Siz yapar mıydınız?

uyKuCuPianisT

Alkolik +
Katılım
3 Tem 2005
Mesajlar
1,394
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
39
LÜTFEN OKUYUN!

Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü.
İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru
altındaydılar. Asker teğmene koştu ve:
- Teğmenim. Fırlayıp
arkadaşımı alıp gelebilir miyim?..
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen...
- Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla
ölmüştür bile.. Kendi hayatini da tehlikeye atma sakın..
Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi.. "Git o zaman.."
İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa
döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşınan arkadaşına döndü:
- Sana değmez, hayatini tehlikeye atmana değmez,demiştim. Bu zaten ölmüş..
- Değdi teğmenim. dedi asker..
- Nasıl değdi? dedi teğmen. Bu adam ölmüş görmüyor musun?..
- Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına
ulaştığımda henüz sağdı..
Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim icin..
Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
- Jim!.. Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı... Geleceğini biliyordum..




Siz olsaydınız yaparmıydınız??



___________________________________________________





Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme
adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava
içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta
teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı,
yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her
öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş
bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu.
Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her
zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından
aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra,
bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak
tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek
yavrusunu görünce, kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin
soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha
kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar
sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle
bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra
bütün apartman halkı. Anneler, babalar dumandan boğulmak
üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar.

Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan
bir TEBESSÜMSÜN sonucuydu.




_____________________________________________________






Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine
kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu.
Bakalım neler olacak?.
Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları,
saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene
kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler.
Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar
vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir
köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu.
Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı
ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı
ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden
sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin
durduğunu gördü. Açtı. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu
vardı içinde.

"Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral.

Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.

"Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır."




Umarım hoşunuza gider!
 
çok güsellermiş gerçekten ama ben en çok ilk başta yazdığını beğendim ölümün acısını dostluğun simgesini ve insana verdiği değeri en güzel anlatan başka bir yazı olmazdı sanırım...
 
Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim icin..
Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
- Jim!.. Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı... Geleceğini biliyordum..


bu 3 satır herşeyi anlatıyor!
 
o savaş anında yaralı arkadaşını düşünüp yanına koşması
kiimm yapabilirki herkes kendi canını düşünürken
nerdeee öyle bir arkadaş şu dünyada :(
çoook güzel hepsi
ellerine sağlık arkadaşımm
 
eline sağlık çok güzeller devamını beklerim küçük kızın gülümsemesi bence daha hoş biz insanlara günaydın dediğimiz zaman veya marketten bi şey alıp kolay gelsin dediğimiz zamanda mutlu oluyoruz.bunları es geçmeyelim arkadaşlar...
 
çokk güzel uykucu çok tşk.
 
(en baştaki için) Eğer yanımdakileri tehlikeye atacak bi durum yoqsa tabiki bunu yapardım neden olmasın...
 
hikayeler çok güzel,
özelliklede:

Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme
adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava
içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta
teşekkür etmediğini hatırladı. Hemen bir not yazdı,
yolladı. Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her
öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş
bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu.
Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her
zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki. İki gündür boğazından
aşağı lokma geçmemişti. Karnını ilk defa doyurduktan sonra,
bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak
tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek
yavrusunu görünce, kucağına alıverdi. Küçük köpek gecenin
soğuğundan kurtulduğu için mutluydu. Sıcak odada sabaha
kadar koşuşturdu. Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar
sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle
bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra
bütün apartman halkı. Anneler, babalar dumandan boğulmak
üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar.

Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan
bir TEBESSÜMSÜN sonucuydu.

emeğine sağlık kardeşim,
 
yanımdakileri tehlikeye atmayacaksam bende yapardım..
paylasım cok guzel emegine SagLIK..
 
Geri
Üst