Agent
Coder & Uploader
Nice yapımlar vardır ki bir sınıflandırma yapıldığında diğer türdeşlerinden ayrılan. İlk bakışta diğer türdeşleri ile aynı özellikleri barındırsa da onu farklı yapan ve özel kılan başka şeyler vardır. Açıkçası herkes bu farkı tadıp hissedemez. Ama o kendine gönül verenlere bu farkı sonuna kadar yaşatır. İşte strateji oyunu sınıflandırmasında diğer türdeşlerinden çok çok ayrı bir his uyandıran yapıt bu.
Konuları itibari ile strateji oyunları gerçekten büyük benzerlik gösterir. Hemen hemen hepsinde yaptığımız işler bellidir ve genel anlamda aynı amaca hizmet ederiz. Strateji derken anlatmak istediğimiz ağızlarda Age Of Empire tadı bırakan oyunlar. Bu tarz oyunlarda genelde şehirler ve askeri birimler kurarsınız, ekonomi için altın toplanırsınız ve sonuçta var gücünüzle düşmanlarınızı alt etmek için uğraşır durusunuz. Çoğu farklı zaman dilimlerinde de geçse, ele kaldıkları konu diğerlerinden farklı da olsa genelde hep aynı oynanabilirlik mevcuttur. Fakat "Stronghold", kendini bu bahsettiğimiz tarz oyunlardan ayırmak adına birkaç özel durum barındırıyor. Yani, kendine has bir şekli, karizması ve tadı var bu oyunun. Özellikle strateji oyunlarının birer birer patladığı son günlerde Stronghold 2 de şüphesiz yeni bir soluk, yeni bir heyecan için piyasaya geldi, fakat pek de hoş gelmedi. Serinin ilk oyunu ile hatırı sayılır bir hayran kitlesi yaratan oyun, ikincisi ile oyuncularda bir parça haya kırıklığı bıraktı esasında.
Çok vakit geçirmeden derhal oyuna ilk girişi yapıyoruz. Pek alışık olmadığımız bir arayüz bizi karşılıyor. O da nesi, arayüzde saçları şampuan reklamlarındaki gibi dalgalanan, yakışıklı, karizmatik bir amca var. Sonradan onun kraliyet ailesinden bir Sör olduğunu öğreniyoruz. Bu küçük ayrıntıyı geride bıraktıktan sonra menüde neler var bir göz atalım. Ana menüde play (hikaye modunun bulunduğu seçenek), multiplayer (çoklu oyuncu ile oynama), map editör (harita editörü), options (ayarlar) ve de load (geri yükleme) seçenekleri bulunmakta. Bizim burada üzerinde duracağımız menü tabi ki hikaye modunun bulunduğu play menüsü. Bu menüye giriş yaptıktan sonra 3 seçenek karşımıza çıkıyor. Bunlar barış senaryosu, savaş senaryosu ve oyunun nasıl oynanması konusunda yardımcı olan tutorial seçeneği.
İki ana senaryo da bulundurduğu hikayeler bakımından farklılık gösteriyor. Barış senaryosunda ele alınan konu tamamen kalenin sosyal ve ekonomik işlerini barındırıyor. Oynadığınız hikayelerde askeri herhangi bir unsura rastlamıyorsunuz. Aldığınız görevler genelde belli bir üründen belli bir adet çıkarmak, ürün çeşitliliği sağlamak, köylülerin mutluluğunu göz önünde tutmak gibi şeylerden oluşuyor. Bu, barış senaryosundaki "Sim Campaign" seçeneği olarak karşımıza çıkıyor. Yine barış senaryosunda "Free build" gibi bir seçenek var ki, bu seçenekte hiçbir kısıtlamaya tabi değilsiniz. Teknolojik, ekonomik ve gıda adına her şey seçilebilir durumda. Amaç kalemizin bakiliğini sağlayıp güçlendirmek. Bu senaryodaki en son seçeneğimiz ise rastgele seçilen bir haritada mücadele vereceğimiz custom map seçeneği.
Savaş senaryosuna geri döndüğümüzde ise ana hikaye kayıp kral hikayesi olarak ifade edilen "Lost King Campaign". Burada amacımız kayıp kralımızı bulmak. Bunu yaparken diğer taraftan da ekonomik koşulları geliştirip kalemizi askeri yönden de güçlendirmemiz gerekiyor. Sürekli yenilenen görevler yapıldıkça chapter (bölüm) adı verilen kademeleri bir bir atlıyoruz. İkinci seçeneğimizi ise Skirmish modunu bilenler hemen hatırlayacaklar, kendi yarattığımız senaryoya göre oyunumuzu oynama şansımız. Ne kadar bütçemiz olacağını, hangi haritada mücadele edeceğimizi, ki gerçek ülke haritaları da mevcut, kaç düşmanımız olacağını belirleyip kıyasıya bir savaş yapmamız mümkün.
Savaş senaryosundaki belki de en güzel mod ise "Siege" modu. Burada tarihin tozlu sayfalarında ün yapmış gerçek kalelere saldırı yapma şansımız var. Kaleler bire bir aynı olarak tasarlanmış ve altlarında hangi döneme ait olduklarına dair tarihsel bilgiler de yer alıyor. Ve son olarak da yine custom, yani rastgele belirlenen kriterlere göre oyunu oynama şansına sahibiz. Senaryo ve hikaye bolluğuna rağmen Stronghold 2 tahmin ettiğiniz kadar uzun bir süre bilgisayar başında oturmanıza yol açmayacak türden bir oyun. Hikayelerin çok sıradan ve sürükleyici olmadığı göz önüne alınırsa hem barış, hem de savaş senaryosunda bizi eğlendirecek mod sayısında da bir azalma meydana geliyor. Hikaye modundan sıkılan oyuncular genelde skrimish ve random game seçeneklerini daha çok kullanacaktır eminim. Zira savaş senaryosunda bulunan "Siege" de bizi oyuna bir parça olsa bağlıyacaktır.
Yazının başında da bahsettiğimiz gibi bu oyunu diğer strateji oyunlarından ayıran bazı özel farklar var. Oyunda diğer strateji oyunlarında bulunmayan bir çark sistemi var. Çark sistemi derken, oyunda direk olarak bir şeyi üretmeniz mümkün değil genelde. Hep birbirine bağlı bir sistem var. Örneğin askerlerinize zırh dikeceksiniz. Bunun için önce koyunları kırpmanıza yarayacak bir ağıra ihtiyacınız var. Ardından buradan topladığınız yünleri dikecek dikim atölyelerine ihtiyacınız var. Genel olarak her şey bu şekilde birbirine bağlı olarak sürüp gidiyor. Yani çarkların dişlerini iyi oturtmazsanız hem ekonomik hem de askeri alanda çok başarılı olamadığınız göreceksiniz.
Ekonomiyi geliştirirken de çok ama çok dikkatli olmalısınız. Köylülerin mutluluğunu ve kalenin gelir düzeyini daima dengede tutmalısınız. Bu oyunu diğer strateji oyunlarından ayıran en büyük fark bu esasında. Sadece askeri birimleriniz güçlendirip paldır küldür savaşa gideceğiniz bir oyun değil bu. Köylüleriniz sosyalleşmesi, vereceğiniz partiler, dans aktiviteleri bunlar hepsi çok önemli rol oynuyor. Yani kısacası, şehrimizin a'dan z'ye her türlü istek ve ihtiyacına cevap vermemiz gerekiyor. Ama en büyük ihtiyacımız şüphesiz güçlü bir kale. Şehri yöneten Lord kalenin en üst noktasından heybetli heybetli bakıyor aşağılara. Tüm bölümlerde ki altın kuralınız ise Lord'un ölmemesi. O yüzden onu askeri birlikler ile safa katmak gibi yanlışlar içine düşmezsiniz umarım (lol).
Oyun şehir işleyişi bakımında gerçekten çok detaylı. Bir çok gıda çeşidi var. Asıl amacınız mümkün olduğu kadar çok çeşit ile hizmet verebilmeniz. Sadece elma bahçesi ile değil de, yanında ekmek üreterek, et üreterek, üzüm üreterek, sebze bahçesi kurarak gıda çeşitlendirmesine gitmeniz köylülerin yüzlerindeki gülücüğü maksimum noktaya taşıyacaktır. Doğal kaynaklar olarak ise altın, taş ve tahta işimiz görecektir. Bunların hepsini çıkarıp, işleyip depolamak zorundayız. Zira bina inşa ederken bu unsurlar bize fazlasıyla lazım olacak şüphesiz. Özellikle altın ve taş çok değerli. Bunları madenlerden çıkarıyoruz. Ayrıca altın kazanmak için köylülerden aldığımız vergiler de göz ardı edilmeyecek bir gelir kaynağı. Aynı zamanda sattığınız elbise ve ürünler ile de gelir elde etmemiz olası.
Diğer alanlarda olduğu gibi bina alanında da bir çok çeşit bulunuyor. Bunlar ekonomik, teknolojik, askeri, gıda ve kale hizmetleri gibi bölümlere ayrılmış. Her bölüm ile kurduğunuz bina o bölüm adına size ek özellikler sunuyor. Örneğin kale hizmetlerinden kuracağınız bir kuyu olası bir yangını önlemek adına kusursuz bir seçim olacaktır. Bu gibi dizaynları yapıp kusursuz bir şehir kurmak sizin elinizde.
Gelelim askeri unsurlara. Ekonomimizi geliştirdik ve köylülerimizin hepsi mutluluktan uçuyor, sizin mükemmel bir Lord olduğunuzu söylüyorlar. Geriye tek bir iş kaldı o da kusursuz bir ordu kurup tüm düşmanları alt etmek.
Ordunuzu geliştirmek için de bir çok binaya ihtiyacınız var. Örneğin bir cephanelik yapıp her türlü silahı burada üretmelisiniz. Ardından bu silahları kullanabilecek askerleri de üretmeniz gerekecek. Ordunuzu kurduktan sonra yapmanız gereken ilk şey çevrenizdeki köyleri ele geçirip onların ekonomilerini ele geçirmek ve onları vergiye bağlamak. Genelde kalesi olmayan köyler çok az korunaklı oluyor. Orta kalabalıkta bir ordu yollayarak çok rahat bir şekilde köyün hakkından geliyorsunuz. Böylece asıl düşmanlarınız için daha kaliteli bir ordu kurmanız kolaylaşıyor. Sizin ve düşmanınızın en önemli ve hassas noktası şüphesiz ki kaleler. Kendi kaleniz düşerse şehir düşüyor. Zira, yine, düşmanın kalesi düşerse şehri ele geçirebiliyorsunuz. Ama kaleler de keklik gibi ortada durmuyor. Etrafında beton surlar bulunuyor ve gerçekten iyi korunuyor. Siz de bu mantık ile kalenizi iyi korumak zorundasınız. Uzak menzile atış yapabilen askerlerinizi kalenin belirli noktalarına yerleştirerek tehlikeleri savuşturabilirsiniz. Fakat düşmanınızın güçlü bir kara ordusu varsa merdivenlerin surlara dayanması an meselesi oluyor. İçeri akın eden askerleri temizlemek de hiç kolay değil.
Oyunda dikkatimi çeken bir en önemli noktalardan biri ise askerlerimizin çok dayanıksız olması. Bunun ilk örneğine Rome: Total War'da rastlamıştık. Orada da askerlerimiz çabuk ölüp çabuk kaçıyorlardı. Burada kaçma söz konusu olmasa da çabuk ölümlerin önüne bir yama ile geçilmesi gerektiği görüşündeyim. Onun haricinde savaşlar bildik strateji oyunlarından pek de farklı değil. Sonuçta tüm askeri faaliyetlerimizde Lord'umuzun onurunun zedelenmemesine çok özen göstermemiz gerekiyor. Zira Lord'umuz verdiği partilerle onurunu yükseklere taşısa da, alınacak askeri zaferler de Lord'umuzun fazlasıyla hoşuna gidecektir.
Oyundaki sesler vasat ile iyi arasındaki bir çizgide. Yansıtılan dönemin ezgilerini taşıyan müzikler seçilmiş daha çok. Müziklerin yansıttığı motifler hoş olsa da, karakter ve çevre seslendirmeleri pek iyi olmamış. Ses konusunda oyun sınıfta kalmasa da, çok iyi bir not alamıyor. Grafik olarak baktığımızda ise çok basit grafik hataları yapılmasına karşın grafikler genel anlamda hoş. Özellikle zoom (yakınlaştırma) seçeneğinin fazlasıyla detaylı olması yüzünden çok yakından aldığımız görüntülerde hayal kırıklığına uğruyoruz. Oyunda en çok hoşuma giden şey ise su efektleri oldu. Shader desteği veren kartlarda mükemmel bir su efekti mevcut. Zaten grafik anlamda en can alıcı olarak yapılıp, oyuncuların gözüne sokulan detay bu. Diğer detaylar dediğimiz gibi vasat ile iyi arasında.
Çıkar çıkmaz çok iyi rakiplerle mücadele etmek zorunda kalan Stronghold 2'yi strateji severler zaten kesinlikle kaçırmayacaktır. Aynı zaman diliminde çıkan Empire Earth 2 kadar iyi puanlar alamasa da seriye gönül verenler ve strateji olsun da taştan olsun diyen oyuncular oyunu düşünmeden alacaklardır. Hiç bir strateji oyununda tadamayacağınız deneyimleri yaşamak istiyorsanız Stronghold 2 sizin için de ideal olacaktır. Bu tarzdaki hiç bir stratejide bu detayda bir şehir yönetiminin mevcut olmadığını hatırlatıp herkese iyi oyunlar dilerim.
Size:884 Mb
Download:
http://rapidshare.com/files/16702663/SR2_1_.part01.rar
http://rapidshare.com/files/16704155/SR2_1_.part02.rar
http://rapidshare.com/files/16704523/SR2_1_.part03.rar
http://rapidshare.com/files/16704669/SR2_1_.part04.rar
http://rapidshare.com/files/16705034/SR2_1_.part05.rar
http://rapidshare.com/files/16705375/SR2_1_.part06.rar
http://rapidshare.com/files/16705490/SR2_1_.part07.rar
http://rapidshare.com/files/16705599/SR2_1_.part08.rar
http://rapidshare.com/files/16705692/SR2_1_.part09.rar
şifre: hackhell.com
