emrah1607
Banned
TÜRK-KÜRT KARDEŞTİR,AYRIM YAPAN KALLEŞTİR
Sevgili okuyucular,
Bugün ülkemiz üzerinde oynanan tehlikeli oyunların aktörleri arasında yüzyıllar boyu beraber yaşadığımız bazı Kürt
vatandaşlarımızın bulunmaları tarihte ender rastlanacak bir ihanet olayıdır.
Tarih sayfalarını karıştıranlar bilir, Osmanlının son zamanlarında başlayan ve batılıların kışkırtmalarıyla yapılan
isyanlarda onbinlerce Kürdün ölmesinden halâ ders almamış olanlar var.
Bugün de batılıların oyunlarına alet olan, yalan vaadlerine inanan bir takım zavallılar mı diyelim, cahiller mi diyelim
bunlar, yaşadıkları toprakların sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne silah çekmekteler, Irak’tan, İran’dan, Suriye’den ve
Türkiye’den toprak alarak bağımsız bir Kürdistan devleti kuracaklarını zannetmekteler!.
Biraz okumuşlar b Kürtlerin bir zamanlar Sovyetler Birliği, İngiltere şimdi de Bush tarafından kullanıldıklarını bilirler.
Ama cahillerin kavrayamadıkları tek şey, kendilerini kullananların işleri bitince bir kenara itildikleri.
“ Tarihten ders almayanların sonları hüsran olur ” diye
bir söz vardır. Bu söz bölücülerin kulaklarına küpe olmalı.
Bugün yaşadığı, vatandaşı olduğu devletine isyan eden, Türk- Kürt ayrımcılığı yapanlara, onların yalanlarına kanıp sempati
besleyenlere kim olduklarını yani Kürtlerin hangi ırka mensup olduklarını bir çok kitapta, belgede yer alan şu kısa bilgiyi
kafalarına-beyinlerine yerleştirmeleri gerekiyor;“… Tarihte Kürt adına ilk kez M.S.500 yılında Göktürklerden kalma Yenisey
ırmağı kıyısındaki Elegeş Yazıtlarında rastlanır.
Orta Asya’nın kuzeyinde bulunan ve Göktürkçe olan bu yazıttaki ifade aynen şöyledir ‘ Ben Kürt eli kağanı Alp Urungu,
altınlı okluğumu bağladım belde. Elim 39 yaşında Göktürk Hanlığındandır.’ Yani Alp Uurungu ve Kürt eli Göktürk Hanlığından.
”
Kürt milliyetçiliği yapanların, destek verdikleri Barzani ise sözde Kürtçü, özde ise ABD işbirlikçisi olan bir Yahudidir.
Her ne kadar Türk değil, Kürdüz deseler de, bugün bir çok Türk hatta yabancı biliadamı Kürtlerle Türklerin kardeş olduğu
konusunda hemfikirdirler.
............
TÜRK DEVLETİNİN KÜRTLERE
BASKISI YOKTUR
Türk Devleti tarafından ayrımcılığa, baskıya uğradıklarını iddia edenlerin bilmeleri gereken önemli bir nokta da Mustafa
Kemal Atatürk zamanından bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinde Milletvekilliği, Bakanlık yapmış, Resmi Sivil
Kurumlarda üst görevlerde bulunmuş ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde Generalliğe-Paşalığa kadar yükselmiş binlerce Kürt kökenli
vardır. Eğer iddia edildiği gibi baskı, ayrım olsaydı Kürt kökenli olduklarını söyleyenler bu gibi önemli görevlere
getirilirler miydi?.
Dün Kurtuluş savaşı sırasında M.Kemal Atatürk’ün yanında, bugün CHP, DP, MHP ve AKP gibi siyasi partilerde yer alan bir
çok Kürt kökenli ülke yönetiminde önemli görevler aldılar.
1980 öncesi sol-sağ çatışmalarında da anti komünistler arasında çok sayıda Kürt kökenli vardı. Türk İslam Ülküsü adlı
fikrin savunucu Ahmed Avrasi ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Alişan Satılmış da Kürt kökenli idi.
Ziya Gökalp’te Kürt kökenli bir toplum bilimcidir. Ziya Gökalp, Kürt aşiretleri üzerinde yapmış olduğu araştırmalarının
sonucunda “ Nerde bir Kürt aradıysam, Türk’ ten gayrı birşey bulmadım..” ve daha sonra da “ Türkü sevmeyen Kürt, Kürt
değildir, Kürdü sevmeyen Türkte Türk değildir “ der. Dünyaca bilinen Meydan Larossa ansiklopedisinde de Kürtler için “
göçebe bir Türk boyu “denmektedir.
Şimdi soruyorum; O zaman ne oluyor da ülkede bir Türk-Kürt ayrımcılığı-bölücülüğü yapılıyor, insanlar öldürülüyor ? Kürtler
nasıl oluyor da işgalci, bölücü ve sömürgeci emperyalist güçlere uşaklık edebiliyor ?
…………….
BÖLÜCÜLÜĞÜN AMACI
Sevgili okuyucular,
Batılılar-emperyalistler, Osmanlı devletinin son yıllarında olduğu gibi cumhuriyetin kuruluş sonrasında da Kürt
milliyetçiliğini ortaya attılar ve Kürtleri kışkırttılar.
Kışkırtıcılar bölge bölge gezerek gördükleri en ufak farklılıkları etnik farklılık olarak gösterip, birbirlerine kırdırmaya
çalıştılar. Amaçları, Anadolu’daki değişik zengin kaynakları ele geçirmek ve ülkemizin gelişmesine, güçlenmesine mani olmak
hatta parçalamak..
GAP-Güneydoğu Anadolu Projesi ile yapılan barajlarla ucuz elektrik elde edilecek, baraj sularıyla bölge toprakları verimli
hale getirileceği için bunlarda gözü olanlar hemen hareket geçtiler. Cahil ve satılmış batılı işbirlikçi Kürtleri
kışkırtarak “bağımsız bir Kürt devleti kurun, size destek vereceğiz ” diye kandırdılar. Böylece kurulacak bir Kürt devleti
(!) ‘ni kolayca hakimiyetleri altına almayı düşündüler.
Ama onların unuttukları bir şey vardı, o da; Türk Devleti, milleti kolay yutulacak bir lokma olmadığıdır.
Bu nedenle Türk-Kürt ayrımcılığına ve ülkenin bölünme gayretlerine son vermek, Türkü de Kürdü de birlik olmak zorundadır.
Ne demişler; “ Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir!..”
Hulusi ŞENEL
E.Posta: [email protected]
http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=5871
bu gün Kürtlerin Türk oldugu bilimsel knatılarla Kaynaklarla İspatlanmış ve bir çok kişi kürtlerin türk oldugunu
savunmaktadır ve bir çok kürt ben türküm diyebiliyor
kürt milleti aslına dönecek benime trafımda bir sürü insan vardır bu kanıtları kaynakları okuyan hatta avukat ve
doktorlara rastladım ve bunlar kürt kökenli insanlar rahatlıkla türküm derlerdi vatanını severlerdi ama bilimsel kaynakları
görünce kendilerinin öz ve öz türk olduklarını öğrenince daha bir güzel ulan ben türk'üm demeye başladılar bunu herkes
diyebilmeli ve kürtlerin türk oldugu gerçeği anlatılmalı bu kürtleri türkleştirme çabası değildir zaten türkler gerek türk
tarih kurumu başkanı gerekse bilimsel kaynaklar bunu kanıtlıyor bunlardan sonra hayır kardeşim kürt ler türk olamaz demek
saçmalıgın daniskası olur.
evet kendinin türk oldugunu bilmeyen öz aslına ihanet eden pkk'yı destekleyen kürt var yok değil ama bu kaynaklar onlarada
anlatılmalı gösterilmeli ve aslının ne oldugu öğretilmelidir...
KÜRDÜN SORUNU PKK'DIR..
"Kürdün sorunu PKK’dır.
TÜRKİYE’DE KÜRT SORUNU YOKTUR
Sevgili okuyucular,
PKK’yı ve içindeki bir avuç maceraperest Kürdü, Türk vatandaşı Kürt kökenli Türklerle karıştırmayalım. Çünkü Türkiye’de yaşayan beş veya altı milyon Kürt kökenli Türk vatandaşının yüzde 99 ’u PKK’yı tanımamakta, Türkiye toprakları üzerinde bir Kürdistan kurulması fikrine-hayaline de her zaman karşı çıkmakta.
Türkiye’de, Irakta, Suriye’de ve İran’da yaşayan Kürt kökenlilerin bireysel, sosyal, ekonomik ve sağlık sorunları olabilir vardır da. Ama hiç bir zaman azınlık olarak görülmediler,görülemezler, ayrıma da uğramazlar. Bölge sorunlarının müsebbibleri ise o bölgelerin Milletvekilleri ile ülkeyi yönetenlerdir. Çünkü sorunlara karşı ilgisiz kalanlar onlardır. Bugün ortaya atılan ve adına “ Kürt Sorunu “ denilen mesele ayrımcılıktır, kocaman bir yalandır-kandırmacadır en basit ifadesi ile İHANETTİR!
AB bile kültürel hakları, bireysel haklar olarak kabul eder. Türkiye’de de aynı. Herkes fert olarak istediği dili öğrenir, konuşur ama ülkenin resmi dili Türkçedir. Dün ve bugün Türkiye’nin güneydoğusunda yaşanan sıkıntılar Türkiyenin her bölgesinde yaşanmaktadır. Bu sorunlar akıl ve mantıkla ve becerikli yöneticilerle halledilir. Ülkeyi bölmeye-parçalamaya çalışmakla hiç bir sorun halledilmez, üstelik çareyi ülkeyi bölmekte arayanlara felâket getirir.
……………
Barzani Pan-Kürdizm’i savunuyor
Bana sorarsanız eğer Türkiye K.Irak’a PKK için sınır ötesi harekât yapacaksa bu aynı zamanda PKK işbirlikçilerine de yapılsın. Barzani'yi de hedef almalı. Çünkü Barzani Pankürdizm’i savunan ve bu nedenle PKK’yı destekleyen ve Irak’ın toprak bütünlüğünü bölmeye çalışan biri . PKK’da yer alan Kürtleri kendi amaçları için kullanan bir tilki ! Barzani Türkiye’deki, İran’daki, Suriye’deki Kürtleri kışkırtarak PKK’ya çekmekte, onları kendisi ve hayal ettiği Kürdistan için için fedai olarak kullanmak istemekte.
Aslında Irak’ta ne Barzani'nin ne deTalabani’nin geleceği yok, Kürdistan hayali de boş. Bunu Talabani açık açık itiraf etti ve Kürtlere “ Kürdistan hayali kurmaktan vazgeçin. Yarın Amerika buradan çekildiğinde ne İran, ne Türkiye ne Suriye ne de Araplar bize böye bir devleti yaşatma şansı vermezler “ diye uyarıda bulundu.
Barzani’nin bugünkü varlığı Irak’taki Amerikan güçleri sayesindedir. Amerika yarın Vietnamda, Afganistanda olduğu gibi Irak’tan çekilecek. İşte o zaman Barzani ve etrafındakiler, Arapların, Türkmenlerin, Türkiye’nin, Suriye’nin ve İran’ın elinden kurtulabilmek için kaçacak bir ülke veya sığınacak bir mağara aramak zorunda kalacaktır.
Nitekim Talabani’nin Amerika’daki oğlu, Amerikan yetkililerine Irak’tan çekilmemeleri için yalvardı, aksi halde hiç bir Kürdün Irak’ta yaşama hakkı olmayacağını açıkca beyan etti.
Unutulmaması gereken önemli bir mesele; Amerikanın bir gün menfaatinin bittiği yerden çekip gittiğidir. Yarın Irak’ta da Barzani’yi, Talabani’yi bir kenara iterek çekip gidecek. Amerika hiç bir zaman bir avuç Peşmerge-Kürt için ne Türkiye’yi, ne İran’ı ne de Irak’ta oluşacak gerçek Irak yönetimini karşısına almayı düşünmez.
Nitekim ABD’nin bir gün Irak’tan gideceğini Cumhurbaşkanı Adullah Gül’de açıkladı. Kuzey Iraklı liderlere bir yerde mesaj yolladı "ABD bir gün gidecek. Bölgede kimin kalacağı, kimin güç olacağı da belli. Barzani artık tercihini yapmalı " dedi.
Daha sonra " Türkiye’nin kimseye düşmanlığı yok. Irak’a en fazla yardımı yapan biziz. En çok akrabamız, yakınımız orada. En zor dönemlerle Türkiye Permergelere kapılarını açtı “ diye de hatırlatma yaptı.
…………..
Akıllı, mantıklı düşünen insanlar bilir, PKK hiç bir zaman Kürt halkının yanında olmadı aksine en çok kıyımı-katliamı Kürtlere yaptı. Bunu bilen Türkiye’deki beş-altı milyon Kürt kökenli Türk vatandaşının yüzde 99’nu PKK’ya destek vermedi. Bunun en açık en net örneği; Güneydoğu’da Türk bayraklarıyla şehitler için yapılan saygı yürüyüşü ve PKK’ya yağdırılan lanetlerdir.
…………
TÜRKLER - KÜRTLER KARDEŞTİR
Ortada bir gerçek varsa o da; binlerce yıl beraber yaşayan Türklerle Kürtlerin kardeş olduklarıdır. Üstelik Türklerle Kürtleri ayrı ırklar olarak göstermekte yanlıştır. Birbirimizden kız aldık, kız verdik. Atalarımız beraberce omuz omuza çarpışarak kanlarını akıtarak vatanımızı işgalci düşmanlardan kurtardılar, cumhuriyetimizi de beraber kurdular. Onların sayesinde bugün bizler aynı topraklarda yaşıyor, aynı bayrağın altında nefes alıyor, aynı kitaba inanıyoruz.
Her zaman yüreğimizde, Türkiye sevdası, vatan sevgisi olsun ve daha onurlu bir Türkiye, daha bağımsız bir Türkiye, daha güvenli bir Türkiye, daha zengin bir Türkiye için çalışalım…
Yapılan araştırmalar Türklerle Kürtlerin ayni kökene sahip olduklarını göstermekte. Bu konuda N. J. Marr, Helimut Ritter, August Friedrich Pott, Theodor Nöldeke, Paul Haupt vb. gibi tanınmış bilim adamları ve araştırmacılar çeşitli görüş ve değerlendirmeler ortaya koymuşlar, Türkler ile Kürtlerin aynı kökten geldiklerini bilimsel olarak belgelemeye çalışmışlardır.
Ayrıca Ord. Prof. Zeki Velidi Togan , Prof. Dr. Abdülkadir İnan , Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat , Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat , Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu ve Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu gibi bilim adamlarımız da bu konudaki düşünce ve görüşlerini şu şekilde açıklamışlardır;
“ Tarihsel belgeler, araştırmalar ve bilimsel değerlendirmeler kanıtlamaya çalışmıştır ki, Türkler ile Kürtler aynı kökten gelmişlerdir. Onun için denebilir ki, bugün Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yoğun olarak yaşadığı silahlı çatışma, tarihsel ve bilimsel belgelerin de açıkça gösterdiği gibi, bir kardeş kavgasıdır.
Dış kaynaklı bir kışkırtma olduğu kanıtlanmış bulunan bu kardeş kavgasına son vermek, bilimsel araştırmaların da bize açıkça gösterdiği gibi tarihsel bir zorunluluk, kaçınılmaz bir görevdir. Bu tarihsel görevi yerine getirmek de başta Türk ve Kürt halkı olmak üzere, herkese düşen çağdaş bir sorumluluktur. Bu sorumluluğumuzu yerine getirmek için yarın çok geç olmasın..”
Türkiye, Irak, İran, Suriye’de yaşayan Kürtlerin kesin olarak nüfusu da belli değildir bu sayı çeşitli kaynaklara göre 20 milyon ile 50 milyon arasında değişmektedir. Kürtlerin çoğunluğu Sünni Müslümandır. İran'da yaşayan Kürtlerinin çoğunluğu Sünni, diğerleri Ahli-Hak ve Şii'dir. Ayrıca Alevi, Yezidi, Yahudi, Zerdüşt ve Hıristiyan Kürtlerde vardır.
Türk olsun Kürt olsun vatandaş olarak bizlere düşen görev; birlik beraberlik içinde ülkemizi kalkındırmak ve beraberce refaha kavuşmak. Atalarımızın kanlarıyla sulanmış vatan topraklarına ihanet edenler, bölücülük yapanlar Tanrı’nın gazabına ve lanetine uğrar.
* * *
Batı medyası önce kendi eteğini temizlesin
Sevgili okuyucular,
Biliyorsunuz batılılar ve medyaları zaman zaman gerçekten uzak Ermeni soykırım iddialarını temcit pilavı gibi önümüze koyarlar! Bunlar Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı yapmakla suçlarlarken, kendilerinin eteklerine kadar bulaşmış kendi yaptıkları katliam-soykırım pisliklerini temizleden bize akıl vermeye çalışırlar.
Devletten olsun, medyadan olsun bizden birileri ortaya çıkıpta onlara; Amerikanın Kızılderililere, Afrikalı zencilere, Fransanın Kuzey Afrikada Cezayirlilere, Almanların Yahudilere, İspanyanın Güney Amerika halkına, Stalinin Kafkas, Kırım ve Ortaasya Türklerine, Ermenilerin Doğu ve Güneydoğu’daki Türklere yaptıkları katliamları hatırlatmayı bir türlü bilmezler ya da beceremezler..
Bu saydığımız katliamları-soykırımları belleklerinden silen Financial Times gazetesi bir baş yazısında, Türkiye’nin bu asılsız soykırımı kabul etmeden AB’ye üye olamıyacağını dile getiriyor. İşte o başyazının konumuzla ilgili bölümü;
“…Ülkeler ve halklar, acı verici hesaplaşmalar da gerektirse, geçmişlerine dair ortak söyleme sahip olmalı. Polonya'da Kaczynski ikizleri, Nazizm ve Stalinizm'in iskeletini ortaya çıkararak Avrupa'yı dehşete düşürdü. Asıl sorun bunu intikamcı bir ruhla yapmalarıydı.
Türkiye de Ermenistan'la benzer bir durum içinde. Ermenilerin Osmanlı Türkleri tarafından katledilmesini soykırım olarak niteleme çabaları, Türk yönetimini, Kemalist yapıyı ve kamuoyunu öfkelendirdi.
Daha sakin koşullarda siyasetçiler ve entelektüeller tarihlerinde kanla dolu bu bölümle uzlaşma gereğini ve bunu tanımadan AB'ye girme şansının olmadığını kabul ederdi.
Fakat günümüz Türklerinin o korkunç olaylara dair bilgisi veya olaylar tarihten silindiğinden karar verecek araçları yok. Belleği bastırmanın daima bir bedeli vardır.”
Şimdi batılılara biz soralım; Yaptığınız korkunç katliamları, soykırımları ve istila ettiğiniz ülkelerin yağmaladığınız zenginlikler üzerine kurduğunuz saltanatı belleğinizde bastırmanın da bir bedeli olacağını-olduğunu biliyor musunuz ? “
Hulusi ŞENEL
http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=5156
Anadolu''da Oğuz Boyları Ve Farslaşan-Araplaşan-Kürtleşen Türkler (2)
"Kökeni Türk olup Türklükleri unutturulan insanlarımız yalnız Anadolu''da değildir. İran''da yaşayan Avşar, Türkmen, Azerî, Kaşkayî, Karapapak, Hazarî vb. Türk boyları da artık Farslaşmakta, Türklükleri ve Türkçeleri unutturulmaktadır. Hele Kuzey Irak''taki Türkmenlerin durumu içler acısıdır. Yerlerinden, yurtlarından kovulmuş, tapu kayıtları yakılarak Türklükleri yok edilmiş, güzelim Türkçeleri dillerinden koparılmış, okulları da kapatılarak önce Araplaştırılmaya sonra da Kürtleştirilmeye çalışılmıştır.
Türk insanı bütün bu tarihî gerçekleri bilmediği için de Arapça, Kürtçe ya da Zazaca konuşan Doğu ve Güneydoğu insanımızın hepsine verilen farklı kimlikleri kabullenmek durumuna gelmiştir. Bugün ''globalleşme'' adı altında Türklüğü ve Türk kimliği kaybettirilmeye çalışılan ırktaşlarımızın ABD ve Avrupa''da yaşayanları da aynı tehlike ile karşı karşıyadır.
"""Adı Ali, Mehmet, Ayşe, Emine olan yüzlerce gencimiz artık Türkçeyi konuşamamakta; Amerikan İngilizcesi, Almanca, Fransızca vb. Avrupa dilleriyle anlaşabilmektedirler. Avrupa''daki 3.ve 4.nesil Türk gençliği kaybolmak üzeredir. Sovyetler Birliğinin komünizm baskısı altında dillerini ve milliyetlerini kaybetmeye yüz tutmuş Asya Türklüğünün gençliği gibi Anadolu Türklüğünün önündeki tehlike de aynı boyuttadır."""
Peki ne yapmak gerekir? Bu sorunun cevabını verebilmek için pek çok gerçeği bilmek gerekir. Kabataslak bir plan ile şunlar yapılabilir:
1)Türk dilinin Türk milletinin dili olduğu gerçeği kabul edilmelidir. Anayasa''mızda da temel maddelerden birisi olan Türk dili üzerine hiçbir taviz verilmemelidir. Türk milletinin eğitim dili de Türkçedir. Türkiye''de konuşulan öteki mahallî diller ile eğitim yapılması o mahallî dilleri konuşanlar için de tehlike arz etmektedir. Çünkü, öteki dillerle ne tıp, ne fen bilimleri (matematik, fizik, kimya, biyoloji, mühendislik), ne de sosyal bilimler (tarih, coğrafya vb.) yapılabilir. Bu vatanın evlâtları olan gençlerimiz kendi dillerini konuşsunlar ama bilim dili olarak Türkçeyi mutlaka öğrenmeleri gerekir. Sonra mı? İngilizce, Almanca vb. dillerinden birisini de öğrenmelerinde yarar vardır.
2) Türkiye''de yaşayan her Türk gencine Türk tarihini mutlaka öğretmemiz gerekir. Türk ya da gerçek Türk tarihini saptırmadan yazan pek çok yabancı tarihçinin yazdığı tarih kitaplarını kütüphanelerimizden eksik etmemeli, onları gençlerimize okutmalıyız. Meselâ: Macar tarihçi Laszlo Rasonyi[Raşoni]''nin ''Tarihte Türklük''; C. Cahen''in ''Anadolu''nun Türkleşmesi''; Osman Turan''ın ''Türk Cihan Hâkimiyeti Tarihi; Doğu Anadolu Türk Devletleri; Selçuklular Tarihi''; Faruk Sümer''in ''Oğuzlar (Türkmenler)''; Bahaeddin Ögel''in Türk Mitolojisi (2 cilt); Türk Kültür Tarihine Giriş (9 cilt); Türk Kültürünün Gelişme Çağları''; İbrahim Kafesoğlu''nun ''Türk Bozkır Kültürü'' gibi eserler ilk sıralarda yer almalıdır.
Daha yüzlerce eser masa üstüne serilebilir. Vandallar, Vizigotlar, Ostragotlar, Franklar, Saksonlar, Anglosaksonlar, Slavlar, Vikingler gibi tarih sahnesinden kaybolmuş kavimlerin tarihlerini okuyup, okutmak yerine Türk dili, kültürü, sanatı, halk edebiyatı, folkloru, etnoğrafyası, tıbbı, matemetiği, fiziği, kimyası ile ilgili dünyaya mal olmuş eserlerimizi okutarak kendi kimliğimizi öğrenmemiz, gelecek nesillerimiz için gereklidir.
3) Türk İstiklâl Savaşı''nın nasıl kazanıldığı, Türkiye Cumhuriyeti''nin kurucusu Ulu Önder Atatürk''ün hayatı ve eserleri gençliğimize öğretilmelidir. ''Büyük Nutuk'', her evde, İslâm dininin temeli ''Kur''ân-ı Kerîm'' gibi bulunmalı, okunmalı ve yorumlanmalıdır.
4) Atatürk''ün ''Gençliğe Hitabe''si Besmele gibi ezberlenmeli; Bursa Nutkunun verdiği mesajlar unutulmamalıdır.
Bunlar yapılmadığı sürece Türk insanı alt-üst, yan-yamuk gibi sınıflamalarla bölünecek, 93 harbi sonrası Anadolu''yu yurt ve vatan tutan Kafkas göçmeni kardeşlerimiz ile pek çoğu kız alıp-vererek akraba olmuş Kürmanç ve Zazalar, yüzlerce yıldır iç içe yaşadıkları Türk kardeşleri ile gırtlak gırtlağa getirileceklerdir.
Bu topraklar, içinde yaşayan Türk, Kürt, Zaza, Çerkez, Gürcü, Abaza asıllı insanları ile VATAN''dır. Türkiye''yi ve bu VATAN''da yaşayan insanlarımızı bölük pörçük ederek, kendi çizdikleri Sevr haritası içinde boğmaya çalışanlara verilecek cevap birlik olmalıdır. Tarihimiz bize doğruyu anlatıyor.
Tuncer GÜLENSOY
http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=3672
Sevgili okuyucular,
Bugün ülkemiz üzerinde oynanan tehlikeli oyunların aktörleri arasında yüzyıllar boyu beraber yaşadığımız bazı Kürt
vatandaşlarımızın bulunmaları tarihte ender rastlanacak bir ihanet olayıdır.
Tarih sayfalarını karıştıranlar bilir, Osmanlının son zamanlarında başlayan ve batılıların kışkırtmalarıyla yapılan
isyanlarda onbinlerce Kürdün ölmesinden halâ ders almamış olanlar var.
Bugün de batılıların oyunlarına alet olan, yalan vaadlerine inanan bir takım zavallılar mı diyelim, cahiller mi diyelim
bunlar, yaşadıkları toprakların sahibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne silah çekmekteler, Irak’tan, İran’dan, Suriye’den ve
Türkiye’den toprak alarak bağımsız bir Kürdistan devleti kuracaklarını zannetmekteler!.
Biraz okumuşlar b Kürtlerin bir zamanlar Sovyetler Birliği, İngiltere şimdi de Bush tarafından kullanıldıklarını bilirler.
Ama cahillerin kavrayamadıkları tek şey, kendilerini kullananların işleri bitince bir kenara itildikleri.
“ Tarihten ders almayanların sonları hüsran olur ” diye
bir söz vardır. Bu söz bölücülerin kulaklarına küpe olmalı.
Bugün yaşadığı, vatandaşı olduğu devletine isyan eden, Türk- Kürt ayrımcılığı yapanlara, onların yalanlarına kanıp sempati
besleyenlere kim olduklarını yani Kürtlerin hangi ırka mensup olduklarını bir çok kitapta, belgede yer alan şu kısa bilgiyi
kafalarına-beyinlerine yerleştirmeleri gerekiyor;“… Tarihte Kürt adına ilk kez M.S.500 yılında Göktürklerden kalma Yenisey
ırmağı kıyısındaki Elegeş Yazıtlarında rastlanır.
Orta Asya’nın kuzeyinde bulunan ve Göktürkçe olan bu yazıttaki ifade aynen şöyledir ‘ Ben Kürt eli kağanı Alp Urungu,
altınlı okluğumu bağladım belde. Elim 39 yaşında Göktürk Hanlığındandır.’ Yani Alp Uurungu ve Kürt eli Göktürk Hanlığından.
”
Kürt milliyetçiliği yapanların, destek verdikleri Barzani ise sözde Kürtçü, özde ise ABD işbirlikçisi olan bir Yahudidir.
Her ne kadar Türk değil, Kürdüz deseler de, bugün bir çok Türk hatta yabancı biliadamı Kürtlerle Türklerin kardeş olduğu
konusunda hemfikirdirler.
............
TÜRK DEVLETİNİN KÜRTLERE
BASKISI YOKTUR
Türk Devleti tarafından ayrımcılığa, baskıya uğradıklarını iddia edenlerin bilmeleri gereken önemli bir nokta da Mustafa
Kemal Atatürk zamanından bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinde Milletvekilliği, Bakanlık yapmış, Resmi Sivil
Kurumlarda üst görevlerde bulunmuş ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde Generalliğe-Paşalığa kadar yükselmiş binlerce Kürt kökenli
vardır. Eğer iddia edildiği gibi baskı, ayrım olsaydı Kürt kökenli olduklarını söyleyenler bu gibi önemli görevlere
getirilirler miydi?.
Dün Kurtuluş savaşı sırasında M.Kemal Atatürk’ün yanında, bugün CHP, DP, MHP ve AKP gibi siyasi partilerde yer alan bir
çok Kürt kökenli ülke yönetiminde önemli görevler aldılar.
1980 öncesi sol-sağ çatışmalarında da anti komünistler arasında çok sayıda Kürt kökenli vardı. Türk İslam Ülküsü adlı
fikrin savunucu Ahmed Avrasi ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Alişan Satılmış da Kürt kökenli idi.
Ziya Gökalp’te Kürt kökenli bir toplum bilimcidir. Ziya Gökalp, Kürt aşiretleri üzerinde yapmış olduğu araştırmalarının
sonucunda “ Nerde bir Kürt aradıysam, Türk’ ten gayrı birşey bulmadım..” ve daha sonra da “ Türkü sevmeyen Kürt, Kürt
değildir, Kürdü sevmeyen Türkte Türk değildir “ der. Dünyaca bilinen Meydan Larossa ansiklopedisinde de Kürtler için “
göçebe bir Türk boyu “denmektedir.
Şimdi soruyorum; O zaman ne oluyor da ülkede bir Türk-Kürt ayrımcılığı-bölücülüğü yapılıyor, insanlar öldürülüyor ? Kürtler
nasıl oluyor da işgalci, bölücü ve sömürgeci emperyalist güçlere uşaklık edebiliyor ?
…………….
BÖLÜCÜLÜĞÜN AMACI
Sevgili okuyucular,
Batılılar-emperyalistler, Osmanlı devletinin son yıllarında olduğu gibi cumhuriyetin kuruluş sonrasında da Kürt
milliyetçiliğini ortaya attılar ve Kürtleri kışkırttılar.
Kışkırtıcılar bölge bölge gezerek gördükleri en ufak farklılıkları etnik farklılık olarak gösterip, birbirlerine kırdırmaya
çalıştılar. Amaçları, Anadolu’daki değişik zengin kaynakları ele geçirmek ve ülkemizin gelişmesine, güçlenmesine mani olmak
hatta parçalamak..
GAP-Güneydoğu Anadolu Projesi ile yapılan barajlarla ucuz elektrik elde edilecek, baraj sularıyla bölge toprakları verimli
hale getirileceği için bunlarda gözü olanlar hemen hareket geçtiler. Cahil ve satılmış batılı işbirlikçi Kürtleri
kışkırtarak “bağımsız bir Kürt devleti kurun, size destek vereceğiz ” diye kandırdılar. Böylece kurulacak bir Kürt devleti
(!) ‘ni kolayca hakimiyetleri altına almayı düşündüler.
Ama onların unuttukları bir şey vardı, o da; Türk Devleti, milleti kolay yutulacak bir lokma olmadığıdır.
Bu nedenle Türk-Kürt ayrımcılığına ve ülkenin bölünme gayretlerine son vermek, Türkü de Kürdü de birlik olmak zorundadır.
Ne demişler; “ Türk Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir!..”
Hulusi ŞENEL
E.Posta: [email protected]
http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=5871
bu gün Kürtlerin Türk oldugu bilimsel knatılarla Kaynaklarla İspatlanmış ve bir çok kişi kürtlerin türk oldugunu
savunmaktadır ve bir çok kürt ben türküm diyebiliyor
kürt milleti aslına dönecek benime trafımda bir sürü insan vardır bu kanıtları kaynakları okuyan hatta avukat ve
doktorlara rastladım ve bunlar kürt kökenli insanlar rahatlıkla türküm derlerdi vatanını severlerdi ama bilimsel kaynakları
görünce kendilerinin öz ve öz türk olduklarını öğrenince daha bir güzel ulan ben türk'üm demeye başladılar bunu herkes
diyebilmeli ve kürtlerin türk oldugu gerçeği anlatılmalı bu kürtleri türkleştirme çabası değildir zaten türkler gerek türk
tarih kurumu başkanı gerekse bilimsel kaynaklar bunu kanıtlıyor bunlardan sonra hayır kardeşim kürt ler türk olamaz demek
saçmalıgın daniskası olur.
evet kendinin türk oldugunu bilmeyen öz aslına ihanet eden pkk'yı destekleyen kürt var yok değil ama bu kaynaklar onlarada
anlatılmalı gösterilmeli ve aslının ne oldugu öğretilmelidir...
KÜRDÜN SORUNU PKK'DIR..
"Kürdün sorunu PKK’dır.
TÜRKİYE’DE KÜRT SORUNU YOKTUR
Sevgili okuyucular,
PKK’yı ve içindeki bir avuç maceraperest Kürdü, Türk vatandaşı Kürt kökenli Türklerle karıştırmayalım. Çünkü Türkiye’de yaşayan beş veya altı milyon Kürt kökenli Türk vatandaşının yüzde 99 ’u PKK’yı tanımamakta, Türkiye toprakları üzerinde bir Kürdistan kurulması fikrine-hayaline de her zaman karşı çıkmakta.
Türkiye’de, Irakta, Suriye’de ve İran’da yaşayan Kürt kökenlilerin bireysel, sosyal, ekonomik ve sağlık sorunları olabilir vardır da. Ama hiç bir zaman azınlık olarak görülmediler,görülemezler, ayrıma da uğramazlar. Bölge sorunlarının müsebbibleri ise o bölgelerin Milletvekilleri ile ülkeyi yönetenlerdir. Çünkü sorunlara karşı ilgisiz kalanlar onlardır. Bugün ortaya atılan ve adına “ Kürt Sorunu “ denilen mesele ayrımcılıktır, kocaman bir yalandır-kandırmacadır en basit ifadesi ile İHANETTİR!
AB bile kültürel hakları, bireysel haklar olarak kabul eder. Türkiye’de de aynı. Herkes fert olarak istediği dili öğrenir, konuşur ama ülkenin resmi dili Türkçedir. Dün ve bugün Türkiye’nin güneydoğusunda yaşanan sıkıntılar Türkiyenin her bölgesinde yaşanmaktadır. Bu sorunlar akıl ve mantıkla ve becerikli yöneticilerle halledilir. Ülkeyi bölmeye-parçalamaya çalışmakla hiç bir sorun halledilmez, üstelik çareyi ülkeyi bölmekte arayanlara felâket getirir.
……………
Barzani Pan-Kürdizm’i savunuyor
Bana sorarsanız eğer Türkiye K.Irak’a PKK için sınır ötesi harekât yapacaksa bu aynı zamanda PKK işbirlikçilerine de yapılsın. Barzani'yi de hedef almalı. Çünkü Barzani Pankürdizm’i savunan ve bu nedenle PKK’yı destekleyen ve Irak’ın toprak bütünlüğünü bölmeye çalışan biri . PKK’da yer alan Kürtleri kendi amaçları için kullanan bir tilki ! Barzani Türkiye’deki, İran’daki, Suriye’deki Kürtleri kışkırtarak PKK’ya çekmekte, onları kendisi ve hayal ettiği Kürdistan için için fedai olarak kullanmak istemekte.
Aslında Irak’ta ne Barzani'nin ne deTalabani’nin geleceği yok, Kürdistan hayali de boş. Bunu Talabani açık açık itiraf etti ve Kürtlere “ Kürdistan hayali kurmaktan vazgeçin. Yarın Amerika buradan çekildiğinde ne İran, ne Türkiye ne Suriye ne de Araplar bize böye bir devleti yaşatma şansı vermezler “ diye uyarıda bulundu.
Barzani’nin bugünkü varlığı Irak’taki Amerikan güçleri sayesindedir. Amerika yarın Vietnamda, Afganistanda olduğu gibi Irak’tan çekilecek. İşte o zaman Barzani ve etrafındakiler, Arapların, Türkmenlerin, Türkiye’nin, Suriye’nin ve İran’ın elinden kurtulabilmek için kaçacak bir ülke veya sığınacak bir mağara aramak zorunda kalacaktır.
Nitekim Talabani’nin Amerika’daki oğlu, Amerikan yetkililerine Irak’tan çekilmemeleri için yalvardı, aksi halde hiç bir Kürdün Irak’ta yaşama hakkı olmayacağını açıkca beyan etti.
Unutulmaması gereken önemli bir mesele; Amerikanın bir gün menfaatinin bittiği yerden çekip gittiğidir. Yarın Irak’ta da Barzani’yi, Talabani’yi bir kenara iterek çekip gidecek. Amerika hiç bir zaman bir avuç Peşmerge-Kürt için ne Türkiye’yi, ne İran’ı ne de Irak’ta oluşacak gerçek Irak yönetimini karşısına almayı düşünmez.
Nitekim ABD’nin bir gün Irak’tan gideceğini Cumhurbaşkanı Adullah Gül’de açıkladı. Kuzey Iraklı liderlere bir yerde mesaj yolladı "ABD bir gün gidecek. Bölgede kimin kalacağı, kimin güç olacağı da belli. Barzani artık tercihini yapmalı " dedi.
Daha sonra " Türkiye’nin kimseye düşmanlığı yok. Irak’a en fazla yardımı yapan biziz. En çok akrabamız, yakınımız orada. En zor dönemlerle Türkiye Permergelere kapılarını açtı “ diye de hatırlatma yaptı.
…………..
Akıllı, mantıklı düşünen insanlar bilir, PKK hiç bir zaman Kürt halkının yanında olmadı aksine en çok kıyımı-katliamı Kürtlere yaptı. Bunu bilen Türkiye’deki beş-altı milyon Kürt kökenli Türk vatandaşının yüzde 99’nu PKK’ya destek vermedi. Bunun en açık en net örneği; Güneydoğu’da Türk bayraklarıyla şehitler için yapılan saygı yürüyüşü ve PKK’ya yağdırılan lanetlerdir.
…………
TÜRKLER - KÜRTLER KARDEŞTİR
Ortada bir gerçek varsa o da; binlerce yıl beraber yaşayan Türklerle Kürtlerin kardeş olduklarıdır. Üstelik Türklerle Kürtleri ayrı ırklar olarak göstermekte yanlıştır. Birbirimizden kız aldık, kız verdik. Atalarımız beraberce omuz omuza çarpışarak kanlarını akıtarak vatanımızı işgalci düşmanlardan kurtardılar, cumhuriyetimizi de beraber kurdular. Onların sayesinde bugün bizler aynı topraklarda yaşıyor, aynı bayrağın altında nefes alıyor, aynı kitaba inanıyoruz.
Her zaman yüreğimizde, Türkiye sevdası, vatan sevgisi olsun ve daha onurlu bir Türkiye, daha bağımsız bir Türkiye, daha güvenli bir Türkiye, daha zengin bir Türkiye için çalışalım…
Yapılan araştırmalar Türklerle Kürtlerin ayni kökene sahip olduklarını göstermekte. Bu konuda N. J. Marr, Helimut Ritter, August Friedrich Pott, Theodor Nöldeke, Paul Haupt vb. gibi tanınmış bilim adamları ve araştırmacılar çeşitli görüş ve değerlendirmeler ortaya koymuşlar, Türkler ile Kürtlerin aynı kökten geldiklerini bilimsel olarak belgelemeye çalışmışlardır.
Ayrıca Ord. Prof. Zeki Velidi Togan , Prof. Dr. Abdülkadir İnan , Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat , Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat , Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu ve Prof. Dr. Tahsin Banguoğlu gibi bilim adamlarımız da bu konudaki düşünce ve görüşlerini şu şekilde açıklamışlardır;
“ Tarihsel belgeler, araştırmalar ve bilimsel değerlendirmeler kanıtlamaya çalışmıştır ki, Türkler ile Kürtler aynı kökten gelmişlerdir. Onun için denebilir ki, bugün Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yoğun olarak yaşadığı silahlı çatışma, tarihsel ve bilimsel belgelerin de açıkça gösterdiği gibi, bir kardeş kavgasıdır.
Dış kaynaklı bir kışkırtma olduğu kanıtlanmış bulunan bu kardeş kavgasına son vermek, bilimsel araştırmaların da bize açıkça gösterdiği gibi tarihsel bir zorunluluk, kaçınılmaz bir görevdir. Bu tarihsel görevi yerine getirmek de başta Türk ve Kürt halkı olmak üzere, herkese düşen çağdaş bir sorumluluktur. Bu sorumluluğumuzu yerine getirmek için yarın çok geç olmasın..”
Türkiye, Irak, İran, Suriye’de yaşayan Kürtlerin kesin olarak nüfusu da belli değildir bu sayı çeşitli kaynaklara göre 20 milyon ile 50 milyon arasında değişmektedir. Kürtlerin çoğunluğu Sünni Müslümandır. İran'da yaşayan Kürtlerinin çoğunluğu Sünni, diğerleri Ahli-Hak ve Şii'dir. Ayrıca Alevi, Yezidi, Yahudi, Zerdüşt ve Hıristiyan Kürtlerde vardır.
Türk olsun Kürt olsun vatandaş olarak bizlere düşen görev; birlik beraberlik içinde ülkemizi kalkındırmak ve beraberce refaha kavuşmak. Atalarımızın kanlarıyla sulanmış vatan topraklarına ihanet edenler, bölücülük yapanlar Tanrı’nın gazabına ve lanetine uğrar.
* * *
Batı medyası önce kendi eteğini temizlesin
Sevgili okuyucular,
Biliyorsunuz batılılar ve medyaları zaman zaman gerçekten uzak Ermeni soykırım iddialarını temcit pilavı gibi önümüze koyarlar! Bunlar Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı yapmakla suçlarlarken, kendilerinin eteklerine kadar bulaşmış kendi yaptıkları katliam-soykırım pisliklerini temizleden bize akıl vermeye çalışırlar.
Devletten olsun, medyadan olsun bizden birileri ortaya çıkıpta onlara; Amerikanın Kızılderililere, Afrikalı zencilere, Fransanın Kuzey Afrikada Cezayirlilere, Almanların Yahudilere, İspanyanın Güney Amerika halkına, Stalinin Kafkas, Kırım ve Ortaasya Türklerine, Ermenilerin Doğu ve Güneydoğu’daki Türklere yaptıkları katliamları hatırlatmayı bir türlü bilmezler ya da beceremezler..
Bu saydığımız katliamları-soykırımları belleklerinden silen Financial Times gazetesi bir baş yazısında, Türkiye’nin bu asılsız soykırımı kabul etmeden AB’ye üye olamıyacağını dile getiriyor. İşte o başyazının konumuzla ilgili bölümü;
“…Ülkeler ve halklar, acı verici hesaplaşmalar da gerektirse, geçmişlerine dair ortak söyleme sahip olmalı. Polonya'da Kaczynski ikizleri, Nazizm ve Stalinizm'in iskeletini ortaya çıkararak Avrupa'yı dehşete düşürdü. Asıl sorun bunu intikamcı bir ruhla yapmalarıydı.
Türkiye de Ermenistan'la benzer bir durum içinde. Ermenilerin Osmanlı Türkleri tarafından katledilmesini soykırım olarak niteleme çabaları, Türk yönetimini, Kemalist yapıyı ve kamuoyunu öfkelendirdi.
Daha sakin koşullarda siyasetçiler ve entelektüeller tarihlerinde kanla dolu bu bölümle uzlaşma gereğini ve bunu tanımadan AB'ye girme şansının olmadığını kabul ederdi.
Fakat günümüz Türklerinin o korkunç olaylara dair bilgisi veya olaylar tarihten silindiğinden karar verecek araçları yok. Belleği bastırmanın daima bir bedeli vardır.”
Şimdi batılılara biz soralım; Yaptığınız korkunç katliamları, soykırımları ve istila ettiğiniz ülkelerin yağmaladığınız zenginlikler üzerine kurduğunuz saltanatı belleğinizde bastırmanın da bir bedeli olacağını-olduğunu biliyor musunuz ? “
Hulusi ŞENEL
http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=5156
Anadolu''da Oğuz Boyları Ve Farslaşan-Araplaşan-Kürtleşen Türkler (2)
"Kökeni Türk olup Türklükleri unutturulan insanlarımız yalnız Anadolu''da değildir. İran''da yaşayan Avşar, Türkmen, Azerî, Kaşkayî, Karapapak, Hazarî vb. Türk boyları da artık Farslaşmakta, Türklükleri ve Türkçeleri unutturulmaktadır. Hele Kuzey Irak''taki Türkmenlerin durumu içler acısıdır. Yerlerinden, yurtlarından kovulmuş, tapu kayıtları yakılarak Türklükleri yok edilmiş, güzelim Türkçeleri dillerinden koparılmış, okulları da kapatılarak önce Araplaştırılmaya sonra da Kürtleştirilmeye çalışılmıştır.
Türk insanı bütün bu tarihî gerçekleri bilmediği için de Arapça, Kürtçe ya da Zazaca konuşan Doğu ve Güneydoğu insanımızın hepsine verilen farklı kimlikleri kabullenmek durumuna gelmiştir. Bugün ''globalleşme'' adı altında Türklüğü ve Türk kimliği kaybettirilmeye çalışılan ırktaşlarımızın ABD ve Avrupa''da yaşayanları da aynı tehlike ile karşı karşıyadır.
"""Adı Ali, Mehmet, Ayşe, Emine olan yüzlerce gencimiz artık Türkçeyi konuşamamakta; Amerikan İngilizcesi, Almanca, Fransızca vb. Avrupa dilleriyle anlaşabilmektedirler. Avrupa''daki 3.ve 4.nesil Türk gençliği kaybolmak üzeredir. Sovyetler Birliğinin komünizm baskısı altında dillerini ve milliyetlerini kaybetmeye yüz tutmuş Asya Türklüğünün gençliği gibi Anadolu Türklüğünün önündeki tehlike de aynı boyuttadır."""
Peki ne yapmak gerekir? Bu sorunun cevabını verebilmek için pek çok gerçeği bilmek gerekir. Kabataslak bir plan ile şunlar yapılabilir:
1)Türk dilinin Türk milletinin dili olduğu gerçeği kabul edilmelidir. Anayasa''mızda da temel maddelerden birisi olan Türk dili üzerine hiçbir taviz verilmemelidir. Türk milletinin eğitim dili de Türkçedir. Türkiye''de konuşulan öteki mahallî diller ile eğitim yapılması o mahallî dilleri konuşanlar için de tehlike arz etmektedir. Çünkü, öteki dillerle ne tıp, ne fen bilimleri (matematik, fizik, kimya, biyoloji, mühendislik), ne de sosyal bilimler (tarih, coğrafya vb.) yapılabilir. Bu vatanın evlâtları olan gençlerimiz kendi dillerini konuşsunlar ama bilim dili olarak Türkçeyi mutlaka öğrenmeleri gerekir. Sonra mı? İngilizce, Almanca vb. dillerinden birisini de öğrenmelerinde yarar vardır.
2) Türkiye''de yaşayan her Türk gencine Türk tarihini mutlaka öğretmemiz gerekir. Türk ya da gerçek Türk tarihini saptırmadan yazan pek çok yabancı tarihçinin yazdığı tarih kitaplarını kütüphanelerimizden eksik etmemeli, onları gençlerimize okutmalıyız. Meselâ: Macar tarihçi Laszlo Rasonyi[Raşoni]''nin ''Tarihte Türklük''; C. Cahen''in ''Anadolu''nun Türkleşmesi''; Osman Turan''ın ''Türk Cihan Hâkimiyeti Tarihi; Doğu Anadolu Türk Devletleri; Selçuklular Tarihi''; Faruk Sümer''in ''Oğuzlar (Türkmenler)''; Bahaeddin Ögel''in Türk Mitolojisi (2 cilt); Türk Kültür Tarihine Giriş (9 cilt); Türk Kültürünün Gelişme Çağları''; İbrahim Kafesoğlu''nun ''Türk Bozkır Kültürü'' gibi eserler ilk sıralarda yer almalıdır.
Daha yüzlerce eser masa üstüne serilebilir. Vandallar, Vizigotlar, Ostragotlar, Franklar, Saksonlar, Anglosaksonlar, Slavlar, Vikingler gibi tarih sahnesinden kaybolmuş kavimlerin tarihlerini okuyup, okutmak yerine Türk dili, kültürü, sanatı, halk edebiyatı, folkloru, etnoğrafyası, tıbbı, matemetiği, fiziği, kimyası ile ilgili dünyaya mal olmuş eserlerimizi okutarak kendi kimliğimizi öğrenmemiz, gelecek nesillerimiz için gereklidir.
3) Türk İstiklâl Savaşı''nın nasıl kazanıldığı, Türkiye Cumhuriyeti''nin kurucusu Ulu Önder Atatürk''ün hayatı ve eserleri gençliğimize öğretilmelidir. ''Büyük Nutuk'', her evde, İslâm dininin temeli ''Kur''ân-ı Kerîm'' gibi bulunmalı, okunmalı ve yorumlanmalıdır.
4) Atatürk''ün ''Gençliğe Hitabe''si Besmele gibi ezberlenmeli; Bursa Nutkunun verdiği mesajlar unutulmamalıdır.
Bunlar yapılmadığı sürece Türk insanı alt-üst, yan-yamuk gibi sınıflamalarla bölünecek, 93 harbi sonrası Anadolu''yu yurt ve vatan tutan Kafkas göçmeni kardeşlerimiz ile pek çoğu kız alıp-vererek akraba olmuş Kürmanç ve Zazalar, yüzlerce yıldır iç içe yaşadıkları Türk kardeşleri ile gırtlak gırtlağa getirileceklerdir.
Bu topraklar, içinde yaşayan Türk, Kürt, Zaza, Çerkez, Gürcü, Abaza asıllı insanları ile VATAN''dır. Türkiye''yi ve bu VATAN''da yaşayan insanlarımızı bölük pörçük ederek, kendi çizdikleri Sevr haritası içinde boğmaya çalışanlara verilecek cevap birlik olmalıdır. Tarihimiz bize doğruyu anlatıyor.
Tuncer GÜLENSOY
http://www.bozok.org/modules.php?name=News&file=article&sid=3672