb ordusunun başında Müşir Osman Paşa, Şark ordusunun başında Müşir Ahmed Eyüb Paşa, Cenup ordusunun başında ise Müşir Süleyman Paşa bulunuyordu. Bu cephedeki denge Osmanlıların hayli aleyhineydi.
Abdülkerim Nâdir Paşanın düşmanın Tuna’yı geçmesine seyirci kalmasıyla harb yarı yarıya kaybedildi. Halbuki Osmanlılar için en büyük ümit, Rusları Tuna seddi üzerinde durdurabilmek ve bu seddi aşmalarına engel olabilmekti. Bu zaafiyetinden dolayı Serdâr-ı ekrem bir müddet sonra Dîvân-ı harbe verilip mahkum olacaktır.
7 Temmuz’da Tırnova, 16 Temmuz’da Niğbolu’yu alan Ruslar, Şıpka Geçidine hâkim olup, Balkan Dağlarını aşmaya başladılar. Abdülkerim Nâdir Paşanın azledilip yerine çok genç müşir Mehmed Ali Paşanın başkumandan olması ve ordu içindeki diğer ayrılıklar müşirler arasında rekâbeti artırdı. Bu husus savaşın kaybedilmesinde önemli sebeb teşkil etti. Müşir Süleymân Paşa, Şıpka Geçidini ele geçirmek için bir hafta gece-gündüz demeden taarruzda bulundu, ancak muvaffak olamadı. Bu defâ Şıpka’yı geçmek için Müşir Mehmed Ali Paşa taarruza geçti. Ayazlar, Karahasan, Ablova ve Kaçılova Meydan Muhârebelerini kazandı ise de, devamlı takviye alan Rus kuvvetlerini söküp atamadı. Müşir Osman Paşa ise savunma savaşına yeni prensipler getirerek Plevne’de düşmanı üç defâ mağlub etti. Üçüncü Plevne Zaferinden sonra Sultan İkinci Abdülhamîd Han tarafından “Gâzi” ünvânı verildi. Yeni takviyelerle güçlenen düşman karşısında Osman Paşa yardım alamadığından Plevne de düştü. Plevne’nin düşmesi ile sayıca pek fazla olan Rus birlikleri serbest kaldılar. Bu sırada Sırplar Niş’e girmişler, Karadağlılar da İşkodra çevresine kadar ilerlemişlerdi. İleri harekâtlarına devâm eden Ruslar, Sofya, Niş ve Vidin’i aldıktan sonra Edirne’ye ve burayı da alıp Yeşilköy’e ulaştılar. Grandük Nikola, sulh şartlarını dikte etmek üzere umûmî karargâhını burada kurdu. Böylece Tuna cephesindeki savaş, Osmanlıların aleyhine netîcelendi.
Kafkasya Cephesi
93 Harbi’nin ikinci cephesi Kafkasya idi. Kesin neticenin alınacağı ve alındığı Tuna cephesi kadar mühim olmamakla berâber, burada da pek büyük savaşlar oldu. Cephe kumandanı Ahmed Muhtar Paşa idi. 125.000 kişilik Rus ordusunun başında ise Ermeni asıllı Melikof bulunuyordu.
Devamlı takviye alan Ruslar, 30 Nisan’da Doğu Bâyezîd’i ele geçirdiler. Muhtar Paşa Ruslara karşı 21 Haziranda Halyaz, 25 Haziranda Zivin, 25 Ağustosta Gedikler Meydan Muhârebelerini kazandı. Ahmed Muhtar Paşa'ya bu zaferlerden sonra “Gâzi” ünvânı verildi. 4 Ekimde Yahniler Meydan Muhârebesi de kazanıldı, ancak takviye alan Rusları durdurmak mümkün olmadı. 15 Ekim 1877 Alacadağ Meydan Muhârebesi, Kafkas cephesinin dönüm noktası oldu. Ahmed Muhtar Paşa, fazla zâyiât vermemek için Erzurum’a çekilmek zorunda kaldı. Kars açıkta kaldığından 18 Kasım’da Rusların eline geçti. Fakat Ruslar, Erzurum Halkı ve Kahraman Nene Hatun ile destanlaşan savunma karşısında Erzurum’u alamadılar. Bu sırada Ahmed Muhtar Paşa, Pâdişâh tarafından İstanbul’un muhâfazası ile görevlendirilip İstanbul’a çağrılınca yerine Müşir Kurd İsmâil Paşa getirildi.
93 Harbi Göçleri
93 Harbi, Osmanlı Devletinin ağır mağlûbiyetiyle neticelendi. Rumeli Türklüğü, Rus birlikleri ve Bulgarların büyük katliamı sebebiyle büyük sarsıntıya uğradığından Türk nüfûsu azınlığa düştü. Son asır Türk târihinin en büyük göç fâciâsı vukû buldu. Balkanlardan Anadolu’ya uzanan yollar göçmen kâfileleriyle doldu. Bunların büyük bir kısmı yine Ruslar ve Bulgarlar tarafından imhâ edildi.
Edirne Mütarekesi ve Yeşilköy Antlaşması
Rusların Yeşilköy’de karargâh kurmalarından sonra Bâbâlî 19 Ocak 1878’de Rusya’dan mütâreke istedi. 9 ay 7 gün süren savaşa 31 Ocak 1878’de imzâlanan Edirne Mütârekesi son verdi. Sonradan 3 Mart 1878’de (Yeşilköy)Ayastefanos Antlaşması imzâ edildi, ancak yürürlüğe girmedi. Abdülhamîd Han siyâsî dehasıyla bu antlaşmayı yürürlüğe koydurmadı. Ayrıca bu antlaşma Rus nüfûzunu son derece arttırdığından Avrupa devletlerini telaşa düşürmüştü.
Berlin Antlaşması
Avrupa devletlerinin iştirakleriyle tertiplenen Berlin Antlaşmasına göre (13 Temmuz 1878) önceki antlaşmanın bâzı maddeleri hafifletildi. Ancak Osmanlı Devleti bu antlaşmaya göre, bugünkü Türkiye’nin üçte birine yakın toprak ve büyük nüfus kaybına uğradı. Ayrıca 800 milyon altın franklık savaş tazminâtı ödeme mecburiyetinde bırakıldı. Balkanlarda ise Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız birer devlet oldular