Türk basınının ''yağmur duası'' cahilliği!

türk ocağı

serdengeçti
HH Üyesi
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
Son günlerde Türkiye’de susuzluk sıkıntısı baş gösterdi. Uzun zamandır kurak geçen bahar ve yaz mevsimlerinin ardından göllerde, nehirlerde ve içme suyunu sağlayan barajlarda su seviyelerinde çok ciddi bir düşüş yaşandı. Artık bazı barajlarda ve göllerde susuzluktan ötürü dipteki topraklar görünüyor. Bir yandan susuzluğu yenmek için hem DSİ hem de belediyeler önemli projelere imza atarken diğer taraftan da geçici çözümler bulunuyor. Ankara’da vatandaşa 2 günde bir su vermek veya suyu tasarruflu kullanmaya teşvik eden reklâm ve kampanyalar gibi. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Müftülüğünden yapılan bir açıklamada vatandaşlardan yoğun olarak yağmur duası talepleri geldiği vurgulanmıştı. İstanbul müftülüğü de bu taleplere cevap verebilmek için bazı camilerde yağmur duası tertip etti.

Bu durum bazı basın yayın organlarında biraz eleştirel bir üslupla verildi. Milliyet gazetesi Cuma günü yayınlanan sayısında gerçekleri biraz saptırarak “Projeler rafa eller duaya” manşeti atmıştı. Gazete haberinde hiçbir şey yapılmadığı için yağmur duasından medet umuluyor havası estirmeye çalışıyor ve birkaç yıldır devam eden önemli projeleri hatırlamıyordu. Bugün ise Türk basının amiral gemisinden iki yazar konuyu değerlendirdi. AK Parti’ye oy verenleri göbeğini kaşıyanlar diye nitelendiren Bekir Coşkun yazısının bir bölümünde şu cümleleri kullanıyor:

GÖREBİLDİĞİM kadarıyla size yazın ortasında kömür verdiler. Ama su veremiyorlar.

Bu cehennem gibi sıcaklarda su bulamayıp ama kömür sahibi olmak nasıl bir duygu bilemiyorum. siz de yazın ortasında size su veremeyen, ama kömür verenleri takdir edip oy verdiniz. Anladığım kadarıyla şimdi bu sıcakta kömür verdiler. Ama su veremiyorlar. Olsun...

Siz bunlara oy verdiniz mi, verdiniz...O zaman bu sıcaklarda kömürle idare edeceksiniz

Bir diğer Hürriyet yazarı Emin ÇÖLAŞAN’da bugünkü makalesinde bu konuya değiniyor şu cümlelerle:

Peki bu işin sonu nereye varacak? Gazeteciler kendisine bunu da sordular. Yanıtı şöyle oldu:
"Cenab-ı Allah bilir. Cenab-ı Allah isterse Ankara’nın su sorunu bir anda çözülür."

İstanbul ve Ankara’da yaşayan milyonlarca insan susuzlukla karşı karşıya. İşin şakası yok. Ellerinde sonsuz para vardı. Bu iki büyük kentin belediyeleri trilyonları, yüz milyonlarca doları gereksiz işlere harcadılar, siyasi yatırım aracı olarak kullandılar.
Kendi futbol kulüplerine bile destek yağdırdılar.
Ama su olayını hiç düşünmediler.
Ak mizahtır, kara mizahtır diye gülmeyin! İşimiz Allah’a kaldı. Dün İstanbul’da yağmur duası yapıldı. Allah hepimize sabır versin. Amin.

Tartışmalar bu şekilde devam ederken dün bazı camilerde yağmur duası yapıldı.Bugün,Sabah gazetesi eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar ALTIKULAÇ’ın mülakatını yayınladı. Altıkulaç, vatandaşların da üstüne düşen görevleri olduğunu belirterek, "Su duası dinde var. Ancak önce sorunun çözümü için çaba göstermek gerekir. Sonra- Allah'tan yardım istenebilir" diye konuştu.

Basın yayın organlarında yağmur duası fikrini küçümseyen ve bir anlamda alay eden bir yaklaşım görülüyor.Peki yağmur duası hangi zamanlarda ve niçin yapılır?

Dua yağmur yağması için mi yapılır? Dua da asıl amaç nedir? Panorama programında konuyu değerlendiren Cemal UŞŞAK yanlış anlayış sahiplerini eleştirerek konunun asıl anlaşılması gereken kısmını anlattı.

Cemal UŞŞAK yağmur duası yağmur yağdırmak için midir? Hayır…Yağmur duası yağmurun yağması için değildir.Tıpkı güneşin doğmasından hemen önceki sabah namazı güneşin doğması için kılınmadığı gibi yağmur duası da yağmur için değildir diye konuştu.İşte Cemal UŞŞAK’ın konuyla ilgili açıklamaları:

Güneşin doğuşu ve batışı sabah ve akşam namazlarının vaktine işaret ettiği gibi yağmur duası da yağmursuzluk vaktinde yapılmaktadır ve bu bir duadır.Yağmur yağdırmak için değildir.

Yağmur yağmasının sünnetullah içinde tabiat yasaları içinde bir takım şartları vardır. Rahmet katından gelir veya gelmez.Yağmur duası ön şart veya yeter şart değildir.Yağmursuzluk vaktinde yapılır.Basın yayın organlarında izliyoruz da bakalım şimdi yağmur yağacak mı yağmayacak mı deniliyor.Bu tam anlamıyla bir iz'ansızlığın göstergesidir.

Yağmur yağabilir de yağmaya bilirde bunun mesajı şudur.Yüce rabbimiz sizin mesajınızı işittim der.Ama yağmurun vakti nüzulü başka sebeplere bağlıdır o kadar.

AKP’nin seçim zaferini hazmedemeyen bir kısım medya bu yağmur dualarını istismar etmektedir o kadar.

Yağmur duası ve namazı konusu Bediüzzaman Said Nursi hazretlerine de sorulmuş.İşte Bediüzzaman Hazretlerinin “Üstadım, yağmur duası ve namazın neticesi görünmedi, faydasız kaldı. İki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden?” sorusuna verdiği cevap:

Elcevap : Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de, yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir. İbadet ve duanın sebebi ve neticesi emir ve rıza-i İlahidir, faydası uhrevidir. Eğer namazdan, ibadetten dünyevi maksatlar niyet edilse, yalnız onlar için yapılsa, o namaz battal olur. Mesela, akşam namazı güneşin batmaması için ve husuf namazı ayın açılması için kılınmaz. Öyle de, bu nevi ibadet, yağmuru getirmek için kılınsa yanlış olur. Yağmuru vermek Cenab-ı Hakkın vazifesidir. Biz vazifemizi yaptık; Onun vazifesine karışmayız.


Gerçi yağmur namazının zahir neticesi yağmurun gelmesidir; fakat asıl hakiki, en menfaatli neticesi ve en güzel ve tatlı meyvesi şudur ki: Herkes o vaziyetle anlar ki, onun tayınını veren babası, hanesi, dükkanı değil; belki onun tayınını ve yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla gibi tasarrufunda bulunduran bir Zat, onu besliyor, rızkını veriyor. Hatta en küçücük bir çocuk da, daima aç olduğu vakit validesine yalvarmaya alışmışken, o yağmur duasında, küçücük fikrinde büyük ve geniş bu manayı anlar ki: Bu dünyayı bir hane gibi idare eden bir Zat, hem beni, hem bu çocukları, hem validelerimizi besliyor, rızıklarını veriyor. O vermese, başkalarının faydası olmaz. Öyleyse Ona yalvarmalıyız der, tam imanlı bir çocuk olur. Bu münasebetle kısacık altı nokta beyan edilecek.

Allahın adıyla. Onu her türlü kusur ve noksandan tenzih ederiz.


kaynak:http://www.moralhaber.net/haber_detay.php?haber_id=21091
 
Allah(c.c)'ın izni olmadan yerdeki toz dahi kıpırdamazken biride kalkmış "işimiz Allah'a kaldı" diyor.cehalet ne kadar kötü birşey.
Sen istediğin kadar çalışma yap Allah (c.c) dilemedikçe tek damla su alamazsın. Bu söylediğim yanlış anlaşılmasın. Hiç birşey yapmadan dua edeceksin demiyorum. İlk önce Tedbirini alacaksın ondan sonra Allah'a(c.c) havale edeceksin[dua edeceksin].
Dua bir müslümanın en büyük silahıdır. Dua'yı küçümseyenler utansın.
Yazısının sonunuda "Allah hepimize sabır versin. Amin." diyerek bitirmiş.
İşimizi Allah'a(c.c) bırakıyormuyuz bırakmıyormuyuz karar versin. İnsanlar Allah(c.c)'tan su istedi diye küçümser ama kendisi de sabrı Allah(c.c)'tan ister.Trajikomik yazılar bu adamın yazdıkları.
 
heya benimde dikkatimi çekti tüm haber kanallarını nalt kısmında
" işimiz allaha kaldı " deniyordu şaşırdım
 
Emin Çölaşan'ın yazısının bir yerini kopyalayıp yargılamam lazım diye düşünüyorum.Yazının tümüne bakmak gerek bence
 
daha dun dinine bagli olanlara seriatci, gerici
diye hitap edenler ileri goruslu, cagdas elemanlar
bugun kendileri Allah(c,c) muhtac kaldilar, Allah'in
merhameti buyuktur, insallah en kisa zamanda
eski gunlerimize daha sorumlu bir sekilde doneriz..
 
canabı rabbimin hikmetinden sual olunmaz bizim yakarışlarımızı dualarımızı kabul olur inşallah.
 
Bir büyüğümüz su sorunu ve yağmur duasıyla ilgili şünları söylüyor bunlara kulak vermeliyiz

-Maalesef, bugün insanların pek çoğunda ciddi bir itikad problemi var; her meseleyi naturalizme bağlama ve esbab-ı tabiiyye ile izah etmeye çalışma hastalığına mübtela kimseler hadiselerin perde arkasını göremiyorlar. Dolayısıyla, tabiî afetler hususunda da isabetli bir değerlendirmede bulunamıyor ve asıl çalmaları gerekli olan kapıyı bilemiyorlar.

-Günümüzde geçmiş kavimlerin helakine sebebiyet veren günahların bütünü hem de kanun ve kuralların koruması altında açıkça işleniyor. Oysa, Hazreti Musa, günlerce devam ettiği yağmur duasına icabet edilmeyişinin sebebini sorunca, Cenâb-ı Hak, “İçinizde günahkârlar var; önce onlar tevbe etmeliler!” buyuruyor. Herkes bu meseleye aynı ölçüde inanmayabilir; fakat, acaba müminlerden kaç tanesi birkaç gece günahına tevbe etmiş ve yana yakıla yağmur istemiştir de Rahmeti Sonsuz rahmet deryasını galeyana getirmemiştir.

-Yağmur duası bir şov değildir; Allah Rasûlü onun usûl ve âdabını ortaya koymuştur. Mü’minler o âdaba uygun olarak el açıp dua etmelidirler; dua ederken de, “ister yağdırır isterse de yağdırmaz” gibi yanlış bir kanaatle değil, “Rabbimiz rahmet musluklarını mutlaka açacak” itikadıyla, tam bir inanmışlık içinde Allah’a yalvarmalıdırlar.

ne kadarda güzel demiş aslında başka sözlere gerek yok.Büyüğümüzün dediklerinin ne kadarını gerçekleştirebiliyoruz acaba....

Rabbimiz bu aziz memleketi,kutsal toprakları ve biz aciz kullarını açlıkla ,susuzlukla terbiye(cezalandırmak,imtihan etmek...) eyleme---amin (azze ve celle)---
 
Geri
Üst