44malatya
New member
Hakkari Şemdinli’de 36 can yitirildi. Yıllardır şans eseri büyük bir çatışmaya dönüşmeyen “linç” girişimleri önce Altınova’da, sonra Adana’da tehlikeli boyutlara tırmandı. Bu gelişmelere dair derin analizler yapılmakta, olayların arkasındaki aktörler üzerinde durulmakta, TSK’nın zaafiyetinden söz edilmekte, hükümetin sorumluluğuna işaret edilmekte, DTP’nin samimiyetsiz olduğu iddia edilmekte, PKK için “bitmediğini göstermek zorundaydı” denmekte.
Bugün bütün bu değerlendirmeleri önemsizleştirecek kritik bir karar anına gelinmiş durumdadır. Türkiye ehliyetsiz ve sorumsuz aktörlerin elinde kanlı bir yıkımın eşiğinde durmaktadır. Savaş, bilindiği gibi, siyasetin silahlı araçlarla sürdürülmesidir. Kimileri söz konusu olan “savaş” değil, “terör” diye itiraz edebilir, oysa bu saçma tartışmanın zerre kadar değeri yoktur. Önemli olan “neden” sorusuna yanıt verilmesidir.
Şu anda sürmekte olan savaş ya da çatışma ortamı siyasetin değil, siyasetsizliğin kanıtıdır. Kürt sorununda “çözüm” arayışı söz konusu olsaydı, bu kadar süre zarfında baskınların, bombaların, sınır ötesi operasyonların, mayınların ötesine geçilmiş olurdu. Oysa şu anda tam anlamıyla bir kilitlenme ve çaresizlik söz konusudur. Sorunun doğrudan tarafı olan kimse “ben ne yaptığımı biliyorum” diyebilecek durumda değildir.
Bu koşullarda gerginlik ve çatışmanın kimseye yararı olmadığı söylenebilir. Ancak bu aldatıcıdır. Gerginlik, çatışma ve savaş ortamından kazançlı çıkacak olan ABD ve diğer emperyalist ülkelerdir. Bugünkü “çılgınlık” ortamının ABD’ye ve Avrupalı emperyalistlere inanılmaz fırsatlar sunduğunu görmeyen ya da kabul etmeyen aptal ya da işbirlikçidir.
Altınova’daki rezaletin bir başka yerde büyük bir felakete dönüşmesi an meselesidir. Türkiye bir Türk-Kürt çatışmasını kaldıracak durumda değildir. Türkiye Şemdinli’deki karakol baskını boyutlarında bir başka çatışmayı da kaldıramayacak kadar hassaslaşmıştır.
Türkiye Komünist Partisi, Kürt sorununun Türkiye’nin diğer meseleleriyle birlikte çözüleceğine ilişkin ilkesel konumlanışında ısrarlıdır. Kürt sorunu piyasa diktatörlüğünün ve gericiliğin hüküm sürdüğü, bağımlı bir ülkede çözülemez. Ancak şu anda tartıştığımız “çözüm” değil, tarihsel sonuçları olacak bir “yıkım”dır. Bu yıkım engellenmelidir. Bu nedenle hızlı bir soğutma süreci yaşanmalı ama bu süreç hükümet tarafından “Kürt sorunu”nun da buzdolabına konması olarak algılanmamalıdır.
1. Silahlar derhal susmalıdır. PKK bütün silahlı eylemleri durdurduğunu bir an önce ilan etmelidir.
2. Sınır ötesi operasyonlara son verilmeli, yeni tezkereler TBMM gündeminden çıkarılmalıdır.
3. Basın üzerindeki yasakçı tutum sona erdirilmelidir.
4. Militarizm ve şovenizmi körükleyen yayınlara ilişkin yargı süreci başlatılmalıdır.
5. Türkiye’nin birçok sorunundan doğrudan sorumlu AKP’nin kapatılmamasının siyasi bir karar olduğu hemen herkesin bildiği bir gerçekse, bir başka siyasi karar DTP için de geçerli olmalı ve bu parti hakkındaki kapatma davası reddedilmelidir.
6. Kürt sorununda ABD ve Avrupa Birliği devre dışı bırakılmalıdır. Hükümetin ve Genelkurmay’ın ABD ile konuya ilişkin yapmış olduğu gizli anlaşmalar derhal açıklanmalı, bu anlaşmalara Türkiye adına taraf olan kişi ve kurumlara soruşturma açılmalıdır. Benzer bir biçimde Kürt halkı adına siyaset yaptığını ileri süren bütün aktörler ABD ve Avrupa Birliği’nin soruna müdahil olmaya çağıran tutumlarını değiştirmelidir.
Bütün bunlar çözüm getirmeyecek belki ama “yıkım”ın engellenmesini sağlayacaktır. TKP, halkımızı emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmemeye, kin ve bölünmeden başka bir şeye yaramayan düşmanca yaklaşımlardan uzak durmaya ve soğukkanlı olmaya çağırmaktadır
Türkiye Komünist Partisi
Genel Merkez
www.tkp.org.tr'den alınmıştır
Bugün bütün bu değerlendirmeleri önemsizleştirecek kritik bir karar anına gelinmiş durumdadır. Türkiye ehliyetsiz ve sorumsuz aktörlerin elinde kanlı bir yıkımın eşiğinde durmaktadır. Savaş, bilindiği gibi, siyasetin silahlı araçlarla sürdürülmesidir. Kimileri söz konusu olan “savaş” değil, “terör” diye itiraz edebilir, oysa bu saçma tartışmanın zerre kadar değeri yoktur. Önemli olan “neden” sorusuna yanıt verilmesidir.
Şu anda sürmekte olan savaş ya da çatışma ortamı siyasetin değil, siyasetsizliğin kanıtıdır. Kürt sorununda “çözüm” arayışı söz konusu olsaydı, bu kadar süre zarfında baskınların, bombaların, sınır ötesi operasyonların, mayınların ötesine geçilmiş olurdu. Oysa şu anda tam anlamıyla bir kilitlenme ve çaresizlik söz konusudur. Sorunun doğrudan tarafı olan kimse “ben ne yaptığımı biliyorum” diyebilecek durumda değildir.
Bu koşullarda gerginlik ve çatışmanın kimseye yararı olmadığı söylenebilir. Ancak bu aldatıcıdır. Gerginlik, çatışma ve savaş ortamından kazançlı çıkacak olan ABD ve diğer emperyalist ülkelerdir. Bugünkü “çılgınlık” ortamının ABD’ye ve Avrupalı emperyalistlere inanılmaz fırsatlar sunduğunu görmeyen ya da kabul etmeyen aptal ya da işbirlikçidir.
Altınova’daki rezaletin bir başka yerde büyük bir felakete dönüşmesi an meselesidir. Türkiye bir Türk-Kürt çatışmasını kaldıracak durumda değildir. Türkiye Şemdinli’deki karakol baskını boyutlarında bir başka çatışmayı da kaldıramayacak kadar hassaslaşmıştır.
Türkiye Komünist Partisi, Kürt sorununun Türkiye’nin diğer meseleleriyle birlikte çözüleceğine ilişkin ilkesel konumlanışında ısrarlıdır. Kürt sorunu piyasa diktatörlüğünün ve gericiliğin hüküm sürdüğü, bağımlı bir ülkede çözülemez. Ancak şu anda tartıştığımız “çözüm” değil, tarihsel sonuçları olacak bir “yıkım”dır. Bu yıkım engellenmelidir. Bu nedenle hızlı bir soğutma süreci yaşanmalı ama bu süreç hükümet tarafından “Kürt sorunu”nun da buzdolabına konması olarak algılanmamalıdır.
1. Silahlar derhal susmalıdır. PKK bütün silahlı eylemleri durdurduğunu bir an önce ilan etmelidir.
2. Sınır ötesi operasyonlara son verilmeli, yeni tezkereler TBMM gündeminden çıkarılmalıdır.
3. Basın üzerindeki yasakçı tutum sona erdirilmelidir.
4. Militarizm ve şovenizmi körükleyen yayınlara ilişkin yargı süreci başlatılmalıdır.
5. Türkiye’nin birçok sorunundan doğrudan sorumlu AKP’nin kapatılmamasının siyasi bir karar olduğu hemen herkesin bildiği bir gerçekse, bir başka siyasi karar DTP için de geçerli olmalı ve bu parti hakkındaki kapatma davası reddedilmelidir.
6. Kürt sorununda ABD ve Avrupa Birliği devre dışı bırakılmalıdır. Hükümetin ve Genelkurmay’ın ABD ile konuya ilişkin yapmış olduğu gizli anlaşmalar derhal açıklanmalı, bu anlaşmalara Türkiye adına taraf olan kişi ve kurumlara soruşturma açılmalıdır. Benzer bir biçimde Kürt halkı adına siyaset yaptığını ileri süren bütün aktörler ABD ve Avrupa Birliği’nin soruna müdahil olmaya çağıran tutumlarını değiştirmelidir.
Bütün bunlar çözüm getirmeyecek belki ama “yıkım”ın engellenmesini sağlayacaktır. TKP, halkımızı emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmemeye, kin ve bölünmeden başka bir şeye yaramayan düşmanca yaklaşımlardan uzak durmaya ve soğukkanlı olmaya çağırmaktadır
Türkiye Komünist Partisi
Genel Merkez
www.tkp.org.tr'den alınmıştır