Türk Petrol Yasası

AntidepresaN

New member
Katılım
25 Haz 2005
Mesajlar
1,584
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
AtaTürkçü Düşünce Sistemi..
Konuyu bilgi edinilmesi amacıyla açtım..Yazının bütününü bozmak istemedim..Sadece (-) ile gösterilen maddeleri okumanız yeterli..



TÜRK PETROL YASASI

"TÜRK PETROL YASASI" (17.01.07, 5574 sayılı yasa) ile ilgili YÖNETİM KURULUMUZ'UN konunun uzmanı kişilerin görüşlerinden yararlanılarak yaptığı değerlendirme ve BASIN AÇIKLAMASI


BASIN AÇIKLAMASI


Sayı:2007/010
Kod :32.07.060
Konu: 5574 Sayılı Türk Petrol Yasası

(Yüce TÜRK Ulusuna)

11-17 Ocak 2007 tarihlerinde TBMM'de görüşülerek kabul edilen 6326 sayılı "PETROL YASASI"nda yapılan değişiklikleri içeren yeni "TÜRK PETROL YASASI" (17.01.07, 5574 sayılı yasa) ile ilgili YÖNETİM KURULUMUZ'UN konunun uzmanı kişilerin görüşlerinden yararlanılarak yaptığı değerlendirme şöyledir.

"Yahudi asıllı bir Amerikalı Max Ball tarafından hazırlanan "PETROL YASASI" ile yabancılar "Madde13.1:petrol hakkı sahipleri, 1 Ocak 1980 tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri ham petrol ve tabii gazın tamamı üzerinden, kara sahalarında % 35 ini ve deniz sahalarında %45 ini ham veya mahsul olarak ihraç etmek hakkına sahip" (1) kılınmışlardır.

Petrol kaynaklarımız taa o yıllardan uluslararası petrol şirketlerine –En önemlileri ( Seven Sisters) 7 Kız Kardeş diye bilinen British Petroleum (BP), Shell, Mobil, Exxon, Gulf, Texaco ve Chevron- peşkeş çekilmiştir.

11-17 Ocak 2007 tarihlerinde TBMM'de görüşülerek kabul edilen 6326 sayılı "PETROL YASASI"nda yapılan değişiklikleri içeren yeni "TÜRK PETROL YASASI" 22 Ocak'ta "ONAY" için Cumhurbaşkanlığı'na gönderilmiştir.

TBMM'de yapılan değişiklikle, adı Türk Petrol Kanunu (!) olarak değiştirilen bu yasayla;

-6326 Sayılı Yasada yer alan "Milli Menfaatin Korunması" başlıklı bölüm kaldırılmıştır. Kamu menfaatinin yerini, yerli/yabancı özel şirket menfaatleri almıştır.

-Petrol arama ve üretim faaliyetlerinde bulunmak için yapılan başvuruların değerlendirilmesinde, 6326 Sayılı Yasanın temel kriteri olan "talebin milli menfaatlere uygun olması" ölçütü, yasadan çıkarılmıştır. Yani ülke yararını gözetme terk edilerek, uluslararası şirketlere sayısız imtiyaz ve avantajlar sağlanmıştır.

-Yabancı devletlerin doğrudan ve dolaylı bir biçimde idaresinde etkili olabilecekleri şirketler ile yabancı bir devlet için, veya yabancı bir devlet namına hareket eden şahısların, petrol faaliyetlerinde bulunamayacakları, mülk edinemeyecekleri, tesis kuramayacakları hükmü, bu yasadan çıkarılmıştır. Böylece stratejik öneme sahip bir konuda, yabancı devletlerin belirleyici olmasının önündeki engeller de kaldırılmıştır.

Irak'ta savaş/silahla yaptırılanlar, Türkiye'de AKP hükümeti marifetiyle yaptırılmıştır. Bugün, Latin Amerika'da Venezuela, Bolivya ve Ekvador'da petrol sektörünün kamulaştırılması yönünde önemli adımlar atılırken, ülkemiz ve işgal altındaki Irak'ta petrol sektörünün özelleştirilerek serbestleştirilmesi dikkat çekicidir.

-Ülke içinde üretilen ham petrol ve doğal gaz ile bunlardan elde edilen petrol ürünlerinin, kara sahalarında %65'i ve deniz sahalarında %55'inin "memleket ihtiyacına" ayrılması zorunluluğu kaldırılmış, yabancı şirketlere, ürettikleri ham petrol üzerinde sınırsız tasarrufta bulunma hakkı verilmiştir. Ürettikleri ham petrol/doğal gazın tamamını ihraç etme hakkı getirilerek, olağanüstü durumlarda bile ülkemizde üretilen ham petrolün ülkemizde kullanılması, "memleket ihtiyacını gözetme" anlayışını ortadan kaldırmıştır.

-Arama ruhsatlarından hektar başına alınan "devlet hakkı" geliri tamamen kaldırılarak, gelir kaybına yol açılmaktadır.

-Türkiye'de üretilen ham petrolden alınan %12,5'lik devlet hissesi oranı, günlük üretim miktarına göre kademeli olarak %2'ye kadar indirilmektedir. Üretimden sağlanan gelirimiz, %50–85 arasında azaltılarak, şirketlerin gelirleri korunmuştur.

Dünyada uygulanan üretim paylaşım anlaşmaları incelendiğinde, durumun vahameti görülecektir. Örneğin, Azerbaycan üretim paylaşım anlaşmalarından 1998 yılında yapılan Kurdashy Anlaşmasında; petrol paylaşım oranları Azerbaycan devlet şirketi SOCAR %50, Agip %25, Mitsui %15, Repsol %5, TPAO %5 olarak belirlenmiştir. Benzer biçimde pek çok anlaşma bulunmaktadır.

-Denizlerde bulunacak ham petrolün üretiminden alınacak devlet hissesi oranlarının düşürülmesinden sonra, su derinliğine bağlı olarak %30'a ulaşan ilave indirimler getirilmiştir. Denizlerimizde ciddi ölçüde arama faaliyeti yapılmamıştır. Bu bakımdan denizlerimizdeki hidrokarbon potansiyeli hakkında görüş üretmek zordur. Ancak Karadeniz'de petrol bulunması durumunda yeni yasada belirtilen yüksek oranlardaki indirimlerle, devletin gelir kaybı yüzlerce milyon dolara ulaşacaktır.

-Petrol işlemi için yurt dışından getirilen gemi ve personel Kabotaj Kanunu'ndan istisna tutulmaktadır. (Lozan kazanımı olan 1926 tarihli Kabotaj Kanunu işlevsiz kılınmaktadır.)

-Türkiye'de çalıştırılacak yabancı personel, ilgili yasalara tabi olmadan serbestçe istihdam edilecektir.

-Doğal afet, savaş, grev ve toplumsal olaylardan dolayı etkilenmelerde üretime ara verilmesi, durdurulması gibi şirketlere geniş inisiyatifler tanınmaktadır.

-Emekçilerin grev ve halkın, insan sağlığı ve çevre gibi konularda duyarlılığını belirtmeye yönelik demokratik hak arama yolları bile sınırlandırılmaktadır.

-"Sınırlara 5 km mesafede, tarihi, dini yer veya tesise, su tesisine, bir yol veya umumi geçide 60 metre mesafede, şehir veya kasaba belediye İmar Yasası dahilinde petrol faaliyeti Bakan müsaadesi olmadan yapılamaz" hükmü yeni yasadan çıkarılmıştır. Yabancı şirketlere ülkemizin her yerinde sınırsız bir biçimde faaliyette bulunma hakkı tanınmıştır.

TPAO'nun özelleştirilmesinin önü açılmaktadır

-TPAO'nun, devlet adına petrol arama ve üretim faaliyetlerinde bulunma hakkı kaldırılarak, özelleştirilmesinin önü açılmaktadır.

-TPAO'nun, petrolle ilgili incelemelerde ve petrol faaliyetlerinin denetiminde Petrol Kanunu'nu yürütmekle görevli PİGM'e yardımcı olma yükümlülüğü bile kaldırılmıştır. Petrol sektöründe uzman olan tek kamu kuruluşumuzun, ülke kaynaklarımızın kamu yararına uygun kullanılmasındaki katkısı göz ardı edilerek, TPAO, yabancı şirketlerle aynı statüde değerlendirilmektedir.

-Devlet adına arama ve üretim faaliyeti yürüten TPAO'nun faaliyete kapalı bölgelerde ve askeri yasak bölgelerde de Bakanlar Kurulu'nun izni ile petrol faaliyeti yapabilme hakkı elinden alınmıştır.

-TPAO'nun, diğer şirketlerden daha fazla arama ruhsatı alabilme hakkı elinden alınmıştır. Ayrıca bir şirketin sahip olabileceği ruhsat adedi ve ruhsat alanı sınırlandırılmamaktadır. Böylece büyük sermayeli uluslararası şirketler lehine ruhsat tekelleşmesi yaratılacaktır.

-Üzerinde arama ve işletme hakkı bulunmayan bir sahanın, işletme ruhsatnamesi için, müzayedeye çıkmadan önce TPAO'ya teklif edilerek, TPAO'ya işletme ruhsatı verilmesi hakkı kaldırılmıştır. Kamuyu gözetme ilkesi terkedilmiştir."

Özetle; bu yasa ile, ruhsat tekelleşmesi, ülke ihtiyacına yönelik ham petrolün de ihraç edilebilmesi, yabancı devlet/özel petrol şirketlerinin ürettiği etmesi ve neredeyse %0-1 oranlarına ulaşan devlet hissesiyle ülkemiz, hem doğal kaynağından hem de yüz milyonlarca gelir kaybına uğrayacaktır. Halkımız, bu yasanın Türk Petrol Kanunu mu yoksa Çokuluslu Petrol Tekellerini Koruma Kanunu mu olduğunun hesabını elbette soracaktır.

Neoliberal gündem Irak'ta açık askeri bir işgal ile yürütülürken, aynı programın ülkemizde İMF Niyet Mektupları ve Dünya Bankası yapısal uyum koşullandırmaları ile sürdürülmesi hangi büyük planın bir parçasıdır? Türkiye'nin başta TÜPRAŞ, ERDEMİR, PETKİM, SEYDİŞEHİR ALÜMİNYUM ve TELEKOM olmak üzere, en değerli kamusal varlıklarının yerli ve yabancı tekellere yok pahasına satışı ile koşullandırılması; ve ülkemizdeki her türlü bağımsız istikrar kalkınma arayışının "IMF programından sapmayın" şantajı ile başından sansürlenmesi ve bu bağımsız istikrar kalkınma arayışının içersinde bulunanlara "vatan haini" ilan edilecek kadar açık saldırılarda bulunulması, bölgemize yönelik –Büyük Orta Doğu Projesi diye anılan- neoliberal kuşatma planının bir parçasıdır.

Sayılan tüm bu nedenlerle, ülkemiz açısından yaşamsal önem taşıyan bu konuda "vatan savunmasının karargahı Atatürkçü Düşünce Derneği" olarak bu teslimiyet ve peşkeş yasasını şiddetle reddediyoruz.

Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer'in bu peşkeş yasasına geçit vermeyeceğine inanıyoruz .

Cumhurbaşkanımızın yasaya geçit vermemesi sürecine tüm gücümüzle destek vereceğimizi kamuoyuna duyururuz.

Çünkü; "Avrupa Birliği'ne aday ülke" ve "mevzuatımızda uyum çalışmaları" kisvesi altına sığınarak "IMF ve Dünya Bankası'nın, özellikle uluslararası petrol şirketlerinin isteği yönünde dayatmasıyla" petrolümüzün de tıpkı bankalarımız, vatan topraklarımız ve fabrikalarımız gibi AKP tarafından uluslararası tekellere peşkeş çekilmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir.

.

Bu yasanın karşısında olan tüm ulusal güçlerle iş ve güç birliği yapılarak yasanın yürürlüğe girmesinin engellenmesi, Atatürkçü duyarlılığımızın gereği, ülke ve ulusumuza karşı yerine getirilmesi zorunlu namus borcumuzdur.


03.02.2007

YÖNETİM KURULU ADINA;
Mahmut ÖZYÜREK
ADD Isparta Şube Başkanı
 
Maaşallah öyle güzel bir yasa yapmışlarki bizden çok yabancı petrol şirketlerine yarıyor.Sanki bu yasayı hazırlayanlar türk değil sömürge valileri
 
" TPAO'nun özelleştirilmesinin önü açılmaktadır "

bu hareket,
Türkiye'de kendi elindeki olanakla petrol bulmaya çalışan(Türkiye'nin petrol ihtiyacınının bir kısmını iç kaynaklarla karşılamayı hedefleyen) bir şirketi bitirmeye,
Türk ekonomisini de daha çok dışa bağımlı hale getirmeye yöneliktir.

ulusal çıkarlara aksi iş yapanın karşısında olmaya
sonuna kadar devam edeceğiz!!!
 
Geri
Üst