Sinan Çetin gerzekliği

TraFoo

Banned
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
2,032
Reaction score
0
Puanları
0
Sinan Çetin gerzekliği



Hep derim: Aydın dediğin iktidarın borazanlığını yapmaz.
Hem aydın görünüp hem de iktidarın beklediklerini söylersen; sen aydın değil; olsan olsan padişahın dalkavuğu olursun.
Dün; bu basitliğin bir örneğini daha yaşadık.
Ankara’da bir tören var: TBMM’nin kuruluşunun 90. yıldönümü için bir sergi düzenlenmiş: ‘90 Yılda 90 Belge’
Serginin açılış konuşmasını Sinan Çetin yapıyor. Dinleyenler ise Başbakan Erdoğan, TBMM Başkanı Şahin ve iktidardan başka isimler…

Sinan Çetin; güya büyük entelektüel havalarında orada hükümete yön veriyor. Kürt açılımını desteklediğini belli etmek için, ‘Türkiye’yi kendi ülkesinin dağlarına bomba atan ülke olmaktan çıkarın. Allah size kuvvet versin!’ diyor.

İşte size ucuz aydın; kopya aydın tavrı.
İktidar ne isterse onu söylüyor ama bunu entelektüel adam havaları yaratarak söylüyor.
İşte ikiyüzlü, işte çıkarcı sahte aydın tavrı budur.
Sinan Çetin’de biraz yürek olsa; ‘Sayın hükümet üyeleri; Türkiye’yi yalnız iktidar için demokrat ülke yapmayın; herkes için; hatta ve hatta Ergenekon tutukluları için bile demokrat ülke yapın. Bakın; Avrupa ve Amerika adalet sistemimizi eleştiriyor, buna örnek olarak da Silivri yargılamasını gösteriyor!’ derdi ve bizden de aferin alırdı.

Ama Sinan Çetin tipinde aydınlar bunu diyemez.
Çünkü, arada kuvvetli maddi bağlar, bağlantı umutları vardır.
Ne demişti Keçecizade İzzet Molla:
‘Meşhurdur ki fısk ile olmaz cihan harab
Eyler anı müdahane-i aliman harab’
Osmanlıcasından bugünün söyleyişine aktaralım: ‘Bu dünya güruh yüzünden yıkılmaz, dünyayı yıkacak olan alimlerin dalkavukluğudur.’
Türkiye, dalkavuk aydınların istilası altındadır. Bu dalkavuk aydınlar; gazeteleri, televizyonları, sivil toplum kuruluşlarını ele geçirmişlerdir. Türkiye’nin makus talihi siyasetçiler değil, işte bu kara güruhtur.


ERTUĞRUL ÖZKÖK’ÜN ÖLÇÜSÜ
Dün Hürriyet Gazetesi’nde Ertuğrul Özkök de geleceği açık olan yazarlar üzerine bir kurgulama yapmıştı. O yazı; aynı zamanda gerçek aydın tipinin ölçülerini de veriyordu. Elbette ki bu ölçü Ertuğrul Bey’in bilgisi, öngörüsü, ideolojisi ile sınırlandırılmıştı. O ölçülere katılmamak ne mümkün.
Lakin eksikleri var oradaki listenin: Eğer köşe yazarı isen kamu görevi yapıyorsundur. Bu yüzden de çıkarını ayaklar altına alacaksın.
Bunun uygulama biçimi de mutlaka iktidarın karşısında konuşlanmaktan geçer.
Neden mutlaka? İktidarı öven o kadar çok görevli yazıcı çıkıyor ki eleştiren bulunamıyor. O yüzden gerçek aydın, iktidarı eleştiren kişidir.
‘Ne yani doğru yaptıklarını yazmayalım mı?’

‘Sana ne? Zaten onu yapmak için can atan yüzlerce kalem sıraya girmiş; harıl harıl yazıyor. İktidardan aferin alan yazar; aydın değil sadece kalimşordur.’
Bu yüzden, Ertuğrul Özkök’ün örnek yazar listesi defoludur. Nazlı Ilıcak, Sedat Ergin, Ahmet Hakan, Nuray Mert’ten oluşan o örnek listesinde Nazlı Ilıcak’ın işi nedir? Sedat Ergin; o ölçümlere ne kadar uyar? Ahmet Hakan ile Nuray Mert’e bir şey diyemem.

BAŞBAKAN’A CEVAP ELAZIĞ’DAN GELDİ
Başbakan Erdoğan dün TBMM’deki konuşmasında yine güllük gülistanlık bir tablo çizdi. Paradan altı sıfır atıldığını; bankaların çok iyi durumda olduğunu; krizin teğet geçtiğini söyleyip AKP’den önceki dönemi eleştirdi.
Elazığ’dan arayan ve sağlık memuru olduğunu söyleyen bir vatandaş, Başbakan Erdoğan’a cevap verdi ve dedi ki:
‘Başbakan, enflasyonu düşürdük diye övünüyor. Rıza Bey; bana ne enflasyonun düşmasinden? Ben önce cebime giren paraya, sonra da bu parayla ne kadar öteberi aldığıma bakarım.

Ben memur olarak Ecevit başbakan iken daha rahattım. Evet; o zaman enflasyon daha yüksekti ama maaşlarımız da ona göre ayarlanıyordu. Çocuklarımı okutabiliyordum. Şimdi ise onları evden dışarı çıkaramıyorum. Parada sıfır olsa ne olmasa ne? Nasıl olsa bize uğradığı yok. Başbakan boşuna övünmesin. Biz çalışanlar; Ecevit dönemine göre ileriye gitmedik, geride kaldık.

Bir de bankalarla övünüyor. O bankalar bizim değil ki… Hepsini sattılar yabancılara. Burada elde ettikleri yüksek karları alıp kendi ülkelerine götürüyorlar. Başbakan bilmiyor mu, bal gibi biliyor ama onlara gücü yetmiyor.’

Bu sağlık memuru, ekonominin sağlığının iyi durumda olmadığını söylüyor ve bence de çok ayıp ediyor. Ey memur; sen bu işleri koskoca başbakandan daha mı iyi bileceksin?
RIZA ZELYUT YAZDI:Sinan Çetin gerzekliği - İlk Kurşun Gazetesi
 
Bir Aleviden beklenecek en son şey peygambere hakarettir!



Nuh Gönültaş


Hüseyin Üzmez olayını bahane ederek Peygamberimize yönelik bazı saldırılar oldu. Bunların en utanmazı Rıza Zelyut`un Akşam Gazetesi`nde geçen çarşamba yazdığı yazıydı. Doğrusunu isterseniz her akşam mutlaka çilingir sofra kuran bir akşamcıdan başka ne beklenebilir diyenleriniz olabilir. Ama söz konusu peygamberimiz olunca, ona atılmaya çalışılan her türlü pisliği bir şekilde gerisin geriye postalamak gerekiyor. Değilse bu konuyu böyle cehli mürekkep içinde ele alan birine cevap vermek yersizdir.

Şimdi... Konu peygamberimizin Hz. Aişe ile evliliği konusundaki yanlış bilgilerle peygamberimize hakaret... Rıza Zelyut da bu konuda Turan Dursun ve İlhan Arsel`in iftiralarına çanak tutmayı marifet sanıyor olmalı. Bir yandan evladı resul deyip Alevi kimliğiyle dolaşıp, diğer yandan da bu yazısı ile Hz. Resul`e hakaret etmek ne Aleviliğe ne de insanlığa yakışır. Halbuki Zelyut önceleri "Öz kaynaklarına göre Alevilik" adlı çalışmasında İlhan Arsel`in Peygamberimiz aleyhine yazdıklarına cevap veriyordu. Hz. Ali hakkında şimdiye değin hiçbir yerde görülmemiş iftiraları İlhan Arsel`de görüyoruz.

Arsel "Şeriat ve Kadın" adlı kitabında Peygamberimize karşı takındığı açık ve büyük düşmanlığın sınırlarını pervasızca genişletip, peygamberimizin yakınlarını ve sevdiği kişileri de iftira çemberinin içine alıyor! Peygamberimizi sadece bir şehvetperest gibi göstermeye çalışan yazar kendince cazip saydığı üç yalanı onlarca kez tekrarlıyor,

1-İlhan Arsel, İslamiyet için getirdiği tezlerinin tümünü yalan hadislere dayandırıyor.

2-Hz. Muhammed`i şiddetli bir seks tutkunu göstermek ve onun gerçekleştirdiği işleri halkın kafasında halen egemen olan seks karşıtı feodal şartlanmadan yararlanarak kötülemeyi amaçlıyor. Bu tür bir psikolojik tuzağın bir tür psikolojik avcılık olduğunu bilen bilir.

3-Hz. Muhammed`i sadece Arap Peygamberi diye tanımlıyor ve İslamiyet`i Yahudilik gibi kabile dini haline getirmeye çalışıyor. 4-Zaman ve zemini karıştırıyor. 1400 yıl öncesini bugünün psikolojik yapılanması ve değer yargıları ile yargılamaya kalkışıyor. O kadar tek taraflı ve kasıtlı davranıyor ki, İslamiyet hakkında koskoca kitapta tek satır olumlu bir şey bulamıyoruz.

Bütün bunlar Rıza Zelyut`un `Öz Kaynaklarına Göre Alevilik` kitabından alındı. ( Rıza Zelyut, Öz Kaynaklarına Göre Alevilik, Shf. 98-99, Anadolu Kültürü Yayınları, 5. Baskı, Mayıs 1991, İstanbul.) Aynı Zelyut, bugün kalkmış Akşam Gazetesinde yazdığı bir makale ile İlhan Arsel`e karşı daha önce yazdığı ve şiddetle karşı çıktığı noktalarda, onun izinden giderek maalesef Hz. Peygambere iftira atıp hakaret edenler kervanına katılıyor.

Bir Aleviden asla beklenmeyecek şey peygamberimize hakarettir. Ona hakaret eden er ya da geç bir şekilde belasını bulur. Onun için Zelyut`un en kısa sürede yazdığı hakaretlerden dolayı tövbe edip özür dilemesi gerekiyor. Bunu yapacak, peygamberden özür dileyecek olgunluğu göstereceğini umuyorum. Göstermezse kendi bilir!

Bir Aleviden beklenecek en son şey peygambere hakarettir!
 
Bir Aleviden beklenecek en son şey peygambere hakarettir!



Nuh Gönültaş


Hüseyin Üzmez olayını bahane ederek Peygamberimize yönelik bazı saldırılar oldu. Bunların en utanmazı Rıza Zelyut`un Akşam Gazetesi`nde geçen çarşamba yazdığı yazıydı. Doğrusunu isterseniz her akşam mutlaka çilingir sofra kuran bir akşamcıdan başka ne beklenebilir diyenleriniz olabilir. Ama söz konusu peygamberimiz olunca, ona atılmaya çalışılan her türlü pisliği bir şekilde gerisin geriye postalamak gerekiyor. Değilse bu konuyu böyle cehli mürekkep içinde ele alan birine cevap vermek yersizdir.

Şimdi... Konu peygamberimizin Hz. Aişe ile evliliği konusundaki yanlış bilgilerle peygamberimize hakaret... Rıza Zelyut da bu konuda Turan Dursun ve İlhan Arsel`in iftiralarına çanak tutmayı marifet sanıyor olmalı. Bir yandan evladı resul deyip Alevi kimliğiyle dolaşıp, diğer yandan da bu yazısı ile Hz. Resul`e hakaret etmek ne Aleviliğe ne de insanlığa yakışır. Halbuki Zelyut önceleri "Öz kaynaklarına göre Alevilik" adlı çalışmasında İlhan Arsel`in Peygamberimiz aleyhine yazdıklarına cevap veriyordu. Hz. Ali hakkında şimdiye değin hiçbir yerde görülmemiş iftiraları İlhan Arsel`de görüyoruz.

Arsel "Şeriat ve Kadın" adlı kitabında Peygamberimize karşı takındığı açık ve büyük düşmanlığın sınırlarını pervasızca genişletip, peygamberimizin yakınlarını ve sevdiği kişileri de iftira çemberinin içine alıyor! Peygamberimizi sadece bir şehvetperest gibi göstermeye çalışan yazar kendince cazip saydığı üç yalanı onlarca kez tekrarlıyor,

1-İlhan Arsel, İslamiyet için getirdiği tezlerinin tümünü yalan hadislere dayandırıyor.

2-Hz. Muhammed`i şiddetli bir seks tutkunu göstermek ve onun gerçekleştirdiği işleri halkın kafasında halen egemen olan seks karşıtı feodal şartlanmadan yararlanarak kötülemeyi amaçlıyor. Bu tür bir psikolojik tuzağın bir tür psikolojik avcılık olduğunu bilen bilir.

3-Hz. Muhammed`i sadece Arap Peygamberi diye tanımlıyor ve İslamiyet`i Yahudilik gibi kabile dini haline getirmeye çalışıyor. 4-Zaman ve zemini karıştırıyor. 1400 yıl öncesini bugünün psikolojik yapılanması ve değer yargıları ile yargılamaya kalkışıyor. O kadar tek taraflı ve kasıtlı davranıyor ki, İslamiyet hakkında koskoca kitapta tek satır olumlu bir şey bulamıyoruz.

Bütün bunlar Rıza Zelyut`un `Öz Kaynaklarına Göre Alevilik` kitabından alındı. ( Rıza Zelyut, Öz Kaynaklarına Göre Alevilik, Shf. 98-99, Anadolu Kültürü Yayınları, 5. Baskı, Mayıs 1991, İstanbul.) Aynı Zelyut, bugün kalkmış Akşam Gazetesinde yazdığı bir makale ile İlhan Arsel`e karşı daha önce yazdığı ve şiddetle karşı çıktığı noktalarda, onun izinden giderek maalesef Hz. Peygambere iftira atıp hakaret edenler kervanına katılıyor.

Bir Aleviden asla beklenmeyecek şey peygamberimize hakarettir. Ona hakaret eden er ya da geç bir şekilde belasını bulur. Onun için Zelyut`un en kısa sürede yazdığı hakaretlerden dolayı tövbe edip özür dilemesi gerekiyor. Bunu yapacak, peygamberden özür dileyecek olgunluğu göstereceğini umuyorum. Göstermezse kendi bilir!

Bir Aleviden beklenecek en son şey peygambere hakarettir!

Konuyla ilgisi neeee????????peygamberle gerzeklik arasında bir bağ kurmamızımı istiyorsun??????????peygamberle gerzeklik arasında bir bağ varsa bunu izah ederseniz çok makbule geçer....

peygamberle gerzekliğin arasında nasıl bir bağ varda böyle saçma bir yazıyı paylaştın.........

buyrun izah edin peygamberle gerzeklik arasındaki bağı....
 
o paylaşım rıza zelyut la alakalı okumadın galiba

o insan nasıl bir kişi nelerin arkasına saklanıp neler yazdığını görmen için ...
 
Ben memur olarak Ecevit başbakan iken daha rahattım. Evet; o zaman enflasyon daha yüksekti ama maaşlarımız da ona göre ayarlanıyordu. Çocuklarımı okutabiliyordum. Şimdi ise onları evden dışarı çıkaramıyorum. Parada sıfır olsa ne olmasa ne? Nasıl olsa bize uğradığı yok. Başbakan boşuna övünmesin. Biz çalışanlar; Ecevit dönemine göre ileriye gitmedik, geride kaldık.
bir işçi olarak altına imzamı atarım aynen doğru...
 
o paylaşım rıza zelyut la alakalı okumadın galiba

o insan nasıl bir kişi nelerin arkasına saklanıp neler yazdığını görmen için ...



İyide konu Rıza Zelyut değilki, gerzekliğinde peygamberle bir alakası yok o halde neden konuyu sabote etme gayretine sapıyorsunuz?????

sapmayın, şaşırmayın konuya yönelik bir yorumunuz yoksa yazmayın, yazacaksanız konuyla ilgili yazın....


Ayrıca peygamberi türlü türlü pisliğe karıştırmak iyi bir şey değildir birazda laik olun.
 
Zamanında da Vardı böyle Padişah Dalkavukları.
Nesilden nesile Kanı çekiyor.
Kanı Bozuk adamlar Heryerde Kendini Belli Ediyor.
Ülkenin Başına Ancak SOyu Sopu TÜRK olan Adamlar Gelirse Bu Ülke İyiye Gidecek.
dünyanın en pis milletlerinden biri olan ArapLara Özenip Onların Yoluna Baş koyan
cumhurbaşkanı ermeni,başbakanıda rum Kökenli bir Türkiye Olursa daha çok
özümüzden gideriz biz Arkadaşlar...
 
kendisini pek sevmem , ama son hatırladığım kadarıyla tutunduğu ideoloji de çamurdan farksızdı. belki değişmiştir, bilemem. ama yönetim ve cezayı tekelleştirirken, hasarları da kabullenmesi gereken devlet erkanına en güzel ayarı vermiştir bu açık . açıklamaların ve eleştirilerin birçoğuna hak veriyorum ama doğrusu bu tür açıklamalarda bulunabilecek en son adamlardan biri ..
 
Ben memur olarak Ecevit başbakan iken daha rahattım. Evet; o zaman enflasyon daha yüksekti ama maaşlarımız da ona göre ayarlanıyordu. Çocuklarımı okutabiliyordum. Şimdi ise onları evden dışarı çıkaramıyorum. Parada sıfır olsa ne olmasa ne? Nasıl olsa bize uğradığı yok. Başbakan boşuna övünmesin. Biz çalışanlar; Ecevit dönemine göre ileriye gitmedik, geride kaldık.
bir işçi olarak altına imzamı atarım aynen doğru...

Ben de işçi çocuğuyum ecevit dönemini iyi bilirim senin sıkıntın ideolojik , ekonomik değil boşuna sıkıntı yaratma ...

o günkü maasını dolarla kıyasla bugünkünü kıyasla kaç dolar ediyor o zaman anlarşın aradaki farkı...
 
Geri
Üst