
Günün ilk ışıkları ilk kez Anıtkabir'e vuruyor.
Oradan yansıyıp yayılıyor dalga dalga görkemli şehrin üzerine...
Moru sarıya sarıyı beyaz sarıya götürerek
Hayat veren bu ışıkların ilk düştüğü yerde
Bir başka hayat veren yaşıyor...
Tutsak ezilmiş sömürülmüş
İnsanlıktan uzak yaşama terkedilmiş bir ulusu silkeleyen
Onu şerefli geçmişine yakışır bir yaşam ortamına çeken
Ona bağımsızlığını tattıran
Ona özgürlüğün kutsallığını öğreten
Ona insan olmanın en yüce onuruyla
Bir başka hayat veren yaşıyor...
Güneş dediniz mi ilikleriniz ısınır
Ağaçlara su yürür
Dallar baharlanır
Cansızlar canlılaşır...
Anıtkabir'de yatanın adını andınız mı da öyle olur işte.
Atatürk dediniz mi silkinirsiniz uyanırsınız;
Uygarlığa doğru kardeşliğe doğru barışa doğru
İnsanı insan eden ilkelere doğru
Aydınlık yarınlara doğru koşarak canlanırsınız...
İkisi de can verendir..
İkisi de hayat verendir..
Biri doğada
Diğeri düşünde sosyal yaşamda ulus bilincinde yurt sevgisinde..
Ne zaman güneşten yoksun kalsanız önce ürperir sonra üşür
Daha sonra sararıp solarsınız...
Çarpıtır sizi güneşsiz olmak...
Hasta olursunuz.
Benliğinizin usul usul yok olduğunu
Kemirildiğini
İskeletinizin çöktüğünü hissedersiniz...
Atardamar atmaz
İşleyen yürek işlemez
Gören gözler görmez olur.
Yaşayamazsınız güneşsiz bir dünyada...
Bu öteki için de böyledir. Atatürk için de..
Onun ilkelerinden uzaklaştıkça
Aynı toprakta yaşayan
Aynı bayrağın kutsal sevincini taşıyanlar
Binlerce
On binlerce
Yüz binlerce şehit kanı ile sulanmış olan
Bu toprakların gerçek değerini bilmez olurlar;
Ayyıldızlı bayrağın kutsallığındaki tada varamaz
Düşman kesilirler..
Durur damarlarındaki asil kan;
Akmaz olur...
Muhtaç olduğu kudret
Onu bu ihanetten dolayı terkeder gider...
Soluk alıp verişinde özgürlüğü değil
Sömürülmeye yönelişi
Tutsaklığa zincirlenişini yaşar..
Gören gözlerinde alabildiğine uzanan
Kendi yurt toprakları değil
Ona göz dikmiş olanların
İçeridekilerle işbirliği yaparak yangın yerine çevirdikleri
İşgal altında bir yıkıntıdır.
İçmek için uzandığı tertemiz suda gördüğü
Kirli alçak bir düşman çizmesinin yansımasıdır..
Atatürk ilkelerinden uzaklaştıkça
Bu gaflet ve dalalete düştükçe
Görebileceğiniz manzaralar
Duyabileceğiniz şeyler bunlardır işte...
Karınız bacınız ananız
Sevdiceğiniz size ait değildir.
Evim diyeceğiniz eviniz
Malım diyeceğiniz malınız
Yurdum diyeceğiniz toprağınız
Denizim diyeceğiniz deniziniz
Özgürlüğüm diyeceğiniz özgürlüğünüz
Tarihim diyeceğiniz tarihiniz
Dinim diyeceğiniz dininiz
Tanrım diyeceğiniz Tanrı'nız
Bayrağım diyeceğiniz bayrağınız yoktur..
Bu nedenledir ki;
Nasıl güneşsiz bir dünyada yaşayamazsınız
Atatürk ilkelerinden yoksun bir dünyada da
Türk ulusu olarak yaşayamazsınız...
Atatürk doğalı bir yüzyıl olmuş öyle mi?
Ya öleli?...
Öleli mi?
Ölür mü insanı toprağı bayrağı uygarlığı özgürlüğü bağımsızlığı onuru biraraya getirenler?
Bunlardan yoksun yaşayanlara taze kan yürek bilek akıl ve irade gücü verenler ölür mü?
Mustafa Kemal'ler ölmez;
Atatürk olup ölümsüzleşirler...
Türkü öldürmeden Atatürk'ü;
Atatürk'ü öldürmeden Türkü öldüremezsiniz evrende...
Bu söz gerçeğin ta kendisidir...
Bizim içerdeki ya da dışardaki düşmanlarımız
Ne zaman başkaldıracak olsalar
Önce Atatürk'e dil uzatırlar...
Onu küçük düşürmeye
Yeryüzünde benzeri olmayan başarısını
Devrimlerini kötülemeye çalışırlar.
Bunda başarıya ulaşsalar
Türkü de silerler haritadan..
Ama böyle davranan dilleri koparacak
Böyle düşünen talihsizlere
Hak ettikleri dersi verecek kuşaklar yetişmiştir çok şükür...
Onu rahat uyutan
Onun Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerdir..
Bu gençler bazan on sekizinde çıkar karşımıza
Bazan yetmişinde..
Yaşları ne olursa olsun
Yüreklerinde ve kafalarında
Atatürk meşalesi yandığı için gençtirler...
Atatürk uyumaz..
Su uyur düşman uyur Atatürk uyumaz..
Nitekim
Son yıllarda yaşadığımız acı olaylar da göstermiştir ki
Gerçekten de Atatürk uyumuyor..
Yurdunu
Ulusunu
Tüm içerdeki ve dışardaki düşmanlara karşı
Tek başına
Bir fikir olarak
Bir ideal olarak
Bir yaşam felsefesi olarak bekliyor...
Güneşten uzaklaşmayınız
Ölürsünüz...
Atatürk ilkelerinden uzaklaşmayınız
Çökersiniz
Tutsak olursunuz
Benliğinizi yitirirsiniz
Susuz havasız kalırsınız..
Atardamarınız atmaz
İşleyen yüreğiniz durur olur.
Ananız bacınız kardeşiniz yavuklunuz toprağınız bayrağınız olmaz.. Bunların hiçbiri kalmaz elinizde.
Bırakmazlar size namusunuzu inançlarınızı
Yaşam için gerek duyduğunuz şeyleri...
Hiçbirini bırakmazlar size!..
Biliniz ki Türk'ün en büyük ve tek dostu yine Türktür..
Türkü Atatürk'le Atatürk'ü Türkle yaşatınız..
Bu görev sizin...
Sabiha GÖKÇEN 1981 (Atatürk’le Bir Ömür)