Türçe Sözlük

AlaınDelon

Altın Üye
Katılım
2 Mar 2006
Mesajlar
4,558
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
43
Abajur İkide bir de kafamıza çarpan ampul elbisesi. Kadınlar arasında temizliğinin zorluğuyla bilinir.
Abaküs Yanyana dizilmiş bilimsel boncuklar. Bugünkü hesap makinesinin atası sayılır. Bu boncukların dindar olanları ise tespihi meydana getirir.

Adaptör Bir aleti başka bir alete uydurma aleti. Belli bir standardı tutturamayan Türkiye gibi ülkelerde çok ihtiyaç duyulur. Örnek1: Türk malı prize Amerikan malı vantilatör takmak için adaptör gerekir. Örnek2: Şişmiş ayağı, dar bir ayakkabıya sokan alet olan "çekecek" de bir adaptördür. Örnek3: Arap kültürünü batı kültürüne uydurmak için "Arabesk" denilen bir adaptör kullanılır.

Afiş Duvara yapıştırılan büyük resim ya da yazılardır. İç mekanda kullanılanlarına "poster" denir. Zaman zaman düşerek bizi rahatsız ederler. Üçüncü defa düştüklerinde ise sinirlenilerek yırtılıp atılırlar. Sokakta kullanılanlar, yırtma ve sıyırma zevkimize hitap ederler. Kadın olanlarına bıyık yapılır. Ticari örgütlerin afişleri, parayı bastırdıktan sonra gayet serbest olarak yapıştırılır. Sağlığa son derece zararlı sigaranın afişleri bile serbestçe boy gösterirken, "Ne ulan bu sigara afişleri eşşek kadar! Utanmıyor musunuz!" yazılı bir afişi parayla bile yapıştırmak zor. Bilmiyorum... Denemek lazım...

Agrandizör Fotoğraf makinesinin tam tersi olan alettir. 1) Fotoğraf makinesinin içi karanlık, dışı aydınlıktır. Bunun içi aydınlık, dışı karanlık. 2) Fotoğraf makinesi, gerçekte büyük olan görüntüyü küçültür; bu ise büyültür.

Ağ Muntazam düğümlü ip. Top, balık ve örümcekte bulunur. Topa değdiği anda inanılmaz bir elektrik akımı meydana gelir. Meydana gelen bu elektrik, "GOOOL!!!" nidalarıyla yeşil çimenli toprak hattına boşaltılarak zararsız hale getirilir.

Ağıl Yeşil çimenleri yüne dönüştüren hayvanların, daha sonra halıya dönüştürmek için bekletildikleri, üstü açık oda. Toprak zeminli, uzay tavanlı, çit duvarlı mekan.

Ağızlık Sigara dumanını ciğerlere doldurmaya yarayan huni. Genel anlamıyla, ağza birşey girmesine ya da girmemesine yarayan her türlü alet.

Ahır Büyük baş hayvanların topluca bulunduğu havasız yer. Dershane, koğuş, sinema gibi türleri de bulunur. Tarihte çeşitli insanların ahırı olmuştur. En iyisi Dingo'nunkidir.

Ahize Mikrofon ve hoparlörün yanyana getirilmiş halidir. Ağızdan çıkanı kulak duysun diye yapılmıştır. Biz yıllarca bu lafı söylemişiz; "Oğlum! Ağzından çıkanı kulağın duysun!"... Sadece lafta kalmış... Batılının ise yöntemi farklı. O, ahizeyi bulmuş, kurtulmuş bu işten. İşte aramızdaki fark!..

Akordeon Kendi ciğeri sayesinde insan nefesine ihtiyaç duymayan, nefesli müzik aletidir. Tamamen kendi ciğeriyle kavrulur. Tulum ve gayda ise, insan ciğerine yarı bağımlı durumdadır. Son zamanlarda nesli tükenmekte olan bu kuş, Çiçek Pasajı'nın zor koşullarında hayatını idame ettirmeye çalışıyor.

Aksesuar Kendine özgü yapısı olmasına rağmen, başka bir aletin işine yarayan alettir. Örnek1: Mendil, normal olarak kendine özgü mendildir. Ama ceketin üst cebinde kullanıldığında sadece bir aksesuardır. Örnek2: Amerika'nın Ortadoğu politikasında, Türkiye bir aksesuardır.

Akümülatör Elektrik enerjisini biriktirip saklamaya yarayan kumbaradır. Enerjinin istenilen yerde ve zamanda kullanılmasına imkan sağlar.

Akvaryum Su canlılarının insanlar tarafından seyredilmesini şeffef hayvan hapisanesine verilen ad... İçinde tek hücrelileri barındıranlarıne "sürahi" denir. Balık barındıran akvaryumlar dondurulursa "buzhane balığı", kaynatılırsa "balık çorbası" olur.

Alem Kubbe, minare, kula, sopa gibi göğe yükselen şeylerin tepesine takılan süs... Not: Önemli bir terslik "alem" ile "âlem" arasında yaşanmaktadır. "Âlem"deki "a" harfinin üzerinde bulunan inceltme işareti, sanki minarenin üzerindeki alem gibi durmaktadır. Yani "âlem"in içindeki "a"nın üzerinde bulunan inceltme işareti de bir alemdir. Zaten bu yüzden insanların kafası karışmaktadır. Çözüm: Gelin şu "a" harfinin üzerindeki inceltme işaretini gerçek bir alem yapalım olsun bitsin.

Alet İnsanoğlunun, doğayı kendi kafasına göre değiştirmek için kullandığı herşeye verilen ad... Burada insanoğlunun biraz kafadan sakat olduğunu unutmamak lazım. Önce doğayı değiştirmeyi kendine iş edinir, işine kendisini öyle kaptırır ki amacının ne olduğunu unutur. Sonra unutmamak için not tutar (ki işte bu notlara "tarih" denir). Sonra bu notları kaybeder dağınık herif! Haydiii!.. Tekrardan eski notlarını aramaya koyulur (arkeoloji). Bulduğu notlarla yeni notlarını karşılaştırarak, amacı hakkında yorum yapmaya başlar (felsefe). Bu yorumlardan yola çıkarak yeni aletlere girişir (teknoloji). İşte insanın aletle başlayıp aletle devam eden bitmez tükenmez serüveni...

Alfabe Bir dilin seslerini oluşturan harflerin tümü... Yalnız ciddi bir şekilde kafama takılıyor; neden harfleri bir sıralamaya tabi tutmuşlar?.. Harfler rastgele yanyana geldiğinde alfabe bozulur mu?!. Yooo!..

Alt geçit Bizim trafik anlayışımızda (başka anlayışlarımızda da olduğu gibi) araçlar, insandan önce gelir. Bu yüzden taşıtlar düz yolda giderken insanlar onların altından girip üstünden çıkmak zorunda bırakılır. İşte bu zorunda kaldıkları şeye "geçit" denir. Üçe ayrılır: Düz geçit (ölüm), üst geçit (ızdırap), alt geçit (tuvalet)...

Alt yapı Ülkemizde laf olarak bol fakat kendisi olarak az bulunan nadide bir yapıdır. Neden böyledir?.. Çünkü: Ekonomiden siyasete, siyasetten sanata, teknolojiye kadar her konuda TEPEDEN İNME METODU geçerlidir!.. Bu "tepeden inme"lerin sık sık olması ve de üst üste yığılması sonunda, alt tarafı bok götürür!.. Ve başlar canhıraş bağrışmalar; "Alt yapı! Alt yapı!"... Halbuki alt yapı, tarifi gereği önceden yapılır. Sonradan yapılmaya çalışılırsa buna "alt kazı" denir. Köpek eşelemesini andırır...

Ambalaj Hmmm... Nasıl tarif etsem... Bak şimdi!.. Şöyle!.. Örneğin; benim, (benim) paltomun, (benim paltomun) paltosu, paltomun ambalajı olur!..

Amblem Somut bir şeyin soyut şekillerle tarifi... Örneğin; Zihni Sinir'in kendisi somut bir kuruluştur. Soyut bir şekilde tarifi olan "ZS" işareti, onun amblemidir... *Bir hayali ihracat firmasının amblemini bu tarife nasıl uyduracağım, onu düşünüyorum!..

Ambulans Hasta taşımak için yapılmış olmalarına rağmen, hastadan beter durumda olup, ömürleri tamirhanelerde geçen eski arabalardır. Beyaz renkli olduklarından, yeni gibi görünürler. Ambulans çağırmak, ruh çağırmaktan daha zordur!..

Ameliyathane 1) İnsanı, kesip biçerek denemeye tabi tutulan yer; tecrübe yeri... 2) Morfin kullanmanın serbest olduğu yegane maskeli balo!..

Amfiteatr 1) İnsanlar bir gösteriyi seyrederken çocuklarını omuzlarına alma durumuna düşmesinler, iki arkadaşının omuzlarına tutunup zıp zıp zıplamasınlar diye yapılmış oturma düzeni... 2) Tarih öncesi çağlarda yaşayan büyük semenderler (aamfibyum), denizden karaya sürünerek çıkarken toprağı aşındırırlar. Bir takım oyuklar meydana getirirler (amfi). Semenderlerin torununun torunu olan insanlar, doğunca önce emeklemiş, sonra yürümüş, sonra da konuşmaya başlamış. Birdenbire bu yarığı görüp "Bu da nesi?!." diye düşünmeye başlamış... Yarıktan aşağı inmiş.Yukarıdaki insanlara bu düşüncelerini, el kol hareketleriyle anlatmaya başlamış (teatro). Onu dinlemeye gelen inanlar da çevrede toplanmışlar. İşte bu olayın yaşandığı bölgeye böylece "amfiteatr" denmiş. Zaten üniversitelere sürünerek giren öğrencilerin ders gördükleri yerlere de "amfi" denmesi bu tezimi doğrulamaktadır... (bkz. Bilimsel Masallar Antolojisi - Porof: Zihni Sinir)

Amfora, Amfor İçindeki sıvının serin durması için ıslak kuma saplanan, dibi sivri, çift kulplu testi. Günümüzde ise Bodrum tipi dekorasyon anlayışının vazgeçilmez elemanı olarak kullanılmaktadır.

Ampul Halk arasında, tavandan akan elektriğin damlasına ampul denir. Bilimsel tarifi ise şudur: Elektrik aynen insan gibidir. Geniş ortamlarda rahatlar; gevşer, işler sıkışınca kızışır, gerilim artar, stres başlar. Bizim Edison, tabi, elektrikten daha akıllı bir insan olduğu için onun bu özelliğinden faydalanarak ampulü icat etmiştir. Yani şöyle: Elektriğin geçtiği kabloyu iyice bir inceltmiş, gidecek başka yeri de olmayan elektrik taneleri bu dar geçitten, ahlaya poflaya, kızara bozara ilerlemek zorunda kalmıştır. İşte elektriğin o güne kadar gizlediği bu kızarıklık özelliği böylece ampul gibi ortaya çıkmıştır. Edison'un bu buluşu, en çok, geceleri ders çalışmak zorunda olan öğrencileri etkilemiştir. Ellerine geçirdikleri bozuk ampulleri zaman zaman sokakta patlatarak, Edison'a olan kızgınlıklarını dile getirmişlerdir.

Anahtar Açma kapama işinden başka hiçbir amaca hizmet edemeyen, tek başına kaybolmaya müsait metal parçası. Bir defa kaybolduktan sonra, bu olay ona ders olsun, bir daha tekrar etmesin diye kulağına küpe takılır. *Küpe bkz. Kulakprangası

Ansiklopedi Ev kütüphanelerini doldurmak için kullanılan dekoratif kitaplar dizisi. Lüzumsuz şeyler hakkında çok geniş bir bilgi taşıdığı halde, en lüzumlu konularda kısacık bilgi veren; zaten hala ödenmekte olan senetleriyle sinir bozucu olan ağır ve hantal şeyler.

Anten Bilgileri titreşimlerle hava yolundan aktaran aygıt. İnsanlar, çok uzaktaki çok uzaktakilerle haberleşebilmek için kablo yetmeyince bu aleti bulmuşlar. Kökü kabloyla toprak hattına bağlıdır. Ucu göğe yükselir. Havayla alışverişte bulunur. Bu açıdan bitkiye benzer. Önceleri sadece çubuk şeklindeydiler. Sonradan "çömlek antenler" ve "çanak antenler" türedi. Halk arasında "çatı zararlısı" olarak da bilinirler. Özellikle çanak antenlerin, komşuluk ilişkilerini zedeleyici bir takım hareketlere sebep olacak kadar ileri gittikleri saptanmıştır. Yumuşakçalar ve böceklerde bulunan antenlere ise "duyarga" denir. Bunlar, komşuluk ilişkilerine karşı daha duyarlı davranırlar.

Apartman İnsanların, doğadan korkarak birbirlerinin üstüne yığılmalarını sağlayan mimari alet. Bodrumda kapıcı, çatıda sanatçı oturur. Alt katları su basar, üst katları kalorifer ısıtmaz.

Araba Tekerlekleriyle yürüyen, eni ve boyu olan alan. En az üç tekerlek olması şarttır. Tekerlek adedi iki olursa bisiklet haline gelir.

Asansör Aşağı yukarı hareket eden tek kompartmanlı tren. Bu trenin istasyonlarına "kat" denir. İnsan taşır. Eşya taşımak için, yönetici ve kapıcının uyuduğu saatler tercih edilmelidir. Sizi yokuşa sürmede faydalı(!) bir alet olmasına rağmen, elektrik kesilmelerinde merdiveni mumla aratır!..

Asfalt yol Seçim aracı

Askı Bir nesnenin yerçekimine karşı direnmesine yardımcı olan bir alet.

Aspiratör Kapalı mekanlardaki kirli havayı dışarı atan hava süpürgesi. Apartmanlarda kullanılan mutfak aspiratörleri patlıcan kızartması kokusunu alıp komşunun dairesine üflemeye yarar.

Atkı Vakti zamanında bere ve pipoyla birlikte sanatçı aksesuarı olarak ün yapmış boyun kostümü. Bu günlerde futbola takılmıştır. Kaybolması korku yaratır. Bu yüzden paltonun kol içine yerleştirilerek saklanır. Paltoyu giyerken bir kolun tıkalı olmasına önce şaşırılır, sonra el ile birlikte gelen atkı, unutkan sahibine kendini hatırlatır.

Atlet Yaz aylarında pijama üstüne giyilen askılı bira göbeği örtüsüdür. İnsanlar onu giyse de olur, giymese de...

Ayakkabı Karayollarında yürümemize yarayan bir tür taşıt... En küçüklerine patik, en büyüklerine çocuk mezarı demek bir adet haline gelmiştir. Sıkıcı ve terletici özellikleri ile bu alet tarih boyunca insanın ayaklarının başbelası olmuştur. Buna rağmen iyi ki varlar! Dünya nüfusu, onlar olmasaydı, bugün yalınayak başıkabak kalırdı! Eldiven ve çorapla birlikte, en fakirimizin bile en az iki adet almak zorunda olduğu yegane eşyalarımızdandır...

Ayna Kendimizi seyretmekten, onu görmemiz imkansızlaşmıştır! Bu yüzden onun hayatı bir sır olarak kalmıştır... Zaten bu sır çözüldüğünde "cam" olur.

Bagaj Binek otolarındaki kamyona "bagaj" denir...

Balkon Apartmanlara yapışık olarak yaşayan asalak inşaat parçasıdır. Köfte kokuları ve tavla sesleri barındırır. Sinemalarda ve kadınlardaki çıkıntılara da nedense bu ad verilmiştir...

Balon Boşuna nefes tüketen lastik. Bazı karikatüristler bunların konuşma modeline karşı çıkmışlardır.

Balta Ağaçkakan, odunkakan ve savaşkakan olarak kullanılır. Hiç sevmem bu aleti öteden beri! Bir türlü içim ısınmamıştır. Bu kadar sevimsiz bir alet olmasına rağmen nedense babalar çocuklarına onun sapı olmayı öğütleyecek kadar ileri giderler.

Balyoz "Dadonk!" sesi veren vurmalı çalgılarımızdandır. Başağrısı yapar!..

Banyo İt İtalyanlar ne düşünürse düşünsün, bize göre, tek kişilik hamama "banyo" denir!.. Birinci ve ikinci banyolarda fotoğraflar yıkanır, geriye kalan diğer banyolarda ise insanlar yıkanır...

Baston Kimilerince yutulan bu alet elde tutularak da kullanılır. Göze ya da iskelete yardımcı olmakla ün salmıştır.

Battaniye Vücut ısısının dışarı çıkıp heba olmasını önleyerek ısınmamıza yarayan, yünden yapılmış dikdörtgen...

Bayrak Bu da birden çok insanın, altında toplandığı bir başka dikdörtgendir...

Beşik Ebeveynin bir an önce çocuksuz ortama kavuşabilmeleri için bebekleri çabuk uyutan alet... Sallanan sallantı!.. Bebeklerin "korti" organının dengesini bozmak suretiyle onları uyutma; adeta bayıltma işine yataklık eden aygıt.

Beton Kum ya da çakıl taşlarının bir arada durmalarını sağlayan, çimento ve sudan oluşan inşaat sosu... İçinde bir miktar da demir ilavesiyle "-arme" ekini alır ki; Laz mimarisi bu kıvamı çok sever!.. Kentler betonlaşmaya, insanlar bronzlaşmaya mahkumdur!.. (Porof: Zihni Sinir)

Bezik İki, üç ya da dört kişi arasında 96 kağıtla oynanan bir çeşit iskambil oyunu. Kahve höpürdeterek ve tahta çıtırdatarak oynanmasına doyum olmaz.

Bıçak Yarım tahta arası demirli sandviç!..

Biberon Kadın memesinden esinlenerek yapılmış bebe kandırağı... Geceyarısı kırılmalarında evliliği tehlikeye düşürebilecek kadar ince yapılı ve stratejik bir alettir!..

Biblo Küçük heykel... Ev kadınlarının çok sevdiği süslü örtülerin uçmaması ya da kaymaması için bir ağırlık gereklidir. İşte biblo, bu gibi hallerin en büyük kurtarıcısıdır. Neden böyledir; bilinmez... Kimse kendine biblo almaz. Sadece hediye edilmek üzere başkasına alınır...

Biçerdöver Bir aletin adının konmasını köylülere bırakırsanız böyle olur! Biçer de o, döver de!.. Kimsenin laf etmeye hakkı yok!..

Bide Anüs ve komşularının yıkanması için kullanılan, klozete benzeyen alet. Klozetle yanyana durduğunda karıştırma durumlarına çok müsaittir. Aklınızda bulunsun; kapaksız olanı bidedir. Bizde otellerin dışında çok ender bulunur. Popolarımızı kaldırmaya üşendiğimizden, bu işi klozet içindeki taharet borusu buluşyla halletmişizdir...

Bikini İki parçalı "kini"ye "bikini" denir. Su kenarı kadınları için imal edilmiştir. Su içinde pek bir faydası olmaz. Ama su dışında çok şey ifade eder. Ülkemizde bu konuyla ilgilenmek üzere Zeki Triko görevlendirilmiştir. O da her sezon aynı mayoyu alıp, sadece içindeki mankeni değiştirerek hepimizin gözlerini boyar! Biz de bu duruma, gözlerimizi kırpmadan göz yumarız!..

Bilardo Dikdörtgen içinde gelip giden küreler arasında bitip tükenmez, geometri ile psikolojinin birleştiği top oyunu... "Sokaklarda birbirine pardon demeyen bilardo topları gibi yuvarlanırız hala şu az gelişmiş İstanbul dikdörtgeninde!.." (Porof: Zihni Sinir)

Bilet Gişelerde satılan, kaybedilmeye müsait küçük bono... Satın alındığı anda rastgele bir cebe konur ve orada unutulur. Geçiş anı geldiğinde, paltonuzun cepleri, paltonun içindeki ceketin ve pantolonun ön ve arka cepleri bir bir karıştırılarak bir telaş atmosferi yaratılır. Geriye kalan en son cep, biletin bulunduğu ceptir! Nihayet bilete erişen parmaklar, onu kümesteki tavuk gibi kıskıvrak yakalarlar. Bilet artık avucunuzun içindedir. Esas önemli bölüm şimdi başlar... Bileti ararkenki kızarmış suratınız ve yamulmuş mimiklerinizi düzeltip, karşınızda sırat köprüsü bodyguard'ı gibi duran bilet yırtıcısına doğru uzanırken, "Gördüğünüz gibi, ben sahtekar, soyguncu, aşağılık bir dolandırıcı değilim; sadece küçük bir kargaşa oldu, o kadar. Oysa şimdi dimdik ayakta duran namuslu bir kent adamıyım!" manasına gelen bir mimik bulmanız gereklidir. Ama siz bunu otomatik olarak öyle ustaca yaparsınız ki, az sonra seyredeceğiniz Oscar ödüllü filmde bile bu rolün üstesinden gelebilecek aktör parmakla gösterilir!.. Aslında bütün bunlara gerek yoktur! Bilet yırtıcısı bu filmi o kadar çok seyretmiştir ki, sizin sanatkarane incelikleriniz onu asla ırgalamaz! O bir kaşardır!.. Bir odundur!.. Aşağılık herif! Hıyar! N'oolucak?!. Ulan sen kimsin, ben kimim?!. Benim büroma gelsen, sekiz sekreterde birer gün takılır yine de bana ulaşamazsın!.. Fuayeden sinema salonuna geçerken, bu sefer yer göstericisinden gelen "Biletler lütfen!.." sesi, canavarın yeniden dirilişi filimleri gibidir.Kabus yeniden başlar! Bir elinizdeki popcorn ve öbüründeki nestcafenin kaynarsuyu sanki başınızdan aşağıya dökülür! Yahu kardeşim, biraz önceki hengamede zaten hoşafı çıkmış biletleri atmamayı kim akıl edebilir ki?!.

Bilezik Aile kurumunu ayakta tutan sigorta halkası...

Bilgisayar Milyonlarca "aç-kapa"dan oluşmuş elektrik düğmesi... Not: Elektrik düğmesi, sadece bir açıp kapamaya yarayan, dünyanın en küçük bilgisayarıdır.

Bisiklet İki tekerlekli bir apışarası taşıtıdır. Yürümek gibi düşe kalka öğrenilir. Üç tekerlekli olanlarına "trisiklet", bir tekerlekli olanlarına ise "homosiklet" denir. Bisiklet lastiğinden sapan yapılır; kaş yapayım derken göz çıkarılır...

Bisküvi Dişlerle temas ettiğinde iyi "kırt" sesi veren rutubetsiz yiyecek... Eskiler iki bisküviyi birbirine yapıştırmak için lokum kullanırdı. Dikdörtgen bisküvilere Fransızlar "küçük börek" manasında "pötibör" demişlerdir. Bunlar da küçük dikdörtgen ve büyük dikdörtgen olmak üzere ikiye ayrılır. Küçük dikdörtgen bisküviler ince belli, klasik çay bardağına rahat sığar ve bandırılarak yenir. Islak bisküvinin tamamını yiyebilmek için bardak ile ağız arasındaki mesafeyi kısa tutmak lazımdır. Büyük dikdörtgen bisküviler iki ön diş arasında tıkır tıkır dekupe edilerek çeşitli şekiller yaplamya müsaittir. Zaten böyle yapan çocuklar ileride karikatürist olur...

Bitpazarı Bir insanın ölümünden arta kalan eşyaların yeni başlayan entellektüellere devrinin sağlandığı gomalak kokulu yerlere denir.

Bloknot Post-it'in icadıyla pabucu dama atılan pultırtıklı defter...

Blucin Taşa tutularak evcilleştirilen cefakar bacak bezi...

Bohça Bezden yapılmış, içine hemcinslerinin konduğu dosya... Bu dosyalar, çengelli iğneyle kilitlenir.

Bomba Konulmak ya da bırakılmak suretiyle patlayan silah... Onu patlama sesinden anlayabiliriz. "Tatatata" makinalı tüfek, "gümmm" top sesidir. Bombanınki ise adı üstündedir; "BOMMM!!!"... Nedense son günlerde haber spikerleri tarafından Ankara'nın gündemine onun gibi düşülür.

Boncuk Delikli küçük cam küre... Sonundaki "-cuk" ek olarak kabul edilirse, büyüklerine "bon" demek gerekir. Ama tarih boyunca kimse böyle dememiştir. Deliksiz olanlar İstanbul'da "misket", Bursa'da "cilli", İzmir'de "meşe", Manisa'da "cambalik", Salihli'de "cincibir", Kayseri'de "cicoz" vs gibi isimler alır. Kilden yapılanlarına "humba" denir.

Boya Beyaz ışığı farklı yansıtan kimyasal maddelerden yapılmış kuru, yağlı, sulu şeyler... Yağlı boyalarda kılları yapışık kurumuş fırça, sulu boyalarda taşma, kuru boyalarda uç kırıklığı yaşanır. Her yeri; hatta gözü bile boyamak mümkündür. Sadece duvarları boyayamayız. Çünkü orası yeni badanalanmıştır. İç duvarlara annemiz, dış duvarlara polis kızar!..

Branda Halat bağcıklı kamyon blucini.

Briyantin Saçların ayakkabılarla aynı parlaklığa kavuşmasını sağlayan tutkal. Kullanılışı: Sıkılan tüpten süzülen briyantin önce avuçta toplanır. Avuçtaki miktarına "paslak" denir. Bu paslak, diğer elin parmaklarıyla alınarak saça sürülür. Henüz kurumadan tarakla taranarak düz bir satıh elde edilir. Tarak ters çevrilerek sırtıyla saçlara hafif dalga vermek de mümkündür. Bir tarak dişi kadar aralık kalan saç telleri, aynı hizaya gelip, öylece kururlar; kemik gibi olurlar (tepedeki inatçılar hariç)! Artık saçlar öyle sağlam bir strüktür oluşturmuşlardır ki, altımızdaki motosikletin üç şiddetindeki ritmik motor sarsıntısı bile onların ancak yaylanmalarına sebebiyet verebilir.

Buat Elektrik yolunda dörtyol ağzı.

Buji Silindir içindeki yakıta, en sıkışık durumunda elektrik tüküren memeli eşya.

Buldozer Doğa kemiren, gecekondu ile beslenen, sarı, memeli batı ejderhası.

Bumerang Atıldığında köpek olmadan da geri dönebilen Avustralya sopası.

Buzdolabı Erkek çeyizi. İster imam nikahı, ister devlet nikahı ile evlenin ama buzdolapsız evlenmeniz mümkün değildir. İşte bu sayede, bir koç, sürüden ayrılıp çoban olabilmiştir. Amerikalılar'ın sokaktan eve girer girmez, kullandıkları ikinci kapı buzdolabı kapısıdır (Porof: Z.S.). Teknoloji şimdiye kadar sıcak dolabı (fırın), buzdolabını, hatta derin dondurucuyu piyasaya çıkarttığı halde, "ılık dolabı"nı keşfetmek Porof: Zihni Sinir'e kısmet olmuştur.

Büfe Açık büfe, tost büfesi ve tabak bardak takımlarının konduğu büfe olmak üzere üç şekli vardır. Bu son büfeye bir de renkli çekilmiş torun fotoğrafı koymak adettendir.

Büro Telefon, faks, klasör, post-it, ataç, traktör lastikli kül tablası, akrobat lamba, üstü yazılı nestcafe kincanı gibi çeşitli eşantiyon yayıntılarından mürekkep. Kireçlenme ve kamburluk üretim mekanı.

Büst Omuzlar, boyun ve kafayı içeren bölüme verilen ad olduğu halde bizde daha çok omuz üstü heykeli olarak ün yapmıştır. Bu yüzden eşya ve alet sözlüğüne dahil edilmiştir. N'olur artık şekli kaçmış, mutasyona uğrayıp evrim geçirmiş, yaldızlı Atatürk büstlerinden dökmesinler!..
 
sağlık açısından çok faydalı bilgi tşk
 
Geri
Üst