kuzay
Pesimist
- Katılım
- 2 Nis 2007
- Mesajlar
- 28,387
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Batı emperyalizminin Ortadoğuda bir Kürt devleti kurma hedefi gerçekleşmek üzere... Görünen o ki şu anda hiç bir bölgesel güç, bağımsız Kürt devletini engelleyebilme kudret ve kaabiliyetine sahip değildir. Türk ve Arap halkları için İkinci İsrail demek olan bağımsız Kürt devleti, Türk - Arap güçbirliğinin oluşumunu doğurabilecek mi ? Ne talihsizlik ki bunun önündeki en büyük engel mezhep taassubudur. Gerek Türkler gerekse Araplar için mezhep farklılığı henüz ulusal kimliğin gerisine düşmüş değildir.
Irak'taki Türkmenlerin de mezhep farklılığı nedeniyle bölündükleri bilinmektedir. Şii Türkmenlerin iki parti etrafında, Sünni Türkmenlerin ise yaklaşık ondan fazla parti halinde kümelendikleri görülmektedir. Ayrıca yeri gelmişken belirtmekte fayda var. Irak Türkmenleri sadece Sünni ve Şii değiller. Kerkük ve çevresinde üç bin kadar Hristiyan Türkmen, Musul ve Telafer'e yakın bölgelerde ise Sarılı, Kakai ve Şebek adlı Alevi / kızılbaş Türkmen aşiretler de mevcut. Lakin Alevi Türkmenlerin hızla Şiileştikleri, Hristiyan Türkmenlerin de din saikiyle bölgedeki diğer Hristiyan gruplarla birlikte hareket ettikleri bildirilmektedir.
Türkmenlerin yarıdan fazlasını oluşturan Sünni Türkmenlerin etkisiyle Irak'taki Türkmen hareketinin en büyük temsilcisi olan Türkmen Cephesi'nin Sünnici bir karakter taşıdığı dolayısıyla Türkiye'deki mezhepçi Türk Milliyetçiliği anlayışının izlerinin Irak'a da sıçradığı / sıçratıldığı görülmektedir.
Sünni ve Şii Arapların Araplık ortak paydası etrafında birleşmeleri yakın vadede mümkün görünmemektedir. Baas hareketi bunu bir nebze olsun sağlamıştı. Keşke bütün Arap dünyasında Baasçı hareket egemen olabilseydi. Sosyalist Arap Milliyetçiliği ideolojisine dayanan Baasçılık, Irak ve Suriye'de iktidarda iken bu ülkelerdeki mezhep farklılığını aşarak Araplık bilincini yükseltmişti. Arap Milliyetçiliğinin bir diğer kalesi olan Mısır'daki Nasırizm'in mağlubiyetinden sonra Baasçılığın da darbe yemesi ve Irak'tan silinmesi yüreği mazlumlardan yana çarpan hiçbir anti emperyalisti sevindiremez. İrrasyonal Türk milliyetçiliği saikiyle Irak'tan Baasçılığın / Saddamizm'in silinmesine sevinenler yakın gelecekte bağımsız Kürdistan gerçeğiyle yüzleşecekleri için yağmurdan kaçarken doluya tutulmak denilen hadiseyi yaşayacaklardır. Saddam'ın Irak Türklerine yaptığı zulmü elbette biliyoruz. Bu konuda Kürtçü hareket karşısında Saddam'la işbirliği yaparak bir çözüme ulaşmak mümkündü. Ancak dirayet ve ferasetten yoksun politikacılarımız yüzünden böylesi bir yol hiç denenmedi. Irak'ın ABD tarafından işgaline direnen Ecevit hükumetinin nasıl tasfiye edildiğini ve yerine işbirlikçi - dinci AKP'nin tam bir toplum mühendisliği projesiyle nasıl ikame edildiğini yaşayarak gördük.
Gelinen noktada Türk milliyetçileri için tek bir yol kalmıştır: Her ne pahasına olursa olsun Türkmeneli Devletinin ilanını sağlamak !
Bağımsız Kürt Devletini Güneyden çevirecek bir Türkmen devleti öncelikle Kürt bölgesine bağlanarak sağlanmalıdır. Kürdistan'ın içinde bir Türkmen bölgesinin kurulması ve otonomi kazanması kısa bir süre sonra / bir kaç yıl içinde önce federasyona sonra bağımsızlığa uzanan bir çizgiyle Kürdistan devletini batı emperyalizmi için anlamsızlaştıracaktır. Böylece Kürdistan'da anti emperyalist bir yönetimin iş başına taşınması da mümkün olacaktır. Bu durumda Kürdistan devleti simgesel bir hal alacak ve uzun vadede Türk ve Arap halklarının oluşturacağı antiemperyalist cepheye eklemlenecektir.
Artık şurası bir gerçek ki ortadoğuda Kürtlerin mutlaka yönetsel bir birime kavuşması şattır. Bundan geriye dönüşü öngörmek kesinlikle irrasyoneldir. O halde bu gerçeği bilerek hareket etmek ve buna göre yeni bir siyaset üretmek elzemdir.
Bizce bu siyeset üç boyutta ilerlemelidir.
Birincisi; Kürdistan'la birlikte mutlaka bir Türkmeneli Özerk Bölgesi'nin kurulmasını sağlamaktır. Türkmeneli Özerk Bölgesinin Kürdistan'a bağlanması böylesi bir bölgenin realize edilebilmesi için tek yoldur. Arap bölgesine bağlı bir özerk bölgenin hiçbir anlamı yoktur. Üstelik mümkün de değildir.
İkincisi; Arap dünyasında Irak'ın bölünmesinin doğuracağı psikolojik çöküntünün etkilerini en alt düzeye indiği orta vadeli dönemde Arap dünyası ile Türkiye ve Türkmenler arasında İsrail ve Kürdistan karşıtı bir cephenin kurulması, buna Azerbaycan'ın da dahil edilmesidir. ( İran'ın da yakın vadede parçalanacağı kanısındayız. İran'da yeni bir Fars devleti kurulacaktır. )
Üçüncüsü; bağımsız Filistin'in kurulmasıyla eş zamanlı olarak Türkmen Özerk Bölgesinin Kürdistan'dan bağımsızlığını kazanması ve Kürdistan'da anti emperyalist / batı karşıtı bir yönetimin iş başına getirilmesi ve bununla birlikte İsrail'in bölgede tecrit edilmesidir.
Türkmeneli kurulmadan ilan edilecek olan bir Kürt devletinin Türkiye'mizin on ilini de koparacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Ama bir ihtimal daha var:
Tıpkı Kıbrıs'taki gibi Bir gece ansızın gelebiliriz. parolasıyla Türk ordusunun Kerkük'e dek yürümesi ve Irak'ı yeniden kurması...
Tabi yerseniz...
MUSTAFA CEMİL KILIÇ
Irak'taki Türkmenlerin de mezhep farklılığı nedeniyle bölündükleri bilinmektedir. Şii Türkmenlerin iki parti etrafında, Sünni Türkmenlerin ise yaklaşık ondan fazla parti halinde kümelendikleri görülmektedir. Ayrıca yeri gelmişken belirtmekte fayda var. Irak Türkmenleri sadece Sünni ve Şii değiller. Kerkük ve çevresinde üç bin kadar Hristiyan Türkmen, Musul ve Telafer'e yakın bölgelerde ise Sarılı, Kakai ve Şebek adlı Alevi / kızılbaş Türkmen aşiretler de mevcut. Lakin Alevi Türkmenlerin hızla Şiileştikleri, Hristiyan Türkmenlerin de din saikiyle bölgedeki diğer Hristiyan gruplarla birlikte hareket ettikleri bildirilmektedir.
Türkmenlerin yarıdan fazlasını oluşturan Sünni Türkmenlerin etkisiyle Irak'taki Türkmen hareketinin en büyük temsilcisi olan Türkmen Cephesi'nin Sünnici bir karakter taşıdığı dolayısıyla Türkiye'deki mezhepçi Türk Milliyetçiliği anlayışının izlerinin Irak'a da sıçradığı / sıçratıldığı görülmektedir.
Sünni ve Şii Arapların Araplık ortak paydası etrafında birleşmeleri yakın vadede mümkün görünmemektedir. Baas hareketi bunu bir nebze olsun sağlamıştı. Keşke bütün Arap dünyasında Baasçı hareket egemen olabilseydi. Sosyalist Arap Milliyetçiliği ideolojisine dayanan Baasçılık, Irak ve Suriye'de iktidarda iken bu ülkelerdeki mezhep farklılığını aşarak Araplık bilincini yükseltmişti. Arap Milliyetçiliğinin bir diğer kalesi olan Mısır'daki Nasırizm'in mağlubiyetinden sonra Baasçılığın da darbe yemesi ve Irak'tan silinmesi yüreği mazlumlardan yana çarpan hiçbir anti emperyalisti sevindiremez. İrrasyonal Türk milliyetçiliği saikiyle Irak'tan Baasçılığın / Saddamizm'in silinmesine sevinenler yakın gelecekte bağımsız Kürdistan gerçeğiyle yüzleşecekleri için yağmurdan kaçarken doluya tutulmak denilen hadiseyi yaşayacaklardır. Saddam'ın Irak Türklerine yaptığı zulmü elbette biliyoruz. Bu konuda Kürtçü hareket karşısında Saddam'la işbirliği yaparak bir çözüme ulaşmak mümkündü. Ancak dirayet ve ferasetten yoksun politikacılarımız yüzünden böylesi bir yol hiç denenmedi. Irak'ın ABD tarafından işgaline direnen Ecevit hükumetinin nasıl tasfiye edildiğini ve yerine işbirlikçi - dinci AKP'nin tam bir toplum mühendisliği projesiyle nasıl ikame edildiğini yaşayarak gördük.
Gelinen noktada Türk milliyetçileri için tek bir yol kalmıştır: Her ne pahasına olursa olsun Türkmeneli Devletinin ilanını sağlamak !
Bağımsız Kürt Devletini Güneyden çevirecek bir Türkmen devleti öncelikle Kürt bölgesine bağlanarak sağlanmalıdır. Kürdistan'ın içinde bir Türkmen bölgesinin kurulması ve otonomi kazanması kısa bir süre sonra / bir kaç yıl içinde önce federasyona sonra bağımsızlığa uzanan bir çizgiyle Kürdistan devletini batı emperyalizmi için anlamsızlaştıracaktır. Böylece Kürdistan'da anti emperyalist bir yönetimin iş başına taşınması da mümkün olacaktır. Bu durumda Kürdistan devleti simgesel bir hal alacak ve uzun vadede Türk ve Arap halklarının oluşturacağı antiemperyalist cepheye eklemlenecektir.
Artık şurası bir gerçek ki ortadoğuda Kürtlerin mutlaka yönetsel bir birime kavuşması şattır. Bundan geriye dönüşü öngörmek kesinlikle irrasyoneldir. O halde bu gerçeği bilerek hareket etmek ve buna göre yeni bir siyaset üretmek elzemdir.
Bizce bu siyeset üç boyutta ilerlemelidir.
Birincisi; Kürdistan'la birlikte mutlaka bir Türkmeneli Özerk Bölgesi'nin kurulmasını sağlamaktır. Türkmeneli Özerk Bölgesinin Kürdistan'a bağlanması böylesi bir bölgenin realize edilebilmesi için tek yoldur. Arap bölgesine bağlı bir özerk bölgenin hiçbir anlamı yoktur. Üstelik mümkün de değildir.
İkincisi; Arap dünyasında Irak'ın bölünmesinin doğuracağı psikolojik çöküntünün etkilerini en alt düzeye indiği orta vadeli dönemde Arap dünyası ile Türkiye ve Türkmenler arasında İsrail ve Kürdistan karşıtı bir cephenin kurulması, buna Azerbaycan'ın da dahil edilmesidir. ( İran'ın da yakın vadede parçalanacağı kanısındayız. İran'da yeni bir Fars devleti kurulacaktır. )
Üçüncüsü; bağımsız Filistin'in kurulmasıyla eş zamanlı olarak Türkmen Özerk Bölgesinin Kürdistan'dan bağımsızlığını kazanması ve Kürdistan'da anti emperyalist / batı karşıtı bir yönetimin iş başına getirilmesi ve bununla birlikte İsrail'in bölgede tecrit edilmesidir.
Türkmeneli kurulmadan ilan edilecek olan bir Kürt devletinin Türkiye'mizin on ilini de koparacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Ama bir ihtimal daha var:
Tıpkı Kıbrıs'taki gibi Bir gece ansızın gelebiliriz. parolasıyla Türk ordusunun Kerkük'e dek yürümesi ve Irak'ı yeniden kurması...
Tabi yerseniz...
MUSTAFA CEMİL KILIÇ