Türkçeleştirme Kılavuzu

AlGe Yapı

New member
Katılım
26 Eyl 2010
Mesajlar
8
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Denizli


Uzun zamandır yaptığım araştırmalar sonucunda günümüzde kulladığımız Türkçe'de birçok yabancı kökenli kelime olduğunu gördüm ve bunların Türkçe karşılıklarını belirlemeye çalıştım.

Araştırmam sonucunda birçok yabancı kökenli kelimenin aslında Türkçe söylenişinin olduğu ama bizim kullanmadığımızı gördüm. Bu kelimeleri kullanmamız gerektiğini düşünerek birçok yazıda düzeltmeler yapmaya başladım. Ancak kelimeleri tek tek microsof word'un bul ve değiştir bölümünden değiştirmek çok yorucu bir hal almaya başladı.

Bu yüzden bir yazıdaki yabancı kökenli kelimeleri Türkçe kökenli kelimelerle değiştirecek bir yazılım var mı ki diye araştırmaya başladım. Ancak farklı diller arası çeviri yazılımları olması karşın istediğim türden bir yazılım ile karşılaşmadım. Ben de bu tartışım alanında, bu konuyu açarak düşüncelerinizi almak istedim.

Özet olarak bir yazıdaki yabancı kökenli kelimelerin yerine Türkçe kökenli kelimeleri yerleştirecek bir yazılım yapılabilir mi?
 
Dilin doğal gelişimine daha evvel müdahale etmeye çalışanlar hep hüsranla karşılaştı.
 
Türkçesi: "Dilin doğal gelişimine daha önce karışmaya çalışanlar hep çöküntüyle karşılaştı."

Benim isteğim, dilde kökten bir değişikliğe gitmek değil, yukarıdaki örnekte de göründüğü gibi var olanı kullanmaktır.
 
Çok yerinde bir tartışma konusu bulmuşsun öncelikle tebrik ediyorum seni.Lakin güzel Türkçemiz diğer dillerin okadar çok etkisi altında kalmışki ve geliştirilmemişki biraz sınırlı kalıyoruz bu konuda.Küçük bir örnek vermem gerekirse çıkarmak sözcüğü birçok anlamda kullanılıyor.Mesela matematikte,giyik kuşamda,istifrağ etmekte,sözcük anlamı olarak ortaya koymak anlamında.İngilizcede ise durum çok farklı bu saydığım çıkarmak fiilinin yerine konduğu sözcükler veya cümlecikler daima ve daima farklı kelimelerle kullanılıyor.Mesela matematikte çıkarmak -subtract, istifrağ anlamında -vomit.Yani nekadar çok böle bir program yazılır ve hatasız çalışılır desede olamaz bu hata ancak Türkçemizin içindeki evrimleşmemiş yerleri değiştirerek düzeltilebilir.

Google translator ı kullananlar varsa orda bunu oldukça açık bir şekilde görebilirler.En çok kullanılan global bir dil olan İngilizcede bile çok büyük aksaklıklar veriyor.
 
ÇKüçük bir örnek vermem gerekirse çıkarmak sözcüğü birçok anlamda kullanılıyor.Mesela matematikte,giyik kuşamda,istifrağ etmekte,sözcük anlamı olarak ortaya koymak anlamında.İngilizcede ise durum çok farklı bu saydığım çıkarmak fiilinin yerine konduğu sözcükler veya cümlecikler daima ve daima farklı kelimelerle kullanılıyor.Mesela matematikte çıkarmak -subtract, istifrağ anlamında -vomit.Yani nekadar çok böle bir program yazılır ve hatasız çalışılır desede olamaz

Bu malesef kabullenmek istmesek de Türkçenin fakirliğinden kaynaklanıyor.
Dilimiz kelme fakiri.
 
Eğitim sistemimizden kaynaklanan sorunlardan dolayı dilimizi nasıl kullanacağımızı öğrenemediğimizi gördüm. Yapım ekleri önceden sınavda çıkar diye çalıştığim bir konuydu ancak yapım ekleriyle neler yapılabilceğime bir baktım ve birkaçını sizinle paylaşmak istiyorum:

Konferans: Fransıca bir isimdir. Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat gibi bir konuda bilgi vermek için yapılan konuşma anlamına gelmektedir. Ben bu kelime yerine "konuştay" kelimesinin kullanılabileceğini düşünüyorum.

Proje: Fransızca bir isim. En genel anlamıyla tasarlanmış şey; tasarı anlamına gelmekte. Ancak günlük kullanımımızda tasarı sonucunda ortaya çıkan veri olarak kullanılıyor. O yüzden -tı yapım eki ile türeterek, "proje" kelimesi yerine "tasartı" kelimesinin kullanılabileceği düşüncesindeyim.

Yukarıdaki örnekler gibi örneklendirmeler yapmak olası. Bildiğim kadarıyla Türk Dil Kurumu'nun resmi örütbağ sitesinde de kelime türetme çalışmaları yoğun bir şekilde devam etmekte. O yüzden bu tür kelimeleri yazılarımızda kullandıkça dilimizi daha özgün duruma getirebiliriz. Her özgün kelimeyi aklımızda tutamayacağımız için bir yazılımdan yardım almanın çok yararlı olacağı inancındayım. O yüzden de bu konuyu açtım ve dolayısıyla bu konudaki düşüncelerinizi ve tasartılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
 
Dilin gelişmesine ilginç bir müdahale teklifi sizinki.
Vakti ile denendi.
Dilin Tepkisi korkunç oldu.
Yukarda verdiğiniz örneklerin uygulanabilir olması için kelmeler dile iyice yerleşmeden ihtiyaç yeni ortaya çıktığı zaman o kelimelerin üretilmiş olması gerekiyordu.

Şimdi yapılması ancak interlingua gibi yapay bir dil üretmeye benzer.
GDO lu tarım ürünleri gibi doğal olmayan bir durum.
Dilin doğal gelişimine bu şekilde müdahale etmeyi Yıllar evvel TRT denemişti.
Sonuç dil tam tamına tersi yönde roket hızı ile ileredi. Yabancı kelimeler hızla istila etti.
 
Öncelikle yaşadığımız dünya alemi geçici bir yer. Bugün varız, yarın yokuz. Yok olacağımız bir dünya için değişiklik yapmak için çalışmak ve daha önemlisi bu çalışmaların arkasında durabilmek gerçekten çok zor bir iş, kabul ediyorum. Ancak ben yaşadığım sürede adam gibi yaşamak isteğindeyim. Adam gibi yaşamak sözüyle anlatmak istediğim en kaba anlatımıyla, dünyaya gelişimden bu yana edindiğim veya edindirildiğim birçok değere göre yaşama iç güdüsüdür.

Bizi biz yapan en önemli değerlerden olan Türkçe için yapılabilecek iyileştirmeleri yapmaktan uzaklaştıkça, gelecekte dilini işlevsel olarak kullanamayan bir insan topluluğunu hazırlamış oluyoruz. Geçmişte dilimizi iyileştirme yönünde yapılan çalışmalartın başarısızlığı veya yetersizliği, günümüzdeki veya gelecekteki dil özürlü olmamız durumuna hiçbir mazeret oluşturmayacaktır.

Bu konuda yapılacak çalışmaların gereksizliğine inanaların varlığı beni daha da üzmüyor değil. Ama inanıyorum ki, bu çalışmaların sonuçlarına inanan ve bu konuda çalışmaktan zevk alan insanlarımız olacaktır.

Bu yüzden ben kendi yaptığım küçük çalışmaları, bu konuyu inceleyen arkadaşlarımıza göstererek birşeylerin yapılabilceği konusundaki inancı arttırmak istiyorum. Ben bu ülkenin yetiştirdiği bir yapı mühendisiyim. Dolayısıyla yaptığım çalışmalar, genellikle işimle ilişkili ve kendi örütbağ alanımda yayınlanıyor. Bu çalışmalardaki birçok veriyi Türk Dil Kurumu'ndan almış bulunuyorum. Çalışmalarımı incelemek için TIKLAYINIZ.
 
Gereksizliği değil benim anlatmak istediğim ancak dile yerleşmiş kelmeleri ve olguları değiştirmeye çalışmak yaşayanbir dile müdahale etmek ancak onun organlarını kesme isteğine benzer.
Daha evvel yapılan çalışmalardan alınan sonuçlara bakın dedesi ile anlaşamayan torunlar oluşturduk.

Bu arada kullandığınız örtübağ sözcüğünün anlamını bir an merak ettim TDK sözlüğüne baktım Karşılığı yok.
TÜRK DİL KURUMU - Büyük Türkçe Sözlük
Ne anlama geldiğini açıklarsanız sevinirim.

Ayrıca öncelikle dilin amacını sorgulamanızı tavsiye ederim. Cümlelerin içerisine anlaşılmayan kelimeler serpiştimek dil denen olgunun amacı ile ne derece bağdaşıyor.


Yabancı kelimelere onlar dile yerleşmeden önce karşılık bulmak ayrı yerleşmiş kelimelerle kazanılamayacak ve dile zarar verecek bir savaşa girmek çok farklı şeyler.

Genel olarak dilimizi koruyalım diyenler yerleşmiş kelimelerle uğraşıp ondan sonra dil elden gitti vah vah demeyi tercih ediyor nedense.
asıl yapılması gereken kelimelere ddile yerleşmeden önce karşılıklar bulmak dile yerleşmiş olanlara dokunmadan Türkçenin kurallarına olabildiğince uydurmaktır.


Bu konuda bilgisayar ile uğraşanların çok kullandığı format kelimesini örnek vereyim daha iyi anlayabilmeniz için. Türkçe karşılık olarak ne kadar bastırsalar ne kadar Microsftun desteğini arkalarına almış olsalar bile malesef biçimlendirme kullanılmıyor. Savaşmak boşuna. onun yerine bu konudaki yenilgiyi kabullenmek ve kullanım şekline göre sözlüğümüze eklemekte fayda var.
Not: diğer anlamlarda format kelimesinin kullanımı benim de pek hoşuma gitmiyor. ancak bir kere dile giren birşeyi zorla çıkartamazssınız.

Biraz geç de olsa iyi bir çalışma ile bilgisayarla uğraşanların kullandığı owerclock terimi yerine son anda bulunmuş hızaşırtma kelimesi ise tren tam kaçarken bulunabiliği için şuan olup olmayacağı muallakta kalmış durumda. Umudum Dile sıkı sıkıya yerleşmesi çünkü ingilizce kelimeden çok daha kendini açıklayıcı bir kelime. (kim bulduysa helal olsun)

Dil yaşayan bir varlıktır diyorsanız ona yaşayan bir varlık gibi davranın derim. Organlarını kesip çıkarmayın gelişmesine yardım edin.
 
Sizin derdiniz biraz da Osmanlıca'dan Türkçe'ye geçişte sanırım. Çünkü dedenin torunu veya torunun dedeyi anlamaması durumu Osmanlıca'dan Türkçe'ye geçişte karşılaştığımız bir durum. Gerçi günümüzde de orta yaşlılar yeni neslin konuşmalarını pek anlamıyor. Ancak orta yaşlıların, yeni nesli anlamaması ne yazık ki dil değişikliğinden kaynaklanmıyor. Osmanlıca'nın yerine Türkçe'nin kullanılmaya başlaması olayının doğruluğu veya yanlışlığını tartışmak da şuan ki duruma bir bakış açısı kazandırmayacaktır. Ancak bana göre "devşirme" bir dil olan Osmanlıca yerine Türkçe’nin kullanılması çok doğrudur. Doğaldır ki bu konuda ayrı düşünceler olabilir.
 
"Dilin organlarını kesmek" şeklinde söylediğiniz cümle benim sorunumu da çok güzel bir şekilde betimliyor. Ben basit bir Türkçe hayranıyım, bu konuda eğitim almadım, bu konuda eğitim almadığım için bazı hatalar yapabilirim, şimdiden bu konuda eğitim alan arkadaşlarımız beni bağışlasın. Türkçe eklerden ve köklerden oluşan bir dil. Türkçe'de kelimeler kök temelinde oluşturuldukça anlamak ve anlaşmak çok kolaylaşıyor. Ayrıca bu kök temelinde ve eklerle kelime oluşturmak yani türetmek işlemini Türkçe'nin matematiksel anlağı(zekası) olarak görüyorum ve bu yüzden dilimle onur duyuyorum. Şimdi bir kökle türeyen kelimelere örnek vereyim:

Kök: Gör

Kelimeler:Görmek, görüntü, görüş, görgü, görsel, görücü, görüşme,...

Demek istediğimi daha net anlatabildim sanırım. Bizim dilimiz kök temelinde oluşan ve belli bir dizgesi(sistemi) olan bir dil. Bu dile dışarıdan kelimeyi kopyala-yapıştır(Hatta güncel söylenişle copy and past) yaparsanız işte o zaman bu dilin en önemli organını kesmiş olursunuz. Bu dil birçok kelimeyi üretmiş ve gerekli birçok kelimeyi de üretecek niteliklere sahip bir dildir.
 
Örütbağ kelimesi de, bu konularda yaptığı çalışmalarla ve Türk ulusunun yeni dönem dehalarından Oktay Sinanoğlu'nun türettiği bir kelime. Örneğin Oktay Sinanoğlu, üniversite kelimesi yerine de bir kelime türetmiştir. Bu kelime için "Mademki üniversite diyeceksiniz, o zaman onun yerine evrenkent deyin." şeklinde bir söylemi vardı hatırladığım kadarıyla. Çünkü "üniversite" kelimesi, İngilizce "university" kelimesinden yontulma bir kelime ve bu hem bizim dilimize hem de İngilizce'ye yapılmış bir hakarettir. Ya hiç yontmadan kullanalım yada arabayı çalıp değişiklikler yapıp kullananlar gibi kullanmayıp yeni araba yapalım.

Dile anlaşılmayan kelimeler yerleştirme ne işe yarar demişsiniz ya bir de... Anlaşılmamasını da şöyle anlatayım. Örneğin benim türettiğim tasartı kelimesi ele alalım. Tasarı'nın ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz; çat pat betimlemeye çalışırız. Ancak sorun -tı ekinde. Bu ek, isimden isim yapan bir yapım eki ve eklendiği kelimeye -sonucunda anlamı katıyor. Böylece tasartı kelimesi, tasarı sonucunda oluşan anlamına geliyor. Ben de görüyorum ki tam karşılığı değil. Ancak ben bu konuda çok az bir bilgim olmasına karşın böyle bir yaklaşımda bulundum. Bu konuda çok bilgisi olanlar, bu yabancı kökenli kelimelerin birçoğunun Türkçe dizgesine(sistemine) uygun şeklini oluşturabilirler. Böylece kelimelerimizin bir bütünlüğü olur ve biz anlamamız gerekeni anlarız.

Yabancı kökenli kelimelerin dile yerleşmesinden önce karşılık bulmak gerçekten çok muhteşem olurdu. Ama bu dediğiniz için önce devletimiz devlet olacak, daha sonra büyük devlet olacak,... Bu hayal bile gerçekleştirilebilir bence. Ama bu hayale ulaşmak için de; var olan bu devlet düzenini iyileştirmek için de ilk adım olarak kendimize(dilimize, tarihimize, yeteneklerimize,...) yeterince güvenmeliyiz ve tabi ki çok çalışmalıyız.

Bana göre Türkçe karşılığı olan yabancı kökenli kelime kullanımı devlet yasaklarsa bakın herkes nasıl kullanmak zorunda kalıyor. "Devlet yasaklamadan yapılsın efendim bu uygulamalar" diyemeyiz. Bizim insanlarımızın o kadar basit sorunlara takılıp hayatını karartıyorlar ki, büyük sorunlar çığ gibi büyümeye devam ediyor. Hâlbuki büyük sorunlar küçük sorunları oluşturuyor, göremiyorlar. Örneğin askeri ücretle çalışan bir işçiye desen ki "Türkçe'ye yabancı kökenli kelime giriyor", adam "Kim nereye girerse girsin, benim cebime para girmiyor." diyecektir. Çünkü bakış açısı dar, parçayı görüyor, bütünü göremiyor. Bütüne baktığında düzenin çarklarının, aynı ortamda yaşadığı insan denilen yaratıkları, farklı konumlarda, bilerek tuttuğunu görebilecek. Ve hatta sonrasında o çarka bir çomak soktuğunda çarkın bozulup eşitliğin gelebileceğini görecek. Bu arada, Türkçe karşılığı olan yabancı kökenli kelimelerin devlet tarafından yasaklanmasını insanlarımızın ezici bir çoğunluğunun anlayışla karşılayacağı inancındayım.
 
Örneğin Oktay Sinanoğlu, üniversite kelimesi yerine de bir kelime türetmiştir. Bu kelime için "Mademki üniversite diyeceksiniz, o zaman onun yerine evrenkent deyin.
Dile çok güzel bir saldırı örneği vermisiniz.
Devlet yasaklasın demek tam olarak yapay bir dil oluşturalım demektir bunun farkındamısınız.
Bizi biz yapan şeyin dil olduğunu iddea ediyorsunuz ama birilerinin zorla kişiliğimizle oynmasını istiyorsunuz bu çok yaman bir çelişki bence.
Dikkat ayrıca yabancı kökenli kelimelerin girmesi çok da sorun değil mühim olan dilin sizinde değindiğiniz gibi güçlü ve matemetiksel yapısı ile o kelimeleri kendine katabilmesi çok daha önemli. Yani başka bir dilden gelen kelime eğer türkçenin kuralllarına uymuşsa artık o Türkçeye mal olmuştur. Bir çok yabancı kelime kendi dilinde iken fiil durumunda iken Türkçede sadece isim olarak kalır.
Dile zorlama ile sokmaya çalışılan her kelime dilin doağal gelişimini bozmaktadır.
Asıl dar bakış açısı dile zincir vurmaya çalışmaktır. Dil bilimcilerin görevi yeni bir dil yaratmak olmamalıdır.

Not: Klavyem biraz sorunlu hatalı yazımlar olabilir.
Evet klavye kelimesini tuş takımına tercih ediyorum ve bir güzel de aidiyet ekini de arkasına iliştiriyorum.
Neden mi tercih ediyorum yazımı ve söylemesi daha kısa da ondan.
 
Buarada Kelimeleri dile yerleşmeden önce yakalamak hiç de zor değil.
Sadece Biraz etrafa bakamak yeterli.
Mesela Blue Ray diskler için kelime türetme zamanı geçmek üzere.
Umarım tdk CD deki gibi çooook geç kalmaz. Çünkü gecikirlerse yetiştirmek için oturgaçlı götürgece binmeleri gerekir.
İşin şakası bir tarafa TDK kendi sözlüğünü bie bozuyor.
Eski iki ciltlik Türk Dil kurumu sözlüğü son derece açıklayıcı iken şuan kendi sitelerinde verdikleri sözlük tam bir rezalet.

Örnek vereyim livata sözcüğünün manasına şuanki sitede yayınladıkları manayı doğru kabul edersek eşin birinin diğerini livataya zorlaması boşanma sebebi olamaz.
Anlamı okuyunca sebebi anlayıp cinayeti göreceksiniz.
Bu dile karşı işlenen en büyük suçlardan biri. Kelimeleri kaflarına göre ben bilirim diyen şahıslar belli anlamlara koyuyorlar.
Ama olmuyor dil kendisine karşı saldıranlara o kadar kolay yenilmiyor. Siz sözlüğe anlam olarak ne koyarsanız doğrusu o değildir insanlar o ses dizisini duyunca ne anlam çıkartıyorsa doğru anlam odur.

Buarada Eski ve yeni okul kitaplarını inceleyin çok değil 15 yıl önceki kitaplarla yeni kitaplar arasındaki farkı göreceksiniz öz Türkçe yaratıyoruz diye bilimsel olarak bile anlaşamayan nesiller yetiştiriyoruz.
Bu Türkiyenin eğitim sistemini çökertmek için kurulmuş bir komplodur.
 
Zorlama gibi bir niyet değil bu, sadece Türkçe'yi özgünleştirme çabası. Ancak sizin fikirlerinizi bir katkım olmayacak anlaşılan. Onun için en azından bilgisayar terimlerine bir bakış açısı da ben katayım:

Klavye: Simge İleteci
Mouse(Fare): Görsel İşaretleyici
RAM: Geçisi Bellek
HardDisc: Sabit Bellek
Monitör: Ekran
Printer: Yazıcı (Bu genel kabul görüyor. Çünkü çok güzel türetilmiş. Diğerleri bu kadar iyi bir şekilde türetilebilir. Demek isteğim bu)
Scanner: Tarayıcı (Bu da güzel bir türetme... Kabul gördü...)
Driver: Yürütücü
Media Player: Görsel Oynatıcı
 
Monitör: Ekran
Printer: Yazıcı
Scanner: Tarayıcı
Bunlar zamanında ve dile uyan pratik karşılıklar aynı bilgisayar kelimesi gibi (Bu kelimeyi kim bulduysa elini öpecem hakikaten çok hoş)
Driver: Yürütücü Burada bir sorun ver bu kelime sanırım bizim sürücü dediğimiz şey. :)
Aslında Burada zamanında bir müdahele olabilseydi yazılım sürücüleri ve donım olan sürücüler arasında ki farkı ifade eden kelimelerimiz olabilirdi.
Şahsi kanaatimi sorarsanız :Donanım olanlar yürütücü yazılım olanlar sürücü kelmesi ile sonderece hoş olabilirdi.
Ama olamadı. Oldurmaya kalkarsanız ne mi olur şu ana kadar yazılmış tüm donanımla ilgili yazıları gelecek nesiller için kullanılamaz hale gitirirsiniz.
Bu dilin amacı olan iletişimi öldürür.
Media Player: Görsel Oynatıcı aslına bakarsanız o bir program ismi yani özel isim gibi.
Ha piyasada bazı cihazlar var filim vs oynatan onlara da kullandıkları medyanın cinsine göre isim veriliyor genelde.
Bakın basın yayın manasında kullanılan medya kelimesi beni de rahatsız ediyor ancak buradaki medyaın anlamı tamamen kendine özgü. Karşılığı zaten olan kelimelerin zarar görmesine ben de pek sıcak bakmıyorum ama bir kere bir kelime girdiği zaman dile onu çıkarmak çok zordur.

Sanırım Yukarıdaki paragraf bizim asgari müştereğimizi oluşturuyor.
Bence Türkçeye giren kelimelerin yazımlarını idlimize göre yapılması önemli.
İşaretçi yada fare (ben sıçan diyorum o ayrı :) ) yerine kullandığımız mause kelimesinin türkçe bir yazıda geçmesi değil ama maus değil de mause diye yazılması bence asıl dilimiz için tehlike.
Nedenini sorarsanız ingilizce yazımı olan bir kelimeyi Türkçe bir yazıya eklediğiniz zaman bizim güzel dilimizdeki ek sistemi malesef darmadağın oluyor.
Bence asıl sorun Kelimelerin kökeni değil giren kelimeleri kabullenme şeklimiz.
Çünkü kabullenmeme gibi bir lüksümüz yok. Her kelimeyi sizin de bahsettiğiniz gibi TDK istese de yakalayamaz.

Sonuçta Blue Ray diskleri bilmiyorlarsa ve dile girmeden yakalayamıyorlarsa da bari
Bulureylik dosyalarım olunca bunu bir e-postada yazabilmek istiyorum.

Sanırım yukarıdaki paragraf ne demek istediğimi anlamanıza yardımcı olmuştur.
Sorun kelimelerin girmesi değil kelimelerin kendi kuralları ile girmesidir bence yani bir ister e-posta gönderir istermeyil atar ama mail atmasınlar :)
 
Geri
Üst