S
SiR ReaLiST
Guest
Karabükspor'a deplasmanda 2-1 mağlup olan Galatasaray, spor yazarları tarafından da beğenilmedi...
Yazarlar arasında Galatasaray'ın hırs ve istekten yoksun oyunu eleştiri konusu olurken hakem yorumcuları ilk dakikadaki penaltının yanlış karar olduğu konusunda birleşti.
Mehmet Demirkol - Karabük'ü bile uyuttular (Milliyet)
Maç başlar başlamaz gelen bir penaltı... Kabul edelim ki oldukça da tartışmalı bir karar... Bu tip bir erken gol deplasman takımını etkileyebilir. Hiç itirazım yok. Ancak takımın adı Galatasaray’sa biraz olsun olumlu da etkilemeli. Bir hırs, bir isyan oluşmalı. Sarı-kırmızılılarda eğer Arda yoksa böyle bir başkaldırı, isyan olmuyor bir türlü. Geçen yılın başında var olan oyun iştahını geçtim. Eğer bu doğal isyan da olmuyorsa hocayı geçip bu takımı sorgulamanın vakti gelmiştir. Karabük’ün her çıkışında, Rijkaard’ın 6 orta saha oyuncusuyla kurduğu takımının orta sahasını sanki yoklarmış rahatlığıyla geçmesinin üzerinde bu açıdan durmak lazım. Dün ilk pozisyonunu 60. dakikada bulan ve 2 golün dışında rakibine 4 net pozisyon veren Galatasaray’ın karşısında çok iyi organize olmuş bir takım yoktu. Mükemmel bir performans gösteren Cernat’ın oyun görüşü zenginliği üzerine kurulu bir ekip Karabük. Son derece güçlü olmasına rağmen üzerine yapılan övgüleri biraz abartılı bulduğum Emenike’yle rakip savunmaların üzerinde psikolojik bir baskı yarattıkları da açık. Ama kabul edelim ki, organizasyon açısından henüz ham bir takım Karabük. Müthiş güç ve çabayla Bank Asya standardının üzerine çıkmaya çalışıyorlar, ama yolları var. Zaten eğer biraz daha organize olabilseler Galatasaray tarihinin en farklı yenilgilerinden biriyle yüzleşebilirdi.
Rıdvan Dilmen - Huzur battı herhalde (Sabah)
Galatasaray, son dört maçını kazanırken ve dört haftadır takım savunmasını geliştirirken bunda en önemli etken ülkenin en iyi stoperi Servet'in form tutmasıydı. Ama Galatasaray'a huzur battı herhalde. Çok detayı bilmesek de, Rijkaard taktiksel antrenmanda bütün hafta boyunca Servet'i düşünmediğini gösteriyor ve aralarında bir problem yaşanıyor. Bu, Servet'in tepki göstermesini gerektiren bir konu değil muhakkak. Servet de hatalıdır. Kadroya alınmamasına da bir şekilde hak verebilirsin. Ama durup dururken futbolcuyu oynatmamayı kafaya koymayı (Kaldı ki, Rijkaard'ın geldiğinden beri Servet'i düşünmediğini biliyoruz) nasıl açıklamak gerek? Böylesine kritik bir maçta, bu ülkenin en formda, en diri santrforu rakipte 11'de yer alacakken kullanılmıyor Servet. Bunu bir şekilde Servet ile çözebilirlerdi. Ben burada Servet'in 18'e alınmamasını değil, 11'de düşünülmemesini eleştiriyorum.
Uğur Meleke - Rijkaard mutsuz (Milliyet)
Galatasaray, Ekim 2009’da Ankaragücü’ne karşı bitime 10 dakika kala yenik duruma düştüğünde herhangi bir reaksiyon gösterememiş, 80’de maç bitmiş/kaybetmiş gibi davranmıştı. Mart 2010’da Fenerbahçe’ye karşı maç bu kez 70’de bitmiş gibi oynadılar. Ekim 2010’daysa problem olağan dışı bir boyuta ulaştı, Galatasaray maçı Karabük’e adeta 10’uncu dakikada kaybetti! Belki de 4 büyüklerden birisinin bir Anadolulu’ya karşı mağlup durumdayken oynadığı en etkisiz, arzusu en eksik 60-70 dakikaydı Karabük’te... Bir büyük takım Karabük deplasmanında tabii ki yenilebilir, Beşiktaş da kaybetse büyük sürpriz değildi, Trabzon ya da Fenerbahçe de mağlup olabilir. Ama böyle yenilgi çok az bulunur: Tesadüfen kazanılan golü saymazsanız arzusu eksik, isteği eksik, zorlamayan, aramayan, tek bir kişiyle bile isyan etmeyen çok garip bir mağlubiyet bu... Bu garip mağlubiyetin nedenini teknik-taktik detaylarda aramak anlamsız, sanki gerekçe daha çok Rijkaard’ın yüzünde gizli... Hollandalı’nın yüzündeki ifade, saygıdeğer babası Herman’ı kaybetmekten daha fazlasını anlatıyor gibi.
Kanat Atkaya - Peki peki anladık (Hürriyet)
Peki, zemin lig standartına uygun şekilde patates tarlası gibiydi bahanesini kabul edelim. Peki, moraller bozuktu, kavga ve yas ve sakatlıklar ve her türden aksilikler yakaya yapışmıştı, bırakmıyordu. Ama bütün bunlar 70-75 dakika boyunca pozisyon bulamayan bir takımı aklar, paklar mı? Galatasaray şu ana kadar ligde kötü maç oynamış takımlar arasında bir sıralama yapılsa birinci gelebileceği bir karşılaşma çıkardı. Arkasına sığınacak bahane bulmak yerine aynaya bakması ve kendini tokatlaması için bundan daha iyi bir örnek bulunamazdı. Milyonlarca lira, dolar, euro harcanarak kurulan, sezon başında hedefini birkaç kupa olarak belirleyen takım böyle oynama (oynamama?) hakkına sahip olabilir mi? 40’ıncı saniyede tartışmaya açık vaziyette gelen penaltıya sığınmak bu berbat futbolu (futbolsuzluğu?) açıklamaya yeter mi?
Hakem yorumları
Metin Tokat: Uzun süredir zorluk derecesi yüksek bir maça atanmayan Aytekin Durmaz karşılaşmaya ısınmadan sonucu etkileyen hatalı bir kararla başladı. Emenike ceza alanında topla kaleye yönelmek isterken yandan kayarak gelen Neill, oyuncunun önündeki topa temas ederek rakibinden kurtardı. Topun yönü değişti. Pozisyona verdiği penaltı kararı hatalıydı.
Ali Aydın: Maçın başında çaldığı penaltıda G.Saraylı Neill, hamlesi rakip Emenike'ye değil, direkt topaydı. Galatasaraylı oyuncuların yardımcı hakemi işaret etmesi Durmaz'ı yanlışından döndürebilirdi. Ancak Durmaz, yardımcı hakemine muhtemelen itibar etmedi. Yanlışından dönebilirdi diyoruz; çünkü 'hakem oyunu tekrar başlatana kadar verdiği karardan dönebilir' diye bir kural var.
Serdar Tatlı: Maçtaki pozisyonlara gelince; en önemli ve en kritik an 40. saniyede yaşandı. Lucas Neill, yandan kayarak Emenike’nin önündeki topa müdahale etti. Pozisyonda Neill’in niyeti, tamamiyle topla oynamak. Zeminin de kötü olması, hakemin yanılmasına etkide bulundu ki, Avustralyalı savunmacının topa müdahalesinden sonra Emenike’nin düşmesine, hatalı bir karar verdi.
Yazarlar arasında Galatasaray'ın hırs ve istekten yoksun oyunu eleştiri konusu olurken hakem yorumcuları ilk dakikadaki penaltının yanlış karar olduğu konusunda birleşti.
Mehmet Demirkol - Karabük'ü bile uyuttular (Milliyet)
Maç başlar başlamaz gelen bir penaltı... Kabul edelim ki oldukça da tartışmalı bir karar... Bu tip bir erken gol deplasman takımını etkileyebilir. Hiç itirazım yok. Ancak takımın adı Galatasaray’sa biraz olsun olumlu da etkilemeli. Bir hırs, bir isyan oluşmalı. Sarı-kırmızılılarda eğer Arda yoksa böyle bir başkaldırı, isyan olmuyor bir türlü. Geçen yılın başında var olan oyun iştahını geçtim. Eğer bu doğal isyan da olmuyorsa hocayı geçip bu takımı sorgulamanın vakti gelmiştir. Karabük’ün her çıkışında, Rijkaard’ın 6 orta saha oyuncusuyla kurduğu takımının orta sahasını sanki yoklarmış rahatlığıyla geçmesinin üzerinde bu açıdan durmak lazım. Dün ilk pozisyonunu 60. dakikada bulan ve 2 golün dışında rakibine 4 net pozisyon veren Galatasaray’ın karşısında çok iyi organize olmuş bir takım yoktu. Mükemmel bir performans gösteren Cernat’ın oyun görüşü zenginliği üzerine kurulu bir ekip Karabük. Son derece güçlü olmasına rağmen üzerine yapılan övgüleri biraz abartılı bulduğum Emenike’yle rakip savunmaların üzerinde psikolojik bir baskı yarattıkları da açık. Ama kabul edelim ki, organizasyon açısından henüz ham bir takım Karabük. Müthiş güç ve çabayla Bank Asya standardının üzerine çıkmaya çalışıyorlar, ama yolları var. Zaten eğer biraz daha organize olabilseler Galatasaray tarihinin en farklı yenilgilerinden biriyle yüzleşebilirdi.
Rıdvan Dilmen - Huzur battı herhalde (Sabah)
Galatasaray, son dört maçını kazanırken ve dört haftadır takım savunmasını geliştirirken bunda en önemli etken ülkenin en iyi stoperi Servet'in form tutmasıydı. Ama Galatasaray'a huzur battı herhalde. Çok detayı bilmesek de, Rijkaard taktiksel antrenmanda bütün hafta boyunca Servet'i düşünmediğini gösteriyor ve aralarında bir problem yaşanıyor. Bu, Servet'in tepki göstermesini gerektiren bir konu değil muhakkak. Servet de hatalıdır. Kadroya alınmamasına da bir şekilde hak verebilirsin. Ama durup dururken futbolcuyu oynatmamayı kafaya koymayı (Kaldı ki, Rijkaard'ın geldiğinden beri Servet'i düşünmediğini biliyoruz) nasıl açıklamak gerek? Böylesine kritik bir maçta, bu ülkenin en formda, en diri santrforu rakipte 11'de yer alacakken kullanılmıyor Servet. Bunu bir şekilde Servet ile çözebilirlerdi. Ben burada Servet'in 18'e alınmamasını değil, 11'de düşünülmemesini eleştiriyorum.
Uğur Meleke - Rijkaard mutsuz (Milliyet)
Galatasaray, Ekim 2009’da Ankaragücü’ne karşı bitime 10 dakika kala yenik duruma düştüğünde herhangi bir reaksiyon gösterememiş, 80’de maç bitmiş/kaybetmiş gibi davranmıştı. Mart 2010’da Fenerbahçe’ye karşı maç bu kez 70’de bitmiş gibi oynadılar. Ekim 2010’daysa problem olağan dışı bir boyuta ulaştı, Galatasaray maçı Karabük’e adeta 10’uncu dakikada kaybetti! Belki de 4 büyüklerden birisinin bir Anadolulu’ya karşı mağlup durumdayken oynadığı en etkisiz, arzusu en eksik 60-70 dakikaydı Karabük’te... Bir büyük takım Karabük deplasmanında tabii ki yenilebilir, Beşiktaş da kaybetse büyük sürpriz değildi, Trabzon ya da Fenerbahçe de mağlup olabilir. Ama böyle yenilgi çok az bulunur: Tesadüfen kazanılan golü saymazsanız arzusu eksik, isteği eksik, zorlamayan, aramayan, tek bir kişiyle bile isyan etmeyen çok garip bir mağlubiyet bu... Bu garip mağlubiyetin nedenini teknik-taktik detaylarda aramak anlamsız, sanki gerekçe daha çok Rijkaard’ın yüzünde gizli... Hollandalı’nın yüzündeki ifade, saygıdeğer babası Herman’ı kaybetmekten daha fazlasını anlatıyor gibi.
Kanat Atkaya - Peki peki anladık (Hürriyet)
Peki, zemin lig standartına uygun şekilde patates tarlası gibiydi bahanesini kabul edelim. Peki, moraller bozuktu, kavga ve yas ve sakatlıklar ve her türden aksilikler yakaya yapışmıştı, bırakmıyordu. Ama bütün bunlar 70-75 dakika boyunca pozisyon bulamayan bir takımı aklar, paklar mı? Galatasaray şu ana kadar ligde kötü maç oynamış takımlar arasında bir sıralama yapılsa birinci gelebileceği bir karşılaşma çıkardı. Arkasına sığınacak bahane bulmak yerine aynaya bakması ve kendini tokatlaması için bundan daha iyi bir örnek bulunamazdı. Milyonlarca lira, dolar, euro harcanarak kurulan, sezon başında hedefini birkaç kupa olarak belirleyen takım böyle oynama (oynamama?) hakkına sahip olabilir mi? 40’ıncı saniyede tartışmaya açık vaziyette gelen penaltıya sığınmak bu berbat futbolu (futbolsuzluğu?) açıklamaya yeter mi?
Hakem yorumları
Metin Tokat: Uzun süredir zorluk derecesi yüksek bir maça atanmayan Aytekin Durmaz karşılaşmaya ısınmadan sonucu etkileyen hatalı bir kararla başladı. Emenike ceza alanında topla kaleye yönelmek isterken yandan kayarak gelen Neill, oyuncunun önündeki topa temas ederek rakibinden kurtardı. Topun yönü değişti. Pozisyona verdiği penaltı kararı hatalıydı.
Ali Aydın: Maçın başında çaldığı penaltıda G.Saraylı Neill, hamlesi rakip Emenike'ye değil, direkt topaydı. Galatasaraylı oyuncuların yardımcı hakemi işaret etmesi Durmaz'ı yanlışından döndürebilirdi. Ancak Durmaz, yardımcı hakemine muhtemelen itibar etmedi. Yanlışından dönebilirdi diyoruz; çünkü 'hakem oyunu tekrar başlatana kadar verdiği karardan dönebilir' diye bir kural var.
Serdar Tatlı: Maçtaki pozisyonlara gelince; en önemli ve en kritik an 40. saniyede yaşandı. Lucas Neill, yandan kayarak Emenike’nin önündeki topa müdahale etti. Pozisyonda Neill’in niyeti, tamamiyle topla oynamak. Zeminin de kötü olması, hakemin yanılmasına etkide bulundu ki, Avustralyalı savunmacının topa müdahalesinden sonra Emenike’nin düşmesine, hatalı bir karar verdi.
Goal.com